HDP, AYM’ye Ön Savunmasını Sundu

Halkların Demokratik Partisi (HDP), hakkında açılan kapatma davasına ilişkin hazırladığı ön savunma dosyasını Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) sundu. Savunma dosyası bir ek klasör ve 173 sayfadan oluşmakta.

Haber Merkezi / HDP’nin AYM’ye verdiği savunma dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’e gönderilecek. Başsavcının bir ay içinde esas hakkındaki görüşünü sunması gerekiyor. Bu görüş de HDP’ye gönderilecek. Daha sonra Anayasa Mahkemesince belirlenecek tarihlerde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Şahin sözlü açıklama, HDP yetkilileri de sözlü savunma yapacak. Bütün sürecin ardından davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak.

15 kişiden oluşan AYM heyeti karara bağlayacak

Bu işlemler sürerken gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı gerekse davalı HDP, ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek. Raporun, Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtılmasının ardından Başkan Zühtü Arslan, toplantı için gün belirleyecek, üyeler belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. HDP hakkındaki kapatma davasını, 15 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi heyeti karara bağlayacak.

Savunma sunulmasından sonra açıklama yapan HDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, “AYM’nin verdiği süre içerisinde bugün ön savunmamızı sunduk. Yargılama süreci devam ediyor, daha öncelikli olarak değinilmesi gereken konuları işledik. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı savunmamıza karşı mütalaa verecek, biz de buna karşı esas hakkındaki savunmamızı vereceğiz. Daha önce AYM’ye sunulan ilk iddianameyi reddetme durumu vardı. Bu da bizim için önemli bir itiraz gerekçesiydi. Yarın saat 11:00’de Genel Merkezimizde açıklama yapacağız ve savunmanın başlıklarını sizlerle paylaşacağız. Bu aşamada bu bilgilendirmeyi sizlerle paylaşmış olayım” dedi.

“Kaç sayfalık bir savunma verdiniz ve bir de usule ilişkin itirazlarınız vardı, biraz açar mısınız?” şeklinde gelen soruyu yanıtlayan Dede şöyle devam etti:

“173 sayfalık bir savunma oldu. Ön savunma niteliğinde bir savunma yaptık, ekinde belgerimizi de sunduk. Savunma süreci devam ediyor, aslında bizim de AYM’den taleplerimiz olmuştu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye yargı tarihine kara bir leke olarak geçecek şekilde iddianameyi hazırlarken gösterdiği özensizliği iddianame ekinde, dile getirdiği iddiaları kanıtlamak adına sunduğu delillerde de göstermişti. Bize gönderilmesi gereken bir kısım belgeler gönderilmemiş, bir kısım belgeler ise eksik gönderilmişti.

“Verilen süre içerisinde, dosyanın şu anki haliyle savunmamızı hazırladık ve sunduk”

Bu haliyle hakkımızın kısıtlanacağını söyledik ve partimiz hakkındaki iddiaları destekleyen varsa kanıtların, ki biz olmadığını düşünüyoruz, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından mahkemeye, mahkeme tarafından da bize iletilmesini talep etmiştik. Taleplerimizden biri de süre uzatmaya dairdi. Çünkü bir çöp yığını halindeki 70 klasör ve 8 flash bellekteki belgeleri ayıklamak ve incelemek için bile uzun bir zaman gerekiyordu.

AYM bu talebimizi haklı bularak ek süre verdi. Bir de 451 arkadaşımız hakkında siyaset yasağı talep ediliyordu. Bu arkadaşlarımızın savunma hakkı olduğu için kendilerine de tebligat yapılmasını istemiştik, bu da kabul edildi ve tebliğler yapılmaya başlandı. Diğer haklı taleplerimizi, iddiaların dayanağının olmamasına ilişkin eleştirilerimizi ve bunların tamamlanmasına ilişkin taleplerimizi ise AYM reddetmişti. Verilen süre içerisinde, dosyanın şu anki haliyle savunmamızı hazırladık ve sunduk.”

Paylaşın

HDP, Savunmasını Hazırladı: AYM’ye Teslim Edilecek

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Anayasa Mahkemesinin (AYM) kapatma davasına dair ilk savunmasını tamamladı. Savunma, 5 veya 8 Kasım’da teslim edilecek. HDP’nin AYM’ye savunmayı vermesinin ardından dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’e gönderilecek.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, HDP hakkında açtığı kapatma davasını 21 Haziran’da kabul eden AYM’nin ilk savunma için 7 Eylül’e kadar verdiği süre partinin talebi üzerine iki ay uzatıldı. HDP’ye verilen süre 6 Kasım’da sona eriyor.

Evrensel’in haberine göre, HDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede başkanlığında oluşturulan ve 11 kişinin yer aldığı komisyon tarafından hazırlanan savunma tamamlandı. Savunma, 5 Kasım veya 8 Kasım’da AYM’ye teslim edilecek.

HDP’nin AYM’ye savunmayı vermesinin ardından dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’e gönderilecek. Başsavcının bir ay içinde esas hakkındaki görüşünü sunması gerekiyor. Savcılık tarafından sunulacak mütalaanın ardından HDP’ye esas savunmasını hazırlamak için bir ay süre verilecek.

Komisyon dışında akademisyenlerden ve alanında uzman avukatlardan alınan öneriler ve desteklerle hazırlanan ön savunma dilekçesinde HDP’nin öncelikle partilerine yönelik iktidar vesayeti altındaki yargı eliyle yürütülen operasyonlara ve partinin Türkiye demokrasisindeki yeri ve önemine dikkat çekeceği belirtildi.

Paylaşın

Anayasa Mahkemesi’nin Osman Kavala kararı Resmi Gazete’de

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın bireysel başvurusunda, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine ilişkin gerekçeli kararı Resmi Gazete’de yayınlandı. Kavala, ‘tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği’ gerekçesiyle AYM’ye başvurmuştu.

Haber Merkezi / AYM Genel Kurulu, Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin davada tahliyesi ve beraatine karar verildikten sonra başka suçlamadan tutuklanan Osman Kavala’nın bireysel başvurusunda, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine hükmetmişti. 29 Aralık 2020 tarihli karar, Resmi Gazete’de gerekçeli olarak yayınlandı.

Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu karar sonrası yazılı bir açıklama yapan Osman Kavala, “Anayasa Mahkemesi’nin son anda icat edilmiş, yasadaki tanıma uymayan ve hiçbir delile dayanmayan casusluk suçlamasıyla tutuklanmış olmamı hukuka uygun bulması, akıl alır gibi değildir” ifadelerini kullanmıştı.

Kavala, yazılı açıklamasının devamında ise şunları belir belirtmişti;  “AYM’deki çoğunluğun hukuk normlarına uygun olmayan bu davranışı son derece endişe vericidir. Yargıda en yaygın ve can yakıcı sorun siyasi mesajların ve siyasi ortamın etkisiyle alınan, sağlam gerekçelere dayanmayan ve cezalandırmaya dönüşen tutuklama uygulamalarıdır.

Tutuklama kararları verilirken suçlananın özgür yaşama hakkı karşısında onun adalete ve topluma zararlı bir eylemde bulunma ihtimali tartılır. Kesin olan evrensel haktır, diğeri ise sadece bir ihtimaldir. İhtimalin özgür yaşama hakkını kısıtlamaya gerekçe olabilmesi ancak istisnai şartlarda meşru görülebilir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin de anayasamızın da uyulmasını emrettiği bağlayıcı norm budur.”

Ne olmuştu?

Osman Kavala, daha önce ‘tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği’ iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, 15 Aralık’taki gündem toplantısında, başvurunun Genel Kurula sevkine karar vermişti.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Osman Kavala’nın bireysel başvurusunu geçen yılın aralık ayında yapılan gündem toplantısında ele almıştı. Genel Kurul, Kavala’nın Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar vermişti. Kararın 7 üyeye karşı 8 üyenin oy çokluğuyla alındığı öğrenilmişti.

Daha fazla bilgi için TIKLAYIN

Paylaşın

Yargıtay’dan HDP hakkında AYM’de kapatma davası; HDP’den sert tepki

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Halkların Demokratik Partisinin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) dava açtı. HDP, Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar imzasıyla bir açıklama yayımlayarak karara sert tepki gösterdi.

Haber Merkezi / Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Şahin, yazılı açıklamasında, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarından olan siyasi partilerin, toplumun ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sunmayı amaçlayan kurumlar olduğunu belirtti.

Siyasi partilerin bu amaçlarını evrensel ve demokratik hukuk kuralları çerçevesinde barışçıl yollarla gerçekleştirmelerinin esas olduğunu vurgulayan Şahin, bununla birlikte Anayasa’nın 68/3. fıkrasında ve Siyasi Partiler Yasası’nın 90. maddesinde, siyasi partilerin faaliyetlerini Anayasa ve kanun hükümleri çerçevesinde sürdürmeleri gerektiğinin düzenlendiğini hatırlattı.

Yine Anayasa’nın 14. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerden hiçbirinin, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlayan” faaliyetler biçiminde kullanılamayacağının öngörüldüğünü anımsatan Şahin, şunları kaydetti:

“Anayasanın 69. maddesinin 6. fıkrasında ve Siyasi Partiler Yasası’nın 103. maddesinde, bir siyasi partinin Anayasa’nın 68. maddesinin 4. fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak bu nitelikteki fiillerin işlendiğinin ve odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verileceği belirtilmiş, fıkranın devamında da bir siyasi parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin tüm organlarınca zımnen veya açıkça benimsendiği, yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılacağına işaret edilmiştir.”

Başsavcı Şahin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesinin 1. fıkrasında, “herkesin barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkı”na sahip olduğunun belirtildiğini, aynı maddenin 2. fıkrasında ise bu hakların kullanılmasına, ulusal ve kamusal güvenliğin korunması, kamu düzeninin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla kanunla kısıtlama getirilebileceği ilkesinin kabul edildiğini vurguladı.

Şahin, açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu:

“Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, terörün kınanmamasını dahi siyasi partilerin kapatılması için yeterli bir gerekçe olarak kabul etmiştir. Siyasi parti yönetici ve üyeleri demokratik ilkeler çerçevesinde faaliyetlerine devam etmeli, terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı olmamalı, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlamamalıdır. Bu bağlamda, Halkların Demokratik Partisi yönetici ve üyelerinin beyan ve eylemleriyle demokratik ve evrensel hukuk kurallarının kabul etmeyeceği şekilde davrandıkları, PKK terör örgütü ve bağlı örgütlerle birlikte hareket ettikleri, örgütün uzantısı olarak faaliyetlerde bulunarak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçladıkları anlaşıldığından, adı geçen siyasi partinin kapatılması Anayasa Mahkemesinden talep edilmiştir.”

HDP’den açıklama: Kapatma davası, ülke demokrasisine ve hukukuna ağır bir darbedir

HDP, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın parti kapatma davasına ilişkin olarak, Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar imzasıyla bir açıklama yayımladı.

Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesinin hatırlatılarak başlayan açıklamada “Gergerlioğlu’nun iktidarın siyasi hesapları ve hukukun çiğnenmesiyle vekilliğinin düşürüldüğü gün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı partimiz hakkında kapatma davası açmıştır” hatırlatması yapıldı.

Açıklama şu şekilde:

”AKP iktidarı, kendisine bağımlı ve taraflı hale getirdiği yargıyı, siyaseti dizayn etmek için bir sopa olarak kullanmaktadır.

Partimize yönelik kapatma davası, ülke demokrasisine ve hukukuna ağır bir darbedir. Bu iktidar, darbeci bir yönetim olarak tarihe adını yazdırmıştır. AKP, kapatma davası ile yargı üzerinden MHP’ye bir kongre hediyesi vermiş, savcılar siyasi talimatla hareket etmiştir.

Yaşananlar, AKP-MHP iktidar blokunun içine düştüğü derin acizliği de göstermektedir. Fikren, politik olarak ve sandıkta üstünlük sağlayamadıkları HDP’yi, şimdi yargı eliyle demokratik siyasetten tasfiye etmeyi hedeflemektedirler. Bu saldırganlıkları yaşadıkları derin korkudan kaynaklanmaktadır.

HDP, sadece bir parti değil aynı zamanda bir fikirdir. Bu fikir etrafında milyonlarca insan kenetlenmiş durumdadır. Milyonlarca insan siyasi iradesine ve geleceğine sahip çıkacaktır.

AKP-MHP iktidarı ise demokratik meşruiyetini yitirmiş, zor ve baskı aygıtlarıyla ayakta durmaya çalışmaktadır. AKP-MHP iktidarı şunu çok iyi bilmeli ki, ne yaparsa yapsın, asla boyun eğmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz ve demokratik siyasetten asla taviz vermeyeceğiz, demokratik direnişimizi kararlı bir mücadeleyle sürdüreceğiz.

Tüm demokrasi güçlerini, toplumsal ve siyasal muhalefeti ve halkımızı bu siyasi darbeye, hukukun ve demokrasinin açıkça tasfiye edilmesine karşı ortak mücadeleye çağırıyoruz.

Partimizin Merkez Yürütme Kurulu’nu yarın olağanüstü toplantıya çağırıyoruz. Sahip olduğumuz tarihsel mücadele geleneğiyle bu karanlık süreci atlatacağız. İnançlıyız ve kararlıyız. Mutlaka, ama mutlaka kazanacağız.”

Paylaşın