Kapatma Davası: AYM, HDP’nin Talebini Reddetti

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatma davasında sözlü savunma tarihinin 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler nedeniyle 3 ay ertelensin talebi Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından reddedildi.

Haber Merkezi / Erteleme talebi reddedilen HDP, kapatma davasına ilişkin sözlü savunmasını 11 Nisan’da gerçekleştirecek.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde açtığı davada yargılama süreci, 21 Haziran 2021’de iddianamenin kabul edilmesiyle başlamıştı.

AYM, HDP’nin sözlü savunması için önce 14 Mart tarihini kararlaştırmış, partinin 3 aylık erteleme talebini kabul etmeyerek, savunma tarihini 11 Nisan’a ertelemişti.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu’nun hazırladığı ve AYM’ye sunulan dilekçede, esasa ilişkin sözlü savunma için verilen 11 Nisan tarihinin seçim çalışmaları açısından en kritik tarihlerden biri olduğu belirtilmişti.

Dilekçede, “Sözlü savunma yapacak eş genel başkanların da seçim çalışmaları kapsamında sahada olacakları yoğun seçim gündeminde, eş genel başkanlar ve onlara destek sunacak parti kurullarının ve uzmanların seçim gündeminden alıkonarak savunmaya odaklanmasının müvekkil parti aleyhine sonuç doğuracağı” ifade edilmişti.

Davanın seçim sonrasına bırakılması talebi “seçimlere müdahale edilemeyeceğine” ilişkin ulusal ve uluslararası mevzuata ve bu konuda verilen kararlara dayandırılmıştı.

AYM’nin seçimlerin Anayasada tarif edildiği üzere; özgür ve eşit rekabet koşullarına uygun bir ortamda yapılmasına hakemlik yapması gerektiğine işaret edilen dilekçede sözlü savunma tarihinin ve kapatma davasının seçim sonrasına bırakılması talep edilmişti.

Serbest seçim ilkesi vurgusu

Dilekçede şu ifadelere yer verilmişti:

“YSK’nın açıkladığı seçim takvimi uyarınca aday listelerinin YSK’ya sunulması 9 Nisan 2023’e, listelerin kesinleşmesi de 19 Nisan 2023 tarihine denk gelmektedir. Dolayısıyla listelerin sunulması ve kesinleşmesinden sonra kapatma riski ve tehdidi müvekkil parti için telafisi güç ve mümkün olmayan sonuçlar yaratacaktır.

Nitekim listeler kesinleştikten sonra muhtemel bir kapatma kararı verilmesi halinde parti bir bütün olarak seçimlere girmekten men edilmiş, bir bütün olarak milletvekili adaylarının seçilme hakkı ellerinden alınmış olacaktır.

Böylesi ağır tablo sadece parti için değil, aynı zamanda milyonlarca yurttaşın iradesinin parlamentoya yansımaması gibi demokrasi için ağır sonuçlara da yol açacaktır. Müvekkil partiyi ‘kırk katır mı, kırk satır mı’ şeklinde formüle edilebilecek ikilemde tercih yapmaya zorlamak hukuki güvenlik ve serbest ve yarışmacı seçim ilkelerini de ortadan kaldıracaktır.

Müvekkil parti aleyhine açılan kapatma davasının da parti temsilcileri (eş genel başkanları) tarafından 11 Nisan 2023’te yapılması kararlaştırılan sözlü savunmanın tarihinin 14 Mayıs 2023’te yapılacak seçimlerden sonraki bir tarihe ertelenmesini ve talebimizin temel gerekçesi olan seçim tarihi de gözetilerek mümkün olan en kısa zamanda karara bağlanarak tarafımıza tebliğine karar verilmesini talep ederiz.”

Paylaşın

Kapatma Davası: HDP Seçim İçin Yol Haritasını Belirledi

HDP, AYM’ye bir kez daha kapatma davasının seçim sonrasına bırakılması başvurusunda bulundu. Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) görülen kapatma davasının, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler öncesinde sonuçlanma olasılığına karşı Halkların Demokratik Partisi (HDP) izleyeceği yol haritasını belirledi.

Ancak, AYM’ye yapılan başvurunun sonucunun bir süre daha beklenmesi için kararın gelecek hafta kamuoyuna açıklanması benimsendi. Parti yönetimi, AYM’nin gelecek haftaya kadar başvuruyu sonuçlandırması veya herhangi bir karar almaması durumunda” ise Yeşil Sol Parti ile seçime girilmesi kararı aldı.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre, Cumhurbaşkanı adayı konusunda izlenecek tutum ise CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 18 Mart’ta HDP eş başkanlarıyla görüşmesinden sonra, ittifakta yer alan partilerin ortak deklarasyonuyla kamuoyuna açıklanacak.

HDP MYK, eş başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın başkanlığında partinin kapatma davası, cumhurbaşkanı adayı konusundaki tutum ve ittifak partilerinin parlamento seçimlerine nasıl gireceği konusunu görüşmek üzere toplandı.

MYK öncesinde AYM’ye başvuru: Kapatma, telafisi güç sonuçlar yaratır

HDP yönetimi MYK toplantısı öncesinde, parti yönetimi AYM’ye bir kez daha kapatma davasının seçim sonrasına bırakılması başvurusunda bulunduğunu açıkladı.

Başvuru dilekçesinde milletvekili listelerinin sunulması ve kesinleşmesi sonrasında bir kapatma riskinin “telafisi güç ve mümkün olmayan sonuçlar yaratacağı” vurgulandı.

Dilekçede, sözlü savunma için verilen 11 Nisan tarihinin seçim çalışmaları açısından kritik bir tarih olduğu, savunmayı yapacak olan eş başkanlar, parti kurulları ve uzmanların seçim gündeminden alıkonarak, savunmaya odaklanmasının parti aleyhine sonuç doğuracağı ifade edildi:

“YSK’nın açıkladığı seçim takvimi uyarınca aday listelerinin YSK’ya sunulması 9 Nisan 2023’e, listelerin kesinleşmesi de 19 Nisan 2023 tarihine denk gelmektedir.

“Dolayısıyla listelerin sunulması ve kesinleşmesinden sonra kapatma riski ve tehdidi müvekkil parti için telafisi güç ve mümkün olmayan sonuçlar yaratacaktır.

“Nitekim listeler kesinleştikten sonra muhtemel bir kapatma kararı verilmesi halinde parti bir bütün olarak seçimlere girmekten menedilmiş, bir bütün olarak milletvekili adaylarının seçilme hakkı ellerinden alınmış olacaktır.

“Böylesi ağır tablo sadece parti için değil, aynı zamanda milyonlarca yurttaşın iradesinin parlamentoya yansımaması gibi demokrasi için ağır sonuçlara da yol açacaktır.”

Dilekçede sözlü savunmanın ve dava ile kararın seçim sonrasına bırakılması istendi.

HDP daha önce 14 Mart olarak belirlenen sözlü savunma tarihin, Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle ertelenmesini talep etmiş, AYM bu talebi yerinde bularak sözlü savunmayı 11 Nisan’a ertelemişti.

TİP’in ayrı liste kararı kabul görmedi: Ortak liste kararı alındı

MYK toplantısından sonra bir açıklama yapılmadı.

Edinilen bilgiye göre MYK toplantısında, partinin kapatılması olasılığına karşı seçenekler masaya yatırıldı.

Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP), güçlü olduğu bazı yerlerde kendi isim ve amblemi ile seçime girme talebi de ele alındı.

Bu öneriye HDP’nin destek vermediği biliniyor.

MYK toplantısında da, “hangi siyasi parti çatısı altında olursa olsun, ittifakta yer alan 6 siyasi partinin, tek bir parti çatısı altında ortak listeyle” seçime girme kararı alındı.

Ancak TİP’in ayrı liste ile seçime girme talebi konusunda ısrarcı olması ve bu konuda ittifakta sorun yaşanması olasılığına karşı, Buldan ve Sancar’a sorunun çözümü için yetki verildi.

‘Tek seçenek Yeşil Sol Parti’

Toplantıda, HDP’nin, kapatma olasılığına karşı, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından seçime girme yeterliliği onaylanan Yeşil Sol Parti listelerinden milletvekili adaylarının gösterilmesi benimsendi.

Ancak, AYM’ye yapılan başvurunun sonucunun bir süre daha beklenmesi için kararın gelecek hafta kamuoyuna açıklanması benimsendi.

Parti yönetimi, AYM’nin gelecek haftaya kadar başvuruyu sonuçlandırması veya herhangi bir karar almaması durumunda” ise Yeşil Sol Parti ile seçime girilmesi kararı aldı.

Bir HDP yöneticisi, partinin Yeşil Sol Parti ile seçime gideceğini açıkladı:

“Gelecek haftaya kadar dava sürecinin beklenmesi kararlaştırıldı.

Ancak eğer bir cevap verilmezse veya dava seçim sonuna ertelenmezse, seçime tek çatı altında girme kararı aldık.

Tek çatı altında seçime girersek, tek alternatif Yeşil Sol Parti.

Eğer bu kararımız ittifakta bir soruna yol açarsa, eş başkanlarımız bu konuda yetkili olacak.”

Kılıçdaroğlu’nun ziyareti sonrası aday tutumu ortak deklarasyonla açıklanacak

MYK toplantısının sürdüğü saatlerde, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 18 Mart Cumartesi HDP Eş Genel Başkanları Buldan ve Sancar’ı, parti genel merkezinde ziyaret edeceği de netleşti.

9 Haziran 2017’de ilk kez HDP Genel Merkezi’ni ziyaret eden Kılıçdaroğlu’nun adaylığına destek verilip verilmemesi de toplantıda ele alındı.

Edinilen bilgiye göre toplantıda, cumhurbaşkanı adaylığı konusundaki tutumun kamuoyuna açıklanması için Kılıçdaroğlu’nun ziyaretinin beklenmesi kararlaştırıldı.

Parti yönetimi, yapılacak görüşme sonrasında Kılıçdaroğlu’na destek verip vermeme konusundaki tutumunu, seçim takvimine göre cumhurbaşkanı adaylığı başvurusunun son tarihi olan 23 Mart’tan önce Emek ve Özgürlük İttifakı olarak ortak deklarasyonla kamuoyuna duyuracak.

Aday başvuruları 17-25 Mart arası alınacak

Toplantıda aday başvuru süreleri de görüşüldü. Buna göre, milletvekili aday başvuruları 17-25 Mart tarihleri arasında alınacak. MYK’da parti yönetimi Emek ve Özgürlük İttifakı’nın genişlemesine dönük girişimlerde bulunma kararı da aldı.

Paylaşın

HDP Bir Kez Daha AYM’ye Başvurdu: Savunma Seçim Sonrasına Bırakılsın

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, parti hakkında açılan kapatma davasının seçim sonrasına ertelenmesi talebini bir kez daha Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) iletti.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde açtığı davada yargılama süreci, 21 Haziran 2021’de iddianamenin kabul edilmesiyle başlamıştı. AYM, HDP’nin sözlü savunması için önce 14 Mart tarihini kararlaştırmış, partinin 3 aylık erteleme talebini kabul etmeyerek, savunma tarihini 11 Nisan’a ertelemişti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu’nun hazırladığı ve AYM’ye sunulan dilekçede, esasa ilişkin sözlü savunma için verilen 11 Nisan tarihinin seçim çalışmaları açısından en kritik tarihlerden biri olduğu belirtildi.

“Sözlü savunma yapacak eş genel başkanların da seçim çalışmaları kapsamında sahada olacakları yoğun seçim gündeminde, eş genel başkanlar ve onlara destek sunacak parti kurullarının ve uzmanların seçim gündeminden alıkonarak savunmaya odaklanmasının müvekkil parti aleyhine sonuç doğuracağı” ifade edildi.

Davanın seçim sonrasına bırakılması talebi “seçimlere müdahale edilemeyeceğine” ilişkin ulusal ve uluslararası mevzuata ve bu konuda verilen kararlara dayandırıldı.

AYM’nin seçimlerin Anayasada tarif edildiği üzere; özgür ve eşit rekabet koşullarına uygun bir ortamda yapılmasına hakemlik yapması gerektiğine işaret edilen dilekçede sözlü savunma tarihinin ve kapatma davasının seçim sonrasına bırakılması talep edildi.

Serbest seçim ilkesi vurgusu

Dilekçede şu ifadelere yer verildi: “YSK’nın açıkladığı seçim takvimi uyarınca aday listelerinin YSK’ya sunulması 9 Nisan 2023’e, listelerin kesinleşmesi de 19 Nisan 2023 tarihine denk gelmektedir. Dolayısıyla listelerin sunulması ve kesinleşmesinden sonra kapatma riski ve tehdidi müvekkil parti için telafisi güç ve mümkün olmayan sonuçlar yaratacaktır. Nitekim listeler kesinleştikten sonra muhtemel bir kapatma kararı verilmesi halinde parti bir bütün olarak seçimlere girmekten men edilmiş, bir bütün olarak milletvekili adaylarının seçilme hakkı ellerinden alınmış olacaktır.

Böylesi ağır tablo sadece parti için değil, aynı zamanda milyonlarca yurttaşın iradesinin parlamentoya yansımaması gibi demokrasi için ağır sonuçlara da yol açacaktır. Müvekkil partiyi ‘kırk katır mı, kırk satır mı’ şeklinde formüle edilebilecek ikilemde tercih yapmaya zorlamak hukuki güvenlik ve serbest ve yarışmacı seçim ilkelerini de ortadan kaldıracaktır.

Müvekkil parti aleyhine açılan kapatma davasının da parti temsilcileri (eş genel başkanları) tarafından 11 Nisan 2023’te yapılması kararlaştırılan sözlü savunmanın tarihinin 14 Mayıs 2023’te yapılacak seçimlerden sonraki bir tarihe ertelenmesini ve talebimizin temel gerekçesi olan seçim tarihi de gözetilerek mümkün olan en kısa zamanda karara bağlanarak tarafımıza tebliğine karar verilmesini talep ederiz.”

Paylaşın

Anayasa Mahkemesi, HDP’nin Hazine Yardımı Blokajını Kaldırdı

5 Ocak’ta Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yapılacak Hazine yardımına geçici olarak bloke konulması kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM), bugün, partinin Hazine yardımı hesabına tedbiren bloke konulması kararını kaldırdı.

Haber Merkezi / Geçici bloke kararı nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP), 10 Ocak’ta siyasi partilere yapılan Hazine yardımından payına düşen yaklaşık 180 milyon lirayı alamamıştı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP’nin kapatılması istemli davada, “terör örgütü ile organik bağının devam ettiği, Hazine kaynaklarının terör örgütüne aktarıldığı” gerekçesiyle partinin Hazine yardımı bulunan hesaplarına bloke konulmasını istedi. Partinin Hazine yardımı bulunan hesaplarına bloke konulmasına karar verilmişti.

Öte yandan AYM, HDP’nin kapatılması talebine dair savunmasının 14 Mart yerine 11 Nisan’da alınmasına karar verdi. Erteleme kararının HDP’nin talebi üzerine alındığı belirtildi.

“Seçimlere kadar her şeyi yapabilirim”

AYM’nin son kararını değerlendiren HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, kararın henüz kendilerine ulaşmadığını belirterek “Ancak ilk değerlendirmem, AYM demiş oluyor ki: ‘Ben seçimlere kadar her şeyi yapabilirim’. Mesaj bu” dedi.

Süreç nasıl devam edecek?

Savunmanın ardından davaya ilişkin bilgi ve belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Raporun Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtılmasının ardından Başkan Zühtü Arslan toplantı için bir gün belirleyecek.

Anayasa Mahkemesi üyeleri belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. Heyetin, karar verene kadar müzakerelerini aralıksız sürdürmesi bekleniyor.

HDP hakkındaki kapatma davasını 15 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi heyeti karara bağlayacak. Anayasa’nın 69. maddesinde sayılan hallerden ötürü partinin kapatılmasına veya dava konusu fiillerin ağırlığına göre devlet yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakılmasına, toplantıya katılan üyelerin 3’te 2 oy çokluğuyla, yani 15 üyenin 10’unun oyuyla karar verilebilecek.

