Anayasa Mahkemesi’ndeki Demirtaş Görüşmesine “Üye” Engeli: Hazırlanamadım

Anayasa Mahkemesi (AYM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına rağmen tahliye edilmeyen ve ikinci kez tutuklanan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın başvurusunun görüşülmesini bir üyenin “Dosyaya hazırlanamadım” demesi üzerine erteledi.

Anayasa Mahkemesi (AYM), önümüzdeki toplantıda eğer ihlal kararı verirse 6 yıl 8 ay 21 gündür cezaevinde olan Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi gündeme gelecek.

AİHM kararının uygulanmaması nedeniyle Türkiye’yi izlemeye alan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Demirtaş’ın serbest bırakılması için Eylül ayına karar süre vermişti. Komite, bu süre içinde tahliye kararı gelmemesi halinde “yeni önlemler” alacağı uyarısında bulunmuştu.

Anayasa Mahkemesi, 6 yıl 8 ay 21 gündür cezaevinde olan eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ikinci tutukluluğu ve bunun ardından gelen AİHM Büyük Dairesi’nin ihlal kararının uygulanmamasına ilişkin yaptığı bireysel başvuruyu gündemine aldı.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın aktardığına göre; Toplantı sırasında bir üyenin “Dosyaya hazırlanamadım” demesi üzerine görüşme ileri bir tarihe ertelendi. Bu üyenin AYM’de “iktidar lehine” karar veren üyelerden olduğu öğrenildi.

HDP’nin üst yönetimine yönelik Türkiye genelinde gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında, dönemin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016 tarihinde Diyarbakır’da gözaltına alınmıştı. Daha sonra “terör örgütü üyeliği ve örgüt adına suç işleme” iddiasıyla tutuklanan Demirtaş, Edirne F Tipi Cezaevi’ne konuldu. Demirtaş hakkında 31 fezlekede 7 ayrı suç iddiasıyla 43 yıldan 142 yıla kadar hapis istemiyle ana dava açıldı. Demirtaş, çözüm sürecinde yaptığı bir konuşma nedeniyle İstanbul’da “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 4 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Bu süreçte avukatların başvurusu üzerine AİHM, ilk ihlal kararını 20 Kasım 2018’de verdi ve Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karara karşı “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar işi bitiririz” diye tepki gösterdi. AİHM’nin kararını Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi de uygulamadı. Dosya itiraz üzerine AİHM Büyük Dairesi’ne gitti. Bu arada İstinaf, Demirtaş’ın 4 yıl 8 aylık cezasını onadı. Böylece Demirtaş hem tutuklu hem de hükümlü haline geldi.

Demirtaş, ana davada yargılanmaya devam ederken AİHM Büyük Daire, ihlal kararının uygulanmamasını 18 Eylül 2019’da ele alacaktı. Ancak yerel mahkeme, AİHM’in olası kararını devre dışı bırakmak amacıyla 2 Eylül 2019’de Demirtaş’ın ve avukatların boykot ettiği duruşmada sürpriz bir tahliye kararı verdi. Ancak Demirtaş, daha önce kesinleşmiş hapis cezası nedeniyle tahliye edilmedi. Demirtaş’ın ana davada yattığı süre, kesinleşmiş cezasından mahsup edilince cezaevi kapısı açıldı.

Ancak bu kez de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kobani soruşturması kapsamında Demirtaş’ı 20 Eylül 2019’da cezaevinde gözaltına aldı. Demirtaş, cezaevinden SEGBİS aracılığıyla çıkarıldığı sulh ceza hâkimliği kararıyla tutuklandı. Böylece Demirtaş’ın tahliyesi bir kez daha engellendi.

Demirtaş’ın tahliye edilmemesi üzerine dosyayı yeniden görüşen AİHM Büyük Daire, 22 Aralık 2020’de ihlal kararına imza attı. Demirtaş’ın tutukluluğunun “siyasi saiklerle” olduğunu belirten AİHM, eski HDP liderinin serbest bırakılmasını istedi. Ancak Türkiye, bu kararı da yerine getirmedi.

Demirtaş’ın yargılandığı ana dava ile tutuklu olduğu Kobani davası Mayıs 2021’de birleştirildi. Dava, bundan sonra Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürmeye başladı.

Bu arada Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Demirtaş’a dönemin Ankara Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı “hedef gösterdiği” iddiasıyla Terörle Mücadele Kanunu kapsamında 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Bu ceza henüz istinaf tarafından onanmadı.

Yaptırım uyarısı

AİHM kararının uygulanmaması nedeniyle Türkiye’yi izlemeye alan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Demirtaş’ın serbest bırakılması için Eylül ayına karar süre vermişti. Komite, bu süre içinde tahliye kararı gelmemesi halinde “yeni önlemler” alacağı uyarısında bulunmuştu.

Öte yandan Demirtaş’ın avukatları, Demirtaş’ın 20 Eylül 2019’daki ikinci tutukluluğu, 22 Aralık 2020’deki AİHM kararının uygulanmaması ve tutukluluğunun devamına karar verilmesi nedeniyle AYM’ye bireysel başvuruda bulundu.

AYM Genel Kurulu, tüm başvuruları birleştirerek Demirtaş’ın tutukluluk dosyasını gündemine almıştı. Toplantıda, “tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması ve tutukluluğa ilişkin kararların etkili itiraz güvencesi içermeyen, bağımsız ve tarafsız hâkim ilkelerine aykırı olan sulh ceza hâkimliklerince verilmesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası” ele alınacaktı.

AYM teamüllerinde de bir üyenin dosyaya yeterince hazırlanmamasını gerekçe göstermesi, toplantının ertelenmesine neden olabiliyor. AYM Başkanı Zühtü Arslan da bu nedenle Demirtaş dosyasının görüşülmesini ileri bir tarihe erteleme kararı aldı.

Mahkeme, önümüzdeki toplantıda eğer ihlal kararı verirse Demirtaş’ın tahliyesi gündeme gelecek.

Paylaşın

AİHM’den Türkiye Hakkında Bir Hak İhlali Kararı Daha!

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’de boşanan kadınların hamile olmadıklarını gösteren bir rapor sunmadıkları takdirde yeniden evlenebilmek için 300 gün beklemelerini zorunlu kılan kanun hükmünü hak ihlali olarak değerlendirildi.

Nurcan Bayraktar’a karşı Türkiye davasındaki kararda, bu uygulamanın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “özel hayata saygı hakkı” başlıklı 8’inci maddesinin ve “evlenme hakkı” başlıklı 12’nci maddeyle bağlantı olarak da “ayrımcılığın engellenmesi” başlıklı 14’üncü maddenin ihlal edildiğini belirtti.

Dava, Türkiye’de Ocak 2014’te boşandıktan sonra aynı yıl 300 günlük bekleme süresinin tıbbi rapor olmaksızın kısaltılması için mahkemeye giden ancak yargıdan olumsuz yanıt alan Nurcan Bayraktar’ın iç hukuk yolunun tükenmesinin ardından Haziran 2020’de AİHM’ye bireysel başvuruda bulunması üzerine Strazburg merkezli uluslararası mahkemeye taşınmıştı.

Türkiye’de yasalar kadınların eski eşlerinden farklı biriyle evlenmek için boşanmalarının kesinleşmesinden sonra asgari 300 gün beklemelerini şart koşuyor. İddet süresi olarak da adlandırılan bu süreyi beklemek istemeyen kadınların hamile olmadıklarını tıbbi testlerle ispatlamaları gerekiyor.

Türk Medeni Kanunu’nun 132. Maddesinde iddet süresinin çerçevesi şöyle çiziliyor: Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez. Doğurmakla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.

AİHM, hak ihlali tespit ettiği davada, mahkemeye başvuran Nurcan Bayraktar adlı şikayetçiye 300 gün bekleme zorunluluğu getirilmesi ve bu kişiden tıbbi rapor istenmesinin hiçbir zorunlu toplumsal gereksinime hizmet etmediğine hükmetti.

Söz konusu uygulamanın “hedeflenen meşru amaçlarla orantısız olmasının yanı sıra yeterli ve uygun sebeplerle de gerekçelendirilmediğini” belirten AİHM, “başvuru sahibinin özel hayatına saygı hakkına müdahaleyle sonuçlanan” bu eylemin “demokratik bir toplumda gerekli olmadığı” hükmüne vardı.

“İhlalin tespit edilmesinin tek başına yeterli adil tazmin oluşturduğuna” hükmeden AİHM, başvuru sahibine herhangi bir tazminat ödenmesine gerek görmedi. Ancak AİHM, Türkiye’yi Bayraktar’ın 564 euroluk mahkeme masraflarını ödemeye mahkûm etti.

Mahkeme ayrıca, bu uygulamanın doğrudan bir cinsiyet ayrımcılığı anlamana geldiğini ve doğacak çocuğun babasının kim olduğu üzerindeki belirsizliği önlemek amacıyla alınan bir tedbir olduğu savının bu ayrımcılığı haklı gösteremeyeceğine hükmetti.

Davacının cinsiyeti nedeniyle gördüğü muamelenin gerekli olmadığı ve hiçbir gerekçeyle haklı gösterilemeyeceği ifade edildi.

Ayrıca “soy kütüğünde karışıklık olmasını” önlemek gibi bir amacın, yani biyolojik babanın kim olduğunu tespit etme niyetinin, modern toplumda yeri olmadığı belirtildi. AİHM’in ön kararının ardından tarafların nihai bir karar alınmasını talep etmek için üç ay süreleri bulunuyor.

Paylaşın

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nden Kavala Ve Demirtaş İçin “Son Uyarı”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararını uygulamadığı için Türkiye hakkında “ihlal prosedürü” başlatan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, iş insanı Osman Kavala ile eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın derhal serbest bırakılmaları çağrısında bulundu.

“İlave önlemler almadan önce Türk makamlarını bir kez daha, Komite ile en yüksek seviyede yakın ilişkiye geçmeye şiddetle çağırıyoruz” diyen Bakanlar Komitesi, Kavala ve Demirtaş dosyalarına ilişkin ek adımların, 19-21 Eylül 2023 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan bir sonraki özel toplantıda ele alınacağı uyarısı yaptı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi,, 5-7 Haziran tarihlerinde Strasbourg’da yaptığı toplantıda, Türkiye’den Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Cem Vakfı’nın da aralarında olduğu 5 dosyayla birlikte, 19 ülkeyi ilgilendiren 38 karar aldı. Komite ayrıca, 78 hüküm ve kararla ilgili 16 farklı ülkeyi ilgilendiren 31 adet nihai karara da imza attı.

Komitesi, kararlar konusunda bir açıklama yaptı. Daha önce Kavala ile ilgili “ihlal süreci” başlatan ve AİHM’den aldığı ihlal sürecinin devamıyla ilgili mütalaanın ardından iş insanın serbest bırakılması için Türkiye’ye uyarılarını yineleyen Bakanlar Komitesi’nin son kararında, Ankara’ya yönelik ihtarın  dozunun sertleştiği görüldü.

Avrupa Konseyi Sekreteryası’na Kavala kararına uyulmaması konusunda Türkiye’ye karşı alınacak önlemlerle ilgili seçenekler konusunda 12 Temmuz’daki toplantıya kadar hazırlık yapma talimatı verildiği belirtilen açıklamada, iş insanın eylül ayına kadar serbest bırakılmaması halinde bu önerilerin masaya yatırılacağı aktarıldı. Kararda, Avrupa Konseyi organlarından ve üye ülkelerden Kavala’nın serbest bırakılması için Türkiye nezdinde temaslarını sürdürmeleri istendi.

Demirtaş için “ihlal süreci” başlayabilir

Bakanlar Komitesi, Demirtaş ile ilgili aldığı kararında ise daha önce Kavala’da olduğu gibi eski HDP Eş-Başkanı’nın davasında da Türkiye aleyhine “ihlal süreci” başlatılabileceği uyarısında bulundu. Kararda, Anayasa Mahkemesi’nin Demirtaş ile ilgili hükmünün  gecikmesinden de “derin üzüntü duyulduğu” kaydedildi.

Figen Yüksekdağ’ın da AİHM kararı uyarınca serbest bırakılmasın isteyen Bakanlar Komitesi, eylül ayındaki toplantıda bu iki kişinin serbest bırakılmaması halinde Türkiye aleyhine alınacak önlemlerin gözden geçirileceğini bildirdi.

AİHM’in hak ihlali kararı

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın başvurusunu karara bağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinin 4. fırkasını ihlal ettiğine hükmetti.

AİHM’in Demirtaş ve Yüksekdağ’ın başvurularına dair kararı, 6 yargıcın lehte, Türk yargıç Saadet Yüksel’in ise aleyhte oyu ile oy çokluğuyla alındı.

AİHM’den yapılan açıklamada, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir yardım alamadıklarını gerekçesiyle başvuruda bulunduğu belirtildi.

AİHM, Demirtaş ve Yüksekdağ’a 5 bin 500’er euro (126 bin 666 TL) manevi tazminat ve 2 bin 500 euro da mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti. Türkiye’nin AİHM’e gönderdiği yargıç Saadet Yüksel karara katılmadı.

AİHM daha önce de Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında “hak ihlali” kararları vermişti.

Aralık 2020 ve Kasım 2022’de verilen kararlarda başvurucuların tutukluluk hallerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı), 10. maddesi (ifade özgürlüğü), 18. maddesi (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlandırılması) ve 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinin (serbest seçimler) ihlal edildiğine hükmetmişti.

AİHM 2018’de de Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğine hükmetmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karar hakkında “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” demişti.

Paylaşın

HDP’den Demirtaş Ve Yüksekdağ Açıklaması: Türkiye’ye Yaptırım Uygulanacak

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, hakkında hak ihlali kararı vermişti.

Haber Merkezi / HDP, AİHM’in hak ihlali kararı verdiği Yüksekdağ ve Demirtaş’ın Eylül ayına kadar serbest bırakılmaması halinde Türkiye’ye yaptırım uygulanacağını duyurdu.

HDP’nin Twitter hesabından yapılan paylaşımda şu ifadelere yer verildi: “Türkiye’nin altına imza attığı uluslararası sözleşmeler ve üyesi olduğu kurumların tüm uyarılarına rağmen AKP yargısı önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve rehin tutulan arkadaşlarımızı serbest bırakmıyor.

Şimdi de Eylül ayına kadar serbest bırakılmamaları durumunda Türkiye yeni yaptırımlarla karşı karşıya kalacak. Rehine siyasetinden vazgeçin arkadaşlarımızı serbest bırakın!”

AİHM’in hak ihlali kararı

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın başvurusunu karara bağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinin 4. fırkasını ihlal ettiğine hükmetti.

AİHM’in Demirtaş ve Yüksekdağ’ın başvurularına dair kararı, 6 yargıcın lehte, Türk yargıç Saadet Yüksel’in ise aleyhte oyu ile oy çokluğuyla alındı.

AİHM’den yapılan açıklamada, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir yardım alamadıklarını gerekçesiyle başvuruda bulunduğu belirtildi.

AİHM, Demirtaş ve Yüksekdağ’a 5 bin 500’er euro (126 bin 666 TL) manevi tazminat ve 2 bin 500 euro da mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti. Türkiye’nin AİHM’e gönderdiği yargıç Saadet Yüksel karara katılmadı.

AİHM daha önce de Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında “hak ihlali” kararları vermişti.

Aralık 2020 ve Kasım 2022’de verilen kararlarda başvurucuların tutukluluk hallerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı), 10. maddesi (ifade özgürlüğü), 18. maddesi (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlandırılması) ve 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinin (serbest seçimler) ihlal edildiğine hükmetmişti.

AİHM 2018’de de Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğine hükmetmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karar hakkında “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” demişti.

Paylaşın

AİHM, Tutuklu HDP’lilerin Tahliye Edilmesi Çağrısını Yineledi

Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) 13 eski milletvekili için verdiği “ihlal” kararına Türkiye’nin itirazını reddeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, tutuklu HDP’lilerin tahliye edilmesi çağrısını yineledi.

AİHM Büyük Daire’nin kararının kendilerini haklı çıkardığını söyleyen HDP’nin Hukuktan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren, “Mahkemeden, bir an önce kararın gereğini yerine getirmesini bekliyoruz. Bir an önce tahliye kararını vermesini bekliyoruz.” dedi ve ekledi:

“Bu karar bir kez daha Türkiye’nin, bizim HDP’ye dönük operasyonların siyasi saikle yapıldığını, hukuki tarafının olmadığını, tamamının siyasi motivasyonla yapıldığını, tutuklamaların bu motivasyonla yapıldığını, seçme seçilme hakkının, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini bir kez daha teyit eden bir mahkeme kararıdır. Dolayısıyla mahkemelerden bu kararını ifasını bekliyoruz.”

Büyük Daire, AİHM tarafından geçen yıl HDP’nin eski eş genel başkanlarından Figen Yüksekdağ ve İdris Baluken ile eski milletvekillerinden Besime Konca, Abdullah Zeydan, Nihat Akdoğan, Selma Irmak, Ferhat Encu, Gülser Yıldırım, Nursel Aydoğan, Çağlar Demirel, Ayhan Bilgen, Burcu Çelik ve Leyla Birlik hakkında verilen “ihlal” kararına, Türkiye’nin itirazını değerlendirdi.

Büyük Daire dün açıkladığı kararında, itirazı reddetti. Böylece, AİHM’in 13 eski milletvekili hakkında 8 Kasım 2022’de aldığı karar kesinleşmiş oldu.

Mahkeme, karar gerekçesinde AİHM Büyük Dairesi’nin HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verilen karara atıfta bulunarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5’inci ve 18’inci maddelerinin ihlal edildiğine hüküm getirdi. Gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi:

“Mahkeme, müdahil tarafların görüşlerinde olduğu gibi, başvuranların maruz kaldıkları tutuklamaların, çoğulculuğu bastırmak ve demokratik toplum kavramının özünde yer alan siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlamak gibi ‘gizli bir amacı’ izlediğinin her türlü makul şüphenin ötesinde tespit edildiği kanısına varmıştır.”

Başvuranlara ödenmesi gereken tazminatları da hatırlatan mahkeme, HDP’lilerin tutukluluk hallerinin devam etmesinin ihlali sürdüreceğine vurgu yaptı. HDP’lilerin tahliye edilmesi çağrısı yapan mahkeme, şu görüşleri dile getirdi :

“Bu koşullarda, halen özgürlüklerinden yoksun bırakılan başvuranlarla ilgili olarak, aynı olgusal bağlamla ilgili gerekçelerle tutukluluk halinin devam etmesi, haklarının ihlalinin uzamasına ve Sözleşme’nin 46. maddesinin 1. fıkrası bağlamında, davalı devlete düşen mahkeme kararına uyma yükümlülüğü görevini yerine getirmemesine neden olacaktır. Dolayısıyla mahkeme, hükümetin başvuranların özgürlüklerinden yoksun bırakılmalarına son vermeye ve derhal serbest bırakılmalarını sağlamaya yönelik gerekli bütün tedbirleri alması gerektiği kanaatine varmaktadır.”

Türkiye’nin itirazı AİHM Büyük Dairesi tarafından reddedilince, Türkiye aleyhindeki karar da kesinleşmiş oldu. AİHM bugüne kadar Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş için 18’inci maddenin ihlali kararı vermişti.

HDP’den tahliye çağrısı

Kararı VOA Türkçe’den Arzu Çakır’a değerlendiren HDP’nin Hukuktan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren, AİHM Büyük Daire’nin kararının kendilerini haklı çıkardığını söyledi. HDP’lilerin derhal tahliye edilmesi gerektiğini savunan Eren, şunları kaydetti:

“Mahkemeden, bir an önce kararın gereğini yerine getirmesini bekliyoruz. Bir an önce tahliye kararını vermesini bekliyoruz. Bu karar bir kez daha Türkiye’nin, bizim HDP’ye dönük operasyonların siyasi saikle yapıldığını, hukuki tarafının olmadığını, tamamının siyasi motivasyonla yapıldığını, tutuklamaların bu motivasyonla yapıldığını, seçme seçilme hakkının, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini bir kez daha teyit eden bir mahkeme kararıdır. Dolayısıyla mahkemelerden bu kararını ifasını bekliyoruz.”

İdris Baluken cezaevinden çıktı

Bu arada, kararın çıkmasından saatler sonra Eski HDP Diyarbakır milletvekili İdris Baluken, infazını tamamlayarak cezaevinden çıktı. Grup Başkanvekili olduğu dönemde 4 Kasım 2016 tarihinde gözaltına alınarak tutuklanan Baluken, Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış ve 9 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

30 Ocak 2017’de görülen duruşmada hakkında verilen tahliye kararı sonra cezaevinden çıkan Baluken, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine yeniden tutuklanmıştı. Baluken, 6 yıl 5 ay 1 gün tutuklu kaldıktan sonra Sincan Cezaevi’nden çıkmış oldu.

Paylaşın

Avrupa Konseyi’nden Türkiye’ye “Toplanma Özgürlüğü” Çağrısı

Avrupa Konseyi, Türkiye’den 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarında belirtilen ilkeler doğrultusunda ‘kuvvetli bir şekilde’ değiştirmesini istedi. 

Avrupa Konseyi, ayrıca Türkiye’den, göz yaşartıcı gaz ve diğer silahların kullanımına ilişkin 2016 tarihli yönetmeliğin uygulanmasının uluslararası standartlara tam olarak uygunluğunu sağlamaya çağırdı.

Öte yandan Avrupa, Türkiye’ye, AİHM kararlarını uygulayarak, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması çağrısını yineledi.

AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetlemek için üç ayda bir toplanan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Strazburg’da yaptığı son toplantısında, AİHM tarafından “derhal serbest bırakılması” kararı alındığı halde halen cezaevinde tutulan eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile işadamı Osman Kavala dosyasını görüştü. Komite, bir kez daha, Kavala ve Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasını istedi.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM’nin kararlarının uygulanmasını denetlemek için yaptığı son üç aylık toplantısında ‘Oya Ataman grubu davasına’ ilişkin ara karar kabul etti.

Türkiye’de barışçıl toplanma özgürlüğüne yönelik orantısız müdahaleleri 15 yılı aşkın bir süredir  incelediğini hatırlatan Komite, Türk makamlarının, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu AİHM ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarında belirtilen ilkeler doğrultusunda ‘kuvvetli bir şekilde’ değiştirmesini istedi.

Ayrıca Türk makamları, göz yaşartıcı gaz ve diğer silahların kullanımına ilişkin 2016 tarihli yönetmeliğin uygulanmasının uluslararası standartlara tam olarak uygunluğunu sağlamaya çağrıldı.

Türkiye’den son beş yıl içinde toplantı ve gösterilerin polis tarafından denetlenmesi ve 2911 sayılı Kanun’un ihlaline ilişkin kovuşturma ve mahkumiyet kararlarının sayısı hakkında ayrıntılı bilgi verilmesi de istendi.

Bakanlar Komitesi, Türk makamlarını, ilgili kanunların uygulanması ve insan hakları konusunda hakim, savcı ve kolluk kuvvetleri personeline eğitim vermeye davet etti.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi eski başkanı Oya Ataman’ın 2000 yılında İstanbul Sultanahmet Parkı’nda F tipi cezaevlerini protesto etmek için basın açıklaması yapmasına polis müdahale ederek izin vermemişti.

Demirtaş’a “tutukluluk dışı bir formül”

Bakanlar Komitesi, Türkiye’de seçim tarihinin açıklandığı güne denk gelen toplantısında, genel seçimlerin önemli aktörlerinden eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında bir ara kararı kabul etti.

AİHM’in Demirtaş hakkında kabul ettiği AİHS 18. madde uyarınca, ‘başvuranın tutukluluğunun çoğulculuğu bastırmak ve siyasi tartışmanın serbestliğini sınırlamak’ gibi gizli bir amacı güttüğüne ilişkin tespitini göz önünde bulunduran Komite; kararında, “Türk makamlarını bir kez daha, özellikle de Anayasa Mahkemesi önündeki yargılama bitene kadar ‘tutuklama dışındaki diğer tedbirleri’ araştırarak, başvuranın derhal serbest bırakılmasını sağlamaya çağırır” ifadesine yer verdi.

Bakanlar Komitesi, AİHM’in bu kararlarının uygulanması için gerekli özel tedbirlerin yanısıra, yargı bağımsızlığına yönelik garantilerin güçlendirilmesi de dahil, genel tedbirlerin alınması çağrısında bulundu.

Osman Kavala kararı

Bakanlar Komitesi, AİHM kararlarının uygulanmaması nedeniyle Ankara hükümeti aleyhinde “ihlal prosedürü” düğmesine bastığı Osman Kavala dosyasını da görüştü. Kavala’nın, AİHM tarafından 3 yıl önce alınan bir kararla serbest bırakılmasını istediği halde hala hapiste olduğunu belirten Komite, bu durumun sona ermesi için Ankara hükümeti ile gerekli temasların kurulmasını istedi.

Avrupa Konseyi’nden karara ilişkin yapılan açıklamada, “Türk makamlarının, başta Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması da dahil, bu konuda mümkün olan en kısa sürede ek bir taahhütte bulunması elzemdir” denildi.

Paylaşın

Avrupa Konseyi’nden Demirtaş ve Kavala İçin Serbest Bırakın Çağrısı

Avrupa Konseyi, Türkiye’den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş için verdiği kararın acil olarak uygulanması çağrısında bulundu.

Avrupa Konseyi, geçen yıl AİHM kararına rağmen Osman Kavala’yı serbest bırakmayan Türkiye hakkında “ihlal süreci” başlatmıştı.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala’nın acil olarak serbest bırakılması yolundaki çağrısını yineledi.

Bakanlar Komitesi adına büyükelçiler seviyesinde bu hafta toplanan Daimi Delegeler Komitesi’nin iki ayrı kararında, Türkiye’den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ilgili kişilerle ilgili verdiği kararlara uymamasından “derin üzüntü” duyulduğu belirtilerek, bu kararların acilen uygulanması istendi.

Selahattin Demirtaş kararının gecikmesi eleştirildi

Bakanlar Komitesi’nin Demirtaş ile ilgili kararında, Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak kararın gecikmesi eleştirildi.

Türk yetkililerin, Anayasa Mahkemesi’nin konuyla ilgili kararını bir an önce ve AİHM içtihatlarına uygun olarak alması için gerekli çabayı göstermesi istendi.

Kararda, AİHM kararlarına uyulması için Türkiye’den gerekli tedbirlerin alınması istenirken, bu çerçevede Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) siyasi iktidarın etkisinden kurtarılmasının güvence altına alınması çağrısında bulunuldu.

Kararda siyasi tartışma, çoğulculuk, siyasi temsilcilerin ifade özgürlüklerinin garanti altına alınması konusunda da gerekli tedbirlerin alınması istedi.

Osman Kavala için ihlal süreci başlatılmıştı

Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi geçen yıl AİHM kararına rağmen Kavala’yı serbest bırakmayan Türkiye hakkında “ihlal süreci” başlatmıştı.

Bu süreç çerçevesinde AİHM Büyük Dairesi’nin bir kez daha Kavala’yı serbest bırakmayan “Türkiye’nin ihlali sürdürdüğü” yolundaki kararından sonra Bakanlar Komitesi, Türkiye’ye karşı üyelikten atılma da içinde olmak üzere alınacak yaptırımlara ilişkin sekreterya ile ilişkilerini sürdürüyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

AİHM, Berkin Elvan’ın Ailesinin Açtığı Davada Türkiye’yi Mahkum Etti

Gezi Parkı olayları sırasında kafasına gaz kapsülü isabet etmesi sonucu ağır yaralanan Belkin Elvan, 265 gün komada kaldıktan sonra yaşamını yitirmişti. AİHM, Berkin Elvan’ın ailesinin açtığı davada Türkiye’yi mahkum etti.

Euornews Türkçe‘nin AİHM gerekçeli kararında, Berkin’nin ölümüyle ilgili Türkiye’de yetkililerin sorumlularla ilgili “etkili bir soruşturma yapmamasının” insan hakları ihlali teşkil ettiği görüşüne vardı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ‘Gezi olaylarının sembolü’ haline gelen 15 yaşında yaşama gözlerini yuman Berkin Elvan’ın ailesinin açtığı davada Türkiye’yi mahkum etti.

Elvan’ın anne ve babası Sami ve Gülsüm Elvan ile iki kız kardeşi Gamze ve Özge Elvan 2019 yılında Türkiye aleyhine AİHM’de dava açmıştı.

AİHM, başvuruyla ilgili olarak Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşam hakkıyla ilgili 2 maddesini ihlal ettiğine hükmetti.

AİHM’in gerekçeli kararı: Türkiye’de sorumlularla ilgili etkili soruşturma yapılmadı

AİHM gerekçeli kararında, Berkin’nin ölümüyle ilgili Türkiye’de yetkililerin sorumlularla ilgili “etkili bir soruşturma yapmamasının” insan hakları ihlali teşkil ettiği görüşüne vardı.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkıyla ilgili 2.maddesin usül uyarınca ihlal edildiğine hükmeden Strasbourg Mahkemesi, ölümle ilgili zamanın İstanbul emniyet müdürü ve valinin sorumluluklarıyla ilgili Türk yetkililerin etkili bir soruşturmayı gerçekleştirmediği görüşüne vardı.

Başvuru sahiplerinin ölüme neden olan polis görevlisinin daha ağır bir mahkumiyetle cezalandırılması yolundaki şikayetiyle ilgili Türkiye’de duruşmaların devam ettiği ve iç hukuk yollarını tüketilmediğine karar veren AİHM, bu konuda şu anda bir karar veremeyeceğini bildirdi.

Gezi Parkı olayları sırasında kafasına gaz kapsülü isabet etmesi sonucu ağır yaralanan Belkin Elvan, 265 gün komada kaldıktan sonra yaşamını yitirmişti.

Elvan’nın 16 Haziran 2013 tarihinde ailesinin deyimiyle ekmek almaya giderken kafasından gaz kapsülü ile vurularak, 15 yaşında hayatını kaybetmesi ülke genelinde büyük tepki uyandırmıştı. Yaralandığında 45 kilo olan Berkin, hayatını kaybettiği gün 16 kiloya düşmüştü.

Paylaşın

Türkiye, AİHM’de En Çok Dava Başvurusu Olan Ülke!

AİHM tarihinin ilk kadın başkanı İrlandalı yargıç Siofra O’Leary tarafından Strasbourg’da düzenlenen basın toplantısıyla açıklanan verilere göre, Mahkeme gündeminde 2021 sonunda yaklaşık 70 bin olan dava başvurusu sayısı 2022 sonunda 74 bin 650’ye yükselmiş durumda. Türkiye bu başvurularda 1 Ağustos 2022 tarihinden bu yana ilk sırada yer alıyor.

AİHM gündemindeki başvuruların 20 bin 110’u Türkiye kaynaklı hak ihlâli şikayetlerinden oluşuyor ve AİHM’nin toplam iş yükünün yüzde 26,9’una eşit. Türkiye yaklaşık 20 yıldır AİHM’de hakkında en fazla dava başvurusu olan ülke konumunda değildi. Türkiye’ye yönelik başvurular da AİHM açısından hiçbir zaman bu denli önemli bir iş yükü oluşturmamıştı.

Ukrayna’yı işgal eden Rusya’nın Avrupa Konseyi’nden dışlanması, Türkiye’nin AİHM’de (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) hakkında en fazla dava başvurusu olan devlet konumuna yükselmesine neden oldu.

Bir Avrupa Konseyi organı olan AİHM’nin bugün açıklanan 2022 bilançosu, Türkiye’nin Mahkeme’de hakkında en fazla dava başvurusu olan ülke haline geldiğini ortaya koydu.

AİHM tarihinin ilk kadın başkanı İrlandalı yargıç Siofra O’Leary tarafından Strasbourg’da düzenlenen basın toplantısıyla açıklanan verilere göre, Mahkeme gündeminde 2021 sonunda yaklaşık 70 bin olan dava başvurusu sayısı 2022 sonunda 74 bin 650’ye yükselmiş durumda. Türkiye bu başvurularda 1 Ağustos 2022 tarihinden bu yana ilk sırada yer alıyor.

Türkiye başvuruları

AİHM gündemindeki başvuruların 20 bin 110’u Türkiye kaynaklı hak ihlâli şikayetlerinden oluşuyor ve AİHM’nin toplam iş yükünün yüzde 26,9’una eşit. Türkiye yaklaşık 20 yıldır AİHM’de hakkında en fazla dava başvurusu olan ülke konumunda değildi. Türkiye’ye yönelik başvurular da AİHM açısından hiçbir zaman bu denli önemli bir iş yükü oluşturmamıştı.

Türkiye’ye karşı dava başvurularının yarısını 15 Temmuz darbe girişimi sonrası alınan tedbirler kapsamındaki tutuklama, yargılama ve kamu sektöründe işten çıkarmalara bağlı şikayetler oluşturuyor. AİHM’nin 2023 yılı içinde bu dava grubuyla ilgili içtihat niteliğinde bir karar açıklaması bekleniyor.

Dava başvurusu sayısında Türkiye’yi sırasıyla Rusya (16 bin 750), Ukrayna (10 bin 400), Romanya (4 bin 800), İtalya (3 bin 550), Yunanistan (2 bin 800), Polonya (2 bin 450) ve Azerbaycan (2 bin 150) izliyor. Türkiye, Rusya, Ukrayna, Romanya ve İtalya’ya karşı başvurular AİHM iş yükünün yüzde 74’ünü oluşturuyor. Dava başvurularında, halihazırda hakkında hiçbir şikayet olmayan Lihtenştayn en alt sırada yer alırken, Andora’ya karşı 5, İrlanda’ya karşı ise 10 başvuru bulunuyor.

AİHM kararları

AİHM 2022’de üyesi 47 devlete karşı toplam bin 163 karara hükmetti. Mahkeme 2010’dan bu yana bir yıl içinde bu kadar karara hükmetmemişti. Geçen yıl açıklanan kararların bin 59’unda AİHS’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) en az bir maddesinin ihlâl edildiği sonucuna varıldı. En çok ihlâl “özgürlük ve güvenlik” hakkıyla ilgili 5’inci madde temelinde verildi.

Bu maddeyle ilgili 407 ihlâl kararı açıklandı. Sözleşmenin “işkence ve kötü muamelenin yasaklanması”yla ilgili 3’üncü maddesi temelinde 403, “adil yargılanma” hakkıyla ilgili 6’ncı maddesi temelinde 346, “mahkemeler önünde etkili başvuru” hakkıyla ilgili 13’üncü maddesi temelinde ise 237 ihlâle hükmedildi.

AİHM’nin geçen yıl haklarında en çok dava kararı açıkladığı devletler sırasıyla Rusya (384), Ukrayna (144), Romanya (81), Türkiye (80), Macaristan (35), Polonya (34) ve Moldova (34) oldu.

Türkiye davalarında açıklanan kararlardan 73’ünde AİHS’nin en az bir maddesinin ihlal edildiğine, beş davada hiçbir ihlâl olmadığına, diğer iki davada ise başka yollarla çözüme hükmedildi. Türkiye’yle ilgili ihlâl kararlarında AİHS’nin emniyet ve güvenlik hakkıyla ilgili 5’inci maddesinin 27 kez, mülkiyet hakkıyla ilgili Ek Protokolün 1’nci maddesinin 20 kez, adil yargılanmayla ilgili 6’ncı maddenin ise 19 kez ihlâl edildiği açıklandı.

AİHM verilerine göre 2022’de Türkiye davalarında dostane çözüm sayısı da azaldı. 2020’de 167, 2021’de ise 43 olan dostane çözüm sayısı 2022’de 10’a geriledi.

AİHM geçen yıl 2021’e oranla yüzde 61 artışla 3 bin 106 ihtiyati tedbir başvurusu kaydetti. Bunlardan bin 94’üne olumlu yanıt verildi. Olumlu yanıt içeren ihtiyati tedbir kararlarının 748’ini Belçika’da göç konularıyla ilgili dosyalar oluşturuyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

AİHM, Türkiye’yi 168 Yargı Üyesinin Açtığı Davada Mahkum Etti

15 Temmuz darbe girişiminin ardından görevden alınan ve tutuklanan 168 yargı mensubunun yaptığı başvuruyu karara bağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Ankara’nın insan hakları ihlalinde bulunduğuna hükmetti.

Türkiye, AİHM’in verdiği karar gereği başvuru sahiplerine 5’er bin euro tazminat ödeyecek.

AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5. maddesinin 1. fıkrasının ihlal edildiği görüşüne vardı.

Gözaltılar hukuksuz

Gerekçeli kararda, başvuru sahiplerinin “duruşma öncesi gözaltına alınmalarının hukuksuz olduğuna” hükmedildi.

AİHM kararında başvuru sahiplerinin duruşma öncesi makul bir şüphe olmadan tutuklanmalarının insan hakları ihlali teşkil ettiği görüşüne varıldı.

Başvuru sahipleri darbe girişiminin ardından “Fetullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması” üyeliği suçlamasıyla tutuklanmıştı.

AİHM’den yapılan açıklamada, başvuru sahiplerinin önemli bir kısmının Türkiye’deki temyiz mahkemesine ve Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları başvurularla ilgili hukuki sürecin sürdüğü aktarıldı.

AİHM’in bugünkü hükmüyle birlikte darbe girişimi sonrası tutuklanan yargı üyelerinin yaptığı başvurularla ilgili verilen ihlal kararlarının sayısı 825’i geçti.

AİHM nedir?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), uluslararası bir teşkilat olan Avrupa Konseyi’ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir.

Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, toplulukların, tüzel kişilerin ve diğer devletlerin, belirli usul ve kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir.

46 Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanımaktadır. Mahkeme, Fransa’nın Strazburg şehrinde bulunmaktadır.

Avrupa Birliği’nin günümüzde Avrupa Konseyi’ne ait bayrağı kullanıyor olması çeşitli kafa karışıklıklarına yol açıyorsa da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Avrupa Birliği’nin değil, hemen hemen tüm Avrupa devletlerinin üyesi olduğu ayrı bir uluslararası teşkilat olan Avrupa Konseyi’nin organıdır.

Ancak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihadı, Avrupa Birliği için de olmazsa olmaz asgarî standartları oluşturmaktadır.

Paylaşın