G7 Ülkelerine Tepki: Milyonlarca Kişiyi Açlıktan Ölüme Terk Ettiniz

Uluslararası sivil toplum kuruluşu Oxfam, küresel gıda güvenliği kriziyle mücadele için 4,5 milyar dolar ayıran G7 (Almanya, ABD, Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Japonya, Kanada) ülkelerini kınadı.

Birleşik Krallık tarafından kurulan ve merkezi Kenya’da yer alan Oxfam’dan Max Lawson, salı günü yaptığı açıklamada G7 ülkelerinin “milyonlarca kişiyi açlıktan ölüme terk ettiğini” söyledi.

Oxfam’ın eşitsizlik politikası başkanı Lawson, son 10 yılın en büyük gıda krizinin yaşandığı bir dönemde 4,5 milyar dolarlık bütçenin bununla mücadelede çok yetersiz kaldığını belirtti.

Lawson, “Birleşmiş Milletler’in insani yardım çağrılarındaki büyük boşluğu doldurmak, açlığı sona erdirmek ve gıdayla tarım yatırımlarını finanse etmek için en az 28,5 milyar doların” gerekli olduğunu ifade etti.

G7 ülkeleriyse, en son açıklanan 4,5 milyar dolarlık paketle birlikte bu yıl gıda kriziyle mücadele için toplamda 14 milyar dolar ayırdı. Fakat bu miktarın ne kadarının ihtiyacı olan ülkelere gönderildiği net değil.

ABD, Ukrayna’ya gönderilecek ve “küresel açlıkla mücadele” amacı için de kullanılacak 5 milyar dolarlık bir silah ve yardım paketini mayısta onaylamıştı. Öte yandan ABD’li siyasi yayın kuruluşu Politico’nun haberine göre henüz açlıkla mücadele için ayrılan miktar gönderilmedi.

Oxfam’a göre küresel gıda ve açlık krizinden en çok Doğu Afrika etkileniyor. 70 yılın en kötü kuraklığının yaşandığı Etiyopya, Kenya ve Somali’de her 48 saniyede bir kişi açlıktan ölüyor.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

G7’den ‘Çin’in İpek Yolu’na Alternatif Proje

ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa, Japonya ve Kanada’dan oluşan G7’nin liderleri, gelişmekte olan ülkelerde altyapının finansmanı için 600 milyar dolar fon sağlama kararı aldı.

G7’nin planı, “Çin’in İpek Yolu” olarak nitelendirilen “Kuşak ve Yol” Projesi’ne alternatif bir girişim. Çin’in trilyonlarca dolarlık altyapı inisiyatifi, ülkeleri çok fazla borçlandırdığı gerekçesiyle eleştiriliyordu.

G7’nin Küresel Altyapı ve Yatırım için Ortaklık Planı geçen yıl İngiltere’de yapılan G7 görüşmelerinde gündeme gelen bir progam.

ABD Başkanı Joe Biden, planın herkes için kazançlı olacağını söyledi. Biden, G7’nin planı için “Net olmak istiyorum. Bu yardım ya da hayır girişimi değil. Herkese kazanç sağlayacak bir yatırım. Ülkelerin demokrasilerle ortaklık yapmanın somut yararlarını görmesine yardımcı olacak” dedi.

Plan kapsamında ABD; hibeler, federal fonlar ve özel yatırımlardan 200 milyar dolarlık bir bütçe vadetti. Avrupa Birliği de 300 milyar euroluk kaynak sözü verdi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, projenin amacının “kalkınmakta olan ülkelerdeki ortaklarımıza bir seçenekleri olduğunu göstermek için olumlu bir yatırım duygusu sunmak” olduğunu söyledi.

Altyapı programı ilk olarak 2021’de İngiltere’de yapılan G7 toplantısında gündeme gelmişti. O dönem “Daha iyi bir dünya inşa et” adını taşıyan ABD öncülüğündeki planda gelişme kaydedilememesi üzerine adı Küresel Altyapı ve Yatırım için Ortaklık Planı olarak değiştirilmiş ve 2022 G7 zirvesinin gündemine alınmıştı.

G7 ülkeleri yeni planlarıyla iklim değişikliğiyle mücadeleyi, küresel sağlığı iyileştirmeyi, cinsiyet eşitliğini ve dijital bir altyapı geliştirmeyi hedefliyor. Büyük projeleri arasında, Angola’da güneş enerjisiyle çalışan bir tesis, Senegal’de bir aşı fabrikası ve Mısır ve Afrika Boynuzu üzerinden Singapur’u Fransa ile bağlayacak 1609 kilometre uzunluğunda bir su altı telekomünikasyon kablosu da sayılıyor.

G7’nin planı, Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne karşı gündeme gelmişti.

Çin, lideri Şi Cinping’in 2013’te duyurduğu proje ile gelişmekte olan ülkelere liman, yol ve köprü gibi altyapı projelerinde finansman sağlıyor.

Kuşak ve Yol İnisiyatifi, ticari ilişkileri geliştiriyor. Ancak inisiyatif, aynı zamanda zaten borç yükü altında ezilen ülkelere yüksek faizli krediler sağladığı ve bu ülkeler borçlarını ödeyemedikleri takdirde önemli varlıklarına el koyma aracı olarak kullanıldığı gerekçesiyle eleştiriliyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Almanya’da Yaklaşık 50 Yılın En Yüksek Enflasyonu: 7,9

Almanya’da yaklaşık 50 yılın en yüksek enflasyon oranına ulaşıldı. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Mayıs ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,9 oranında arttı.

Almanya’da yıllık enflasyon en son ilk petrol krizinin yaşandığı 1973/1974 kış mevsiminde bu kadar yüksek ölçülmüştü. Benzin ve gıda fiyatlarındaki artışın enflasyonda rol oynadığı belirtiliyor. Almanya’da Nisan ayında yıllık enflasyon yüzde 7,4 olarak kayıtlara geçmişti.

Federal İstatistik Dairesi Başkanı Georg Thiel “Yüksek enflasyonun başlıca sebebi hep olduğu gibi enerji ürünlerindeki fiyat artışları. Ancak birçok diğer üründe de fiyat artışı gözlemliyoruz, özellikle de gıda ürünlerinde” açıklamasını yaptı.

Mayıs ayında enerji fiyatı yıllık yüzde 38,3 oranında artarken akaryakıt yüzde 41, mazot yüzde 95 oranında pahalandı. Gıdadaki fiyat artışı da yüzde 11,1 olarak tespit edildi. Yemeklik yağın fiyatı yüzde 38,7, et ve et ürünlerinin fiyatı yüzde 16,5, süt ürünleri ve yumurtanın fiyatı yüzde 13,1, ekmek ve buğday ürünlerinin fiyatı yüzde 10,8 oranında arttı.

Avrupa’da yüksek enflasyon nedeniyle Christine Lagarde başkanlığındaki Avrupa Merkez Bankası 11 yıl sonra ilk kez faiz artırma kararı almıştı.

Paylaşın

Merkel, Rusya Politikasından Pişman Değil: Özür Dilemeyeceğim

Şansölyelik döneminde Rusya ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ılımlı ilişkilerinden dolayı eleştiriler ile karşı karşıya kalan Angela Merkel, bugün (8 Haziran) itibariyle 105. gününde devam eden Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin ilk kez açıklamada bulundu.

Başkentteki “Berliner Ensemble” salonunda Der Spiegel yazarı Alexander Osang’ın sorularını yanıtlayan Merkel, Putin’e yönelik muamelesi ile ilgili “hiçbir pişmanlığı olmadığını” söyledi, Rusya’nın işgaliyle başlayan savaşı “barbar bir saldırı savaşı” olarak nitelendirdi.

ABD’nin öncülük ettiği ve 2008 yılında Ukrayna ile Gürcistan’ın NATO üyeliğini öngören plana o dönemde karşı çıktığı için pişman olup olmadığı da sorulan Angela Merkel, Putin’in bakış açısından böyle bir hamlenin “savaş ilanı” olarak değerlendirileceğini kaydetti.

Putin’in “nasıl düşündüğünü bildiğini” söyleyen Merkel, durumu “daha fazla provoke etmek istemediğini” belirtti.

Putin’in 2007 yılında Soçi’de kendine, “Sovyetler Birliği’nin dağılmasının 20. yüzyılın en kötü olayı olduğunu” söylediğini ifade eden Merkel, bu nedenle ona hiçbir zaman tam olarak güvenmediğini anlattı.

“Diplomasi” vurgusu

Angela Merkel, ayrıca görev süresi içinde neyi ihmal ettiğine ilişkin soruyu da yanıtlayarak, “Böyle bir trajediyi önlemek için daha fazlası yapılabilir miydi, önlenebilir miydi? Bu nedenle bunlar soruluyor ve elbette bu soruları kendime tekrar tekrar soruyorum” dedi.

Kendi şansölyelik döneminde Almanya’nın izlediği politikaları savunan Angela Merkel, “Şimdi bu yanlıştı diyebileceğim bir şey görmüyorum. Bu nedenle de özür dilemeyeceğim” ifadesini kullandı.

Merkel, Rusya’ya “hoşgörülü davrandığına” ilişkin eleştiriler için de, “Diplomasi başarısız olduğundan dolayı yanlış olmaz” dedi, kendi döneminde Rusya ile gerilimin tırmanmaması için yeterince çalıştığını, ancak bunun başarılamamasının üzücü olduğunu kaydetti.

Arabulucu olacak mı?

Ülkede Aralık 2021’de kurulan Sosyal Demokrat Parti (SPD), Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller koalisyon hükümetine atıfta bulunan Hristiyan Demokrat Partili (CDU) siyasetçi, “Mevcut federal hükümete [dış politikada] güvenmemeyi düşünemiyorum bile” dedi.

Merkel, Putin ile görüşüp arabulucu olup olmayacağına ilişkin soruya ise “Görev anlayışım, Almanya hükümetinin benden yapmamı istemediği hiçbir şeyi yapmayacağım şeklinde” cevabını verdi.

Bu konuda Almanya hükümetinin kendisiyle temasa geçmesini de beklemediğini söyleyen Merkel, “Bunun şu anda herhangi bir yararı olacağı izlenimine sahip değilim. Bana göre şu anda konuşulacak çok şey yok, özellikle de Ukrayna olmadan” değerlendirmesinde bulundu.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Avrupa’nın Beş Büyük Futbol Liginde Şampiyonlar Belli Oldu

Trabzonspor, Süper Lig’in bitimine 3 hafta kala kupayı kaldırmaya hak kazanırken, Avrupa’nın beş büyük futbol ligi olan İspanya, İtalya, İngiltere, Almanya ve Fransa’da da ligin en büyüğü belli oldu.

İspanya’da La Liga’da şampiyonluk, sezonun bitimine 4 maç kala 35. defa Real Madrid’in oldu. Şampiyonluğunu ilan etmek için sadece beraberliğe ihtiyacı olan Real, Espanyol Barcelona’yı 4 golle geçerek müzesine götürdüğü kupa sayısında rekor kırdı. Ezeli rakibi Barcelona’nın ise 15 puan önünde ipi göğüslemeyi başardı.

Bundesliga’da şampiyonluğu art arda 10. defa kazanmayı başaran takım Bayern Munih oldu. Bavyera kulübü bu başarıyı ligin bitimine 3 hafta kala 23 Nisan’daki Borussia Dortmund maçındaki 3-1’lik galibiyetinin ardından ilan etti. İkinci sıradaki ezeli rakibini 12 puan fark atan Bayern, tarihinde 32. defa lig kupasını kaldırma başarısını gösterdi.

Bayern ayrıca Dortmund’u arka arkaya 8 karşılaşmada devirmiş oldu. 2019’dan beri Bavyera takımı Dortmund’a karşı kaybetmedi.

Manchester City’ye kupayı getiren isim İlkay Gündoğan

İngiltere’de ise bu yıl gülen takım son maçta belli oldu. Son beş yılda dört defa lig kupasını müzesine götürmeyi başaran Manchester City, böylece kulüp tarihinde 8. defa şampiyonluk tattı. Premier Lig’in son haftasında 2-0 geriye düştüğü maçta Aston Villa’yı 3-2 yenen Manchester City, Liverpool’un sadece 1 puan önünde şampiyonluğa ulaştı.

Bu başarıda oyuna 68. dakikada giren Türk asıllı Alman milli futbolcu İlkay Gündoğan baş rolü oynadı. İlkay ile 76. dakikada umutlanan Manchester City, 2 dakika sonra Rodri’nin kaydettiği golle skoru eşitledi, ardından yeniden sahneye çıkan İlkay, Manchester City’nin sahadan 3-2 galip ve lig şampiyonu olarak ayrılmasını sağladı.

Fransa Birinci Lig’de şampiyonun ismi sezonun bitimine haftalar kala belli oldu. Başkent takımı Paris St. Germain (PSG) kupayı 10. defa kaldırmayı başardı. İkinci sıra için ise Monaco ve Marsilya arasındaki kıyasıya mücadele son maça kadar devam etti. Strasbourg’a karşı sezonun son maçını 4-0 gibi bir farkla kazanan Marsilya Monaco’dan gelecek habere kulak kesti.

Son haftaya ikini sırada giren prenslik ise Lens deplasmanından 2-2’lik eşitlikle bir puan ile dönünce Marsilya’nın gerisinde kalmaktan kurtulamadı. Bu sayede PSG ve Marsilya ön eleme maçları oynamadan Şampiyonlar Ligi’ne katılmaya hak kazandı.

İtalya futbol ligi de şampiyonluk heyecanı son maça kadar devam edenlerden oldu. Milano’nun iki takımının kıyasıya mücadelesinde son gülen AC Milan olurken Inter Milan ise averajla ikinci sırada kaldı. Şampiyonluk için beraberliğin yetmesine rağmen Milan, Sassuolo deplasmanında ilk yarıda 3 gol bularak Inter Milan’ın umutlarını yıktı.

Bu zaferde Fransız golcü Olivier Giroud attığı iki golle önemli rol oynadı ve 2011’den beri yaşanan hasrete son vererek İtalya Lig Kupası Scudetto’nun Milan tarafından 19. defa kaldırılmasını sağladı.

Aynı anda Sampdoria ile karşılaşan Inter Milan, 90 dakikayı 3-0’lık bir galibiyetle kapatsa da aradaki iki puanın kapanmasını engelleyemedi. Gelecek sene Şampiyonlar Ligi’ne iki Milan takımının yanı sıra Napoli ve Juventus da gitmeye hak kazandı.

Paylaşın

Almanya’da DHKP-C Operasyonu: 3 Tutuklama

Almanya’da Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi’nin (DHKP-C) biri ülke sorumlusu olduğu belirtilen üç üst düzey yöneticisi tutuklandı. Federal Adalet Mahkemesi (BGH) tarafından haklarında tutuklama kararı çıkarılan Türk uyruklu Özgül E. ve İhsan C. ile Alman vatandaşı Serkan K.’nın Almanya’da “yabancı terör örgütü” olarak kabul edilen yasaklı DHKP-C’ye üye olmaktan yargılanacakları belirtildi.

Federal Adalet Mahkemesi bünyesindeki Federal Başsavcılıktan yapılan açıklamada, Özgül E.’nin 16 Mayıs’ta Heidelberg’de, Serkan K.’nın 17 Mayıs’ta Hamburg’da, İhsan C.’nin ise 18 Mayıs’ta Bochum’da gözaltına alındıkları belirtildi.

Federal Başsavcılıktan yapılan açıklamada, DHKP-C’nin, Türk devletini “silahlı mücadele yoluyla” ortadan kaldırma ve yerine Marksist-Leninist bir rejim getirme hedefinde olduğu belirtildi. Örgütün 1994 yılındaki kuruluşundan bu yana ve yakın geçmişte Türkiye’de çok sayıda cinayet işlediği ve silahlı saldırılar gerçekleştirdiği belirtildi. Ayrıca DHKP-C’nin defalarca intihar bombalı eylemler gerçekleştirdiğine de vurgu yapılan açıklamada, örgütün Avrupa’yı terörist faaliyetlerini finanse etmek, militan sağlamak ve eğitmek, silah ve diğer askeri teçhizatları temin etmek üzere “arka cephe” olarak kullandığı ifade edildi.

Biri Almanya sorumlusu

Federal Başsavcılık sanıklarla ilgili olarak da ayrıntıları paylaştı. Açıklamada, Özgül E.’nin en geç Ocak 2003’ten bu yana DHKP-C’de aktif olduğu belirtilerek, Nisan 2004’e kadar örgütün Amsterdam’daki merkez basın bürosunda yönetici olarak görev yaptığı, burada diğer çalışanlara talimat vererek kurum içi iletişimi ve haberlerin iletilmesini sağladığı belirtildi. E.’nin ayrıca basın bürosuna veya örgütün diğer birimlerine aktarılan paraları kabul ettiği ve sahte kimlik belgeleri düzenlenmesinde etkili oduğu da belirtildi.

Özgül E.’nin Haziran 2014’te Almanya’da DHKP-C aktivistlerinin ve yetkililerinin katıldığı ve gelirlerinin de örgüte aktarıldığı bir konsere öncülük ettiği, Aralık 2015’ten en az Şubat 2016’ya kadar, İstanbul bölgesinde DHKP-C için çeşitli görevler üstlendiği, burada örgüt mensuplarına yönelik eğitim, propaganda çalışmaları, basın yazıları ve gerilla savaşçıları için eğitim programları gibi etkinlikleri yönettiği kaydedildi. Sanıkların en geç Ocak 2017’den itibaren örgütün “Almanya sorumlusu” olarak görev yaptığı belirtilen Savcılık açıklamasında, burada da özellikle bağış veya haftalık bültenin satışı gibi finansal kaynakların toplanması ve dernek için etkinliklerin organizasyonununun koordinasyonu gibi faaliyetleri yönettiği ifade edildi. Özgül E.’nin  Almanya’da da sahte kimlik belgeleri düzenlenmesine yardımcı olduğu, ayrıca, gizli faaliyet gösteren örgüt mensuplarının kaçak yollarla intikaline de destek olduğu ileri sürüldü. Özgül E.’nin Şubat 2022’ye kadar Almanya’da DHKP-C ile ilgili çeşitli propaganda etkinliklerine katıldığına da vurgu yapıldı.

“Hamburg sorumlusu” da tutuklandı

Diğer sanık Serkan K.’nın 2014 ile 2018 yılları arasında Almanya’da DHKP-C için çalıştığı, başlangıçta örgütün gençlik komitesi üyesi olduğu, 2015 yazından itibaren de Hamburg bölgesinde “Bölge sorumlusu” olarak görev yaptığı belirtildi. K.’nın zaman zaman Hamburg, Bremen ve Berlin bölgelerini kapsayan “DHKP-C Kuzey Bölgesi‘nin” de sorumluluğunu üstlendiği ifade edildi.

Savcılık açıklamasında Serkan K.’nın DHKP-C’nin Almanya ve Avrupa yöneticilerinin talimatlarının uygulanmasını sağladığı ve bu kişilere bizzat rapor verdiği belirtilirken, “Kuzey Bölge Sorumlusu” olarak örgüte finansman sağlanması ve yönlendirilmesi, üyelerin ve aktivistlerin eğitilmesi ve DHKP-C ve bağlı oluşumları için propaganda faaliyetlerinin yürütülmesini sağladığı da vurgulandı. Bunlara ek olarak, sahte kimlik belgeleri tahsis etmek ve gizli hareket eden örgüt üyelerinin kaçak yollarla intikalini sağlamakla suçlanıyor.

Serkan K.’nın Şubat 2017’de “Kuzey bölgesindeki” kadro görevini bıraktıktığı, 2018’in sonuna kadar Almanya’da DHKP-C ile ilgili çeşitli propaganda etkinliklerine katıldığı ifade edildi.

Güney bölgesi sorumlusu İhsan C.

İhsan C.’nin ise en geç Eylül 2015’ten bu yana, DHKP-C’nin Frankfurt, Darmstadt, Saarbrücken, Stuttgart, Ulm, Münih, Augsburg ve Nürnberg şehirlerini kapsayan Güney Bölgesi Sorumlusu olarak faaliyetler gerçekleştirdiği, kendisine bağlı olan bölge yöneticileriyle yakın temas halinde olduğu, onlara talimatlar verdiği ve bölgelerdeki gelişmeler hakkında bilgi aldığı ileri sürüldü.

Sanığın ayrıca DHKP – C’nin Almanya ve Avrupa üst düzey yöneticilerinin talimatlarını uyguladığı da belirtilen açıklamada, görevleri arasında örgüte maddi kaynak temin etmek ve iletmek, üyeleri ve aktivistleri eğitmek ve DHKP-C’ye bağlı kamufle dernekler lehine propaganda faaliyetleri yürütmek de sıralandı. İhsan C’nin de diğerleri gibi sahte kimlik temin etme ve gizli örgüt mensuplarının intikali ve iskanı ile de ilgili yardımcı olma suçları işlediği ifade edildi.

İhsan C.’nin Mayıs 2017’de “Güney bölgesi sorumluluğundan” ayrıldığını ancak Şubat 2022’ye kadar Almanya’da DHKP-C ile ilgili çeşitli propaganda etkinliklerinde yer aldığı kaydedildi. Açıklamada, Özgül E’nin 17 Mayıs’ta, Serkan K. ve İhsan C’nin ise 18 Mayıs’ta yargılandıkları ve üçünün de tutuklandığı ifade edildi.

Paylaşın

G7’den Rusya’ya Yönelik Yeni Yaptırımlar

Aralarında ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin bulunduğu G7 ülkeleri, Rusya’ya yönelik yeni yaptırım paketi kapsamında Rusya’dan petrol ithalatını kademeli olarak bitireceklerini ya da tamamen keseceklerini duyurdu.

Sanayileşmiş 7 ülkenin lideri video konferans aracılığıyla yaptıkları zirveye Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski de katıldı. Liderlerin zirvesi yaklaşık bir saat sürdü. Zirvede Rusya’dan ithal edilen petrole ambargo uygulanması konusunda bağlılık dile getirilirken, Amerika’dan Moskova’ya yönelik yeni yaptırım kararları geldi.

Zirve sonunda yapılan açıklamada, “Rus enerjisine bağımlılığı aşamalı olarak sonlandırmaya bağlılığımızı taahhüt ederiz. Buna Rus petrolünün ithalatı da dahil. Bunu zamanında ve düzenli bir şekilde yerine getireceğiz. Tüketiciler için karşılanabilir fiyatlar sağlanmasıyla düzenli, sürdürülebilir küresel enerji tedariki için birlikte ve ortaklarımızla çalışacağız” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, Rus petrolünün kesilmesinin Putin’in ekonomisini sert vuracağı ve Ukrayna savaşına kaynak sağlamak için ihtiyaç duyduğu gelirden alıkoyacağı belirtildi. Açıklamada ayrıca İkinci Dünya Savaşı’nda özgürlük için savaşanların hatıralarına bugün için, Ukrayna halkı için, Avrupa ve küresel toplum için savaşmaya devam etmenin borç olduğu kaydedildi.

ABD’den Rusya’ya yönelik yeni yaptırımlar da geldi. Buna göre Batı dünyasından Rusya’nın en büyük üç televizyon kanalına reklamlar kesiliyor. ABD danışma ve muhasebe şirketlerinin herhangi bir Rus vatandaşına hizmet vermesi yasaklanıyor.

Rus sanayi sektörüne ek kısıtlamalar geliyor ki buna Moskova’yı odun üretimi, sanayi motorları üretimi, buldozer, kazan üretiminden çıkarmak da dahil. ABD Dışişleri Bakanlığı da Rus askeri yetkilileriyle Rus destekli güçlere yönelik yeni vize kısıtlamaları açıkladı.

Bu arada G-7 toplantısı öncesinde İngiltere Ukrayna’ya ek 1,6 milyar dolar değerinde ek askeri yardım sağlayacağını açıkladı. Bu malzemeler arasında radarların ve geri görüş aygıtlarının da olduğu belirtiliyor.

Suudi Arabistan Asya ve Avrupalı müşterileri için petrol satışında indirime gitti

Bu arada Suudi Arabistan’ın, Asya’da müşterileri için petrol satışında indirime gideceği açıklandı. Suudi Arabistan’ın milli petrol şirketi Saudi Aramco’nun yayınladığı bir belgeye göre, Asya ve Avrupa’da hafif ham petrol satışı haziran ayında varil başına 5 dolar indirimli olacak.

Petrol piyasalarında Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı belirsizlik sürerken ve dünyanın en büyük petrol ithalatçısı Çin’de salgın önlemlerinin etkisi hissedilmeye devam ederken, Suudi Arabistan şirketi şirketi son dört ayda ilk kez fiyatlarda indirim kararı aldı.

Suudi Arabistan, Ukrayna’nını işgalinin ardından petrol fiyatların varil başına 100 doların üzerine çıkmasından sonra geçen iki ayda ham petrol fiyatlarını rekor seviyelere çıkarmıştı.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubu, geçen hafta haziranda günlük yaklaşık 432 bin varil üretim artışına gitme kararı almıştı.

Kovid 19 salgınına paralel talep düşüşü nedeniyle Nisan 2020’de günlük ham petrol üretiminde yaklaşık 10 milyon varillik kesintiye giden Grup, talebin toparlanma sürecine girmesiyle üretim kesintilerini Nisan 2021’den bu yana belirli aralıklarla hafifletmeye başladı.

OPEC+ grubu, 19. Bakanlar Toplantısı’nda aldığı karar doğrultusunda ağustostan bu yana günlük ham petrol üretimini kademeli olarak her ay yaklaşık 400 bin varil artırıyor.

Paylaşın

Almanya’da Enflasyon 7,3 İle Son 40 Yılın Zirvesinde

Almanya Federal İstatistik Dairesi’nden yapılan açıklamada, Mart ayı enflasyon oranının yüzde 7,3 olarak ölçüldüğü belirtildi. Böylece Almanya’da enflasyon son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaşmış oldu.

Enflasyonun bu denli artmasında Ukrayna savaşı ile enerji ve gıda fiyatlarının yükselmesinin etkili olduğu belirtildi.

Körfez Savaşı’ndan sonra en yüksek oran

Almanya Federal İstatistik Dairesi, benzer yükseklikte enflasyon rakamının en son 1981 yılındaki Körfez Savaşı nedeniyle kaydedildiğini, o dönem de savaşın tarafları olan enerji zengini İran ile Irak’ın çatışması nedeniyle petrol fiyatlarında rekor artış görüldüğünü hatırlattı.

Yüzde 7,3 enflasyon ile Avrupa Merkez Bankası’nın konjonktörde sağlıklı değişimin görülmesi için hedef gösterdiği yüzde 2’den daha da uzaklaşması endişe yaratıyor.

Uzmanlar, son yıllarda artan enerji fiyatlarının da etkisiyle artış kaydeden ve 24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açmasıyla daha da tırmanan enflasyonun yakın zamanda da düşmesini de beklemiyor.

Zamlar iki haneli olabilir

Öte yandan hızla emtia depolamayı hızlandıran Alman toptancıların, artan fiyatları müşterilerine de yansıttığı görülüyor. Yapılan zamları, artan hammadde ve işlenmemiş ürün fiyatlarına dayandıran toptancılar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22,3 zamlanmaya dikkat çekiyor. Almanya’da tedarikçilerin de zam yaptıkları dikkat çekiyor.

Hammadde ve işlenmemiş ürün fiyatlarında kaydedilen artış, ölçümlerin yapılmaya başlandığı 1962’den bu yana görülen en yüksek oranı işaret ediyor. Söz konusu artış enflasyonun önümüzdeki aylarda seyri konusunda da ipuçları vermesi bakımından önem arzediyor.

Uzmanlar ayrıca, savaşın gidişatındaki belirsizlik nedeniyle pek çok şirketin depolama yaptığını, yüksek fiyatlardan yaptıkları depolama nedeniyle fiyatlardaki olası düşme halinde bile bunu ürünlere yansıtmayacaklarına dikkat çekiyor.

Almanya’da çok sayıda şirketin önümüzdeki üç ay zarfında da fiyatlarını artıracağı bildiriliyor. Münih merkezli, ekonomi alanında araştırmalar yapan İfo Enstitüsü, şirketlere yönelik yaptığı anket sonucunda zamların yapılacağı yönünde geri dönüşler aldığını duyurdu.

Almanya’da Federal Hükümet’in Ekonomi Bilirkişi Heyeti’nin tahminlerine göre de yıllık enflasyonun 2022’de 6,1 olması bekleniyor. Aynı uzmanlar, Rusya’dan enerji alımının durdurulması halinde önümüzdeki aylarda enflasyonun iki haneli olacağı tahminin de bulundu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Almanya Parlamentosu’na Seslenen Zelenskiy, Daha Fazla Destek İstedi

Berlin’de Alman Parlamentosu’na hitap eden Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, , İngiltere Parlamentosu’na ve ABD Kongresi’ne hitaben yaptığı konuşmaların temalarını tekrarladı ve liderleri Rusya’nın saldırısına karşı daha fazla tepki vermeye çağırdı.

Zelenskiy, ülkesi için daha fazla destek talep etti. Alman milletvekilleri tarafından ayakta alkışlanan Zelenskiy, Ukrayna halkının özgür yaşamak istediğini ve bir ülkenin boyunduruğu altına girmek istemediğini belirterek, şu anda sivil ya da asker fark etmeksizin Rus saldırılarına hedef olduklarını ifade etti.

Üç haftadır devam eden saldırılarda binlerce Ukraynalı’nın hayatını kaybettiğini, Rusya’nın sivil ya da asker ayırt etmeksizin tüm halkı hedef aldığını söyleyen Ukrayna Devlet Başkanı, “İşgalciler, Avrupa’nın ortasında 2022 yılında 108 çocuk öldürdü” diye konuştu. Zelenskiy, “Bu savaşı durdurmada bize yardım edin” dedi.

Alman milletvekillerine hitaben, “Belki farkında değilsiniz ama yine bir duvarın arkasındasınız, Berlin Duvarı değil, ama Avrupa’nın ortasında, özgürlüğün olduğu yerde, bu duvar daha da güçlü” diyen Zelenskiy, Ukrayna topraklarına düşen her bomba, alınmayan her kararla özgürlüğü tutsaklıktan ayıran bu duvara bir tuğla daha konduğunu dile getirdi.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Almanya Başbakanı Olaf Scholz’a seslenerek, “Sayın Scholz, bu duvarı yıkın, bizi destekleyin” çağrısında bulundu. Zelenskiy, Scholz’dan Almanya’ya hak ettiği liderlik rolünü vermesini ve böylece “kendinden sonraki nesilleri de gururlandırmasını” istedi.

AB ve Kuzey Akım eleştirisi

Alman siyasilerin Ukrayna’ya karşı tarihi sorumluluğunu da hatırlatan Zelenskiy “Daha sonra telafisi için çok uzun zaman gerekecek bir şeyin olmaması için şimdi Ukrayna’ya yardım edilmesi gerektiği” ifadesine vurgu yaptı. Almanya’ya 1940’ların sonundaki Berlin ablukası sırasında Batılı müttefikler tarafından kurulan hava köprüsünü hatırlatan Zelenskiy, “Biz bir hava köprüsü kuramıyoruz çünkü semalarımızdan yalnızca Rus bombası yağıyor” diye konuştu.

Ukrayna Devlet Başkanı Batı’ya yönelik eleştirilerde de bulundu. Rus doğal gazını Baltık Denizi üzerinden Almanya’ya taşıyan Kuzey Akım 2 boru hattı projesinin büyük savaşa hazırlık olduğu ve savaşı finanse ettiği uyarısını defalarca yaptıklarını belirten Zelenskiy, her defasında “Bu, ekonomiyle alakalı” cevabını aldıklarını söyledi.

