Kürşad Zorlu AK Parti’ye Katıldı; Rozetini Erdoğan Taktı

2025 yılının ilk günlerinde İYİ Parti’den istifa eden Kürşad Zorlu, AK Parti’ye katıldı. Zorlu’yla birlikte 14 Mayıs 2023 seçimleri sonrası İYİ Parti’den istifa edip AK Parti’ye geçen vekil sayısı beş oldu.

Haber Merkezi / 2023 seçimlerinde 44 milletvekiliyle parlamentoya giren İYİ Parti’nin sandalye sayısı 28. Meclis’teki bağımsız milletvekili sayısı ise 12.

İYİ Parti’den istifa eden Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, AK Parti’ye (Adalet ve Kalkınma Partisi) katıldı. Zorlu’ya rozetini AK Parti’nin Ankara il kongresinde AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan taktı.

Kürşad Zorlu il kongresinde yaptığı konuşmada AK Parti lideri Erdoğan’a teşekkür etti.

Böylelikle 14 Mayıs 2023 seçimleri sonrası İYİ Parti’den istifa edip AK Parti’ye geçen vekil sayısı beş oldu.

Kürşad Zorlu kimdir?

9 Nisan 1977 yılında Yozgat’ta dünyaya gelen Kürşad Zorlu,  ilk, orta, lise öğrenimini Yozgat’ın Yerköy ilçesinde tamamladı. Zorlu, Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdi.

Kürşad Zorlu’nun babası MHP’den 1994-2004 arası Yerköy belediye başkanlığı yapmış olan Bahri Zorlu’dur.

19 Ekim 2022’de TBMM grup toplantısında İYİ Parti’ye katılan Kürşad Zorlu, aynı gün İYİ Parti Sözcüsü ve genel başkan başdanışmanlığına getirildi ve 3 Mayıs 2024’e kadar bu görevini sürdürdü.

Zorlu, 2023 tarihinde gerçekleştirilen 3. İYİ Parti Olağan Kurultayı’nın ardından İyi Parti Medya İlişkileri Başkanı görevine getirildi.

Paylaşın

Kabine’de Değişim İçin Gözler AK Parti Kongresi Sonrasına Çevrildi

Uzun zamandır konuşulan kabine değişimi için AK Parti 8. Olağan Kongresi sonrasına işaret ediliyor. Kabinede de değişimin en fazla 3-4 bakanlıkla sınırlı kalabileceği kaydediliyor.

AK Parti’nin 12 Ekim’de başlattığı 8. Olağan Kongre süreci hızlandı. 81 il kongresinden 63’ü tamamlandı. 27 Ocak’ta Gençlik Kolları, 5 Şubat’ta Kadın Kolları, 23 Şubat’ta da Büyük Kongre yapılacak. Yerel seçimde büyük yenilgi alarak 22 yıllık iktidarında ilk kez ikinci parti konumuna düşen AK Parti’de genel merkez düzeyinde değişim beklentisi çok yüksek.

Yüzde 60 hatta yüzde 70’i bulan bir değişimden bahsediliyor. Ancak parti kurmayları MKYK’da bu beklenti bir ölçüde karşılansa da yeni MKYK üyeleri arasından belirlenecek MYK’da aynı ölçüde değişimin olmayacağı görüşünde.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; Çok uzun zamandır parti MYK’sında yer alan bazı siyasetçilere yeniden görev verilmeyebileceği ifade edilirken 18 kişilik MYK’da en fazla 6-7 kişinin değişebileceği iddia ediliyor. Uzun zamandır konuşulan kabine değişimi için de kongre sonrasına işaret ediliyor. Kabinede de değişimin en fazla 3-4 bakanlıkla sınırlı kalabileceği kaydediliyor.

14 Mayıs 2023 seçimlerinde oluşan TBMM’nin geçen 1.5 yılında 31 milletvekilinin partisiyle yollarının ayrıldığını yazmıştık. Bu milletvekillerinden 15’i başka partilere katıldı, 15 bağımsız milletvekilinin bazıları için de AK Parti’ye katılacaklarına dair sürekli yeni iddialar gündeme getiriliyor. Hatta bazı DEVA Partisi ve Gelecek Partisi milletvekillerinin de istifa ederek AK Parti’ye katılabileceği konuşuluyor.

Muhalefet partisi temsilcilerine göre AK Parti bu “transfer süreci”ni stratejik olarak planlıyor ve bilinçli olarak da zamana yayıyor. Bir parti kurmayı, “AK Parti tek tek vekil alarak seçmenin muhalefete olan inancını ve güvenini sarsmaya çalışıyor. Önümüzdeki günlerde de bunları görmeye devam edeceğiz” diyor.

Paylaşın

“4 Milletvekili 20 Belediye Başkanı AK Parti’ye Katılacak” İddiası

4 milletvekili ile 20 belediye başkanının AK Parti’ye katılacağı iddia edildi. Katılımların AK Parti grup toplantılarında ya da 23 Şubat 2025’te yapılacak büyük kongrede toplu bir şekilde olabileceği öne sürüldü.

İYİ Partili milletvekilleri Dursun Ataş, Seyithan İzsiz, Ersagun Yücel, İdris Nebi Hatipoğlu, Yeniden Refah Partili Suat Pamukçu Gelecek Partisi’nden Nedim Yamalı ile 13 belediye başkanı farklı tarihlerde partilerinden istifa edere AK Parti’ye geçmişti.

İktidara yakın Türkiye gazetesinde yer alan habere göre; AK Parti’ye diğer partilerden yeni transferler söz konusu. Bu kapsamda 4 milletvekili ile 20 il/ilçe belediye başkanının AK Parti’ye katılması gündemde. AK Parti’ye transferlerin İYİ Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nden olması bekleniyor.

Katılımların AK Parti grup toplantılarında ya da 23 Şubat 2025’te yapılacak büyük kongrede toplu bir şekilde olabileceği kaydediliyor. Haberde ismi verilmeyen AK Parti kaynaklarının “partiye yönelik yoğun ilgi bulunuyor” açıklamalarına da yer verildi.

İYİ Partili milletvekilleri Dursun Ataş, Seyithan İzsiz, Ersagun Yücel, İdris Nebi Hatipoğlu, Yeniden Refah Partili Suat Pamukçu Gelecek Partisi’nden Nedim Yamalı ile 13 belediye başkanı farklı tarihlerde partilerinden istifa edere AK Parti’ye geçmişti.

Paylaşın

Özel’in “Savaş İlanı” Sözlerine Erdoğan’dan Dikkat Çeken Yanıt

CHP Lideri Özgür Özel’in “savaş ilanı” sözlerine yanıt veren Erdoğan, “Para kuleleri, şişirilmiş konser faturaları ve ihale yolsuzlukları dışında ‘işte bizim eserimiz’ diye gösterebilecekleri hiçbir icraatları yok. Şimdi de çıkmışlar ‘savaş ilanı’ndan söz ediyorlar” dedi ve ekledi:

“Bir de ‘Biz bilmiyoruz, sen nasıl biliyorsun?’ diyorlar. Sayın Özel’e buradan soruyorum; Allah aşkına, sen neyi biliyorsun da bunları bileceksin? Neyi takip ediyorsun da bunları takip edeceksin? Esenyurt’u mu, Beşiktaş Belediyesini mi takip ediyorsun? Oralarda olan şu son gelişmelerden hala haberin yoksa sen artık bu görevi bırak, herhalde birileri de gelip zaten elinden bu görevi alacaklar.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Adana Olağan İl Kongresi’nde konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle: “Mersin sadece şehirlerden bir şehir değildir. Mersin bu ülkenin huzurunun güvencesidir. Mersin birlikte yaşama kültürümüzün sembolüdür. Yörük çadırlarının üstünde tüten duman sönmedikçe devletimiz, milletimiz istikbale güvenle bakmaya devam edecektir.

