AB’den Kara Para Ve Terörizmin Finansmanıyla Mücadelede Yeni Adım

Avrupa Birliği (AB), kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele için yeni bir Avrupa kurumu kuracak. Kurumun nerede kurulacağına ilişkin ise henüz bir karar alınmadı.

Kurulacak olan yeni kurum, finans sektöründeki yükümlü kuruluşlar üzerinde doğrudan ve dolaylı denetim yetkisine sahip olacak. Üye ülkelerdeki mali istihbarat birimlerini koordine edecek kurum, ciddi, sistematik veya tekrarlanan kural ihlali durumunda para cezası verebilecek.

BloombergHT’nin aktardığına göre; Avrupa Birliği (AB) Konseyi, üye ülkeler ve Avrupa Parlamentosu (AP) arasında müzakere edilen, kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadeleyi güçlendirmeyi hedefleyen düzenleme üzerinde uzlaşı sağlandığını açıkladı.

Buna göre, kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele için yeni bir Avrupa kurumu tesis edilecek. Bu kurum, finans sektöründeki yükümlü kuruluşlar üzerinde doğrudan ve dolaylı denetim yetkisine sahip olacak.

Yeni otorite, yükümlü kuruluşların mevzuata uymasını sağlamak için ulusal denetleyicilerle entegre bir mekanizma oluşturarak, kara para aklamayı önleme ve terörizmin finansmanıyla mücadele çerçevesinin etkinliğini artıracak.

Finans dışındaki sektörler konusunda da destekleyici bir role sahip olacak ve üye ülkelerdeki mali istihbarat birimlerini koordine edecek kurum, ciddi, sistematik veya tekrarlanan kural ihlali durumunda para cezası verebilecek.

Düzenleme, üye ülkeler ve Avrupa Parlamentosu’nun (AP) resmi onayının ardından Avrupa Birliği (AB) Resmi Gazetesi’nde yayımlanarak yürürlüğe girecek. Kurumun nerede kurulacağına ilişkin karar henüz alınmadı.

Paylaşın

AP’nin “Sakharov Ödülü” Jina Mahsa Amini’ye Verildi

16 Eylül 2022 yılında 22 yaşındayken hayatını kaybeden Jina Mahsa Amini, Avrupa Parlamentosu (AP) tarafından verilen Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü’ne layık görüldü. Ödül töreni 13 Aralık’ta gerçekleştirilecek.

22 yaşındaki Jina Mahsa Amini, geçen yıl başkent Tahran’a yaptığı bir gezi sırasında, “başörtüsünü kurallara uygun şekilde takmadığı” gerekçesiyle ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmişti.

Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Roberta Metsola, Perşembe günü Strazburg’da yaptığı açıklamada, Amini’nin 16 Eylül 2022’de 22 yaşındayken hayatını kaybetmesinin İran’da tarih yazan bir kadın hareketine yol açtığını söyledi.

Metsola, Amini’nin ölümünün protesto edildiği gösterilerde sıkça tekrarlanan “Kadın. Yaşam. Özgürlük” sloganına atıfta bulunarak, bunun İran’da “eşitlik, onur ve özgürlük için ayağa kalkan herkesin sloganı” haline geldiğini belirtti.

Kürt kökenli Mahsa Amini’nin, tesettür kurallarına tam uymadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra hastanede ölmesi üzerine ülke genelinde rejim karşıtı gösteriler düzenlenmişti.

Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü, 1988 yılından bu yana AB Parlamentosu tarafından insan hakları, azınlıkların korunması, uluslararası hukuka saygı ve düşünce özgürlüğüne özellikle önem atfeden kişi ve kurumlara veriliyor.

50 bin euro değerindeki ödül, Sovyet fizikçi ve Nobel Barış Ödülü sahibi Andrey Sakharov’un (1921-1989) adını taşıyor. Ödül töreni 13 Aralık’ta gerçekleştirilecek.

Sakharov Ödülü’ne bu yıl; Afgan eğitim aktivistleri Marzia Emiri, Parasto Hakim ve Metiullah Wesa, Gürcü hukukçu Nino Lomjaria ve Gürcistan’ın Avrupa yanlısı halkı, Ugandalı iklim aktivisti Vanessa Nakate, Nikaragualı insan hakları savunucuları Vilma Nunez de Escorcia ve Mgr Rolando Jose Alvarez Lagos ile farklı ülkelerden kadın hakları savunucuları Justyna Wydrzynska, Morena Herrera ve Colleen McNicholas aday gösterilmişlerdi.

Ne olmuştu?

22 yaşındaki Jina Mahsa Amini, geçen yıl başkent Tahran’a yaptığı bir gezi sırasında, “başörtüsünü kurallara uygun şekilde takmadığı” gerekçesiyle ahlak polisi tarafından karakola, birkaç saat sonra ise polis gözetiminde hastaneye götürüldü.

O esnada genç kadının baygın, hatta ölmüş olabileceğinden şüpheleniliyor. Üç gün sonra, 16 Eylül’de yapılan resmî açıklamada ise Mahsa’nın öldüğü duyuruldu. Jina Mahsa Amini’nin memleketi olan İran’ın batısındaki Kürt kasabası Sakkız’daki cenaze töreni sırasında başlayan protestolar, hızla ülke geneline yayıldı.