Zelenskiy, Ukrayna’nın NATO üyeliğine yönelik de böyle bir kararın olmadığı yanıtının verildiğini ifade etti. “Şimdi de Avrupa Birliği’ne üyeliğimiz konusunda tereddüt ediyorsunuz” diyen Ukrayna Devlet Başkanı, bunun bazıları için siyasi olabileceğini ancak, gerçekte bahsi geçen duvara bir tuğla daha eklediğini savundu.

Paylaşın

Ukrayna Savaşı, Türkiye’nin Stratejik Konumunu Hatırlattı

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, göreve gelmesinin ardından Türkiye’ye ilk ziyaretini gerçekleştirdi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile üç saati aşkın süren bir görüşme yaptı. Scholz’un ziyareti Alman basınında nasıl yorumlandı?

Alman gazetelerinde yer alan yorumlarda Türkiye ile Almanya arasındaki sorunların Ukrayna’daki savaş nedeniyle geri plana itildiği ancak çözüme kavuşmadığı fikri öne çıkıyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yer alan yorum şöyle:

“Türkiye Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından önce dış politikasını yeniden şekillendirmeye başlamıştı. Rus saldırganlığı, bu süreci hızlandırdı zira Türkiye’ye Batı ile bağlantılı olmanın yararını hatırlattı. Başbakan Scholz’un Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyareti o nedenle doğru bir zamanda gerçekleşti. Türkiye, dış politikasını aylar önce düzeltti. Ankara, Birleşik Arap Emirlikleri ile İsrail ile ilişkilerini normalleştirdi, Ermenistan ile de (normalleşme) üzerinde çalışıyor.

Ukrayna’daki savaş, yeni yönelime güç veriyor. Batı’ya NATO üyesi Türkiye’nin stratejik konumunu hatırlatıyor; ayrıca son olarak Batı ile bağlantılı ve Rusya ile iyi ilişkilere sahip olan Türkiye ile İsrail’in yeni bir eksen oluşturabilecekleri belli oldu. […] Türkiye ne kadar güvenlik politikalarında önem taşısa da Ankara’nın yanılsamaya kapılmaması gerekir: Avrupa Birliği ile bir yakınlaşma Türkiye’deki insan hakları durumunun muazzam bir şekilde iyileşmesini şart koşuyor.”

Kölnische Rundschau’da yer alan “Yeni Alman-Türk Yakınlaşması” başlıklı yazıda ise şu ifadeler yer alıyor:

“Scholz Türkiye’de hukuk devletinin kaybolmasından çekingen bir biçimde söz etti. Almanya Başbakanı bu konu ve tutuklu Alman vatandaşları meselesinde Türkiye ile görüş farklılıkları olduğunu söyledi. İkili ilişkilerin ise iyi olduğunu belirtti. Erdoğan siyasi, ekonomik ve teknolojik işbirliğinin geliştirilmesini ümit ettiğini söyledi.

Uzlaşmayı ifade eden bu sesler Alman-Türk bağının daha az sıkıntılı olduğunu akla getiriyor. Türkiye’de demokraside gerilemeler, Erdoğan’ın Yunanistan kara sınırını açarak mülteci sorununda baskı yapması ve Doğu Akdeniz’deki saldırgan Türk politikası bu ilişkiyi gölgelemişti. Ukrayna Savaşı bu görüş ayrılıklarını gizliyor ancak çözüme kavuşturmuyor.”

Rheinpfalz gazetesinde de Scholz’ün Türkiye ziyaretinin iki ülke arasında kötüleşmiş olan ilişkilerde bir “ara nağme” olarak kalacağı yorumu yapılıyor:

“Saldırgan Putin konusunda ortak bakış açısının Almanya-Türkiye ilişkileri konusunda orta vadede yeni perspektifler doğurması muhtemel değil. Scholz Ankara’da Erdoğan’a oldukça dikkat gösterdi ve Cumhurbaşkanı’na bağlı hükümetin insan hakları ihlallerini sadece çekingen bir şekilde eleştirdi.

İnsan haklarını dış politikanın merkezine koyacağı iddiası ile göreve gelen bir Federal Hükümet, bu yumuşak politikayı tabanını öfkelendirmeden sürdüremez. Diğer tarafta Erdoğan da kendi milliyetçi seçmeninin takdirini kazanmak için Avrupa ve Almanya’ya severek eleştiriler yönelttiğini yeterince sık gösterdi. Scholz’un Türkiye ziyareti o nedenle iki ülke arasında son derece kötüleşmiş olan ilişkilerde bir ara nağme olarak kalacak.”

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın