Avrupa Birliği’nden Rusya’ya Yeni Yaptırımlar

Avrupa Birliği (AB), Rusya’ya karşı dördüncü yaptırım paketinde uzlaştı. Paketin ayrıntıları henüz resmen açıklanmazken diplomatlardan alınan bilgilere göre yaptırımlar, Rusya’dan çelik ve demir ithalatına yasak, petrol şirketleri ve enerji sektörüne yatırım yasağı, değeri 50 bin euroyu aşan otomobiller dahil, lüks malların Rusya’ya ihracatının yasaklanması gibi önlemler içeriyor.

Paket çerçevesinde ayrıca, aralarında İngiliz Chelsea futbol takımının sahibi Rus milyarder Roman Abramoviç’in de bulunduğu 15 kişinin yaptırım listesine dahil edildiği belirtiliyor.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’nin Rusya’nın Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası da dahil olmak üzere önde gelen çok uluslu kuruluşlara üyelik haklarını askıya almaya çalıştığını da söyledi. Yaptırımlar AB’nin resmi gazetesinde yayınlandıktan sonra yürürlüğe girecek.

Birleşmiş Milletler’den ‘nükleer çatışma olasılığı’ uyarısı

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Genel Merkezi’nde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Ukrayna yanıyor. Ülke dünyanın gözleri önünde yok ediliyor.” dedi.

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşının siviller üzerindeki etkisinin ”korkunç boyutlara” ulaştığını söyleyen Guterres, ”Sonuç ne olursa olsun, bu savaşın kazananı olmayacak, sadece kaybedenleri olacak.” diye konuştu.

Guterres, bu savaşın Ukrayna’nın da ötesine geçtiğini belirterek, ”Aynı zamanda dünyanın en savunmasız insanlarına ve ülkelerine yönelik bir saldırı. Ukrayna üzerine savaş yağarken, Demokles’in kılıcı küresel ekonominin, özellikle de gelişmekte olan dünyanın üzerinde sallanıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Rusya’nın nükleer alarm seviyesini yükseltmesinin ise ”tüyler ürperten” bir gelişme olduğuna dikkati çeken Guterres, ”Bir zamanlar düşünülemez olan nükleer çatışma olasılığı, şimdi yeniden olasılık dahilinde.” dedi. Antonio Guterres, ”Ukrayna halkının üzerine salıverilen dehşeti durdurma, diplomasi ve barış zamanı.” ifadelerini kullandı.

Türkiye, Fransa, Almanya, İsrail, Hindistan ve Çin’e ise arabuluculuk çabaları dolayısıyla teşekkür eden Guterres, Ukrayna üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturulmasının ise ”gerilimi artırma riski taşıdığı” değerlendirmesinde bulundu.

Sivil can kaybı 46’sı çocuk 636’ya yükseldi

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Ukrayna’da Rusya’nın saldırılarının başladığı 24 Şubat’tan 13 Mart’a kadar 46’sı çocuk olmak üzere 636 sivilin yaşamını yitirdiğinin teyit edildiğini bildirdi.

İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Ukrayna’da çatışmaların sürdüğü Harkiv ve Mariupol gibi kentlerden bilgilerin gelmesi geciktiği için, hayatını kaybeden sivillerin sayısının daha yüksek olabileceğine dikkat çekti. Komiserlik, yaralananların sayısını ise bin 125 olarak bildirdi. Bir gün önce ise yaşamını yitirenlerin sayısının 596, yaralananların sayısının ise bin 67 olduğu açıklanmıştı.

Paylaşın

Avrupa Birliği Liderlerinden ‘Versay Bildirisi’

Avrupa Birliği (AB) liderleri, üye ülkelerin ithal ettiği çip, gıda ve ham maddeye bağımlılığın azaltılması konusunda anlaştı. Paris’te Versay Sarayı’nda gerçekleştirilen AB Liderler Zirvesi sonunda yayımlanan Versay bildirisi ile AB’nin küresel gıda, mikroişlemciler, ilaç, ham madde ve dijital teknoloji tedarikçilerine olan bağımlılığını düşürmesi taahhüdünde bulunuldu.

Kovid 19 salgını ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali AB’nin ilaç, gıda, çip ile birlikte buğday, petrol ve doğalgaza bağımlılığını bir kez daha gündeme getirmişti.

“Rusya’nın açtığı savaş Avrupa tarihinde tektonik bir değişim oluşturmaktadır” denilen bildiride, Avrupa ülkelerinin kendi güvenlikleri ve Avrupa’nın egemenliği, bunun yanı sıra bağımlılıklarının azaltılması için daha fazla sorumluluk alma kararını verdiği ifade edildi.

Bildiri “savunma kabiliyetlerinin güçlendirilmesi”, “enerji bağımlılıklarının azaltılması” ve “daha sağlam ekonomik temel inşa edilmesi” başlıklarından oluştu.

Savunmaya daha fazla yatırım

“Savunma kabiliyetlerinin güçlendirilmesi” başlığında Aralık 2021’de Avrupa ülkelerinin stratejik özerkliği artırma yönünde aldığı karara atıf yapılarak transatlantik ilişkiler ve AB-NATO iş birliği ile AB’nin karar almada özerkliğinin altı çizildi.

AB’nin güçlü olmasının NATO’ya tamamlayıcı olacağı vurgulanan bildiride, AB ülkelerinin savunmaya ve yenilikçi teknolojilere daha fazla yatırım yapması gerektiği kaydedildi.

Bunun için stratejik eksiklikleri belirleyerek savunma harcamalarının artırılması, üye ülkeler arasında ortak projeler ve ortak alımlarla iş birliklerinin geliştirilmesi, kritik ve yükselen teknolojilere yatırım yapılması, KOBİ’ler de dahil olmak üzere savunma sanayisinin güçlendirilmesi gerektiği ifade edildi.

