1936 yılında Alman arkeolog Wilhelm König tarafından keşfedilen Bağdat Bataryası, Paul T. Keyser’in 1990 yılında yazdığı bir makale sonrası antik teknolojiye ilgi duyanlar tarafından ilgiyle karşılandı.
Haber Merkezi / Yakın Doğu Çalışmaları Dergisi’nde yazan Keyser, eski pillerin ve elektrikli yılan balıklarının tıbbi amaçlarla, muhtemelen ağrı kesici veya anestezi için kullanılmış olabileceğini öne sürdü.
Bu hipotez, antik çağlardan kalma gizemli bir eser olan Bağdat Bataryası’nın gerçek işlevi hakkında ilgi çekici soruları da beraberinde getirdi.
Part Bataryası olarak da anılan Bağdat Bataryası, bakır bir silindiri içine alan toprak bir kaptır. Bu silindirin ortasında asılı duran ancak ona değmeyen bir demir çubuk vardır. Hem bakır silindir hem de demir çubuk bir asfalt tapası ile yerinde tutulur.
Bu eserler (birden fazla “Bağdat Bataryası” bulunmuştur) 1936 yılında Irak’ın başkenti Bağdat yakınlarındaki eski Khujut Rabu köyünde yapılan kazılarda keşfedilmiştir. Köyün yaklaşık 2 bin yıllık olduğu ve MÖ 250 ile MS 224 yılları arasına kadar uzanan Part döneminde inşa edildiği kabul ediliyor.
Bağdat Bataryası, arkeolojik çevrelerde tartışmalı bir konu olmaya devam ediyor: Bazı araştırmacılar Bağdat Bataryası’nın eski Mezopotamya teknolojisine ışık tuttuğunu düşünürken, bazı araştırmacılarda, onu sıradan bir eser olarak görüyor.
Alternatif tarihçiler ve antik gizem meraklıları, Bağdat Bataryası’nın esrarengiz doğasını büyüleyici buluyor ve ilkel bir elektrikli cihaz veya elektrokaplama potansiyeli hakkında spekülatif teoriler öneriyor.
Paul T. Keyser’e göre ise Akkad ve Babil’de iki tür hekim görev yapıyordu. Asipu, hastanın rahatsızlığını kehanet yoluyla veya semptomları gözlemleyerek teşhis ederken, Asu, ilaç veya büyü ile tedavi ediyordu. Keyser, Asu’nun etkilenen bölgeyi tedavi etmek için hastaya elektrik akımı vermiş olabileceğini öne sürüyor.
Bazı araştırmacılar Bağdat Bataryası’nın elektrokaplama için kullanıldığını öne sürüyor. Eğer Bağdat Bataryası elektrokaplama için kullanıldıysa neden elektrolizle kaplanmış hiçbir nesne keşfedilmedi?
Araştırmacılar, sızdırmazlık maddesi olarak kullanılan asfaltın varlığının ve kavanozun içindeki aşındırıcı özelliklerin, mekanizmanın bir zamanlar yakıcı bir sıvı içerdiğini kanıtladığına inanıyor.
Keyser, Bağdat yakınındaki antik kent Seleucia’da çıkarılan bronz ve demir iğnelerin, o dönemde Çin’de yaygın bir uygulama olan akupunktur için kullanılmış olabileceğini öne sürdü. Aynı dönemde Yunanlılar ve Romalılar gibi diğer eski uygarlıkların da elektrikli yılan balığını baş ağrısı ve gut gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullandıkları düşünülüyor.
Keyser, Basra Körfezi’nde veya Mezopotamya nehirlerinde elektrikli yılan balığı bulunmadığından, bu bölgede yaşayanların elektriği kontrol altına almanın alternatif bir yolu olarak Bağdat Bataryası’nı icat etmiş olabileceğini öne sürüyor.
2003 yılında Amerika’nın Irak işgalini izleyen dönemde Irak Ulusal Müzesi’nin yağmalanması sonucu, burada saklanan Bağdat pili kayıplara karışmıştır ve henüz nerede olduğu bilinmemektedir.