Doğalgaz Fiyatları Avrupa’da Yüzde 60 Arttı

Avrupa’da Rusya’nın Ukrayna’ya saldırıları sonrası tırmanışa geçen doğal gaz  fiyatlarındaki artış sürüyor. Avrupa’da en fazla derinliğe sahip olan Hollanda merkezli sanal doğal gaz ticaret noktası TTF’de işlem gören kontratların fiyatı 345 euroya kadar yükseldi.

Rusya-Ukrayna savaşı, Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımların etkisi ve doğal gazda tedarik endişeleri nedeniyle yükselen doğal gazın megavatsaat fiyatı geçen hafta 200 euroya çıkmıştı. 2021’in sonunda doğal gazın megavatsaat fiyatı 148 euro dolayındaydı; uzun yıllar boyunca bu fiyat 10-25 euro arasında değişmişti.

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, mevcut durumda doğal gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını Rusya’dan karşılıyor. AB Konseyi’nin verilerine göre, 20 AB ülkesi Rusya’dan doğal gaz ithalatına bağımlı durumda.

Petrol fiyatları da zirvede

Rus petrolüne ambargo uygulanması planının gündeme gelmesiyle petrol fiyatları da 2008’den bu yana en yüksek seviyesine yükseldi. Brent petrolün varil fiyatı yüzde 18’lik artışla 139,13 dolara ulaştı.

Fiyatlardaki artış Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Avrupalı müttefikleriyle Rusya’dan petrol ithalatını durdurmayı görüştüklerini açıklamasının ardından geldi. Japon haber ajansı Kyodo da, Japonya’nın da Rusya’dan petrol ithalatını durdurmayı gündeme aldığını bildirdi.

Ukrayna savaşı enerji piyasalarında rahatsızlığa neden olurken enerji politikalarında yeni yönelimlere ilişkin tartışmalara neden oluyor.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, geçen hafta yaptığı açıklamada AB’nin doğal gaz, petrol ve kömür tedariki konusunda Rusya’dan bağımsızlaşması gerektiğini söylemişti. Von der Leyen, bunun için arzın çeşitlendirilmesi, enerji verimliliğinin artırılması ve yenilenebilir enerjilere yatırımların artırılması gerektiğini ifade etmişti.

Paylaşın

Avrupa Basını: Kulağa Savaş İlanı Gibi Geliyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı bölgeler Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanıma kararı Avrupa basınında geniş yer buldu. Yorumlarda öne çıkan çıkan ise bu kararın bir savaş ilanı olduğu.

İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’nın ayrılıkçı bölgelerinin bağımsızlığını tanıması ve ardından yaptığı açıklamalara dair yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Tanıma kararı bazı soruları yanıtlıyor, ancak diğerleri yanıtsız kalıyor. Putin’in iki cumhuriyeti “oldukları gibi” tanıması ihtimali var. Bu, aylarca süren kıyamet senaryolarından sonra, muhtemelen Ukrayna ve batı tarafından kendi aralarında iyi bir sonuç olarak kabul edilecektir.

Ancak Putin’in aklında, Ukrayna’nın doğusundan bir parça kemirmekten ve halihazırda fiilen kontrol ettiği bölgeler için resmi sorumluluk almaktan çok daha fazlası var gibi görünüyor. Putin’in, Kiev’in şiddeti durdurmaması halinde “takip eden katliamın” sorumluluğunu üstleneceklerine dair son sözleri aşırı derecede kaygı vericiydi. Aslına bakılırsa kulağa bir savaş ilanı gibi geliyordu.”

İsviçre’de yayımlanan Neue Zürcher Zeitung Rusya’nın gerilimi tırmandırmasına yönelik olarak yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer veriyor:

“Putin ya birçok cephede verilecek topyekün bir savaş mı planlıyor yoksa sınırlı, seçici bir askeri harekat mı olacak? ABD’ye göre Rusya Kiev’i de kıskaca alacak büyük bir operasyon planlanıyor. Putin, uzun vadede Ukrayna’yı tamamen ezmek ve Kiev’de Moskova yanlısı yeni bir hükümet kurmak isterse böyle bir hareket tarzı seçecektir. Ama bu aynı zamanda büyük riskler almak anlamına da geliyor.

Zira yüksek bir zayiat ve kesinlikle popüler olmayan işgalci güç olarak daha uzun süre yönetimde kalması gerekir. Ukrayna silahlı kuvvetlerine kısa, kanlı bir ders vermek için, sınırlı askeri müdahale yeterli olacaktır. Doğu Ukrayna’daki ayrılıkçı bölgeleri Rusya’ya daha yakından bağlamak için, hatta resmi olarak dahil etmek için, ilhak yasası kapsamında bir imzanın yeterli olması gibi. Her iki durumda da Moskova Batı’nın sert yaptırımlar uygulamaya karar vermemesini umacaktır.”