Mersin sinesine gelen hiç kimseyi Yörük diyerek küçümsememiş, Kürt diyerek ötekileştirmemiştir. Mersin’in bu göz alıcı tablosuna kimse halel getiremez. Bu şehir dünyaya kardeşlik hukuku dersi veriyor, vermeye de devam edecek.

Bereketli toprakları ile tüm insanlığı beslemeye devam edecek. Muhteşem potansiyeli ile Mersin Türkiye Yüzyılı ile adından daha çok söz ettirecek. Mersin’deki bu güzel iklimi bozmayı kimse başaramayacak. Mersin’in nereden nereye geldiğini akıl vicdan sahibi herkes kabul edecektir. Hiçbir siyasi hesap Mersin’deki kardeşlik kültürünü bozamaz.

Bugüne kadarki seçim sonuçlarının sebeplerini Mersinlilerde değil, kendimizde arıyoruz. Suç varsa, yanlış varsa bizim. Daha çok emek vermemiz, ter dökmemiz gerekiyor. Kongremiz böyle bir dönemin, yeni bir atılımın miladı olacak.

Ülkemizin ilk 80 yılına asırların yorgunluğuyla, 1. Dünya Savaşı’nın yükü altında kalan Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişin sancıları damga vurmuştur. Tek parti faşizminin, milletimizin inancına, tarihine, kültürüne yönelik politikalarının ağır bedellerini ödedik. Bu tahribatın önü, rahmetli Menderesle birlikte başlayan bir demokrasi hamlesiyle kesilmeye çalışıldı. Ama Türkiye’nin büyümesini kendi ayakları üzerine dikilmesini istemeyen emperyalistler de boş durmadı. Ülkemizi darbeler, ekonomik çöküşlerle dolu bir döneme soktular.

Merhum Özal’a neler yapıldığını hiçbir zaman unutmadık. İşte 80 yıllık bu sancılı sürecin ardından AK Parti adeta bir Anadolu ihtilali ile iktidara geldi. Bu devrim öyle kolay gerçekleşmedi. Güç odakları, AK Parti öncülüğündeki Anadolu ihtilaline karşı büyük bir direnç gösterdi. Hukukun ayaklar altına alındığı cumhurbaşkanlığı seçimi krizlerine kadar nice senaryolar devreye alındı. Envai çeşit cinayet şebekesini harekete geçirdiler.

Terör örgütlerini silah bıraktırarak Suriye üzerinden yeni senaryolar uygulanmasına izin vermeyeceğiz. YPG sorununu kökten çözeceğiz. Ya silah bırakacaklar ya da bertaraf olacaklar. Avrupalılar önce kendi meselelerini çözsünler. Ondan sonra bölgemize nizam vermeye kalksınlar. Yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Bölgenin geleceğini bu toprakların kadim halkarı belirleyecek.

Milletimizin güçlü desteği AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak mesuliyetimizi artırmaktadır. Daha fazla çalışmak, tüm engelleri tek tek kaldırmak zorundayız. Suriye’deki rejimin yıkılması, yeni yönetimin iş başına gelmesi Mersin’e etkisi olacaktır. Burası halen 183 binin üzerinde Suriyeli muhaciri misafir eden ensar ruhlu bir şehirdir. Ülkelerindeki evlerini, işlerini yeniden ayağa kaldıracak Suriyeli kardeşlerimizden bir kısmı şüphesiz vatanlarına geri dönecek. Suriye toparlandıkça inşallah ülkemizle birlikte muhacirler dönüş yoluna girecektir. Kalanlara kapımız da gönlümüz de daima açık olacaktır.

100 yıllık oyun bozuluyor. Yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Bölgenin kaderini bu bölgenin hakları belirleyecek. Kimse bunun önüne geçemeyecek. Avrupalılar önce kendi meselelerini çözsünler. Ondan sonra bölgemize nizam vermeye kalksınlar. Bölücü örgüt elebaşının çağrısını yerine getirirse kazanan tüm Türkiye olacaktır. Eğer çağrıya uymazlarsa operasyonlarla meseleyi çözeriz. Biz bu meselenin tarihe karışmasından yanayız.”

“YPG terör örgütüne karşı en küçük bir müsamahamız yok”

Erdoğan, partisinin Servet Tazegül Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen Mersin 8. Olağan İl Kongresi’nde de konuştu. Erdoğan, özetle şöyle konuştu: “Mersin bugün bir başka. Maşallah bambaşka. 2028’e hazır mısınız? Birilerine 2028’te ders vermeye var mısınız? Bugüne kadarki seçim sonuçlarının sebeplerini Mersinlide değil, kendimizde arıyoruz. Suç varsa bizim, yanlış varsa bizim. Ama bunu hep beraber telafi edeceğiz. Demek ki daha çok çalışmamız, daha çok gönüle girmemiz, daha çok emek vermemiz, ter dökmemiz gerekiyor.

Muhalefetin gönüllü figüranlığını yaptığı Türkiye’ye diz çöktürme senaryolarının tekmili birden üzerimize boca edildi. Hani Mehmet Akif Çanakkale Savaşı’nı anlatırken diyor ya, ‘Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk. Sade bir hadise var ortada vahşetler denk.’ Bizim de istikbalimize ve istiklalimize yönelen saldırılar rengarenkti. Sadece sinsi niyetleri ortaktı. Hamdolsun, milletimizle kafa kafaya, kol kola, kalp kalbe verip bu alçak hesapları hep birlikte boşa çıkardık.

Mersin’in beşeri zenginliği ülkesi ve bölgesindeki her gelişmeyle yakından ilgilenmesini mecburi kılıyor. Mesela, Suriye’deki 61 yıllık Baas rejiminin yıkılması ve ülkede kuşatıcı yeni bir yönetimin iş başına gelmesinin Mersin’e etkisi olacaktır. Çünkü burası halen 183 binin üzerinden geçici koruma statüsündeki Suriyeli muhaciri misafir eden ensar ruhlu bir şehirdir.

Ülkelerindeki evlerini, işlerini yeniden ayağa kaldıracak Suriyeli kardeşlerimizden bir kısmı şüphesiz vatanlarına geri dönecektir. Suriye toparlandıkça zulmün ve yıkımın izleri silindikçe inşallah ülkemizle birlikte tüm dünyadan muhacirler dönüş yoluna girecektir. Ama hep söylediğimiz gibi kalanlara kapımız da gönlümüz de daima açık olacaktır.

Biz zalimler gibi kimseyi zorla yerinden etmeyiz. Kimsenin hayatını keyfi yerine zindana çevirmeyiz. Kendini bilmez üç-beş ırkçı fanatiğin Türkiye Suriye dayanışmasına gölge düşürmesine göz yummayacağız. Suriye’nin toprak bütünlüğünü, sosyal barışını, imarını sağlamaya yönelik her gayrete destek vereceğiz. Görüyoruz ki Türkiye’ye özellikle büyük bir güven ve teveccüh söz konusu.

Bu ülkenin topraklarını işgal eden terör örgütlerini ya silah bıraktırarak ya bertaraf ederek Suriye üzerinde yeni senaryolar uygulanmasının önüne geçmekte kararlıyız. Bilhassa, ülkenin üçte birini işgal altında tutan YPG terör örgütüne karşı en küçük bir müsamahamız yok. Yakında bu meseleyi kökten çözerek adımları atmaya başlayacağız. Örgütün çok güvendiği güçlerin bölgedeki çıkarları ve hesapları değiştiği için gölgesine sığınarak küstahlaşacakları kimseyi bulamayacaklar.

Avrupa’da yükselen seslere ise aldırış etmiyoruz. Avrupalılar önce kendi meselelerini çözsünler. Ondan sonra gelip bölgemize nizam vermeye kalksınlar. Böl, parçala, yönet politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Kim ne derse desin 100 yıllık oyun bozuluyor. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgarı esiyor. Kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor.

Artık bölgenin geleceğini bu toprakları kadim halkları belirleyecek. Doğal kaynaklar üzerindeki her türlü tasarruf da bölgenin asıl sahiplerinin uhdesinde olacak. Allah’ın izniyle kimse bunun  önüne geçemeyecek. İşte 2-3 gün önce biliyorsunuz, Suriye’nin Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı birlikte ziyaretime geldiler. Benden sonra Dışişleri Bakanımla, Savunma Bakanımla, İstihbarat Başkanımızla ayrıca toplantılar yaptılar. Çünkü şimdi hazırlığımız Suriye’nin geleceğine.

Bu yeni dönem Mersin’in önünde de büyük fırsat pencereleri açacaktır. Şehrimizin şimdiden buna kendini hazırlaması gerekiyor. Aynı şekilde Gazze’de ateşkesle sağlanmaya çalışılan barış da bölgenin siyasi ve sosyal atmosferini değiştirecektir. Gazze örneği zulüm ile abat olunamayacağının çarpıcı bir ispatıdır.

İsrail’in Gazze’de ve diğer şehirlerde uyguladığı zulümle dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Musevilere de zarar vermiştir. Çünkü İsrail’in yaptığı kadın, çocuk, masum katliamlarından sonra artık hiç kimse bu topluma İkinci Dünya Savaşı’nda maruz kaldıkları soykırımın getirdiği mahcubiyet duygusuyla bakamayacaktır.

Herkesin zihninde İsrail’in fırsatını bulduğunda kendi mensuplarından başka tüm insanları katledebileceği düşüncesi yer etmiştir. Nitekim fanatik siyonistler bu düşünceyi destekleyecek görüşlerini dini ve ideolojik argümanlarla pervasızca dile getirmekten çekinmiyor. En çok hedef aldıkları ülkenin Türkiye, toplumun da Türk milleti olması bizim bu zulme karşı sesini en çok yükselten devlet ve millet olmamızdan kaynaklanıyor.

Mersin’i yakından ilgilendiren bir diğer gelişme terör örgütü PKK’nın feshedilmesini, silahlarının teslim edilmesini ve militanlarının dağıtılmasını hedefleyen gayretlerdir. Cumhur İttifakı ortağımız sayın Bahçeli’nin konuyu gündeme getirmesiyle başlayan gelişmeler nihai aşamasına yaklaşmaktadır. Bölücü örgüt, şayet elebaşının çağrısını dinleyip gereğini yerine getirirse siyasi uzantısı da üzerine düşenleri yaparsa bunun kazananı 81 vilayeti ve 85 milyon ferdiyle tüm Türkiye olacaktır.

Eğer örgüt çağrıya uymayı reddeder, siyasi uzantısı da ipe un sermeye kalkarsa biz zaten başarıyla yürüttüğümüz operasyonlarımızla meseleyi kendi mecrasında çözeriz. Tercihimiz ülkemizin 40 yılına, on binlerce canına, yüzlerce milyar dolar kaynağının heba olmasına yol açan bu meselenin suhuletle, samimiyetle, kalıcı ve kati bir şekilde tarihe karışmasından yanadır.

Bununla birlikte merhum Akif’in ‘Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum’ mısralarındaki mesajını da kimse unutmasın. Bölücü terör belası öyle veya böyle bertaraf edilecektir. Elbette kahraman şehitlerimizin her türlü hesabı üzerinedir. Herkesin takip ettiği üzere tüm çalışmalar şehitlerimizin aziz hatıralarına, şehit yakınları ve gazilerimizin hassasiyetlerine en küçük bir halel getirmeyecek şekilde yürütülmektedir.

Buradan tekrar hatırlatmak isterim ki, gerek ülke içinde gerek bölgemizde gerekse dünyada attığımız her adımın bir gayesi vardır. Bu da ülkemizin Türkiye Yüzyılı’na, geçmişin tüm sorunlarından arınmış, yüklerinden kurtulmuş, mevcut imkanlarını en üst düzeyde kullanan hedeflerine kararlılıkla yürüyen bir devlet olarak girmesidir.

Artık yeni hayaller kurma, yeni projeleri hayata geçirme, yeni şeyler söyleme, yeni adımlar atma vaktinin geldiğine inanıyoruz. Biz bölgede istikrar istiyoruz, güvenlik istiyoruz, huzur ve refah istiyoruz. Biz Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber kazanalım, hep beraber kalkınalım istiyoruz.

Bizimle bu yolda yürüyecek herkese kollarımız da kapımız da yüreğimiz de açıktır. Zihinlerinin gerisinde başka hesaplar olanlar da hiç kusura bakmasınlar artık kimseye bunları yutturamazlar, kimseyi kandıramazlar, kimsenin zihnini ve kalbini bulandıramazlar. Dünya düzeni siyasi ve ekonomik olarak yeniden kurulurken Türkiye’yi bunun dışında tutmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.”

Paylaşın

Erdoğan’dan “Barış Süreci” Açıklaması: Kayda Değer Mesafe Alındı

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Abdullah Öcalan” çağrısı sonrası başlayan sürece ilişkin konuşan Erdoğan, “40 yılı aşkın süredir büyük can kayıplarına ve maddi bedellere mal olan terör belasının defedilmesine yönelik adımlar atılıyor. Sayın Bahçeli’nin aldığı inisiyatifle başlayan bu çalışmalarda geçtiğimiz hafta kayda değer bir mesafe alındı” dedi ve ekledi:

“Meclis’te çok geniş bir mutabakat ve anlayış birliği oluştu. Attığımız her adımda şehitlerimizin aziz hatıralarını, şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin hassasiyetini mutlaka gözetiyoruz. Cumhur İttifakı’nın tek bir gayesi vardır; ülkemizin 40 yıllık hafızasında çok acı hatıraları olan bir dönemi sona erdirerek terörsüz Türkiye döneminin kapılarını aralamaktır. Sadece buna odaklandık, kilitlendik. Bunun dışında gizli açık hiçbir hesabımız, pazarlığımız, niyetimiz yoktur. Herkesin sunacağı katkıyla inşallah bu hedefimize er veya geç ulaşacağız.”

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadir Has Spor Salonu’nda düzenlenen partisinin Kayseri 8. Olağan İl Kongresi’nde konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

Muhalefetin artık eğlence malzemesi haline gelen içler acısı durumunu inanıyorum ki sizler de takip ediyorsunuz. Ne yöneticilerinde bir ciddiyet var ne de Türkiye’nin ana muhalefet partisi olmanın gerektirdiği olgunluk var. Ciddiyetsizlik almış başını gidiyor. Siyaset mi yapıyorlar oyun mu oynuyorlar belli değil. Hadi ülke ve bölgeye dair meselelerde fikriniz yok, bari komiklik yaparak milleti kendinize güldürmeyin. Bari yüzünü ülkemize çevirmiş milyonlarca dostumuzun, kardeşimizin, soydaşımızın umutlarını kırmayın. Bari Türk siyasetinin kalitesini düşürmeyin. Bari ülkenin meselelerinin çözümüne katkı veremiyorsunuz, en azından iktidarımıza ve ittifakımıza gölge etmeyin.

Buradan ana muhalefet partisine şunu tavsiye ediyorum: Bölgemizde bunca sorun varken, dünyada kritik gelişmeler yaşanırken, küresel siyasette kartlar yeniden karılırken yani milletimizin gelecek çeyrek asrı, yarım asrı belirlenirken boş işlerle, malayani işlerle, artık komik bile olmayan projelerle uğraşmayı bırakın. Ey ana muhalefet, titreyin ve kendinize gelin.

Ülkemizin 911 kilometre sınırı paylaştığı, binlerce yıllık tarihi ve beşeri ilişkilerimizin olduğu Suriye’de, 8 Aralık itibariyle yeni döneme girildi. Birileri yıllarca bize ‘Suriye’den size ne’ dediler. Sanki sınır komşumuz değilmiş gibi ‘Türkiye’nin Suriye’de ne işi var’ dediler. ‘Orta Doğu bataklığı’ ifadesiyle kimin penceresinden baktıklarını açıkça ortaya koydular. Bize getirdikleri eleştirilerin, suçlamaların hiçbirini binlerce kilometre öteden gelip Suriye’ye müdahale edenlere yapmadılar. ‘Amerika’nın, Avrupa’nın, Rusya’nın, İran’ın Suriye’de ne işi var?’ demediler.  Dünyanın dört bir yanından yabancı teröristler YPG saflarında Türkiye’yi tehdit ederken bırakın eleştirmeyi, utanmadan çıktılar ‘YPG bize mi saldıracak’ dediler. Kim dedi bunu, ana muhalefet. Benzer cümleleri Libya’daki, Karabağ’daki kardeşlerimizin yardımına koştuğumuzda da duyduk. Türkiye’nin ve kardeşlerimizin çıkarlarını savunmak yerine karşımıza dikilenlerin avukatlığını üstlendiler.

Dahası aynı ilkesiz yaklaşıma aylardır Gazze’de yaşanan insanlık trajedisine karşı sesimizi yükselttiğimizde eleştirilere maruz kaldık. Açık ve net söylüyorum; muhalefetin aktörleri emperyalistlerin kirli oyunlarında figüran olmayı, kendi milletlerin serdengeçtiliğine tercih etmişlerdir. Tarihin doğru tarafında yer alma cesaretini göstermemişlerdir. Tarih bizi Suriye konusunda da haklı çıkardı. 61 yıl boyunca halkına yapmadık zulmü bırakmayan Baas rejimi birkaç gün içinde yerle yeksan oldu. Şimdi katliamlarda parmağı olanlar tek tek hesap veriyor. Çocukları, bebekleri, sivilleri vahşice öldüren caniler, katiller hak ettikleri muameleyi görüyor. Suriye halkı kendi geleceğini kendisini belirleyeceği yeni bir yönetimin inşası yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Türkiye olarak amacımız Suriye’deki tüm terör örgütlerinin suhuletle veya zorla tasfiye edilmesini sağlamaktır. Böylece hem kendi güvenliğimiz hem de komşumuzun toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve iç barışı önündeki engelleri kaldırmayı hedefliyoruz. Suriye’de eli silahlı bölücü teröristler varlık gösterdiği sürece kendimizi emniyette hissedemeyiz. Yakın geçmişte DEAŞ tiyatrosuyla Suriye’yi ve bölgemizi cehenneme çevirenler yine aynı tezgahı kurmanın peşindeyse de inşallah bu defa başaramayacaklar. Ülke topraklarının üçte birini ve doğal kaynaklarının önemli kısmını işgal altına tutan YPG terör örgütü Suriye’nin güvenlik ve huzuru önündeki en büyük engeldir. Bu terör örgütü üzerinden bölgemizde tasarlanan senaryoların geçerliliği kalmamıştır. Başkalarının ajandalarına hizmet ederken son kullanım tarihi geçen her yapı gibi bu örgütün çöpe atılması yakındır.

“Suriyeli kardeşlerimizi yalnız bırakmamakta kararlıyız”

Orta Doğu’ya bataklık diyen çapsızları mahcup edecek şekilde bölgemizi medeniyetin merkezi haline getirecek atılımların öncülüğünü biz yapıyoruz, AK Parti yapıyor. Bölgemizin tamamında huzurun, barışın ve kardeşliğin hakim olması için mücadelemize hız vereceğiz. Önümüzdeki dönem bu doğrultuda çok önemli gelişmeleri hep birlikte yaşayarak göreceğiz. Suriyeli kardeşlerimizi yalnız bırakmamakta kararlıyız. Ülkemizdeki Suriyeli muhacirlerden kendi evlerine gönüllü ve onurlu olarak dönmek isteyenlere gerekli kolaylıkları göstereceğiz.

40 yılı aşkın süredir büyük can kayıplarına ve maddi bedellere mal olan terör belasının defedilmesine yönelik adımlar atılıyor. Sayın Bahçeli’nin aldığı inisiyatifle başlayan bu çalışmalarda geçtiğimiz hafta kayda değer bir mesafe alındı. Meclis’te çok geniş bir mutabakat ve anlayış birliği oluştu. Attığımız her adımda şehitlerimizin aziz hatıralarını, şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin hassasiyetini mutlaka gözetiyoruz. Cumhur İttifakı’nın tek bir gayesi vardır; ülkemizin 40 yıllık hafızasında çok acı hatıraları olan bir dönemi sona erdirerek terörsüz Türkiye döneminin kapılarını aralamaktır. Sadece buna odaklandık, kilitlendik. Bunun dışında gizli açık hiçbir hesabımız, pazarlığımız, niyetimiz yoktur. Herkesin sunacağı katkıyla inşallah bu hedefimize er veya geç ulaşacağız.

Son dönemde artan yalan, çarpıtılmış buram buram provokasyon tüten açıklamaların gayesi mevcut iklimi dinamitlemektir. Güya haber, açıklama, magazinel kulis bilgileriyle art niyetli ve alçakça bir oyun oynanmaktadır. İstismar zeminini kaybedecek olanlar her türlü ahlaksızlığı sergiliyor. Biz bu oyunu ve sahiplerini gayet iyi biliyoruz. Allah’ın izniyle bu tuzaklara düşmeyeceğiz. Şayet örgüt silah bırakır, kadrolarını dağıtır, siyasi yapıda gerçek bir Türkiye partisi gibi davranmaya başlarsa bunun kazananı 85 milyonun tamamı olacaktır.

Çağrımıza kulak asmaz, bunca yıldır olduğu gibi emperyalistler adına tetikçilik yapmaya devam ederlerse kendileri bilir. Bölücü örgütü son militanına kadar yok edecek imkanımız, kararlılığımız mevcuttur. Bu iş bizim açımızdan sadece vakit ve planlama meselesidir. Bunu daha önce yaptık, yine yapmaktan çekinmeyiz. Bölge üzerinde hesabı olan güçleri ikna veya icbar edecek irade ve araçlara da sahibiz. Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını herkes gördü. Ya o silahlar gönüllü olarak bırakılacak ya da cebren bıraktırılacak. Türkiye Yüzyılı’nda ne teröre ne de bununla bağlantılı acılara asla yer olmadığını bir şekilde göstereceğiz.”