Ayrıca siber alanda dayanıklılığın kuvvetlendirilmesi, bunun için altyapının geliştirilmesi, dezenformasyonla mücadelenin artırılması, uzay sanayisinin güçlendirilmesi gibi unsurlara işaret edildi.

AB liderleri, bildiride AB Komisyonunun savunma yatırımlarının nerelere yönlendirilmesi gerektiği konusunda Avrupa Savunma Ajansı ile koordinasyon içinde mayıs ortasına kadar analiz hazırlamasını, burada Avrupa savunmasının sanayi ve teknolojik temelinin güçlendirilmesi için öneriler sunmasını istedi.

Bildiride aynı zamanda AB’nin ortaklarının Avrupa Barış Fonu’nun kullanımının artırılması da dahil olmak üzere tüm araçlarla destekleneceği vurgulandı.

Enerjide bağımlılık düşürülecek

“Enerjide bağımlılığın azaltılması başlıklı” kısımda AB’nin 2050 yılı iklim hedefleri kapsamında iddialı hedefler belirlediği kaydedildi.

Bildiride “Mevcut durum enerji kaynaklarımızın güvenliğini nasıl sağladığımıza dair kapsamlı bir yeniden değerlendirmeyi gerektiriyor” ifadesi kullanıldı.

Rus gaz, petrol ve kömürüne bağımlılıktan en kısa sürede aşamalı biçimde çıkılmasında uzlaşıldığına işaret edilen bildiride, üye ülkelerin enerji kaynakları tercihlerinde fosil yakıtlara bağımlılıklarını hızla azaltması gerektiği belirtildi.

Doğalgaz arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) rotalarının kullanımı ile Avrupa’da hidrojen piyasasının geliştirilmesinin önemi vurgulandı.

Yenilenebilir enerji yatırımlarına ve bunların lisans süreçlerine hız verilmesinin önemine işaret edilerek, Avrupa’daki gaz ve elektrik bağlantılarının kuvvetlendirilmesi gerektiği kaydedildi.

Bildiride enerji verimliliğinin artırılması gerektiğine dikkat çekildi. Depolarda yeterli seviyede doğalgaz olmasını sağlamak ve ortak dolum operasyonları konusunda çalışılacağı belirtilen bildiride, elektrik piyasalarının faaliyetinin gözlemleneceği ifade edildi.

Ekonomik temel kuvvetlendirilecek

“Daha sağlam ekonomik temel inşa edilmesi” başlıklı bölümde Tek Pazar’ı tamamlamaya ve güçlendirmeye devam edileceği vurgulandı.

Bildiride Avrupa’nın ekonomik temelinin daha dayanıklı, rekabetçi, yeşil ve dijital geçişlere uygun hale getirileceği, stratejik bağımlılıkların azaltılacağı belirtildi.

Kritik ham maddeler konusunda AB’nin stratejik ortaklıklar yapacağına, stratejik depolama ve kaynakların verimli kullanımına yöneleceğine işaret edilerek, çipler konusunda arz zincirinin çeşitlendirileceği vurgulandı ve AB’nin bu alana daha fazla yatırım yapacağı, üretimini artıracağı kaydedildi.

  • AB ülkeleri çip ihtiyacının önemli bir kısmını ABD ve Tayvan’dan karşılıyor.

Bildiride bitki bazlı protein üretimi artırılarak ithal temel tarım ürünlerine ve girdilere bağımlılığın azaltılacağı, gıda güvenliğinin iyileştirileceği belirtildi.

AB Komisyonu açıklamaları

Rusya’ya yeni yaptırım paketi yolda

Bildiriye ilişkin açıklamalarda bulunan Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna’nın işgaline de değinerek Rusya’ya yönelik dördüncü yaptırım paketini hazırladıklarını söyledi.

Von der Leyen, Rusya’ya karşı şimdiye kadar 3 güçlü yaptırım paketini uyguladıklarını hatırlatarak, “Dördüncü yaptırım paketini getireceğiz. Bu yaptırımlar Rusya’yı küresel ekonomik sistemden daha da izole edecek. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’yı işgalinin maliyetini daha da artıracak” diye konuştu.

Ukrayna’nın AB üyeliği ve ek bütçe

Ukrayna’nın AB’ye yaptığı üyelik başvurusuna da değinen Von der Leyen, “Ukrayna’nın AB’ye üyelik başvurusu, ülkenin ulusal egemenliği ile iradesinin, kendi kaderini seçme hakkının ifadesidir. Bugün Ukrayna için bize doğru gelen yolu açtık. Ukraynalılar Avrupa ailesinin parçasıdır” ifadesini kullandı.

Ursula von der Leyen, AB üyeliği için bazı şartların yerine getirilmesi gerektiğini hatırlatarak, süreçle ilgili müthiş bir hız bulunduğunu, böylece Ukrayna’nın Avrupa ailesinin parçası olduğunun görüldüğünü sözlerine ekledi.

AB Konseyi Başkanı Charles Michel de Ukrayna’ya yapılacak askeri yardımlar için daha önceki 500 milyon Euro’ya ek olarak 500 milyon Euro’luk bütçeyi kabul ettiklerini söyledi.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Vatandaşlara Enerji Tasarrufu Çağrısı

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rus petrol, doğal gaz ve kömürüne bağımlılığı daha hızlı bir şekilde azaltmak için halka enerji tasarrufu çağrısında bulundu.

Alman kamu yayıncılık kuruluşu ZDF’e konuşan Von der Leyen, bu hedefe herkesin katkı sağlayabileceğini belirterek ekonomi dünyasındaki enerji tasarruf programları; yeni sevkiyat yolları kullanılması ve yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesiyle birleştiğinde Rus doğal gazından çok daha hızlı bir şekilde bağımsız olunabileceğini kaydetti.

Von der Leyen, ABD’nin Rus petrolü ithalatını durdurma kararına atıfla, AB’nin şu aşamada böyle bir adım atmaması kararını da savundu. Moskova’ya yönelik yaptırım kararlarının Batılı müttefikler arasında istişare edilerek alındığına işaret eden AB Komisyonu Başkanı, ABD’nin AB’ye göre Rus petrolünden daha kolayca vazgeçebilecek durumda olduğunu söyledi.

“Kendimize zarar vermemeliyiz”

Von der Leyen, “Petrol fiyatlarının çok fazla yükselmemesine dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü bu bize zarar verir. Kendimize zarar vermeden Putin üzerinde azami etkiye ulaşabilmek için hassas bir denge gözetmemiz gerek” diye konuştu.

Ukrayna’daki savaştan kaçan 2 milyon kişiye de değinen von der Leyen, “Korkarım ki bu daha başlangıç. Çok daha yüksek rakamlar göreceğiz” öngörüsünde bulundu. AB üyesi 27 ülkenin  sığınmacılara kapıları açtığına ve oturma izni, istihdam piyasasına erişim, sağlık hizmetleri, çocukların okula gitmesi gibi haklar tanıdığına işaret eden von der Leyen, en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan Polonya, Macaristan, Romanya ve Slovakya’ya bu bağlamda teşekkür etti.

AB, enerjide ‘Rusya’ya bağımlılıktan kurtulma’ planı hazırladı

Öte yandan Avrupa Birliği, Rusya’dan ithal ettiği doğal gaz miktarını 1 yıl içinde 3’te 2 oranında azaltmak için plan hazırladı.

AB Komisyonu, enerji arz güvenliğini artırmak ve Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmak için yeni doğal gaz tedarikçileri bulmayı, alternatif yakıtlara yönelmeyi, yenilenebilir yatırımları hızlandırmayı ve kış öncesinde doğal gaz depolarını doldurmayı içeren “REPowerEU” adlı planını açıkladı.

Plan şu şekilde olacak:

  • AB ülkeleri sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarikini artıracak.
  • Rusya dışındaki tedarikçilerden boru hatlarıyla doğal gaz alımı da yükseltilecek.
  • Hidrojen ve biyometan gibi alternatif gazlara yatırım yapılacak.
  • AB üyesi ülkeler doğal gaz depolarını 1 Ekim’e kadar en az yüzde 90 oranında doldurmak zorunda olacak. Bu konuda AB Komisyonu yasal mevzuat hazırlayacak.
  • Üye ülkelerin gaz depolarının doldurulması için ortak doğal gaz alım operasyonları düzenlenecek.
  • Ortak gaz alımları AB tarafından desteklenecek.
  • Yapıların çatılarına güneş paneli kurulumuna hız verilecek.
  • Isı pompası kullanımı artırılacak.
  • Yapıların yalıtımına öncelik verilecek.
  • Enerji verimliliği artırılacak.
  • Yenilenebilir projelerin izin süreçleri hızlandırılacak.
  • Rüzgar enerji santralleri (RES) ve güneş enerji santrallerine (GES) yatırımlar artırılacak.
Paylaşın

Enerji Enflasyonunda Türkiye Avrupa’da Zirvede!

Elektrik, doğal gaz ve akaryakıta gelen zamlardan oluşan yıllık enerji enflasyonu Ocak 2022 itibariyle Türkiye’de yüzde 90 oldu. Yıllık enerji enflasyonu Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde ise ortalama yüzde 27 olarak gerçekleşti.

Euronews’ta yer alan habere göre; Ocak 2021 ile Ocak 2022 arasını kapsayan son bir yılda akaryakıt fiyatlarının en çok arttığı ülke de yüzde 110 ile Türkiye oldu.

Türkiye yüzde 96 ile elektrik fiyatlarının en çok arttığı ikinci ülke olarak kayıtlara geçti. Türkiye doğal gaz enflasyonunda ise yüzde 56 artışla Avrupa ülkeleri arasında 11. sırada yer aldı.

Yıllık enerji enflasyonu: Türkiye yüzde 90 ile zirvede

AB İstatistik Ofisi (Eurostat) 2021 ile 2022 ocak ayları arasında Avrupa ülkelerinde yıllık enerji enflasyon oranlarını açıkladı.

Enerji enflasyonu; elektrik, doğal gaz ve akaryakıta gelen zamlara göre hesaplanıyor. Yıllık enerji enflasyonunun zirvesinde yüzde 90 ile Türkiye var. 27 ülkeden oluşan AB ortalaması ise yüzde 27.

Ancak birçok Avrupa ülkesinde enerji enflasyonunun yüksek olması dikkat çekiyor. Yıllık enerji enflasyonu Belçika’da yüzde 67 olurken üçüncü sırada yüzde 58 ile Hollanda var.

Son sırada ise fiyatların hiç değişmediği Malta var. İzlanda ve Sırbistan’da enerji fiyatları sadece yüzde 11 arttı.

Ocak itibariyle yıllık enerji enflasyonu diğer bazı ülkelerde şöyle oldu: Yunanistan yüzde 41, İspanya yüzde 33, Bulgaristan yüzde 25, Almanya ve Fransa yüzde 21.

Elektrik fiyatları en çok Hollanda’da arttı, Türkiye 2. sırada

Son bir yılda elektrik fiyatlarının en çok arttığı ülke ise yüzde 111 ile Hollanda oldu. Türkiye yüzde 96 ile ikinci sırada yer alırken Belçika yüzde 71 ile üçüncü sırada. Elektrik fiyatlarında enflasyon AB ortalamasında yüzde 24 oldu.

Üç ülkede elektrik fiyatlarında düşüş yaşanırken iki ülkede ise fiyatlar değişmedi. Letonya’da elektrik enflasyonu yüzde eksi 18, Lüksemburg’da eksi 3, Romanya’da eksi 2 oldu. Malta ve Macaristan’da ise yüzde 0.

Diğer bazı ülkelerdeki oranlar ise şöyle: İtalya yüzde 62, İspanya yüzde 46, Almanya yüzde 11, Fransa yüzde 4.

Doğal gazda enflasyon 4 ülkede yüzde 100’ü aştı

Doğal gazda enflasyon ise bazı ülkelerde yüzde 100’ü aştı. Zirvede yüzde 148 ile Belçika var. Bu ülkeyi yüzde 144 ile Bulgaristan, yüzde 128 ile Danimarka ve yüzde 105 ile Hollanda takip ediyor. Türkiye’de doğal gaz fiyatları son bir yılda yüzde 56 artarken AB ortalaması yüzde 41 oldu.

Enflasyon verileri, doğal gazın yanı sıra sıvılaştırılmış gazları da kapsıyor.

Akaryakıt enflasyonunda Türkiye açık ara zirvede

Akaryakıt enflasyonunda ise Türkiye açık ara zirvede yer alıyor. Ocak 2022 itibariyle son bir yılda akaryakıt fiyatları Türkiye’de yüzde 110 arttı.

İkinci sıradaki Bulgaristan’da ise akaryakıt fiyatları aynı dönemde sadece yüzde 35 arttı. AB ortalaması yüzde 26 olurken Malta’da fiyatlar artmadı.

Diğer bazı ülkelerde yıllık akaryakıt enflasyonu şöyle oldu: Belçika yüzde 33, Almanya yüzde 27, Yunanistan yüzde 26, Fransa yüzde 25 ve İtalya yüzde 20.

Paylaşın

AB’nin Rusya Yaptırımları: Neyi Kapsıyor, Neyi Amaçlıyor?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali beşinci gününe girerken hükümetlerin ve kuruluşların açıkladığı yaptırımlara her geçen gün yenileri ekleniyor. Avrupa Birliği (AB) bu kapsamda bir bilgilendirme metni yayınlayarak yaptırımların kapsamını ve amaçlarının ne olduğu konusunda bilgilendirme yaptı.

Şimdiye kadarki en sert kısıtlayıcı tedbir paketini olduğu belirtilen yaptırımların amacını AB;

  • Kremlin’in savaşı finanse etme kabiliyetini kırmak;
  • Rusya’nın işgalden sorumlu siyasi elitlerine açık ekonomik ve siyasi bedeller ödetmek ve;
  • Rusya’nın ekonomik temellerini zayıflatmak.

olarak sıraladı.

Yaptırımların hedefinde Rus siyasi elitler bulunurken, Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dahil 654 kişi ve 52 kuruluş yaptırım listesinde.

Bu kişi ve kuruluşların üzerinde de seyahat yasağı, varlıkların dondurulması ve fon sağlama yasağı var. Ayrıca AB şu an yaptırım listesine alma kriterlerinin genişletilmesi için çalışıyor.

İlk hedef finans sektörü

AB, finans sektörü yaptırımlarıyla Rusya’nın sermaye piyasalarına erişimini kesmek istiyor. Böylelikle yaptırım uygulanan kuruluşlar için borçlanma maliyetlerinin arttırılmasını ve Rusya’nın sanayi tabanının kademeli olarak aşındırılmasını hedefliyor. AB’nin finans sektörü yaptırımları şunları içeriyor:

  • Rus bankaları ve hükümeti (Merkez Bankası dâhil) tarafından her türlü menkul kıymet ödünç verme ve satın alma işleminin yasaklanması;
  • Üç önemli Rus bankasının tüm varlıklarının dondurulması ve bunlara finansal yasak getirilmesi;
  • Yaptırım uygulanan devlet şirketlerinin listesinin genişletilmesi;
  • Paralarını AB’de saklamalarını önlemek amacıyla Rus elitlerinin AB bankalarındaki mevduatlarının yasaklanması

Bu yaptırımlarla birlikte Rus bankacılık sisteminin (varlıklar itibariyle), hükümetin ve önemli devlet şirketlerinin yüzde 70’i artık AB sermaye piyasalarında finansman işlemi yapamayacak.

Enerji sektörü yaptırımları petrol fiyatlarını yükseltecek

AB, 2014’ten beri uygulanan mevcut petrol ekipmanı yasağını belirli rafineri teknolojilerinin ihracatını kapsayacak şekilde genişletti. AB, bu yaptırımla Rusya’nın petrol rafinerilerini yenilemesinin zorlaştırılmasını ve daha maliyetli hale gelmesini amaçlıyor.

AB’ye rafine petrol ihracatı 2019’da Rusya’ya 24 Milyar Euro kazandırmıştı.

Ticari hava filosunun dörtte üçü yurtdışından 

AB’nin ulaştırma sektörü yaptırımları Rusya’ya tüm uçak, uçak parçaları, teçhizatı ve ilgili tüm onarım, bakım ve finansal hizmetlerin ihracatının, satışının, tedarikinin ve transferinin yasaklanmasını içeriyor.

Rusya’nın mevcut ticari hava filosunun dörtte üçü AB, ABD ve Kanada yapımı. AB, söz konusu yaptırımlarla, Rusya’nın filosunu uluslararası standartlarda tutamamasını amaçlıyor.

AB, Rusya’nın teknolojik olarak geriye düşmesini istiyor 

AB, Rusya’nın önemli teknolojilere erişimini engelleyerek zamanla teknolojik kabiliyetini yitirmesini için de bir dizi yaptırım kararı aldı. Rusya’nın ileri teknolojilere erişiminin sınırlandıran yasaklar listesi şöyle:

  • İnsansız hava araçları ve bunların yazılımları;
  • Şifreleme cihazı yazılımları;
  • Yarı iletkenler ve gelişmiş elektronik ürünler

Vize tedbirleri

Son olarak vize tedbirleri. Diplomatlar için vizesiz seyahatin ile hizmet pasaportu sahipleri ve iş insanları için vize kolaylığının askıya alınmasını gündemde. Belirlenen vize politikasına göre;

  • Rus diplomatik pasaport hamilleri artık AB’ye vizesiz seyahatten yararlanamayacak
  • Rus hükümet yetkilileri ve iş insanları artık vize başvurusunda bulunurken daha düşük vize ücreti gibi kolaylıklardan faydalanamayacak
  • Ancak bu durum şu anda Vize Kolaylaştırma Anlaşması kapsamında aynı faydalardan istifade etmeye devam edecek olan Rus vatandaşlarını etkilemeyecek.

Donetsk ve Luhansk da listede

AB, 23 Şubat’ta da hâlihazırda hükümetin kontrolü dışındaki iki alan olan Donetsk ve Luhansk oblastları ve AB arasındaki ticareti hedef almıştı. Bu anlamda, AB şu yasak ve kısıtlamalar getirmişti:

  • Bu bölgelerden mal ithalatı yasağı;
  • Belirli ekonomik sektörlerle ilgili ticaret ve yatırımlar üzerindeki kısıtlamalar;
  • Turizm hizmetleri sağlama yasağı;
  • Belirli mal ve teknolojiler için ihracat yasağı.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

AB, Rusya’ya Yeni Yaptırımlar Konusunda Uzlaştı

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması üzerine düzenlenen olağanüstü zirvede Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları kapsamlı yeni bir yaptırım paketi üzerinde uzlaştı. Yaptırımlar, enerji, finans ve nakliyat alanlarını kapsıyor.

Bunun yanı sıra bazı ürünlerin ihracatına ve Rus vatandaşlarına vize verilmesine sınırlamalar getirilmesi öngörülüyor. Alman haber ajansı dpa’nın edindiği bilgilere göre, finans sektöründeki yaptırımlar bankaların, AB finans piyasaları ile bağlantısının kesilmesini öngörüyor. Bu durumda, Rus bankalarının AB’den kredi alması veya kredi vermesi mümkün olmayacak. Ayrıca, Rus devlet kurumlarının hisselerinin AB içinde ticaretine de izin verilmeyecek, aynı yaptırımlar enerji sektörü için de geçerli olacak.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, yaklaşık altı saat süren ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin de video konferans aracılığıyla katıldığı toplantının ardından yaptığı açıklamada, AB içindeki bütünlüğe vurgu yaptı. “Uzlaşmamız bizim gücümüz” diyen von der Leyen, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Avrupa haritasını değiştirmeye çalıştığını, ancak bu noktada başarılı olmayacağını ifade etti.

SWIFT konusunda görüş birliği sağlanamadı

Ancak yaptırımlar üzerinde uzlaşma sağlanmadan önce zirvede yoğun tartışmalar yaşandığı belirtiliyor. Özellikle AB’nin doğusundaki ülkeler Rusya’ya yönelik daha sert yaptırımların uygulanmasını ve özellikle küresel ödeme sistemi SWIFT’ten çıkartılmasını istiyordu. AB’li diplomat çevrelerinden edinilen bilgilere göre, Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkartılması konusunda görüş birliği sağlanamadı. Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkartılmasının Rus ekonomisi açısından ağır sonuçları olacağı belirtiliyor.

Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkartılmasına karşı olan ülkeler arasında Almanya ve Avusturya da yer alıyor. “Öncelikle geçen haftalarda hazırlanan yaptırım paketi çerçevesinde kalınmalı” diyen Almanya Başbakanı Olaf Scholz, gerektiğinde bunun da düşünülebileceğine işaret etti. Avusturya Başbakanı Karl Nehammer de, “SWIFT şu aşama öneriler arasında yer alan bir konu değil. Bunun nedeni de SWIFT’in askıya alınması Rusya Federasyonu’nu Avrupa Birliği’nden daha az etkileyecek olması” şeklinde konuştu. Nehammer, Rusya’nın kendine ait bir ödeme sistemi olduğunu ve SWIFT’ten çıkartılması halinde Rusya’nın Çin ödeme sistemine geçeceğini de sözlerine ekledi.

AB’li bir diplomatın verdiği bilgilere göre, İtalya, Kıbrıs ve Macaristan da, Rusya’nın SWIFT’ten çıkartılması için doğru zaman olmadığı konusunda Almanya ile aynı görüşü paylaştığını bildirdi.

Biden da yaptırımlar açıklamıştı

ABD Başkanı Joe Biden da, G7 ülkelerinin Rusya’ya karşı “yıkıcı bir yaptırım paketi” üzerinde anlaşmaya vardıklarını açıklamıştı. Biden ABD’nin Rusya’ya yaptırım kararlarını da kamuoyuyla paylaşmıştı. Söz konusu “sert yaptırımların” finans branşı ve teknoloji sektöründe yoğunlaşacağını söylemişti. Biden yaptırımların Rusya’nın toplam servetinin üçte birini tutan ve ülkenin en büyük ikinci bankası olan VTB Bank’ın da aralarında olduğu dört Rus kredi kuruluşunu hedef alacağını duyurmuştu.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Rusya İçin İlk Yaptırım Teklifi

Avrupa Birliği (AB), Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna sınırları içindeki Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanımasının ardından Moskova’ya yönelik yaptırımlar istedi.

Euronews’ta yer alan habere göre; Yaptırımların ilk adımı olarak, AB, Rus bankalarının hedef alınmasını ve Rusya’nın Avrupa pazarlarına erişiminin önlenmesini istedi.

AB Komisyonu ve AB Konseyi tarafından ortak yapılan açıklamada Rus yetkililerin AB pazar ve finans hizmetlerine erişiminin engelenmesi istenirken, Ukrayna’da ayrılık yanlıların kontrol ettiği bölgelerdeki Rus askeri operasyonlarını finanse eden bankaların hedef alınması istendi.

Açıklamada, “kabul edilemez ve yasa dışı ilan edilen” tanımayla ilgisi olanlara yaptırım uygulanması istenirken, ayrılık yanlısı bölgelerle ticaret yapanlara da yine yaptırım uygulanması çağrısı yapıldı.

Yaptırım önerileri Paris’te bugün toplanacak AB dışişileri bakanlarının onayına sunulacak.

ABD, dün ilk yaptırımları açıklamıştı

ABD Başkanı Joe Biden, dün akşam geç saatlerde Rusya’nın “bağımsızlığını tanıdığını” açıkladığı Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri ile ABD’li kişi ve kurumların tüm ticari ve finansal ilişkilerini yasaklayan bir kararname yayımlamıştı.

Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Biden “Rusya’nın Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğünü zedelemek için yürüttüğü faaliyetlere karşılık belirli kişilerin mal varlıklarının dondurulması ve belirli işlerin yasaklanması” başlıklı bir kararname imzaladı.

Söz konusu kararname ile Rusya’nın bağımsızlığını tanıdığı Donesk ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerine yatırım yapılması, bu bölgelerden ABD’ye doğrudan ya da dolaylı yollarla ithalat ya da ihracat yapılması yasaklandı.

Paylaşın

Rusya’ya Karşı NATO Ve Avrupa Birliği’nden Birlik Mesajı

Münih Güvenlik Konferansı (MSC) kapsamında açıklamalarda bulunan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya-Ukrayna krizine ilişkin olarak, “Eğer Kremlin’in hedefi sınırlarında daha az NATO görmekse, daha fazla NATO görecektir” diye konuştu.

NATO’nun bir savunma ittifakı olduğunu ve Rusya veya başka bir ülkeyi tehdit etmediğinin altını çizen Genel Sekreter, “Tüm müttefiklerimizi korumak ve savunmak için gereken tüm önlemleri alacağız” diye konuştu.

“El Ele: Transatlantik ve Avrupa Güvenliği” başlıklı oturuma Stoltenberg’in yanı sıra AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de katıldı. Oturuma Rusya’nın Ukrayna’ya yönelttiği askeri ve siyasi tehdit damgasını vurdu. Rusya’ya karşı birlik oldukları mesajını veren iki lider, Rusya’yı “uluslararası sistemin kurallarını yeniden yazmaya çalışmakla” suçladı.

“Rusya’nın işini zorlaştırdık”

Çatışma riskinin hâlâ mevcut olduğunu ve siyasi bir çözüm bulmak için diplomatik çabalarını sürdürdüklerini kaydeden Stoltenberg, “Rusya’nın rota değiştirmesi için çok geç değil. Savaşa hazırlanmayı bırakın ve barışçıl çözüm için çalışmaya başlayın” çağrısında bulundu.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmek için bahane üretmeye çalıştığını ifade eden Stoltenberg, “Bunları açığa çıkardığımızda planladıkları şeyi hayata geçirmelerini zorlaştırdık” diye konuştu.

“Kremlin bizi birleştirdi”

Ukrayna-Rusya sınırında yaşanan gelişmelerin sorumluluğunun Kremlin’de olduğunu hatırlatan von der Leyen, “Kremlin yapımı kriz, birleşmemizi sağladı” ifadelerini kullandı. Ukraynalıların gündelik olarak “dış müdahale ve saldırganlık” ile karşılaştığını belirten von der Leyen, “Savaşmak istemedikleri, Rusya’nın dayattığı bir savaşla karşı karşıyalar” diye konuştu.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da, konferansta dün yaptığı konuşmada, “Bu bir Ukrayna krizi değildir. Bu bir Rusya krizidir” ifadelerini kullanmıştı.

“Kışın yetecek kadar gazımız var”

AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, AB’nin olası bir Rus saldırısına karşı geniş çaplı önlemler almakta olduğunun da altını çizdi.

Avrupa’nın Rus enerjisine bağımlılığını azaltmak için enerji arz ve kaynaklarını çeşitlendirme çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden von der Leyen, Rusya’nın gaz tedariğini kesmesi durumunda bu kışı geçirebilecek kadar enerji kaynağına sahip olduklarını ifade etti. Von der Leyen, “Güçlü bir AB, savaş tehdidinde bulunan bir komşuya muhtaç olamaz” diye konuştu.

Stoltenberg: Nükleer silahsız bir dünyaya inanıyoruz

Nükleer savaş tehdidine de değinen NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Kremlin’in son yıllarda nükleer kabiliyetlerini çok geliştirdiğini ve bu alana yaptığı yatırımları artırdığını dile getirdi.

“Teyit edilebilir, dengeli bir nükleer silahsızlanma” taraftarı olduklarının altını çizen Stoltenberg, bunun yalnızca NATO tarafında gerçekleşmesinin ise söz konusu olmadığını kaydetti. Stoltenberg, “Rusya ve Çin nükleer silahlarını tutarken NATO’nun nükleer silahlarından arındığı bir dünyanın daha güvenli değil daha tehlikeli bir dünya olacağını” ifade etti.

Stoltenberg’e ödül

Konferans kapsamında 2009 yılından bu yana her yıl dış ve güvenlik politikası alanında faaliyet gösteren kişilere verilen Ewald von Kleist Ödülü’ne de bu yıl Stoltenberg layık görüldü. Stoltenberg, Javier Solana’dan sonra bu ödülü alan ikinci NATO Genel Sekreteri oldu.

Stoltenberg’e ödülü takdim edilmeden hemen önce doğrudan kendisine hitap eden von der Leyen, “Rus hükümeti bizi sürekli yeniden bölmeye çalıştıkça tek ses ve ortak bir mesajla yanıt verdik. Bu, senin sayende mümkün oldu, sevgili Jens. Bizi hep ortak noktalarımızı bulmaya teşvik ettin” dedi.

Geçmişte Norveç Başbakanlığı ve Maliye Bakanlığı görevlerinde de bulunan Stoltenberg’in görev süresi Eylül ayı sonunda sona erecek. Stoltenberg bunun ardından Norveç Merkez Bankası’nın başına geçecek.

Avrupa güvenliği Rusyasız tartışılıyor

Bu yıl Münih Güvenlik Konferansı, Rusya’dan herhangi bir temsilcinin katılımı olmaksızın düzenleniyor. MSC Başkanı Wolfgang Ischinger, Cuma günü yaptığı açılış konuşmasında, Rus delegasyonunun eksikliğine vurgu yaparak, Münih’in aslında Rusların pozisyonlarını uluslararası toplum önünde ifade etmeleri için bir platform sunduğunu ama bunun maalesef gerçekleşmediğini söylemişti.

Bu yılki MSC, Avrupa’da koronavirüs pandemisi patlak verdiğinden bu yana yerinde düzenlenen ilk konferans olma özelliğini taşıyor. Bu yıl konferans koronavirüs önlemleri kapsamında, sınırlı katılımcı ile yine Bayerischer Hof’ta düzenleniyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Avrupa Birliği, Bağışladığı Aşıdan Fazlasını Çöpe Atıyor

Avrupa Birliği ülkelerinin Afrika ülkelerine bağışladıkları korona aşısından çok daha fazlasını, tarihi geçtiği için çöpe attığı öğrenildi. Halkın Aşısı (The People’s Vaccine) adlı ittifakın açıklamasına göre Avrupa ülkelerinin Afrika’ya gönderdikleri aşı miktarı 30 milyon doz civarında. Avrupa’da şubat ayı sonuna kadar tarihi geçtiği için çöpe atılacak olan aşı miktarı ise 55 milyon doz.

Aralarında Oxfam, Birleşmiş Milletler AIDS Programı gibi dünya genelinde 80’den fazla yardım kuruluşunun içinde yer aldığı Halkın Aşısı adlı ittifak, çeşitli sağlık uzmanları, ekonomistler, devlet başkanları ve inanç liderlerince de destekleniyor.

Halkın Aşısı’ndan yapılan açıklamada “Her ne kadar AB, dünya genelinde aşıda en büyük ihracat gücü olsa da ve Afrika ile ortaklığı vurgulasa da aşıların fiyatlandırılması, tamamen kârlarını azami hale getirmeye odaklı ilaç şirketlerine bırakılmış durumda” denildi. “Avrupa Birliği ülkelerinin hükümetleri aşı dozlarını son kullanma tarihi geçene kadar istifliyor” ifadelerine yer verilen açıklamada Afrika’da ise aşı eksikliğinin son derece büyük olduğu belirtildi. “Akut aşı eksikliği pandemiyi öngörülemez bir biçimde uzatıyor ve yeni virüs varyantları riskini yükseltiyor” denildi.

Sadece yüzde 11 iki doz aşılandı

Oxfam’ın verdiği bilgilere göre kıtada halkın sadece yüzde 11’i, yani yaklaşık 151 milyon insan iki doz aşı olmuş durumda. Halkın Aşısı sayılara bakıldığında uluslararası çapta geliştirilen aşı inisiyatifi olan Covax’ın başarısızlığa uğradığını açıkladı. Açıklamada aşıların dağıtımından ziyade yerinde üretilmesi ve bunun için de patent haklarının kaldırılması gerektiği vurgulandı. İttifak bir kez daha Batı ülkelerine aşıların patent hakkını kaldırma çağrısı yaptı.

Dünya Ticaret Örgütü de yaklaşık 6 ay önce benzer bir teklifte bulunmuş, bu öneri kalkınmakta olan ve kalkınmanın eşiğindeki hemen hemen tüm ülkelerin yanı sıra ABD tarafından da desteklenmişti. Patent haklarının kaldırılmasına başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği karşı çıkmıştı.

“Alman hükümeti patent konusundaki blokajını kaldırmalı”

Oxfam’dan Pia Schwertner “Yeni Federal Hükümet patent haklarından feragat konusunda blokajını kaldırmalı ve ilaç şirketlerinin çıkarlarını Afrika’daki insanların hayatlarının üstünde görmeye bir son vermeli” dedi.  Schwertner “Aşıların geliştirilmesi kamu kaynakları ile finanse ediliyor ve know-how da dünya ile paylaşılmalı ki tüm nitelikli üreticiler bu hayati öneme sahip aşıların üretimine geçebilsin” diye konuştu.

Afrika’da aşılamanın geri kalmasının nedenlerinden birinin kıtada yeterince aşı olmaması olduğu Almanya Kalkınma Bakanlığı’nın bir iç yazışmasında da ifade edildi. Belgeye göre 2021’den bu yana Afrika’daki aşı üretim projelerine Almanya’nın yaptığı yardımın toplam hacmi ise yaklaşık 530 milyon euro.

Altyapı eksikliği de rol oynuyor

ONE adlı kalkınma örgütünün yaptığı analize göre Afrika’da aşılamada ülkeden ülkeye büyük farklılıklar bulunuyor. Seyşeller’de iki doz aşılananların nüfusa oranı yüzde 79,8 ile Afrika’da ilk sırada. Onu yüzde 71,9 ile Mauritius ve yüzde 62,9 ile Fas takip ediyor. Her üç ülkenin de ikili anlaşmalarla nüfuslarına yetecek miktarda aşı temin ettikleri belirtiliyor. Afrika’da aşılama oranının en düşük olduğu ülke ise yüzde 0,1 ile Burundi. Demokratik Kongo Cumhuriyeti’den iki doz aşılananların nüfusa oranı yüzde 0,2, Çad’da ise yüzde 0,8. Bu ülkelerin nüfuslarına oranla daha az aşı temin edebildikleri ancak temin edilen dozların da az bir kısmının uygulanabildiği kaydediliyor. ONE bunun nedenleri arasında tedarik zincirindeki eksiklikleri ve aşıyı belli bir derecenin altında tutma koşullarının olmayışını da sayıyor. Ayrıca şırınga eksikliği de aşılamanın düşük olmasında rol oynuyor.

Paylaşın

AP’den Türkiye İçin ‘İstikrarsızlık Kaynağı’ Tanımı

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Strasbourg’da devam eden genel kurul toplantılarında Avrupa Birliği’nin (AB) ortak dış, güvenlik ve savunma politikalarıyla ilgili iki ayrı rapor görüşüldü.

DW Türkçe’den Kayhan Karaca’nın haberine göre; AB’nin Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası hakkında Liberal Grup (Renew) üyesi Fransız parlamenter Nathalie Loiseau tarafından kaleme alınan raporda Türkiye’nin, “AB ve komşuları için birçok endişe alanında çoğu zaman istikrar bozucu rol oynadığı ve böylelikle bölgesel barış, güvenlik ve istikrarı tehdit ettiği” savunuldu.

Loiseau 2019’da AP üyesi olmadan önce ülkesi Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Avrupa İşleri Bakanlığı görevini yürütüyordu.

Raporda Türkiye’nin; “başta Yunanistan ve Kıbrıs olmak üzere AB üyesi devletlere karşı ve Doğu Akdeniz’deki yasadışı faaliyetleri ve askeri çarpışma tehditleri ile Yunanistan ve Kıbrıs’ın deniz yetki alanlarında ilan ettiği yeni yasadışı faaliyetlerin son derece kaygı verici” olduğu görüşü not edildi. Bu faaliyet ve tehditler kınandı.

Gerilimi düşürmeye dönük çabaların not ediliği, ancak “Türk askeri gemilerinin, uluslararası hukuku ve AB üyesi devletlerin egemenliğini ihlal ederek, (Birleşmiş Milletler’in Libya’ya yönelik askeri ambargosunu denetim misyonlu) MED IRINI operasyonuna karşı tahrik eylemlerinin ve sataşkan tehditlerinin esef verici” olduğu kaydedildi. AB’nin, “üye devletlerinin ve kendisinin çıkarlarını ve bölgesel istikrarı korumak amacıyla elindeki tüm araç ve seçenekleri kullanma iradesine sahip olduğu” ifade edildi.

“Üyelik perspektifi realist değil”

AB’nin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası hakkında Hristiyan Demokrat Grup üyesi Alman parlamenter David McAllister tarafından hazırlanan raporda ise Türkiye’nin (AB) üyelik perspektifinin mevcut şartlarda “gerçekçi olmadığı” mesajı verildi. Türkiye’deki “olumsuz gidişatın derhal ve tutarlı biçimde tersine dönmemesi halinde” 2005’te başlayan katılım müzakerelerinin askıya alınması için Avrupa Komisyonu’nun öneride bulunması istendi. Türkiye ve AB’nin, “ilişkilerin mevcut çerçevesini, işleyiş kapasitesini ve gelecekteki ilişkileri için alternatifleri ve olası ilişki modellerini, gerçekçi davranarak ve üst düzey diyalog yoluyla gözden geçirmeleri” görüşü dile getirildi.

Türk dış politikasının AB çizgisinden uzaklaştığı mesajı verilen raporda, Doğu Akdeniz’deki ihtilaflara kalıcı çözüm için diplomatik diyaloğun yeniden başlatılması çağrısında bulunuldu.

Türkiye’nin “AB için önemli stratejik çıkar ifade eden bir ülke” olduğuna vurguda bulunulan raporda, ilişkilerin “ortak çıkar alanlarında yoğunlaşması gerektiği” savunuldu. İklim değişikliği, terörle mücadele, göç, güvenlik ve ekonomi gibi alanlara öncelik verilmesi istendi.

Bu raporun Türkiye paragrafına Muhafazakâr Grup üyesi Polonyalı parlamenterler tarafından sunulan bir değişiklik önergesinde, “AB’nin Türkiye ile daha stratejik işbirliği öngörmesi” ve “milyonlarca göçmen ve sığınmacıyı konuk ettiği için Türkiye’ye minnettar olunduğunun ifade edilmesi” şeklinde iki cümle eklenmesi istendi. Önerge raporla birlikte oylamaya sunulacak.

Borrell’den Maraş vurgusu

Genel kurulda yapılan tartışmada söz alan AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Fontelles, Doğu Akdeniz’de Türkiye ile gerilimin “yatıştığını gördüklerini”, ancak Ankara’nın (Kıbrıs’ın) Maraş bölgesindeki faaliyetlerinin “endişe kaynağı olmaya devam ettiğini” söyledi.

Raporlar yarın (16 Şubat Çarşamba) oylamaya sunulacak. Covid-19 önlemleri nedeniyle hibrit gerçekleşen oylamanın sonuçlarının perşembe günü açıklanması bekleniyor.

Paylaşın