AK Parti ‘Online Alışveriş’ İçin Harekete Geçti

AK Parti, pandemi döneminde artan internet alışverişlerini düzenlemek ve hem üretici hem de tüketiciyi korumak için bir süredir üzerinde çalıştığı e-Ticaret Kanunu’yla ilgili bu hafta önemli bir adım atacak.

Türkiye gazetesinden Ebru Karatosun’un haberine göre, AK Parti kurmayları, kanun teklifi hazırlıkları çerçevesinde son dönemlerde öne çıkan alışveriş sitelerinin yetkilileriyle bir araya gelecek. Yapılacak görüşmelerde, alışveriş sitelerinin karşılaştıkları sorunlar ve düzenlemeye ilişkin görüş ve öneriler dinlenecek.

Bunların yanı sıra, internet sitelerinin işleyişi ve yaptıkları faaliyetler yerinde incelenecek. Daha sonra, elde edilen veriler doğrultusunda düzenlemeye son şekli verilecek.

AK Parti kurmayları, düzenlemenin hem üreticinin hem de tüketicinin yararına olacağını dile getiriyor.

Detaylı çalışma şart

Kanun teklifinin bayramdan sonra Meclis gündemine getirilmesinin planlandığını söyleyen AK Parti kurmayları, yeni dönemde ticaretin internete kaydığını ve buna göre bir düzenleme yapılması gerektiğini ifade ediyor.

Optimum düzeyde bir dengenin kurulmasını istediğini aktaran AK Parti kurmayları, “Sistemi tam olarak kavrarsak daha iyi hareket ederiz. Sistemin işleyişi hakkında bilgi alacağız. Türkiye’nin maksimum yararını sağlayacak, ticaret akımından geri kalmayacak, küresel bir aktör olacak, içerideki her üretici ve tüketiciyi koruyacak bir düzen kurmamız gerekiyor. Bunun için de çok detaylı bir çalışma yapmamız şart” dedi.

Esnaf da korunacak

Yapılacak düzenleme ile ürünleri satan firma ya da kişilerin sorumluluk alanları belirlenecek. Bunların yanı sıra, ‘e-Ticaret Kanun Teklifi’nde esnafı koruyacak adımlar da atılacak.

Esnafın, mağaza için ödediği kira parası, eleman ücreti ve diğer giderlerinin internetten satış yapan firmalara göre daha fazla olması nedeniyle bu konuda da bir düzenleme yapılabileceği dile getiriliyor. AK Parti kurmayları “Bu konuda da çok fazla şikâyet alıyoruz. Hem esnafı koruyacak hem de internet üzerinden yapılan satışlara bir düzenleme getirecek çalışma üzerindeyiz” diye konuştu.

Paylaşın

Yargıtay Verileri Güncelledi: AK Parti’nin Üye Sayısı Düştü

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıkladığı son verilere göre, AK Parti’nin 2 Mart 2022’de 1 milyon 89 bin 543 olan üye sayısı, 35 günde 5 bin 319 azalarak 11 milyon 84 bin 224’e geriledi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, faaliyette bulunan siyasi partilerin üye sayısı verilerini güncelledi. Gazete Duvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre, Yargıtay’ın 7 Nisan itibariyle açıkladığı verilerine göre AK Parti’nin üye sayısında 5 binin üzerinde azalma meydana geldi. MHP ise üye sayısını artırdı.

‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi’ mutabakat metnini liderler düzeyinde imzalayan CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin üye sayıları artarken Demokrat Parti’nin üye sayısı azaldı.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla partide uzun süredir ‘yeni üye’ kampanyası yürütülüyor. 15 milyon üye hedefinde olan AK Parti, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıkladığı son verilere göre bu hedefinden oldukça uzak durumda. AK Parti’nin 2 Mart 2022’de 1 milyon 89 bin 543 olan üye sayısı, 35 günde 5 bin 319 azalarak 11 milyon 84 bin 224’e geriledi.

Cumhur İttifakı ortağı MHP’de ise AK Parti’nin tersine üye sayısında artış kayıtlara geçti. MHP 476 bin 823 olan üye sayısını 3 bin 62 artırarak 479 bin 885 üyeye ulaştı.

Sandık güvenliği çerçevesinde üye örgütlenmesi çalışmalarına devam eden CHP’de bir süredir gözlenen üye artış trendi Yargıtay’ın son verilerine göre de devam etti. Bir ay önce 1 milyon 315 bin 22 üyeye sahip olan parti, 15 bin 589 yeni üye ile toplam 1 milyon 330 bin 611 sayısına ulaştı.

En çok üye artıran parti İYİ Parti oldu

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in esnaf ziyaretlerini sürdürdüğü dönemde, İYİ Parti’nin üye sayısında artış yaşandı. İYİ Parti 539 bin 929 olan üye sayısını 18 bin 18 artırarak 557 bin 947 üyeye ulaştı. Yargıtay’ın verilerine göre üye sayısını son bir ayda en çok artıran siyasi parti İYİ Parti oldu.

Gültekin Uysal’ın liderliğini üstlendiği ve Millet İttifakı içerisinde yer alan Demokrat Parti’nin üye sayısı ise bu dönemde düştü. Demokrat Parti’nin 402 bin 194 olan üye sayısı 2 bin 525 azalışla 399 bin 669’a geriledi.

AK Parti’den istifa eden eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın kurdukları siyasi partilerin üye sayısındaki artış eğilimi son verilerde de sürdü. Babacan’ın liderliğindeki DEVA Partisi 127 bin 889 olan üye sayısını 14 bin 14 artırarak 141 bin 903 üyeye ulaştı. Davutoğlu’nun liderliğini üstlendiği Gelecek Partisi ise 52 bin 241 olan üye sayısını 3 bin 373 artırarak 55 bin 614 üyeye ulaştı.

Millet İttifakı üyesi, Temel Karamollaoğlu liderliğindeki Saadet Partisi de son bir ayda üye sayısını artıran partiler arasında yer aldı. SAADET 271 bin 210 olan üye sayısını 2 bin 78 artışla 273 bin 288’e çıkardı.

Eski başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın genel başkanlığını üstlendiği Yeniden Refah Partisi 200 bin üye barajını son verilere göre aştı. Parti 187 bin 873 olan üye sayısını 14 bin 716 artışla 202 bin 589’a çıkardı.

HDP’nin üye sayısı arttı

Kapatılması talep edilerek hakkında dava açılan ve bir yandan da ‘Demokrasi İttifakı’ çalışmalarını sürdüren HDP, son bir ayda üye sayısını arttıran siyasi partiler arasında yer aldı. Yargıtay’ın verilerine göre 42 bin 648 üyesi olan HDP, 371 artışla 43 bin 19 üyeye ulaştı.

Üçüncü İttifak kapsamında çalışmalar yürüten Türkiye Komünist Partisi (TKP), Sol Parti ve Emek Partisi’nin üye sayıları da Yargıtay tarafından güncellendi. Türkiye Komünist Partisi 4 bin 786 olan üye sayısını 92 artışla 4 bin 878’e, Sol Parti 5 bin 45 olan üye sayısını 105 artışla 5 bin 556’ya çıkardı.

Emek Partisi’nin ise 5 bin 259 olan üye sayısı 3 azalarak 5 bin 256’a geriledi. Meclis’te 4 Milletvekiliyle temsil edilen Türkiye İşçi Partisi, ise 7 bin 624 olan üye sayısı ise son bir ayda bin 152 artarak toplam üyeye 7 bin 776’a ulaştı.

CHP’den ayrılarak Memleket Partisi’ni kuran Muharrem İnce’nin partisi de son bir ayda üye sayısını artırdı. Memleket Partisi 20 bin 636 olan üye sayısını bin 704 artırarak toplam 22 bin 340 üyeye ulaştı.

Cumhurbaşkanı adayı olarak Mansur Yavaş’ı göstererek dikkatleri üzerine çeken Zafer Partisi’nin lideri Ümit Özdağ’ın partisi de bu dönemde üye sayısını artırdı. Zafer Partisi 2 bin 381 üyeden bin 622 artışla toplam 4 bin 3 üyeye ulaştı. Sosyal medyada gösterdiği tepkilerle ve açıklamalarıyla gündem olan Mustafa Sarıgül’ün partisi Türkiye Değişim Partisi’nin üye sayısı 8 bin 188 olarak kayıtlara geçti.

Paylaşın

Cumhur İttifakı’nda ‘Zam’ Rahatsızlığı

Katıldığı bir televizyon programında TÜİK’i eleştiren MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy’un “Açıklanan rakamların üzerinde enflasyon oranları var” sözleri nedeniyle parti disiplin kuruluna sevk edilmesi, gözlerin Cumhur İttifakı’na çevrilmesine neden oldu.

MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, bir televizyon programına katılarak enflasyon rakamları ile ekonomiye ilişkin eleştirilerde bulunmuştu. Ersoy, “Açıklanan rakamların üzerinde enflasyon oranları var. Zamlar bu milletin belini büküyor. Bunlar gerçek. Bunları görmemezlikten gelemeyiz” ifadelerini kullanmıştı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da bu açıklamaların ardından Ersoy’un parti politikalarına aykırı açıklamalarından dolayı tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk edildiğini açıklamıştı.

AKP’li vekiller: Vatandaş zamlardan şikayetçi

MHP’de Baki Ersoy’la ilgili bu gelişmeler yaşanırken AKP ve MHP içinde bazı başka milletvekillerinin de Ersoy gibiekonomiye yönelik rahatsızlıklarının bulunduğu belirtiliyor.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün sorusunu yanıtlayan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir AKP milletvekili, “Fiyatların artışını biz de görüyoruz, vatandaş da görüyor. Zaten esnaf ziyaretlerimizde sürekli bunu bize söylüyorlar” dedi. Vatandaşların,alım gücünün düşüklüğünden şikayetçi olduğunu kaydeden vekil, vatandaşın tutumuyla ilgili olarak “Ancak peşine de ‘bunu çözerse AK Parti çözer’ diyor” ifadesini kullandı.

Başka bir AKP’li milletvekili ise “Vatandaşlarla bir araya geldiğimizde özellikle elektrik ve doğal gaz zamlarından şikayetçi olduklarını görüyoruz” dedi. Aynı vekil, vatandaşların zamların geri alınmasını istediğine de dikkat çekti.

Özkiraz: Daha önce de benzer olaylar yaşanmıştı

Cumhur İttifakı’ndaki tartışmalarla ilgili olarak Avrasya Araştırma Başkanı Kemal Özkiraz, MHP’de yaşananlara dikkat çekerek geçmişte de benzer olaylar yaşandığını hatırlattı. Şu anda Demokrat Parti’de siyaset yapan eski MHP’li Cemal Enginyurt’un da eleştirileri nedeniyle ihraç edildiğini kaydeden Özkiraz, “Aynı şeyi muhtemelen şimdi de Baki Ersoy’a yapıyorlar” dedi. Tepkilerin yükselmesini ekonomik krize bağlayan Özkiraz, Cumhur İttifakı’nın seçimi kazanacağı görülürse itirazların gelmeyeceği, ancak seçimin kaybedileceğinin düşünülmesi halinde tepkilerin yükseleceği tahmininde bulundu.

Özkiraz, ayrıca MHP’nin CHP’ye tepki olarak başlattığı “Adım Adım 2023, İl İl Anadolu” programına da vatandaşların yeterince ilgi göstermediği görüşünü dile getirdi.

MHP’nin bu programla ilgili agresif bir kampanya yapamadığını kaydeden Özkiraz, “Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CHP ile çatı aday gösterilmesinden bu yana MHP zaten kendi başına, kendine münhasır bir siyaset izlemiyor, bir politika yürütmüyor” dedi. MHP’nin sokakta da çalışma yürütmediğini belirten Özkiraz, “Sokağa çıktığımız zaman MHP’nin sokak etkinlikleri MHP’nin 10’da 1’i kadar oy alan partilerden bile düşük. Bir TİP kadar bile sokakta hiç göremedik biz MHP’yi, Zafer Partisi kadar, Gelecek Partisi kadar sokakta yoklar” ifadesini kullandı.

Okuyan: Ciddi rahatsızlıklar var

Aktif siyaset hayatına MHP’de başlayan eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan da MHP içinde ciddi rahatsızlık olduğunu iddia etti. TBMM’de hem AKP’li hem de MHP’li vekillerle sık sık sohbet ettiğini aktaran Okuyan, “Ekonomik kriz daha da derinleşirse özellikle istihdam krizine dönerse, muhtemelen ittifaktan ayrılmayı parti içinde daha çok dillendirecekler” öngörüsünü dile getirdi. Okuyan, durumdan memnun olan bir tane Cumhur İttifakı milletvekiline rastlamadığını da söyledi.

Adalet sistemini eleştirmişti, istifa ettirildi

MHP’deki rahatsızlıkların sadece artan fiyatlarla ilgili olmadığı tahmin ediliyor. MHP’de Baki Ersoy’un yanı sıra yakın zamanda bir başka milletvekilinin daha, bu kez adalet sistemini eleştiren açıklamaları nedeniyle genel merkez tarafından tepkiyle karşılandığı ortaya çıktı. MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, TBMM kürsüsünde yaptığı konuşmada “Anadolu’nun dört bir yanında yöneticilik, idarecilik yapmış, unvanlı kararnamelerle görev almış tecrübeli savcılarımız, ki fiilen de zaten ‘kızağa çekilmek’ olarak görülüyor, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hantal yapısı içerisinde kendilerinden hiçbir şekilde istifade edilmeksizin bekletiliyorlar” ifadesini kullanmıştı.

Edinilen bilgiye göre, bu konuşmanın ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bulut’tan komisyon üyeliğinden istifa etmesini istedi. Bulut da bunun üzerine istifasını sundu. Bulut’un yerine yeni üye olarak bildirilen MHP İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz da komisyonun 29 Mart’taki ilk toplantısına katıldı.

Paylaşın

AK Parti’nin Yeni Seçim Hamlesi Ortaya Çıktı

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) mühür mum ve oy pusulası ihaleleriyle erken seçim tartışmaları devam ediyor. Erken seçim iddialarının yanı sıra iki şirketin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seçim kampanyası için sunum yaptığı iddia edildi. 

Türkiye gazetesinden Yücel Kayaoğlu’nun haberine göre, AK Parti, seçimler için hazırlıklara başladı. 2018 seçimlerinden itibaren seçim stratejileri, kampanyalar ve kamuoyu yoklamaları konusunda kurumsal olarak herhangi bir şirketle çalışmayan AK Parti’nin, önümüzdeki seçimler için iki yeni şirketle görüşmeler yürüttüğü belirtildi.

Haberde, Erdoğan’ın yapılan sunumları beğendiği ve yakın zamanda bu iki şirketle anlaşma yapılacağı belirtilirken AK Parti yönetimi ve Erdoğan, 2023 seçimlerini ‘bir yol ayrımı ve kırılma noktası’ olarak gördüğü ifade edildi.

AK Parti kurmayları, kendilerine oy verenlerin yüzde 70’ten fazlasının dar gelirliler olduğuna dikkat çekerek 2022 yılı sonundan itibaren asgari ücret, EYT, 3600 ek gösterge, sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi, emekli maaşları gibi sıkıntılı alanlar konusunda bütün imkânların zorlanacağını dile getiriyor.

YSK’nın seçim hazırlıkları sürüyor!

Öte yandan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ise seçime doğru tüm hazırlıklarını tamamlamak için alımlarına ‘tam gaz’ devam ediyor. Devlet Malzeme Ofisi (DMO), YSK’nin ihtiyacı doğrultusunda 23 Mart’ta iki farklı ihaleye çıkmıştı. İlk ihale, yalnızca oy verme kabininden oluşmuştu. İkinci ihale ise ‘kırtasiye malzemesi’ adıyla yayımlanmıştı.

12 kalemden oluşan ihaleye göre, 250 bin adet ıstampa süngeri ve 500 bin şişe ıstampa mürekkebi, 500 bin adet mühür kartuşu, 500 bin çubuk mühür mumu, 35 bin yumak kendir ip alınması öngörülmüştü. Istampa sünger ve mürekkebi için teslim süresi 60, mühür kartuşu için 90 ve mühür mumu ile kendir ip için 180 gün teslim süresi belirlenmişti.

DMO dün yeni bir ihale ilanı daha yayımladı. Bu kez YSK’nin ihtiyacı beş kalem filigranlı oy pusulası ve zarfı kâğıdı, hazırlanan teknik şartnamelerine uygun şekilde açık teklif isteme usulüne göre satın alınacak.

Paylaşın

‘AK Parti Seçim İçin Seneyi Beklemeyecek’ İddiası

Seçim tarihi olarak 2023 yılı Haziran ayı planlansa da, ekonomideki mevcut olumsuz tablo nedeniyle erken seçim yapılacağı yorumları yapılıyor. Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, gelecek yıl haziran ayında ekonominin AKP yönetiminin sandığından çok daha kötü olacağını belirtti. 

“AKP neden seçim için seneyi bekleyemeyecek…” diye soran Kahveci, “Bir kere seneye enflasyon “baz etkisi” ile bir miktar düşebilir ama bu zamlar bir kere heybeye girmiş oldu. O baz etkisi de öyle fazla olmayacak” yorumunu yaptı.

Kahveci yazısını şu satırlarla sürdürdü:

“Neden mi?

Çünkü şu anda ve önümüzdeki aylarda zamların bir nedeni de parasal genişleme kaynaklı olacak. Mesela Kur Korumalı Mevduat-KKM ek ödemeleri hem Hazine’den hem de Merkez Bankası kaynaklarından yapılıyor. Bu ne demek biliyor musunuz? Karşılıksız para dağıtılacak ve enflasyona yeni bir dinamizm gelecek.

Parasal grafikleri incelediğimizde şu anda zemin oldukça uygun. Kurlar durmasına rağmen zamların devam etmesinin bir nedeni de kısmen buradan geliyor.

Şu anda ülke ekonomisini ayakta tutan tek dalımız “dış talep”. Ya da şöyle söyleyelim: Ekonomimize en büyük destek ŞER GÜÇLERDEN geliyor.

Fakat bu durum bizim sandığımız gibi olmuyor. Yani ihracat bizi zenginleştirmiyor, tersine yurtiçi fiyatları artırıyor ve alım gücünü düşürüyor. Kısaca diyeceğim şudur: Eğer TL değer kaybedecek ve ihracat artışı ile refaha ulaşacağız diye bekliyorsanız, hiç boşuna beklemeyin.

Bu ihracat bizi zenginleştirmiyor, tersine fakirleştiren bir ihracatımız var.

Ayrıca dış ticaretimiz öyle fazla vs de vermiyor. Ocak ayınca enerji ve altın dışı cari dengede ciddi bozulma var.

İhracatımız artacak ve kasaya dolar gelecek diye çok fazla hayale kapılmasak iyi olur. Arka kapı yöntemi ile doları seneye kadar hiç tutamayacağız bilesiniz.

Bu uğurda Rus oligarklara ve Rusya’ya bıraktığımız açık kapı da bizi kurtaracak sanmayalım. Bugün ABD ve AB tarafından ses çıkartılmayan arka kapı yöntemi yarın bir anda başımıza sıkıntı açarak kapanabilir…. Bu riski de bir kenara yazalım.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

AK Parti’de Oy Kaybına Karşı Hangi Önlemler Konuşuluyor?

AK Parti ve MHP’nin Meclis’e sunduğu seçim kanunu değişikliği siyasetin ana gündem başlıklarından birisi olurken siyasi partiler de seçim hazırlıklarına hız verdi. AK Partili kurmaylar kurmaylar ise oy kaybını görerek strateji değiştirmek gerektiğini savunuyor.

CHP Antalya’da ‘İktidara hazırız’ sloganıyla il başkanlarının katıldığı örgüt buluşması gerçekleştirdi, İYİ Parti Ankara’da ‘İl Başkanları Çalıştayı’ düzenledi. MHP Antalya’da belediye başkanları toplantısı yaparken AK Parti’de de seçim stratejisini belirlemek için toplantı üstüne toplantı yapılmaya başlandı.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; özellikle ekonomik zorluklar nedeniyle oylarda görünür bir düşüş olduğunu kabul eden AK Partili kurmaylar buna karşın halen birinci parti olduklarına dikkat çekiyor, zorluğun ise 50+1 gereken Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanacağını kaydediyor.

‘Strateji değiştirmek gerekiyor’

Bugüne kadar yapılan birçok seçimde oyları konsolide etmek için kutuplaştırma siyasetinden sonuç alındığına dikkat çeken kurmaylar bu seçimde ise oy kaybını görerek strateji değiştirmek gerektiğini savunuyor.

AK Parti’de öne çıkan birçok siyasetçinin savunduğu bu stratejiye göre seçim çalışmasının daha kapsayıcı, kuşatıcı, herkesi kucaklayan bir dil ve üslup üzerine kurulması gerekiyor. Partinin reformcu kimliğinin yeniden öne çıkarılarak topluma “Biz yaptık, yine yaparız” duygusunun verilmesi gerektiği ifade ediliyor.

AK Parti iktidarı döneminde yapılan hizmetlerin anlatıldığı daha sakin bir dil kullanılması gerektiğine dikkat çeken kurmaylar, “Her gün artı bir oy kazanmak zorunda olan biziz” diyor. Seçim stratejisi kapsamında yapılan toplantılardan çıkan sonucun bir süre sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunulması bekleniyor.

Paylaşın

‘Seçim Kanunu’nda Değişiklik Neden Yapıldı, Muhalefet Ne Yapabilir?

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ”Milletvekili Seçimi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ni TBMM Başkanlığı’na sundu. 14 milletvekilinin imzasıyla hazırlanan 15 maddelik teklif seçim barajının yüzde 7’ye düşürülmesiyle öne çıkıyor.

Barajın yüzde 7’ye düşürülmesi, “yönetimdeki istikrarı örselemeden daha fazla partinin ve fikrin yasama organında temsil edilebilir olması” olarak gerekçelendirildi. Kanun teklifine göre ittifakı oluşturan partilerin her birinin çıkaracağı vekil sayısının hesaplanmasında seçim bölgelerinde aldıkları oy oranları dikkate alınacak.

Yani doğrudan siyasi partinin seçim çevresinde aldığı oy sayısına göre partilerin milletvekili sayısı belirlenecek. Böylelikle, artık oylarla partiler, ittifak içinde ve dışında diğer partilerden daha az oy almasına karşın milletvekili çıkaramayacak.

Seçime katılmak için TBMM’de grup kurma şartı kalkacak

Yeni kurulan partilerin milletvekili transferiyle seçime girmesinin engellenmesi için katılım şartları arasında yer alan “TBMM’de grup kurma” hükmü kaldırılacak. Ve partilerin teşkilatlarını kurması ve kongresini yapması esas alınacak. Yani salt grup kurmuş olmak seçime katılmak için yeterli olmayacak. Bu durumda da partilerin seçime girebilmek için altı ay öncesinden en az 41 ilde örgütlenmeyi tamamlamaları gerekecek.

Yasaklarda ‘Başbakan’ ibaresi kalkacak

Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine uyum düzenlemesi de kanun teklifinde yer alıyor. Teklifin 11. maddesi ile yapılan uyum düzenlemesinde başbakan ve bakanlara ilişkin yasaklarda düzenlemeye gidilecek.

“Başbakan ve bakanlara ilişkin yasaklar” kapsamında yer alan “Seçim propagandasının başlangıç tarihinden oy verme gününü takip eden güne kadar olan süre içinde başbakan ve bakanlarla milletvekilleri yurt içinde yapacakları seçim propagandası ile ilgili gezileri, makam otomobilleri ve resmi hizmete tahsis edilen vasıtalarla yapamazlar, gezilerde protokol icabı olan karşılama ve uğurlamalarla törenler yapılamaz ve resmi ziyafet verilemez” ve “Seçim propagandasının başlangıç tarihinden oy verme gününü takip eden güne kadar geçen süre içinde başbakan, bakanlar, milletvekilleri ve adayların seçim propagandası yapacak gezilere hiçbir memur katılamaz” maddelerinde geçen ‘başbakan’ ibaresi kaldırılacak. Kanun teklifinde, partili cumhurbaşkanına yönelik propaganda yasağına ilişkin bir düzenleme yer almadı.

Sandık kurulu kurayla belirlenecek

Meclis Başkanlığı’na sunulan çalışmada Seçim Kurulu’na ilişkin de yeni bir düzenleme var. Bu düzenlemeye göre il seçim kurulu başkan ve üyeleri ile yedek üyelerinin birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından kura çekmek suretiyle belirlenecek.

Ayrıca Mahalli İdareler ile Mahalli Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun uyarınca yapılacak seçimlerde, yerleşim yeri adresine göre oluşturulan bir yıl önceki seçmen kütüğü üzerinden güncelleme işlemleri yapılacak.

Adresi kapanmış olması sebebiyle adres kayıt sisteminde gözükmeyenler en son seçmen olduğu adrese göre seçmen listelerine kaydedilecek.

Seçim sonucuna göre ilk sırada yer alan muhtar adayı seçilme yeterliliğine sahip olduğunu en geç bir ay içinde belgelendirmesi halinde kendisine seçim kazandığına dair ilçe seçim kurulunca mazbata verilecek.

Ak Parti ve MHP’nin yaklaşık iki yıldır üzerinde çalıştığı teklifi IstanPol Genel Direktörü ve Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz ve Siyasal Araştırmacı Dr. İbrahim Uslu değerlendirdi.

IstanPol Genel Direktörü ve Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz, seçime az bir süre kala iktidar partisi ve ortağının attığı bu adımların altında muhalefeti bölme amacının olduğu görüşünde.

”En son muhalefet güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisi ile bir araya geldi. HDP de üçüncü ittifakı kuracaktı. Şimdi iktidar buna karşı önlem aldı. Aslında tam da bu stratejiyi bölen, hatta seçime az bir zaman kala muhalefeti strateji değiştirmeye iten bir adım atmış oldu. Burada DEVA ve Gelecek Partisi gibi partilerin bir anlamda etkili olmasını engelleyerek, kendi kararsız seçmeninin de muhalefete kaymasının önüne geçecek bir önlem almış oldu.”

Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz’a göre yapılan düzenlemeler seçmenin iradesinin yansıması için değil, tam aksine iktidarın kazanması için yapılan düzenlemeler.

Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz, seçim barajının yüzde 7’ye düşürülüp demokratikleşme adımı olarak yansıtılmak istenmesini inandırıcı bulunmuyor ve AK Parti’nin seçim sistemini kendisinin kazanabileceği şekilde düzenlediği kanısında.

”Gelecek seçim otoriterleşme ve demokratikleşme arasında olacak”

Yapılan bu düzenlemeyle muhalefetin manevra alanının kısıtlanmak istendiğine dikkat çeken Korkmaz, gelecek seçimin otoriterleşme ve demokratikleşme arasında olacağını söylüyor.

”Barajın yüzde 7’ye çekilmesiyle geniş muhalefet bloğunu dağıtmak istemiş olabilirler. İktidar en son kendi lehine ittifakları ortaya çıkardı, muhalefet karşısına bir formül geliştirdi. Bu sefer muhalefetin stratejisini boşa çıkaracak bir düzenleme geliştirdiler. O yüzden şu an bu seçim sistemi muhalefetin aday dinamiklerini etkileyebilir. Ama tek bir şey var, bu seçim otoriterleşme ve demokratikleşme arasında olacak. Dolayısıyla yine muhalefetin her türlü ayrışmayı anlamsız kılacak bir şekilde yeni bir strateji geliştirmesi lazım. Tek sıkıntı zamanın az kalmış olması, il il bakıp bir formülasyon yapılması gerekiyor. Bu kadar az zamanda yapılan değişiklik demokratikleşmeye hizmet etmek için değil, muhalefetin manevra alanını kısıtlamak ve iktidarın kazanması için yapılan bir manipülasyon değişimidir. Seçim güvenliği ile ilgili de sorunlar çıkaracaktır.”

Her ne kadar mevcuttaki partilerin örgütlenmelerini tamamlasa da bu kanun teklifiyle yeni kurulacak partilerin vekil transferlerinin önünü kesmenin esas alındığını söyleyen IstanPol Genel Direktörü ve Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz, ittifak oylarının ittifak partilerine yaramaması istendiğini vurguluyor.

Böyle bir durumda HDP’nin de oy oranının düşebileceği noktasında ayrı bir parantez açıyor Korkmaz.

”Bu listeler seçmen davranışını değiştirebilir. DEVA ve Gelecek Partisi gibi AKP’den ayrılan ama AKP seçmeninin tanıdık olduğu partileri oy pusulasından silip, seçmenin elinin CHP ya da İYİ Parti’ye gitmemesi için yapıldığını düşünüyorum.O nedenle bu senaryolara baktığımızda muhalefet için en doğru şey belki DEVA ve Gelecek partilerinin seçmenlerinin alternatif CHP ve İYİ Parti listelerinden seçime gitmesi. Büyük ihtimalle büyük illerden CHP listelerinden gidildiğini düşünürsek, DEVA ve Gelecek Partisi seçmeninin CHP’ye oy vermeyeceği düşünülmüştür. Bununla birlikte HDP oylarının da düşmesi gibi bir durum olabilir. Yüzde 10 barajında bir motivasyon vardır. Bir de CHP listelerinden girmemek için üçüncü sağ ittifak tartışmaları vardı. Bu da hesaplanmış olabilir. Muhalefetin bu senaryoları nasıl değerlendireceği bu oyunu bozabilir ya da tuzağa da düşürebilir.”

Siyasal Araştırmacı Dr. İbrahim Uslu ise Seçim Kanunu’nda bazı değişiklikler öngören yasa teklifinin, seçim sistemimi açısından yeni bir şey getirmediğini söylüyor.

Uslu’ya göre yapılan 2018’de hayata geçirilen düzenlemelerin kaldırılmasından ibaret. Başka bir ifadeyle sadece son genel seçimde bir kez uygulanan modelden vazgeçip, eski sisteme geri dönülüyor.

”Yeni teklifte özellikle iktidar partilerinin daha fazla milletvekili çıkarmasını yahut muhalefet partilerinin az vekile sahip olmasını sağlamak amacıyla özel bir mühendislik çalışması yer almıyor. Sistem, partilerin aldıkları oylara göre D’Hondt sisteminin ilkeleri uyarınca milletvekili dağılımının yapılması esasına dayanıyor ve her partiye eşit şekilde uygulanıyor. Geçen sefer yapılan mühendisliğin elde patladığı görünüyor. Yani D’Hondt sistemini uygulayacağım diyor. Aslında 2018 sistem garip bir sistemdi. Şimdikinde partinin oyu neyse dağıtırım, vekil çıktı veya çıkmadı deniliyor.”

Siyasal Araştırmacı Dr. İbrahim Uslu teklifin, özellikle küçük partilerin sistem dışında kalması yahut ittifaklardan ayrılmaları için özel düzenlemeler içermediği görüşünde.

Aksine yeniden teklif edilen sistem iddia edilenin aksine ittifakları küçük partiler açısından değil, büyük partiler açısından önemsiz hale getiriyor. Mevcut sistemde zannedilenin aksine “artık oy”lardan yararlananlar küçük partiler değil büyük partiler oluyordu.

Dolayısıyla milletvekili seçiminde büyük partiler açısından ittifakın önemi kalmıyor, ama küçük partilerin hala hem ülke barajını aşabilmek hem de listeler konusunda iş birliği yapabilmek için ittifaklara ihtiyacı var.

O nedenle sistemin büyük partilere avantaj sağlaması için kurulduğunu, özü itibariyle de düşük oy oranlarına sahip partiler için bir dezavantaj yarattığının altını çiziyor.

”Sistemin amacı parlamentodan iktidar çıkarmak yani hükümetin kolay kurulmasının yolunu açmak. Teklif, özellikle küçük partilerin sistem dışında kalması yahut ittifaklardan ayrılmaları için özel düzenlemeler içermiyor. Sistemin doğası zaten düşük oy oranlarına sahip partiler için bir dezavantaj yaratıyor. Çünkü ülke barajının yanı sıra bir de doğal bölge barajları var. Düşük oy oranına sahip partiler, ittifak mekanizması ile ülke barajını aşıyor ancak bölge barajları nedeniyle milletvekili çıkaramıyor.”

Bu teklifle HDP’nin olası bir kapatılma durumunda yeniden partileşme sürecinin de önünün kesilmek istendiğine vurgu yapıyor Siyasal Araştırmacı Dr. İbrahim Uslu.

”Böyle bir durumda, HDP ya seçime yeterliliği olan bir partinin listesinden girecek ya da ittifak içinde. Mevcutta HDP TİP’in listesinden girecek gibi görünüyor. Sonrasında da kendi partilerini kurup bir sonraki seçime katılma ehliyetini kazanacaklar. Ama düzenlemenin amacı HDP kapatılırsa önümüzde bir karar olsun ve HDP’nin seçime girmesini engelleyelim kaygısı. Fakat bu mühendislik işe yaramaz çünkü HDP’nin bunu bypass edecek çok sayıda alternatifi var.”

İktidar ve ortağının bu teklifi kerhen getirdiğini söyleyen Uslu, ortada siyasi bir mühendislik olmadığı görüşünde. Fakat doğal bölge barajlarını aşma konusunda yeterli olmayan partiler için olası dört senaryo çiziyor.

Büyük partilerin listelerinden seçime girmek, CHP dışındaki bütün partilerin İYİ Parti ile tek liste olarak seçime gitmesi, CHP ve İYİ Parti kendi listeleriyle seçime girerken, geri kalan dört partinin kendi aralarında ortak liste çıkarması ve son olarak da yerel seçimlerde olduğu gibi seçim çevresi bazında hareket etmek.

Bu kanun teklifiyle yerel seçimlerde olduğu gibi daha dinamik ve esnek ittifak modelleriyle karşılaşılmasının büyük olasılık olduğunu ifade eden Siyasal Araştırmacı Dr. İbrahim Uslu bu sürecin bir ayrışma yaratmayacağı görüşünde. Tam aksine ilişkiler daha girift hale gelecek, daha da derinleşecek ve güçlenecek.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Seçim Sistemi Değişikliği Erdoğan’ın Elini Güçlendirebilir

İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden Financial Times, dün AK Parti ve MHP’nin gündeme getirdiği “Milletvekili Seçimi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile ilgili kapsamlı bir haber yayınladı.

Yapılan teklifin seçim sistemini değiştireceği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini güçlendirebileceğini yazan gazete, “Türkiye’de iktidardaki ittifak, seçim yasasını değiştirmek için bir plan yaparak muhalefetin parlamentoda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinden kontrolü almasını engellemeyi amaçlıyor” yorumunu yaptı.

Gazete, “2002’de iktidara gelen Erdoğan’a oy oranı son yılalrda ekonomik krizlerle birlikte azalıyor. 2018’de ülkedeki sistemi değiştirerek daha çok gücü elinde tutan Erdoğan’ın yine de hükümetin yıllık bütçesi gibi birçok kararı parlamentodan geçirmesi gerekiyor” ifadesine yer verdi.

“Erdoğan, avantajlı konuma geçebilir”

Gazeteye konuşan uzmanlar, seçimin yakın sonuçlarda tamamlanması durumunda değişiklik sebebiyle Erdoğan’ın avantajlı konuma geçebileceğini aktarırken, Financial Times, “İktidar bloğu parlamentoda çoğunluğa sahip olduğu için bu yasanın geçmesi olası” yorumunu yaptı.

Financial Times’taki haberde, “Yıllarca Erdoğan’a desteği azaltmaya çalışan muhalefet partileri ilk olarak 2019’da birlik olarak yerel seçimlerde AK Parti’yi yendi ve İstanbul, Ankara ve diğer büyük şehirleri elde etti. Seçim sistemindeki bu beklenmedik değişiklik gücü elinde tutmak için birçok aleti olan Erdoğan’ın karşısındaki muhalefetin karşısına çıkan zorluklardan en yenisi” ifadesi kullanıldı.

Paylaşın

Seçim Yasası TBMM’de: Baraj Yüzde 7’ye Düşüyor

AK Parti ve MHP’nin ortak hazırladığı ve seçim barajının yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşmesini öngören Seçim Kanunu teklifi Meclis’e geldi. Teklife göre ittifakın aldığı oy toplamı ülke barajını geçtiği takdirde, seçim çevrelerinde milletvekili hesabı ve dağılımı, ittifak içinde yer alan her bir partinin o seçim çevresinde almış olduğu oy sayısı dikkate alınarak yapılacak.

İttifakı oluşturan siyasi partilerin her birinin çıkaracağı milletvekili sayısı, her seçim bölgesinde ittifak içinde elde ettiği oy sayısı esas alınarak genel D’Hondt uygulamasıyla belirlenecek.

Seçime katılma yeterliliği elde eden parti, Siyasi Partiler Kanunu’nda öngörülen ve parti tüzüğünde belirtilen süreler içerisinde ilçe, il ve büyük kongrelerini üst üste iki defadan fazla ihmal etmemiş olma koşuluyla seçime katılma hakkını muhafaza edecek. Salt TBMM’de grup kurmuş olmak, seçime katılabilmenin yeter şartından biri olamayacak.

Seçim kurulunun belirlenmesi

İl seçim kurulu bir başkan, iki asıl ve iki de yedek üyeden oluşacak. İl seçim kurulu başkan ve asıl üyeleri, iki yılda bir ocak ayının son haftasında, il merkezinde görev yapan ve birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından ilk derece adli yargı adalet komisyonunca yapılan kura çekimiyle tespit edilecek.

Kura çekiminde ilk çıkan başkan, sonraki iki üye asil ve en son çıkan iki üye de yedek üye olarak belirlenecek. Birinci sınıfa ayrılmış yeterli sayıda hakimin olmaması durumunda en kıdemli hakimden başlayarak eksikler tamamlanacak. Bu suretle kurulan il seçim kurulu iki yıl süre ile görev yapacak.

İlçede görev yapan ve birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından, merkez ilçelerde ise il seçim kurulu başkan ve üyelere ilişkin kura çekiminden sonra kalan listeden olacak şekilde il merkezinde görev yapan ve birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından ilk derece adli yargı adalet komisyonunca yapılan kura çekimiyle belirlenen hakim üye, ilçe seçim kuruluna başkanlık edecek.

Birinci sınıfa ayrılmış yeterli sayıda hakimin olmaması durumunda en kıdemli hakim kurulun başkanı olacak. Kura çekimine dahil olmak istemeyen hakimler yazılı olarak komisyona başvuracak. Görev için yeterli sayıda başka hakimin olması halinde kuraya dahil olmak istemeyenler listeden çıkartılacak.

1 yıl önceki seçmen kütüğü üzerinden güncelleme

Sandık kuruluna üye bildirme hakkı olan bir parti; oluru olmadan başka bir parti üyesini sandık kurulu üyesi olarak gösteremeyecek.

Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun uyarınca yapılacak seçimlerde, yerleşim yeri adresine göre oluşturulan bir yıl önceki seçmen kütüğü üzerinden güncelleme işlemleri yapılacak.

Adresi kapanmış olması sebebiyle adres kayıt sisteminde gözükmeyenler, en son seçmen olduğu adrese göre seçmen listelerine kaydedilecek.

Seçim sonucuna göre, ilk sırada yer alan muhtar adayı, seçilme yeterliliğine sahip olduğunu en geç bir ay içinde belgelendirmesi halinde kendisine seçim kazandığına dair ilçe seçim kurulunca mazbata verilecek. Aksi halde ikinciye, daha sonra üçüncüye ve nihayet seçilme ehliyetine sahip aday bulunana kadar bu işlem yapılacak. İlçe seçim kurulunun bu hususta vermiş olduğu kararlara karşı iki gün içerisinde il seçim kuruluna itiraz edilebilecek. İl seçim kurulunun vermiş olduğu kararlar kesin olacak.

İl seçim kurulu başkan ve üyeleri ile ilçe seçim kurulu başkanları, teklifin kanunlaşarak yürürlüğe girmesinden itibaren 3 ay içinde, yapılan değişikliklere göre yeniden belirlenecek. Bu şekilde belirlenen başkan ve üyeler, önceki başkan ve üyelerin görev süresini tamamlayacak.

Teklifle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine paralel olarak Seçim Kanunu’ndaki “Başbakan” ibareleri kanundan çıkartılıyor.

Teklifin genel gerekçesinde, “Bu kanun teklifi değişikliği ile ülkemizin yükselmiş olan demokrasi çıtasının ve standardının daha da yükselmesi, demokratik ülkeler arasında yerinin daha da sağlamlaşması, Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi ile ulaşılan yönetimde istikrarın temsilde adalet ile güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.” denildi.

Paylaşın

‘AK Partili 14 Vekil Aylardır Erdoğan’dan Yanıt Alamıyor’ İddiası

Parti politikalarını tartışmak ve çeşitli önerilerde ya da uyarılarda bulunmak isteyen 14 AK Partili vekilin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşme talebine 6 aydır yanıt verilmediği öne sürüldü. 

Gazete Duvar’ın Duvar Arkası bölümünde yer alan iddiaya göre, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte yürütme tamamen Meclis dışına çıkınca bu durum AK Partili milletvekillerinden de çok sayıda şikayet gelmesine neden oldu.

Cumhurbaşkanı ile görüşemeyen vekiller bakanlara dahi ulaşamaz hale geldi. Birçok toplantıda dile getirilen bu sorunu çözmek için Meclis’te “nöbetçi bakan” uygulaması başladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da gruplar halinde milletvekilleri ile bir araya geldi. Ancak bu buluşmalar da milletvekillerinin seçim bölgelerine yönelik taleplerini dile getirdiği toplantılara dönüştü.

Parti politikalarını tartışmak, çeşitli önerilerde ya da uyarılarda bulunmak isteyen milletvekilleri bu kalabalık toplantılarda görüşlerini paylaşamadı.

Siyasi değerlendirmelerini aktarmak, tespit ettikleri eksiklikleri iletmek, yanlış gittiği düşünülen işlerin düzeltilmesi için önerilerde bulunmak isteyen vekiller bu kez ayrı randevular talep etmeye başladı.

Ancak bu randevulara da yanıt verilmedi. İddiaya göre AK Partili 14 milletvekilinin talep ettiği bir randevuya 6 aydır yanıt gelmedi.

Paylaşın