Paylaşın

Erdoğan, CHP’yi Hedef Aldı: Hoşunuza Gitmese De Hukuk İşleyecek

Partisinin Konya 8. Olağan İl Kongresi’nde konuşan Erdoğan, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın tutuklanması üzerinden CHP’yi hedef alarak, “Yargıyı baskı altına alarak netice elde edemezsiniz” dedi ve ekledi:

“Savcıları tehdit edecek yargıya parmak sallayarak mahkemelerin görevini yapmasına engel olarak hiçbir netice elde edemezsiniz. Günümüz Türkiye’sinde siz dahil hiç kimsenin kanunları hiçe sayma, yok sayma, göz göre göre çiğneme hakkı yoktur. Hoşunuza gitmese de hukuk işleyecek siz de saygı göstereceksiniz.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Konya 8. Olağan İl Kongresi’nde konuştu. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Konya yaprakları dökülmeyen bir ağaçtır. Herkese kucak açan bir şefkat yuvası olan Konya gönüllerin buluştuğu bir başkenttir. Kongremizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Sizlerin şahsında Konya’nın tüm ilçelerindeki vatandaşlarıma selamlarımı gönderiyorum. Bu şehrin bizim gönlümüzde ayrı bir yeri oldu.

“Muhalefetin içler acısı hali…”

Muhalefetin içler acısı hali bizi asla rehavete sürüklememelidir. AK Parti girdiği her mücadeleyi başarıya ulaştıran bir siyasi teşekküldür. Yeni vitrinle önümüzdeki döneme hazırlanacağız. Şimdi hedefimiz Türkiye Yüzyılı’nın inşasıdır.

İçeride ve dışarıda elde edeceğimiz başarılar sayesinde bizden sonraki nesillere güçlü bir Türkiye mirası bırakacağız. En büyük vizyonları kırmızı kart göstermek olanlara anlatmak mümkün değildir.

Yargıyı baskı altına alarak netice elde edemezsiniz. Savcıları tehdit edecek yargıya parmak sallayarak mahkemelerin görevini yapmasına engel olarak hiçbir netice elde edemezsiniz. Günümüz Türkiye’sinde siz dahil hiç kimsenin kanunları hiçe sayma, yok sayma, göz göre göre çiğneme hakkı yoktur. Hoşunuza gitmese de hukuk işleyecek siz de saygı göstereceksiniz. Sayın Özel, siz dahil kimsenin kanunları çiğneme hakkı yok.

Onlar da çok iyi biliyorlar ki daha turpların büyükleri heybede. Telaşlarının sebebi bu. Korkarım birkaç yıla kadar bunların hiçbirinin sokağa çıkıp milletin yüzüne bakacak halleri kalmayacak. Suriyeli muhacirlere her türlü hakareti ettiler. 14-28 Mayıs seçimlerinde nefret siyasetinin dibini buldular.

Esenyurt ve Beşiktaş’ı gördük ne haldeler. Milletin dertlerine sıkıntılarına beklentilerine kafa yormak yerine laf kalabalığıyla günlerini gün ediyorlar. Çünkü bunlar çalışmayı sevmiyorlar. Bunlarda vicdan olmadığı gibi kızarmasını bilen bir yüz de yok. Şimdi çıkmışlar mahcubiyet duymadan akıl veriyorlar. Rol kapmaya çalışıyorlar. Siyaset üretemediklerini kendileri gibi seçmenleri de görüyor. CHP’ye oy veren vatandaşlarımızın partilerinin ve yöneticilerinin durumuna bakıp iç geçirdiklerini görüyoruz.

Enflasyon düştükçe bundan sonra yapacağımız ücret artışları daha etkili ve kalıcı hale gelecektir. Milletimizden biraz daha sabırlı olmalarını istiyoruz. Çoğu gitti azı kaldı. “

Paylaşın

“Barış Süreci” Erdoğan İçin Bir Zorunluluk Mu?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Abdullah Öcalan” çağrısı sonrası DEM Parti milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, 28 Aralık’ta İmralı’da Öcalan ile görüştü.

Kurtuluş Aladağ / Öcalan, Buldan ve Önder ile gönderdiği mesajda, Kürt – Türk kardeşliğini güçlendirmenin “tarihi bir sorumluluk” olduğunu belirterek, barışın inşasına katkıda bulunmaya hazır olduğunu dile getirdi. Öcalan, mesajında ayrıca, “gerekli olumlu adımları atmaya hazır ” olduğunu da vurguladı.

Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder ve yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ten oluşan DEM Parti İmralı heyeti, yılbaşından sonra siyasi partilerle temaslara başladı.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile görüşen DEM Parti İmralı heyeti, daha sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret etti. DEM Parti heyeti, AK Parti, CHP, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Yeniden Refah partisine ziyaretler gerçekleştirdi.

DEM Parti İmralı heyeti, ardından eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı ziyaret etti. Demirtaş, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, Abdullah Öcalan’a desteğini ifade etti, süreci ise “Demokratikleşme, barış ve kardeşlik” süreci olarak tanımladı.

Yüksekdağ ise, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, “Ülkemiz ve bölgemiz açısından hayati bir dönemden geçiyoruz. Halklarımızın barış, adalet ve demokrasiye her zamankinden çok ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bahçeli’nin çağrısı sonrası başlayan süreci “tarihi bir fırsat” olarak değerlendirdi. Erdoğan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada ”Terör belasını bitirmek için ülkemizin önüne yeni bir fırsat penceresi açılmıştır” dedi.

Erdoğan’ın adı konulmamış süreci “tarihi bir fırsat olarak” değerlendirmesi, iç ve dış dinamikler tarafından şekillendiriliyor.

İç dinamiklere bakarsak; Erdoğan, erken seçim yapılmadığı sürece cumhurbaşkanlığı için aday olamıyor, bu da Erdoğan’ı aday olabilmesi için siyasi bir tercih yapma noktasına getiriyor.

Bu nedenle, parlamentodaki üçüncü büyük parti olan Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) desteğini almak, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını uzatacak anayasa değişikliklerini geçirmesi için hayati önem taşıyor.

Dış dinamiklere bakarsak; Baas rejiminin çökmesi sonrası Suriye’de oluşan belirsizlik. Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO), Suriye – Türkiye sınırında bir çok bölgeyi kontrol ediyor.

ABD’nin desteklediği ve ana omurgasını Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Suriye’nin kuzeydoğusunda kontrolü elinde bulunduruyor.

Böyle bir ortamda, Erdoğan’ın Suriye’nin geneli ve ülkenin kuzeydoğusuna yönelik yaklaşımı, sadece Suriye’nin etnik veya mezhepsel hatlar arasında parçalanıp parçalanmayacağını değil, Türkiye iç siyasetinin de geleceğini belirleyecek.

Erdoğan, Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan ve “barış, kardeşlik, terörsüz Türkiye” gibi terimlerle anılan sürece, farklı politik gelişmeler yaşanmaz ise, isteksiz evet demiş gibi gözüküyor.

Çözüm Süreci: Çözüm süreci, Türkiye’de 2013-2015 yılları arasında başlayan müzakereleri ifade ediyor. Bu süreç, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla başlatılmıştı.

Sürecin temel unsurları arasında, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. PKK lideri Abdullah Öcalan, bu müzakerelerde kilit bir figür olarak rol almıştı.

Ancak 2015’te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci fiilen sona ermişti. Bu dönem, Türkiye’deki siyasi dinamiklerde önemli değişimlere neden olmuştu.

28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere ve Fransa gibi pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor.

PKK lideri Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.

Paylaşın

Erdoğan’dan “Enflasyon” Açıklaması: Sabır

Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, “En büyük baş ağrımız enflasyonla ilgili artık düşüşün başladığını görüyoruz. Dezenflasyon süreci devam ediyor. Biraz daha sabredecek hep birlikte kazanacağız. 2025’te enflasyon hedeflerini tutturma konusunda kararlıyız” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Kıymetli misafirler sizleri en kalbi duygularımla hürmetle selametle selamlıyorum. Tüm vatandaşlarıma sizlerin vasıtasıyla selamlarımı gönderiyorum. Toplantımızın ülkemiz, milletimiz ve partimiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum. Tüm misafirlerimize hoş geldin derken, heyecanlarından ve sevdalarından dolayı her birinize teşekkür ediyorum.

Merhum Ferdi Tayfur kalbi ülkesi ve milleti için çarpan bir sanatçıydı. Vefatı hepimizi üzdü. Ailesine tekrar başsağlığı diliyorum. Ahmet İyimaya kardeşimizi de buradan rahmetle anıyorum. Camiamıza ve ailesine başsağlığı diliyorum.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımız her yıl ocak ayının ilk haftasında siyasi partilerle ilgili verileri açıklıyor. AK Parti, 168 siyasi parti arasında 11 milyon 135 bin 306 üye sayısı ile zirvedeki yerini koruyor. Bizden sonra ana muhalefet partisine attığımız fark 9 buçuk milyon üyedir. Üye sayısı itibariyle Türkiye’nin en büyük ailesiyiz. Böyle bir ailenin ferdi böyle bir hareketin neferi olmakla iftihar ediyorum, Rabbime de sonsuz hamd ediyorum. Buradan bir kez daha AK Parti’ye gönül veren 11 milyon 135 bin 306 üyemizin her birine tek tek teşekkür ediyorum.

Milletin rotasından hiç ayrılmadık. Hiçbir ayrım gözetmeden bütün vatandaşlarımıza kalbimizin kapılarını açtık. Elbette bu gönül bağını kıskananlar oluyor. Rabbim nazarlardan saklasın, birliğimizi daim etsin diyorum.

81 il kongremizden 56 tanesini demokrasi şöleni havasında gerçekleştirdik. Bu haftaki ilk kongreleri ile birlikte bu sayı 63’e çıkacak. Büyük kongremiz öncekiler gibi Türk siyasetine yine damga vuracak. İnşallah 2028’e giden sürecin işaret fişeği olacaktır. Yılın ilk günlerinde ekonomi ile ilgili de güzel haberler aldı. İhracatımız yüzde 2 buçuk oranında artış gösterdi. Savunma ihracatımız 7 milyar 154 milyon dolar seviyesine çıktı. Son 1 yılda 986 bin kişilik istihdam oluşturduk.

Enflasyonla mücadeleye verdiğimiz önemli her fırsatta vurguluyoruz. En büyük baş ağrımız enflasyonla ilgili artık düşüşün başladığını görüyoruz. Dezenflasyon süreci devam ediyor. Biraz daha sabredecek hep birlikte kazanacağız. 2025’te enflasyon hedeflerini tutturma konusunda kararlıyız. Günü kurtarmak için değil geleceği güvence altına almak için çalışıyoruz.

Suriyeli kardeşlerimiz 13 yıl boyunca halkını bombalayan Baas rejiminden artık kurtulmuştur. Suriye halkı hasretini çektiği özgürlüğe kavuşmuştur. Suriye meselesinden öyle siyaseten ahlak dışı cümleler kurdular ki bugün konuşmaya yüzleri dahi yok.

“Esed sözünü tutmadı”

Neymiş kırmızı kart gösterecekmiş. Ya sen o işlerden anlamazsın. O iş bizim işimiz. Zaman zaman bize Suriye’nin adresini gösterdi oraya gidelim diye. Ya siz adresini bilmezken biz Suriye’deydik. Suriye’de olaylar başladıktan sonra devrik Suriye Devlet Başkanı Esed ile birkaç kez görüştüm. Bize reform yapacağını söyledi ama sözünü tutmadı. Olayları kanlı yöntemlerle bastırma yoluna gitti.

Türkiye’nin sınırlarının korumak için gelişmelere müdahil olması kaçınılmaz hale gelmişti. Amerika’nın, bölgesel aktörlerin Suriye’de ne işi var demediler. 13 yıl bir kere dahi olsun mazlumun yanında yer almadılar. Türkiye’nin Suriye’de ne işi var diyerek haksız bir şekilde ciddiyetten uzak bir şekilde eleştirdiler. Suriye’yi kan deryasına çeviren Esed’e toz kondurmadılar. Kitlesel kıyımlar yapılırken seslerini çıkarmadılar. Bebekler ölürken çocuklar katledilirken sustular. Türkmen kovulurken sustular. Bize saldırıp Esed zulmüne ses etmediler.

Daha düne kadar Suriye’de ne işimiz var diyen siz değil miydiniz? Zalim gidince mi aydınlandınız. Soruyorum size bebekler ölürken neredeydiniz. Kimyasal silah kullanılırken neredeydiniz. 13 boyunca neden sustuğunuzu şimdi neden konuştuğunuzu gayet iyi biliyorum. Ülkemizin hasımlarının yanındalar. Meseleye dün olduğu gibi bugün de ideolojinin penceresinden bakıyorlar.”

Paylaşın

Kabinede Revizyon İddiası: 5 Bakan Değişecek

2024 yılında yapılan ve AK Parti’nin ikinci parti konumuna gerilediği yerel seçimlerin ardından sık sık gündeme gelen kabine revizyonu iddiaları, AK Parti’nin 8. Olağan Kongresi öncesi tekrar gündemde.

İddiaya göre; Hazine ve Maliye Bakanı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, Dışişleri Bakanı, Sağlık Bakanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı değişecek.

AK Parti’nin 8. Olağan Kongresi’nin mayıs ayında yapılması planlanırken kongre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla 23 Şubat’a çekildi. Kongre için geri sayım başlarken, hazırlıklar da hız kazandı. Yerel seçimlerin ardından AK Parti’de başlayan değişim tartışmalarının, kongrenin ana gündemi olması bekleniyor. Bu kapsamda kongrede parti tüzüğü güncellenecek.

Cumhuriyet’ten Merve Kılıç‘ın ulaştığı parti kaynakları, bu hafta parti tüzüğünü gözden geçirmek amacıyla Merkez Yönetim Kurulu (MYK) içinden 3 kişilik mini bir ekip oluşturulacağını kaydediyor.

Oluşturulacak Tüzük Komisyonu’nun kongre öncesinde tüzük değişikliklerinin karara bağlanması bekleniyor. Tüzükte yapılacak değişikliklerin yanı sıra hem parti yönetimi hem de kabinede ciddi değişiklikler yapılacağı ifade ediliyor. “Söylem birliği oluşturma” vurgusu yapan AK Partili kurmaylar, kongrede genel başkan milletvekillerinden bazılarının değişebileceğine işaret ediyor.

Milletvekili olan bazı genel başka yardımcılarının genel merkezden Meclis’e kaydırılabileceği ve uzun süredir partide aktif olan isimlerin de dinlendirilebileceği belirtiliyor. Ayrıca kabinede de dikkat çeken değişiklikler bekleniyor. Kabine değişikliğinin kongre günü yapılacağının altı çiziliyor.

Yapılacak değişikliğe göre 5 bakanın hedefte olduğu belirtiliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun değişmesi olası isimler arasında yer aldığı iddia ediliyor. Özellikle Şimşek ve Memişoğlu’na AKP tabanından şikayetin fazla olduğuna dikkat çekiliyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın değişeceği de Ankara kulislerinde konuşuluyor.

Meral Akşener rahatsızlığı

Eski İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı iddiaları ise kurmaylarca reddediliyor. İddiayı reddeden kurmaylar, Akşener’in söz konusu göreve getirilmesinin AK Parti tabanında rahatsızlık yaratacak olmasını gerekçe gösteriyor. Erdoğan, partide yapılacak ciddi değişikliklere ilişkin kongre öncesinde 5 grup halinde partisinin milletvekilleri ile bir araya geleceği belirtiliyor.

Partiye yeni katılımların olacağı da kulislerde konuşuluyor. Erdoğan’ın bu haftaki AK Parti Grup Toplantısı’nda İYİ Parti’den istifa eden Kürşad Zorlu ile DEVA Partisi’nden ayrılan Selma Aliye Kavaf’a rozetlerini takacağı iddia ediliyor. Zorlu’ya ise kabine değişikliğinde “bakanlık” verileceği öne sürülüyor.

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten “Süreç” Açıklaması: Müzakere Yok

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısı sonrası başlayan sürece ilişkin konuşan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın Devlet Bahçeli’ye dönük olarak son derece hadsiz yorumlarda bulunuluyor. Taviz söz konusu değildir” dedi ve ekledi:

“Ne milletimizin birliğinden ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerinden taviz söz konusu değildir. Burada iç cepheyi güçlendirme ve terörsüz Türkiye hedefinin dışında temelsiz birtakım iddialar hiçbir şekilde bu süreçle ilgili değildir. Terörü bitirmek için teröristlerle bir müzakere yoktur.”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK sonrasında gündemle ilgili açıklamalarda bulundu. Ömer Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle: “Kongre sürecine doğru gidiyoruz. Kongrelerimizdeki coşku vatandaşlarımızın sürece sahip çıkmasında memnuniyet duyuyoruz. Geçtiğimiz gün acı bir kaybımız oldu. Ahmet İyimaya ağabeyimizi kaybettik. Çok zor zamanlarda cumhurbaşkanımızın yol arkadaşı oldu.

Gerçekten çok büyük bir kayıp oldu. Ferdi Tayfur’u da kaybettik. Çok nitelikli bizim sokaklarımızdan çıkmış. İnsanımızla birlikte yol yürümüş bir sanatçımızdı. Allah’tan rahmet diliyoruz. 2024’ten 2025’e değişmeyen önceliğimiz deprem konusundaki hassasiyetimiz. Cumhurbaşkanımızın bize kapalı toplantılarda hatırlattığı en önemli husus depremin unutulmamasıdır.

Türkiye’nin içinde ve Sayın Bahçeli’nin ifade ettiği Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü bir şekilde destek verdiği ‘Terörsüz Türkiye’ çerçevesindeki ziyaretleri ve tartışmaları görüyorsunuz. Bu tartışmalarla ilgili doğru kavramların kullanılması gerekir. Sayın Bahçeli’nin Türkiye’yi terörsüz bir ülke hedefine ulaştırmak için koyduğu güçlü bir inisiyatif var. Sayın Cumhurbaşkanımız hem başbakanlığı döneminde hem de Cumhurbaşkanlığı döneminde çeşitli çalışmalara öncülük etti. Saatlerini harcadı. Bütün bu çerçevede aslında terör mekanizmasına başvuranların, en çok kullandığı argümanlardan biri siyasi yolun kapalı olduğu şeklindeydi.

Bu da terörün sebebi olamaz ama siyasi katılımın en verimli şekilde açıldığı dönemde de ivmesini yükselttiğini gördük. Bu tartışmaların sona erdirilmesi için büyük mesai harcandı. Kürt kardeşlerimizin bu meseleyle birlikte anılmasını emperyalist proje olarak gördük. Bu konuda en büyük iştahın Siyonistler tarafından olduğunu gördük. Kürt kardeşlerimiz onlara yüz vermediler doğru yerde durdular. Şimdi yanlış yerde duran terör örgütünün tutumuydu. Siyonistlerin 7 Ekimden beri tutumu bölge haritaların değişmesi yönündeydi.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Devlet Bahçeli’nin mesajları çok açıktır; hedef terörsüz Türkiye’ye ulaşmaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerinden herhangi bir taviz söz konusu değildir. Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın Devlet Bahçeli’ye dönük olarak son derece hadsiz yorumlarda bulunuluyor. Taviz söz konusu değildir. Ne milletimizin birliğinden ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerinden taviz söz konusu değildir. Burada iç cepheyi güçlendirme ve terörsüz Türkiye hedefinin dışında temelsiz birtakım iddialar hiçbir şekilde bu süreçle ilgili değildir.

Terörü bitirmek için teröristlerle bir müzakere yoktur. Bir çerçeve var ve bu çerçeve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel prensipleri çerçevesinde ortaya konulan çerçeve. Bugün gelinen noktada bölgedeki Kürt kardeşlerimizi emperyalist ve Siyonist projeler için lejyoner yapmaya çalışanlar var. Biz kardeşlik diyoruz. Cumhurbaşkanımızın o ilk zamanlarda Esad’ın reform yapma istediğinin gündemde olduğu zamanlarda Esad’a söylediği sözlerden bir tanesi ‘Suriye’deki Kürtleri eşit vatandaş olarak konumlandır’ şeklindeydi.

Şimdi mesele YPG ve PYD’ye geliyor. Esad rejiminin çökmesinden sonra Esad rejiminin türevi olarak kalmış tek yapı PYD, YPG yapısıdır. Bu çökmüş bir rejimin türevidir. Bulunduğu bölgelerde Kürtleri temsil etme kabiliyeti yoktur. Suriye’yi şu anda yönetenler ‘silahlı gruplar silahlarını bıraksın’ diyerek siyasi sistemin kurulmasında eşit unsurlar olsun dendiğinde, bu terör yapıların mantığı, Kürtleri yeni dönemin kazanımlarından mahrum bırakma şeklinde son derece yanlış tutumdur. Doğru olan oradaki örgütün kendisini feshetmesidir.

Orada Kürtleri temsil eden partiler olarak, başka partilerin içinde yer alarak Suriye’nin milli egemenliği ve toprak bütünlüğü içerisinde yollarına devam etmeliler. Bölgede herhangi etnik, mezhep unsuruna karşı dışlayıcı, onları haklarından mahrum etmeye çalışan yaklaşım olursa bunun karşısında Türkiye Cumhuriyeti’nde duracağından kimsenin kuşkusu olmasın. Bölgedeki Kürt kardeşlerimize dönük, hiçbir dışlayıcı yaklaşıma müsamaha ile yaklaşmayacağımızı bir kez daha belirtiyorum.

Suriye’ye Batı’lı ülkelerden ziyaret gerçekleşiyor. Bu ziyaretlerden memnuniyet duyuyoruz; fakat Türkiye’yi burayı yönlendirecek yapı kurmakla eleştirenlerin reel karşılığı yoktur. Türkiye ‘Suriye Suriyelilerindir’ temelinde ve egemenliğinin korunması temelinde biz kardeşçe şimdiye kadar nasıl Suriye halkının yanında olduysak bu yolculukta yol arkadaşlığı yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Biz bunları söylediğimiz zaman kendisine dış politika uzmanı olduğunu söyleyen birileri ‘Suriye ile niye bu kadar ilgileniyorsunuz?’ diyor. Suriye’de olup biten her şey Hatay’ı, Antep’i, Kilis’i ilgilendiriyor. Burada ortaya çıkacak istikrarsızlığın ülkemize maliyet üreteceği son derce önemli.

Burada patronaj kurmaya dönük herhangi yaklaşımımız yok. Tamamen kardeşlik çerçevesinde bir yol arkadaşlığıdır. Tabii ki Batılı ülkelerin de buraya gitmesi, Suriye’ye yardımcı olacaklarını söylemeleri son derece kıymetlidir. Orada verilen mesajlarda problem var.”

“Komplo teorisine bağlanacak herhangi bir şey yok”

Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı’yı davetine ilişkin soruya şu şekilde cevap verdi:

“Sayın Özel’in konuşmasını dinledim. Birtakım Da Vinci şifreleriyle konuşuyor. Buna gerek yok, açık konuşsun. O kişinin ağzından da birtakım açıklamalar yapılıyor. Böyle şifreli konuşmaya gerek yok. Sayın Cumhurbaşkanımız devletin başıdır. Kendisiyle görüşmek isteyen çok sayıda belediye başkanı oluyor. Çok sayıda siyasiler oluyor. Devletin başı olarak mesaisinin elverdiği ölçüde kapısı herkese açık. İl ziyaretleri sırasında bir sürü belediye başkanı görüşmek arzu ediyorlar. Ortada illegal durum yok. Komplo teorisine bağlanacak herhangi bir şey yok. Çıkar ‘şöyle şöyle olmuş’ diye söyler. Decordere ihtiyaç olan konuşmalara gerek yok.

Biz ister Cumhuriyetçiler ister Demokratlar kazansın her ikisiyle çalışma ajandamız var demiştim. Seçilmiş Başkan Trump’la sayın Cumhurbaşkanımızın hukukunu biliyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanımızla çok kez bir araya geldiler. Aralarında sorunlara yaklaşımı ve çözümüyle ilgili yöntem oluştu. Gazze’de ateşkesin sağlanması ve soykırımın durmasını ifade ediyoruz. Gazze meselesinde bu durumun bir an evvel sona ermesi gerekir. Bu durumda yönetimin adım atması gerekir. Önemli olan atılacak adımlardır. Biz eylemlere bakacağız.

Bu ziyaretler normaldir, terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için yapılan görüşmeler son derece kıymetlidir. Sayın Cumhurbaşkanımız terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda ortaya çıkan mutabakattan ve birtakım cümleler hariç, onları düşersek eğer genel olarak kullanılan dil ve yaklaşımdan, ortaya çıkan mutabakattan memnuniyetlerini ifade ediyorlar. Daha önceki süreçlerin içerisinde ben ve Efkan Bey bulunmuştuk. Bütün bu meselenin safahatından alarak bugün neler yapılması gerektiğini biz buna ‘iç cephenin güçlendirilmesi’ diyoruz. Muhataplarımızın kullandığı literatüre onay veriyoruz diye bir şey yok. Burada gördüğümüz geçmiş dönemde ortaya çıkan savrulmaların, sabotajların etki etmemesi üzerine yüksek hassasiyet var.

Bazı siyasi partiler bu süreci konuşmak, cümle söylemek yerine konuları başka yerlere çekiyorlar. Müzakere ediliyor, taviz veriliyor diyorlar. Böyle bir taviz bizim siyasi tarihimizde olmadı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu irade nettir; terörsüz Türkiye’dir. Buradan şehit ailelerimize en içten hürmetimi iletiyorum. Biz siyasi hayatımız boyunda şehit ailelerimizin ve gazilerimizin yanında olmayı şiar olarak kabul ettik. Burada herhangi bir şekilde şehit ailelerimizi incitecek, maneviyatlarına zarar verecek herhangi adımın atılması asla söz konusu olmayacaktır. Şehitlerimizin canlarını feda ettiler, egemenliğimiz ve toprak bütünlüğümüzü korumak için. Partimizde de Fatma Betül hanım şehit ailelerimizle yakın zamanda bir araya geldi.

Siyasi partiler çerçevesi içerisinde bu kabulü gerçekleştirdik. Gayet nezaketli ortamda karşılıklı olarak görüşlerimizi paylaştık. Görüşmenin içeriğiyle ilgili bir şey söylemeyeceğiz. Bu görüşme trafiği bu aşamada bu şekilde tamamlanmıştır. İlişkiler çerçevesinde onların ve bizim mesaimiz var. Ortak bir tarih, ilerleyen zamanlarda bir ziyaret tabii ki mümkün olacaktır. Ancak şu anda böyle bir şey hayata geçmedi.”

Çelik, HTŞ lideri Muhammed el Colani’nin (Ahmed el Şara), Türkiye’yi ziyaret edip etmeyeceğine ilişkin soruya “Şara’nın Türkiye’ye ziyareti mümkün ancak yakın zamanla ilgili bir planlama yok” cevabını verdi.

“AK Parti kurulduğundan beri siyasi hareketin içerisindeyim. Bizim siyasi tarihimizde bu mezhepçilik meselesinin siyasi alana sokulmamasıyla ilgili ciddi hassasiyet ve birikimimiz var. Herhangi bir şekilde mezhep meseleleri siyasi tartışmaların parçası haline getirilmedi. Bunun ilk defa siyasi literatüre sokulması, 14-28 Mayıs seçimlerinden önce 6’lı Masa tarafından yapıldı. Sayın Kılıçdaroğlu bir tivit attı. Kendisini nitelendirerek ‘Alevi’ dedi. Siyasi tartışmaların ve mücadelelerin mezhep kimlikleri üzerinden yapılması son derece sakıncalıdır.

Biz vatandaşlarımızın etnik kökenine, mezhebine bakmayız, aynı milletin parçalarıyız. Sayın Kılıçdaroğlu’nun mezhep meselesini gündeme getirmesi son derece yanlış ve sakıncalıdır. Biz vatandaşlarımızın etnik kökenine, mezhebine bakmayız, aynı milletin parçalarıyız. İnsanların kimliklerine sahip çıkması iyi bir şeydir ama kimlikçilik kötüdür. Mezhebe ait olmak saygıdeğerdir ama mezhepçilik tehlikelidir. İnsanlar Sünni, Şii, Alevi olabilir, başka mezhebe mensup olabilir. Mezhep üzerinden siyasallaşmanın nasıl felaketlere götürdüğünü başka ülkelerde görüyoruz. Bu mezhep tartışmasını siyasi tartışma haline getiren ilk kişi CHP’nin eski genel başkanı ve 6’lı Masa’nın üyeleridir. Özgür Bey bir şey söyleyecekse oraya söylemelidir.

Cumhurbaşkanımızla yol yürüyenler olarak bu bizim gündemimizde. Tatlıses’in sorduğu soruyu biz de öyle cevaplıyoruz. ‘Siz varsanız bizde varız’ diyoruz. Formüle bakarız, siyasette bir yıl çok kısa bir gün çok uzundur. Önemli olan milletimizin istemesidir. Etrafımızda gelişen olaylara baktığımızda sadece ülkemiz için değil bölgemiz için de sayın Cumhurbaşkanımızın birikimlerinin ne kadar kıymetli olduğu her vesileyle görülmektedir. İnşallah en hayırlı şekilde bu süreçleri yürütürüz.”

Paylaşın