Çoğunluğu genç kadınlardan oluşan protestocular, başörtülerini çıkararak eylem yaptı. Bu mitingler, 1979’da İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana en büyük ve en uzun soluklu protestolara dönüştü. Tahran hükümeti, buna büyük bir baskı ve şiddetle karşılık verdi.

Kesin rakamlar bilinmemekle birlikte, bağımsız insan hakları örgütlerine göre, İran’da güvenlik güçleri 16 Eylül 2022 ile Ocak 2023 sonu arasındaki protestolarda 17’si çocuk olmak üzere en az 527 göstericiyi öldürdü.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

AB’den Türkiye Raporu: Üyelik Yerine Stratejik Ortaklık

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye raporunda, Türkiye’nin donmuş haldeki Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinin, “Türk hükümeti radikal bir rota değişikliğine gitmediği” gerekçesiyle mevcut koşullarda yeniden başlayamayacağı tekrarlandı.

Raporda bu “çıkmazdan” kurtulmak için Türk hükümeti, AB üyesi devletler ve Avrupa kurumlarından “daha sıkı, daha dinamik ve daha stratejik bir ortaklığa doğru ilerlemeleri” isteniyor. Raporda ayrıca, Türkiye-AB ilişkileri için daha “gerçekçi bir çerçeve” talep eden AP, “güncelleştirilmiş bir ortaklık anlaşması” gibi, her iki tarafın da “çekici” bulacağı bir çerçeve üzerinde çalışması için Avrupa Komisyonuna çağrıda bulunuluyor.

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye raportörü İspanyol parlamenter Sanchez Amor tarafından kaleme alınan bu yılki raporda Ankara-Moskova diyaloğu ön plana çıkıyor. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşın, “Türkiye aynı anda Batı ve Rusya ile bağlarını korumaya çalıştığı için AB-Türkiye ilişkileri üzerinde sonuçları olduğu” görüşü dile getiriliyor. “Avrupa’da eşi benzeri görülmemiş jeopolitik değişiklik yarattığı” belirtilen savaşta Türkiye’nin “belirleyici ve stratejik rol oynadığı” not edilse de, Ankara’nın bu süreçte Moskova ile diyaloğu açık ifadelerle eleştiriliyor.

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşın Türkiye tarafından Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kınanmasını “memnuniyetle” karşılayan AP, Ankara’nın BM çerçevesi dışındaki yaptırımları desteklememesini ise “üzüntü verici” olarak değerlendiriyor. Bu kapsamda Türkiye’nin 2021 yılında yüzde 11 olan AB Dış ve Savunma Politikası ile uyum oranının yüzde 7 gibi tarihi açıdan düşük düzeye gerilediğini not ediyor.

AP’ye göre, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna görüşmelerindeki çabaları ile Karadeniz Tahıl Girişimi’nin müzakeresinde ve devamında oynadığı “kilit rol” memnuniyet verici. Parlamento buna karşılık, Türkiye’nin Rus medya organlarının faaliyetlerine yasak getirmeyerek Rus propagandasına göz yumduğunu savunuyor.

Ukrayna savaşı başladığından bu yana Rusya ile Türkiye arasındaki ticaretin “neredeyse ikiye katlandığına” işaret edilen raporda, AB yaptırımları kapsamındaki kimi mal ve teknolojilerin Türk toprakları üzerinden Rusya’ya satılma riski olduğu ve bu teknolojilerin Rus ordusu tarafından Ukrayna’da kullanılabileceği not ediliyor.

“Yaptırımların delinmesi” uyarısı

AP, Türk makamlarının bu konuda son zamanlarda kimi önlemler aldığını kabullenmekle birlikte, “Türkiye’nin Rusya’yı hedef alan yaptırımları delmek isteyen şahıs ve kuruluşlar için merkez haline gelmesinin engellenmesini” istiyor. Rusya ile Türkiye arasındaki ticaret artışının AB yaptırımlarına yansıyışı konusunda Avrupa Komisyonu’ndan değerlendirme talep ediyor.

Raporda, aralarında oligarkların da olduğu çok sayıda Rus vatandaşının Türkiye’nin belli başlı kentleri ve sahil bölgelerine yerleşmeye başladığına işaret edilip, “Türkiye Rus sermaye ve yatırımları için bir sığınak haline gelmekten kaçınmalı” ifadelerine yer veriliyor. Türkiye’nin nükleer santraller konusunda Rusya ile işbirliği “kaygı verici” olarak niteleniyor.

Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine onayını “geciktirmesinin” de eleştirildiği raporda, bu durumun “Rusya’nın işine geldiği ve Türkiye’nin NATO müttefikleriyle ilişkilerini zedelediği” kaydediliyor. Ankara’ya “İsveç’in NATO üyeliğini gecikmeksizin onaylama” çağrısında bulunulan raporda, bir ülkenin NATO üyelik süreci ile bir başka ülkenin AB üyelik sürecinin birbirlerine bağlanamayacağı mesajı veriliyor.

AP Türkiye’nin Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Suriye ve Libya’daki yürüttüğü dış politikayı da eleştiriyor. AB üyesi devletlerin “ulusal egemenliklerine saygı duymasını” istiyor. Kıbrıs’ta Ankara’ya “iki devletli çözümden vazgeçme” ve “BM çerçevesine dönme” çağrısı yapıyor. Buna karşılık Ermenistan, Mısır, İsrail ve Körfez devletleriyle ilişkilerdeki normalleşmeyi “memnuniyet verici” olarak görüyor. Ankara’yı bir kez daha “Ermeni soykırımını tanımaya” davet ediyor.

Türkiye’nin “Türk kökenli Avrupa vatandaşları üzerinden AB üyesi devletlerin içişlerine karıştığı” mesajı verilen raporda, bu konunun ve “AB’ye karşı Türkiye kaynaklı dezenformasyon iddialarının” takibe alınması isteniyor.

Bu yılki raporda demokratikleşme, insan hakları ve hukuk devleti konularında Türkiye’ye adres olarak bir kez daha üyesi olduğu Avrupa Konseyi gösteriliyor. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) Türkiye’nin yükümlülük ve taahhütleriyle ilgili 12 Ekim 2022 tarihli kararı destekleniyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ve AİHM kararlarının Ankara açısından bağlayıcılığı hatırlatılıyor. Bu bağlamda AİHM’nin Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş kararlarına vurguda bulunuluyor.

“Kürt sorunu” konusunda “yeni ve saygın bir siyasi sürecin başlatılmasını” isteyen AP, Diyanet’in “eğitim sisteminde giderek artan etkisi” için “kaygı verici” ifadesini kullanıyor. Kadın haklarının “kötüleştiği”, LGBTİ+ topluluğuna yönelik nefret söylemi ve ayrımcılığın ise “genelleştiği” ifade ediliyor.

“Üyelik yerine stratejik ortaklık”

Raporda, Türkiye’nin donmuş haldeki AB üyelik sürecinin, “Türk hükümeti radikal bir rota değişikliğine gitmediği” gerekçesiyle mevcut koşullarda yeniden başlayamayacağı tekrarlanıyor. Bu “çıkmazdan” kurtulmak için Türk hükümeti, AB üyesi devletler ve Avrupa kurumlarından “daha sıkı, daha dinamik ve daha stratejik bir ortaklığa doğru ilerlemeleri” isteniyor. Türkiye-AB ilişkileri için daha “gerçekçi bir çerçeve” talep eden AP, “güncelleştirilmiş bir ortaklık anlaşması” gibi, her iki tarafın da “çekici” bulacağı bir çerçeve üzerinde çalışması için Avrupa Komisyonuna çağrıda bulunuyor.

Gümrük Birliğinin güncellenmesini desteklediğini belirten AP, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, bu konuda nihai onayın kendisinde olduğunu hatırlatıyor. “İnsan hakları ve temel özgürlüklere saygı, iyi komşuluk ilişkileri ve Ek Protokolün tüm AB üyesi devletleri kapsayacak şekilde uygulanması koşulları” yerine getirilmediği takdirde Gümrük Birliğinin güncellenmesini onaylamayacağı mesajı veriyor.

Vize serbestisi konusunda topu Ankara’ya atan AP, bu alanda Ankara tarafından gerçekleştirilmesi gereken altı kriter daha olduğunu belirtiyor. AB üyesi devletlerden Türk Erasmus öğrencilerinin vize işlemlerini hızlandırmalarını istiyor.

Avrupa Komisyonu’nun Genişleme ve Komşuluk Politikası’ndan sorumlu üyesi Oliver Varhelyi, Strasbourg’da düzenlenen oturumda yaptığı konuşmada, Türkiye için “birçok alanda kilit ortak” tabirini kullandı. Türkiye’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlar konusunda “AB’nin yanında olması gerektiğini” savundu. Ankara ile üyelik müzakerelerinin donmuş olduğunu hatırlatan Varhelyi, AİHM kararlarının yerine getirilmesinin önemine vurguda bulundu. Kıbrıs konusunda Ankara ve Kıbrıslı Türklere Birleşmiş Milletler’i adres gösterdi.

AP Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor ise Türk demokrasisinin “kötü durumda” olduğunu savundu. Üyelik sürecinin anlamsız hale geldiğini belirten İspanyol raportör, Kıbrıs sorunu ve İsveç’in NATO kapısında bekletilmesinin bu süreci daha da çıkmaz hale getirdiği mesajı verdi.

Rapor 13 Eylül Çarşamba günü öğle saatlerinde Strasbourg’daki AP genel kurul oturumunda oylamaya sunulacak.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Avrupa Parlamentosu: Türkiye İle Yeni Format Geliştirilsin

Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komisyonu’nun AP’ye sunulacak raporunda AB Komisyonu’ndan Ankara ile Brüksel arasındaki ilişkiler için yeni model arayışına girmesi talep edildi. Böylece fiili olarak dondurulmuş olan tam üyelik müzakerelerinin yeniden başlaması yerine yeni bir format talebi dile getirildi.

Avrupa Birliği (AB)-Türkiye ilişkileri Türkiye’deki yargı bağımsızlığı ve demokratik hak ve özgürlüklerle insan haklarındaki kötüleşme nedeniyle 2018 yılından beri fiili olarak dondurulmuş durumda.

Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komisyonu, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki tam üyelik görüşmelerinde fiili olarak var olan hareketsizliğin aşılmasını ve Ankara ile Brüksel arasında tam üyelik müzakereleri yerine “gerçekçi” bir format geliştirilmesini talep etti.

