Süper Kupa öncesi açıklamalarda bulunan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, “Türk futbolunun reset zamanı gelmiştir. Bataklığı kurutup, Türk futbolunun kendini yeniden inşa etmesi gereken bir dönemdeyiz” dedi.
Ali Koç açıklamasında ayrıca, “Türk futbolunda hakemler üzerinden ligin gidişatını yıllardır dizayn eden bir çete, şebeke var. Bahis konusunu daha önce de dile getirdik. Acaba bunun bahisle bir ilgisi var mıdır? Bahis olayının dibine kadar inilmemesi ise sorgulanması gereken konulardan biridir” ifadelerini kullandı.
Fenerbahçe Yönetimi ve U19 Takımı, Galatasaray ile oynanacak 2023 Süper Kupa maçı için Şanlıurfa’ya geldi. Karşılaşma öncesinde Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Ali Koç’un açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:
“Açıklayacak çok şey var. Öncelikle bugün ne yaşanacaksa bugüne kadar ne yaşandıysa tüm Fenerbahçe taraftarlarına şunu söylemek istiyorum. İslam Çupi’nin sözlerini hatırlamanın tam da günüdür. Geldiğimiz nokta itibarıyla Fenerbahçe Spor Kulübü, yüzde 50-50 şansı olan bir Süper Kupa müsabakasına A takımını getirmeyip, kupa şansını çok daha zayıflatmış, bunu da inandığı ilkeler, değerler ve uğradığı haksızlıklara isyan etme noktasına geldiği için yapmıştır.
Yaşadığımız haksızlıklar, terör örgütünün kurduğu kumpaslar, Futbol takımımıza yapılan suikast girişimi, son deplasman maçımızda futbolcularımıza yapılan linç teşebbüsü, zorbalıkla çalınan özellikle üç defa son haftada çalınan şampiyonluklarımız. Suikast girişiminin bizi en çok acıtan en çok içinde bulunduğumuz durumu sorgulatan unsurlardan bir tanesi suikast girişiminin halen faili meçhul kalması.
O zamanın yönetimi de bir müddet ligden çekilmeyi maçlara çıkmamayı maçların tehir edilmesini istemişti. Devletimizin en önemli kademelerinden teminatlar verilip, ‘merak etmeyin, biz suçluları bulacağız’ deyip maçlara devam edildi. Aradan 9 sene geçti. Hala bir ilerleme yok. 3 Temmuz Kumpası sürecinde sonra açılan davaların halen havada kalması, sonuçlanmaması. Bunlar sadece saydığım bazı olaylar. Bu listeyi çoğaltabiliriz.
Bütün bunların, bütün bu kötülüklerin, anormalliklerin bir kulübün başına gelmesi olayların sıradanlaştırılması artık Fenerbahçe Spor Kulübü’nü isyan edecek noktaya getirmiştir. İsyanımızın ilk adımını bugün istemeyerek, arzu etmeyerek, bu değerli şehrimiz Şanlıurfa’da atmak zorundayız.
Yalnız şunu da ifade etmek istiyorum. Kötülüklerin, kötülüğün tarihi hiçbir alanda futbol alanında olduğu kadar somut, delilli ve gerçek olmamıştır. Bu gidişata son verilmediği için kötülükler, kötülük, kötülük yapanlar arsızlaşmış, beden bulmuş ve de artarak devam etmektedir.
Fenerbahçe taraftarına özellikle bugünkü cümlelerimi dikkatle dinlemelerini rica ediyorum. Nedenini biraz sonra söyleyeceğim. Tabii son 20 yılı konuşuyoruz, özellikle de 3 Temmuz Kumpas sürecinden beriki dönemi konuşuyoruz. Bu garip, şaibeli pek çok soru işaretine mahal verecek sürecin kazananını da bellidir. Bizim bugünkü isyanımız, bugünkü tepkimiz Süper Kupa’daki duruşumuzu sadece maçın tarihi ile veya sadece son deplasmandaki yaşadıklarımızla ilgili, alakalı değildir.
Olağanüstü Genel Kurulumuzdaki paylaştığımız videoda yaşadıklarımızı gösterdik. Esas burada sorgulanması gereken, niye Fenerbahçe bunları yaşıyor? Niye bunlar hep Fenerbahçe’nin başına geliyor demektense isyanımız ve isyanımız doğrultusundaki ilk adımımızı atarken işi basitleştirmek, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi ‘ya ne olacak, maç tarihinde oynasanız. Başkaları da oynuyor’ demek bizim açımızdan kabul edilebilir bir durum hiç ama hiç değildir.
Son deplasmanda yaşadıklarımızdan sonra ne oldu! FIFA Başkanı çıktı, hiç kimsenin beklemediği bir şekilde dedi ki, futbolcuların güvenliği ve emniyetinden bahsetti. Bunun sağlanmasının olmazsa olmaz bir durum olduğunu söyledi. Kim sorumlu bunu sağlamakta? Her deplasman maçında olduğu gibi ev sahibi, TFF ve devlet, yani Valilik, Emniyet güçleri. Size soruyorum, size göre Trabzon maçında bu güven ortamı sağlandı mı, emniyetli bir ortam oluşturuldu mu? Güvenli ortam sağlansaydı futbolcularımıza yapılan linç girişiminde futbolcularımız kendilerini korumak zorunda kalmazlardı.
Sonra ne oldu? Tek bir geçmiş olsun mesajı paylaşılmadı. Ne devletten ne siyasetçilerden, herhangi bir siyasi partiden, futbolun paydaşlarından, buna TFF dahil olmak üzere. Bunu bir kere not ettik ama önemli olan kısım bu değil. Önemli olan kısım, bırakın geçmiş olsun mesajlarını, bazı rakiplerimiz Fenerbahçeli futbolcuların ceza alması için sıkı, alttan alttan, ince ince çalıştılar, bazıları açık açık. İnanabiliyor musunuz? Futbolcularımıza hapis cezası verilmesi gerekn diyenler bile oldu.
Bu Baskıya dayanamayan TFF, iki futbolcumuza ceza verilmesini sağladı. Futbolcularımızın, teknik kadromuzun güvenliğinden sorumlu ve sağlayamayanlar ne ceza verilecek? Hakem yüksek puan aldı, onu gördük. TFF yerinde duruyor. Valiye, Emniyet müdürüne herhangi bir işlem yok. Buradan ne mesaj çıkarmamız gerekiyor? Bakın arkadaşlar, Türk futbolunda şu döneme kadar az, şimdi daha sık dillendiriliyor ama eksik ve bize göre net olan bir tespit var. Türk futbolunda hakemler üzerinden ligin gidişatını dizayn eden bir şebeke mi, çete mi dersiniz bir sistem var. İstedikleri şekilde manevra edebiliyorlar.
Bahis konusun daha önce gündeme getirmiştik. Tam yeri değil ama değineceğim. Acaba bunların bahisle alakası var mıdır, inceleyen bir merci var mıdır? Sosyal medya fenomenlerine bahis çetesi soruşturması yapıldı. Bir de bunun esas baronları var. Bence bahis olayının dibine kadar inilmemesi sorgulanması gereken unsurlardan bir tanesi.
Trabzonspor deplasmanına dönersek; Trabzon’da yaşananlar basit bir holiganizm değildir. Bu işi böyle ele almak büyük hata olur. Nasıl Rize dönüşü kurşunlandığımız zaman o olay basit bir olay değilse ve hala faili meçhulse bu da basit bir olay değildir. Valiliğinin ve emniyet yetkililerinin, gergin geçeceği belli bir maçta gereken önlemleri almadılar. Hadi almadılar, onu bir kenara koyalım.
Buna rağmen maçın başından itibaren olayın gerginliği ve artarak devam etmesi… Hiç sezemediler mi? Sezmediler mi bari ikinci yarı gerekli önlemleri alalım diye. Olmadı, almadılar. Tecrübeli devlet görevlisi, emniyet görevlisi maçın nereye gidebileceğini çok rahat sezebilirdi. Sezemediler mi, sezmediler mi? Bunun cevaplanması lazım. Burada o şehirdeki devletimizin en üst temsilcilerinin bu olaya sebebiyet vermeleri hiçbir şekilde hafife alınacak bir olay değildir. Şu ana kadar da ciddi anlamda hafife alındığını görüyoruz.
Biz çok şey yaşadık, sabırlı davrandık, sakin olmaya çalıştık, haksızlıkları haykırdık, tüm kumpaslara, suikast girişimlerine, haksızlıklara, zorbalıklara rağmen spora ve sporcuya odaklandık. Milli takımlara nereden bakarsanız bakın olimpiyatlara net en çok sporcu veren kulüplerin başında bir veya ikinci sırada Fenerbahçe’dir. Ama artık bu haksızlıklara, adaletsizliklere, çifte standarda ve göz göre göre haksız rekabet tohumları ekenlere ve emeğimizin çalınmasına isyan etmemiz gereken bir döneme girdik. Onun için diyorum ki, bugün attığımız adım, bundan sonra atacağımız adımların ilk ve somut adımıdır.
Türk futbolunun artık ‘reset’ edilmesi lazım. Türk futbolunun artık bir ‘reset’ zamanı gelmiştir. Bataklığı kurutup Türk futbolunun kendisini yeniden inşa etmesi gereken bir dönemdeyiz. Tekerleği yeniden icat etmeye gerek yok. Niyet, arzu, cesaret olsun Türkiye’de bunu yapacak liyakatli kadrolar mevcuttur. Bu doğrultuda kulübümüzün haklı isyanları ve zorunluluktan yapmaya karar verdiğimiz eylemler süreci yapılması gereken temizliğin inşallah fitilini ateşler. Çünkü temiz bir Türk futbolu sadece Fenerbahçe için değil sadece futbolun paydaşları için, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için artık olmazsa olmaz bir konu haline gelmiştir. Zaman tarafsızlık, adil rekabet ve sportif ahlakın öne çıkması gereken zamandır.
TFF. İsteseniz, planlasanız, kurgulasanız bu kadar çok olayı aynı sezona hiç kimse sığdıramazdı. Sihirbaz bile olsanız yapamazdınız. Daha ne olması gerekiyor aynaya bakıp yüzleşmek için? Yalpalayan, yolda giderken anlık refleksle kararlar alan, aldığı pek çok karardan dönen, bir maç planlamasını dahi yapmaktan uzak, hatta bile bile mi Türkiye’nin büyük camialarını karşı karşıya getiriyorlar onu da bilemiyorum ama pek çok uygulama ve adım buna sebebiyet veriyor. Normal bir federasyon, 15 Mart’a kadar bekler, Türkiye’yi temsil eden takımların tur atlayıp atlamamasına göre ondan sonraki takvimi yapar. Onlar ne yaptılar? Beklemeden tarih açıkladılar. Bir Süper Kupa için tüm ligleri tatil ettiler. Herhalde onun için yayıncı kuruluşa çok sempatik gözüküyorlar.
Yalnız bu maç planlaması üzerine konuşmak istiyorum çünkü bizim isyanımızı tarihte olmasını istemediğimiz ama yapmak zorunda bırakıldığımız konuları bir maç tarihine bağlayan arkadaşlara sesleniyorum. Gerçekten kötü niyetlisiniz. Veya bilerek, isteyerek süreci ajite etmek istiyorsunuz.
Maç planlamasına bakalım. Geçen yaz oynanmalıydı, Riyad’da olmadı falan hepsini geçiyorum. 15 Mart’ı da geçiyorum. Yunan federasyonunu örnek olarak gösterdiniz. ‘Yok efendim öyleymiş, böyleymiş, haftaya maçları erteliyorlarmış, biz de bunları Fenerbahçe’ye teklif ettik, Fenerbahçe kabul etmedi…’ Kendi beceriksizliklerini ve yarattıkları bu sıkıntılı ortama kılıf olarak Yunan federasyonunun aldığı kararları paylaşıyorlar. O zaman Yunan federasyonu yabancı hakem getiriyor, siz de getirin.
Yoksa bu an için mi Yunan federasyonu sizin açınızdan geçerli? Yunan federasyonunun kararlarını paylaşarak ‘onun için biz de böyle davrandık’ savunmaları son derece futbol fakiri değerlendirmelerdir. Yunan rakibimizin oynayacağı maçın ağırlığı, seyahat edeceği mesafeler vs vs. bugün oynanması gereken Süper Kupa finalinin Şanlıurfa’daki mesafesi vs. karşılaştırmak abesle iştigaldir. Bu herhangi bir lig maçı değildir. Bu maçın uzamaya gitme ihtimali de söz konusudur. Tek maçlık bir kupadan bahsediyoruz.
Peki size şunu soracağım: Galatasaray da turu atlasaydı bugün bu maç oynanacak mıydı? İstanbul – Şanlıurfa arası mesafesi, bizim gideceğimiz bir sürü Avrupa deplasmanıyla aynı mesafededir. Atina’dan iki misli neredeyse. İki olayı birbiriyle eş değer tutmak aslında samimiyetsizdir. Biz ‘Karagümrük maçını ertelemeyin, onu oynayalım ama bu maçı erteleyin’ dedik. Takvime sığdıramadınız, sezon başına erteleyelim.
Rakibimizi mazeret kullanarak ‘onlar istemiyor’ diyorlar. ‘Karagümrük de istemiyor, onları ne yapacaksınız?’ diyoruz, ‘hallederiz’ diyorlar. Karagümrük’e gücün yetiyor, Galatasaray’a yetmiyor, öyle mi? Biraz evvel ‘bütün bu sıkıntılı dönemde aslında kazananın adresi belli’ dedik. Şimdi keşke gelselerdi, şöyle yapsalardı, depremzedeler, onlara yaratacağımız kaynak, zavallı çocuklar vs. vs. adı altında algı yapmaya devam ediyorlar.
“Yıllarca tohumları ektiler ve bu ortamı sağladılar”
Gelelim rakibimize. ‘Adres belli’ dedik. Öncelikle kendilerini canıgönülden kutluyorum. Kutluyorum çünkü adım adım, ilmek ilmek, tuğla tuğla futbolun tüm unsurlarını kendi lehine hizmet eder haline getirmeleri bu süreçte olağanüstü başarı. Gerçekten başarı. Demin saydıklarımdan birini söyleyin onların başına gelen. Eski rekabet ortamı olsaydı bu maçın tarihini zaten Galatasaraylı yöneticiler değiştirmek için başvururdu.
Yıllarca tohumları ektiler ve bu ortamı sağladılar. Kazanmak için her yol mubahtır anlayışının sonucudur bu geldiğimiz nokta. Hedeflerine ulaşmakta o kadar mahirler ki, öylesine becerikliler ki. Ellerindeki algı yaratma gücüyle TFF’sinden, kurullarından hakemine kadar aslında tüm paydaşları hoşlarına gitmeyen pek çoğunu baskı altına alarak, tehditler oluşturarak bir sistem kurmuşlar. Ama en küçük bir rahatsızlıkta öyle bir isyan ederler ki, öyle bir isyan bayrağı açarlar ki bu kendi kurdukları sisteme, zannedersin dünyanın en mağdur takımı. Onun için onların Şanlıurfa’yla vs. ile ilgili söylediklerini hiç samimi bulmuyorum.
İtidal çağrıları, kardeşlik, dostluk barış… Bunları hiç samimi bulmuyorum. Daha evvel de defalarca samimi olmadığını söylemiştim. Ama benim en beğendiğim, hakikaten ‘bravo’ dediğim olay, bütün her şeyi kendi lehlerine çevirecek ortamı yaratıp ondan sonra bu ortamın mağduru olduklarını gösterecekleri strateji ve taktiklere hakikaten helal olsun. Şampiyonlar Ligi. Vallahi bravo. Bu zihin yapısına laf atmak, ölmüş bir hastaya ilaç verip canlanmasını beklemek gibi bir şeydir. Kendi maçlarından çok bizim maçlarımızla ilgileniyorlar. Dolayısıyla onlarla ilgili söyleyecek fazla bir şeyim yok.
Gelelim Şanlıurfa’ya. Biz Şanlıurfa’ya borçluyuz. Hiçbir şekilde bunun farklı bir durumu yok. Şanlıurfa’daki Fenerbahçe taraftarlarına borçluyuz, buranın esnafına, güzel insanlarına borçluyuz. Borcumuzu telafi edeceğimizi daha evvel söyledik. Öncelikle biletlerin hepsini Fenerbahçe Spor Kulübü satın almıştır. Dolayısıyla biletlerden kaybedilen herhangi bir kaynak yoktur.
Biliyorsunuz 2011 Süper Kupa’sı hala oynanmadı. Fenerbahçe’nin, Beşiktaş’ın başvurusu olmasına rağmen hala oynanmadı. TFF gereken cevabı henüz vermedi, ben değerlendirdiğini de hiç sanmıyorum. Aslında TFF’nin bu konuda bu kadar temkinli davranmasını, neredeyse hiç adım atmamasını, gündeme almamasını biz son derece manidar buluyoruz ve başka yerlere çağrışım yapan bir durum olarak değerlendiriyoruz.
Artık nereye çekerseniz çekin. ‘Sadakat’ mi dersiniz, ‘vefa’ mı dersiniz, ne dersiniz bilmiyorum. Hepimizden kaynak yaratmak istiyor, Türk futbolunun marka değeri, önemli maçlar, kupalar vs. hepimizden çok en önde koşar adımla bu maçların organizasyonunu sağlıyor olması gerekirdi, imtina ediyorlar. Beşiktaş başkanıyla konuştum, o kupa öyle de böyle de oynanacak. Onların da kabulüyle bu kupayı Şanlıurfa’da oynamayı teklif edeceğiz federasyona.
Şunun da bilinmesini isteriz, Riyad’da oynanmayan Süper Kupa’nın Şanlıurfa’da oynanmasını öneren, dile getiren, kamuoyuna açıklayan Fenerbahçe Spor Kulübü’dür. Depremzedelere olan önemi, hassasiyeti unutmayalım, unutturmayalım çünkü zaman içinde çabuk unutulabiliyor bu tip şeyler. Hep gündemde tuttuk. Onun için maçın burada yapılmasını önerdik. Kabul ettiler. 11 şehirden Şanlıurfa’yı seçtiler. Biz de burada bu maçı oynamak isterdik ama bizim birinci önceliğimiz Fenerbahçe’nin menfaatleri ve çıkarlarıdır. O yüzden verdiğimiz kararın da arkasında duruyoruz.
Şanlıurfa halkının anlayışına sığınıyoruz. Şanlıurfa’daki Fenerbahçeliler sizler de bizim gibi düşünüyorsunuzdur. Yaşadıklarımız ortada. Süreç, çok uzun bir zamana yayıldığı için bazılarını insanlar unutabiliyor. Hepsi 20 dakikalık bir videoda seyredildiği zaman ‘neler olmuş, hakikaten bunlar yaşanmış mı’ dedirten bir şeyler yaşadık biz. Bizi yönetenler, bizden sorumlular gerek futbol tarafında gerek ülke tarafında bu konuya kulaklarını kapadıkları için, göz ardı ettikleri için biz artık isyan etmek durumuna geldik. Ama Şanlıurfa rahat olsun, bizim sözümüz var. İnşallah önümüzdeki sezon başlamadan TFF takvimi becerebilirse burada bir Süper Kupa maçı daha oynanacak.
Gelelim yayıncı kuruluşa. Birkaç gündür sizi izliyorum. Konuyu ne kadar bilerek ajite ettiğinizin, neler yapmaya çalıştığınızın farkındayım. Yayıncı kuruluş kendi menfaat ve çıkarları çerçevesinde Fenerbahçe’nin niye mağdur olduğunu, niye bu kararı aldığını dürüst ve adil bir şekilde anlatacağına okları yönetime ve özellikle bana ve Fenerbahçe camiasını ayrıştıracak söylemler içinde günlerdir program yapıyorsunuz. Türkiye Kupası artık sizin olsun. Türkiye Kupası’nın ihaleye çıkarılmasını başkanlar istediği zaman baskı yaptınız, bir sürü başkana geri adım attırdınız.
Dünyada hiçbir şekilde olmayan bir format önümüzdeki sezon Türkiye Kupası’na geliyor. Grup formatı. Biz de garip bir ülkeyiz. Dünyada kendi ülke kupasını grup formatında oynayan tek ülke olduğumuz söylendi. Haydi o da iyi bir şey, marka değerini arttırır ama bizim 4 yıldır bu kupadan aldığımız gelirle bir kuruş artmadı, bu kadar enflasyonun olduğu ortamda. Sizin sponsorluktan ne aldığınızı bilmek istiyoruz.
Onu da söyleyen kimse yok veya söylemeye cesaret eden kimse yok. Futbolun en önemli paydaşlarından olan Fenerbahçe’yi hedef aldınız –Süper Kupa özelinde söylüyorum- hem kendi camiamızı ayrıştırmak hem Şanlıurfa vatandaşlarını ajite etmek hem de büyük kulüpleri birbirine düşürmek için garip bir yayın yaptınız son 3 gündür. Bizim için sizin krediniz bitmiştir. Bizim için sizin kredinizin bitmiş olmasının sizin hiçbir kıymeti harbiyesi olmayabilir. Bunda sonrasını zaman gösterecektir.
Fenerbahçe taraftarları, Fenerbahçe camiası. Olağanüstü Genel Kurul’da da anlattığım gibi camiamız kırılgan, ayrıştırmaya müsait, böl ve yönetmeye açık. Sizlere dedim ki, ‘Bütün bu yaşananlar içinde isyanımız ve bundan sonraki süreçte başarılı olabilmemiz için Türk futbolunu bataklıktan kurtarıp temizlik sürecine girebilmek için omuz omuza yek vücut olmamız lazım.’ Ama üç günde ne kadar ayrıştırıldığınızı üzülerek görüyorum. Gücü de buradan alıyorlar.
Bu şekilde yayın yapma gücü de buradan alınıyor, Fenerbahçe’ye haksızlık, çifte standart yapma gücü de buradan alınıyor. Size bir şey söyleyeyim, bugün U19 maçımız vardı. Biliyor musunuz bütün U19 maçları cumartesi günü oynandı ve bizimki de cumartesi günü oynanacaktı. Federasyon tuttu bir danışmanlık şirketi cuma-cumartesi kulübümüzde olacağı için maç pazara alındı ancak toplantılar Çarşamba-Perşembe yapıldığı için hem Giresunspor hem Fenerbahçe Spor Kulübü U19 maçını cumartesi oynamak için başvuru yaptı, kabul etmediniz.
Federasyona soruyorum, niye kabul etmediniz? İki kulüp başvuruyor, bütün maçlar cumartesi oynanıyor. Kötü olduğunuz için. Kötülükle bezendiğiniz için. Fenerbahçe’ye zorluk çıkartmak istediğiniz için. Ve bunu yapacak gücü de camiamızın kırılganlığından aldıkları için yaptılar Fenerbahçeliler. Dolayısıyla camiamıza çok dikkatli olmalarını, uyanık olmalarını, birlik ve beraberliği bırakmamalarını önemle rica ediyorum. Bıraktığınız zaman neler olabileceğini, 3 günde ne kadar ayrıştırıldığımızı görüyorsunuz.”
Süper Kupa sürecinde neler oldu?
Daha önce 29 Aralık 2023 tarihinde Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bulunan Al-Awwal Park’ta oynanması planlanan 2023 Süper Kupa maçı, Riyad’da maç öncesinde yaşanan krizden dolayı ertelendi. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), 21 Şubat 2024 tarihinde yaptığı açıklamayla Süper Kupa karşılaşmasının 7 Nisan 2024 tarihinde Şanlıurfa 11 Nisan Stadyumu’nda oynanacağını açıkladı.
Bu gelişmelerin ardından Fenerbahçe maçın tarihinin ertelenmediği ve maça yabancı hakem atanmadığı için finale U19 takımıyla çıkacağını duyurdu.
TFF Futbol Müsabaka Talimatnamesi’ne bakıldığında bir futbol takımı esame listesinde en az 9 futbolcu ismi yazıp sahaya çıkabiliyor. Müsabakanın devam edebilmesi için ise sahada mücadele eden oyuncu sayısının en az 7 olması şart. Buna göre; Fenerbahçe sahaya U19’dan 9 futbolcusuyla çıkacak. 3 oyuncunun peşpeşe sakatlık yaşamasıyla ise sahadaki oyuncu sayısı 7’nin altına düşecek. Bu durumda ve talimat gereği hakem maçı oynatamayacak. Bu eyleme yönelik bir cezai işlem olmayacağı düşünülüyor.
2. Fenerbahçe U19 Takımı oyuncuları karşılaşmanın hakemini alkışlama veya benzeri tepkilerle kart görerek maçın ilerlemesine izin vermeyecekler. Fenerbahçe U19 takımı sahaya çıkacak ve başlama vuruşundan sonra sahayı terk ederek 3-0 hükmen mağlup sayılacak. Fenerbahçe U19 takımı maça hiç çıkmayacak. Talimatnameye göre bunun cezası ise “Bir sonraki sezon Türkiye Kupası ve Süper Kupa’dan men edilmek” olacak.