Özel’den Erdoğan’ın “Özür Dile” Sözlerine Tepki

Erdoğan’ın kendisine yönelik ‘önce özür dilesin’ sözlerine yanıt veren CHP Lideri Özgür Özel, ”Tutturmuş ‘Özgür Özel özür dilesin’ ben ne dedim de özür dileyeyim” dedi ve ekledi:

“Ben Dilruba adına söylediği sözlerden alınmış kötü hissetmiş kim varsa özür dilerim. Şimdi sıra Erdoğan’da ağzıma alamayacağım ifadelerle Gezi’ye katılanlara ‘sürtük’ dedi. Şimdi Erdoğan da onlardan özür dilesin.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine yönelik ‘önce özür dilesin’ sözlerine yanıt verdi.

CHP Lideri Özgür Özel, ”Tutturmuş ‘Özgür Özel özür dilesin’ ben ne dedim de özür dileyeyim. Ben Dilruba adına söylediği sözlerden alınmış kötü hissetmiş kim varsa özür dilerim. Şimdi sıra Erdoğan’da ağzıma alamayacağım ifadelerle Gezi’ye katılanlara ‘sürtük’ dedi. Şimdi Erdoğan da onlardan özür dilesin” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İL Başkanları toplantısında Dilruba Kayserilioğlu’nun 30 Ağustos resepsiyonunda CHP’nin konuğu olarak kendisine yer verilmesini eleştirmişti. Erdoğan “AK Parti’ye oy veren insanlara hakaret edeni yanlarına aldılar. Biz Sayın Özel’den bir özür bekliyoruz” diye konuşmuştu.

Ne olmuştu?

Sokak röportajında Instagram’ın erişime engellenmesi ve sokak hayvanlarıyla ilgili yasayı eleştiren Dilruba Kayserilioğlu, 12 Ağustos’ta tutuklandı. “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamaları yöneltilen Kayserilioğlu’nun tutukluluğuna avukatı Hüseyin Yıldız, itiraz etti. Ancak itiraz reddedildi.

İkinci itiraz üzerine Dilruba Kayserilioğlu’nun “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasından tahliyesine karar verildi. “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçundan tutukluluğu süren Kayserilioğlu’nun serbest bırakılması için tekrar itiraz edildi. Bu son itiraz üzerine Kayserilioğlu 29 Ağustos’ta tahliye edildi.

Dilruba Kayserilioğlu, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçunu basın yoluyla işlenmekten 6 yıla hapis istemiyle hakim karşısına çıktı. Mahkeme, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçu oluşmadığından Kayserilioğlu’nun beraatine karar verdi.

Kayserilioğlu’nu “Halkın bir kesimini alenen aşağılamak” suçundan 6 ay hapis cezasına çarptıran mahkeme, bu eylemin basın yayınla yapıldığı için cezayı 1/2 artırarak 9 aya çıkardı. Mahkeme ayrıca, iyi hal indirimi uygulayarak cezayı 7 ay 15 güne düşürdü. Hakim, hükmün açıklanmasını geri bıraktı ve Dilruba Kayserilioğlu hakkındaki adli kontrol kararını kaldırdı.

Serbest bırakılmasının ardından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Kayserilioğlu hakkında bu kez de “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla iddianame hazırladı. Kayserilioğlu’nun 4 yıla kadar hapsi isteniyor.

Paylaşın

Erdoğan’dan Muhalefete Sert Eleştiriler

AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Erdoğan, muhalefete sert sözlerle yüklenerek, “Kendi siyasi çıkarları dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyorlar. Değiştik normalleştik dediler ama millete ve 28 milyonun iradesine hakaret eden bir şahsı İzmir’de onur konuğu olarak baş köşeye oturttular” dedi ve ekledi:

“İnsanda biraz mahcubiyet duygusu olur. İnsanda biraz hakaret ve düşünceyi ayıracak kadar feraset olur. Bunun adı tutarsızlıktır, tek parti kodlarına geri dönmektir. Bunu ne bize ne de millete yutturamazsınız. Millet ne dediğinize değil ne yaptığınıza bakar. O fotoğraf Türk siyaseti ve Türk demokrasisine yakışmamıştır. Gölge düşürmüştür. CHP lideri Özel’in millete bir özür borcu olduğuna inanıyoruz.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Partimizin içine nifak tohumları eklenmek istedi. İçeriden ve dışarıdan kendini ülkenin sahibi gören elitlerden, istihbarat örgütlerinden nice saldırılar geldi. Milletimizi birbirine düşürmek sokakları karıştırmak için her oyunu denediler. Allah’a hamd olsun tüm bu saldırıları püskürttük.

Her zaman Allah bize yeter, millet bize yeter dedik. Bugüne kadar alnımız ak, başımız dik bir şekilde yürüdük. Akrebin kıskacında yoğrularak bugünlere geldik. Tarihin en büyük kalkınma atılımını yaptık. Vatan toprağının her karışında insanımızın hayatına dokunan hizmetlerimiz var.

Biz bu ülkeyle kader ortaklığı yapmış Türkiye sevdalısı bir kadroyuz. Milletin derdi bizim derdimizdir. Milletimizin sıkıntısı bizim sıkıntımızdır. Biz dertliyiz ya, biz dertliyiz. Bizim bu millete aşkımız var. İşte bu aşkımız bizi hep dertli yapıyor ve dertli olarak bu yollarda yürüyoruz.

İzmir Körfezi’nde kirlilik nedeniyle balıklar nefes alamıyor. Koltuk kavgası veriyorlar. İşte bizim eserimiz diye millete gösterecekleri tek bir eseri yok. Bunun yerine kavga var, didişme var, ayak oyunları var. Kendi siyasi çıkarları dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyorlar. Değiştik normalleştik dediler ama millete ve 28 milyonun iradesine hakaret eden bir şahsı İzmir’de onur konuğu olarak baş köşeye oturttular.

“Özel’in millete bir özür borcu var”

İnsanda biraz mahcubiyet duygusu olur. İnsanda biraz hakaret ve düşünceyi ayıracak kadar feraset olur. Bunun adı tutarsızlıktır, tek parti kodlarına geri dönmektir. Bunu ne bize ne de millete yutturamazsınız. Millet ne dediğinize değil ne yaptığınıza bakar. O fotoğraf Türk siyaseti ve Türk demokrasisine yakışmamıştır. Gölge düşürmüştür. CHP lideri Özel’in millete bir özür borcu olduğuna inanıyoruz.

Muhalefet neyle uğraşırsa uğraşsın, bizim gündemimizde enflasyonu tek haneye düşürmek var. Kongre sürecimize başladık. Milletin kapısını yine çalacağız. Milletimizin terazisinde kendimizi tartacağız. 8.Büyük Kongre maratonumuzu yeni bir atılımın vesilesi haline dönüştürmek arzusundayız.

AK Parti sıradan bir parti değildir. AK Parti Türk siyasetini temsil eden en büyük harekettir. Toplumu referans alan değişimin dinamiklerini yönetmemiz gerekiyor. Türkiye’nin en dinamik partisi olarak bunu yapacağımızdan hiç şüphe duymuyorum. Sizlerden arzum fitne tüccarlarına lütfen hiç kulak asmayın. ”

Paylaşın

Erdoğan: Türkiye Enflasyonu Düşürerek Büyüyecek

Kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Para, maliye ve gelirler politikalarını uyumla yürüterek, tek haneli enflasyona mutlaka ulaşacağız. Bunu daha önce nasıl yaptıysak yine başaracağız. Türkiye enflasyonu düşürerek büyüyecek” dedi ve ekledi:

“Enflasyon düştükçe yatırım ortamı iyileşecek, rekabet güçlenecek ve istikrarlı yüksek büyüme olacak. Bu yılı yüzde 3,5’luk bir büyümeyle kapatmayı ve 2025-2027 döneminde büyümede kademeli bir artış görmeyi öngörüyoruz. Türkiye ekonomisi bu süreçten daha da güçlenerek çıkacak, çok farklı bir lige yükselecektir.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“Harp okullarımızın mezuniyet törenlerine iştirak ederek, genç teğmenlerinin ve kıymetli ailelerinin mezuniyet sevincini paylaştık. Okul birincilerimizin tamamının kadın teğmenler olması ayrıca anlamlıydı. İyi yetişmiş, disiplinli, vatanperver gençlerimizle daima iftihar ediyoruz. Milletimizin gözbebeği ve peygamber ocağı olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücüne güç katan her adımın arkasındayız.

Savunma sanayinde yüzde 80 oranında dışa bağımlı ülkeyi her türlü silah ve mühimmatını kendi imkanlarıyla üretir hale getirdik. İHA ve SİHA teknolojilerinde dünyanın ilk üç, dört ülkesinden birisiyiz. 22 yıl öncesine göre çok farklı bir seviyedeyiz. Ordumuzun disiplinine, insıcamına ve itibarına gölge düşürecek her türlü girişimin karşısındayız. Gerekli tahkikatı büyük bir hassasiyetle çok boyutlu şekilde yürütüyoruz.

Kahraman ordumuzun yıpratılmasına müsaade etmeyiz. Aynı hassasiyet Gazi Mustafa Kemal için geçerlidir. Dün Savarona yatını ziyaret ettik. Türkiye’ye en büyük zararı istismarcı siyaset anlayışı vermiştir. Zamanla aktörler değişse de bu siyaset tarzı maalesef kötü bir muhalefet geleneği olarak varlığını halen sürdürmektedir.  Son günlerde bunun tekrar ayyuka çıktığına şahitlik ediyoruz.

Bizim burada söylemeye hicap edeceğimiz hakaretleri üç beş oy uğruna sineye çekenler şimdi çıkmışlar yüzleri kızarmadan ahkam kesiyorlar. Sınır ötesi ve okyanus ötesindekilerle ittifak yapıp, iktidar hayali kuranlar bugün Gazi Mustafa Kemal üzerinden millete ayar vermeye kalkıyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kimyasal silah kullandı iftira atanlara kol kanat gerenlerin bugün söylediklerinin kıymeti yoktur.

Geçen sene İstanbulumuzu 17 milyon 370 bin turist ziyaret etti. 56 milyon 700 kişiyi ülke olarak misafir ettik. Bu sene hedef 60 milyar dolarlık turizm hedefidir. Bölgemizde sıcak çatışmalara rağmen turizm sezonumuz iyi geçiyor. 2024 hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyoruz.

Eylül ayının ilk mesai günü adli yıl açılış törenimizi gerçekleştirdik. Yeni yasama yılıyla inşallah yeni ve sivil anayasa meselesine biraz daha ağırlık vereceğiz. Türk demokrasisinin darbelerle ve darbeci zihniyetle hesaplaşması için sivil anayasa ihtiyaçtan öte bir zorunluluktur. 15 Temmuz destanına imza atan milletin darbecilerin yaptığı anayasaya mecbur bırakılmasını doğru da adil de bulmuyoruz. 28. dönemin yeni ve sivil anayasa yapması millete karşı ödevidir.

4 Eylül tarihinde Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve heyetini resmi ziyaret kapsamında külliyemizde misafir ettik. Şubat ayındaki tarihi ziyaretimizin ardından sayın Sisi’nin ziyaretiyle Türkiye-Mısır ilişkilerini çok daha ileri seviyeye taşıdık. Mısır’la Gazze, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika başta olmak üzere yakın diyalog içindeyiz. Gazze’de ateşkesin tesisi için yürüttükleri arabulucuk için Mısır makamlarına destek veriyoruz.

Dayanışma hattını tahkim etmemiz gerekiyor. İsrail hükümeti işgal ve istila politikasını ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’yı da içine alacak şekilde genişletmeye çabalamaktadır. Her fırsatta Kudüs kırmızı çizgimizdir diyoruz. Görevi Kudüs davasına sahip çıkmak olan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın bu saldırılara bigane kalması düşünülemez. Teşkilatın liderler seviyesinde toplanması ve kararlı tutumu ortaya koyması aciliyet arz ediyor.

Eğitimde yaygın teknolojileri en iyi kullanan ülkeler arasındayız. Teknolojinin esiri olmayan TEKNOFEST gençliğinin yetişmesi için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Yeni eğitim öğretim yılının hayırlı olmasını diliyorum. Öğretmenlerimize en kalbi şükranlarımı sunuyor, görevlerinde başarılar temenni ediyorum.

Narin yavrumuzun hunharca katledilmesi hepimizin yüreğine kor bir ateş düşürdü. Narin kızımızın canını alanlardan bunun hesabını adalet önünde mutlaka soracağız. Masum yavruyu öldüren canilerin en ağır cezaya çarpıtılması için konunun bizzat takipçisiyim, takipçisi olacağım. Sadece Narin evladımızın değil tüm çocuklarımızın gözündeki ışıltıyı söndüren ister bölücü çete, ister zehir tacirleri, ister vicdan fukaraları olsun bütün canilerle mücadeleyi sürdüreceğiz.

Milli mücadelede dönemin emperyalist güçlerine karşı direniş destanını yazmış millet olarak Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. Gazze’de, Ramanallah’ta verilen mücadelenin ne manaya geldiğini en iyi biz anlarız. İsrail güçleri tarafından kalleşçe öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi ailesine başsağlığı diliyorum. İsrail’le mücadelemize devam edeceğiz. Kadın, çocuk, yaşlı, sivil demeden 41 bin insanı katleden soykırımcı İsrail yönetimi işledi suçların hesabını kesinlikle verecektir.

Önder mensupları ve İmam hatip camiasıyla buluşmanın bahtiyarlığını yaşadık. İmam Hatipli kardeşlerimle tekrar teşekkür ediyorum. Gölcük Necati Çelik yeni hastanesi ve TOKİ’nin inşaat ettiği konutlar ile 3 millet bahçemizin Kocaeli’nin 50 yıllık hayalini gerçekleştiren teleferikin de olduğu 149 kalem hizmetin açılışını yaptık. Bakanlıklarımızı, ilgili bakan arkadaşlarımızı, kurumlarımızı Kocaeli Büyükşehir ve ilçe belediyelerimizi tekrar tebrik ediyorum.

“Ekonominin kırılganlığını önemli ölçüde azalttık”

Önceliğimiz vatandaşımızın derdine derman olmak, sorunlarına çözüm üretmektir. Hayat pahalılığının vatandaşlarımızın hayatında sebep olan sıkıntıları ortadan kaldırmak için yoğun çaba içindeyiz. 31 Mart seçimlerinde seçim ekonomisi uygulamadık. Ekonomi programımıza bağlı kalmaya imtina gösterdik. Bunun olumlu etkilerini de hamdolsun görmeye başladık. Son üç ayda yıllık enflasyon 23,5 puan geriledi. İşsizlik iyileşti. Cari açığı hızla düşürdük. Ekonominin kırılganlığını önemli ölçüde azalttık.

150 miyar dolara ulaşan rezervlerimiz dış şoklara karşı dayanıklılığımızı güçlendiriyor. 2024 yılında kredi notu 3 kuruluş tarafından artırılan tek ülke Türkiye oldu. Konut piyasasını da yakından takip ediyoruz. Yeni sosyal konut projeleri geliştiriyoruz.

Geçen yıl uygulamaya başladığımız Orta Vadeli Programı daha da güçlendirdik. Para, maliye ve gelirler politikalarını uyum içinde yürüterek tek haneli enflasyona mutlaka ulaşacağız. Bunu daha önce nasıl yaptıysak inşallah yine başaracağız.

İş ve yatırım ortamını iyileştirme çalışmalarımıza devam edecek, ekonomideki kayıt dışılığı azaltacak adımlar atacağız. Türkiye enflasyonu düşürerek büyüyecek. Enflasyon düştükçe rekabet güçlenecek, istikrarlı yüksek büyüme olacaktır. Bu yılın ikinci çeyreğinde milli gelirimiz 1,2 trilyon doları geçtik. Dış ticaret ortaklarımızdaki toparlanma ve enflasyondaki düşüşle birlikte çok hızlı bir canlanma bekliyoruz.

Biz gücünü genç, dinamik ve kaliteli insan kaynağından alan ülkeyiz. Büyümenin istihdam oluşturması bu yüzden çok çok önemlidir. 2023’de depremin etkilerine rağmen 880 bin yeni istihdam sağlandı. 2024’te bu yükseliş devam etti. İşsizlik oranı yüzde 8.8 olarak gerçekleşti. Son 1 yılda 1 milyon 105 bin ilave istihdam imkanı oluşturduk. Orta vadede hedefimiz yeni istihdam sağlamaktır. Gençlerin ve kadınların işgücü piyasasına katılımını destekleyerek ekonomideki rollerini öne çıkartacağız.

İhracatta da çok iyi bir ritm yakaladık. 2023’te ihracatımız 256 milyar dolarla rekor kırdı. Yıllık ihracat Ağustos’ta 262 milyar dolar olarak gerçekleşti. İhracatımız 22,1 milyar dolar oldu. Dış ticaret açığımız 2024 yılı ilk 8 ayında yüzde 33,6 oranında azaldı. Dış ticaretimizdeki dengelenmenin güçlenerek devam ettiğini görüyoruz.

Milli gelire oranla 2024 sonunda yüzde 1,7, orta vadeli program dönemi sonunda yüzde 1,3’lük bir cari açık bekliyoruz. Yüksek katma değerli üretim, yenilenebilir enerji yatırımlarıyla cari açıkta kalıcı iyileşmeyi sağlayacağız. Kayıt dışı ekonomiyle mücadeleden taviz vermeyeceğiz.

Türkiye ekonomisi bu süreçten daha da güçlenerek çıkacak. Çok farklı bir lige yükselecektir. Vatandaşlarımızdan daha kendi meselelerini çözemeyen kiyafetsizlere kulak asmamalarını özellikle rica ediyorum. Ben milletimin irfanına her zaman güvendim, güveniyorum. Sorun varsa aşacak olan biziz. Dert varsa derman bulacak biziz. Zorlukların üstesinden gelecek olan yine biziz.

Son 22 yılda ciddi yatırımlar yaptığımız alanların başında gençlik ve spor geliyor. Toplam spor tesisi sayımızı 4 bin 421’e çıkardık. Türkiye’nin dört bir köşesini kapalı spor salonları, halı sahalar, basketbol sahalarıyla, yüzme havuzlarıyla donattık. 2002 yılında spor dallarında aldığımız madalya sayısı 1481 adetti, 2023 sonu itibariyle 8 bin 449 rakamına ulaştı.

Öğrenci yurtları muhalefetin en çok kışkırttığı konulardan biriydi. 81 ilimiz 266 ilçemizdeki yurtlarımızla öğrencilerimizin hizmetindeyiz. Bu yıl yüzde 86 oranında öğrencimiz yurtlarımıza yerleşti. Hiçbir öğrencimiz mağdur edilmeyecek şekilde talep eden her öğrencimize barınma imkanı sunacağız. Engelli gençlerimizin hayallerini gerçekleştirebilmesi, hayatın her alanında engeszil yol almaları için yoğun çaba sarfediyoruz.

Engelli sporcularımız tarihi bir başarıya imza attılar. Kazandıkları 6’sı altın 10’u gümüş, 12’si bronz toplam 28 madalya ile milletimize büyük bir gurur yaşattılar. Buradan kendilerini cani gönülden tebrik ediyorum. Tüm sporcularımıza teşekkür ediyor, madalya kazanan sporcularımızı ayrıca kutluyorum. 2028 Los Angeles Olimpiyatları’na sadece madalya kazandırmak için rekorlar kırmaya gideceğiz.”

Paylaşın

Erdoğan “Oyun Platformlarını” Hedef Aldı: Gençleri Zehirliyor

Eğitim Öğretim Yılı Açılışı, Eğitim Teknolojileri AR-GE ve Kalite Zirvesi’nde konuşan Erdoğan, “Sosyal medyanın bir takım oyun platformlarının gençlerimizi nasıl zehirlediğine şahit oluyoruz” dedi ve ekledi:

“Sapkın akınların özendirilmesine de aracılık ediyor. Sinsice yerleştirilmiş LGBT propagandasına maruz kalıyor. Irkçılık da körükleniyor. Türkiye’yi ekonomik, sosyal ve güvenlik noktasında zafiyete uğramaya çalışanların merkez üssü sanal alemdir.”

Erdoğan, konuşmasının devamında, “Çocuklarımızın ruh ve beden sağlığı her şeyin üzerindedir. Kontrollü kullanımı yaygınlaştırmalıyız” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Salonu’ndaki Eğitim Öğretim Yılı Açılışı, Eğitim Teknolojileri AR-GE ve Kalite Zirvesi’nde konuştu.

“Eğitim yılının öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz için hayırlı olmasını diliyorum. 3 aylık yaz tatilinin ardından tüm yavrularımızı sevgi ile kucaklıyor hepsine başarılar diliyorum” diyen Erdoğan özetle şunları söyledi:

“Türkiye’yi yüceltme ve payidar kılma mücadelesinde canlarımızı ortaya koyanların bir kısmı da öğretmenlerimizdir. Necmettin Yılmaz ve Aybüke Yalçın gibi eğitim neferlerimizi rahmetle yad ediyoruz. 6 Şubat’ta hayatını kaybeden öğretmen ve öğrencilerimizi unutmayacağımızı ifade ediyorum.

Eğitime yaptığımız her yatırımla, her proje ile Türkiye Yüzyılı hedefimize yaklaşıyoruz. 22 yılda ülkemizin eksiklerini giderme noktasında objektif bakanların hayranlık duyduğu adımlar attık.

28 Şubat döneminde uygulamaya konan uygulamaları kaldırdık. Adaletsizliğe yol açan katsayı zulmüne ve başörtüsü yasağına son verdik. Sınıflarımızı en yeni teknolojik imkanlarla donattık. Mesleki ve teknik eğitimde yeni açılımı devreye alıyoruz.

Depremin yaralarını sarmakla kalmayacak, bölgenin eğitim altyapısını çok daha güçlü hale getirene kadar durmayacağız.

Sosyal medyanın bir takım oyun platformlarının gençlerimizi nasıl zehirlediğine şahit oluyoruz. Sapkın akınların özendirilmesine de aracılık ediyor. Sinsice yerleştirilmiş LGBT propagandasına maruz kalıyor. Irkçılık da körükleniyor.

Türkiye’yi ekonomik, sosyal ve güvenlik noktasında zafiyete uğramaya çalışanların merkez üssü sanal alemdir. Batılı devletlerin kendi çıkarlarını korumak amacıyla aldığı sert önlemlerde kimse özgürlükten, demokrasiden, serbest piyasa ekonomisinden bahsetmiyor. Yasakçı olmakla suçlanıyoruz.

Ülkemizdeki bazı çevreler çocuklarımızın hakkını savunmak yerine uluslararası şirketlerin avukatlığını yapıyor… Çocuklarımızın ruh ve beden sağlığı her şeyin üzerindedir. Kontrollü kullanımı yaygınlaştırmalıyız.”

Paylaşın

AK Parti’de Erdoğanlı Ve Erdoğansız Hesaplar

31 Mart’a yapılan seçimlerde CHP’nın ardından ikinci parti konumuna gerileyen AK Parti’de yeni kongre süreci ve takvimi, şimdiye kadar yapılanlar arasında en önemlisi olacak.

Kongrede oluşacak kadrolar, sonraki yıllarda Erdoğanlı-Erdoğansız partinin geleceğini belirleyecek. Yeni yol haritası mı? Yeni yüzler mi? Partiye bambaşka bir yol mu çizilecek? Yıllar boyunca yapılan hataların tekrarı mı? Sonun başlangıcı mı?

Gazete Pencere’den Nuray Babacan, kongre sürecine giren AK Parti’ye ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Babacan, “Erdoğanlı – Erdoğansız hesaplar! AKP’nin kader kongresi” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Yoğun gündem arasında çok dikkat çekmese de AKP’nin yeni kongre süreci ve takvimi, şimdiye kadar yapılanlar arasında en önemlisi. İlçelerden illere kadar yenilenecek tüm delege ve kadrolar, partinin 2028 seçimlerine dönük kaderini belirleyecek. Bırakın yeni dönem milletvekili adaylarını belirlemeyi, belki de genel başkan değişimi yapacak kadro, bu kongrede oluşacak.

Hemen akla, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın partisinde onun isteği dışında bir gelişme yaşanmayacağı gelebilir. Ama siyasette 24 saat bile uzundur derler. En geç 2028’de yapılacak genel seçimler öncesinde partide yaşanacak her gelişme çok önemli. Partilerin her an olağanüstü kongre toplama imkanı olsa da, aynı kadro, bu konuda da söz sahibi olacak. O yüzden bu kongre, partinin yaptığı diğer hiçbir kongreye benzemeyecek.

6 ay sonra yapılacak kongrede oluşacak kadrolar, sonraki yıllarda Erdoğanlı-Erdoğansız partinin geleceğini belirleyecek. Yeni yol haritası mı? Yeni yüzler mi? Partiye bambaşka bir yol mu çizilecek? Yıllar boyunca yapılan hataların tekrarı mı? Sonun başlangıcı mı? Bütün bunlar önümüzdeki yılki kongrenin psikolojisini etkileyecek. Sonraki üç yılın siyasi tarihinde önemli bir kavşak olacak.

Bu analizlerin nedeni, AKP yönetiminin kongre takvimini resmen açıklaması. 21 Eylül 2024’de beldelerden başlayacak süreç, ilçe ve il kongrelerine doğru ilerleyecek. 28 Aralık 2024 tarihinde il kongreleri başlayacak. Oldu- bitti derken, tüm çalışmalar Mart 2025 tarihinde tamamlanacak. Ardından parti yönetimi büyük kongre tarihini açıklayacak.

Parti sözcüsü Ömer Çelik’in son açıklamasındaki en önemli mesaj, “Bu sadece mekanik bir kongre süreci olarak değerlendirilmemeli. Yeni dönemin, yeni ihtiyaçların siyasi ritmine göre neler yapılması gerektiği de bu sürecin içinde olacak” sözleriydi. Dolayısıyla AKP içinde uzun süre siyaset yapan herkes, bu kongrenin taşıdığı tarihsel anlamı çok iyi biliyor.

Partideki tartışmalar

Geçmişi biraz hatırlarsak, yerel seçimlerden sonra değişim ve normalleşme bekleyen çok isim, büyük kongrenin bu yıl içinde yapılmasını istemiş, partinin mevcut yönetimi, kongreyi 2025’e erteletmişti. Başarısız seçim sonuçlarından sorumlu tutulan parti yönetiminin değişimi ertelemesi birçok kişiyi kızdırmıştı. Genel merkez yönetiminin, partinin bundan sonraki yeni yapısının oluşturulmasında söz sahibi olmak için manevra yaptığı iddia edilmişti.

Saptamalar haksız değil. Daha önce de kaleme aldığımız gibi, AKP’nin yeni kongresinde oluşacak kadrolar, olası bir erken seçimde söz sahibi olacak, listeleri belirleyecek, kabine ve belediye başkanlarıyla ilişkilerde etkili olacak. Çünkü bu süreç, Erdoğan sonrası güç dengelerinin nasıl oluşacağını da gösterecek. Delegeler her zamankinden daha önemli olacak.

Parti yönetiminin eleştirilere yanıtı var. Daha önce de aktardığımız gibi onlar, “Bu yıl kongre yapılsaydı, 2028 yılına kadar yeni bir kongre sürecine girmemiz gerekirdi. Seçim öncesinde kongre tartışmaları bizi olumsuz etkiler. Bu nedenle, kongreyi 2025 yılında yaparsak, yeni vitrin ve yeni kadro AK Parti’yi 2028 seçimine götürür. Zaten seçimlerin öne alınması ihtimali de yüksek. Bu nedenle iç tartışmalar, kongre tartışmalarını 2025 yılında bitirip, önümüze bakmalıyız” yorumu yapıyorlar.

Yukarıda sıraladığımız gibi bu süreç, AKP’nin siyasi tarihi açısından çok önemli. Dolayısıyla, ülkenin geleceği açısından da kavşak sayılır. Seçilecek kadrolar, çok şeyin mesajını verecek. AKP eski tas eski hamam mı gidecek? Yoksa ciddi bir yol ayrımına mı gelecek? Herkes görecek…”

Paylaşın

Çelik’ten Erken Seçim Çağrılarına Yanıt: Seçim Zamanında Olacak

Muhalefetin erken seçim çağrılarını değerlendiren AK Partili Ömer Çelik, “Önümüzdeki 3,5 yıl milletimize hizmet noktasında etrafımızdaki istikrarsızlıkları çok dikkatli takip ederek, Türkiye’nin istikrarını koruyarak, hizmet ve eser siyasetinde daha ileri adımlar atarak devam edeceğiz. Erken seçim olmayacak. Seçim zamanında olacak” dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, “2026 baharında veya gelecek yıl bir sandık koyalım, Recep Tayyip Erdoğan da tekrar aday olsun çağırısını” değerlendiren Ömer Çelik, şu ifadeleri kullandı:

“2024 yılının en kötü esprisi nedir dense bu birinci olurdu. Cumhurbaşkanımızı yeneceğini söylemesi siyasi değerlendirme olarak ele alınamaz. Seçim bittikten sonra ‘seçim falan istemiyoruz, beldelerde hizmet edeceğiz’ dediler. Gözüken o ki bu plan tutmadı.

Belediyelerde bir hizmet yok. CHP’deki aktörler arasında kimin öne geçtiği, kimin kimi ziyaret ettiği konuşuluyor. Şimdi tüzük kurultayı deniyor. Tıkanmışlık neticesinde erken seçim tartışmasını gündeme getiriyorlar. İstikrarı koruyarak, hizmet siyasetinde daha ileri adımlar atarak devam edeceğiz. Bu 3,5 yıl Türkiye Yüzyılı çerçevesinde önemlidir. Şu anda CHP içinde bir erken seçim var.”

Çelik, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in istifa ettiğine yönelik iddialara ilişkin, “Ekonomiyle ilgili gündemi yakından takip ediyoruz. Orda Vadeli Program, 5 Eylül’de açıklanacak. Güçlü bir şekilde programın ilerlediğini görüyoruz. Burada ekonomi yönetimimize dönük olarak bakan arkadaşlarımızın istifa ettiğine dair çıkan haberlerin yalan olduğunu ifade etmek isterim. Elde edilen pozitif sonuçlardan rahatsız olanların propaganda içerisinde olduğu görülüyor” dedi.

30 Ağustos’ta Kara Harp Okulu’ndaki resmi törenin bitişinin ardından yeni mezun yaklaşık 350 subayın bir araya gelerek yaptığı yemine de değinen Çelik, “Milletin kendi imkanlarıyla gözbebeği gibi baktığı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin geleceği için yetiştirilmiş bu teğmenlere hakaret kabul edilemez. Bunlar milletin evlatlarıdır” ifadelerini kullandı.

CHP’nin, sokak röportajı nedeniyle tutuklanan ve daha sonra serbest bırakılan Dilruba Kayserilioğlu’nu protokolle ağırlamasına tepki gösteren Çelik, konuşmasına şöyle devam etti: “Herhangi bir virüs üretmeye çalışanlara karşı bu hassasiyetimizi en üst seviyede tutacağız. Atatürkçülük yapmaya çalışıyorum deyip milletin değerlerine saldıranlar Atatürk’e karşı saldırıyorlar aslında.

“Vatandaşın iradesi saygıdeğerdir”

İlk cumhurbaşkanımız ve devletimizin kurucusu Atatürk’ten Erdoğan’a kadar büyük mücadeleler verilmiştir. Atatürk’e ve Erdoğan’a karşı tavırlar mahkum edilmesi gereken tavırlardır. Nefret söylemi unsurudur ve iç cepheyi dağıtmaya dönük hareketlerdir. Yöneticiler arasında rekabet olabilir ama onlara oy veren vatandaşlara hakaret etme hakkı yoktur. Hangi siyasi parti tabanındaki vatandaşımız olursa olsun tüm saldırılara karşıyız. Bize oy versin vermesin vatandaşın iradesi saygıdeğerdir.”

Malazgirt kutlaması ve verilen fotoğraf hakkında da konuşan Çelik, şunları söyledi: “Geçmişimizle bugünü kavga ettirmek isteyen, tarihteki sürekliliğimize bir yaralı bilinç getirmeye çalışanların 30 Ağustos ile Malazgirt’i birbirine zıt kutlamalar gibi konumlandırmaya çalıştıklarını gördük. Adlarımız farklı olabilir, isimlerimiz farklı olabilir ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir.”

İsrail’in Filistin’deki soykırımına ilişkin de konuşan Çelik, “Dünya Gazze’ye sessiz kaldıkça soykırıma destek vermektedir. Uluslararası mekanizmaları katılımcısı düşmeye başlarsa bu kararları alanlar, Netanyahu’nun katliamlarına destek verenler bunun sorumlusu olacak. İsrail burada durdurulmazsa herkes bunun sorumluluğunu paylaşmak zorunda kalır” dedi.

Paylaşın

AK Parti’de Değişim: Niceliksel Değil, Niteliksel

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerden ikinci parti konumuna gerileyen AK Parti’de kongre sürecinde gerçekleşecek olan değişimin nicelikselden çok niteliksel olacağı değerlendiriliyor.

Önceki kongre süreçlerinde sayısal olarak değişimin yüksek olmasına karşın beklenen heyecanı ortaya çıkmadığı, değişim sürecinde partiyi yeniden yükselişe geçirebilecek isimlerin yönetimlerde ye alabileceği vurgulanıyor.

Yerel seçimlerde çok sayıda belediyeyi kaybeden AK Parti’de değişim beklentilerine adres olarak kongre süreci gösterildi.

AK Parti’nin 23. kuruluş yıl dönümü etkinliklerinden konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan “Özeleştirimizi samimiyetle yapıyor; nerede eksiğimiz varsa, hiçbir komplekse kapılmadan üzerine cesaretle gidiyoruz. Önümüzdeki aylarda başlatacağımız Büyük Kongre sürecimizi sadece bir ‘vitrin yenilenmesi’ olarak değil, milletimizin bizden beklediği kapsamlı değişimin ana zemini olarak görüyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işaret ettiği kongre sürecinin başlama tarihi 3 Eylül tarihinde gerçekleşecek olan AK Parti MKYK toplantısında ele alınacak. AK Parti kaynaklarından edinilen bilgiye göre Ekim’de süreç başlayacak ve 2025 Mayıs’ın büyük kongre ile tamamlanacak.

Son AK Parti 7. olağan kongresi 2021 yılının Mart ayında gerçekleştirilmişti. AK Parti 4. Olağanüstü Büyük Kongre’sini ise 7 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirmişti. AK Parti MKYK’sının karar alması durumunda 8’inci kongre süreci belde ve mahalle teşkilatlarından başlayacak.

Belde ve mahalle teşkilatlarından sonra ilçe kongreleri başlayacak. İlçe kongrelerinin yıl sonuna kadar bitirilmesi planlanırken, önce büyükşehir olmayan kentlerin ilçelerinde kongreler gerçekleşecek. Büyükşehir ilçeleri sona bırakılacak. Bazı ilçe kongrelerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılması bekleniyor.

AK Parti yeni yılla birlikte ise il kongrelerini gerçekleştirmeye başlayacak. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi iller bu takvime göre sona bırakılacak. Yine il kongrelerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılması öngörülüyor.
İki listeli seçim değerlendiriliyor.

AK Parti’de bu kongre süreci, teşkilatları harekete geçirmek ve heyecanı artırmaya yönelik olarak bir fırsat olduğu değerlendiriliyor. Bu nedenle daha önce olduğu gibi tek listeli kongreler yerine bazı bölgelerde rekabetin olacağı kongrelerin gerçekleştirilmesi düşünülüyor.

Niteliksel değişim

Sputnik’ten Osman Nuri Cerit’in haberine göre; AK Parti kaynakları kongre sürecinde gerçekleşecek olan değişimi sayısaldan çok niteliksel olarak değerlendiriyor. Önceki kongre süreçlerinde sayısal olarak değişimin yüksek olmasına karşın beklenen heyecanın ortaya çıkmamasını örnek gösteren kaynaklar, değişim sürecinde partiyi yeniden yükselişe geçirebilecek isimlerin yönetimlerde ye alabileceğini vurguluyorlar.

Paylaşın

Yeni “Emekli Maaş Sistemi” Yolda

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, dünyadaki örnekler incelenerek emeklilik sisteminin güncellenmesi gerektiğini belirterek, “Gelişmiş ülkelerdeki uygulamayı esas alırsak emeklilikte üç tane başlık öne çıkıyor. Bir tanesi, ödediğiniz prim miktarı, ödediğiniz süre ve yaş” dedi ve ekledi:

“Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde bizim ülkemizde olduğu gibi 40’lı, 45’li ve 50’lili yaşlarda bir emekliliğe rastlayamazsınız. Avrupa’da emeklilik yaşı 65’tir, 67’dir. Kimi ülkelerde de 70 yaşına kadar emeklilik yaş durumu vardır. Bu, sürdürülebilirlik çizgisi açısından önemlidir. Dünya ortalamasına baktığımızda 3 ila 4 çalışana karşılık bir emekli vardır.”

Güler açıklamasının devamında, “Ama şu an ülkemize baktığımızda halihazırda yaklaşık 32 milyon çalışan ve 16 milyon 100 civarında emekli olduğunu görüyoruz. Yani 2 çalışana 1 emekli olduğunu görüyoruz. Bizim bu manada mutlaka hem prim miktarını ve yaşı hem de ödenen süreyi esas alacak şekilde daha adil, daha dengeli ve sürdürülebilir mahiyette bir emeklilik sistemini inşa etmemiz lazım. Vatandaşlarımızın da seçmiş oldukları tercih noktasında ona göre bir emekli maaşına kavuşması lazım” ifadelerini kullandı.

Emekli maaşında sistem değişiyor. Orta Vadeli Program’da (OVP) yer alan yeni sistem ile çalışanların daha çok sistemde kalmaları teşvik edilecek. Böylece daha çok prim günü olanlar için emekli aylığının yüksek olması sağlanacak. Ekonomim’in aktardığı habere göre; yapılan çalışmalarda şu başlıklar öne çıkıyor:

Aylık bağlama sistemindeki karma yapının sadeleşmesi
Ocak ve Temmuz aylarında yapılan enflasyon artışlarının yeniden düzenlenmesi
Bozulan aktüeryal dengenin (Çalışan-emekli oranı) yeniden sağlanması
Sistemde kalmanın emekli aylığı açısından daha cazip hale getirilmesi

Emekli aylığı hesaplanırken uygulanan üçlü yapı da sistemi karmaşıklaştırıyor. 1999 öncesi dönem için farklı aylık bağlama oranları ve güncelleme katsayısı, 1999-2008 arası için daha düşmüş bir aylık bağlama oranı ve yeni güncelleme katsayısı, ardından 2008 sonrası için düşük aylık bağlama oranı ve büyümenin enflasyonun etki ettiği güncelleme katsayısı.

Bu hesaplamalar üç ayrı kanuna göre yapılıyor. Bu üç ayrı hesap toplanıp emekli aylığı ortaya çıkartılıyor. Sabah Gazetesi’nde yer alan habere göre çok değişken olmayan güncelleme katsayısı ve aylık bağlama oranıyla tek bir hesaplama yapılabilir. Böylece çok prim ödeyenin ve çok çalışanın daha yüksek maaş aldığı bir sistem ortaya çıkabilir.

Son yıllarda emeklilerin kafasını karıştıran bir başka unsur da ‘taban maaş’ ve ‘kök maaş’ uygulaması oldu. Çalışma hayatı kısa sürmüş, kısmi emekli olmuş, malulen emekli olmuş ya da asgari ücretten prim yatırmış birçok sigortalının emekli maaşı düşük kalmıştı. Bu emeklilere Hazine’den yapılan destek ile taban maaş şeklinde daha yüksek aylıklar ödendi, ödenmeye devam ediyor.

Bugünkü rakamlara bakıldığında 6-7 bin lira aylığı olan bir emekliye 12.500 TL ödeniyor. Ancak uygulama birkaç sorunu da beraberinde getirdi. Birincisi her zam döneminde ortaya çıkan sıfır artış sorunu. Taban maaşın altında aylık alanlar için ocak ve temmuz aylarındaki enflasyon artışları gerçek emekli aylıklarına yapıldığı için sıfır zam ortaya çıkmıştı.

Hem geçen temmuzda, hem bu temmuz ayında yaşanan olay için yeniden taban maaş artışı ihtiyacı doğdu. Bu durum sürdürülemez olduğu için her zam döneminde 3-4 milyon emekli için aynı sorun yeniden ortaya çıkacak.

İkinci sorun ise taban maaşın hemen üstünde aylığı olanlar açısından yaşanıyor. Örneğin bugün 12.500 TL olan taban maaşın hemen üstünde 13-15 bin bandında aylık alan çok sayıda emekli var. Bakıldığında 3.600 gün prim ödemiş, ya da düşük kazanç bildirmiş bir emekli ile, daha çok çalışmış daha yüksek prim ödemiş bir emekli arasında aylık farkı hemen hemen hiç kalmıyor.

Bu durumda 9 bin gün Bağ-Kur primi ödemiş esnaf için daha belirgin hale geliyor. 3.600 günle emekli olan birisi ile 9 bin gün Bağ-Kur primi ödemiş birisi 12.500 TL taban maaşı alabiliyor Bu da adaletsizliğe yol açıyor.

Üçüncü sorun ise yüksek prim ödemenin karşılığının olmaması algısıyla hem kayıt dışılığın hem de gerçek maaşın gizlenerek gizli kaşıt dışılığın ortaya çıkıyor olması. Böylece hem devletten vergi ve prim kaçırılırken çalışanın da geleceği çalınıyor. Ancak ‘Düşük ödesem de taban maaş alırım nasıl olsa’ algısı bu sorunu körüklüyor.

Orta Vadeli Program’da yeni düzenlemeler için tarih olarak 2024 yılı üçüncü çeyreği gösteriliyor. Yapılacak teknik çalışmalar sonunda taslaklar ortaya çıkmış olacak. son şekli verilen düzenlemelerin yeni yasama döneminde gündeme gelmesi bekleniyor.

“Dengeli ve sürdürülebilir bir emeklilik sistemi”

AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, emeklilik sisteminin güncellenmesi ve haftalık çalışma süresinin düşürülmesi yönündeki iddialarla ilgili gazetecilere değerlendirmede bulundu.

Güler, emeklilik sistemini incelerken dünyadaki örneklerin dikkate alınması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: “Gelişmiş ülkelerdeki uygulamayı esas alırsak emeklilikte üç tane başlık öne çıkıyor. Bir tanesi, ödediğiniz prim miktarı, ödediğiniz süre ve yaş. Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde bizim ülkemizde olduğu gibi 40’lı, 45’li ve 50’lili yaşlarda bir emekliliğe rastlayamazsınız.

Avrupa’da emeklilik yaşı 65’tir, 67’dir. Kimi ülkelerde de 70 yaşına kadar emeklilik yaş durumu vardır. Bu, sürdürülebilirlik çizgisi açısından önemlidir. Dünya ortalamasına baktığımızda 3 ila 4 çalışana karşılık bir emekli vardır. Ama şu an ülkemize baktığımızda halihazırda yaklaşık 32 milyon çalışan ve 16 milyon 100 civarında emekli olduğunu görüyoruz.

Yani 2 çalışana 1 emekli olduğunu görüyoruz. Bizim bu manada mutlaka hem prim miktarını ve yaşı hem de ödenen süreyi esas alacak şekilde daha adil, daha dengeli ve sürdürülebilir mahiyette bir emeklilik sistemini inşa etmemiz lazım. Vatandaşlarımızın da seçmiş oldukları tercih noktasında ona göre bir emekli maaşına kavuşması lazım.”

Güler, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın desteğiyle en düşük emekli aylığının 12 bin 500 lira olduğunu belirterek şu ifadeleri kurdu: “Bu desteğin uygulanmadığı takdirde emekli maaşı daha düşük oranda olacaktır. Dolayısıyla bu durum düzeltilmeli, bu durum sürdürülebilir hale gelmeli; daha dengeli, daha adil bir hale gelmeli. İnşallah önümüzdeki dönemlerde evrensel, dünya ülkelerinde gelişmiş ülkelerin de uyguladığı bu sistem üzerinden benzer bir uygulamayı, çalışmayı bizim ülkemizde de hayata geçirmemiz gerekiyor.

Şu anda bizim toplumun her kesimiyle yeni istişareler yapmamız lazım ve dünya örneklerini, gelişmiş ülke örneklerini ortaya koymamız lazım. Bu çerçeve içerisinde de bunu daha makul bir çerçevede ortaya koymamız lazım. Tabii bakanlığımızın bu konuda çalışmaları var ama henüz şu anda bir yasal düzenleme açısından elimizde böyle bir metin yok. Bunu ilerleyen zaman dönemi içerisinde daha geniş çerçevede çalışmak lazım.”

Paylaşın

AK Parti’de “Değişim” Sancısı

31 Mart’ta gerçekleştirilen yerel seçimlerde CHP’nin ardından ikinci parti konumuna gerileyen Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AK Parti) değişim sancısı yaşanmaya devam ediyor.

Partisinin 23. yıl kuruluş yıldönümünde konuşan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yorulanların bırakmasını istemişti.

Bunun üstüne AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu, Erdoğan başkanlığında 3 Eylül Salı günü bir araya gelecek. Bu toplantıda kongre takvimi başlatılacak. 8’inci Olağan Büyük Kongre’nin takvimine göre önce belde, sonra ilçe, il ve son olarak büyük kongre yapılacak.

A Haber’e göre sürecin ekim ayında başlatılması, Ramazan Bayramına kadar il kongrelerinin tamamlanması, mayısta ise büyük kongreye gidilmesi planlanıyor.

Mart 2021’i referans alarak, AK Parti olağan kongresini seçimler nedeniyle yasal sürenin 1 yıl üzerinde, 2025’te gerçekleştirecek. Bu kongre ile birlikte, ülke genelindeki parti kadroları da yeniden değerlendirilecek.

Erdoğan, parti yönetim organı olan ve yedekleriyle birlikte 110 üyeden oluşan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu için yetki sahibi olacak. Erdoğan’ın, parti vitrini ve A takımında da değişiklikler yapması bekleniyor. AK Parti yetkilileri, kongre sürecini 2028 seçimlerine yönelik yeni kadroların belirlenmesi olarak değerlendiriyor.

Paylaşın

AK Parti’nin Düşünce Kuruluşu SETA: Erdoğan’ın Zırhı Delindi

AK Parti’nin düşünce kuruluşu olarak çalışan, bürokrasiye atamalar ve tüm görevlendirmelerde basamak olarak kullanılan SETA, son raporunda, toplum psikolojisinde Erdoğan’ın dokunulmazlığının ortadan kalktığı tespitini yaptı.

AK Parti’nin yerel seçimlerdeki yenilgisinin nedenlerini ortaya koymak amacıyla hazırlanan SETA (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) raporu, partinin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın toplumdaki algısında köklü değişiklikler olduğunu gösteriyor. Aylar süren araştırmanın sonuçları, Erdoğan’ın artık eskisi gibi dokunulmaz olmadığını, yapılan hataların faturasının doğrudan ona kesilmeye başladığını ortaya koyuyor.

Gazete Pencere yazarı Nuray Babacan‘ın, bugün köşesinden yer verdiği raporun, Erdoğan ve AK Parti’nin üst yöneticilerine sunulduğu belirtildi. Babacan, AK Parti’nin düşünce kuruluşu olarak çalışan SETA raporundaki başlıkları şöyle özetledi:

Adaletin yitimi: Rapora göre, adalet duygusu sadece yargı alanında değil, bürokraside ve kamu kurumlarında da zedelenmiş durumda. Liyakat yerine partiye yakın grupların avantaj sağladığına dikkat çekilen rapor, bu durumun toplumsal güveni sarstığını vurguluyor.

Parti içi bölünmeler: AK Parti içinde giderek derinleşen gruplaşmalar, partiyi zayıflatıyor. Ekipler arasında süregelen dedikodular ve çatışmaların, partinin motivasyonunu önemli ölçüde baltaladığı belirtiliyor.

Ekonomik kriz ve gelir adaletsizliği: Enflasyon ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, halkın AK Parti’den uzaklaşmasına neden oldu. Raporda, bu ekonomik sıkıntıların yerel seçim sonuçlarına doğrudan yansıdığı ifade ediliyor.

Erdoğan eleştiriden gayri değil: Belki de raporun en çarpıcı sonucu, Erdoğan’ın toplum nezdindeki dokunulmazlığını yitirdiği tespiti. Toplumun artık sadece parti yönetimini değil, Erdoğan’ı da olumsuz koşullardan sorumlu tuttuğu vurgulanıyor.

Sönük kutlama eleştirisi: AK Parti’nin kuruluş yıldönümü etkinliği de eleştirilere hedef oldu. Parti tabanı, organizasyonu zayıf ve etkisiz buldu; ‘Ortalama bir düğün gibiydi…’ yorumları yapıldı.

Öte yandan Nuray Babacan, AK Parti’nin güç odağı olmaya devam ettiği izlenimi yaratmak için yeni transferler yapmaya hazırlandığını belirterek, şu kulis bilgisini yazdı:

“Partinin güç odağı olmaya devam ettiği izlenimi yaratmak için yaptığı son transferlere yenilerinin ekleneceği de konuşulanlar arasında. Yakın zamanda Saadet Partisi’nden 1, Gelecek Partisi’nden 2 ismin AK Parti’ye geçişinin yapılacağı anlatılıyor. Bazı belediye başkanlarıyla da görüşmelerin sürdüğü aktarılanlar arasında…”

SETA’dan açıklama

SETA’dan ise konuya ilişkin açıklama geldi. Farklı konularda birçok raporun hazırlandığı belirtilen açıklamada “Bugün çeşitli medya platformlarında iddia edilen içerikle ilgili bir SETA raporu bulunmamaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” denildi.

Paylaşın