AP’nin Türkiye raporunu bugün ele alan Dış İlişkiler Komisyonu üyeleri, söz konusu raporu 47 oy ile kabul etti. 10 üyenin çekimser kaldığı bidirilirken, ret oyu kullanılmadığı kaydedildi.

Türkiye raporunda, “Türk hükümetinin izlediği siyasi çizgide radikal bir değişiklik olmadığı sürece, AB ile Türkiye arasındaki tam üyelik amaçlı müzakereler yeniden başlayamayacaktır” ifadesine yer verildiği dikkat çekti.

Komisyon’da kabul edilen ve yaz tatili sonrasında Avrupa Parlamentosu’na sunulacak raporda AB Komisyonu’ndan Ankara ile Brüksel arasındaki ilişkiler için yeni model arayışına girmesi talep ediliyor. Böylece fiili olarak dondurulmuş olan tam üyelik müzakerelerinin yeniden başlaması yerine yeni bir format talebi dile getiriliyor.

Öte yandan parlamenterler, mülteciler konusunda Ankara’ya destek verilmesini ve yaşanan depremler sonrasında, Türkiye’nin yeniden imarında ülkeye yardıma devam edilmesi tavsiyesinde bulunuyor.

Raporda ayrıca Türkiye’nin güvenlik, ticaret, ekonomik ilişkiler ve göç gibi konularda önemli bir partner olduğunun altı çizilirken, Ankara’dan demokratik değerlere, hukuk devleti ilkelerine ve insan haklarına saygı göstermesi ve AB’nin temel ilkelerini tanıması isteniyor.

2018’den beri ilişkiler fiilen donduruldu

Raporda ilaveten, İsveç’in NATO’ya üyeliğinin daha da geciktirilmeden onaylanması talep edilirken, “Bir ülkenin NATO’ya üyelik süreci AB’ye üyelikle hiçbir şekilde ilişkilendirilemez” ifadesine yer veriliyor. Ayrıca, “Her ülkenin AB’ye üyelik yolunda katettiği mesafe kendi yaptıklarına bağlıdır” cümlesi de söz konusu raporda yer alıyor.

Son olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç’in NATO’ya üyeliğinin görüşüleceği Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta 11-12 Temmuz’da yapılan NATO zirvesine seyahat öncesinde Ankara-Brüksel arasındaki iliskilerin yeniden canlandırılmasını talep etmiş, İsveç’in NATO’ya üyeliğinin onayını, bu ilişkilerin canlandırılmasıyla ilişkilendirmişti.

AB-Türkiye ilişkileri Türkiye’deki yargı bağımsızlığı ve demokratik hak ve özgürlüklerle insan haklarındaki kötüleşme nedeniyle 2018 yılından beri fiili olaran dondurulmuş bulunuyor.

AB’nin ortak güvenlik ve dış politikasına yakınlık

Raporda Ankara’nın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nunda (BMGK) Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını kınama yönündeki desteği övgü alırken, Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmayışından duyulan üzüntü de dile getiriliyor. Ayrıca Türkiye’nin ortak güvenlik ve dış politikadaki payının yüzde 7 ile tüm zamanların en düşük seviyesinde seyrettiğine de işaret ediliyor.

Türkiye raporunu hazırlayan parlamenter Nacho Sanchez Amor, “Kısa süre önce Türk hükümetinin AB ile tam üyelik müzakerelerinin canlandırılmasına yönelik ilgisini gördük. Bu, jeopolitik pazarlıkların sonucunda olmaz, sadece temel hak ve özgürlüklerle hukuk devleti ilkelerindeki gerilemenin durdurulması yönünde Türkiye’nin çabalamasıyla olacaktır. Türkiye (canlanma konusunda) samimiyse bunu somut reformlar ve icraatlarla göstermelidir” diye konuştu.

AP’nin Türkiye raporunu, oturumlarının başlayacağı Eylül ayında ele alınması bekleniyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Avrupa Birliği, Fosil Yakıtlı Araç Satışına Yasak Getirdi

Avrupa Birliği (AB), 2035 yılından sonra fosil yakıtlı araç satışına yasak getirdi. AB içinde ulaştırmanın hava kirliliğinin dörtte birini oluşturduğu, otomobillerini ise dışarı salınan karbonun yüzde 15’inden sorumlu olduğu belirtiliyor.

Yapılan son bir araştırma, Avrupa Birliği’nde (AB) satılan araçların sadece yüzde 12’sinin elektrikle çalıştığını ortaya koymuştu.

Avrupa Parlamentosu (AP) 2035 yılından itibaren fosil yakıtlı araç satışının yasaklanmasını öngören yasa tasarısını kabul etti.

AP Genel Kurulu’ndaki oylamada, 340 “evet”, 279 “hayır”, 21 “çekimser” oyu çıktı.

Kabul edilen yasa uyarınca, karbon yayan benzin ve dizel araçların AB ülkelerinde satışına 2035 yılından sonra yasak getirilecek.

Yasal mevzuata daha önce yeşil ışık yakan AB ülkeleri, gelecek bakanlar toplantısında tasarının yasalaşmasına resmen onay verecek.

AP’de muhafazakar parlamenterlerin önemli bir kısmının karşı çıktığı yasal mevzuatın kabul edilmesiyle AB ülkelerinde hava kirliliğinin önemli ölçüde azaltılması hedefleniyor.

Mevzuatı savunanlar ayrıca, AB’deki otomobil üreticilerinin ABD ve Çinli rakipleriyle daha iyi rektabet edeceği görüşünü dile getiriyor.

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, ABD v e Çin’in elektrikli otomobil üreticilerinin son yıllarda önemli aşamalar sağladıklarını belirterek, “Geçen yıldan itibaren bu yıl sonuna kadar Çin, 80’den fazla elektrikle çalışan otomobil modelini uluslararası pazarlara sunmak için hazırlanıyor. AB otomobillerinin bu yarışın dışında kalmasına izin veremeyiz“ dedi.

Buna karşı çıkanlar ise Avrupa otomobil sanayinin bu konuda köklü bir değişikliğe gitmek için hazır olmadığı görüşünü dile getiriyor.

AB içinde ulaştırmanın hava kirliliğinin dörtte birini oluşturduğu, otomobillerini ise dışarı salınan karbonun yüzde 15’inden sorumlu olduğu belirtiliyor.

Son düzenlenen bir araştırma, AB’de satılan araçların sadece yüzde 12’sinin elektrikle çalıştığını ortaya koymuştu.

Paylaşın

Yolsuzlukla Suçlanan İki Milletvekilinin Dokunulmazlığı Kaldırıldı

Avrupa Parlamentosu’ndaki yolsuzluk soruşturmasında adı geçen Belçikalı parlamenter Marc Tarabella ve İtalyan milletvekili Andrea Cozzolino’nun dokunulmazlıkları kaldırıldı. Her iki milletvekili de suçlamaları reddediyor.

Karar Avrupa Parlamentosu üyeleri ve Belçika makamlarına resmi olarak iletildikten sonra süreç tamamlanacak. Cozzolino ve Tarabella’nın dokunulmazlıklarının kaldırılması süreci geçen ay başlatılmıştı.

Avrupa Parlamentosu Yasal İşler Komitesi, 31 Ocak’ta oy birliğiyle dokunulmazlıklarının kaldırılması yönünde karar almıştı.

Oylamaya katılan Belçikalı parlementer Marc Tarabella, diğer milletvekilleriyle birlikte kendi dokunulmazlığının kaldırılması yönünde oy kullandı.

Tarabella, dokunulmazlığının kaldırılması nedeniyle mutlu olduğunu belirterek bunun, yargı önünde kendisini ifade etmesini sağlayacağını söyledi. “Masum olduğunu” savunan Tarabella, yasal sürece saygısından dolayı bugüne kadar konuşmadığını ifade etti.

“Temiz Eller” operasyonu kapsamında gözaltına alınan eski Avrupa Parlamentosu üyesi Pier Antonio Panzeri, itirafçı olarak Belçika yargısıyla işbirliği yapacağını bildirmişti. Panzeri’nin ifadesinde, Tarabella’nın “bir veya daha fazla yabancı ülkeden” birkaç kez 120 bin ile 140 bin euro arasında rüşvet aldığını söylediği belirtiliyor.

İtalyan parlamenter Cozzolino da, Katar ve Fas’a zarar verebilecek karar alma sürecini engellemeye çalışmakla suçlanıyor. Rüşvet skandalının baş şüphelilerinden biri olan eski Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Eva Kaili ile yardımcısı ve erkek arkadaşı Francesco Giorgi, Panzeri ile birlikte halen tutuklu bulunuyor.

“Masum olduğunu” savunan Tarabella, yasal sürece saygısından dolayı bugüne kadar konuşmadığını ifade etti.

Yolsuzluk soruşturması

Belçikalı makamların yürüttüğü yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama soruşturması kapsamında, Aralık 2022’de çok sayıda noktada aramalar yapılmış, 1,5 milyon euro nakit para ele geçirilmiş ve 4 kişi gözaltına alınmıştı.

Gözaltına alınan kişilerin AP Başkan Yardımcılığı görevi sona erdirilen Yunan milletvekili Eva Kaili, eski İtalyan AP Milletvekili Pier Antonio Panzeri, AP’de asistan olarak çalışan Kaili’nin erkek arkadaşı Francesco Giorgi ve hukukun üstünlüğü konularında çalışan sivil toplum kuruluşunun yöneticisi Niccolo Figa-Talamanca olduğu açıklanmıştı.

Giorgi’nin, ifadesinde iki AP milletvekili Andrea Cozzolino ile Marc Tarabella’nın Panzeri’den para aldığını söylediği ileri sürülmüştü.

AP Başkanı Roberta Metsola, Cozzolino ile Tarabella’nın dokunulmazlıklarının kaldırılması için süreç başlatmıştı.

Bu kişilerin, AP’nin ekonomik ve siyasi kararlarını etkilemek üzere Katar’dan rüşvet aldıkları iddia edilmişti. Konuyla ilgili haberlerde adı geçen Katar, iddiaları reddetmişti.

Daha sonraki haberlerde Fas’ın da bu kişilere rüşvet verdiği iddia edilmiş, Fas istihbaratı ile Fas’ın Varşova Büyükelçisi Abderrahim Atmoun’un şüphelilerle görüştüğü ileri sürülmüştü.

Paylaşın

Avrupa Parlamentosu, Rusya’yı ‘Terör Destekçisi Devlet’ İlan Etti

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Ekim ayındaki genel kurulunda gündeme gelen, Rusya’nın teröre destek veren ülke ilan edilmesine ilişkin öneri, Çarşamba günü yapılan oturumda oylandı. AP, Rusya’yı, “teröre destek veren ülke” ilan eden kararı onayladı.

Avrupa Parlamentosu, Ukrayna’daki çatışmalara katılan Çeçen milisler ile Wagner Grubu üyesi paralı askerlerin de terör grupları listesine alınması çağrısında bulundu.

Avrupa Birliği’nin (AB) teröre destek veren ülkelere ilişkin henüz bir karar listesi bulunmadığı için, Avrupa Parlamentosu’nun kararı, sembolik önem taşıyor.

Avrupa Parlamentosu (AP), Moskova’nın enerji altyapısı, hastaneler, okullar ve sığınaklar gibi sivil hedeflere askeri saldırılarının uluslararası hukuku ihlal ettiği gerekçesiyle, Rusya’yı “terör destekçisi devlet” olarak tanımayı öngören tasarıyı kabul etti.

Merkezi Fransa’nın Strasbourg kentinde bulunan AP bugün, 494 parlamenterin kabul ettiği metinle Rusya’yı “terörün sponsoru ve terör araçları kullanan bir devlet” olarak tanımladı. 58 üye tasarıya karşı oy kullandı; 44 parlamenter çekimser kaldı.

Avrupa Birliği’nin bu kararı destekleyecek yasal bir çerçevesi olmadığı için, karar büyük ölçüde sembolik bir nitelik taşıyor. AB, Ukrayna’yı işgali nedeniyle Rusya’ya daha önce benzeri görülmemiş yaptırımlar uygulamıştı.

Moskova’nın Avrupa Parlamentosu’nun kararına tepkisi gecikmedi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, mesajlaşma uygulaması Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, “Avrupa Parlamentosu’nun aptallığın sponsoru olarak ilan edilmesini öneriyorum” dedi.

AP internet sitesine siber saldırı

Karardan birkaç saat sonra, Avrupa Parlamentosu’nun internet sitesi siber saldırıya uğradı.

Parlamento Sözcüsü Jaume Duch Twitter’dan yaptığı açıklamada, “@Europarl_EN internet sitesinin kullanılabilirliği, yüksek seviyedeki harici ağ trafiği nedeniyle şu anda dışarıdan etkilenmekte. Bu trafik bir DDoS saldırısı olayı ile ilgili” dedi. Siteye erişim kısa bir süre sonra normale döndü.

Hizmet reddi saldırıları (DDoS) genellikle sistemleri aşırı yüklemek amacıyla hedeflenen makineyi veya kaynağı gereksiz isteklerle doldurarak gerçekleştiriliyor.

Siber saldırıyı, Kremlin yanlısı bilgisayar korsanlığı grubu “KILLNET” üstlendi.

Grup Telegram kanalı üzerinden yaptığı açıklamada, “KILLNET, Avrupa Parlamentosu’nu resmi olarak homoseksüelliğin destekçisi olarak tanıyor” diye yazdı.

KILLNET son yıllarda Avrupa hükümeti internet sitelerini, Eurovision Şarkı Yarışması’nı ve özel şirketleri hedefleyen bir dizi saldırının sorumluluğunu üstlendi.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski daha önce, ABD ve diğer ülkeleri Rusya’yı ‘’terör destekçisi devlet’’ ilan etmeye çağırmış ve Rus güçlerini sivilleri hedef almakla suçlamıştı.

AB’nin ABD’ye benzer bir terör listesi yok. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise Kongre’nin her iki kanadında da Rusya’yı terör listesine almaya çağıran kararlara rağmen şu ana kadar bunu yapmayı reddetti.

ABD Dışişleri Bakanlığı şu ana kadar Küba, Kuzey Kore, İran ve Suriye’yi teröre destek veren devletler listesine aldı. Bu tanım, dört ülkenin, savunma ihracatı yasağına ve mali kısıtlamalara tabi oldukları anlamına geliyor.

Avrupa Parlamentosu Araştırma Servisi’ne göre AB’de şu ana kadar dört ülkenin parlamentosu Rusya’yı terörizmin devlet sponsoru olarak tanımladı. Bu ülkeler Litvanya, Letonya, Estonya ve Polonya.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Gazetecilerin Gözaltına Alınmasına Sert Tepki

Mezopotamya Haber Ajansı ile JINNEWS’e çalışan 12 gazeteci gözaltına alınmasına ilişkin açıklama yapan, Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Nacho Sanchez-Amor, “Bu, Türkiye’de temel özgürlüklerin, özellikle de medya özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün daha da kötüye gittiğinin bir başka örneği” dedi.

Nacho Sanchez-Amor, konuya ilişkin Euronews Türkçe‘ye gönderdiği yazılı açıklamada şunları söyledi:

“Bu gözaltı ve baskınların kısa süre önce yasalaşan ‘dezenformasyon yasası’ kapsamında gerçekleşip gerçekleşmediği hala belirsiz. Eğer öyleyse, bu durum Türk sivil toplumunun Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin ve Avrupa Parlamentosu’ndaki pek çok kişinin dile getirdiği korkuları doğrulayacaktır.”

Her halükarda bu, Türkiye’de temel özgürlüklerin, özellikle de medya özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün daha da kötüye gittiğinin bir başka örneği ve özellikle önümüzdeki kritik seçim süreci çerçevesinde düşünüldüğünde, ciddi bir durum.”

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “Ankara, İstanbul, Van, Diyarbakır, Urfa ve Mardin’de düzenlenen operasyonlarda 10 meslektaşımız tutuklandı” denildi.

Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada “25.10.2022 günü PKK/KCK terör örgütünün basın komitesi altında faaliyet yürüten Mezopotamya Haber Ajansı bünyesinde örgütsel faaliyet yürüttükleri, halkı kin ve düşmanlığa sevk edici içerikte haber yaptıkları teknik çalışmalar neticesinde tespit edilen 14 şahsa yönelik gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonda 11 şüpheli yakalanarak gözaltına alınmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün sosyal medya hesabından yapılan bir video paylaşımında gazetecilerin ters kelepçe takılarak gözaltına alındıkları görülüyor.

Mezopotamya Haber Ajansı’na göre şu ana kadar 3’ü JINNEWS’e olmak üzere 12 gazeteci gözaltına alındı.

Gözaltına alınanların isimleri “Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, MA muhabirleri Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Zemo Ağgöz, Berivan Altan, Hakan Yalçın, Emrullah Acar, Mehmet Günhan ve Ceylan Şahinli ile JINNEWS muhabirleri Habibe Eren, Derya Ren ve Öznur Değer” olarak açıklandı.

Söz konusu gözaltılar, kimi uzmanlarca ‘sansür yasası’ olarak nitelenen dezenformasyon yasasının yürürlüğe girmesinden birkaç gün sonra geldi.

Haziran ayında Diyarbakır’da yapılan operasyonlarda 16 gazeteci “terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla gözaltına alınmıştı. Uluslararası kuruluşların hazırladığı 2022 basın özgürlüğü endeksine göre Türkiye 180 ülke arasında 149. sırada yer alıyor.

Paylaşın

‘Saharov Ödülü’ Ukrayna Halkının

Avrupa Parlamentosu (AP) tarafından Sovyet fizikçi Andrey Saharov adına her yıl verdiği Saharov Ödülü’ne bu yıl cumhurbaşkanları, seçilmiş liderleri ve sivil toplumunun temsil ettiği Ukrayna halkı aldı. 

Sivil toplum temsilcilerine verilmek üzere belirlenen ödül 50,000 Avro.

AB Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola Çarşamba günü (19 Ekim) ödül vesilesiyle yaptığı açıklamada, Ukrayna halkının Rusya karşısındaki mücadelesini övdü ve Avrupa için hayatlarını riske attıklarını söyledi.”Biliyorum ki asla pes etmeyecekler ve biz de vazgeçmeyeceğiz,” dedi.

1988’de ihdas edilen Saharov ödülü, Sovyet fizikçi ve Sovyetler Birliği döneminin siyasal muhalifi Andrey Saharov’un onuruna veriliyor.

Ödülün ilk sahipleri ırk ayrımcılığı (apartheid) karşıtı mücadelenin önderi yeni Güney Afrika’nın ilk cumhurbaşkanı Nelson Mandela ve Sovyet muhalif ve yazar Anatoliy Marçenko olmuştu.

Ödül geçtiğimiz yıl da halen Rusya’da tutuklu olarak cezaevinde bulunan Vladimir Putin’in en büyük eleştirmeni Rusya muhalefet lideri Aleksey Navalniy’e verilmişti.

Ukrayna halkı, Rusya’nın Şubat’ta başlattığı Ukrayna işgalini sonrasında parlamentonun en büyük ve en köklü iki siyasal grubu  “Sosyalistler ve Demokratlar” ve “Avrupa Halk Partisi”nce ortaklaşa aday gösterilmişti.

Diğer iki finalist, İtalya’nın 5 Yıldız Hareketince önerilen WikiLeaks’in kurucusu Avustralyalı-Britanyalı araştırmacı gazeteci Julian Assange ve Sol Grup arafından desteklenen Kolombiya Hakikat Komisyonu olmuştu.

5 Yıldız Hareketi ödülün Ukrayna halkına verilmesini kutladı ve AP milletvekili Sabrina Pignedoli Çarşamba günü yaptığı basın açıklamasında, partisinin “Avrupa Parlamentosu’nun tüm finalistleri Aralık’taki genel kurul toplantısına davet etmesini” beklediğini açıkladı: “Assange’ı Strazburg’da bekliyoruz”

WikiLeaks’in kurucusu, şu anda, Londra’daki Belmarsh hapishanesinde, ABD’ye iadesine karşı temyiz başvurusunun karara bağlanmasını bekliyor.

Assange, ABD makamlarınca WikiLeaks’in, Washington’ın görevlilerinin yaşamlarını tehlikeye attığını söylediği gizli ABD askeri kayıtları ve diplomatik yazışmalarından oluşan büyük bir bilgi dağarcığını açıklaması dolayısıyla, casusluk dahil 18 suçtan sanık olarak aranıyor.

Paylaşın

Avrupa Parlamentosu, Nükleer Ve Doğalgazı ‘Çevre Dostu’ Olarak Tanımladı

Avrupa Parlamentosu (AP), bazı nükleer enerji ve doğal gaz yatırımlarını “çevre dostu” ve “sürdürülebilir” olarak sınıflandıracak tartışmalı plana destek verdi. Değişiklik önerisi 328’e karşı 287 oyla reddedildi. 33 milletvekili ise oylamada çekimser kaldı.

