Merkel, Rusya Politikasından Pişman Değil: Özür Dilemeyeceğim

Şansölyelik döneminde Rusya ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ılımlı ilişkilerinden dolayı eleştiriler ile karşı karşıya kalan Angela Merkel, bugün (8 Haziran) itibariyle 105. gününde devam eden Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin ilk kez açıklamada bulundu.

Başkentteki “Berliner Ensemble” salonunda Der Spiegel yazarı Alexander Osang’ın sorularını yanıtlayan Merkel, Putin’e yönelik muamelesi ile ilgili “hiçbir pişmanlığı olmadığını” söyledi, Rusya’nın işgaliyle başlayan savaşı “barbar bir saldırı savaşı” olarak nitelendirdi.

ABD’nin öncülük ettiği ve 2008 yılında Ukrayna ile Gürcistan’ın NATO üyeliğini öngören plana o dönemde karşı çıktığı için pişman olup olmadığı da sorulan Angela Merkel, Putin’in bakış açısından böyle bir hamlenin “savaş ilanı” olarak değerlendirileceğini kaydetti.

Putin’in “nasıl düşündüğünü bildiğini” söyleyen Merkel, durumu “daha fazla provoke etmek istemediğini” belirtti.

Putin’in 2007 yılında Soçi’de kendine, “Sovyetler Birliği’nin dağılmasının 20. yüzyılın en kötü olayı olduğunu” söylediğini ifade eden Merkel, bu nedenle ona hiçbir zaman tam olarak güvenmediğini anlattı.

“Diplomasi” vurgusu

Angela Merkel, ayrıca görev süresi içinde neyi ihmal ettiğine ilişkin soruyu da yanıtlayarak, “Böyle bir trajediyi önlemek için daha fazlası yapılabilir miydi, önlenebilir miydi? Bu nedenle bunlar soruluyor ve elbette bu soruları kendime tekrar tekrar soruyorum” dedi.

Kendi şansölyelik döneminde Almanya’nın izlediği politikaları savunan Angela Merkel, “Şimdi bu yanlıştı diyebileceğim bir şey görmüyorum. Bu nedenle de özür dilemeyeceğim” ifadesini kullandı.

Merkel, Rusya’ya “hoşgörülü davrandığına” ilişkin eleştiriler için de, “Diplomasi başarısız olduğundan dolayı yanlış olmaz” dedi, kendi döneminde Rusya ile gerilimin tırmanmaması için yeterince çalıştığını, ancak bunun başarılamamasının üzücü olduğunu kaydetti.

Arabulucu olacak mı?

Ülkede Aralık 2021’de kurulan Sosyal Demokrat Parti (SPD), Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller koalisyon hükümetine atıfta bulunan Hristiyan Demokrat Partili (CDU) siyasetçi, “Mevcut federal hükümete [dış politikada] güvenmemeyi düşünemiyorum bile” dedi.

Merkel, Putin ile görüşüp arabulucu olup olmayacağına ilişkin soruya ise “Görev anlayışım, Almanya hükümetinin benden yapmamı istemediği hiçbir şeyi yapmayacağım şeklinde” cevabını verdi.

Bu konuda Almanya hükümetinin kendisiyle temasa geçmesini de beklemediğini söyleyen Merkel, “Bunun şu anda herhangi bir yararı olacağı izlenimine sahip değilim. Bana göre şu anda konuşulacak çok şey yok, özellikle de Ukrayna olmadan” değerlendirmesinde bulundu.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Merkel, Giderayak Rekor Düzeyde Silah Satışına Onay Verdi

Almanya’da muhalefetteki Sol Parti’nin soru önergesine verilen cevaba göre, Angela Merkel başbakanlığındaki önceki hükümet giderayak dünyadaki kriz ve savaşlara müdahil ülkelere rekor düzeyde silah ve askeri teçhizat satışına onay verdi.

Buna göre Aralık başında görevi devreden, Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti’den (SPD) oluşan koalisyon, son dokuz gününde yaklaşık 5 milyar euro değerinde askeri malzeme ihracatını onayladı. Böylece 2021’de onaylanan silah ve askeri teçhizat ihracatının hacmi 9 milyar euroyu aştı.

Sol Parti üyesi Sevim Dağdelen’in konuyla ilgili bir soru önergesine Ekonomi Bakanlığı’nın verdiği cevapta Alman askeri teçhizatı alan ülkelerin başında açık arayla Mısır geliyor. Mısır’a, Yemen ve Libya’daki rolü nedeniyle ve ülkede yaşanan insan hakları ihlallerinden dolayı yoğun eleştiriler yöneltiliyor.

Almanya, iki sene önce, 2019 yılı silah ve askeri teçhizat alanındaki ihracatında 8 milyar euroyu aşarak o dönem bir rekor kırmıştı. Bu yıl bunun 1 milyar euro ile aşıldığı dikkat çekiyor.

Üç savaş gemisi ile 16 hava savunma sistemi

Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) üyesi Angela Merkel’in başbakan olduğu ve Sosyal Demokrat Parti’li (SPD) şimdiki Başbakan Olaf Scholz’un da Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı olduğu hükümetin bu ay başında görevi devretmeden kısa süre önce üç savaş gemisi ve 16 hava savunma sistemi satışına onay verdiği ortaya çıkmıştı. 8 Aralık’ta yeni başbakanın göreve başlamasından sadece bir gün önce dönemin Ekonomi Bakanı Peter Altmaier konuyla ilgili meclisi bilgilendirmiş, ancak meblağ konusunda ise detay vermemişti.

Sol Parti’li Sevim Dağdelen’in soru önergesine verilen aktüel cevapta konuyla ilgili ayrıntılar dikkat çekiyor. Merkel hükümetinin, görevi devretmesinden kısa süre öncesinde Kahire yönetimine 4 milyar 340 milyon euro değerinde silah ve askeri teçhizat ihracatına onay verildiği anlaşılıyor.

29 Kasım tarihli başka bir cevapta söz konusu rakam sadece 180 milyon olarak belirtilmişti. Dolayısıyla önceki hükümetin sadece son dokuz gününde 4 milyar eurodan fazla askeri teçhizat ve silah ihracatına müsaade edildiği anlaşılıyor. Böylece şimdiki Başbakan Olaf Scholz’un önceki Başbakan Merkel ile birlikte son günlerinde ihracatına izin verdiği miktar bütün yıl zarfında onay verilen ihracatın tamamına yaklaşmış oldu. Son ihracat izninin verildiği dönemde, Merkel hükümetinin sadece vekaleten görevde olması da dikkat çekiyor. Kendisinden sonra iktidara gelecek koalisyonun farklı bir karar vereceği ve farklı bir siyasi tutum içinde olduğu biliniyorsa, hükümetlerin görevlerinin son döneminde kapsamlı kararlara imza atabiliyor.

Önceki hükümette de yer alan Scholz sorumlu

Şimdiki Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’den (FDP) oluşan üçlü koalisyon hükümetine başbakanlık eden Olaf Scholz, önceki hükümette de Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı olarak görev yapıyordu. Dolayısıyla Scholz’un da önceki Büyük Koalisyon hükümetinin son günlerinde onay verdiği savaş gemileri ve hava savunma sistemleri satışından sorumlu olduğu belirtiliyor.

Almanya’da Thyssenkrupp Marine Systems ve Diehl Defence gibi şirketlerin geliştirdiği ve ürettiği bu tür önemli askeri malzemelerin satışlara onay Almanya Federal Güvenlik Konseyi’nden geçerek yürürlüğe giriyor. Bu Konsey’de de başbakan dışında aralarında maliye bakanlığının da bulunduğu toplam yedi bakanlık yer alıyor. Dolayısıyla o dönemde Maliye Bakanı olan Scholz’un da Mısır’a yapılan söz konusu büyük satıştan sorumlu olduğu ifade ediliyor.

Söz konusu ihracat onaylarının ortaya çıkmasına vesile olan önergeyi veren Sol Parti Federal Meclis Milletvekili Sevim Dağdelen, Olaf Scholz’u sert biçimde eleştirdi ve “Sadece vekaleten görevde olan bir hükümet üyesi olarak hilekarlık yapmakla kalmadı, aynı zamanda partisinin diktatörlüklere ve otoriter rejimlere yönelik eleştirisinin sonuçsuz kaldığını da ortaya koymuş oldu” diye vurguladı. Dağdelen’e göre Scholz bu tutumuyla yeni kurulan üç partili koalisyonu da “ağır bir ipotek altına almış” oldu.

Sosyal Demokratlar ile Yeşiller ve Hür Demokratlardan oluşan yeni hükümet, silah ve askeri teçhizat ihracatında daha sıkı bir politika yürütmeyi hedeflediğini duyurmuştu. Üç partinin hedeflerinin yer aldığı koalisyon sözleşmesindeki bu tutumun yasal düzenlemelerle net bir çerçeveye kavuşturulması bekleniyor. Yeni askeri ihracat politikası, özetle Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler ve NATO üyeleri dışındaki devletlere genel olarak askeri teçhizat ve silah ihracatını sınırlamayı öngörüyor.

Yeni hükümetten 3 bin 679 euroluk askeri satışa onay

Almanya’da savunma sanayii ihracatının denetlendiği ana bakanlık olan Ekonomi Bakanlığının yeni hükümette değiştirildi. Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı adını alan ve yetkileri değiştirilen bakanlık savunma ihracatı konusunda kısıtlamalardan yana olan Yeşiller partisinin elinde bulunuyor. Dağdelen’in soru önergesine yeni Bakan Robert Habeck adına verilen cevapta, “önceki hükümetin bu icraatı ile araya mesafe konulduğu” vurgulanırken, yeni hükümetin de ilk haftasında sadece 3 bin 679 euro değerinde satışa onay verdiği ve bunların yapıldığı ülkelerin de AB, NATO veya onunla eşdeğer sayılan Avustralya, Avusturya, İsveç ve Slovenya olduğu bildirildi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Almanya Başbakanı Merkel’den ‘İdlib’ Uyarısı

Almanya Başbakanı Angela Merkel, RTL televizyonuna verdiği röportajında, İdlib’e olası bir operasyonun “insani bir felakete” dönüşmemesi için her şeyin yapılması gerektiğini söyledi.

Almanya Başbakanı Merkel, Rusya ve Türkiye liderleri ile bu konuda çok ciddi bir konuşma gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Suriye ordusu bölgeye kapsamlı bir askeri operasyona hazırladığını açıklamış, Birleşmiş Milletler (BM) operasyonun 21’inci yüzyılın en büyük felaketine dönüşebileceği uyarısında bulunmuştu.

Türkiye ekonomisinin gelişmesinin stratejik gerekçeler nedeniyle Almanya’nın çıkarına olduğunu söyleyen Merkel, “Türkiye’yi zayıflatacak bir harekette bulunursak, çıkarlarımıza uygun hareket etmiş olmayız” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Eylül sonunda Almanya’ya yapacağı ziyarete de değinen Merkel, bu konuda sadece “siyah ya da beyaz” düşünülmemesi gerektiğini belirterek, Almanya’da üç milyona yakın Türkiye kökenlinin yaşadığını söyledi.

İki ülke arasında özel bir bağ olduğunu hatırlatan Merkel, yapılacak görüşmelerin de iki ülke arasındaki sorunları geride bırakmak için gerekli olduğunu da sözlerine ekledi.

Türkiye ile Almanya arasında ilişkiler son dönemde hız kazandı.

İki günlük ziyaret için Ankara’ye gelen olan Almanya Dışişleri Bakanı Heike Maas, Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüştü.

Ertesi gün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Alman Lisesi’nin 150. kuruluş yıldönümü etkinliğine katılan Maas, ikili ilişkilerin yapıcı olmasında Almanya’nın stratejik menfaati olacağını söyledi.

Paylaşın