BDDK’dan Kredi Kartları Ve Tüketici Kredilerine Yeni Düzenleme

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) dün geçe açıkladığı yeni bir karar ile limiti 25 bin TL üzeri olan kredi kartlarının asgari ödeme tutarını değiştirdi. Tutar dönem borcunun yüzde 20’sinden 40’ına çıkarıldı. 

Eskiden dönem borcu 10 bin olan bir kişinin asgari ödeme tutarı 2 bin iken bu kararla birlikte 4 bine çıkmış oldu. Limiti 25 bin TL’nin altında olan kredi kartları ise bu kararın dışında bırakıldı.

Söz konusu kart sahipleri asgari ödeme tutarı olarak dönem borçlarının yüzde 20’sini ödemeye devam edebilecek.

BDDK’nin bir diğer düzenlemesi ise tüketici kredilerine ilişkindi.

Bugünden itibaren alınacak tüketici kredilerinde vade sınırı 50 bin TL üzerindeki krediler için 24 ay, 100 bin TL’nin üzerindeki krediler için ise 12 ay olarak belirlendi.

BDDK konut kredilerinde kredi değer oranının tutara göre farklılaştırılması, kredilerin yatırım ve ihracat gibi üretken alanlara yönlendirilmesi gibi konularda çalışmaların sürdüğünü açıkladı.

Dün akşam BDDK’nın yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) da birer açıklama yaptı.

Bakanlık gelire endeksli bir devlet iç borçlanma senedi ihraç edeceğini ve talep toplama işleminin 15 Haziran’da başlatılacağını duyurdu.

Senede dair ayrıntılar ise henüz belli değil.

Kararın ardından kısa bir süre 17’nin altına gerileyen dolar/TL kuru ilerleyen saatlerde tekrar 17,30 civarına yükseldi.

SPK’nın açıklamasında ise “Hazine ve Maliye Bakanlığı resmi hesabından yayınlanan basın açıklamasında yer alan adımlar kapsamında; Borsa İstanbul nezdinde ‘Emtia Pazarı’ kurulmuş olup, altın sertifikası ihracına ilişkin çalışmalara başlanmıştır” ifadeleri yer aldı.

Paylaşın

Türkiye’de Kriz Büyürken 89 Bin Kişi Milyoner Oldu

Türkiye’de geçen Aralık ayı itibariyle kurlardaki ve enflasyondaki hızlı yükseliş orta ve alt gelir grubundaki vatandaşların gelirlerinin erimesine yol açarken, bu dönemin kazananı milyonerler oldu. Ekonomik sorunların arttığı son beş ayda Türkiye 89 bine yakın yeni milyoner kazanırken, milyonerlerin toplam serveti 3,9 trilyon liraya ulaştı.

Türkiye’de resmi verilere göre Kasım 2021’de yüzde 21,3 olan yıllık enflasyon, Aralık’ta yüzde 36, Mart’ta yüzde 61 ve son olarak Mayıs ayında yüzde 73,5 ile geride kalan 24 yılın zirvesine tırmandı. Dolar kuru ise Aralık ayında gördüğü 17,82’lik rekor seviyesine yakın seyrediyor.

Kur artışları son dönemde gıda, elektrik, doğal gaz ve akaryakıt başta olmak üzere temel ihtiyaç maddelerinde zam yağmuruna neden olurken, bütçedeki sıkıntı da ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) artışlarıyla giderilmeye çalışıldı. Enflasyondaki tırmanış karşısında gelirleri azalan vatandaşa bir yük de vergi artışlarından geldi.

Kurlardaki ve enflasyondaki yükselişi durdurmak için para politikasının etkin araçlarından biri olan faiz artırımından ise kaçınıldı. Geçen yılın son dört ayında toplam 500 baz puanlık faiz indirimi yapılırken, bu yılın ilk beş ayında politika faizi yüzde 14’te sabit tutuldu.

Veriler Bakan Nebati’yi teyit ediyor

AK Parti’nin hafta sonu gerçekleşen kampında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, kurlardaki ve enflasyondaki artışa rağmen neden faiz artırımına gitmediklerine ilişkin, “Bu sistemde dar gelirliler hariç firmalar, ihracatçılar kâr ediyor” demişti.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verileri, bu sistemden dar gelirliler hariç kazananlar olduğuna işaret ederek Nebati’nin sözlerini teyit ediyor. Veriler, düşük faiz yüksek kur politikasına dayanan ve “Yeni Ekonomi Modeli” olarak adlandırılan sistemde banka hesaplarında 1 milyon lira ve üzerinde mevduatı olan kişi sayısının ve bu kişilerin toplam mevduatının arttığını gösteriyor.

Milyoner sayısı 600 bini geçti

BDDK’ye göre hesabında 1 milyon TL ve üzeri mevduat olan mudi sayısı Kasım 2021’den Nisan ayına dek geçen beş aylık süreçte 511 bin 405 kişiden 600 bin 118’e çıktı. Buna göre yüksek enflasyon döneminde 88 bin 713 kişi daha milyoner oldu. Milyoner sayısı beş ayda yüzde 17 arttı.

Hesabında 1 milyon TL ve üzeri mevduat olanların serveti ise Kasım 2021’deki 3 trilyon 246 milyar 796 milyon TL’den 3 trilyon 896 milyar 209 milyon TL’ye çıktı. Buna göre beş ayda milyonerlerin serveti 649 milyar 413 milyon TL arttı. Öyle ki servet artışı yüzde 20 oldu.

Milyonerlerin ortalama mevduatı ise aynı dönemde 6 milyon 349 bin liradan 6 milyon 492 bin liraya çıktı. Milyonerlerin 545 bin 477’sini yurt içi yerleşikler, 54 bin 641 bini yurt dışı yerleşikler oluşturdu. Yurt içinde yerleşik milyonerlerin mevduatlarının 1 trilyon 533 milyar lirası yerel para cinsi, 1 trilyon 993 milyar lirası döviz tevdiat hesabı, 125 milyar 781 milyon lirası da kıymetli maden depo hesaplarından oluştu.

Kasım ayına göre, hesabında 1 milyon liranın üzerinde mevduat olan yurt içi yerleşiklerin TL cinsinden hesapları 572 milyar 426 milyon lira, döviz hesapları 28 milyar 572 milyon lira, kıymetli maden depo hesapları 18 milyar 171 milyon lira arttı.

Milli gelirdeki payları arttı

DW Türkçe’den Pelin Ünker’e konuşan ekonomist Doç. Dr. Evren Bolgün, Kasım 2021 ile Nisan ayı arasındaki birikimli enflasyonun yüzde 45 olduğunu belirterek milyoner mevduatlarındaki yüzde 20’lik artışın enflasyon artışının gerisinde kaldığını söylüyor. Burada önemli olan hususun ise milli gelirden alınan payda göründüğüne işaret eden Bolgün, “Gayri safi yurt içi hasıla içerisinde emek ve ücret kesiminin aldığı pay 2016 yılından itibaren yaklaşık yüzde 5 kadar düştü. Buna mukabil sermaye ve brüt işletme gelirlerinin payı yüzde 7 kadar arttı” diyor.

Yabancı para mevduat ve kur korumalı mevduat toplamının toplam mevduat içerisindeki payının yüzde 72’lere ulaştığını belirten Bolgün, “Dolarizasyon tüm hızıyla devam ediyor. Gayri safi yurt içi hasılanın da yaklaşık 9 yılda, 900 milyar doların üzerinden 800 milyar doların altına doğru geldiğini görmekteyiz. Yani aslında paylaşılan pasta ciddi anlamda küçülmüş durumda. Paylaşım kavgası da seçime kadar olağan hızıyla devam edecek gibi gözüküyor” ifadelerini kullanıyor.

Milyonerlerin sayısının arttığı dönemde asgari ücretli başta olmak üzere alt gelir grupları aylık kazançlarının önemli bir kısmını enflasyon karşısında kaybetti.

Asgari ücretlinin kaybı bir maaştan fazla

Bu yıl için net asgari ücret yüzde 50’ye yakın zamla 4 bin 253 lira 40 kuruş olarak belirlenmişti. Ancak yapılan zam aylar içerisinde eridi.

Asgari ücretlinin enflasyondan zarar görmemesi için maaşların Ocak ayında 4 bin 725 lira 50 kuruş, Şubat’ta 4 bin 952 lira 80 kuruş, Mart’ta 5 bin 223 lira 20 kuruş, Nisan’da 5 bin 601 lira 90 kuruş ve Mayıs ayında 5 bin 768 lira 80 kuruş olması gerekiyordu. Buna göre asgari ücretlinin beş aylık toplam enflasyon kaybı 5 bin 5 lira 20 kuruş ediyor. Bu da bir asgari ücretten daha fazlasına denk geliyor.

Çalışma ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik, “Sayın Nureddin Nebati aslında bir gerçeği itiraf etti. Bu gerçek, uygulanan ekonomik politikaların dar gelirlileri, emeklileri, işçileri, memurları ezdiği gerçeğidir” diyor.

Ocak ayından bu yana asgari ücretliler ve emeklilerin enflasyonun altında ciddi bir biçimde ezildiğini söyleyen Çelik, asgari ücretin alım gücünün sadece Mayıs ayında 1500 lira civarında gerilediğine işaret ediyor.

Ocak ayında emekli ve memura yapılan zammın, yılın ilk beş ayındaki yüzde 35 civarındaki enflasyon nedeniyle ciddi biçimde eridiğini vurgulayan Çelik, resmi enflasyonun gerçek enflasyonu yansıtmadığının da altını çiziyor.

“Yüzde 99 dışarıda tutuldu”

İşçi, memur ve emeklilerin en çok gıda enflasyonundan etkilendiğini ifade eden Çelik, bu enflasyonunun resmi verilere göre yüzde 90, DİSK Araştırma Merkezi’ne göre ise yüzde 118-135 arasında olduğuna dikkat çekiyor.

Ekonomik politikalardan hariç tutulan dar gelir grubunun Türkiye’nin yüzde 99’unu oluşturduğunu dile getiren Çelik, “Bu ülkede 21 milyon ücretli ve maaşlı çalışan var. 14 milyon emekli var, 2,5 milyondan fazla tarım çalışanı var, 5 milyondan fazla küçük esnaf var ve bunların aileleri var. Bunları topladığınız zaman bunlar ülkenin yüzde 99’unu oluşturuyor. Maliye Bakanı Sayın Nebati de izledikleri ekonomik politikaların bu yüzde 99’u dışarıda tuttuğunu açıklamış oldu” ifadelerini kullanıyor.

Paylaşın

Bankacılık Sektörünün Karı Nisan Ayında Yüzde 707,8 Arttı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) bankacılık sektörünün nisan ayına ilişkin kârlılık oranlarını açıkladı. Buna göre sektörün kârı nisanda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 707,8 artışla 34,9 milyar TL’ye yükseldi.

Bankacılık sektörünün geçen yılın ilk dört ayında 20,7 milyar lira olan toplam net kârı bu yılın ocak-nisan döneminde 98,2 milyar liraya ulaştı.

BDDK verilerine göre bankacılık sektöründe tahsili gecikmiş alacakların toplam kredilere oranı nisan itibarıyla yüzde 2,75 oldu. Bu oran 2021’in aynı döneminde yüzde 3,74 seviyesindeydi. Çekirdek sermaye yeterlilik oranı Ocak-Nisan döneminde yüzde 16 oldu. Bir önceki yılın aynı döneminde yüzde 14 olarak kaydedilmişti.

Sermaye yeterlilik oranı ise yüzde 18’den yüzde 20’ye çıktı.

581 milyon liralık ihtiyaç kredisi

Bankacılık sektörünün kredi hacmi, geçen hafta 139 milyar 150 milyon lira artarak 6 trilyon 35 milyar 266 milyon liraya çıktı.

Verilere göre, tüketici kredileri tutarı da 27 Mayıs itibarıyla 13 milyar 696 milyon lira artışla 867 milyar 349 milyon liraya çıktı. Söz konusu kredilerin 330 milyar 182 milyon lirası konut, 20 milyar 587 milyon lirası taşıt ve 516 milyar 581 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Söz konusu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 13 milyar 816 milyon lira artarak 817 milyar 380 milyon liraya çıktı. Bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 4 artışla 258 milyar 985 milyon liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı alacaklarının 104 milyar 172 milyon lirası taksitli, 154 milyar 813 milyon lirası taksitsiz oldu.

(Kaynak: Birgün)

Paylaşın

“‘Süper Faiz’ Üzerinde Beyin Jimnastiği Yapılıyor” İddiası

Belirli bir tutarın üzerindeki döviz mevduatına TL’ye dönmeleri karşılığında süper faiz verilmesi üzerinde beyin jimnastiği yapıldığı iddia edildi. Bunun için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan döviz tevdiat hesapları (DTH) ile ilgili verilerin istendiği, döviz mevduatlarının detaylı analizinin yapıldığı belirtiliyor.

Halk TV yazarı Barış Soydan, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin enflasyon korumalı bir ürün üzerinde çalıştıklarına dair açıklamasını hatırlatarak “Ben, ekonomi yönetiminin kapalı kapılar arkasında başka ürünler üzerinde çalıştığını da duydum” dedi.

“İddiaya göre belirli bir tutarın üzerindeki döviz mevduatına TL’ye dönmeleri karşılığında süper faiz verilmesi üzerinde beyin jimnastiği yapılıyor” diyen Soydan, şöyle devam etti:

“Bunun için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan döviz tevdiat hesapları (DTH) ile ilgili verilerin istendiği, döviz mevduatlarının detaylı analizinin yapıldığı belirtiliyor…

Kur korumalı mevduat, enflasyon korumalı ürün ya da süper faizli olası yeni ürünler… Bunların hepsi Hazine sırtından küçük bir azınlığa servet aktarımı demek. Tasarruf yapabilmek harcadığından fazlasını kazandırmayı gerektirir çünkü.

Tablo net: İktidar toplumsal adaletin içine etmek pahasına seçime kadar doları tutmaya çalışacak. Bu, doların tüm dünyadaki yükselişi ve cari açıktaki büyüme nedeniyle imkansız bir çaba olsa da.”

Soydan’ın yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN

Paylaşın

Kredi Büyüme Hızı Yüzde 45’i Aştı

Tüketici kredileri ve ticari krediler belli bir süredir artış trendinde. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre kredi büyüme hızındaki yükseliş geçen hafta da devam etti.

Bloomberg HT’nin haberinde 13 haftalık, yıllıklandırılmış ve kur etkisinden arındırılmış kredi büyüme hızının yüzde 45’i aştığı belirtildi. Bu da kredilerde Temmuz 2020’den beri ilk defa bu kadar hızlı bir büyümenin kaydedilmesi demek.

Bunun iki temel nedeni var: Alım gücünün düşmesi ve enflasyonun yüksek olması.

BBC Türkçe’den Özge Özdemir’in haberine göre, Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova, alım gücünün düşmesiyle insanların hayatlarını idame ettirebilecekleri gelirlerinin azaldığını vurguluyor.

Arzova’ya göre geliri düşen vatandaşlar, bunun bir kısmını kredi kartlarıyla bir kısmını da tüketici kredileriyle idare etmeye çalışıyor.

İkinci olarak enflasyona karşı gelirini korumak isteyenler de kredilere koşuyor.

Konut fiyatlarının yükselmesiyle konutun da bir yatırım aracı olmaktan çıktığını söyleyen Arzova, insanların enflasyona karşı bütçelerini korumak için gelecekte yapmayı planladığı alışverişlerini bugünden gerçekleştirdiğini anlatıyor:

“Otomobil, televizyon, buzdolabı gibi hangi varlık söz konusuysa yarın bunun fiyatı artar diye insanlar bugünden almaya çalışıyor.”

“Tasarruf etmektense parayı harcamak mantıklı”

Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı Özlem Derici Şengül, alım gücündeki düşüşün kredi kullanmaya mecbur bıraktığını söylüyor:

“Enflasyonun yarattığı talebi öne çekmek söz konusu, tasarruf etmektense parayı harcamak mantıklı.”

BDDK’nın verilerine göre tüketici kredileri tutarı 15 Nisan itibarıyla 810 milyar TL’ye çıktı.

Bu kredilerin 315 milyar TL’si konut, 16 milyar TL’si taşıt ve 479 milyar TL’si ihtiyaç kredisi.

Ekonomist Derici, ekonomi politikalarının da kredi artışını körüklediği görüşünde.

Derici, daha önce nereye gittiği belli olmayan kredilerin önünü kesmek için büyük yatırım projelerine ya da katma değerli projelere kredi verilmesi için hedef odaklı kredi politikasına geçildiğini, ancak son dönemde bunun değiştiğini aktarıyor.

Derici’ye göre yine büyümenin krediyle pompalandığı bir döneme girilmesi söz konusu.

“Kredi ile borçları enflasyona ödetiyorlar”

15 Nisan haftasında ticari kredilerdeki artış yüzde 50’e yaklaştı.

Bankacılık sektörünün toplam kredi hacmi ise 5 trilyon 525 milyar TL’ye çıktı.

“Avrupa ülkeleriyle kıyasladığımızda hem hanehalkı hem şirketler açısından borçluluk görece daha düşük” diyen ekonomist Arzova’ya göre Türkiye, kredi hızı büyümesinde henüz tehlikeli bir bölgede değil.

Arzova, üretim enflasyonunun yüksek olduğu yerde şirketlerin TL kredi ile borçlanmasının da mantıklı olduğu görüşünde:

“Kredilerin faizinin olması gereken yer bu değil. O yüzden şirketler burada akıllıca bir şey yapıyor. Kredi taksitleri ile borçlarını enflasyona ödetiyorlar.”

Mart ayında üretici enflasyonu yüzde 114 olarak gerçekleşti.

Tüketici enflasyonu ise yüzde 61 oldu.

Ancak bir yandan da tüketici kredilerinin ve ticari kredilerin artması, olumsuz bir döngünün başladığına işaret.

Kredilerin artmasıyla enflasyon yükselişi tetikleniyor, yarın yapılacak tüketim bugüne çekiliyor, böylece yarın tüketim azaldığında şirketlerin üretim yapması zorlanıyor.

Kredi büyüme hızı ne kadar olmalı?

2008’deki küresel finansal krizin ardından Merkez Bankası, 2013 yılında yayımladığı bir raporunda orta vadede ortalama yüzde 15 civarında bir yıllık kredi büyümesinin makul ve sağlıklı olabileceğini açıklamıştı.

2013’te kredilerdeki büyümenin yüzde 40’a yaklaştığı dönemler olmuştu.

O yıl ekonomik büyüme ise yüzde 4 oranındaydı.

O dönem bilinçli olarak kredi büyümesinin durdurulmasının amaçlandığını ve bu yüzden taksitlere sınırlama getirildiğini hatırlatan Derici’ye göre bugün için en tehlikeli durum hanehalklarının borçlandırılması.

Bu yüzden asıl yapılması gerekenin enflasyonla mücadele olduğunu vurgulayan Derici, “Şu an ekonomi politikasında bir tane bile enflasyonla mücadele adımı yok” diyor.

Arzova da ileride önce tüketimin sonra üretimin yavaşlamasıyla istihdam kayıplarının ve borcu ödeyememe durumlarının yaşanabileceğine dikkati çekiyor:

“Şirketler daha düşük hızda çalışmaya başladıkları zaman istihdam kayıpları yaşanacak. Böylece insanlar işsiz kalabilecek ve bu borcu ödeyemeyecek hale gelecekler. O yüzden bu döngüye girerken yüzdelerin bu kadar yüksek olmaması gerek. Hanehalkının borçlu olması çok istenen bir durum değildir.”

Paylaşın

‘Kur Korumalı Mevduat’ın Devlete 3 Aylık Maliyeti 14 Milyar TL

Kur korumalı mevduat (KKM) sisteminde 3 aylık hesapların vadesi önümüzdeki hafta doluyor. Bu 3 aylık süreçte dolar yüzde 26 değerlendi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre mart ayı itibariyle kur korumalı mevduat hesaplarındaki toplam tutar ise 561 milyar 869 milyon TL.

Bu tutarının 70 milyar TL’lik bölümü 23-30 Aralık 2021 dönemde büyük çoğunluğu TL hesaplardan geçişle KKM’ye bağlandı. Birinci grupta ortalama kur seviyesi 11.84 liradan 70 milyar TL’ye verilen döviz garantisinin devlete ilk maliyeti, -önümüzdeki hafta doların 14.72 lira (14-19 Mart ortalaması) olduğu varsayımıyla- 14 milyar lirayı buluyor.

Sözcü’den Mehtap Özcan Ertürk’ün haberine göre bankacılık uzmanı, ekonomist Erol Taşdelen, sürekli Türk Lirası’nda kalıp paralarını vadeli hesapta tutanların kur korumalı hesaplarda kârlı çıkacağını söyledi.

Taşdelen, “İlk açan grupta dolar 11.62 liraydı. Şu an görünen faiz gelirini düştüğümüzde +2 TL fazladan kazançları olacak. Bu normal faiz gelirinin iki katından fazla ek gelir demek” dedi.

Bu farkı Hazine’nin ödeyeceğine işaret eden Taşdelen, “Asıl sorun bu. Hangi kamu yararı var da kur farkı vatandaşın vergileri ile Hazine tarafından karşılanıyor. Bu durumda Hazine’nin sosyal transfer harcamaları ihtiyacı olana değil parası olana gidiyor. Devlet eli ile zenginden alıp fakire verilmesi gereken kaynak, parası olan zenginlere gidiyor” yorumunda bulundu.

Paylaşın

Vatandaşların Bankalara Borcu İlk Kez 1 Trilyon Lirayı Aştı

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerine göre banka ve özel kuruluşlardan çekilen bireysel kredi miktarı ilk kez 1 trilyon lira seviyesini aştı. Kişi başına çekilen ortalama kredi miktarı ise 29 bin TL’yi geçti.

TBB verilerine göre enflasyon ve kur artışı nedeniyle alım gücü düşen halk, alım gücünü artırmak için bankalara gitti. 2021 Kasım verilerine göre banka ve finansal şirketlerde gerçekleşen bireysel kredi ve kredi kartı borç tutarı ilk kez 1 trilyon 17 milyar lira seviyesine ulaştı. Bireysel krediler Kasım 2020’ye göre yüzde 18 artış gösterdi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) haftalık verilerine göre sadece bankacılık sektöründen kullanılan krediler 14 Ocak itibariyle 987 milyar 131 milyon liraya çıktı. 34.8 milyon kişi bireysel kredi kullanırken kişi başı ortalama kredi bakiyesi de 29.2 bin düzeyine çıktı.

Yüzde 18 artış

Bireysel krediler kasım 2020’ye göre yüzde 18 artış gösterdi. Bireysel kredilerin yüzde 46’sını ihtiyaç kredileri, yüzde 30’unu konut kredileri yüzde 19’unu kredi kartları ve yüzde 5’ini taşıt kredileri oluşturdu. TBB verilerine göre tarihte ilk kez bireysel kredi ve kart borcu 1 trilyon lira eşiğini geçti. BDDK’nın 14 Ocak itibariyle haftalık verisinde sadece bankacılık sektöründe kredi ve kredi kartı borçlarının 987.1 milyar lira seviyesinde olduğu görülüyor.

Takibe dönüşüm arttı

TBB verilerine göre bireysel kredi ve kart borcunda takibe dönüşüm yüzde 2,6 seviyesine çıktı. BDDK’nın sağladığı erteleme avantajının ilk adımı eylül itibariyle kaldırılmıştı. Kasımda ise takibe dönüşüm oranı yüzde 2,6’ya yükseldi. Ekimde yüzde 2,4, eylülde ise yüzde 2,3 seviyesindeydi.

TBB verilerine göre kasım itibariyle 34.8 milyon kişinin bireysel kredi ve kart borcu bulunuyor. Bireysel kredi kullanan kişi sayısı takipteki krediler hariç olmak üzere son bir yılda 800 bin kişi arttı. Kasım itibariyle ilk defa ihtiyaç kredisi kullananlarda da artış gözlendi. TBB verilerine göre kasımda 197 bin kişi ilk defa kredi kartı, 134 bin kişi tüketici kredisi kullanırken konut kredisi ilk kez kullanan kişi sayısı 30 bin oldu. 120 bin kişi ise ilk kez kredili mevduat hesabı kullandı.

Paylaşın

Batık Krediler 200 Milyar Liraya Yaklaştı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre, izlemedeki krediler 450 milyar liraya yükselirken bu kredilerin bir bölümünün gelecek 3-4 ayda donuk alacağa dönüşeceği ve bu miktarın 200 milyar liraya doğru gideceğine dikkat çekiliyor.

BDDK verilerine göre, Kasım 2021’de bankaların sektörlere kullandırdığı toplam nakdi kredi miktarı bir önceki yıla göre yaklaşık 1 trilyon 170 milyar TL artışla 4 trilyon 944 milyar liraya yükseldi. Bankaların batık kredi oranı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artışla 150 milyar 305 milyon liradan 159 milyar 943 milyon liraya yükseldi.

Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’ın haberine göre, yakın izlemedeki krediler 450 milyar liraya yükselirken bu kredilerin bir bölümünün gelecek 3-4 ayda donuk alacağa dönüşeceği ve bu miktarın 200 milyar liraya doğru gideceğine dikkat çekiliyor.

BDDK’nin verilerine göre en fazla kredi batıran sektörler ise şöyle:

Perakende ikinci oldu

Miktar olarak en fazla krediyi son bir yılda inşaat sektörü batırdı. Toptan ve perakende ticaret, motorlu araçlar servis hizmeti sektöründe takipteki kredi miktarı 23 milyar 774 milyon lira oldu. Geçen yıl aynı dönemde bu miktar 24 milyar 110 milyon liraydı. Perakende sektörü takipteki kredinin en fazla olduğu ikinci sektör oldu.

2020 Kasım döneminde imalat sanayisinde takipteki kredi miktarı 27 milyar 832 milyon lirayken geçen yılın aynı döneminde bu miktar 23 milyar 417 milyon liraya indi. Bu rakamla imalat sanayisi en fazla takipteki kredi miktarı olan sektörler arasında üçüncü oldu.

Turizm sektöründe son bir yılda batık kredi miktarı 785 milyon liralık artışla 8 milyar 262 milyon liraya yükseldi. Bu dönemde taşımacılık, depolama ve haberleşme sektöründe takipteki kredi miktarı 6 milyar 901 milyon lira olurken tarım sektöründeki batık miktarı ise 4 milyar 416 milyon liraya çıktı.

Paylaşın

Dijital Bankalar 2022’den İtibaren Faaliyete Giriyor!

Şubesiz faaliyet gösterecek dijital bankalara yönelik yeni düzenleme Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Söz konusu bankaların faaliyet izni alabilmesi için asgari 1 milyar lira ödenmiş sermayeye sahip olması gerekecek. 

Haber Merkezi / Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK), şubesiz faaliyet gösterecek dijital bankalara yönelik yeni düzenlemesi “Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik”, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Yönetmeliğe göre, dijital bankalar, mevduat ya da katılım bankası olmalarına göre kredi kuruluşlarının gerçekleştirebileceği tüm faaliyetleri yerine getirebilecek. Dijital bankaların kredi müşterileri, yalnızca finansal tüketicilerden ve KOBİ’lerden oluşabilecek.

Dijital bankalar genel müdürlük ile genel müdürlüğe bağlı hizmet birimleri dışında muhabirlik, acentelik, temsilcilik gibi her ne ad altında olursa olsun teşkilatlanmaya gidemeyecek, fiziksel şube açamayacak ve genel müdürlüğe bağlı hizmet birimlerini amacı dışında fiziksel şube gibi kullandıramayacak.

Söz konusu bankaların faaliyet izni alabilmesi için asgari 1 milyar lira ödenmiş sermayeye sahip olması gerekecek.

Müşteri şikayetlerini ele almak üzere en az bir fiziksel büro kurması zorunlu kılınan dijital bankalar, kendi kuracakları ATM ağları ya da diğer ATM ağları üzerinden müşterilerine hizmet verebilecek.

Paylaşın

BDDK’dan 26 Kişi Hakkında Suç Duyurusu

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), sosyal medyada döviz kurlarındaki hareketlilik konusundaki paylaşımları dolayısıyla Rüşdü Saraçoğlu, Mustafa Sönmez, Şeref Oğuz, Okan Aybar, Erk Acerer, Emin Çapa ve Evren Bolgün’ün de aralarında bulunan 26 kişi hakkında daha suç duyurusunda bulundu.

BDDK’nin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, sosyal medya ve yayın organları üzerinden kur hareketlerini manipüle etmeye yönelik paylaşımları dolayısıyla Bankacılık Kanunu’nun 74. maddesinde yer alan, “Bir bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olunamaz ya da bu yolla asılsız haber yayılamaz” hükmüne aykırı davrandığı belirlenen 21 gerçek kişi ve sosyal medya kullanıcısı hakkında 162. madde kapsamında suç duyurusunda bulunuldu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun suç duyurusu üzerine, eski Merkez Bankası Başkanı ve İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz ile Güldem Atabay, Burhanettin Bulut, Emin Çapa ve Selçuk Geçer hakkında soruşturma başlatmıştı.

Bugün öğle saatlerinde BDDK’nın kurlardaki hareketliliği sosyal medya hesaplarında değerlendiren beş ekonomist hakkında suç duyurusunda bulunduğu açıklanmıştı. Ancak kurumun akşam saatlerinde paylaştığı liste ile bu sayının daha yüksek olduğu ortaya çıktı. Gazeteci Mustafa Sönmez Twitter hesabınan yaptığı paylaşımla BDDK’ya tepki göstererek suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.

Gazeteci Emin Çapa ise Halk TV’de yaptığı açıklamada kendilerine gözdağı verilmek ve susturulmak istendiğini belirterek “Beni bir kenara bırakın Durmuş Yılmaz gibi Merkez Bankası’nda yöneticilik yapmış olan bir insan itibarsızlaştırılıyor. Öyle yağma yok. Ben kendi adıma şunu söylemek isterim halkıma karşı vicdanen rahat olmak ve ekonomi habercisi olarak görevimi yapmaya devam ediyorum” dedi. Çapa son paylaşımında suçlananlardan ikisinin eski merkez bankası başkanı olduğuna işaret etti.

CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut da, Twitter hesabından “BDDK hakkımda suç duyurusunda bulunmuş. BDDK önce 20 Aralık’ta yüklü miktarda kim alım, kim satım yaptı onu araştırsın” ifadelerini paylaştı. Selçuk Geçer de Medyascope’a yaptığı açıklamada “Dikkate bile almıyorum. Ben ömür boyunca hapis yatmaya razıyım. O geceyle ilgili bütün olayları araştırsınlar. Kim, nasıl manipüle etmiş? Konuyla ilgili BDDK’dan araştırma bekliyoruz” dedi.

Paylaşın