Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi’nde gerçekleştirilen ve yaklaşık 30 bin kongre üyesinin katıldığı Fenerbahçe Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu.
Haber Merkezi / Konuşmasına kendisi için açılan pankarta teşekkür ederek başlayan Ali Koç, şunları söyledi:
“İşimiz çok, anlatacağımız çok, konuşacaklar çok, videolarımız var. ‘Olağanüstü’ diyorum, Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı olduğu için değil, böylesine bir günde hafta içi, mübarek Ramazan ayı olmasına rağmen çok kısa sürede bir çağrı yapmış olmamıza rağmen bu şekilde tribünleri doldurmanız olağanüstü. Onun için ‘olağanüstü’ diyorum.
Burada bu sayıyı yakalamamızı istemeyen, dua eden düşmanlarımız yanında dost bildiklerimiz de vardı. Ama siz bugün bu katılımla düşmanı, trolleri boşa çıkardınız. Dosta güven, düşmana korku salan bir tepki verdiniz. Helal olsun size.
Hepimizin bildiği gibi camia olarak uzun yıllardır sadece sportif alanda değil, hukuki, ekonomik, siyasi, sosyal birçok alanda ağır bir mücadeleyi sürdürmek zorunda bırakıldık. Mücadelenin ne kadar ağır olduğunu biraz sonra sizlerle paylaşacağımız videoda göreceksiniz. Zaten bugün burada bu şekilde bulunmamızın sebebi de yine göz göre göre pervasızca ve namertçe emeğimizin ve hakkımızın gasp edilmesine karşı sürdüreceğimiz mücadelenin yöntemini ve olası sonuçlarını değerlendirmek ve kararlaştırmak için hep beraber buradayız.
Hepinizin bildiği gibi son maçımızda Trabzonspor ile dünyanın hiçbir normal ülkesinde tamamlanmasına izin verilmeyecek bir müsabakayı bir kez daha oynamak zorunda bırakıldık. Daha evvel birçok kez yaşadığımız gibi bir kez daha planlı ve organize bir zorbalıkla şampiyonluğumuz elimizden alınmaya, emeklerimiz çalınmaya teşebbüs edilmiştir. Korkarım ki bu teşebbüsler sezon sonuna kadar da devam edecektir. Bu yaşananlar sadece bu camianın fertlerini değil, birazcık vicdanı olan herkesi rahatsız edecek boyuttadır. Ama bugün burada olağanüstü bir şekilde toplanmamızın sebebi sadece o maçta yaşananlar değildir, çok ama çok daha fazlasıdır.
7 sezonda son maçta kaybettiğimiz 3 şampiyonluk, sözde şike kumpasları, otobüsümüzün kurşunlanması, kirli ittifaklarla şampiyonluğumuzun çalınması, saha içinde hakemlerin eliyle insanları çıldırtıp isyan ettiren kararlar, standart dışı hakem yönetimleri, TFF ve kurullarının çifte standart yaptırımları, başarı için her yol mubahtır anlayışıyla kin ve nefret kusan bazı rakipler ama daha da önemlisi buna müsamaha gösterenler ve saymakla bitmeyecek pek çok olay ve içinde bulunduğumuz kısır döngü bizlere artık ‘yeter’ dedirtti. Hem de gerçek anlamda yeter. O bildiğiniz yeterlerden değil.
Aslında biz camia olarak –bana göre- akıl almaz bir sabır gösterdik. Sağduyuyla yıllarca bize yapılan haksızlıkları haykırdık. Hani birileri duyar, dikkat eder diye. ‘Ülkemizi planlı bir şekilde daha evvel de yaptıkları gibi bugün de futbol üzerinden kaosa sürüklemeye çalışanlar var’ dedik ve diyoruz. Ancak ne sesimizi duyan var ne utanan ne de sıkılan. Kısacası dünyanın hiçbir ülkesinde yaşanmamış, yaşanmayacak ve de yaşanmasına kesinlikle izin verilmeyecek anormalliklere ve haksızlıklara 20 yıldır maruz bırakıldık. Bu duruma tepki göstermemek, isyan etmemek insan doğasına, fıtratına, hayatın olağan akışına aykırıdır. Onun için hep beraber buradayız.
Ancak şu Trabzonspor maçında yaşadıklarımıza değinmek istiyorum çünkü bizler için bardağı taşıran son damla oldu. ‘Niye son damla oldu?’ diye soranlar olabilir. Çünkü bu maçta, maç sonrasında yaşananlar organize ve planlı bir şekilde gerçekleşmiştir. Bu, herhangi bir futbol maçında yaşanan olaylardan ibaret değildir. Açık ve net söylüyorum. Kim üstüne alınırsa alınsın. Bu duruma göz yumulmuş, müsaade edilmiştir.
Böyle düşünüyoruz, çünkü gergin geçeceği apaçık belli bir maçta Valilik ve Emniyet Müdürlüğü gereken güvenliği sağlayamamıştır. Bugün bir maç yok, bir derbi yok. Genel Kurul Toplantısındayız ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü çok daha iyi bir güvenlik tedbiri almıştır. Sabahtan beri stadın etrafında gezenlerin didik didik üstleri aranmıştır ki olması gerektiği gibi. Onlara da teşekkür ediyorum.
Ancak Trabzon’da yaşanan güvenlik zafiyeti hiçbir şekilde hafife alınacak bir konu değildir. Görevlerini yerine getirmeyen kamu görevlilerinden devletimiz hesap soracak mıdır? İçişleri Bakanlığı’mızın gerekli soruşturmaları yapıp yapmadığının takipçisi olacağız. Maça gelen taraftarlar aranmamıştır. Hiçbir üst araması yapılmamıştır. Passolig kartları bizim İstanbul’daki derbilerde alışık olduğumuz gibi değil, tüm takım taraftarlarına açılmıştır.
Tribünlerin en görünür yerinde oturan maskeli taraftarlar nasıl oluyorsa bir şekilde göz ardı edilmiştir. Daha evvel de söyledim, tekrar ifade ediyorum; Karadeniz insanına pek çok sıfat atfedebilirsiniz, bunlardan biri de ‘mert’tir. Mert olan insanlar tribünde maskeyle durmazlar. Zaten onlardan biri sahaya atladı. Yüzlerce kişi futbolcularımıza saldırmak için sahaya girmiş ve sadece 12 kişi tutuklanmış ve sadece 5 kişi gözaltındadır. Buna mukabil meşru müdafaa yapan 3 futbolcumuz ve 2 çalışanımız Disiplin Kurulu’na sevk edilmişlerdir.
Evet, Trabzonspor maçları çoğu zaman gergin geçer ama bu maçta hiç görmediğimiz kadar su, patlayıcı ve yanıcı maddeler olmak üzere bilumum cisimler sahaya atılmıştır. Maçta her dakika gerginlik artmıştır. Biz bunu İstanbul’dan görüp 2-0 öndeyken hocamıza ‘hocam güvenliğimiz tehlikeye giriyor, istediğin an takımı sahadan çekebilirsin’ derken Trabzon emniyeti burnunun dibindeki stattaki maça müdahale edememiştir.
Net bir şekilde maçı iptal etmesi gereken hakem ve TFF buna cesaret edememişlerdir. Biliyor musunuz, biz bu maçtan beri yurt dışıyla temas halindeyiz. Uzmanlar, hukukçular, futbol dünyasındakiler… Niye temas halindeyiz? Başımıza gelecekleri bildiğimiz için. Neredeyse gözlemciler, hatta yabancı gözlemci hakeme tam puan vermiştir. ‘Yabancı gözlemci’ diyorum çünkü bizim temasta olduğumuz yabancı uzmanlar ‘Bu Avrupa’da olsa bu hakemin lisansı derhal iptal edilirdi’ diyenler. Ama TFF’nin getirdiği yurt dışı gözlemcisi neredeyse tam puan vermiş; 91 puan.
Gerekli güvenliği sağlamakla yükümlü kişiler, maçı iptal etmesi gereken hakem, federasyon hayatlarına hiçbir şey olmamış gibi devam ederken, bazı rakiplerimizin de yaratmaya çalıştığı kamuoyu baskısı sayesinde kendilerini linçten savunmaya çalışan futbolcularımız TFF tarafından PFDK’ya sevk edilmiştir. İşte böyle bir Türkiye’de rekabet etmeye çalışıyoruz.
Yaşanan olayları son derece hafife alarak, tek önceliği futbolcularımıza ceza verdirtmeye çalışan bazı rakiplerimizi de not ettik. Ancak bir tanesi var, lügatteki kelimelerin insan versiyonları olsa bu yalanın insan versiyonu olurdu, yanında bir de suç makinası, terbiyesiz, utanmadan televizyona çıkıyor, Trabzon’da yaşanan olaylar için sadece ‘olmamalıydı’ deyip 15 dakika bizim futbolcularımıza nasıl ceza verilmesi gerektiğini o yarım aklıyla, satır arası mesajlarla vermeye çalışıyor. Koskoca camianı yaptığın kontratlarla, verdiğin bilgilerle zaten yalanı dibine kadar soktun. Bakalım nereye kadar? Ama Fenerbahçe seni de not etti. Sen 3-5 gün camianda popüler olabilirsin bu söylediklerinden dolayı ama her gece yatarken bizi düşün. Özellikle de benim başkanlığım bitince.
TFF’miz. ‘TFF’miz’ diyoruz çünkü bizim TFF’miz. Onların anlayışına göre oyuncularımız kaçmalıymış. Kaçsalarmış fazla güç kullanmak zorunda olmazlarmış ve bütün bunlar da yaşanmazmış. Yani kısacası herhalde futbolcularımızın uslu uslu dayak yemelerini bekliyorlardı. Kahramanca armamızı temsil ettiler orada.
“İtidalli davranacağız, açmayacağız eski defterleri”
Bir de şöyle demezler mi, ‘Biz iki camia da itidalli davranmaya çalıştık. Ama perde arkasında futbolcularımıza ceza verilmesi için yapılan baskıların da farkındayız. Geçmişe dönmedik, eski defterleri açmadık. Sadece bizim maçımızda değil, başka maçlarda yaşananları da telaffuz etmedik. Hatta federasyonu aradık ve dedik ki, ‘Emniyet gerekli güvenliği sağlayamıyorsa ev sahibi takım ne yapsın? Bir de bu gözle değerlendirin’ dedik. Ama yine de itidalli davranacağız, açmayacağız eski defterleri.
Ancak iki şey söyleyeceğim: Yok efendim o sahibi olduğunuz spor medyasıyla beraber hepiniz burayı almayalım dediniz ama biz öyle yapmıyoruz. En kabul edemediğim, bu kanallarda ve benzerlerinde işlenen, Fenerbahçeli futbolcular saha ortasında sevinmemeliymiş. Onların bir futbolcusuna açıklama yaptırtıyorlar, adam diyor ki, ‘Ben hayatımda böyle bir şey görmedim, böyle kışkırtma mı olur’ mealinde bir şeyler söylüyor. Daha 3 ay evvel burada kendiniz galibiyeti kutladınız, kalecinizi havaya attınız. Geçmişi bu kadar mı çabuk unutuyorsunuz. Yok, efendim Mert Hakan eli cebinde gelmiş. Neresinde gelseydi? Bunları işleyen güya spor adamları ve spor kanalları var. Aynı takımın oyuncusu maçtan önce Fenerbahçe’yle alay eden sosyal medya paylaşımı yaptı. Onun farkında mısınız? Koskoca adamlar neleri konuşuyoruz.
Tribünlerde yoğun küfürler edildi ama hiçbir sevk yapılmadı. Bu hengâmede herkesin dikkatinden kaçtı. Tünel videolarına ulaşmak istiyoruz ama onlara da ulaşamıyoruz? ‘Yok’ diyorlar. Oysa bütün statlarda kameralar aynı şirket tarafından monte edilmiş ve hepsi federasyona bağlı.
Hem bu maçta hem de daha evvel bu şehirde oynanan maçlarda yaşananlar ve verilen/verilmeyen cezalar bize gösteriyor ki sanki orası özerk bir bölge. Özerk bir cumhuriyet. Acaba biz şiddeti normalleştirmeye çalışan bir ülke haline mi geldik? Orada yaşananlar, linç teşebbüsleri tamamen göz ardı edilip futbolcularımızın meşru müdafaası günlerce konuşuluyor. Hayatında kavgaya girmemiş adam kavga hakkında ders veriyor. Yazıklar olsun size.
Esas işin vahim tarafına geliyorum. Fenerbahçe’nin ülkesi ve vatanı için duruşu ve kurulduğundan beri apaçık ortadayken, bu maçtan sonra tek bir siyasi partiden, üst makamda görev alan tek bir siyasetçiden, devlet erkânından, TFF’den veya herhangi bir futbol paydaşından kamuoyunda bir geçmiş olsun mesajı gelmemesi son derece manidar ama bir o kadar da derin anlam taşımaktadır.
Şampiyonluk hedefimize ilk taş koymayı Pendikspor maçında denediler. 2006’daki zorbalıkla kaybedilen şampiyonlukta maç 25 dakika durmuştu, bu maç çok daha fazla durdu. Belki sahaya bir şey atılmadı ama videoda göreceksiniz, orada hedefe ulaşamadılar.
Michy Batshuayi’nin son dakikalardaki golü sayesinde Trabzonspor maçında da şampiyonluk yolculuğumuza engel koyamadılar. Ama sakın sanmayın ki, teşebbüs etmeye devam etmeyecekler. Biz oraya gidiyoruz, yönetimler arasında bir sıkıntı yok, sahadaki oyuncular arasında bir sıkıntı yok. Bir takımın iddiası var, diğerinin yok. Maç 2-0 gidiyor. Böyle gerginlik, böyle olaylar… Yakın zaman evvel başka bir İstanbul takımına 5-1 yenildiği zaman tribündeki görüntüler hayret verici…
Şimdi Acun Ilıcalı dostumuzun da büyük emek ve destekleriyle hazırladığı videoyu sizlerle paylaşıyoruz. Camiamızın önemli isimlerinden Yüksek Divan Kurulu Üyemiz Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ve Türkiye Spor Yazarları Derneği Eski Başkanı, çocukluğumdan beri Fenerbahçe balolarında gördüğümüz Togay Bayatlı beyefendiyi kaybetmişiz. Başımız sağ olsun. Ailesinin başı sağ olsun. Nurlar içinde yatsın. Ailesine sabır, kuvvet metanet diliyorum.
Biraz evvel Sn. Acun Ilıcalı’nın desteğiyle hazırlanan videomuz eminim benim gibi hepinizin duygulanmasına hatta bir adım öteye gideyim, yeniden öfkelenmesine neden olmuştur. Üstelik bu videoda gördükleriniz sadece yaşadıklarımızın kısa bir özeti. Daha neler neler yaşadık ama hepsini burada göstermeye ne vaktimiz yeter, ne de sabrımız.
Son bir istatistik paylaşacağım. Oradan da ana konumuza geleceğiz. Bu istatistikte sizi öfkelendirecek, ilk tablomuz son 5 sene. 5’inci sene bu sene olmak kaydıyla 30. hafta itibarıyla puan durumumuz. İkinci tablomuz ise son 10 sene, 10’uncu sene bu sezonun 30. haftası olması itibarıyla. Son 5 senede şampiyon olan takımların hepsi 178 maç yapmış. Fenerbahçe 367 puan almış, Galatasaray 361, Beşiktaş 329, Trabzonspor 323, Başakşehir 286. Bu tablodaki 5 takımdan sadece bu süreçte Fenerbahçe’nin şampiyonluğu yok.
Son 10 senede Fenerbahçe ile Galatasaray aynı puan sahip. (697) Beşiktaş 690, Başakşehir 616, Trabzonspor 589. Bu 10 senede Galatasaray 4, Beşiktaş 3, Başakşehir ve Trabzonspor 1 olmak üzere 9 şampiyonluk bu 4 takım arasında paylaşılmış. Ve Fenerbahçe yine şampiyon olamamış. Son 5 yılda 6 puan öndeyiz, son 10 yılda Galatasaray ile kafa kafayayız. Bu tabloda şampiyonluğu olmayan tek takım Fenerbahçe. Bu istatistikle gösterdiğimiz haftalardır, aylardır dinlendirdiğimiz Fenerbahçe’nin 3 Temmuz kumpasından beri 13 senede sadece 1 kere şampiyon olmasının hiçbir şekilde sadece ve sadece sportif argümanlarla açıklanması söz konusu değildir.
Bu hayatın olağan akışına aykırıdır. Yaşadığımız olayları bırakın Türkiye’de dünyada kimse yaşamamış. Rekabet ettiğimiz bu seneki rakibimiz bana söyleyin size şu anlattıklarımızdan herhangi bir saldırıyı veya herhangi bir haksızlığı aynı dönemde bir kez dahi olsun yaşamış mı? Veya niye hep Fenerbahçe yaşamış. Onun için bugün biz hep beraber buradayız.
“Tarihten de hiç ders almamışsınız”
Bugün burada tepkimizi haksızlığa, adaletsizliğe isyanımızı göstermek için toplandık. Şahsım için söyleyebilirim ama eminim ki Yönetim Kurulundaki tüm arkadaşlarımız bunu söyleyebilir. Bugün burada en azından şahsım için söyleyeyim. Hayatımın en büyük gururunu yaşattınız. Buraya gelip, haksızlığa karşı isyanınızı göstermek için… Allah hepinizden razı olsun. Bunu görünce Fenerbahçe’nin hiçbir zaman sırtının yere gelmeyeceğini görüyorum. Şartlar ve operasyonlar ne olursa olsun, kumpaslar ne olursa olsun, devletimiz bu ne kadar buna göz ardı ederse etsin. Kulağını kaparsa kapasın. Tek başına da olsun dimdik ayakta duracağının en güzel ifadesi bugün burada bu topluluktur. Sizlerin başkanı olmaktan iftihar ediyorum.
Neden hep Fenerbahçe, neden hep sadece Fenerbahçe. Bize neyin diyeti ödetilmek isteniyor. Hangi kirli eller sürekli ve hangi amaçla Fenerbahçe’nin üzerine mütemadiyen operasyonlar yapıyorlar. Bu sladırılar ve haksızlıklar ne zaman ve hangi şartlarda son bulacak. Yüz yıllık kulüpleri birbirleriyle çatıştırarak futbol üzerinden yeni bir toplumsal kaos mu çıkarmaya çalışıyor, birileri. Bu saldırıyı yapıp planlayanlar siz Fenerbahçe’nin tarihine hiç baktınız mı? Henüz 11 yıllık bir kulüpken bile işgal kuvvetlerine boyun eğmeyen bugün asırlık çınar olan Fenerbahçe’yi bu zorbalıklarla teslim alabileceğinizi, boyun eğdirtebileceğinizi sanıyorsanız çok ama çok yanılıyorsunuz. Tarihten de hiç ders almamışsınız.
Bu organize kötülüklerin sahibi, birileri geçen gün sormuş? Kimi hedefliyor, kimi diyor? Burada birden çok grup, parti, kurum. Ne derseniz deyin var. Bize yapılanlar bir konsorsiyum. Yeri geldi mi, aktörleri ve kurumları değişebilir ama hedef hiçbir zaman değişmiyor. Hep Fenerbahçe. Ligden çekilelim, çekilmeyelim. Onu yapalım, bunu yapalım. Acaba biz ligden çekilsek kimin otobüsüne kurşun atacaklar! Kimin kulübüne, başkanına kumpas kurup cezaevine atacaklar! Hangi takımı linç etmeye çalışacaklar!”