Siyasi parti kapatma davası sonucunda verilen karar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili siyasi partiye tebliğ edilecek ve Resmi Gazete’de yayımlanacak.

Anayasa Mahkemesinin, siyasi yasak istenen partililerin beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olduğunu belirlemesi halinde bu kişiler, kesin kararın Resmi Gazete’de gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamayacak.

Paylaşın

Kapatma Davası: HDP’nin Sözlü Savunması 11 Nisan’a Ertelendi

Anayasa Mahkemesi (AYM), Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılması talebine dair savunmasının 14 Mart yerine 11 Nisan’da alınmasına karar verdi. Erteleme kararının HDP’nin talebi üzerine alındığı belirtildi.

Haber Merkezi / AYM’nin son kararını değerlendiren HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, kararın henüz kendilerine ulaşmadığını belirterek “Ancak ilk değerlendirmem, AYM demiş oluyor ki: ‘Ben seçimlere kadar her şeyi yapabilirim’. Mesaj bu” dedi.

Oluç, “Yılbaşından bugüne kadar şunu vurguladık: Seçim ortamına girildi Türkiye’de ve dolayısıyla kapatma davasının sürüyor olması demek seçimlerden önce doğrudan doğruya seçimlere müdahale edilmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı.

Oluç, kapatma davasının seçimlerden sonraya bırakılması için dilekçe de verdiklerini hatırlatan Oluç, “Geçen hafta bir kez daha dilekçe verdik, deprem nedeniyle erteleme için. AYM ise 11 Nisan’a tarih verdi. Oysa biz üç ay erteleme istemiştik. Yani AYM bize demiş oluyor ki: ‘Ben seçimlere kadar her şeyi yapabilirim’. Yani Demokles’in kılıcı olarak kapatma davası ve siyasi yasaklar bizim tepemizde durmaya devam edecek, bu anlama geliyor” diye ekledi.

Süreç nasıl devam edecek?

Savunmanın ardından davaya ilişkin bilgi ve belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Raporun Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtılmasının ardından Başkan Zühtü Arslan toplantı için bir gün belirleyecek. Anayasa Mahkemesi üyeleri belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. Heyetin, karar verene kadar müzakerelerini aralıksız sürdürmesi bekleniyor.

Hesaplara bloke kararı görüşülecek

HDP hakkındaki kapatma davasını 15 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi heyeti karara bağlayacak. Anayasa’nın 69. maddesinde sayılan hallerden ötürü partinin kapatılmasına veya dava konusu fiillerin ağırlığına göre devlet yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakılmasına, toplantıya katılan üyelerin 3’te 2 oy çokluğuyla, yani 15 üyenin 10’unun oyuyla karar verilebilecek.

Siyasi parti kapatma davası sonucunda verilen karar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili siyasi partiye tebliğ edilecek ve Resmi Gazete’de yayımlanacak.

Anayasa Mahkemesinin, siyasi yasak istenen partililerin beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olduğunu belirlemesi halinde bu kişiler, kesin kararın Resmi Gazete’de gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamayacak.

Öte yandan Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 2023 yılında partiye ödenen veya ödenecek devlet yardımının bulunduğu banka hesabına tedbiren bloke konulmasına ilişkin kararın kaldırılması talebini bugün görüşecek.

Paylaşın

Kapatma Davası: HDP 14 Mart’ta Sözlü Savunma Yapacak

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılması için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) açılan davada yeni gelişme… AYM heyeti, 14 Mart’ta HDP yetkililerinin sözlü savunmasını dinleyecek.

Sözlü savunmanın ardından davaya ilişkin bilgi ve belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde açılan davada, Anayasa Mahkemesi heyeti, 14 Mart’ta 14 Mart 2023 Salı saat 10.00’da, parti yetkililerinin sözlü savunmasını dinleyecek.

Süreçte ne olacak?

14 Mart’ta HDP’nin yapacağı sözlü savunmanın ardından davaya ilişkin bilgi ve belgeleri toplayacak Anayasa Mahkemesi raportörü, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Raporun, Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesine sunulması sonrası Yüksek mahkeme başkanı toplantı için bir gün belirleyecek.

Üyeler belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. AYM Genel Kurulu ise son kararını verecek. Kapatma, kapatmama ve Hazine yardımından men etme gibi karar seçenekleri bulunuyor.

Kararlar 3’te 2 çoğunluk ile alınıyor. Bu durumda 15 üyeden 10’unun kapatma yönünde oy kullanması gerekiyor. Bu süreçte kapatma ile birlikte “siyasi yasak” kararı da verilebiliyor.

Seçim öncesi kapatılırsa ne olacak?

Anayasa Mahkemesi seçimden önce yani 14 Mayıs öncesi kapatma kararı verirse de vereceği tarih kritik bir önem taşıyor. YSK takvimine göre “listelerin sunulma”, “listelere itiraz” ve “listelerin kesinleşmesi” süreçlerine göre farklı durumlar ortaya çıkacak.

Eğer listelerin sunulma aşaması öncesi bir kapatma kararı çıkarsa HDP’den siyasi yasak almayan isimler başka partilerden aday olabilecek.

Ancak YSK’nin milletvekili aday listelerini kesinleştirdikten sonra bir parti kapatma kararı verilirse HDP listesindeki tüm milletvekilleri düşecek ve seçime giremeyecek. Bu durumda HDP’nin seçmene seçime giren bir partiye oy verilmesi çağrısı yapması bekleniyor.

Olası bu partinin de “Emek İttifakı” bileşenlerinden biri olabileceği gibi Demokratik Bölgeler Partisi ve Yeşil sol Parti gibi seçenekler olduğuna da dikkat çekildi.

Paylaşın

Anayasa Mahkemesi’nden Dikkat Çeken KHK’lılar Kararı

Anayasa Mahkemesi (AYM), Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten çıkarılanlara ilişkin dikkat çeken bir karara imza attı. AYM, kamu iştiraki olan ancak kamu kurumu niteliği bulunmayan şirketlerde çalışamamasına dair kanun hükmünü iptal etti.

Bugün mahkemenin resmi internet sitesinde yayınlanan kararda, kuralın, çalışma ve sözleşme hürriyetine yönelik ölçüsüz bir sınırlama getirdiği sonucuna varıldığı, Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırı olduğu belirtildi.

Konuyla ilgili bianet’ten Ayça Söylemez‘e açıklama yapan Avukat Ali Şafak, kamunun ortak olduğu anonim şirketler gibi özel şirketlerin ticarethane hükümlerine göre yönetildiğini, kamuda çalışmanın koşullarını gerektirmediğini belirtti.

Avukat Şafak, AYM’nin iptal kararında, uygulanan kuralın belirsizliğine vurgu yapıldığını, bu haliyle çalışma hürriyetini ortadan kaldırabileceğinin ifade edildiğini söyledi.

Milli güvenlik kapsamında olan yazılım veya bilişim şirketleri örneğini veren Şafak, bu tür şirketlerin iptal edilen kural kapsamında olmadığını ancak KHK’lıların bugünkü kararla, milli güvenlikle ilgisi olmayan kamu ortaklı şirketlerde çalışabilmesinin önünün açıldığını ifade etti.

“Tedbirin ölçülü olması şarttır”

İptal talebi, CHP milletvekilleri Engin Altay, Özgür Özel, Engin Özkoç ile birlikte 114 milletvekilinden geldi.

“7081 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un Bazı Kurallarının İptali” başlıklı AYM kararında, çalışanlara yönelik tedbirlerin ölülü olması gerektiğine vurgu yapıldı:

“İş sözleşmesi feshedilen kamu işçilerinin bir daha kamunun hissesi bulunan tüzel kişiler bünyesinde istihdam edilmesinin yasaklanmasının millî güvenliğin ve kamu düzeninin korunmasına, kamu hizmetinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasına yönelik olsa da alınan tedbirin amaçla ölçülü olması şarttır.”

Kanun’un 7. Maddesinin “…bir daha bu teşebbüs ve ortaklıklar…” ibaresinden sonra gelen “…ile kamunun hissesi bulunan diğer tüzel kişiler…” ibaresi iptal edildi.

Dava konusu kuralda, devletin veya kamu tüzel kişilerinin doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak katıldığı teşebbüs, ortaklık ve iştirakler ile kamunun hissesi bulunan diğer tüzel kişiler bünyesinde çalışmaktayken iş sözleşmesi feshedilen işçiler hakkında düzenleme yapıldığı belirtildi.

Buna göre, bu kurum ve kuruluşlarda çalışırken “terör örgütleri veya millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla bağlantılı olduğu” gerekçesiyle iş sözleşmesi feshedilen kamu işçilerinin, bir daha bu teşebbüs ve ortaklıkların yanı sıra kamunun hissesi bulunan diğer tüzel kişiler bünyesinde de istihdam edilemeyeceği hükme bağlanmıştı.

“Bu şirketler kamu kurumu değil”

AYM, bu hükümle, kamunun hissesinin bulunduğu anonim şirketler arasında millî güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanması açısından stratejik önemi olan alanlarda faaliyet gösteren anonim şirketler ile diğer anonim şirketler arasında herhangi bir ayrım yapılmadan kamunun hissesinin bulunduğu bütün tüzel kişiler yönünden bir yasaklama hükmünün öngörüldüğüne dikkat çekti:

“Bir başka deyişle kamu işçilerinin iş sözleşmesinin feshi tedbirinin ardından uygulanan tedbir, kamunun (teşebbüs ve bağlı ortaklıkların) hissesinin bulunduğu bütün tüzel kişileri kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.”

AYM bu kapsamdaki şirketlerin kamu kurumu olmadığını vurguladı:

“Ancak kamu iştiraki olarak adlandırılan bu anonim şirketlerin bahsi geçen özellikleri ile birlikte kamu kurumu niteliğinin olmadığı dikkate alındığında kuralda öngörülen yasaklama tedbirinin kamu iştirakinin bulunduğu bütün anonim şirketleri kapsayacak şekilde düzenlenmesinin kamu hizmetinin devlete sadakat ve güven temelinde etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve millî güvenliğin sağlanması amacına hizmet ettiği söylenemez.

Bu durumda millî güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanması açısından stratejik önemi bulunan ve daha farklı bir konumda değerlendirilmesi gereken sektörlerde faaliyet gösteren kamunun hissesi bulunan tüzel kişilerin yanı sıra millî güvenlik ve kamu düzeni ile doğrudan bir bağlantısı olmayan ve bunları olumsuz etkileme ihtimali zayıf olan sektörlerde ticari faaliyetlerini yürüten kamunun hissesinin bulunduğu tüzel kişiler bünyesinde de çalışmayı yasaklayan kuralın bu yönüyle millî güvenliğin ve kamu düzeninin korunması ile kamu hizmetinin sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından gereklilik unsurunu taşıdığı söylenemez.”

Paylaşın

AYM, Pandemide Alınan Sokağa Çıkma Yasaklarını Kanuna Aykırı Buldu

İçişleri Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgını sürecinde tedbir olarak bir çok kez Türkiye genelinde sokağa çıkma yasağı kararı almıştı. Anayasa Mahkemesi (AYM), salgın sürecinde alınan sokağa çıkma yasaklarının kanunen dayanağının olmadığına karar verdi.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre, Anayasa Mahkemesi (AYM), 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun bulaşıcı hastalıklara karşı alınacak tedbirler arasında “sokağa çıkma yasağı” tedbirinin olmadığını kaydetti.

Kararda, Kanun’da il ve ilçe umumi hıfzıssıhha meclisleri tarafından alınan tedbirlere uygun davranmanın bireyler açısından mecburi olduğuna ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığına da dikkat çekildi. Mahkeme, bu kapsamda bir vatandaşa verilen cezanın kanunu dayanağının olmadığını belirterek hak ihlali kararına imza attı.

İçişleri Bakanlığı, koronavirüs sürecinde tedbir olarak bir çok kez Türkiye genelinde sokağa çıkma yasağı kararı almıştı. Bu kapsamda Mustafa Karakuş adlı vatandaş, 10 Mayıs 2020 tarihinde kullandığı araç ile İstanbul’un Çamlıca Gişeler mevkiinde polisler tarafından durduruldu.

Karakuş’a 3 bin 180 TL idari para cezası uygulanırken kararda Karakuş’un 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282’inci maddesine aykırı davrandığı ve Cumhurbaşkanlığı genelgeleri kapsamında alınan sokağa çıkma yasağını ihlal ettiği belirtildi. Cezaya karşı yapılan itirazlar da suç ceza hâkimliği tarafından reddedildi. Bunun üzerine Karakuş, AYM’ye başvurdu.

AYM: Suçta ve cezada kanunilik ilkesi ihlal edildi

Üç yıl sonra başvuruyu görüşen AYM, suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğine karar verdi. Mahkeme, cezanın kaldırılması için kararın örneğini İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hâkimliği’ne gönderdi.

Kararın gerekçesinde, başvurucunun ihlal ettiği ileri sürülen sokağa çıkma yasağının İstanbul İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi tarafından Covid-19 salgı ile mücadele kapsamında alınan tedbirler olduğu belirtildi.

Ancak 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’da öngörülen tedbirler arasında sokağa çıkmanın kısıtlanmasının söz konusu olmadığı vurgulanan kararda, “Bulaşıcı ve salgın hastalıklardan birinin ortaya çıkışı halinde alınabilecek tedbirler Kanun’un 72’inci maddesinde düzenlenmiştir. Kanun koyucunun alınabilecek tedbirlerin uygulanmasına yardım etmekle görevlendirdiği il ve ilçe umumi hıfzıssıhha meclislerinin Kanun’un ilgili hükmünde sınırlı sayıda sayılan tedbirler arasında yer almayan sokağa çıkma yasağı tedbirini alma yetkisine sahip olduğunun kabulü mümkün görünmemektedir” denildi.

Kararda, olağan dönemlerde Kanun’un 26’ıncı maddesi gereğince her ay düzenli olarak toplanan umumi hıfzıssıhha meclislerinin, kamu sağlığının korunmasına yarayan ancak temel hak ve özgürlüklere müdahale mahiyetindeki tedbirlerin alınmasını gerektirebilecek bulaşıcı ve salgın hastalık dönemlerinde ancak Kanun’da yazılı tedbirlerin uygulanmasına yardımcı olabileceği vurgulandı.

Kanun uyarınca Covid-19 kapsamında kişilerin tecrit edilmesi ve gözetim alınması kararı verilebileceği anımsatılan kararda, bu tedbirlerin tüm vatandaşlar yönünden uygulanan ve genel nitelikte bir önleyici tedbir olan sokağa çıkma kısıtlamasından kapsam ve mahiyetleri itibarıyla farklı olduğu, dolayısıyla Kanun’un 72’inci maddesinin de sokağa çıkma yasağı tedbirini kapsamadığı vurgulandı.

“Tedbirlere uymak mecburi değil”

Kararda, 1593 sayılı Kanun’da il ve ilçe umumi hıfzıssıhha meclisleri tarafından alınan tedbirlere uygun davranmanın bireyler açısından mecburi olduğuna ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığına dikkat çekildi. AYM, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Somut olayda başvurucunun İstanbul İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi kararında öngörülen bir zorunluğa uymadığı hususunda tartışma bulunmamaktadır. Ancak söz konusu kuralda işaret edilen zorunluluk, 1593 sayılı Kanun’da yazılı zorunluluktur.

Kuraldaki açık ifade karşısında Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak kamu otoritelerince ihdas edilen zorunluluklara uymama şeklinde eylemlerin 282’inci madde kapsamında değerlendirilerek faillerin cezalandırılması mümkün değildir.

Aksinin kabulü, kapsamı kanun koyucu tarafından bilinçli olarak dar tutulan ceza hükmünün kamu otoritelerinin düzenleyici işlemleri ile sınırları öngörülmeyecek ve keyif cezalandırmaya imkân tanıyacak şekilde genişletilmesine neden olacaktır.”

Kararda, idari para cezası tutanağında da başvurucunun ihlal ettiği yasağın veya uymadığı zorunluluğun 1593 sayılı kanunun hangi maddesinde yazılı olduğuna ilişkin bir açıklama yer almadığına dikkat çekildi.

Karara, AYM üyesi eski İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce muhalefet etti.

Paylaşın

HDP’den Kapanmaya Karşı A, B, C Seçenekleri

14 Mayıs’ta yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimine giderken yaşanabilecek en önemli gelişmelerden biri Anayasa Mahkemesi’nin HDP’nin kapatılması talebiyle açılan davada vereceği karar olacak.

HDP’nin 14 Mart’ta yapacağı sözlü savunmanın ardından dosya raportöre gönderilecek. Raportörün hazırlayacağı rapor AYM Başkanına sunulduktan sonra görüşme için gün belirlenecek ve üyeler kararını verecek.

Ancak bu süreç için belirli bir takvim yok. Bu nedenle HDP’li yetkililer seçimin hemen öncesinde alınabilecek karara karşı atacakları adımı tartışmaya başladı.

Hazine hesaplarına geçici bloke kararını “kapatma yönünde bir tutum” olarak yorumlayan yetkililer hazırlıklarını da bu olasılık üzerine yapıyor.

Partide, “Biz her şeye rağmen HDP ile seçime girme eğilimindeyiz. Ama AYM milletvekili listelerinin kesinleşeceği sürece kadar karar vermezse ‘kurbanlık koyun gibi bıçağa başımızı uzatmayız. O zaman kapanma davasıyla ilgili karar çıkmadan da bir başka partiyle seçime girme kararı verebiliriz” şeklinde değerlendirmeler yapılmaya başlandı.

Gazete Duvar’ın Duvar Arkası bölümünde aktardığına göre, bir yetkili de “Kapanmaya karşı A, B, C seçeneklerini konuşurken bu belirsizlik ortamında seçime girilecek parti açısından en uzak seçenek HDP diyebiliriz” yorumu yaptı.

HDP’nin bir başka parti ile seçime girme kararı alması durumunda değerlendireceği ilk seçenek Yeşil Sol Parti olacak. Bu partinin seçime girme yeterliliği almaması durumunda TİP ve Emek Partisi’nin tercih edilebileceği konuşuluyor.

Muhalefetin seçimi kazanma frmülü

Öte yandan Millet İttifakı çalışmalarında en kritik konulara gelindi. Ortak cumhurbaşkanı adayı için 13 Şubat işaret edilirken Meclis seçimleri için de “en çok milletvekili nasıl çıkarılır” formülü çalışılıyor.

Kritik dönemeçte özellikle İYİ Parti yetkililerinden gelen açıklamalar “Masa dağılır mı” sorusuna neden olurken “Açıklamaları kriz olarak nitelendirmek doğru değil, en önemli konuları konuşmaya başladık. Tüm partiler ne kadar belirleyici olabilirim, en çok ne alabilirim diye el yükseltiyor. Bu siyasetin doğasında var. Masadan kimse kalkamaz. Bu masanın sağlamlığından da değil. Kazanmak için birbirimize mecburuz” deniliyor.

Bir siyasetçi de “yüzde 100 kazanmanın formülü”nü, “Masa’dan bir lider cumhurbaşkanı, diğerleri cumhurbaşkanı yardımcısı olarak elini taşın altına koymalı. HDP de aday çıkarmamalı” sözleriyle açıklıyor.

Paylaşın

Erdoğan’ın Atadığı İrfan Fidan Anayasa Mahkemesi’nde Neden Kaybetti?

Anayasa Mahkemesi”nin (AYM) 15 üyesinin oy kullandığı seçimde 8 oy alan Zühtü Arslan, üçüncü kez AYM Başkanı oldu. İrfan Fidan 5 oyda kalırken, aday olmayan başkan vekili Kadir Özkaya’ya ise 2 oy çıktı. Kulislerde Fidan’ın adaylığı doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından işaret edildiği iddia edilmişti.

Sürpriz olarak nitelendirilen seçim sonuçlarına ilişkin edinilen bilgilere göre, AYM üyeleri doğrudan siyasi iradenin işaret ettiği adaya karşı “mahkemenin bağımsız duruşunu ve kıdemin önemini” korumak amacıyla Arslan’ı destekledi.

Anayasa Mahkemesi’ndeki kritik başkanlık seçimlerini 15 üyenin 8 oyunu alan Zühtü Arslan’ın kazandı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın işaret ettiği belirtilen İrfan Fidan ise kaybetti.

Sürpriz olarak nitelendirilen seçim sonuçlarına ilişkin DW Türkçe’den Alican Uludağ ve Gülsen Solaker’in ulaştığı bilgilere göre, AYM üyeleri doğrudan siyasi iradenin işaret ettiği adaya karşı “mahkemenin bağımsız duruşunu ve kıdemin önemini” korumak amacıyla Arslan’ı destekledi.

Seçim sonucunun HDP kapatma davasının esasını ise etkilemeyeceği belirtiliyor. Kulislerde, kapatma kararı yerine siyasi yasak veya Hazine yardımının kesilmesi gibi ara formüllerin konuşulmaya başlandığı ifade ediliyor.

Oyların dağılımı nasıl oldu?

Türkiye bir yandan 2023 seçimlerine giderken, diğer yandan gözler HDP kapatma davasının görüşüleceği Anayasa Mahkemesi’nde çevrildi. Zühtü Arslan’ın başkanlıktaki görev süresinin 13 Şubat’ta dolacak olması nedeniyle AYM’de bugün yeni başkanlık seçimi yapıldı. Seçimde Zühtü Arslan ve İrfan Fidan olmak üzere iki aday yarıştı.

AYM’nin 15 üyesinin oy kullandığı seçimde 8 oy alan Zühtü Arslan, üçüncü kez AYM Başkanı oldu. İrfan Fidan 5 oyda kalırken, aday olmayan başkan vekili Kadir Özkaya’ya ise 2 oy çıktı.

AYM’deki bu seçim sonuçları ne anlama geliyor?

Yüksek mahkeme kulislerinden alınan bilgiye göre, doğrudan Erdoğan’ın işaret etmesine karşın İrfan Fidan’ın seçilmemesi sürpriz oldu. Kulislerde Fidan’ın adaylığı doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından işaret edildiği iddia edilmişti.

Ancak AYM üyeleri, İstanbul Başsavcısıyken tartışmalı davalara bakan ve mahkemenin en kıdemsiz üçüncü üyesi olan Fidan’ın adaylığına soğuk bakıyordu. Bazı üyeler, aday olmak istemeyen Zühtü Arslan’ı ikna etmiş ve aday olmasını sağlamıştı.

AYM kaynakları, Erdoğan’ın işaret etmesine karşın Fidan’ın seçilememesini, yüksek mahkemenin “bağımsız duruşunu” koruma refleksi olarak değerlendirdi. Zühtü Arslan’a oy veren bazı üyelerin Fidan gibi kıdemsiz bir üyenin tepeden işaret edilmesinden rahatsızlık duyduğu, kıdemli üyelerin bu konuda yok sayılmasının sonucu etkilediği belirtildi. Kaynaklar, İrfan Fidan’ın yerine başka bir üyenin işaret edilmesi halinde, sonucun farklı olabileceğine işaret etti.

Bu arada İrfan Fidan’ın başkan seçilmesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) AYM’ye bakışını olumsuz etkileyeceği endişesinin de seçimlerde belirleyici olduğu ifade edildi.

Seçim sonuçlarını Hakyol grubu belirledi

Öte yandan seçim sonucuna etki eden bir diğer faktörün ise AYM’deki İskenderpaşa Cemaati’ne bağlı olan Hakyol grubu ile Milli Görüş Vakfı’na (MGV) yakın üyelerin tavrının olduğu öğrenildi.

Bu grupların, yargıda rakip olarak görülen İstanbul Grubu’na yakın olan İrfan Fidan’ı istemediğine ve açık tavır gösterdiğine işaret ediliyor. Ancak bunun seçimlerdeki belirleyiciliğinin İrfan Fidan’ın kıdemsiz olmasından sonra geldiği dile getirildi.

Seçim sonuçları HDP davasını nasıl etkiler?

Sekiz üyenin oyuyla Zühtü Arslan’ın yeniden başkan seçilmesinin HDP kapatma davasını etkileyip etkilemeyeceğini de merak ediliyor.

AYM kulislerinde, seçimlerin doğrudan HDP kapatma davasının sonucunu etkilemeyeceği görüşü hâkim. Başkanlık seçimlerindeki dengeler ile kapatma davasındaki dinamiklerin ayrı olduğuna işaret eden kaynaklar, kapatma davasının Zühtü Arslan’ın başkanlığıyla birlikte olağan akışında ilerleyeceği belirtiliyor. Ancak İrfan Fidan’ın başkan seçilmesi durumunda yalnızca usulü işlemlerin değişeceği; üyelerin iradesini değiştirecek, esasa yani sonuca etki edecek yeni bir durumun olmayacağını kaydedildi.

HDP kapatma davasındaki ara formüller ne?

Kaynaklar, HDP’nin kapatılıp kapatılmayacağı konusunda şimdiden bir sonuca varmanın erken olduğunu dile getiriyor. Kulislerde, kapatma davasında ara formüller de konuşulmaya konuşuluyor. Anayasa Mahkemesi’nde şu an arasında Zühtü Arslan’ın bulunduğu 5 üye muhalif duruş sergilerken 10 üye ise çoğunlukla birlikte hareket ediyor.

Ancak HDP’nin hesaplarına bloke kararının 8 oyla çıkması, Zühtü Arslan’ın yine 8 oyla başkan seçilmesi, kapatma için 10 oya ulaşılamayacağı ihtimalini de gündeme getirdi. Bu konuda kapatma yerine HDP’lilere siyasi yasak kararı veya parti yardımından yoksun bırakma gibi ara formüllerin de çıkabileceği belirtiliyor.

Siyasi kulislerde nasıl yankılandı?

Anayasa Mahkemesi’ndeki seçim süreci siyasi kulislerde de yakından takip edildi. Muhalefet kulislerinden edinilen bilgilere göre adaylardan İrfan Fidan’ın seçilmesinin zor olacağı yorumları yapılıyordu ve buna neden olarak da Fidan’ın çok sayıdaki tartışmalı kararı gösteriliyordu.

AYM’nin diğer üyelerinin bu kadar tartışmalı ve muhalefetin tepkisi çeken bir ismi başkan olarak seçmek istemeyeceği değerlendirmesini yapan muhalefet partileri “AYM üyeleri, seçimde iktidarın değişmesi durumunda kurumun başında geçmişte çok sayıda muhalefet milletvekilini cezaevine göndermiş, davaları AİHM’den dönmüş bir ismin olmasını ve tüm şimşeklerin kendilerine yönelmesini arzu etmeyeceklerdir” yorumunu yapıyor. Bu nedenle daha uzlaşmacı ve seçimde iktidarın değişmesi durumunda her kesimle iletişim kurabilen Zühtü Arslan’ın yüksek mahkeme için daha iyi bir seçim olduğuna işaret ediliyor.

Paylaşın