Hollanda’da yayımlanan De Telegraaf gazetesi değerlendirmesinde Rusya lideri Vladimir Putin’in konuya bakış açısını eleştiriliyor.

“Putin Ukraynalıların kötü niyetli komşularına mesafe koyarak Rusya’nın saldırganlığından dolayı NATO’nun üyesi olmak istemesi fikrinden hoşlanmıyor. Fikir tanıdık: Putin’in hatırasında Rusya’ya bağlı olan ve tarihi olarak büyüyen bir bölge, ellerinden kayma tehdidi altında. Ve O da çok geç olmadan müdahale ediyor. ABD ve NATO ile diplomatik çekişme ve NATO’nun geri itildiği “güvenlik garantileri”, Ukrayna sınırında üç aydır birliklerin birikmesinin ardından görünüşe göre sadece bir oyalama manevrasıydı.

Rusya Devlet Başkanı uluslararası hukuk dünyasında yaşamıyor ki ihtiyaç duyduğunda aynı uluslararası hukuka atıfta bulunuyor ancak kendi dünya görüşüne uymadığında da bu kurallar ayağına takılıyor. Putin genellikle 19. Yüzyıl stili bir lider olarak anılır. Ve onun Çarlık İmparatorluğu’nun sınırlarında hiçbir egemen devlet varlığından emin olamaz.”

Almanya’nın Magdeburg kentinde yayımlanan Volksstimme gazetesi Batı’nın Rusya’ya karşı derhal harekete geçmesi gerektiğini belirtiyor.

“Hayır, Rusya-Ukrayna krizinde ulaşılan zirve şaşırtmıyor. Vladimir Putin aylardır tırmandırma kitabındaki bütün bölümleri tek tek gerçekleştirdi. Önce 150 bin askeri bölgeye intikal ettirdi ve Ukrayna’yı esir aldı. Sonra Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçıların “yardım çağrılarına” yanıt verdi.

Ve Kiev hükümeti Rusya Donetsk ve Luhansk’ı belki de sonsuza dek topraklarından koparırken bütün bu olanları çaresiz bir şekilde izlemek zorunda kaldı. Batı’nın tepkisini bekleyen tek ülke Rusya değil. Almanya, ABD ve AB ağır ekonomik yaptırımlarla ve askeri caydırıcılıkla Kremlin’e karşı derhal harekete geçmezse Putin Ukrayna’nın geri kalanı için de durmayacaktır. Yeni müttefiki Şi Jinping de Tayvan’ı ilhak etmek için cesaret toplayacaktır.”

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Avrupa’yı Vuran ‘Zeynep Kasırgası’nda Ölü Sayısı 16’ya Çıktı

Avrupa ülkelerinde  etkili olan Zeynep Kasırgası’nda hayatını kaybedenlerin sayısı 16’ya yükseldi. Birçok ülkede kasırga nedeniyle devrilen ağaçlar ve şiddetli rüzgar demir ve hava yolu ulaşımının aksamasına neden olurken, bazı bölgelerde elektrik şebekeleri de zarar gördü.

Resmi verilere göre, İngiltere ve İrlanda Cumhuriyeti’nin yanında, Belçika, Hollanda, Almanya ve Polonya’da da ölümler yaşandı. Avrupa genelinde milyonlarca ev elektriksiz kaldı, ulaşım ağları etkilendi. Hollanda sahil güvenliği, fırtına nedeniyle Kuzey Denizi’ne sürüklenen 26 boş konteynırı aramaya devam ediyor.

Fırtına yüzünden Belçika ve Almanya’da da çok sayıda kişi yaralandı, milyonlarca euroluk maddi zarar meydana geldi. Hollanda, Belçika ve Almanya’da öğleden sonra etkili olmaya başlayan fırtınanın hızı, saatte 170 kilometreye ulaştı.

Hollanda’nın başkenti Amsterdam ve çevresinde devrilen ağaçlar 3 kişimin ölümüne neden oldu. Kuzeydeki Groningen kentinde de, fırtınanın devirerek yola sürüklediği bir ağaca çarpan sürücü hayatını kaybetti.

Devrilen ağaçlar yüzünden çok sayıda araç ve bina da hasar gördü. Hollanda’da fırtına nedeniyle Cuma öğle saatlerinden itibaren “kırmızı alarm” verildi. Zorunlu haller dışında sürücülerin trafiğe çıkmamaları istendi.

Ülkede yüzlerce uçak seferi ile tren seferleri iptal edildi, 80 köprü trafiğe kapatıldı. Lahey’deki ADO Den Haag Stadyumu başta olmak üzere Hollanda’daki yüzlerce binanın çatısı fırtına nedeniyle uçtu.

Fırtına, Belçika’da da, 1 kişinin ölümüne, çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açtı. Ypees kentinde 79 yaşındaki bir erkek, şiddetli fırtına nedeniyle yat limanında düşerek hayatını kaybetti.

Belçika’da özellikle sahil kesiminde yüzlerce evin çatısının uçmasına neden oldu. Hava ve demiryolu trafiğinin olumsuz etkilendiği Belçika’da, kara yolu ulaşımı da zaman zaman aksadı. Uçan çatılar ve zarar gören evler nedeniyle ülkenin ikinci büyük kenti Anvers’te itfaiyeye 900’den fazla yardım çağrısı yapıldı.

Belçika’da şiddetli fırtınanın devirdiği ağaçlar nedeniyle çok sayıda araç ve ev zarar gördü. Heers Kalesi’nin ahırı bölümünün çatısı da fırtına nedeniyle yıkıldı.

Eunice Fırtınası, Almanya’da da da yer yer 170 kilometre hıza ulaştı. Almanya’da da, Kuzey Ren-Vestfalya’da bir sürücü fırtınanın aracını devirmesi, nedeniyle bir diğeri ise, aracının üzerine ağaç düşmesi nedeniyle öldü. Cuxhaven bölgesinde de bir kişi, evinin çatısından düşerek hayatını kaybetti.

Alman medyasının “Zeynep Fırtınası” diye adlandırdığı şiddetli rüzgar, Hamburg’da şiddetli dalgaların yarattığı su baskınlarına neden oldu. İtfaiye ve polis, Bremen kentinin bazı semtlerini tahliye etti.

Almanya’da birçok bölgede kara, hava, deniz ve demiryolu taşımacılığı sekteye uğradı. Fırtına yüzünden devrilen ağaçlar nedeniyle Almanya’da da çok sayıda kişi yaralanırken, araçlar ve binalarda maddi hasar meydana geldi.

Kuzey Ren Westfalya eyaletindeki Dortmund kentinde fırtınanın yerinden kopardığı bir kilise haçı, bir minibüsün üzerine düştü. Almanya’daki sigorta şirketlerine göre, fırtına 500 milyon euroluk maddi hasara yola açmış olabilir.

Paylaşın

Avrupa’yı Zeynep Kasırgası Vurdu: En Az 9 Ölü

Avrupa ülkelerinde dün akşam saatlerinden itibaren etkili olmaya başlayan Zeynep kasırgası en az dokuz kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Birçok ülkede kasırga nedeniyle devrilen ağaçlar ve şiddetli rüzgar demir ve hava yolu ulaşımının aksamasına neden olurken, bazı bölgelerde elektrik şebekeleri de zarar gördü.

İngiltere Meteoroloji Dairesi, şimdiye kadar en güçlü olduğu düşünülen kasırga hızının Wight Adası’nda 196 kilometre/saati geçtiğini açıkladı.

İngiltere’de kasırgası nedeniyle çok sayıda yapı zarar görürken, birçok sanatçıyı ağırlayan O2 Arenasının çatısı parçalandı. Şiddetli rüzgarlar nedeniyle ulaşımda da aksamalar meydana geldi. İngiltere’deki birçok havaalanında pilotlar, uçağın iniş anlarında zor anlar yaşadı.

Almanya’da kasırga nedeniyle meydana gelen otomobil kazalarında en iki kişi hayatını kaybetti. Steinfurt bölgesindeki kazada 56 yaşındaki sürücünün otomobiliyle yola devrilen ağaca çarpması sonucu, Saerbeck’te ise otomobili şiddetli rüzgara yakalanan 33 yaşındaki sürücünün kaza yerinde hayatını kaybettiği bildirildi.

Alman Meteoroloji Dairesi (DWD), cumartesi sabahı kasırga nedeniyle verilen alarmların kaldırıldığını açıkladı. Ancak DWD Almanya’nın kuzeyinde yer yer fırtına beklendiği uyarısı yaptı. DWD’nin açıklamasına göre, kasırganın cumartesi gecesi Kuzey Denizi kıyılarına ulaşması bekleniyor. DWD pazartesiye kadar ülkede fırtınanın devam edeceğini duyurdu.

Hollanda’da dört ölü, Fransa’da elektrik kesintisi

Kasırga nedeniyle Hollanda’da da en az dört kişi hayatını kaybetti. Amsterdam İtfaiyesi’nin verdiği bilgilere göre, üç kişi üzerine ağaç devrilmesi, bir kişi ise otomobiline ağaç devrilmesi sonucu öldü. Kasırga nedeniyle Fransa’da da en az 11 kişi yaralandı. Ülkenin kuzeyinde 130 bin haneye elektrik verilemediği bildirildi.

Paylaşın

Avrupa’nın Plastik Çöpü Türkiye’ye Zehir Oldu!

Greenpeace’in Adana’daki yasa dışı plastik döküm alanlarından toplanan toprak, kül, su ve tortu örnekleri üzerinde yaptığı analizin sonuçlarına göre, tespit edilen dioksin ve furan miktarı, kirletilmemiş toprak numunesinin 400 bin katı çıktı.

Nisan 2021’deki saha araştırmasında, çoğunluğu İngiltere ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden ithal edilen plastik atıkların Adana’da yasa dışı olarak çevreye döküldüğünü ve açıkta yakıldığını tespit eden Greenpeace, yeni bir inceleme yaptı.

Yasa dışı plastik döküm alanlarından toplanan toprak, kül, su ve tortu örnekleri, hem Greenpeace Araştırma Laboratuvarlarından hem de bağımsız bir laboratuvardan bilim insanları tarafından incelendi.

Yapılan analizler sonucu ortaya çıkan bulgular ise çarpıcı nitelikteydi:

Adana’da tespit edilen dioksin ve furan miktarı, kirletilmemiş toprak numunesinin 400 bin katı ve şimdiye kadar Türkiye’de toprakta rapor edilen en yüksek toksik düzey. Dioksin-furanların bilinen en önemli özelliği ise kanserojen olması. Bu kimyasal, anne karnındaki bebekler için toksik olabilir, tümörleri tetikleyebilir, hormon ve bağışıklık sistemlerini etkileyebilir.

Diğer kirleticiler neler?

Analizler sonucunda Adana’da tespit edilen diğer kirleticiler ve neden oldukları hastalıklar şöyle sıralandı:

Poliklorlu bifeniller (PCB’ler): Adana’da, topraktaki poliklorlu bifenillerin (PCB’ler) toplam konsantrasyonunun kontrol örneğinden 30 bin kat daha yüksek olduğu bulundu. PCB’lere maruz kalmak embriyo ve fetüse zarar verebilir. Hormonlarda bozulmaya yol açabilen PCB’ler emzirme yoluyla anneden bebeğe geçebilir.

Metaller ve metaloidler: Adana’dan alınan numuneler üzerinde 18 farklı metal ve metaloid türü araştırılmış ve insan sağlığı için pek çok zararı olduğu bilinen kurşun seviyesinin kontrol toprağından 15 kat ve yine insan için kanserojen olan kadmiyum seviyesinin de kontrol toprağından 30 kat yüksek olduğu tespit edildi.

Polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAHler): Adana’daki beş bölgenin dördünde yüksek oranda klorlu benzen bileşikleri tespit edildi. Bunların bazıları kanı etkileyebilir, cilt lezyonlarına ve karaciğer hastalığına neden olabilir. Bazı bölgelerde tespit edilen ve insan için kanserojen olduğu bilinen benzo(a)piren konsantrasyonu, Türkiye’de meskun topraklar için izin verilen sınırın üzerindeydi.

Toprağa ve suya karışıyor

Greenpeace Akdeniz araştırmasında incelenen 5 farklı çöp döküm alanı, Adana’nın verimli tarım, hayvancılık ve sulama arazileri içinde yer alıyor. Plastik atıkların yasa dışı yakılması sonucu ortaya çıkan ağır metal, dioksin ve furan ve kalıcı organik kirleticilerin toprağa, suya, havaya ve besin zincirine karışarak kansere neden olabileceği gerçeği, insan sağlığı için de geri dönüşümü olmayan zararlar içeriyor.

Adanalı narenciye yetiştiricisi İzzeddin Akman’ın konuyla ilgili ifadesi ise oldukça çarpıcı: “Ben Avrupa’ya vitamin gönderiyorum, onlar bize zehir gönderiyor”.

Analizin sonuçlarına kim, ne dedi?

Analizi gerçekleştiren bilim insanlarından Dr. Kevin Brigden: Kül ve alttaki toprak örneklerinde bulunan kimyasal kirleticilerin çoğu, çevrede parçalanmaya karşı oldukça dirençlidir ve besin zinciri yoluyla hayvan ve insanlara geçebilir. İngiltere başta olmak üzere Avrupa’dan gelen plastik atıkların yoğun olarak tespit edildiği alanların bazılarında bu kirleticilerin seviyeleri çok yüksekti.

Greenpeace Akdeniz Biyoçeşitlilik Proje Lideri Nihan Temiz Ataş: Türkiye’nin toprağı, havası ve suyu, Avrupa’nın plastik atık ihracatının çevre ve insan sağlığı için yarattığı tehlikeye tanıklık ediyor. Plastik çöplerini denizaşırı ülkelere gönderen İngiltere ve Almanya gibi ülkeler, Türkiye’nin verimli topraklarında zehirli bir iz bırakıyor. Bu hasar geri döndürülemez. Başta İngiltere olmak üzere ihracatçı ülkeler sorumluluk almalı ve Türkiye’ye plastik göndermeyi bırakmalı. Türkiye plastik çöplüğü değil ve bu zararlı atık oyunları sona ermeli.

Greenpeace İngiltere Siyasi Kampanyacısı Megan Randles: Bu, İngiltere’nin plastik atıkları gözden uzaklaştırma şeklindeki tehlikeli modelinin zehirli parmak izi. Plastiğimizin denizaşırı yerlere atıldığında ve yakıldığında neden olabileceği zarara dair kanıtımız, hükümeti doğru olanı yapmaya ve plastik atık ihracatını yasaklamaya teşvik etmelidir.

Türkiye’nin plastik atık ithalatı

Türkiye’nin plastik atık ithalatı, 2018 yılının başında Çin tarafından alınan yasak kararıyla beraber hızla artmış ve Türkiye, 2019 ve 2020 yılında Avrupa’dan gelen plastik atıkların en büyük alıcısı olmuştu.

1 milyonu aşkın plastik atığın üçte birinden fazlası İngiltere’ye aitti. Adana’daki yasa dışı çöp yakma alanlarında bulunan plastik çöplerin büyük çoğunluğu yine İngiltere ve Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerine ait hazır gıda ambalajlarıydı.

Ağustos 2020’de yayınlanan INTERPOL raporu, 2018’den bu yana, yasa dışı plastik kirliliği ticaretinde endişe verici bir artış olduğunu tüm detaylarıyla ortaya koyuyordu.

Ocak-Kasım 2021 arasında İngiltere, Türkiye’ye 117 bin 678 ton plastik atık ihraç etti (Aralık verileri henüz mevcut değil). İngiltere’den Türkiye’ye ihraç edilen karışık plastik atık hacmi, Mayıs 2021’de Türkiye’nin getirdiği atık ithalatına ilişkin kısıtlamanın ardından dramatik şekilde düştü.

Ancak Temmuz 2021’den bu yana rakamların her ay giderek arttığı gözleniyor. Kasım 2021 ihracat toplamı (4126 ton), Temmuz toplamının (484 ton) neredeyse on katı olarak gerçekleşti.

Greenpeace’ten imza kampanyası

Bugün başlattığı imza kampanyasıyla İngiltere’ye hesap soran Greenpeace Akdeniz, özellikle Adana’da tespit edilen yasa dışı plastik atık bertarafının yarattığı çevre sorunlarına karşı sorumlu bulduğu devletlerin, İngiltere başta olmak üzere, kirleten öder ve önleme ilkeleri gereğince çevre maliyetine dahil olmasını istiyor.

Kampanyaya imza vermek için TIKLATIN

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

Türkiye’den Avrupa’ya 2 Bin 500’den Fazla İltica Başvurusu

Avrupa Birliği İltica Ajansı’nın (EUAA) açıklamasına göre Avrupa ülkelerine iltica başvuruları Kasım 2021’de yeniden yüksek bir seviyeye çıktı. Kasım 2021’de Afganistan, Suriye ve Iraklılar başvurularda ilk sıraları alırken Türkiye’den de Avrupa ülkelerine 2 bin 571 iltica başvurusu yapıldı.

Malta’nın başkenti Valletta’da paylaşılan verilere göre 27 Avrupa Birliği ülkesi ile Norveç ve İsviçre’ye geçen yılın Kasım ayında 71 bin 400 iltica başvurusu yapıldı. Avrupa ülkelerine iltica başvuruları 2016 yılından bu yana en yüksek seviyeye Batılı güçlerin Afganistan’dan çekildiği Eylül ayında ulaşmıştı. Kasım ayında sayının Eylül ayından çok az düşük olduğu kaydedildi.

Kasım ayında yapılan başvurularda 13 bin 40 ile ilk sırada Afganistan uyruklular gelirken, onları Suriyeliler ve Iraklılar takip etti. Başvurularda bu ülkeleri Venezuela ve Pakistan takip ederken onların ardından da Türkiye geliyor. Türkiye’den Avrupa ülkelerine yapılan iltica başvurusu sayısı Kasım 2021’de 2 bin 571 oldu. Bu sayı tüm iltica başvurularının yüzde 3,6’sına tekabül ediyor.

Çocuk ve genç ilticacıların sayısı yükse

Yanında bir refakatçisi bulunmayan ve henüz reşit yaşta olmayanların iltica başvurularının miktarı da bir hayli yüksek. En son 2015 yılında 3 bin 300 çocuk ve genç iltica başvurusu yaparken geçen Kasım ayında bu sayının 3 bin 200 olduğu ifade edildi. Avrupa’ya gelen çocuk ve gençlerin hemen hemen yarısı Afganistan uyruklu.

Kasım 2021’de de yeni iltica başvurularının sayısı, sonuçlanmış başvuru sayısının önünde olmayı önceki dört ayda olduğu gibi sürdürdü. EUAA verilerine göre Kasım sonu itibarı ile halen 431 bin dosya sonuçlandırılmayı bekliyor. Kasım ayında sonuçlanan kararların yüzde 40’ının kabul yönünde olduğu kaydedildi. Afganistan uyrukluların iltica başvurularında kabul edilme oranı yüzde 92 iken, Suriyeliler de bu oran yüzde 91, Eritrelilerde yüzde 87 ve Filistinlilerde yüzde 72 düzeyinde.

Paylaşın

DSÖ’den ‘Omicron Avrupa İçin Son Dalga Olabilir’ Açıklaması

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa’da pandeminin seyrine ilişkin olumlu tahminlerde bulundu. Örgütün Avrupa Direktörü Hans Kluge, Omicron dalgasının ardından Avrupa’da pandeminin sona erebileceğini söyledi.

DSÖ yetkilisi Hans Kluge AFP’ye açıklamasında, “Bu bölgede pandeminin son aşamalarına girilmesi olası” diye konuştu.

Kluge, mevcut Omicron  dalgasının yavaşlaması halinde “birkaç hafta ve ay için aşılar ve hastalığı geçirmiş olmaktan ötürü küresel bir bağışıklığın” oluşacağını, bahar ve yazın gelmesiyle birlikte mevsimsel faktörlerin de bu sürece katkı sağlayacağını belirtti.

DSÖ Avrupa Direktörü, “Yılın sonuna doğru Covid-19’un geri dönmesinden önce bir rahatlama sürecine girebileceğimizi düşünüyoruz, ancak pandemi artık geri dönmeyebilir” dedi.

DSÖ’den Mart tahmini: Yüzde 60’a bulaşacak

DSÖ’nün tahminlerine göre, Mart ayına kadar Avrupa’da yaşayanların yüzde 60’ına koronavirüsün Omicron varyantı bulaşmış olacak. İki yıl süren koronavirüs pandemisinin ardından Omicron varyantının ortaya çıkmasıyla pandeminin endemiye dönüşebileceği yorumları yapılmaya başlanmıştı.

Bu değerlendirmelere temkinli yaklaşan DSÖ yetkilisi Hans Kluge, “Endemi hakkında çok konuşuluyor ancak endemik demek önceden ne olacağını kestirebilmek demektir. Koronavirüs bizi birçok kez şaşırttı bu nedenle çok dikkatli olmamız gerekiyor” diye konuştu.

Kluge, artık bulaşı engellemekten ziyade risk grubundaki insanları korumanın öncelikli olduğunu belirtti. Uzman, durumun sağlık sisteminin Covid-19 nedeniyle yük altına girmeyecek ve kesintiye uğrayan temel sağlık hizmetlerine devam edilebilecek şekilde isikrara kavuşturulması gerektiğini ifade etti.

Kluge pandeminin sona erdirilmesi için dördüncü doz aşının gerekli olup olmayacağı sorusuna ise çekimser bir yanıt verdi. Kluge, her dozdan sonra bağışıklığın arttığının ise bir gerçek olduğunu söyledi.

Dünya genelinde Covid-19 nedeniyle şu ana kadar 5 milyon 600 bin kişi hayatını kaybetti. Avrupa’da pandemi döneminde hayatını kaybedenlerin sayısı ise resmi verilere göre 1 milyon 700 bine ulaştı.

Paylaşın

Avrupa’da En Fazla Sigara İçilen Ülkeler: Bulgaristan Ve Türkiye

Türkiye’de 2022’ye girerken alkol ve sigaradan alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) yüzde 47 arttırıldı. Araştırmalar sigaraya gelen zamların tiryakileri pek etkilemediğini gösterirken Avrupa’da en fazla sigara içilen ülkeler Bulgaristan ve Türkiye çıktı.

Euronews’ta yer alan habere göre; Erkeklerde ise en fazla sigara içilen ülke Türkiye. Hangi ülkede ne kadar sigara içiliyor? Cinsiyete göre sigara içenlerin oranı nasıl değişiyor?

Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi (Eurostat) Avrupa’da sigara içenlere ilişkin son ayrıntılı verileri açıkladı. Buna göre 2019 yılında Avrupa ülkelerinde en fazla sigara içilen ülke yüzde 29 ile Bulgaristan oldu. İkinci sıradaki Türkiye’de ise halkın yüzde 27,3’ü sigara içiyor. AB ortalaması ise yüzde 18,4.

İskandinav ülkelerinde sigara içme oranı düşük

En az sigara içilen yerlerin İskandinav ülkesi olması dikkat çekti. Sigara içme oranı yüzde 6,4 ile en düşük İsveç’te. Bu oran Finlandiya’da yüzde 9,9 ve Norveç’te yüzde 10,2.

Diğer bazı ülkelerdeki sigara içme oranı ise şöyle: Yunanistan 23,6; Almanya 21,9; Fransa 17,8 ve İtalya 16,5

Hangi ülkede ne kadar sigara içiliyor?

Araştırma insanların günde 20 sigaradan az mı yoksa çok mu içtiğine dair bilgiler de içeriyor. Buna göre günde 20’den fazla sigara içme oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 15,8 ile Sırbistan. İkinci sırada Türkiye var. Türk halkının yüzde 14,8’i günlük 20’den fazla sigara içerken yüzde 12,5’i de 20’den daha az sigara içiyor.

Erkeklerde zirve Türkiye’nin

Cinsiyet açısından bakıldığında ise erkeklerde en fazla sigara içme oranı Türkiye’de. Türkiye’de erkeklerin yüzde 41’i sigara içiyor. Erkeklerde AB ortalaması yüzde 22.

Türkiye kadınlarda AB ortalamasının altında

Kadınlarda en yüksek sigara içme oranı yüzde 24 ile Sırbistan’da. Bu oran Bulgaristan’da yüzde 21 ve Almanya’da yüzde 19. Kadınlarda AB ortalaması ise yüzde 14,8. Türkiye’de kadınların ise yüzde 14,4’ü sigara kullanıyor.

Paylaşın

DSÖ: Avrupa’nın Yarısı 6-8 Hafta İçinde Omicron’a Yakalanacak

Yüksek derecede bulaşıcı olduğu bilinen Omicron varyantının Avrupa’daki yayılma hızına karşı uyarıda bulunan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa’nın yarısının 6-8 hafta içinde Omicron varyantına yakalanacağını duyurdu.

Haber Merkezi / DSÖ Avrupa Direktörü Hans Kluge, bugün dijital olarak düzenlediği basın toplantısında, Omicron mutasyonlarının insan hücrelerini daha hızlı etkisi altına alması nedeniyle aşılı ve iyileşmiş kişiler de dahil Avrupa’da yaşayanların yüzde 50’sinden fazlasına Omicron bulaşabileceğini tahmin ettiklerini söyledi.

Washington Üniversitesi’ne bağlı araştırma enstitüsünün verilerine atıfta bulunan Kluge, “Sağlık Ölçümleri ve Değerlendirme Enstitüsü (IHME), bu ritimde Avrupa bölgesinde yaşayan nüfusun yüzde 50’sinden fazlasına önümüzdeki altı ila sekiz hafta içinde Omicron bulaşacağını tahmin ediyor” ifadelerini kullandı.

Kluge, açıklamasında “onaylanmış aşıların Omicron da dahil olmak üzere ağır hastalık ve ölümlere karşı koruma sağlamaya devam ettiğini” de vurguladı.

Avrupa’nın yanı sıra bazı Orta Asya ülkelerinden de sorumlu olan DSÖ’nün Avrupa temsilciliği, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 53 ülkeden sorumlu. Omicron, çok sayıda Avrupa ülkesinde şu anda baskın varyant haline gelmiş durumda.

Omicron’a rekor sayıda insanın yakalanması sağlık sistemleri için zorluk yaratıyor. İngiltere, Pazartesi günü 142 bin vaka sayısı ve 77 ölüm kaydetti. Aynı zamanda birçok hastane sağlık çalışanlarının hastalık iznine çıkması ve artan Covid-19 baskısı yüzünden çalışma kapasitelerinin “kritik” noktada olduğunu açıkladı.

Türkiye’de Sağlık Bakanlığı verilerine göre vaka sayısı Salı günü 74 bini aştı. Bu şimdiye kadar kayda geçen en yüksek rakam oldu. Avrupa’nın diğer ülkelerinde de vaka sayıları yükselmeye devam ediyor.

Fransa Sağlık Bakanı Olivier Veran, geçen hafta yaptığı bir açıklamada Ocak ayının hastaneler için zorlu geçeceğini söyledi. Veran, Omicron’a yakalanan hastaların “normal” hastane yataklarında tedavi gördüğü, delta varyantına yakalananların ise yoğun bakıma alındığını ekledi.

Polonya ise pandeminin başından beri 100 bin kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Polonya, Covid-19 kaynaklı ölüm oranlarında dünyada altıncı sırada bulunuyor ve nüfusun neredeyse yüzde 40’ının henüz aşı olmadığı bildiriliyor.

Pazartesi günü Pfizer firması, Omicron varyantını hedefleyen yeni bir aşıyı Mart ayında insanlara sunabileceğini söyledi. Sağlık uzmanları bunun gerekli olup olmadığını değerlendiriyor.

Paylaşın

Avrupa’da En Fazla Asgari Ücretli Çalışan Oranı Türkiye’de

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2014 verilerine göre Türkiye’deki kayıtlı işçilerin yüzde 40’dan fazlası asgari ücretle çalışıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) asgari ücretle çalışan işçi sayısını açıklamıyor. Türkiye’de asgari ücretle çalışan işçi sayısına ilişkin en son bilgi 2014 yılına ait.

2010 yılı verilerine göre Avrupa’da asgari ücretle çalışan işçi oranının en yüksek olduğu ülke açık ara Türkiye. Kayıt dışı çalışanlar ve asgari ücret primi tanımı hesaba katıldığında Türkiye’deki oran yüzde 40’tan daha yüksek. Hükümet ise asgari ücretle çalışan işçi sayısını açıklamıyor. Muhalefet partilerinin bu konudaki soru önergeleri de hükümet tarafından yanıtlanmıyor.

24. Dönem MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e verdiği soru önergesine verilen cevaba göre 2014 Temmuz ayı itibariyle asgari ücretle çalışan işçi sayısı 4 milyon 970 bin 737.

Yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre, Temmuz 2014’te ülkede toplam kayıtlı işçi sayısı 12 milyon 287 bin 238. Bu da toplam kayıtlı işçi sayısının yüzde 40,45’inin asgari ücret üzerinden çalıştığı anlamına geliyor.

Avrupa’da asgari ücretle en fazla çalışan oranı Türkiye’de

Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) hangi ülkede işçilerin yüzde kaçının asgari ücretle çalıştığına ilişkin bir araştırması da bulunuyor. Araştırma 2010 ve 2014 yıllarına dair veriler içeriyor ancak Türkiye’ye ilişkin 2014 verileri yer almıyor. Eurostat asgari ücretle çalışan oranını teknik olarak “asgari ücretin yüzde 105’inden daha az kazananlar” olarak ifade ediyor.

Buna göre 2010 yılında Türkiye’de asgari ücretle çalışan oranı yüzde 43. Ancak bu araştırma en az 10 işçi çalıştıran iş yerlerini kapsıyor. 10’dan daha az işçi çalıştıran firmalar da eklendiğinde bu sayının ciddi oranda yükselmesi bekleniyor.

Türkiye bu alanda yüzde 42,9 ile Avrupa Birliği ülkeleri arasında açık ara zirvede yer alıyor. Türkiye’ye en yakın ülke yüzde 19,2 ile Slovenya iken üçüncü sırada yüzde 16,8 ile Portekiz bulunuyor. Belçika’da ise asgari ücretle çalışan işçi oranı yüzde sıfır. Bu oran İspanya’da yüzde 1,1, Çekya’da yüzde 1,9 ve Macaristan’da yüzde 3,2. AB’nin büyük ülkeleri İngiltere’de ise yüzde 4,9 ve Fransa’da yüzde 8,3.

Gerçek sayı bu mu? Kayıt dışı istihdam ne kadar?

Öte yandan SGK’nın açıkladığı tüm bu veriler kayıtlı işçileri içeriyor. Kayıt dışı istihdam hesaba katıldığında Türkiye’de 2014 yılında asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 50’leri buluyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Temmuz 2014’te kayıt dışı istihdam sayısı 9 milyon 622 bin. Bunların 3 milyon 524 bini “ücretli veya yevmiyeli”lerden oluşuyor. Bu kişilerin çok büyük bir kısmı asgari ücret veya daha düşük ücrete çalışıyor. Kayıt dışı istihdamın diğer kalemleri olan “işveren, kendi hesabına veya ücretsiz aile işçileri” bu hesaplamaya dahil değil.

Ayrıca SGK verileri; primleri sadece asgari ücretten yatırılan işçileri kapsıyor. Birçok iş yerinde işçilere yemek ve yol ücreti de ödeniyor. Eğer yemek ve yol ücreti SGK primine yansıtılırsa bu işçiler asgari ücretten daha fazla kazanmış görünüyor.

Muhalefet milletvekilleri AK Parti hükümetine 2014 yılından sonra da bir çok soru önergesi vererek Türkiye’de asgari ücretle çalışan işçi sayısını sordu. Ancak bunlar dönemin çalışma ve sosyal güvenlik bakanları ile Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yanıtlanmadı. Öte yandan geçtiğimiz hafta bir toplantıda konuşan eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan, Türkiye’de çalışanların yaklaşık yarısının asgari ücretlilerden oluştuğunu söyledi. (Kaynak: euronews)

Paylaşın