Avrupa Birliği genelindeki enerji yatırımlarının çevreye zararlı olup olmamalarına göre sınıflandıran yeni düzenlemeye iki komite tarafından söz konusu enerji kaynaklarının çevreci olarak tanımlanmaması için itiraz edilmişti.

Avrupa Parlamentosu’nun verdiği bu desteğin ardından AB Komisyonu’nun hazırladığı direktifin karar organı AB Konseyi’nden geçmesine artık kesin gözüyle bakılıyor.

Direktifin hayata geçmesinin ardından 2023 yılından itibaren yatırımcılar ve pazarlamacılar, AB’de doğal gaz ve nükleer enerji yatırımlarını bazı koşullara uyulması halinde “çevre dostu” olarak tanımlayabilecek.

Direktifi hazırlayan AB Komisyonu, söz konusu teklifi desteleyen ve karşı çıkan lobi gruplarının son bir yıldır yoğun baskısı altındaydı.

AB’deki çevre örgütlerinin şiddetle karşı çıktığı direktifin yürürlüğe girmesiyle AB’nin “çevre dostu” sınıflandırmasına dahil olan enerji yatırımları, finansmana daha kolay erişim sağlayacak.

AB ülkeleri içinde de konuyla ilgili ciddi görüş ayrılıklarının yaşandığı biliniyor. Direktife göre, ülkeler radyoaktif atıkları güvenli bir şekilde ortadan kaldırsalar, nükleer enerji sürdürülebilir bir yatırım olarak görülecek.

AB ikiye bölündü

Doğalgaz ve nükleer santraller üzerindeki tartışma Avrupa Birliği’ne üye ülkeleri ikiye bölmüş durumda. Brüksel’deki bürokratlar bu nedenle söz konusu yasa tasarısını defalarca yeniden yazmak zorunda kalmışlardı.

Yasa tasarısının son hali de Rusya’yla Ukrayna savaşı nedeniyle kriz durumu sürerken ve doğalgaz arzında sıkıntılar yaşanırken iklim değişikliği hedeflerinin nasıl tutturulabileceği konusunda çetin tartışmalara neden olmuştu.

Nükleer enerji atmosfere karbondioksit salımı yapmıyor, ancak radyoaktif atık üretiyor. Doğalgaz da gezegenin ısısını arttıracak emisyonlara yol açıyor.

Buna karşın kömüre kıyasla daha çevre dostu teknolojiler olarak nitelendiriyorlar ve bazı AB ülkeleri bu nedenle daha yeşil seçeneklere geçiş sürecinde kullanılabileceklerini savunuyor.

Nükleer enerjiye bağımlılığı yüksek olan Fransa ile halen yaygın şekilde kömür tüketen Polonya, yasa tasarısının başlıca destekçileri arasındaydı.

Avusturya ve Lüksemburg ise yasa tasarısının kabul edilmesi durumunda AB’yi dava edeceklerini söylüyorlar.

“Paris Anlaşması’na aykırı”

Yasa tasarısının mali piyasaları nasıl etkileyeceği konusunda da Avrupa Parlamentosu milletvekilleri arasında görüş ayrılıkları bulunuyor.

Bazıları doğalgaz ve nükleer santral projelerine yeşil statüsü verilmemesi durumunda, bunların çok ciddi maliyetlerle karşı karşıya kalabileceğini ileri sürüyor.

Buna karşın doğalgaza yapılacak yatırımı cesaretlendirmenin Rusya’nın doğalgaz kaynaklarına olan bağımlılığı arttırmaktan öte bir işe yaramayacağını öne sürenler de var.

Avrupa Parlamentosu’nun Yeşiller grubundan Hollandalı milletvekili Bas Eickhout, “Fosil yakıtları yeşil olarak sınıflandırırsak başka ülkelerin fosil yakıt tüketimlerini azaltmalarını nasıl talep edebiliriz? Bu Paris Anlaşması’na aykırı,” diyor.

Yasa tasarısına karşı çıkanlar nükleer enerjinin de kazalar, nükleer atık gibi nedenlerle riskler taşıdığına dikkat çekiyor ve güneş ve rüzgâr enerjisiyle ilerlemenin iklim ve çevre açısından en doğru seçenek olduğunu söylüyorlar.

Nükleer enerji mutlaka gerekli

AB Komisyonu İç Pazardan Sorumlu Üyesi Thierry Breton, ocak ayında basına verdiği demeçte, AB’nin 2050 yılına kadar iklime zarar vermeyen bir kıtaya dönüşme hedefini yakalamak için nükleer enerjinin gerekli olduğunu ifade etmişti.

Avrupa’da gelecek yıllarda bazı eskiyen nükleer santrallerin kapanacağını anımsatan Breton, “Sıfır emisyon hedefini yakalamak için devasa yatırımların seferber edilmesi gerekir. Sadece mevcut nükleer santraller için 2030’a kadar 50 milyar euro, yeni nesil nükleer santraller için ise 2050’ye kadar 500 milyar euroluk yatırım gerekecek. Bu, nükleere yılda yaklaşık 20 milyar euroluk yatırım anlamına geliyor.” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın