Okyanuslardaki Plastik Kirliliği, Yeni Antibiyotiklerin Üretilmesini Sağlayabilir

İlaca dirençli süper bakteri enfeksiyonlarıyla mücadelede yeni yollar açabilecek bir araştırmaya göre, okyanustaki plastik kirliliği gelecekte yeni antibiyotiklerin kaynağı olabilir.

Önceki çalışmalar, yaklaşık 12 trilyon ila 125 trilyon mikroplastiğin denizlerde yüzdüğünü ve okyanusa 5 milyon ila 13 milyon ton civarında plastik kirliliğinin yayılıyor olabileceğini tahmin ediyor.

Bilim insanları, plastik kirliliğinin Büyük Pasifik Çöp Alanı’nda olduğu gibi dünya okyanuslarındaki ceplerde biriktiğini ortaya koyuyor. Arktik Okyanusu ve Antarktika’nın çok soğuk kutup bölgeleri bile plastik kirliliği tehdidinden kaçamıyor.

Araştırmacılar, büyük yüzen döküntülerden mikroplastiklere kadar değişen plastik kirleticilerin, mikroplara büyüyecekleri ve bütünlüklü ekosistemler oluşturacakları yüzey alanını sağlayabileceğine dair de uyardı.

Bu mikrobiyal ekosistemlerden bazılarının, antibiyotiğe dirençli bakteriler barındırarak küresel bir sağlık tehdidi oluşturabileceği belirtildi.

9 ve 13 Haziran arasında Washington DC’de düzenlenen Amerikan Mikrobiyoloji Derneği konferansında sunulması planlanan bu yeni araştırma, okyanuslardaki plastik kirliliğinin antibiyotiğe dirençli süper bakterilere karşı yeni antibiyotikler üreten bakteriler için kaynak olabileceğini ortaya koydu.

Henüz hakem onayından geçmeyen çalışmada, ABD’deki Scripps Oşinografi Enstitüsü’nden katılanların da aralarında yer aldığı bilim insanları, Dünya okyanuslarının plastisferinin (insan yapımı plastik habitatlara uyum sağlamış ekosistemler -ed.n.) yeni antibiyotik kaynağı olma potansiyelini değerlendirdi.

Araştırmacılar, Kaliforniya eyaletine bağlı La Jolla’daki Scripps İskelesi yakınlarındaki sularda, market poşetlerinde yaygın görülen yüksek ve düşük yoğunluklu polietilen plastiği 90 gün boyunca kuluçkaya yatırdı.

Bu sürenin ardından bilim insanları, Bacillus, Phaeobacter ve Vibrio suşları da dahil olmak üzere antibiyotik üreten 5 bakteriyi okyanus plastiğinden izole edebileceklerini belirtti.

Araştırmacılar ayrıca, mikrobiyal izolatları diğer çeşitli Gram-pozitif ve negatif bakterilere karşı test etti.

Bu izolatların yaygın kullanılan bakterilere ve antibiyotiğe dirençli iki süper bakteri suşuna karşı etkili olduğu tespit edildi.

National University’den araştırmanın baş yazarı Andrea Price, yaptığı açıklamada, “Mevcut antibiyotik krizi ve süper bakterilerin yükselişi göz önüne alındığında, yeni antibiyotikler için alternatif kaynaklar aramak zorunluluk. Bu projeyi genişletmeyi, mikropları ve ürettikleri antibiyotiklerin özelliklerini daha da detaylı saptamayı umuyoruz” dedi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Milyonlarca Kişi ‘Antibiyotik Direnci’nden Ölüyor

Lancet dergisinde yayımlanan bir araştırma sonucuna göre 2019 yılında dünya çapında 1,2 milyondan fazla insan antibiyotik direnci nedeniyle yaşamını yitirdi. 204 ülke ve bölgeden verilere dayandırılan araştırmada antibiyotik direnciyle bağlantılı nedenlerden ölenlerin sayısının ise 4,95 milyonu bulduğu belirtildi.

Dünyada koronavirüsle mücadele sürerken bilim insanları antibiyotik direnci nedeniyle kaydedilen ölümlerin giderek arttığı uyarısında bulunuyor.

Tıp dünyasının saygın yayınlarından Lancet dergisinde yayımlanan bir araştırma sonucuna göre 2019 yılında dünya çapında 1,2 milyondan fazla insan antibiyotik direnci nedeniyle yaşamını yitirdi. 204 ülke ve bölgeden verilere dayandırılan araştırmada antibiyotik direnciyle bağlantılı nedenlerden ölenlerin sayısının ise 4,95 milyonu bulduğu belirtildi.

Bilim insanları ve sağlık yetkilileri antibiyotiğin yanlış ve gereksiz kullanımı nedeniyle antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen bakteri ve mikrop türlerinin arttığı uyarısında bulunuyor.

Yılda 10 milyon ölüm bekleniyor

Araştırmada yer alan Washington Üniversitesinden Prof. Dr. Chris Murray, açıklanan yeni verilerin dünya çapında antibiyotik direncinin gerçek boyutunu gözler önüne serdiğini belirterek, “Önceki tahminler 2050 yılına kadar antibiyotik direnci kaynaklı yılda 10 milyon ölüme işaret ediyordu. Ancak şu an bu rakama tahmin edildiğinden çok daha yakın olduğumuzu kesin olarak biliyoruz” dedi.

Tehdide karşı acilen harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayan Murray, “Antibiyotik direncine karşı yarışta önde olmak istiyorsak bu verileri, rotayı düzeltecek önlemler almak, inovasyonu geliştirmek için kullanmalıyız” dedi.

Antibiyotikler direnci kıramıyor

Dünya Sağlık Örgütü geçen yıl antibiyotik direnci konusunda uyarıda bulunarak son dönemde ruhsat alan ya da geliştirme aşamasındaki 43 antibiyotiğin hiçbirinin antibiyotik direnciyle mücadele için yeterli olmadığına dikkat çekmişti.

Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Cornelius Clancy de antibiyotik direncine karşı mücadelede yeni tedavi yöntemlerine odaklanılması gerektiğini belirterek, “Penisilinden bu yana on yıllardır sahip olduğumuz geleneksel antibiyotik modelinin iflas ettiğini düşünüyorum” dedi.

Clancy, son iki yılda dünyanın koronavirüs pandemisine odaklandığını, ancak antibiyotik direncinin “uzun vadeli bir sınama” olduğunu vurguladı.

Araştırmada 2019 yılında antibiyotik direnci nedeniyle kaydedilen ölümlerin büyük bölümünün, zatürre gibi alt solunum yolu hastalıklarından kaynaklandığı, ardından kan dolaşımı ve intraabdominal (karın içi) enfeksiyonlarının geldiği bildirildi.

Antibiyotik direncinin, AIDS ve sıtmayı geride bırakarak dünyada en çok görülen ölüm nedenleri arasında yer aldığına dikkat çekildi.

En büyük tehdit Sahra Altı Afrika ve Güney Asya’da

Antibiyotik direncinin en yoğun görüldüğü bölge Sahra Altı Afrika ve Güney Asya oldu. Bu bölgelerde beş ölümden birinin 5 yaş altı çocuklarda görüldüğü kaydedildi.

Araştırmada, başta düşük ve orta gelirli ülkeler olmak üzere bazı bölgelerde sağlıklı verilere ulaşımın sınırlı olduğuna dikkat çekilerek gerçek rakamların daha farklı olabileceği de kaydedildi.

“Süper bakteri” diye adlandırılan çoklu direnç sahibi bakteriler antibiyotik tedavisini imkansız kılıyor ve bunun sonucunda hafif yaralanma ya da enfeksiyonlar bile ölümle sonuçlanabiliyor. “Süper bakteriler” doğal yolla da ortaya çıkabiliyor, ancak antibiyotiklerin aşırı ya da yanlış kullanımı da direnç oluşması sürecini hızlandırıyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın