Ankara: Tekkedağı Tabiat Parkı

Tekkedağı Tabiat Parkı; Ankara’nın Beypazarı İlçesi sınırlarında yer almaktadır. 2011 Yılında Tabiat Parkı olarak tescil edilmistir.

Tekkedağı Tabiat Parkı, 100 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Sahanın büyük bölümünde Kara Çam. Alt tabakada ise; Alıç, Ahlat, Üvez, Kuşburnu ile Meşe ve Ardıç türlerine rastlanmaktadır.

Tabiat Parkı, yaban hayvanları bakımından zengindir. Yaban Domuzu, Kurt, Tilki, Tavşan, Ayrıca bölgede Yılka Atları, ve kara akbaba gurupları da görülmektedir.

Tabiat Parkı’nda Çadırla Kamp, İzcilik, Doğa Yürüyüşü, Fotoğrafçılık. Yıldız Gözlemi imkanı bulunmaktadır.

Paylaşın

Ankara: Eğriova Tabiat Parkı

Eğriova Tabiat Parkı; Ankara’nın Beypazarı İlçesi sınırları içerisinde yer alır. Ankara şehir merkezinden 2 farklı şekilde ulaşılabilir.

İlk yol, Ankara-Beypazarı-Karaşar-Eğriova yönünde olacak şekilde, toplamda 147 km’lik bir mesafe arz etmektedir. Beypazarı İlçesi’nden 57 km, Karaşar Beldesi’nden 19,7 km olup ulaşım, Karaşar Beldesi’ne kadar asfalt yol, asfalt yoldan sonra tamamen stabilize yoldan sağlanmaktadır. 

30 hektar büyüklüğe sahip Tabiat Parkı’nın çevresi sarıçam ormanları ile çevrilidir. Tabiat Parkı kuzeyinde Eğriova Yaylası ve göleti, güneyi, doğusu ve batısında ise Sarıçam ormanları yer almaktadır.

Tabiat Parkı içerisinde ve yakın çevresinde yapılan arazi çalışmaları mevcut literatürle birlikte değerlendirildiğinde; Tekkedağı Tabiat Parkı ekolojik sınırları içerisinde 4 iki yaşamlı, 9 sürüngen, 53 kuşve 11 memeli olmak üzere toplam 77 omurgalı türün varlığı tespit edilmiştir.

Doğal Orman dokusu, Saha içerisinde bulunan göl sahanın başlıca kaynak değeridir. Yayla  turizmi ve doğa fotoğrafçılığı için uygundur. Bölge Yaban Hayatı açısından çok sengindir.

Eğriova Tabiat Parkı’nın içinde bulunduğu Beypazarı İlçesi, turizm potansiyeli oldukça yüksek bir ilçedir. Çam ormanlarının sardığı bir alanda kurulu olan park, Ankara’nın akciğeri konumundadır. İlçe sahip olduğu doğal güzelliklerinin yanı sıra sağlık ve termal turizminde de Türkiye’de önemli bir yere sahiptir.

Eğriova Tabiat Parkı, gölü ve ormanları ile rekreasyonel ve turizm faaliyetlerine olanak veren bir alandır. Alan, içinde bulunduğu bölgenin turizm ve rekreasyon açısından çekim merkezlerine oldukça yakın bir konumdadır. Bu konumu ve sahip olduğu kaynak değerleri ile Tabiat Parkı, yakın çevresi ve Ankara için bir çekim merkezi olma potansiyeline de sahiptir.

Alanda bulunan göl ve yakın çevreleri turizm ve rekreasyon aktiviteleri için önemli fırsatlar sunmaktadır. Piknik, çadırlı veya karavanlı kamp, bisiklet, motosiklet, doğa fotoğrafçılığı, manzara seyir, yürüyüş ve koşu, flora ve fauna izleme vb. faaliyetler, Tabiat Parkı içi ve çevresinde şu an kontrolsüz bir şekilde yapılan faaliyetlerdir.

