Almanya’dan Türkiye’ye “Suriye” Çağrısı: Kürtlerle Çatışmayın

Türkiye’yi SDG ile olası bir çatışmanın sonuçları konusunda uyaran Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, “Kürtlerle çatışmada yüzü gülen üçüncü tarafın IŞİD olmasının kimseye faydası olmaz” dedi.

Türkiye, Kuzey Suriye’de yer alan ve ana omurgasını YPG’nin (Halk Koruma Birlikleri veya Halk Savunma Birlikleri) oluşturduğu SDG’yi (Suriye Demokratik Güçleri) PKK’nın (Kürdistan İşçi Partisi) bir kolu olarak görüyor.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Suriye’de Türkiye ile Kürtler arasında bir savaş çıkması uyarısında bulunarak “Kürtlerle çatışmada yüzü gülen üçüncü tarafın IŞİD olmasının kimseye faydası olmaz” dedi.

Böyle bir durumun Suriye, Türkiye ve Avrupa için bir güvenlik tehdidi oluşturacağını belirten Baerbock, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini, “daha önce İran ve Rusya örneğinde olduğu gibi üçüncü tarafların ülkede yine dolaplar çevirmesinin” kabul edilemeyeceğini söyledi.

Almanya Dışişleri Bakanı, Suriye’de IŞİD’in geri püskürtülmesinde Kürtlerin özel bir rol oynadığına işaret ederek “Türkiye’nin tabii ki meşru güvenlik çıkarları var. Her ülke gibi Türkiye de terörizmden kurtulmak istiyor. Ancak bu Kürtlerin bir kez daha sürülmesi ve yeniden şiddet yaşanması için kullanılamaz” diye konuştu.

Baerbock, uluslararası toplumun bu konuda “Yeniden şiddet yaşanmaması için, yeni radikal güçler oluşmaması için, terörle geçen yılların ardından insanların nihayet güvenlik içinde yaşayabilmesi için hepimiz sorumluluk taşıyoruz” mesajı vermesi gerektiğini kaydetti.

Yeşiller partili politikacı, “IŞİD teröristlerinin Kürtlere karşı gerçekleştirdiği korkunç katliamlara” işaret ederek Kobani kentinin “Kürtlerin IŞİD’e karşı cesur savaşının sembolü” olduğunu söyledi.

Suriye’de Beşar Esad rejiminin 8 Aralık’ta devrilmesiyle birlikte Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO), Kürtlerin kontrolündeki Tel Rıfat ve Münbiç’te kontrolü ele geçirmişti. Suriyeli Kürtler, Türkiye ve SMO’nun Kobani kentine operasyon hazırlığında olduğunu düşünüyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Almanya’dan Türkiye’ye “Kuzeydoğu Suriye” Uyarısı

Ankara’da gerçekleştirdiği temaslar sonrası açıklamada bulunan Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, özellikle Kürtlerin güvenliğinin Suriye’nin geleceği açısından kritik olduğunu vurguladı.

Kobani’nin IŞİD’e karşı verilen mücadelenin sembolü haline geldiğini belirten Annalena Baerbock, “Kobani, sadece Kürtler için değil, tüm dünya için IŞİD terörüne karşı direnişin simgesine dönüştü. Kürtler, uluslararası Anti-IŞİD Koalisyonu ile birlikte hareket ederek sadece Suriye’yi değil, aynı zamanda Avrupa’nın güvenliğini de savundu” dedi.

Baerbock Türkiye ziyareti öncesinde Suriyeli Kürtlerle ilgili art arda mesajlar vermiş, Suriye için 8 maddelik bir plan hazırladıklarını belirtmişti.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, cuma günü Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyarette Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’ın ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya geldi.

Dışişleri Bakanlığında basına kapalı gerçekleşen görüşme sonrasında ortak basın toplantısı düzenlenmezken, Baerbok Almanya’nın Ankara Büyükelçiliğinde Alman basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Baerbock, “Suriye’de Esad rejiminin çöküşünün ardından halk ilk kez yıllar sonra nefes alabildi, ancak sevinç yerini yeniden kaygıya bıraktı” dedi.

Bakan, özellikle Kürtlerin güvenliğinin Suriye’nin geleceği açısından kritik olduğunu vurgularken, Türkiye ile Kürtler arasında olası çatışmaların bölgedeki durumu daha da kötüleştireceğini belirtti.

Baerbock açıklamasında, Kobani’nin IŞİD’e karşı verilen mücadelenin sembolü haline geldiğini belirterek, “Kobani, sadece Kürtler için değil, tüm dünya için IŞİD terörüne karşı direnişin simgesine dönüştü. Kürtler, uluslararası Anti-IŞİD Koalisyonu ile birlikte hareket ederek sadece Suriye’yi değil, aynı zamanda Avrupa’nın güvenliğini de savundu” diye konuştu.

Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını anladıklarını söyleyen Baerbock, “Türkiye’nin terörizme karşı duyduğu kaygı, meşru bir endişedir. Ankara’da Ekim ayında yaşanan ölümcül saldırı, bu tehlikenin ne kadar somut olduğunu bir kez daha göstermiştir. Ancak Kuzeydoğu Suriye’den Türkiye’ye yönelik bir tehdit olmamalıdır. Güvenlik politikalarımızı bu çerçevede ele alıyoruz” dedi.

Bakan, terör örgütü IŞİD’in yeniden güç kazanmasının Türkiye, Suriye ve Avrupa için büyük bir tehdit oluşturacağına dikkat çekerek, “Türkiye’nin ve Suriye’nin diğer komşularının güvenliği, Suriye’nin toprak bütünlüğü korunarak sağlanmalıdır. Bu kapsamda, silahlı milislerin silahsızlandırılması ve gelecekteki ulusal güvenlik yapısına entegre edilmesi önemlidir. Bu adım, sadece bölge ülkelerinin değil, uluslararası toplumun güvenlik çıkarlarına da hizmet edecektir” diye konuştu. Baerbock, uluslararası toplumun, Suriye’nin güvenliği ve istikrarı için birlikte hareket etmesinin önemini vurguladı.

Hakan Fidan’dan YPG açıklaması

Türk Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına göre Fidan, Alman mevkidaşına “PKK/YPG’nin Suriye’deki Kürtleri temsil ettiği anlayışının yanlış olduğunu, PKK/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin Suriye’deki durumu suistimal etmesine asla müsaade edilemeyeceğini, PKK/YPG’nin silahlarını bırakması ve kendisini lağvetmesinin şart olduğunu, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğünün Suriye’deki PKK/YPG dahil tüm terörist unsurların temizlenmesiyle muhafaza edilebileceğini” vurguladı.

Fidan’ın Baerbock’a “Tüm müttefiklerimizden Türkiye’nin güvenlik kaygılarına saygı göstermesini bekliyoruz” mesajı verdiği ve Suriye’nin yeniden inşası için yapıcı bir yaklaşım ile uluslararası toplumdan destek beklentisini ilettiği bildirildi.

Baerbock Türkiye ziyareti öncesinde Suriyeli Kürtlerle ilgili art arda mesajlar vermiş, Türkiye’ye hareket etmeden önce yaptığı açıklamada “Şam, Halep ve Humus’da binlerce insan katil Beşar Esad kaçtıktan sonra sokaklarda dans ederken Kobani’deki insanlar ilk rahatlamadan sonra yine nefeslerini tuttular. Yeni bir şiddetten korkuyorlar. Bu da bize şunu gösteriyor: Daha barışa çok var. Suriye’nin geleceği hala pamuk ipliğine bağlı” demişti. Suriye için 8 maddelik bir plan hazırladıklarını belirten Baerbock, Suriye’nin kendi içinde tüm grupları kapsayan bir diyalog süreci başlatması gerektiğini vurgulamıştı.

Yeşiller partili politikacı Çarşamba günü de Federal Meclis’te yaptığı konuşmada, Ankara’ya Kürtlerin Suriye’deki kalıcı barış sürecinden dışlanmaması çağrısı yapmış, Türkiye’deki temaslarında bu konuyu “çok, çok açık bir şekilde” gündeme getireceğini belirtmişti.

Baerbock Salı günü de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Kobani, Kürtlerin IŞİD’e karşı cesur savaşlarının sembolüdür. Kan dökülmeye devam edilmesi, insanların 14 yıl sonra yaşaması gereken son şeydir. Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve barış umudunun korunmasında Türkiye’nin de sorumluluğu bulunmaktadır” ifadelerini paylaşmıştı.

Dışişleri kaynakları, Fidan’ın Baerbock ile görüşmesinde “DEAŞ’lıların bulunduğu kampların ve cezaevlerinin idaresi için alternatifler geliştirilmesi gerektiğini, üçüncü ülkelerin Suriye’de bulunan DEAŞ tutuklusu ve bunların ailesi olan vatandaşlarını geri kabul etmesi gerektiğini” de kaydettiğini aktardı.

Açıklamaya göre Türkiye-AB ilişkilerinin yeniden canlandırılması için AB içinde Almanya’nın öncü bir rol oynamasını beklediklerini belirten Fidan, “İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırıma son verilmesi gerektiğini, Gazze’de acil ateşkes ilan edilmesi ve insani yardımların kesintisiz ulaştırılması için uluslararası toplumun ortak çaba göstermesi gerektiğini” de kaydetti.

Fidan, “Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış sürecinin başarıyla sonuçlanması açısından tarihi bir fırsat yakalandığını” belirterek üçüncü tarafların adil ve tarafsız şekilde bu süreci teşvik etmeleri gerektiğini ifade etti.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Almanya’dan Türkiye’ye “Suriye” Mesaj: Kürtleri Sürece Dahil Edin

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Suriye’de yeni oluşan süreçte, “hükümete giden yola tüm etnik grupların dahil edilmesi” gerektiğini söyledi. Baerbock, bölgedeki Kürtler‘in Almanya gibi IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyonun bir parçası olduğunu söyledi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Suriye’deki gelişmeler hakkında bir telefon görüşmesi yapmış, ardından Berlin’den yapılan açıklamada, “Her iki lider, diktatör Esat rejiminin düşüşünün çok olumlu bir gelişme olduğu konusunda hemfikir” denilmişti.

Scholz’un sözcüsü, Erdoğan ve Scholz’un, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğinin korunması gerektiği konusunda hemfikir olduklarını ve bu hedeflere Avrupa Birliği’ndeki ortaklarla ve bölgedeki ülkelerle birlikte çalışarak ulaşılmasının planlandıklarını kaydetti.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Türkiye ziyareti öncesinde Ankara’ya Kürtlerin Suriye’deki kalıcı barış sürecinden dışlanmaması çağrısı yaptı. Yeşiller partili Baerbock, Federal Meclis’te yaptığı konuşmada, Türkiye’ye gerçekleştireceği ziyarette bu konuyu “çok, çok açık bir şekilde” gündeme getireceğini belirtti.

Kürtlerin Almanya gibi Suriye’de IŞİD’le mücadele için kurulan uluslararası koalisyonun parçası olduğunu ifade eden Baerbock, “Bu nedenle Suriye’deki tüm grupların sürece dahil edilmesi kendi ulusal güvenlik çıkarlarımız gereğidir” dedi. Baerbock, barışçıl bir geçiş için tüm etnik ve dinî toplulukların haklarının dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

Barış yolunda farklı partnerlerle aynı hedefte birleşmek gerektiğini belirten Baerbock, “Farklı yönlere gidersek barışa giden yola çıkamayız” diye konuştu.

Baerbock dün sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada da “Kobani, Kürtlerin IŞİD’e karşı cesur savaşlarının sembolüdür. Kan dökülmeye devam edilmesi, insanların 14 yıl sonra yaşaması gereken son şeydir. Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve barış umudunun korunmasında Türkiye’nin de sorumluluğu bulunmaktadır” ifadelerini paylaşmıştı.

Alman hükümeti, Suriye’de Beşar Esad rejimini devirerek yönetimi ele geçiren Heyet Tahrir Şam (HTŞ) örgütü önderliğindeki geçici hükümetle Salı günü Şam’da ilk görüşmesini gerçekleştirmişti. Alman Dışişleri Bakanlığı’ndan ilk temasla ilgili olarak, “Görüşmelerin merkezinde, ülkedeki siyasî geçiş süreci ile azınlıklar ve kadın haklarının korunması konusundaki beklentilerimiz yer almıştır” açıklaması yapılmıştı.

Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, Federal Meclis’teki konuşmasında Suriye’deki diyalog sürecinin “dışarıdan sabote edilmemesi” uyarısında da bulundu. “Bölgede barış istiyorsak Suriye’nin toprak bütünlüğü sorgulanmamalıdır” vurgusu yapan Baerbock, “Golan’da uzun vadeli bir işgal, devletler hukukuna aykırıdır” dedi.

İsrail ordusu, Esad rejiminin devrilmesinin hemen ardından işgal altında bulundurduğu Golan Tepeleri ile Suriye toprakları arasındaki tampon bölgeye girmiş ve tampon bölge ötesindeki bazı stratejik noktaları da kontrolü altına almıştı. Başbakan Benyamin Netanyahu, İsrail’in güvenliğini garanti edebilecek bir güç oluşuncaya kadar bölgeden çıkmayacaklarını belirterek Golan Tepeleri’ndeki işgali uzun vadeli olarak sürdürmeye hazırlandıkları mesajını vermişti.

İsrail, 1967 savaşıyla işgal ettiği Golan Tepeleri’ni 1981’de ilhak etmiş, ancak bu adım ABD dışında uluslararası toplum tarafından tanınmamıştı. Devletler hukukunda Golan Tepeleri işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul ediliyor.

Muhalefetteki Hristiyan Birlik Partisi CDU’nun dış politika sözcüsü Jürgen Hardt da, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki askeri faaliyetlerinin bölgesel istikrara zarar verdiğini öne sürdü. Hardt, “Türkiye’nin güvenlik çıkarlarını savunma hakkı vardır, ancak bu hakkın, diğer halkların güvenliğini riske atmadan gerçekleştirilmesi gerekmektedir” dedi.

CDU’lu bir diğer siyasetçi Roderich Kiesewetter da, Almanya’nın Türkiye ile diplomatik ilişkilerini sürdürürken, Türkiye’yi Suriye’de Kürtler‘in de dahil olduğu bir siyasi çözüm sürecine saygı göstermeye teşvik etmesi gerektiğini söyledi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Suriye’deki gelişmeler hakkında bir telefon görüşmesi yapmış, ardından Berlin’den yapılan açıklamada, “Her iki lider, diktatör Esat rejiminin düşüşünün çok olumlu bir gelişme olduğu konusunda hemfikir” denilmişti.

Scholz’un sözcüsü, Erdoğan ve Scholz’un, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğinin korunması gerektiği konusunda hemfikir olduklarını ve bu hedeflere Avrupa Birliği’ndeki ortaklarla ve bölgedeki ülkelerle birlikte çalışarak ulaşılmasının planlandıklarını kaydetti.

(Kaynaklar: VOA Türkçe DW Türkçe)

Paylaşın

Avrupa’dan Suriye’de Yeni Diplomatik Angajman Sinyali

Başta Almanya, Fransa ve İngiltere olmak üzere Avrupalı devletler, Suriye’de Beşar Esad rejimini devirerek yönetimi ele geçiren Hayat Tahrir Şam (HTŞ) ile temasa geçmek için düğmeye bastı.

HTŞ, 2020 yılından bu yana AB’nin terör listesinde yer alıyor ve başta insan hakları ihlalleri olmak üzere, cinayetler, işkence, sivillerin rehin alınması ve zorla alıkoymalar gibi suçlamalarla anılıyor.

Almanya Dışişleri Bakanlığı, Alman diplomatların Hayat Tahrir Şam (HTŞ) temsilcileriyle ön görüşmelerde bulunacağını, görüşmelerin odak noktasının Suriye’de siyasi geçişi kolaylaştırmak ve azınlıkların korunmasını sağlamak olduğunu duyurdu.

Alman Dışişleri Bakanlığı kaynakları Bild’e yaptığı açıklamada , görüşmelerin “Suriye’de kapsayıcı bir geçiş süreci ve azınlıkların korunması” konularına odaklanacağını söyledi.

Suriye geçiş hükümetiyle yapılacak görüşmelerin olumlu sonuçlanması halinde, Almanya’nın Şam Büyükelçiliği’nin yeniden açılmasına yönelik hazırlıkların sürdüğü belirtiliyor.

Suriye Özel Temsilcisi Jean-François Guillaume başkanlığındaki Fransız heyeti, on yıldan uzun bir aradan sonra ilk kez Şam’a ulaştı. Heyet, 2012 yılından bu yana kapalı olan Fransa Büyükelçiliği binasını ziyaret ederek, Fransız bayrağını göndere çekti.

Jean-François Guillaume, “Fransa, şu anki geçiş dönemi de dahil olmak üzere Suriyelilerin yanında uzun vadede olmaya hazırlanıyor ve bu sürecin barışçıl olmasını umuyoruz” dedi.

Benzer bir gelişmede, İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, üst düzey İngiliz yetkililerin Suriye’nin yeni liderliğiyle görüşmek üzere Şam’a gittiğini duyurdu.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas da Şam’da AB temsilciliğini yeniden açacaklarını duyurdu. Strazburg’da Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda “Suriye Rejiminin Devrilmesi, Jeopolitik Etkileri ve Bölgedeki İnsani Durum” konulu oturumda konuşan Kallas, iç savaş sırasında Beyrut’a kaydırılan AB Temsilciliği’nin Şam’da yeniden açılacağını söyledi.

Kaja Kallas, “Şam’daki Avrupa delegasyonumuzu yeniden açmaya hazırız ve buradaki temsilciliğimizin yeniden tam olarak faaliyete geçmesini istiyoruz” dedi.

Kallas, X hesabında paylaştığı mesajında da “Suriye’de boşluk bırakamayız, AB orada bulunmalı. Yeni liderlik ve sivil toplumla ihtiyatlı bir şekilde ilişki kurmak üzere bir süreç başlatmış bulunuyoruz. Ayrıca Suriye’deki AB delegasyonunu yapıcı angajman ve sahadan bilgi almak üzere yeniden açacağız” ifadesini kullandı.

AB’den üst düzey bir diplomatik heyetin Şam’da temaslarda bulunduğunu belirten Kallas, şunları söyledi: “Libya ve Afganistan’da yaptığımız hataları Suriye’de tekrar etmemeliyiz. AB olarak Suriye’de çözüm için Suriye halkının yanında olacağız.

Bugün bir AB heyeti yeni yönetimle ve sivil toplumla yapıcı bir diyalog için Şam’da. Şam’daki AB temsilciliğimizin de yeniden açılmasını istiyoruz. Böylece yapıcı katkı sağlarız ve bölgeden daha sağlıklı bilgi alırız. Suriye halkı olumlu ama belirsiz bir gelecekle karşı karşıya.

Bu geçiş döneminde onlara yardım etmek ve insani yardım ulaştırmak için Arap Birliği, BM, ABD ve Türkiye başta olmak üzere, bölgesel aktörlerle bir araya gelmek, aynı prensip ve hedefleri paylaşmak, ortak mesajları yeni yönetime iletmek son derece önemlidir. AB olarak, Suriye’deki herkesi kapsayan geniş katılımlı bir hükümeti destekliyoruz.”

Bu gelişmeler, Batı’nın Suriye’ye yönelik diplomatik ilişkilerinde yıllardır süren izolasyonun ardından daha geniş çaplı bir değişimin sinyalini verdi.

“Silahlı gruplar dağıtacak”

Öte yandan Heyet Tahrir Şam (HTŞ) örgütünün lideri Ahmed eş-Şara, muhalif silahlı grupları dağıtarak resmi ordunun parçası haline getireceklerini açıkladı. Eş-Şara, Telegram kanalından yaptığı açıklamada, “Gruplar dağıtılacak ve savaşçılar Savunma Bakanlığı saflarına katılmak üzere eğitilecekler. Hepsi kanunlara tabi olacak” dedi.

Şimdiye kadar Ebu Muhammed el-Colani olarak bilinen Ahmed eş-Şara, Suriye’de yönetimi ele geçirdikten sonra gerçek ismini kullanmayı tercih ettiğini açıklamıştı.

HTŞ’den yapılan açıklamada da silahlı grupların dağıtılarak resmi orduya dönüştürüleceği belirtildi. Açıklamada eş-Şara’nın “Muhalefet gibi değil devlet gibi düşünmemiz, devlet kafa yapısına sahip olmamız gerekiyor” dediği aktarıldı.

HTŞ lideri, ülkedeki farklı etnik grupların bir arada varlığını sürdürebilmesi için “sosyal adaleti” sağlamak üzere bir “toplumsal sözleşmeye” ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Suriye’de HTŞ ve müttefik güçlerinin yanı sıra çok sayıda faal silahlı grup bulunuyor. Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) ve omurgasını YPG’nin oluşturduğu ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri, ülkedeki en önemli silahlı güçler arasında yer alıyor.

Paylaşın

Almanya’da Hükümet Çöktü; Bundan Sonra Ne Olacak?

Almanya’nın merkez sol Sosyal Demokratlar (SPD), Yeşiller ve serbest piyasa yanlısı liberal Hür Demokrat Parti’den (FDP) oluşan üçlü koalisyon hükümeti üç yıl sonra çöktü.

Almanya Federal Cumhuriyeti’nin 75 yıllık tarihinde altıncı kez bir hükümet, kendi başvurusu sonucu yapılan güven oylamasıyla düşürülmüş oldu.

Almanya’da Hür Demokrat Parti’nin (FDP) ayrılması sonrasında Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller’den oluşan koalisyon hükümeti düştü. Başbakan Olaf Scholz’un güven oylaması talebi sonucunda bugün toplanan Federal Meclis, erken seçimlerin yolunu açtı.

Oylamada 207 milletvekili hükümete güvenoyu, 394 milletvekili güvensizlik oyu verdi. 116 milletvekili çekimser oy kullandı.

Normal şartlarda 28 Eylül’de yapılması planlanan seçimler, iki partiye düşen hükümetin karar alma çoğunluğunu yitirmesinin ardından erkene alınmış ve seçim tarihi 23 Şubat olarak açıklanmıştı. SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan üçlü koalisyon hükümeti, 26 Eylül 2021’de yapılan seçimlerle işbaşı yapmıştı.

Hükümetin düşmesinin ardından Federal Meclis’i feshetme yetkisi Cumhurbaşkanı’nda. Başbakan Scholz’un, Federal Meclis’teki oylamanın hemen ardından Bellevue Sarayı’na giderek Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’den meclisi feshetmesini istediği bildirildi.

Cumhurbaşkanı’nın, Anayasa’nın 68’inci maddesi uyarınca erken seçim kararı almak için 21 günü bulunuyor. Cumhurbaşkanı’nın meclisi feshetmesinden sonra 60 gün içinde erken seçimlere gidilmesi gerekiyor. Steinmeier’in Noel tatilinin araya girmesi nedeniyle kararını 27 Aralık’tan itibaren açıklaması bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Steinmeier, hükümet krizi ve erken seçim tartışmaları döneminde yaptığı açıklamada ülkenin istikrarlı ve eylem kabiliyetine sahip bir hükümete ihtiyacı olduğunu belirterek erken seçimlere gidilmesine destek mesajı vermişti.

Almanya Federal Cumhuriyeti’nin 75 yıllık tarihinde altıncı kez bir hükümet, kendi başvurusu sonucu yapılan güven oylamasıyla düşürülmüş oldu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Almanya’dan Türkiye’ye 231 Milyon Euroluk Silah İhracatı

2024 yılında, Türkiye, Almanya’dan 230,8 milyon euro (242,5 milyon dolar) tutarında silah satın aldı. Bu, 2006 yılı sonrasının en yüksek rakam olarak kayıtlara geçti.

Almanya Başbakan Olaf Scholz da ekim ayında İstanbul’a gerçekleştirdiği ziyarette Türkiye’nin bir NATO üyesi olduğunu ve müttefik bir ülkeye savunma ihracatının doğal olduğunu vurgulamıştı.

Almanya’nın Türkiye’ye yönelik silah ihracat kısıtlamalarını kaldırmasının etkileri görülmeye başlandı. Alman hükümetinin bu yıl içinde Türkiye’ye toplam 230 milyon 800 bin euro değerinde savunma ihracatına onay verdiği bildirildi. Böylece ihracat izinlerinde 2006 yılı sonrasının en yüksek rakamına ulaşıldı.

Sol Parti’den kopan Sahra Wagenknecht İttifakı’ndan (BSW) milletvekili Sevim Dağdelen’in soru önergesine Ekonomi Bakanlığından verilen yanıta göre, ihracat izinlerinin 79 milyon 700 bin euroluk bölümü muharebe silahları ve 151 milyon 100 bin euroluk bölümü diğer savunma sanayisi ürünlerinden oluştu.

Türkiye’de 2016’da gerçekleşen darbe girişimi ve ardından Türk ordusunun Suriye’nin kuzeyine gerçekleştirdiği harekatlar sonrasında Almanya’dan Türkiye’ye silah ihracat izinleri durma noktasına gelmişti. Türkiye’ye ihracat izinleri son yıllarda tek haneli ya da düşük iki haneli rakamlarda gerçekleşmişti.

Alman hükümeti Türkiye’ye 2021’de 11 milyon 100 bin, 2022’de 4,5 milyon ve 2023’te Aralık ayına kadarki dönemde 1,2 milyon euroluk savunma ihracatına izin verdi. 2023 yılının tamamına dair rakamlar ise henüz açıklanmadı.

Alman Ekonomi Bakanlığı, Eylül ayı sonunda yaptığı açıklamada Türkiye’ye kapsamlı bir şekilde torpido, füze ve denizaltı parçaları ihracatına yeniden izin verildiğini bildirmişti.

Başbakan Olaf Scholz da Ekim ayında İstanbul’a gerçekleştirdiği ziyarette Türkiye’nin bir NATO üyesi olduğunu ve müttefik bir ülkeye savunma ihracatının doğal olduğunu vurgulamıştı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

2024 Yılında Türkiye’den Almanya’ya 27 Bin 494 İltica Başvurusu!

2024 yılının ilk on aylık döneminde, Türkiye’den Almanya’ya  27 bin 494 iltica başvurusu yapıldı. Türkiye, iltica başvuru sıralamasında,  Suriye ve Afganistan’ın ardından üçüncü sırada yer aldı.

Ekim ayında ise Almanya’ya yapılan iltica başvurular sıralamasında Türkiye ikinci, Suriye birinci ve Afganistan üçüncü sırada yer aldı.

Almanya’da bu yıl ocak ayının başından ekim ayının sonuna kadar yapılan iltica başvurularının sayısı, 2023 yılındaki başvuru sayısının altında kaldı.

DW Türkçe‘nin aktardığına göre, Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) tarafından bugün yapılan açıklamaya göre, bu yılın ilk 10 ayında toplam 217 bin 780 iltica başvurusu yapıldı. İlk kez yapılan iltica başvurularının sayısı ise 199 bin 947 olarak kaydedildi. Geçen yıl ocak-ekim dönemindeki ilk kez yapılan iltica başvuru sayısı 267 bin olmuştu.

Başvurunun yapıldığı ülkeler sıralamasında, 27 bin 494 başvuru ile Türkiye, Suriye ve Afganistan’ın ardından üçüncü sırada yer aldı. Ocak-ekim döneminde Suriye’den toplam 68 bin 842, Afganistan’dan ise 32 bin 62 başvuru yapıldı. Türkiye’yi takip eden Irak’tan toplam 8 bin 2 başvuru, beşinci sıradaki Somali’den ise 6 bin 991 başvuru gerçekleşti.

Bu yılın ekim ayında ise toplam 19 bin 785 iltica başvurusu kayıtlara geçti. Ekim’de, başvurunun yapıldığı ülkeler sıralamasında Türkiye 2 bin 726 başvuru ile ikinci sıraya yerleşti. İlk sırada 7 bin 543 başvuru ile Suriye, üçüncü sırada ise 2 bin 320 başvuru ile Afganistan yer aldı.

BAMF’ın açıklamasına göre, ocak ayının başından ekim ayı sonuna kadar toplam 253 bin 970 başvuru karara bağlandı, bu başvuruların yüzde 45,7’si kabul edildi. Bir önceki yılın aynı döneminde ise 216 bin 603 başvuru karara bağlanmıştı.

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, iltica başvurularındaki düşüşü “İltica sayılarındaki belirgin düşüş eğilimi sürüyor. Ekim 2024, Ekim 2023 ile karşılaştırıldığında yüzde 35 düşüş var. Bu keskin bir düşüş ve önemli bir rahatlama sağlıyor” sözleri ile değerlendirdi. Faeser, geçen yıla göre sınır dışı işlemlerinin de yüzde 22 arttığına dikkati çekti.

“Bu, düzensiz göçü sınırlandırmak için girişimlerimizin etkili olduğunu gösteriyor” diyen Sosyal Demokrat Partili (SPD) Bakan Faeser, Almanya’nın bütün kara sınırlarındaki kontroller, geri göndermeleri kolaylaştıran yasal düzenleme, iltica sürecinin dijitalleşmesi ve personel sayısının artırılması ile belirgin bir değişimi sağladıklarını ifade etti.

Almanya, düzensiz göçle mücadele ve iç güvenliğin artırılması hedefiyle eylül ayı ortasından itibaren bütün kara sınırlarında kontroller uygulamaya başlamıştı.

Paylaşın

“Almanya, Türkiye’ye Silah İhracatına Onay Verdi” İddiası

Almanya’nın Türkiye’ye yıllar sonra ilk kez büyük ölçekli silah ihracatını onayladığı iddia edildi. Almanya, 2023 yılında Türkiye’ye silah ihracatı için yalnızca 1,22 milyon euro tutarındaki 17 başvuruya onay vermişti.

Almanya, Türkiye’ye yönelik ihracatlar için yalnızca Avrupa Birliği veya NATO ortaklarıyla ilgili ortak projelere yeşil ışık yakılacağına vurgu yapıyordu.

Almanya merkezli haber portalı Spiegel, Alman hükümetinin Türkiye’ye yıllar sonra ilk kez büyük ölçekli silah ihracatını onayladığını öne sürdü. Spiegel’in haberine göre, oturumları kamuoyuna kapalı olan Federal Güvenlik Konseyi kısa bir süre önce yaptığı toplantıda, NATO müttefiki Türkiye’ye değeri birkaç yüz milyon euroyu bulan silah ihracatına yeşil ışık yaktı.

İhracatına onay verilen 100 hava savunma füzesinin yanı sıra Türk Deniz Kuvvetleri için torpidolar ile Türk denizaltıları ve firkateynlerinin modernizasyonu için büyük malzeme paketlerinin bulunduğu belirtildi.

Spiegel’in Ekonomi Bakanlığı’nın listesine dayandırdığı haberine göre, Türkiye’ye gemilerin hava savunması için gönderilecek olan 100 adet güdümlü füzenin bedelinin yaklaşık 100 milyon euro olmasının beklendiği, bunun yanı sıra 28 adet SeaHake tipi torpidonun 156 milyon euroya Ankara’ya teslimatına onay verildiği belirtildi.

Haberde, denizaltıların modernizasyonuna yönelik malzeme paketleri de dahil ihracatına yeşil ışık yakılan silahların yaklaşık 336 milyon euro tutarında olmasının beklendiği kaydedildi.

Almanya’nın Türkiye’ye bu büyük çaplı silah ihracatına onay vermesi, 2021 yılından beri iktidarda olan Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FPD) oluşturduğu koalisyon hükümetinin izlediği politikada radikal bir yön değişikliğine işaret ediyor.

Spiegel’in haberinde Türkiye’nin “müttefikten bir soruna” dönüşmesi gerekçesiyle Berlin’in Türkiye’ye silah ihracatını önemli ölçüde kısıtladığı, “otokratik” bir lider olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın özellikle “Kürtlere karşı sert bir tutum” izlediği ifade edildi.

Almanya, 2023 yılında Türkiye’ye silah ihracatı için yalnızca 1,22 milyon euro tutarındaki 17 başvuruya onay vermişti. Spiegel’in haberinde 2024’ün başında da bu eğilimin devam ettiği kaydedildi.

Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, hükümet bu yılın ilk çeyreğinde Ankara’ya sadece 23 milyon euro değerinde silah ihracatını onayladı. Hükümet, Türkiye’ye yönelik ihracatlar için yalnızca Avrupa Birliği veya NATO ortaklarıyla ilgili ortak projelere yeşil ışık yakılacağına vurgu yapıyordu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

“Almanya Binlerce Türkiye Vatandaşını Sınır Dışı Edecek” İddiası

Almanya ile Türkiye arasında aylardır süren müzakerelerin ardından, Almanya’da kalma hakkı bulunmayan yüzlerce Türkiye vatandaşının kademeli olarak Türkiye’ye geri gönderilmesinde mutabık kalındığı iddia edildi.

Almanya ile Türkiye arasındaki anlaşmaya göre, Türkiye Almanya’dan her hafta 500 Türk vatandaşını geri kabul edecek.

Alman basınında, Almanya’daki yüzlerce Türk vatandaşının Türkiye’ye geri gönderilmesi konusunda Berlin ile Ankara arasında anlaşmaya varıldığı iddia edildi.

Frankfurter Allgemeine Zeitung’da (FAZ) yer alan habere göre, iki ülke arasında aylardır süren müzakerelerin ardından, Almanya’da kalma hakkı bulunmayan yüzlerce Türk vatandaşının kademeli olarak Türkiye’ye geri gönderilmesinde mutabık kalındı. Varıldığı belirtilen anlaşmaya göre, Türkiye Almanya’dan her hafta 500 Türk vatandaşını geri kabul edecek.

Gazetenin Alman hükümet çevrelerinden edindiği bilgilere dayandırdığı haberine göre, ilk etapta 200 Türk vatandaşı, Almanya’nın çeşitli havalimanlarından tarifeli uçuşlarla Türkiye’ye gönderilecek. Gazeteye konuşan kaynaklar, bunun Almanya’da iltica başvurusu yapmış ve başvurusu reddedilmiş olan Türklerin sınır dışı edilmesi sürecinin başlangıcı olduğunu söyledi.

Hükümetler arasında geçen aylarda yapılan görüşmelerde Türkiye’nin, söz konuşu kişileri, özel bir uçağın kiralanıp işletilmesi anlamına gelen, tarifesiz “charter” uçuşlar ile geri kabul etmeyi reddettiği, ancak varılan anlaşmayla bu konuda bir formül üzerinde uzlaşıldığı belirtildi. Türkiye’nin, bir uçak dolusu sığınmacının geri gönderilmesini mümkün kılacak bu yöntemle olası bir imaj zedelenmesinden kaçınmak istediğini aktaran FAZ, Ankara’nın, söz konusu uçuşlara “charter” yerine “özel uçuş” adı verildiği takdirde gelecekte bu yöntemle de Türk vatandaşlarını kabul edebileceğini yazdı.

Resmi verilere göre, 2023 yılı sonu itibarıyla, Almanya’da oturma izni olmayan 13 bin 500’ü aşkın Türk vatandaşının ülkeyi terk etmesi gerekiyordu. Bunun karşısında 2023 yılında toplam 871 Türk vatandaşı sınır dışı edilmişti. 13 bin 500 kişinin yaklaşık 10 bin kişilik kısmının, “Müsamaha Belgesi” denilen, başvurusu reddedilen kişinin geçici olarak ülkede kalmasına olanak sağlayan belgeye sahip olduğu belirtiliyor. Bu kişilerin yüzde 25’lik kısmına Müsamaha Belgesi verilmesinin nedeni ise, kimlik ve seyahat belgesi eksikliğiydi.

FAZ’ın haberine göre, şimdi bu durum değişiyor. Almanya’nın kısa süre önce Türkiye’ye 200 isimden oluşan bir liste gönderdiğini yazan gazete, Türkiye’nin de bu kişileri geri kabul edeceğini teyit ettiğini iddia etti. Bunun ardından söz konusu listede adı geçen isimlerin belgelerinin, Almanya’nın çeşitli yerlerindeki yabancılar büroları ve Türk konsolosluklarının iş birliği içerisinde tamamlandığı veya yenilendiği belirtildi. Türkiye’nin Almanya’ya, konsolosluklarla Alman makamları arasındaki iş birliğinin “tamamen sorunsuz” biçimde sürdürüleceğini taahhüt ettiği öne sürüldü.

FAZ’ın haberinde, Türkiye’nin söz konusu kişileri geri kabul etmesi karşılığında, resmiyette “şaşırtıcı biçimde az” kazanım elde ettiği ifade edildi. Türk temsilcilerin, Alman temsilciler ile müzakerelerinde, nihai hedeflerinin vize serbestisi olduğunu ifade ettikleri belirtildi. Ancak Almanya, vize başvurularını değerlendirme sürecini hızlandırma konusunda çaba sarf edeceğini taahhüt etmekle yetindi.

Almanya’da iltica başvurusu yapan Türk vatandaşlarının sayısı, son yıllarda yükselişte. 2023 yılında başvuru yapanların sayısı, 2022 yılına göre yüzde 150 arttı. Türkiye, vatandaşları Almanya’da iltica başvurusu yapan ülkeler arasında Suriye’nin ardından ikinci sıraya yükselmişti. Son dönemde başvuru yapanların sayısının düşüşe geçmesiyle birlikte, Türkiye Afganistan’ın ardından üçüncü sıraya geriledi.

Ağustos ayı sonunda Solingen’de düzenlenen terör saldırısı ve aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif’in (AfD) ay başında Thüringen ve Saksonya ve geçen hafta sonunda Brandenburg eyalet seçimlerinde elde ettiği başarılarla birlikte, son dönemde Almanya’da göç tartışması kızışmış bulunuyor. Hükümet üzerindeki baskının artmasıyla, Almanya, 16 Eylül tarihinde sınır kontrollerine başlamıştı. İçişleri Bakanlığı, söz konusu tartışmalı uygulamayı, “düzensiz göçü sınırlandırmak” ve “iç güvenliği korumak” hedefleriyle gerekçelendiriyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

İsrail’den Almanya’ya İran Uyarısı

Almanya’nın İran’a ihracatında yaşanan artışı değerlendiren İsrail’in Berlin Büyükelçisi Ron Prosor, “İran, Ukrayna’ya karşı sürdürdüğü savaşta kullanılmak üzere Rusya’ya dron ve füze gönderiyor. Almanya’dan elde edilen teknoloji ve bilgi birikimi burada belirleyici bir rol oynayabilir” uyarısında bulundu.

Tahran ile Moskova arasındaki iş birliğinin son aylarda daha da arttığını dile getiren Prosor, “Ben İran’a ne tür mallar gönderildiğinin çok iyi denetlenmesinin, Almanya’nın güvenlik çıkarları açısından önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

Almanya’nın İran’a ihracatı 2024’ün ilk yarısında, sertleştirilen yaptırımlara rağmen arttı. Reuters haber ajansının, Federal İstatistik Dairesi verilerine dayandırdığı haberine göre, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11,6 artan ihracatın büyüklüğü 632 milyon euroya ulaştı.

Sadece Haziran ayında, Almanya’nın İran’a sattığı mal ve hizmetlerin 2023’ün Haziranı’na kıyasla yüzde 4 arttığı bildiriliyor. Almanya’nın genel ihracatında ise Ocak-Haziran 2024 döneminde, bir yıl öncesi ile karşılaştırıldığında yüze 1,6 düşüş yaşandı.

Almanya’nın İran’a ihracatında yaşanan artışı değerlendiren İsrail’in Berlin Büyükelçisi Ron Prosor, “İran, Ukrayna’ya karşı sürdürdüğü savaşta kullanılmak üzere Rusya’ya dron ve füze gönderiyor. Almanya’dan elde edilen teknoloji ve bilgi birikimi burada belirleyici bir rol oynayabilir” uyarısında bulundu.

Tahran ile Moskova arasındaki iş birliğinin son aylarda daha da arttığını dile getiren Prosor, “Ben İran’a ne tür mallar gönderildiğinin çok iyi denetlenmesinin, Almanya’nın güvenlik çıkarları açısından önemli olduğunu düşünüyorum” dedi. Ron Prosor ayrıca, Almanya’nın ihracatının suistimal edilmemesi için, İran Devrim Muhafızları’nın da Berlin tarafından bir an önce terör örgütleri listesine alınması gerektiğini savundu.

Avrupa Birliği yaptırımları

İran’ın Ukrayna Savaşı’nda Rusya’ya verdiği destek nedeniyle Avrupa Birliği (AB) Tahran’a uyguladığı ekonomik yaptırımları, geçen yılın Temmuz ayında sertleştirmişti. AB’ye üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları ayrıca, İsrail’e doğrudan saldıran İran’a yönelik yaptırımları geçen Nisan ayında bir kez daha sertleştirme kararı almıştı.

Almanya İran’a 2023 senesinde 1,2 milyar euro değerinde ihracat yaparken aynı zaman zarfında İran’dan ithalatı 245,1 milyon euro civarında oldu. Böylece 2022’ye kıyasla Almanya’nın ihracatı yüzde 24,2, ithalatı ise yüzde 18 azalmıştı. İran’a satılan Alman malları arasında ilk üç sırayı makineler, ilaç sanayii ürünleri ve kimyasal mamüller alıyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın