Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin önemli açıklamalarda bulunan DEVA Lideri Babacan, “Her partinin başkanı doğal bir başbakan adayı. Eğer öyle olmasa parti neden var. Birliktelik olmaması durumunda Cumhurbaşkanı adayıyım” ifadelerini kullandı.
Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Osman Kavala için söylediği ‘Soros artığı’ sözlerinin ardından George Soros’la görüştüğü görsellerin ortaya çıkmasına ilişkin “Erdoğan’ın Soros’la en az iki üç defa yüz yüze görüşmüşlüğü var. Bir tanesinde ben de vardım hatırladığım kadarıyla. ‘Türkiye’ye yatırım yapın’ türü görüşmeler bunlar. O gün öyle, bugün böyle. Sayın Erdoğan’ın tutumunda bir tutarlılık aramayın” dedi.
İttifaklara da ilişkin değerlendirmede bulunan Babacan, “Şu anda bir arayışımız yok bizim. Ancak seçim atmosferine girildiğinde, seçim sayacı çalışmaya başladığında o günkü şartlara göre bir karar vereceğiz.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın ‘Ekonomi durumu çok kötü, size ihtiyaç var’ diyerek kendisine hükümette görev almasını teklif etmesi durumunda vereceği yanıtı çok net açıklayan Babacan, “Asla. Sayın Erdoğan işin başında olduğu sürece, bu ülkenin ekonomisi düzelmez. Böyle bir şey mümkün değil ve olmaz. Ben değil, 10 tane Nobel ödüllü iktisatçı gelsin, onlar da yapamaz” dedi.
Halk TV’de ‘Liderler Özel Söyleşisi’ programına konuk olan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
DEVA Partisi’nin yayınladığı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı videosu için Babacan, “Kucaklayıcı bir siyaset anlayışının çok önemli olduğunu vurgulamaya çalıştık. Birleştiren, buluşturan, farklılıkları zenginlik kabul edip, ülkenin meşru demokratik siyaset zemininde sorunlarına çözüm üretmesi ve yeni bir Türkiye’nin yarınlarının arayışı, böyle okumak mümkün” diye konuştu.
Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını yaptığı Atatürk Kültür Merkezi açılış törenine çağrıldığını açıklayarak, “Kültür ve Turizm Bakanlığı beni davet etti. Ancak benim de bir başka programım vardı. Biz davet edildik ama katılamadık” dedi.
Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grup toplantısında izlettiği ‘linç videosu’ için, “Türkiye’de şu an siyasal şiddet var” dedi. Babacan, Erdoğan’ın videoyu izlettirmesini, “Zihin dünyalarında ne dolaşıyor bilmek çok zor. Ne olursa olsun bunlar hastalıklı yaklaşımlar” diye yorumladı.
Babacan, Erdoğan’ın geçmiş dönemde George Soros ile yaptığı görüşmeleri de tek tek anlattı. Erdoğan ile Soros’un defalarca görüştüğünü ve Erdoğan’ın Türkiye’ye yatırım talebinde bulunduğunu belirten Babacan, o görüşmeleri şöyle anlattı:
Sayın Erdoğan’ın Soros ile en az 2-3 defa yüz yüze görüşmüşlüğü var. En az bir tanesinde ben vardım. Yüz yüze konuştu, Türkiye’ye yatırım için davet ettiği, Türkiye’ye daha çok finansman getirmesiyle ilgili. Tema buydu. ‘Türkiye’ye yatırım yapın, Türkiye’de daha çok iş yapın’ türü görüşmeler bunlar. Bir yatırımcı ve iş insanı olarak, o dönemlerde pek çok uluslararası yatırımcıyla yapılan görüşme gibi Soros’la da görüşmeler oldu. En az bir tanesinde ben vardım.
“O gün işine öyle geliyordu, bugün işine böyle geliyor”
O gün öyle, bugün böyle. İktidarın ve Sayın Erdoğan’ın tutumunda bir tutarlılık aramayın. O gün işine öyle geliyordu, bugün işine böyle geliyor. Hesap soran falan da yok. Bu tutarsızlıkları hatırlatmadıktan sonra daha pervasız bir siyaset yapılabiliyor. Kitlelerin hafızası balık hafızasıdır. Bugün geçerli akçe hangisi, hangi söylem gider, bir hafta da olsa insanların dikkatini nereye çekebiliriz diye söyleyip geçiyor.
2002 yılında çekilen kendisinin de yer aldığı fotoğraf hakkında konuşan Babacan, “Hükümet kurulduktan sonra Kasım 2002’deki bir fotoğraf. Ben ekonomi bakanıydım. Rahmetli Kemal Unakıtan, Abdüllatif Şener ve Erdoğan vardı. O günlerde bu tür görüşmeleri çok yapıyorduk. Türkiye’nin yerli veya uluslararası sermaye ve yatırıma çok ihtiyacı vardı. Türkiye’ye sermaye getirecek kim var kim yoksa yoğun görüşmeler yapılıyordu. Bu görüşmeler Türkiye’de de yurt dışında da yapılıyordu” ifadelerini kullandı. Davos’taki görüşme içinse Babacan, “O görüşme trafiğinde böyle bir görüşme yapılmıştı. Benim olmadığım, fotoğraf karesi alınmayan görüşmeleri de oldu” dedi.
Osman Kavala’nın tutukluluğu hakkında konuşan Babacan, şunları söyledi; Osman Kavala ile ilgili konu gerçekten bir hukuk garabeti. Soruşturma safhasında gizli soruşturmayla yürüyen konular birden bire ortadan çıkıyor ama konu yargıya taşındığı anda dosyalara ulaşmak mümkün. Ulaşılan dosyalarda bizim arkadaşlarımızın gördüğü, delile dayanan bir suç unsuru yok. 3 ayrı konu var. Gezi olaylarıyla ilgili var ve oradan beraat etti. Beraat ettiği gün hiç kimsenin bilmediği dosyadan tutuklandı. Arkasından ‘Bu casusluk yapmış’ dendi. Böyle iddialar.
Açığa çıkan, bizim arkadaşlarımızın incelediği dosyaların hiçbirisinde bir suç unsuru yok. Bunu hem kendi Anayasa Mahkememiz hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de tespit etmiş durumda. ‘Burada suç unsuru taşıyan bir şey yok dolayısıyla derhal beraat edilmesi lazım’ diye. Burada bir şahsi inatlaşma var. Başka bir şey değil. Sayın Erdoğan, bir şekilde bu kişinin serbest bırakılmasını istemiyor. O istemediği için serbest bırakılmıyor. Bunun çok yönlü zararı var Türkiye’ye. Bu olay devam ettiği sürece ‘Türkiye bir hukuk devletidir’ diyemiyorsunuz.
Babacan, Kavala’nın tutukluluğuyla Erdoğan’ın tüm iş dünyasına mesaj verdiğini savundu. Babacan, bu konuda şöyle konuştu: Bir kişi üzerinden bütün iş dünyamıza, bütün düşünürlerimize, bütün sivil toplumumuza bir mesaj veriyor. ‘Bak kardeşim, benim canım sıkılırsa böyle insanı içeri attırırım, kim ne derse desin de çıkartmam’ mesajı veriyor.
Bir kişi üzerinden sisteme mesaj veriyor, bir bakıma korku salıyor. Bir tane görünür vaka herkeste o korku iklimini oluşturuyor. İş dünyası da ‘Biz en iyisi ayağımızı denk alalım, onu kızdıracak bir şey söylemeyelim’ diyor. Ekonomiyi mahvettiler. Siz yine de iş dünyasından güçlü bir ses duyabiliyor musunuz?
“Partinin lideri de iddialı bir liderse doğal bir cumhurbaşkanı adayıdır”
“Cumhurbaşkanlığına aday mısınız?” sorusunu yanıtlayan Babacan, şu cevabı verdi: Şu andaki sistem Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi. Her siyasi partinin genel başkanı doğal olarak bir cumhurbaşkanı adayı şu anda. İddialı bir siyasi partiyseniz, o siyasi partinin lideri de iddialı bir liderse doğal bir cumhurbaşkanı adayı.
Parlamenter sisteme geçildiğindeyse, parlamenter sistemde her partinin genel başkanı doğal bir başbakan adayı. Eğer öyle olmazsa parti niye var? Biz DEVA Partisi’ne oy verecek vatandaşlara sorsak, herhalde beni söyleyecekler. Bu işin tabiatı böyle.
Mevcut sistemde bir ittifak ve ortak cumhurbaşkanı adayı modeli var. 2018 seçimlerinde bunu en azından Cumhur İttifakı uyguladı. AKP ve MHP tek bir adayı gösterdi cumhurbaşkanlığına. Muhalefetteki partilerin her biri kendi adayıyla çıktı. Önümüzdeki seçimde partilerin kimisi tek tek, kimisi ittifak halinde girecektir.
Tek tek veya ittifak halinde girenler belki münferit, belki ortak aday çıkaracaktır. Dolayısıyla bütün bunların nihai kararı seçim atmosferiyle beraber alınır. Benim aday olma ihtimalim de tabi ki var. Hiçbir şey olmazsa, birliktelik olmazsa, ortak adaylık olmazsa, ittifak olmazsa ben doğal Cumhurbaşkanı adayıyım. Parlamenter sisteme geçildikten sonra eğer bir ittifak, eğer bir koalisyon olmazsa tabi ki ben başbakan adayıyım. Gayet doğal.
“Şu anda bir ittifak arayışımız yok bizim”
İttifak arayışı olup olmadığı sorusuna Babacan, şu yanıtı verdi: Şu anda bir arayışımız yok bizim. Ancak seçim atmosferine girildiğinde, seçim sayacı çalışmaya başladığında o günkü şartlara göre bir karar vereceğiz.
Münferit mi gireriz yoksa bugün var olan veya ileride şekillenebilecek bir ittifakın içinde mi oluruz o kararı biz o gün vereceğiz. Bugünden doğru görmüyoruz. İttifak aslında bir seçim ittifakı. Seçim bittikten sonra ittifak hukuki niteliğini kaybediyor. Şu anda hukuken Cumhur İttifakı diye de, Millet İttifakı diye de bir şey yok. Fiili durumu ise aslında biraz koalisyonlara benziyor. Bahçeli ‘bu işten çekiliyorum’ dese o anda biter. Daha önce yapmadığı iş değil.
6 partinin parlamenter sistemi görüşmelerine değinen Babacan, “Bir gündem oluşturuldu. O gündem maddeleri her hafta yapılan toplantılarda sırayla ilerliyor. Bugüne kadar ciddi bir sorun ortaya çıkmadı. Parlamenter sistem isteyen partilerin yaptıkları çalışmaların ortak tek bir çalışma haline gelmesi Türkiye için çok kıymetli” değerlendirmesi yaptı. Babacan, toplantılarda DEVA Partisi’nin önerisini şöyle açıkladı:
Bu 6’lı masa çalışmayı tamamlayınca hemen arkasından geçiş sürecini çalışmaya başlasın, biz bunu önerdik. Yol haritasını çalışmaya başlasın. Önerimize siyasi partiler olumlu bakıyor.
Biz arzu ederiz ki 6 siyasi parti bu geçiş süreci konusunda uzlaşsın. Eğer o geçiş süreci muğlak bırakılırsa, süresi belli olmazsa vatandaşlarımız destek vermek istemeyebilir. Genel başkanlarla yaptığım görüşmelerde bu önerimize aykırı bir cevap almadım. İlk hedef olarak parlamenter sistemle ilgili bir ortak metin çıkarmak.
Eğer parlamenter sistemle ilgili biraz daha detaylarda mutabakat sağlanırsa, bu mutabakat seçimden önce netleşirse, geçiş süreciyle alakalı da net bir tablo ortaya çıkarsa, biz parlamenter sistemle ilgili anayasa oylamasının 6 ay içinde yapılabileceğini düşünüyoruz.
DEVA Partisi olarak bizim tercihimiz seçimlerden önce mümkün olduğunca detaylı bir şekilde hem parlamenter sistem üzerinde mutabık kalmak hem de geçiş süreciyle ilgili mutabık kalmak. Seçimden sonra bu konularda müzakereye gerek kalmaması ve hemen uygulama başlaması.
Madem parlamenter sistem iyi bir şey acele edeceğiz. Niye ayağımızı sürüyelim ki? Madem iyi bir şey, madem hedefliyoruz, niye öyle 2-3 yıl bekliyoruz? Ne oluyor yani? O süre 2-3 yıl olursa bu ne demek? ‘Biz bu eski başkanlık sisteminin yetkilerini kullanalım güç elimize geçmişken, 2-3 sene sonra parlamenter sisteme geçeriz’ bu olmaz.
Madem başkanlık sistemi hızlı restorasyon için gerekli, o zaman hiç vazgeçmeyelim. O tutarlı bir yaklaşım değil. Burada çok hızlı bir şekilde parlamenter sisteme geçmek ve ülkenin sorunlarını bu sistem içerisinde çözmek gerekiyor.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, parlamenter sisteme geçiş sürecinde ‘bir başkan yardımcısının başbakan gibi çalışabileceği’ yönündeki görüşünü değerlendiren Babacan, şu ifadeleri kullandı:
Her partinin kendi çalışmaları ve tezleri olabilir bu konuda. Bu konular geçiş sürecinin konuları. Bu geçiş sürecinin konuları da partiler arasındaki ortak masada konuşulmalı. CHP’nin ve bizim başka bir teklifimiz olabilir. Eğer buradaki niyet, beraberce, ittifakla, bir ortaklıkla yönetmekse, o zaman o ittifakın ya da ortaklığın taraflarının bunda mutabık kalması lazım.
Eğer bir ittifak olacaksa o zaman ortaklık içerisinde olabilecek partilerin bunları oturup beraber konuşmaları lazım. Cumhurbaşkanı adayının veya adaylarının bu taahüde baştan girmesi ve siyasi taahhütlerle seçime girmek, vatandaşımız için net bir tablo oluşturacaktır. Aksi halde karışık, bilinmeyen, herkesin farklı farklı şeyler söylediği bir tablo olursa, vatandaşlarımız daha iyi bildiği ve anladığı bir seçeneği, belirsiz, muallak, ne olacağı belli olmayan bir tabloya göre tercih edebilir.
Sonra ‘Ne oldu da Sayın Erdoğan bu seçimi kazandı’ diye, nerede hata yaptı diye düşünülür. Bu seçim çok önemli. Bu ülke meselesi. Gençlerimizin, gelecek nesillerin, yarınların meselesi. Bizim dersimizi iyi çalışmamız lazım.
“Erdoğan işin başında olduğu sürece, bu ülkenin ekonomisi düzelmez”
Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Ekonomi durumu çok kötü, size ihtiyaç var’ diyerek kendisine hükümette görev almasını teklif etmesi durumunda vereceği yanıtı çok net açıkladı. Babacan, “”Asla. Sayın Erdoğan işin başında olduğu sürece, bu ülkenin ekonomisi düzelmez. Böyle bir şey mümkün değil ve olmaz. Ben değil, 10 tane Nobel ödüllü iktisatçı gelsin, onlar da yapamaz” ifadelerini kullandı.