Paylaşın

Ankara: Şahinler Tabiat Parkı

Şahinler Tabiat Parkı; Ankara’nın Kızılcahamam İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Ankara kent merkezine 107 km, Kızılcahamam ilçesine 30 km ve Bolu ili Gerede ilçesine de 30 km uzaklıktadır. 

Orman alanlarını da barındıran Tabiat Parkı’nda yaz ve kış aylarında yapraklarını dökmeyen sarıçam ağaçları ile kışın yaprak döken kayın, meşe ve ardıç ormanları mevcuttur. Alan, eğrelti otu, çayır otları, ısırgan otu, kuşburnu, orman sarmaşığı gibi bitki türlerini de barındırmaktadır.

Alan, bakımsızlık nedeniyle eğrelti, kuşburnu vb. türlerin istilasına uğramıştır. Sonradan ağaçlandırılan alanlara zamanında bakım ve müdahaleler yapılmadığı için özellikle çamların bir kısmının kurumaya yüz tuttuğu görülmektedir.

Şahinler Tabiat Parkı ve içerisinde bulunduğu yörenin omurgasız faunası açısından en öncelikli türleri kelebeklerdir. Bölgede en yaygın olarak bulunan kelebek türü, ülkemize endemik Çokgözlü Anadolu Çillisi’dir. Yalancı Apollo, Anadolu Zıpzıpı, Karagözlü Mavi Kelebek, Çok Gözlü Poseydon, Himalaya Mavi Kelebeği ve Anadolu gelinciği yöre ormanlarında yaşayan nadir kelebek türleridir.

Şahinler Tabiat Parkı omurgalı hayvanlarının belirlenmesi amacıyla literatür çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Literatür bilgilerine göre; alanın yakın çevresinde 7 ikiyaşamlı, 5 sürüngen, 13 memeli ve 59 kuş türü tespit edilmiştir. Bu türler arasında endemik bir tür olmayıp, IUCN tehlike kategorilerine göre de CR, VU ve EN kategorilerinde herhangi bir tür bulunmamaktadır. Kara Akbaba IUCN tarafından dünya çapında nesli tehlike altında olarak sınıflandırılmış Avrupa’nın en büyük yırtıcı kuşudur.

Şahinler Tabiat Parkı’nın bulunduğu bölgede (Kızılcahamam ormanları) Türkiye’nin bilinen ikinci büyük Kara Akbaba populasyonu (7-10 çift) bulunmaktadır.

Şahinler Tabiat Parkı içerisinde mevcutta herhangi bir turizm faaliyeti yürütülmemektedir. Ancak alanın içerisinde bulunduğu yörenin önemli bir turizm potansiyeli bulunmaktadır. Bölgede yapılabilecek turistik faaliyetlerden en önemlisi sağlık turizmi, başka bir deyişle termal turizmdir.

Bölgede termal turizme yönelik iki merkez vardır. Bunlar Kızılcahamam Kaplıcası ve Sey Hamamı’dır. Romalılar ve Selçuklular döneminde de işletilmiş olan Kızılcahamam Kaplıcası’nın, ortalama su sıcaklığı 75 oC’dir. Kaplıca suyunun romatizmal hastalıklara, deri hastalıkları, böbrek ve idrar yolları hastalıkları, sindirim sistemi rahatsızlıkları, kadın hastalıkları, beslenme bozuklukları, kemik ve eklem rahatsızlıklarına olumlu etki yaptığı tespit edilmiştir.

Şahinler Tabiat Parkı, ziyaretçilerin dağ yürüyüşü (trekking), doğa yürüyüşleri, dağ tırmanışı, fotoğraf çekimi, böcek ve hayvanları inceleme ve piknik gibi rekreasyonel ihtiyaçlarına cevap verebilecek potansiyele sahiptir. Alanda mevcutta sadece piknik faaliyetleri ve kısa doğa yürüyüşleri gerçekleştirilmektedir.

Paylaşın

Ankara: Çamkoru Tabiat Parkı

Çamkoru Tabiat Parkı; Ankara’nın 110 kilometre kuzeybatısında yer almaktadır. Eski Ankara-Bolu devlet karayolu güzergahındadır. Tabiat parkında ayrıca Çamkoru Göleti bulunur.

Çamkoru Tabiat Parkı sınırları içindeki genel omurgalı fauna yapısı, yakın çevre de dikkate alındığında oldukça zengin omurgalı tür topluluğuna sahip olduğu görülür. Çamkoru Tabiat Parkının florasının tespiti için toplanan örnekler 28 farklı familyaya aittir.

Bölge, kent hayatının stresinden bunalmış ve sıkılmış Ankara halkı için çeşitli turistik amaçlara yönelik hizmet sunma imkanları bakımından en elverişli ve en yakın yer olma özelliğini bünyesinde barındırmaktadır.

Paylaşın

Ankara: Soğuksu Milli Parkı

Soğuksu Milli Parkı; Ankara’nın Kızılcahamam mevkindedir, 1959 yılında ilan edilmiştir. Yüz ölçümü 1.050 hektar iken 1997 yılında yapılan sınır değişikliği ile 1.187 hektara çıkarılmıştır. 

Batı Karadeniz Bölgesi’nden İç Anadolu’ya geçiş kuşağında yer alan ormanların hakim olduğu bir alandır. Soğuksu Milli Parkı, Ankara’ya 80 km. mesafede bulunması ve şifalı kaplıcaları ile tanınmış Kızılcahamam ilçesine bitişik olmasının yanı sıra, insanların eğlenmesine, dinlenmesine ve kısa süreli tatil yapmasına, ayrıca bilimsel ve eğitsel amaçlı çalışmalara olanak veren, orman, dağ ve su peyzajlarının bütünleştiği doğal kaynak değerlerin yanında, konaklama tesisleri, çadırlı kamp ve günübirlik kullanım alanları ile rekreasyonel kullanım taleplerini karşılayacak kültürel kaynak değerlerine sahiptir.

Yürüyüş, kampçılık, doğa araştırmaları, kuş gözlemleri ve foto safari yapılmakla birlikte bitki inceleme (Botanik Turizmi) açısından son derece önemli mantar ve geofit türleri içeren alan, kaynak değeri taşımaktadır.  Dağcılık ise Osmandede tepesi dediğimiz bölgenin kuzey batısını içeren bölümde gerçekleştirilebilmektedir. Kullanma sahasında 800 ziyaretçinin ihtiyacını karşılayacak piknik masası, piknik ocağı, çöp bidonu, çeşmeler, tuvaletler ve yağmur barınakları mevcuttur.

Soğuksu Milli Parkı bitki çeşitliliği bakımından oldukça zengindir. Hakim ağaç türünü karaçam, sarıçam, göknar  ve gürgen oluşturur. Ayrıca çeşitli çayır otları ve çiçekler mevcut olup; Yabani çilek, yabani gül, ahlat, bodur ardıç, yabani fındık, titrek kavak ve bazı meşe türleri de bulunmaktadır. Parkın kaynak değerleri içinde “dağ lalesi” önemli yer tutar.

Milli Parkın 945 hektarı ormanlık saha, 242 hektarı ise açıklık sahadır. Bölgede hakim olan vejetasyon tipleri ve bunların fizyonomik görünümleri bölge vejetasyonunun İç Anadolu’dan çok Karadeniz vejetasyonuna benzediğini göstermektedir.

Milli Park sınırları içinde orman, step, çayır ve dere ekosistemi olmak üzere başlıca 4 ekosistem tipi belirlenmiştir. Yoğunlukta olan orman ekosistemi, kendi içinde Yaprak Döken Ormanlar ve İbreli Ormanlar olmak üzere iki farklı şekilde görülmektedir.

Soğuksu Milli Parkında, ibreli orman ağaçları çoğunluktadır. En belirgini de karaçam ağaçlarıdır. Step ekosistemi orman açıklıklarında, çayır ekosistemi eğilimi olmayan yaz aylarında suyu çekilen çok nemli alanlarda yayılış göstermektedir.

İspanyadan sonra en çok kara akbaba çiftinin bulunduğu Soğuksu Milli Parkı; bu kuşların Eskişehir-Türkmenbaba alanından sonra en fazla gözlendiği alan konumundadır. Bu kuşlar milli park ile özdeşleşmiş olup, Kızılcahamam ilçesinin girişinde insanları Kara Akbaba Heykeli karşılamaktadır. Bölge ormanlarının bulunduğu saha volkanik kayaçlardan oluşmuştur. Bu nedenle yörede sıcaksu ve soğuksu  kaynakları bulunmakta, sıcak su kaynakları kaplıca olarak değerlendirilmektedir.

 

Paylaşın

Dini Tören Ve Sanat Merkezi ‘Alacahöyük’

Hitit öncesi dönemin önemli şehirlerinden olan Alacahöyük, Çorum’un 45 km. güneybatısında, Ankara’nın 160 km. doğusundadır. Eski Tunç Çağı ve Hitit çağında çok önemli bir kült (dini tören) ve sanat merkezi olan Alacahöyük’te 4 uygarlık çağı açığa çıkartılmıştır.

Alacahöyük’te 1. uygarlık çağı, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu-Osmanlı dönemleri ile temsil edilmektedir. 1. kültür katta, Geç Frig çağında höyüğün her yanı iskan edilmiştir. Küçük evlerden oluşan bu kat, seramiğine göre, M.Ö. 650’den daha eski değildir.

Mabedi, büyük yapıları, özel-blok evleri, sokakları, büyük küçük su kanalları, şehir suru, biri kabartmalı ortastadlarla süslü sfenksli, diğeri poternli anıtsal kapılarıyla Hitit İmparatorluk Çağı’nın müstahkem olmayan, düz ovaya kurulan tipik temsilcisi höyüğün 2. kültür katını oluşturur.

Kalker temel üzerine andezit bloklarla inşa edilmiş olan Sfenksli Kapının genişliği 10 metredir. O, bir yolla bağlandığı büyük mabedin anıtsal geçididir.

Alacahöyük 3. uygarlık katını Eski Tunç Çağı (M. Ö 2500-2000) oluşturur. Hitit kültürüne kaynaklık eden kültürlerin önde geleni olan yerli Hatti uygarlığı’nın aydınlanmasında çok katkıları olan Alacahöyük Eski Tunç Çağı hanedan mezarları, bu çağın en önemli buluntularıdır.

İntramural mezarlar özel olarak ayrılmış bir alanda toplanmıştır. Dört yanı taşla örülmüş dikdörtgen mezarlar ahşap hatıllarla (kiriş) kapatılmış, damları üzerine kurban edilmiş sığır başları, bacakları yerleştirilmiştir.

Altın, gümüş, elektrum, bakır, tunç, demir ve değerli taşlardan oluşan zengin ölü hediyeleri onların hanedana ait olduklarını göstermektedir. Çoğu altın, gümüş kapların dövme, dökme, kakma teknikleri, altın mücevheratın ince süsleri uzun bir gelişmenin ürünleridir.

4. kültür katını oluşturan Geç Kalkolitik Çağ ana toprak üzerine kurulmuş ilk uygarlıktır.

Çorum kısa tarihi

Boğazkale kazılarında elde edilen eserler ve çevredeki mağaralar Çorum ve çevresinin çok eski bir yerleşim alanı olduğunu göstermektedir. Binlerce yıllık medeniyet üstüste gelmiş bir târih şehridir.

Boğazkale ve çevresinde yapılan kazılarda M.Ö. 4000-5000 yıllarına âit olduğu tesbit edilen kalıntılar bulunmuştur. M.Ö. 1700 yıllarında kurulan Hitit Devleti ve bundan sonra kurulan devletler pekçok târih mîrâsı bırakmışlardır. Başkenti Hattuşaş olan ilk Hitit Devleti, M.Ö. 1200 yıllarına kadar hüküm sürmüş, sonra Frigler Devleti kurulmuştur.

Güneye çekilen Hititler, bir müddet daha yaşamış ve târih sahnesinden silinmiştir. Hititlerden daha ileri olduğu tesbit edilen Frigler de M.Ö. 676 târihine kadar Çorum’a birçok târih mîrâsı bırakmışlardır. Kafkaslardan Anadolu’ya gelen Kimmerler, her yeri yakıp yıkarak Frigler devrine son vermiş ve bölgeyi yağmaladıktan sonra çekip gitmişler, daha sonra Çorum ve çevresine Asurlular hâkim olmuştur.

Bu sırada doğuda büyüyen Medler M.Ö. 612 yılında Asurluları yenerek buraları ele geçirmişlerdir. M.Ö. 585 yıllarında parçalanan Medlerin yerine Persler hâkimiyet sürmüştür. M.Ö. 332’de Makedonya imparatoru İskender, Anadolu’yu almış, İskender’in ölümünden sonra M.Ö. 276 yıllarında Galatlar Çorum’a hâkim olmuştur. Pontus Rum tehdidi altında kalan Galatlar, Roma İmparatorluğu’na bağlanmış, böylece Bizanslılar hâkimiyet sürmeye başlamıştır.

Bu târihten sonra 1071 yılına kadar Çorum, Bizanslıların prensliği olarak uzun yıllar kalmış, bu arada İslâm orduları zaman zaman buralara seferler düzenlemiştir. Emevîler zamânında İstanbul’u kuşatan İslâm ordusu, geri dönerken Eshâb-ı kirâmdan Kereb-i Gâzi, Süheyb-i Rûmî ve Ubeyd-i Gâzi’nin Çorum civârında şehîd oldukları ve mübârek kabirlerinin Hıdırlık mevkiinde olduğu rivâyet edilir.

Büyük Türk sultânı Alparslan’ın 1071’de Malazgirt Muhârebesiyle Anadolu kapıları Türklere açılmış, Bizans hâkimiyeti son bulmuştur. Dânişmend Ahmed Gâzi, Amasya’yı aldıktan sonra, o zamanki adıyla Nikonya olan Çorum’u almak üzere amcasının oğlu Çavlı Beyi gönderdi. Yapılan çetin muhârebeden sonra 1075’te Çorum fethedildi.

Alayuntlu boyundan Çorumlu oymağının başı İlyas Bey, buraya vâli tâyin edildi. Daha sonraları Anadolu Selçukluları, bu bölgede Dânişmendlileri yenerek hâkimiyet kurdular. 1243 yılında Baycu Noyan komutasındaki Moğol saldırısına uğrayan Selçuklular, Çorum ve çevresinden çekilmiş, böylece Çorum bir süre başsız kalmış, ferdî mücâdeleler olmuştur. 1308’de kurulan İlhanlılar bölgeye hâkim oldular.

Daha sonra da Eratna Beyliğinde kalan Çorum, 1398’de Yıldırım Bâyezîd Han zamânında Osmanlı topraklarına katılmış, bundan sonra bir daha Osmanlılardan çıkmamıştır. Selçuklular ve Osmanlılar tarafından birçok eserlerle îmâr edilen Çorum’da sık sık meydana gelen zelzelelerden dolayı pekçok eser tahrib olmuştur.

Osmanlı devrinde Çorum, Sivas-Rum beylerbeyliğine bağlı 8 sancaktan biriydi. Tanzimâttan sonra Ankara eyâletinin 5 sancağından biri oldu. Cumhûriyet devrinde ise il hâline getirildi.

Paylaşın

Efsaneleriyle Ünlü ‘Frigleri’ Keşfetmek İsteyenlere: Frig Yolu

Afyonkarahisar, Ankara, Eskişehir ve Kütahya illeri arasında kalan coğrafyada (Frigya) yaklaşık 3000 yıl önce parlak bir medeniyet kurmuş ve efsaneleri ile ünlenmiş Friglerin izlerini, günümüz gezginlerinin sürmesi için oluşturulmuş uluslararası standartlarda uzun yürüyüş ve bisiklet yoludur.

Üç ana rotadan oluşan yolun toplam uzunluğu 506 km’dir; yolun takibini kolaylaştırmak için rotanın tamamı kırmızı-beyaz renklerle işaretlenmiştir. Ayrıca yürüyüşçüleri bilgilendirmek için rota başlangıç-bitiş ve önemli kavşak noktalarına yön tabelaları dikilmiştir.

Frigya’daki antik yerleşim yerlerini (Gordion, Pessinus, Midas) birbirine bağlayan ve bölgenin tüf kaya yapısından dolayı bazı yerlerde derinliği 2-3 metreyi bulan görkemli antik yollar Frig Yolu’nun ana temasını oluşturmaktadır.

Bu ana temanın yanı sıra Frig Yolu, Frigya’nın atmosferini doğaseverlere bir bütün olarak sunmak ve yürüyüşü keyifli kılmak için bölgenin doğal, tarihi, jeolojik, kültürel vb. gibi diğer öne çıkan bileşenlerini de içerecek şekilde tasarlanarak hayata geçirilmiştir. Frig Yolu, doğa tutkunu gezginleri zaman yolculuğuna çıkararak Friglerin 3000 yıl önce yürüdükleri bu güzergahları bir Frigyalı gibi günümüzde yürümelerini sağlar.

Rotalar

Gordion (Ankara), Seydiler (Afyonkarahisar) ve Yenice Çiftliği’nden (Kütahya) başlayıp üç koldan Frigya topraklarına giren Yol, Frig uygarlığının kalbi Yazılıkaya-Midas kentinde (Eskişehir) birleşir. Yol, Friglerin kayaları kazıyarak oluşturdukları görkemli anıtların; Roma, Bizans ve Selçuklu uygarlıklarının özgün eserlerinin görülebileceği mekânların yanı sıra doğa ve tarihin içi içe geçtiği Frig Vadilerinin sıra dışı dokusunun hissedilebileceği ve dingin atmosferinin solunabileceği muhteşem güzergahları takip eder.

Friglerin Afyonkarahisar il sınırları içindeki izlerini süren güzergah (Rota-1) Afyonkarahisar-Ankara karayolu üstünden, Seydiler beldesinden başlar. Frigya’daki jeolojik oluşumların en güzel örneklerinin görülebileceği bu rota antik dönemlerdeki birçok medeniyetin izlerini taşıyan Ayazini üzerinden geçerek önemli Frig Vadileri’nin (Köhnüş ve Karababa Vadileri) ve özgün Frig eserlerinin (Aslantaş, Yılantaş, Maltaş, Aslankaya ve Burmeç gibi) görülebileceği patikaları takip ederek şirin bir Çerkez köyü olan Sarıcaova’ya ulaşır. Frig Yolu bu noktada yürüyüşçülere iki seçenek sunar; birincisi yolun devamı olan Yazılıkaya’ya giden parkur, diğeri ise keyifli bir yürüyüş sunan Asmainler Saklı Vadisi içinden geçerek Kütahya sınırları içinde kalan Rota-2’ye bağlanan bağlantı yoludur.

Kütahya topraklarındaki yolculuk (Rota-2) ise, Kütahya-Eskişehir karayolu 15. km’de bulunan Ahmetoluğu köyüne bağlı Yenice Çiftliği’nden başlar. Porsuk ırmağının hemen yanında güzel bir vadi ağzında kurulu bu yerleşim yeri yürüyüşçüler için oldukça davetkardır. Yer yer antik yolların yoğun olduğu güzergahları izleyen rota Sabuncupınar üzerinden geçerek Fındık’a ulaşır. Fındık’da, yürüyüşçülere bölgenin zengin doğal ve tarihi güzelliklerini göstermek için alternatif iki kola ayrılan yol, Doğuluşah köyünde yeniden birleşir. Fındık Vadisi içinden devam eden güzergah, Sökmen, İnli, Yumaklı, Lütfiye ve Sandıközü köylerini geçtikten sonra Frigya’daki en görkemli ve sıradışı doğal güzelliklerine sahip olan Zahran Vadisi içinden geçerek Kümbet köyü üzerinden Yazılıkaya’ya bağlanır.

Frig Yolu’nun en uzun parkuru (Rota-3) Eskişehir topraklarındadır ve Friglerin iki önemli merkezi olan Gordion ve Yazılıkaya’yı Pessinus üzerinden birbirine bağlar. MÖ 7.yy’da en parlak dönemlerini yaşayan Frigler, siyasi merkez olarak Gordion’u seçmiş olsalar da en önemli kutsal yerleri, dini merkez olarak yapılandırdıkları Yazılıkaya’dır.

Konaklama

Frig Yolu güzergâhı üstündeki bazı köylerde köy evleri restore edilerek ev pansiyonculuğuna uygun hale getirilmiştir. “Frig Evi” olarak adlandırılan ve önünde tabelası bulunan bu evler Sabuncupınar, İnli, Lütfiye, Sarıcaova ve Demirli köylerinde bulunmaktadır. Ayrıca yol üstünde konaklayabileceğiniz ve konaklayabileceğiniz pansiyonlar bulunmaktadır. Yürüyüşünüz sırasında bu konaklarda kalarak köy yaşantısını tadabilir ve yerel kültürü deneyimleyebilirsiniz.

Frig Vadileri kamp kurmak için de çok idealdir. Frigya’nın sıradışı atmosferini solumak için en güzel konaklama çadır kampıdır. Frig Yolu rehber kitabında çadır kurulabilecek uygun kamp alanları belirtilmiştir.

Rakamlarla Frig Yolu

  • 506 km uzunluğu ile Türkiye’nin 3. en uzun yürüyüş parkurudur.
  • Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya bölgelerindeki Friglerin izlerini süren 3 ana rotayı içerir (Afyonkarahisar:140 km; Eskişehir:219 km; Kütahya:147 km).
  • 67 yürüyüş parkurundan oluşur.
  • 4 ilin topraklarına yayılmış, 1 ilçe merkezi, 4 belde, 45 köy ve 6 mahalleden geçer.
Paylaşın

2. Uluslararası Latin Amerika Ve Karayip Film Festivali Başladı

Ankara Çankaya Belediyesinin katkılarıyla bu yıl 2. düzenlenen “Uluslararası Latin Amerika ve Karayip Film Festivali” Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen açılış töreni ile başladı. 

Açılış törenine Latin Amerika ülkelerinin büyükelçileri ve çok sayıda davetli katılırken, açılış konuşmasını etkinliğin bu yılki koordinatörlüğünü üstlenen Brezilya’nın Ankara Büyükelçisi Eduardo Gradilone yaptı.

Latin Amerika ve Karayip ülkeleri olarak, film festivalinin ikincisini düzenlemekten memnun olduklarını, farklı ülkelerin çok değerli sinema eserlerini Türk izleyicilerle buluşturmanın heyecanını yaşadıklarını belirten Gradilone, Çankaya Belediye Başkanı’na destek ve işbirliği için teşekkür etti.

Açılış töreninde bir konuşma yapan Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Gabriel Garcia Marquez, Victor Jara, Pablo Neruda, Carlos Fuentes, Mario Vargas Llosa, Frida Cahlo ve Paulo Coelho ile sanatın evrensel değerlerine renk katan Latin Amerika Kültürünün beyaz perdeye yansıtılmasının Latin Amerika sinemasının köşe taşlarından olduğunu belirtti.

Taşdelen, konuşmasının devamında, “Ankara’nın kalbinde, kültür ve sanatın başkenti olma iddiası ile çalışmalarımızı hayata geçirirken, dost ve kardeş ülkelerin temsilcileriyle Ankara’daki büyükelçiliklerle ortak kültürel etkinliklerin sayısını ve niteliğini artrtma konusunda kararlıyız” dedi.

Paylaşın