13 Yıl Sonra Bir İlk: Türkiye, Arap Birliği Toplantısına Davet Edildi

Türkiye, 13 yıl aradan sonra Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısına davet edildi. Türkiye en son 2011 yılında Kahire’de düzenlenen Arap Birliği toplantısına katılmış, zirvede Türkiye’yi Recep Tayyip Erdoğan temsil etmişti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın davet üzerine toplantının açılış oturumunda, Türkiye – Arap Birliği ilişkilerinin yanı sıra başta Gazze olmak üzere bölgesel meselelere değinen bir hitapta bulunacağı belirtildi.

Türkiye, 29 Ağustos’ta da Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı’na (Gymnich) 5 yıllık aranın sonrasında davet edilmişti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, toplantının ardından “Brüksel’deki toplantı, AB ile ilişkilerimizin canlanması açısından önemli” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye 13 yıl aradan sonra Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısına davet edildi. Dışişleri Bakanlığı kaynaklarının basına verdiği bilgiye göre Arap Birliği üyesi ülkelerden bakanların katılımıyla yarın Mısır’ın başkenti Kahire’de yapılacak toplantıya Hakan Fidan da katılacak.

Türkiye’nin toplantıya davet edildiği Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin geçen haftaki Ankara ziyaretinden sonra açıklandı.

Fidan’ın Kahire’de yapacağı konuşmada Türkiye-Arap Birliği ilişkileri ile Gazze savaşına değinmesi bekleniyor. Gazetecilere bilgi veren bir diplomatik kaynak, Ankara’nın Arap Birliği ile kurumsal bağlarını ve işbirliğini artırmak istediğini söyledi.

Türkiye uzun yıllar süren gerginliğin ardından Birlik üyeleri Birleşik Arap Emirlikleri ile Kasım 2021’de, Suudi Arabistan’la Nisan 2022’de, Mısır’la ise Kasım 2022’de ilişkilerini normalleştirmişti.

Birliğe geçen yıl geri çağırılan Suriye ile müzakere çabaları ise şu ana kadar sonuçsuz kaldı. Ağustos sonlarında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, arabulucuların girişimlerine rağmen Ankara ile ilişkilerde kayda değer ilerleme olmadığını açıklamıştı.

Türkiye en son 2011 yılında yine Kahire’de düzenlenen Arap Birliği toplantısına katılmış, zirvede Türkiye’yi başbakan sıfatıyla Recep Tayyip Erdoğan temsil etmişti.

Kısaca Arap Birliği nedir?

Arap Birliği veya Arap Ligi, 22 Arap ülkesinin üye olduğu milletler arası bir örgüttür. Arap ülkeleri arasında ilk ittifak 1936’da Irak ve Suudi Arabistan arasında gerçekleşti. 1944’te imzalanan İskenderiye Protokolü ile Arap Birliğinin temeli atıldı.

Arap Birliği; Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan ve Suriye devletleri tarafından 22 Mart 1945’te Kahire’de kuruldu. Merkezi Kahire’de olan Arap Birliği’nin bugün 22 üyesi mevcuttur, ancak Suriye’nin üyeliği Kasım 2011’den Mayıs 2023’e kadar askıya alındı.

Örgüt, Arap ülkeleri arasında ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal ilişkileri düzenlemek amacındadır. Ortak pazar ise 1965 yılında kuruldu. 2006 tarihinden beri Türkiye daimi gözlemci statüsündedir.

Arap Birliği Eğitim, Kültür ve Bilim Örgütü (ALECSO) ve Arap Birliği Arap Ekonomik Birliği Konseyi (CAEU) Ekonomik ve Sosyal Konseyi gibi kurumlar aracılığıyla, Arap Birliği, Arap dünyasının çıkarlarını desteklemek için tasarlanmış politik, ekonomik, kültürel, bilimsel ve sosyal programları kolaylaştırmaktadır.

Üye devletlerin politika pozisyonlarını koordine etmeleri, ortak endişe duydukları konularda müzakere etmeleri, bazı Arap uyuşmazlıklarını çözmeleri ve 1958 Lübnan krizi gibi çatışmaları sınırlamaları için bir forum görevi gördü.

Birlik, ekonomik entegrasyonu teşvik eden birçok önemli belgenin hazırlanması ve sonuçlandırılması için bir platform görevi görmektedir. Buna bir örnek, bölgedeki ekonomik faaliyetlerin ilkelerini özetleyen Ortak Arap Ekonomik Eylem Bildirgesi’dir.

Her üye devletin Lig Konseyi’nde bir oy hakkı vardır ve kararlar yalnızca kendilerine oy veren devletler için bağlayıcıdır. 1945 yılında birliğin amaçları, üyelerinin siyasi, kültürel, ekonomik ve sosyal programlarını güçlendirmek ve koordine etmek ve/veya aralarında ve üçüncü taraflarda uyuşmazlıklara aracılık etmektir.

Ayrıca, 13 Nisan 1950’de Ortak Savunma ve Ekonomik İşbirliği konusunda bir anlaşma imzalanması, imzalayan ülkeleri askeri savunma önlemlerinin koordinasyonuna adamıştır. Mart 2015’te Arap Birliği Genel Sekreteri aşırılıkçılığa ve Arap Devletlerine yönelik diğer tehditlere karşı koymak amacıyla Ortak Arap Gücü’nün kurulduğunu duyurdu.

Paylaşın

ABD’den Suriye’nin Arap Birliği’ne Geri Alınmasına Tepki

ABD, Arap Birliği’nin Suriye’yi yeniden örgüt içine alma kararını eleştirdi. Mısır’ın başkenti Kahire’de bir araya gelen Arap Birliği’ne üye ülkelerin dışişleri bakanları, kapalı kapılar adında yapılan toplantıda, 12 yıl önce ihraç edilen Suriye’nin Birliğe yeniden kabulüne karar vermişti.

Suriye, 2011 yılında Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı başlayan gösterilere, Şam yönetiminin şiddetle karşılık vermesinin ardından Arap Birliği’nden dışlanmıştı.

1945’te Arap ülkeleri arasındaki ilişkileri sağlamlaştırmak, politikalarını koordine etmek ve üye devletlerin egemenliğini korumak amacıyla kurulan Birliğin halihazırda 20 üyesi bulunuyor.

Suriye’de 12 yıldır devam eden iç savaşta şu ana dek 500 binden fazla insan hayatını kaybederken milyonlarca insan da yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı. Ayrıca ülkenin altyapısı da büyük hasara uğramış durumda.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vedant Patel, “Suriye’nin şu anda Arap Birliği’ne yeniden alınmayı hak ettiğine inanmıyoruz. Biz Esad rejimi ile ilişkilerimizi normalleştirmeyecek ve müttefiklerimizle ortaklarımızı bu konuda desteklemeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

ABD Kongresi’nin bazı üyeleri ise Arap Birliği’nin kararına daha sert sözlerle karşı çıkarak, Esad yönetimi ile ilişkilerin normalleştirilmesinin önüne geçmek için yaptırım uygulanmasını talep etti.

Temsilciler Meclisi’ndeki Dışişleri Komisyonu’nun başkanı, Cumhuriyetçi Mike McCaul ile Komisyondaki en yetkili Demokrat üye Gregory Meeks’in ortak bildiride, Suriye’nin Arap Birliği’ne tekrar kabulünün, “Esad, Rusya ve İran’ı, sivilleri katletmeye ve Orta Doğu’yu istikrarsızlaştırmaya cesaretlendirecek ağır bir hata” olduğu öne sürüldü.

Bildirinin devamında şu ifadelere yer verildi: “Esad değişmedi, bu vahşetleri işlemeye devam edecek ve alınan bu karar acımasız diktatörlerin işledikleri suçlar için hesap vermek zorunda olmadığı yönünde bir emsal kararı oluşturacak.”

Rejimin geri dönüşüne ilişkin diplomatik çabalar

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal el-Mikdad, 12 Nisan’da Suudi Arabistan’a yaptığı ziyarette mevkidaşı Faysal Bin Ferhan ile bir araya gelmişti.

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri ile Mısır, Ürdün ve Irak dışişleri bakanları da 14 Nisan’da Suudi Arabistan’da bir araya gelerek Suriye krizine ilişkin siyasi çözüm çabalarını ele almıştı.

Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşünün ele alındığı fakat bir anlaşmaya varılamadığı açıklanmıştı.

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ve Esed rejiminin Dışişleri Bakanı Mikdad, 1 Mayıs’ta Amman’da bir araya gelmişti.

Basına kapalı toplantının ardından yayımlanan sonuç bildirgesinde, “Suriyeli mültecilerin gönüllü ve güvenli şekilde ülkelerine dönmelerinin öncelikli mesele olduğu” kaydedilmişti.

Paylaşın

12 Yıl Önce İhraç Edilen Suriye Yeniden Arap Birliği’nde

12 yıl önce ihraç edilen Suriye’nin Arap Birliği’ne yeniden kabulüne karar verildi. 1945’te Arap ülkeleri arasındaki ilişkileri sağlamlaştırmak, politikalarını koordine etmek ve üye devletlerin egemenliğini korumak amacıyla kurulan Birliğin halihazırda 20 üyesi bulunuyor.

Suriye’de 2011 yılında başlayan ve hala bazı bölgelerde devam eden iç savaşta bugüne dek 350 binden fazla insan hayatını kaybetti. 6,8 milyonu ülke içinde olmak üzere 14 milyon kişi yaşadığı yerlerden sürülerek sığınmacı oldu. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre ülkede halkın yüzde 90’ı yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Mısır’ın başkenti Kahire’de bir araya gelen Arap Birliği’ne üye ülkelerin dışişleri bakanları, kapalı kapılar adında yapılan toplantıda, 12 yıl önce ihraç edilen Suriye’nin Birliğe yeniden kabulüne karar verdi.

Suriye, 2011 yılında Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı başlayan gösterilere, Şam yönetiminin şiddetle karşılık vermesinin ardından Arap Birliği’nden dışlanmıştı.

Gözlemciler, son dönemde gerçekleşen pek çok ziyaretin de gösterdiği üzere, Arap dünyasında artık istenmeyen adam olmayan Beşar Esad’ın da, 19 Mayıs’ta devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla yapılacak olan Arap Birliği zirvesine katılabileceğini belirtiyor.

Arab Birliği dışişleri bakanları toplantısını takip eden El Arabiya televizyonu ile Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) yayınlanan The National gazetesinin aktardığı haberlere göre, Birlik Suriye’nin üyeliğini bazı şartlara bağlıyor. Buna göre, Şam yönetiminden yeni bir Anayasa için muhaliflerle görüşmeye başlaması ve seçimlerin yolunu açması talep ediliyor.

Bunun yanı sıra ülkeden kaçan ya da ülke içinde yer değiştirmek zorunda kalan sığınmacıların evlerine dönmesine olanak sağlanması ve dış ülkelerden gelen insani yardımların, muhtaç kişilere ulaştırılmasının önünün açılması isteniyor.

Arap Birliği ülkeleri, bu taleplerin karşılanması halinde Suriye’nin yaniden yapılandırılmasına maddi destek sunmayı ve müttefik ülkelerin Suriye topraklarından çekilmesine katkı sağlamayı vadediyor.

Rejimin geri dönüşüne ilişkin diplomatik çabalar

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal el-Mikdad, 12 Nisan’da Suudi Arabistan’a yaptığı ziyarette mevkidaşı Faysal Bin Ferhan ile bir araya gelmişti.

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri ile Mısır, Ürdün ve Irak dışişleri bakanları da 14 Nisan’da Suudi Arabistan’da bir araya gelerek Suriye krizine ilişkin siyasi çözüm çabalarını ele almıştı.

Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşünün ele alındığı fakat bir anlaşmaya varılamadığı açıklanmıştı.

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ve Esed rejiminin Dışişleri Bakanı Mikdad, 1 Mayıs’ta Amman’da bir araya gelmişti.

Basına kapalı toplantının ardından yayımlanan sonuç bildirgesinde, “Suriyeli mültecilerin gönüllü ve güvenli şekilde ülkelerine dönmelerinin öncelikli mesele olduğu” kaydedilmişti.

Arap Birliği, Suriye’deki iç savaş nedeniyle 12 Kasım 2011’de Suriye’nin Birliğe üyeliğini askıya almıştı.

Paylaşın

Arap Birliği’nden Türkiye’ye Kınama

Arap Birliği, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimindeki (IKBY) Zaho kentinin turistik alanlarından Perex köyüne düzenlenen ve en az dokuz sivilin hayatını kaybettiği saldırıya ilişkin açıklama yaptı.

22 devletin üye olduğu Arap Birliği’nin saldırıyı kınayan açıklamasında saldırıdan Türkiye sorumlu tutuldu.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, sözcüsü Cemal Rüşdi aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Arap Birliği, Türk saldırılarını reddetmek ve kınamak konusunda Irak’ı destekliyor ve Arap ülkelerinin herhangi birinin egemenliğinin ihlal edilmesini kınıyor” dedi.

Arap Birliği açıklamasında ayrıca, “Ankara’nın bölge ülkeleriyle ilişkilerini yeniden hesaplaması, iyi komşuluk ilkesini koruması ve herhangi bir bahaneyle Arap ülkelerinin topraklarında askeri operasyon düzenlemekten geri durması gerekiyor” ifadelerine yer verildi.

Öte yandan Irak Dışişleri Bakanlığı Zaho’da sivillerin öldüğü saldırı sornasında Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney’i çağırarak nota verdi.

Irak Dışişleri Bakanlığı notanın “Kışkırtıcı eylem ve ihlallerin durdurulması” çağrısını içerdiğini açıkladı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Irak Dışişleri Bakanlığı, Büyükelçi Güney’e Irak’ın bu tür bombardımanlara karşı artık sessiz kalmayacağını söylediklerini bildirdi.

Bakanlık, Türkiye’yi Irak’ın egemenliğine saygı göstermeye çağırdı. Türkiye’nin Irak topraklarından çekilmesini istediklerini bildiren Bakanlık “Bu suça karşı her türlü tedbiri almaya hakkımız var” dedi.

Bakanlık açıklamasında, “Bakanlığımız, Türk büyükelçisine Irak’ın Türk kuvvetleri tarafından işlenen bu menfur saldırıyı kınadığı bir protesto notası vermiştir. Bu saldırı Irak’ın egemenliğine, topraklarının bütünlüğüne yapılan kışkırtıcı bir saldırıdır. Buna sessiz kalınması mümkün değildir. Dışişleri Bakanlığı olarak, Irak’ın egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve vatandaşların güvenliğini kapsayan uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan tüm önlemleri alma hakkına sahip olduğumuzu vurguluyoruz.” dedi.

Paylaşın