İktidardan Seçim Öncesi ‘Af’ Hamlesi

MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile bir araya geldi. Görüşmede, ilk olarak farklı cezaevlerinde tutulan, aynı hapis cezasını alan ancak farklı sürelerde cezaevinde kalan mahkûmların durumları ele alındı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bu konuda bir düzenleme yapılarak infaz sürelerinin yeniden ele alınabileceğini ve mahkûmlar arasında tutuklu kalma sürelerinin eşitlenebileceğini bildirdi.

Koronavirüs salgınında kısmi af niteliğinde düzenlemeleri hayata geçiren ve adli mahkûmları dışarıya çıkaran, siyasi mahkûmları ise cezaevlerinde tutan Cumhur İttifakı, seçim öncesi yeniden harekete geçti.

BirGün’de yer alan habere göre; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile organize suç örgütü liderlerinden Alaattin Çakıcı’nın geçen ay yaptığı görüşmenin ardından kapsamlı af düzenlemesi için çalışmalarını hızlandıran MHP, iktidarla bu konudaki ilk teması kurdu. MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile bir araya geldi.

Görüşmede, ilk olarak farklı cezaevlerinde tutulan, aynı hapis cezasını alan ancak farklı sürelerde cezaevinde kalan mahkûmların durumları ele alındı. Bozdağ, bu konuda bir düzenleme yapılarak infaz sürelerinin yeniden ele alınabileceğini ve mahkûmlar arasında tutuklu kalma sürelerinin eşitlenebileceğini bildirdi.

Konuyla ilgili kişisel sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yapan MHP’li Yıldız, görüşmeden önce, “İnfaz hesaplamasının gözden geçirilmesi gerekliliğini Sayın Adalet Bakanımıza anlatacağım” dedi. Yıldız, görüşmenin ardından ise yalnızca infaz süreleriyle ilgili temaslarda bulunduklarını söyledi.

Çakıcı’nın talepleri gündeme geldi

Görüşmede, infazda ikilik oluşturan sürelerin ardından, Cumhur İttifakı tarafından inkâr edilse de Alaattin Çakıcı’nın da talepleri arasında yer alan adli mahkûmlar için genel af niteliğindeki düzenlemenin gündeme geldiği bildirildi. Ancak bu görüşmenin detayları hakkında bilgi verilmedi.

Kulislerden edinilen bilgiye göre, MHP’nin bir süredir detayları üzerinde çalıştığı af düzenlemesinde, adli suçlarda infaz süresini yüzde 50’nin de altına düşürme, denetimli serbestlik süresini uzatarak kişilerin kapalı cezaevlerinde geçirecekleri süreyi azaltma, beyan esasına göre cinsel suçlarda cezayı affetme, kasten öldürme gibi kasıtlı suçların tamamını düzenlemelerin kapsamı içerisinde dâhil etme bulunuyor. Ayrıca, olası tepkiler nedeniyle uyuşturucu ticareti yapan suçluların açık cezaevinde tamamlamasını sağlayacak bir değişiklik yapmak.

Paylaşın

Erdoğan Sahaya İndi, AK Parti Teşkilatları Rahatladı

Büyük oranda oy kaybeden AK Parti’de yönetim “sahayı yeniden topladıklarına” inanıyor. Parti yönetimi bu durumdaki en etkili ismin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu dile getiriyor. “Cumhurbaşkanı sahaya indi, teşkilatlar rahatladı” değerlendirmeleri yapılan AK Parti’de, Erdoğan’ın da 2023 için önceliğinin “Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunun” altı çiziliyor.

Buna göre Erdoğan, seçim stratejisini Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine kuracak. Parlamento seçimleri içinse yetkiyi “teşkilatlara bırakacak”. Ancak Erdoğan, teşkilatların çalışmasının ardından milletvekilleri listesini de “tek tek inceleyecek”. Partinin parlamentodaki mevcut milletvekili sayısının altına düşmesi durumunda Erdoğan’ın faturayı doğrudan “AK Parti yönetimine keseceği” vurgulanıyor.

Geçen kış aylarında döviz kurlarındaki artış ve yüksek enflasyon nedeniyle AK Parti’nin oylarında düşüş yaşanmış ve bu düşüşü AK Parti’li kurmaylar da doğrulamıştı. Daha önce AK Parti’ye oy veren seçmenlerin büyük bir bölümünün “artan enflasyon nedeniyle seçimlerde faturayı AK Parti’ye keseceği” konuşuluyordu.

Erdoğan sahaya indi, teşkilatlar rahatladı

Cumhuriyet’den Selda Güneysu’nun haberine göre, seçimlere sekiz ay kala parti yönetimi “sahayı yeniden topladıklarına” inanıyor. Parti yönetimi bu durumdaki en etkili ismin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu dile getiriyor.

“Cumhurbaşkanı sahaya indi, teşkilatlar rahatladı” değerlendirmeleri yapılan AK Parti’de, Erdoğan’ın da 2023 için önceliğinin “Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunun” altı çiziliyor. Buna göre Erdoğan, seçim stratejisini Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine kuracak. Parlamento seçimleri içinse yetkiyi “teşkilatlara bırakacak”. Ancak Erdoğan, teşkilatların çalışmasının ardından milletvekilleri listesini de “tek tek inceleyecek”. Partinin parlamentodaki mevcut milletvekili sayısının altına düşmesi durumunda Erdoğan’ın faturayı doğrudan “AK Parti yönetimine keseceği” vurgulanıyor.

“İçlerinde tartışma var”

AK Parti’de, küskün seçmenin tercihini seçimlerde yeniden AK Parti’den yana kullanacağı değerlendirmeleri de yapılırken bu durumun en önemli nedenleri ise şöyle sıralanıyor:

“6’lı masa dağınık görüntü sergiliyor. 6 siyasi partinin liderinden gerek Cumhurbaşkanlığı seçimleri gerekse parlamento seçimlerinde partilerin ortak liste üzerinden mi yoksa kendi listeleri üzerinden mi milletvekili belirleyeceği bile net değil. Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı belli değil. Hâlâ kendi içlerinde büyük tartışmalar var. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aday olmak istiyor ancak Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemeyen partiler var.

İYİ Parti sahaya Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı sürmek istiyor. Hatta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da gönlü aday olmaktan geçiyor. Bu belirsizlik sahaya yansıyor. Vatandaş, bu dağınık görüntü karşısında yeniden AK Parti’ye yöneliyor. MHP’nin de mitingleri muhalefetin beklentilerinin çok üzerinde. MHP’nin de AK Parti’nin de sahada durumu iyi.

Kış aylarında anketçiler İYİ Parti’nin 2023 seçimlerinde yüzde 20’lerde oy alacağını iddia ediyordu, şimdi ise kimsenin sesi çıkmıyor. Nerede bu oy oranları? CHP ise kendi içinde karışıklık yaşıyor. CHP’de de her kafadan bir ses çıkıyor. CHP, HDP’yi nasıl görüyor, bunu bile saha için net çizemiyor. Vatandaşın muhalefete güveni azalıyor. ‘Yaparsa yine iktidar yapar, Türkiye’nin sorunlarını iktidar çözer’ anlayışı sahada yükselişe geçiyor.”

Paylaşın

Dikkat Çeken Yazı: İktidarın Avantajları Ve Handikapları

Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, bugünkü köşe yazısında, iktidarın en büyük avantajının “devletin bütün gücünü kullanıyor olmasının” olduğunu ifade ederken ikinci avantajının da muhalefetteki dağınıklık olduğuna dikkati çekti.

Zeyrek, yazısında, ayrıca, “Hem Erdoğan hem iktidar partisi muhalefetteki dağınıklığa ve devletin gücüne güvenip seçimi bir kez daha kazanma hayali kursa da avantajlarından daha etkili görünen handikapları var” ifadelerine yer verdi.

Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Türkiye’de 2023’te yapılması planlanan seçim için AK Parti’nin avantajlarını ve dezavantajlarını kaleme aldı. Sözcü yazarı, şunları yazdı:

Gelin iktidarın propagandasının zeminine bakalım ve arkasında neler var madde madde irdeleyelim.

1 – İktidarın en büyük avantajı devletin bütün gücünü kullanıyor olması.

– Örneğin Tayyip Erdoğan’ın yoğunlaşan dış temasları var. Rusya-Ukrayna krizinin çözümünde Erdoğan’ı BM Genel Sekreteri ile eşdeğer gösteren haber ve yorumlar var. Erdoğan’la Rusya lideri Vladimir Putin’in dostluk seviyesini gösteren fotoğraflar, “Avrupa enerji krizi yaşayacak ama kriz bize yansımayacak” ve “Avrupa Birliği ve NATO bizi dışlarsa bizi baş tacı yapan Şangay Beşlisi var” söylemi sizin de dikkatinizden kaçmamıştır. Erdoğan’ın Taşkent’te çekilmiş bir fotoğrafının ya da New York’taki Central Park’taki insanlarla karşılaşmalarını dahi Erdoğan’ın “dünya lideri” olduğuna yoranlar oldu. Bunlar büyük bir “gurur tablosu” gözümüze sokulmaya çalışıldı.

– İktidarın değerlendirmelerine göre, devlet kaynaklarıyla yapılan büyük projeler, vatandaşın iktidara olan güvenini yüksek tutuyor. Bu nedenle sosyal konut projesine büyük bel bağlanmış. Seçim öncesinde birçok ilde “Sosyal konut temel atma töreni” yapılması planlanmış. Diğer taraftan vitrininde insansız hava araçları olan milli savunma sanayi, seçim öncesinde fiilen dolaşıma sokulacak “yerli ve milli doğalgazımız” ve yola çıkacak “yerli ve milli otomobil TOGG”la ilgili haberleri daha sık okuyacağız.

– Üçüncü ayak, uygulanan seçim ekonomisi hamleleri olacak: Asgari ücrete ve kamu çalışanlarının ücretlerine yapılan zam, 3600 ek gösterge düzenlemesi, KYK kredi faizlerinin silinmesi, 30 milyar lira ile 6 milyona yakın kullanıcının icralık elektrik doğalgaz borçlarının silinmesi şu ana kadar gördüklerimizdi. Aralıkta asgari ücrete ve memur/emekli maaşlarına görülmemiş bir zam yapılacak. Emeklilikte Yaşa Takılanlar sorunu çözülecek. (Seçimden sonra karşımıza büyük bir fatura çıkaracağı bilindiği halde) Hedefte, ocak ayından itibaren vatandaşların gelirlerini olağanüstü artırmak ve en azından dört beş ay hayat pahalılığına karşı alım gücünü en üst düzeyde tutmak var.

2 – İktidarın en büyük ikinci avantajı muhalefetin dağınıklığı.

– Altılı masadaki kavga hali, iktidarın ekmeğine yağ sürüyor, “düzeltirse yine mevcut iktidar düzeltir” propagandasına malzeme yaratıyor. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaşadığı sorunlar, içerideki HDP kavgası iktidar tarafından sürekli kaşınıyor. Muhalefet, bunlarla uğraşırken kriz ortamına yeterince dikkat çekemediği gibi, sorunların çözümüne dair projelerini de yeterince duyuramıyor.

“İktidar bu değerlendirmeleri yapıyor ama avantajları kadar handikapları da var” diyen Zeyrek, şunları kaydetti:

– Örneğin, muhtemel seçim kampanyası Erdoğan’ın adaylığı üzerinden yürüyecek ve bu durum AK Parti’yi çok geri planda bırakacak Parlamento’daki sandalye dağılımı açısından AK Parti için ciddi bir olumsuz sonuç doğuracak.

– Bu arada kriz ortamının can alıcı bir şekilde yaşandığı ekonominin toparlanması konusunda “evdeki hesap çarşıya uymayabilir, ekonomi daha da kötüye gidebilir” endişesi çok yüksek. Resmi enflasyon ocakta düşse de fiili enflasyon ve hayat pahalılığı daha fazla artabilir. Bu da seçmenin krizi daha çok hissetmesiyle sonuçlanabilir.

– Dış politikada ise iktidarının yeni siyasi tercihlerinin doğuracağı olumsuzluklar Türkiye’ye iktidarın “başarısızlık” algısını besleyecek bir fatura çıkarabilir.

– Erdoğan’ın karşısındaki en ciddi sorunlardan biri de şu: Bugüne dek kutuplaştırıcı bir siyaset izledi, ağır bir dil kullandı ve toplumun önemli bir kesimini karşısına aldı. O kesimin oyunu almadan seçim kazanması zor görünüyor. Bu yüzden Kampanya sırasında bu kesimlerle “helalleşme” ihtiyacı duyacak. Bu konuda atacağı adımlar hem ikna edici bulunmayabilir hem kullanacağı yeni söylemler ittifak ortağının tepkisini çekebilir.

Zeyrek bu görüşlerinin ardından şu yorumu yaptı:

Neticede hem Erdoğan hem iktidar partisi muhalefetteki dağınıklığa ve devletin gücüne güvenip seçimi bir kez daha kazanma hayali kursa da avantajlarından daha etkili görünen handikapları var. Bu yüzden de seçimler konusunda da evdeki hesap çarşıya uymayabilir.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Erdoğan, Seçimleri İçin 28 Ekim’de Sahaya İniyor!

“28 Ekim’de Ankara Arena’da AK Parti Yol Haritası’nı Cumhurbaşkanımız aktaracak” diyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, anketler üzerinden değil, sahada siyaset yaptığına dikkat çekti.

Kandemir, “Cumhur İttifakı bu seçimlerde bir kere daha yüksek bir oy oranıyla iktidara gelmeye talip. Bizim milleti kucaklamamız, yüreğimizdeki, aklımızdaki her şey şeffaf. Yaptıklarımız da ortada. Biz milletimizin karşısına çıkarken çok hazırlıklıyız. Tutarlılık çok önemli bir şey” dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, CNN Türk canlı yayınında 2023 seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu:

“Milletvekili arkadaşlarımız inanılmaz yüksek bir performansla gayret gösteriyorlar. O gayret yeni arkadaşlarımız takviye edilerek mutlaka devam edecek. İl il anketlerimizi de yapmaya devam ediyoruz. Bir yandan bunun da çalışmasını yürütüyoruz. Üçüncüsü Seçim propaganda dönemi… 28 Ekim’de Ankara Arena’da AK Parti Yol Haritası’nı Cumhurbaşkanımız aktaracak.

Çok önemli bir seçime gidiyoruz. Cumhur İttifakı olarak seçimin öne alınmasıyla ilgili tartışma bizim gündemimizde yok. Muhalefet bunu defalarca gündeme getirdi. Sürekli bir tarih ifade ettiler, böyle bir gündemimiz yok. Haziran 2023’e de 9 ay kaldı, artık çalışmalara başlamanın da vakti geldi. Bu seçime mahsus, 2023’te cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız.

Türkiye’nin adil bir ülke olarak masaya davet edilmesinin kıymetini görüyoruz. Biz yeni yüzyılımızda Türkiye’yi bambaşka bir lige taşımak sorumluluğumuz var. Ana slogan açıklanmazsa bile orada biz konuşmasının arasında bunları göreceğiz. 28 Ekim’de AK Parti nasıl bir Türkiye hayal ediyor, onları Sayın Cumhurbaşkanımız paylaşmış olacak.”

‘Biz sahada siyaset yapıyoruz’

AK Parti’nin anketler üzerinden değil, sahada siyaset yaptığına dikkat çeken Kandemir, “Sayın Kılıçdaroğlu nerede yaptırıyor anketlerini onu bilmiyorum ama bunlar Kılıçdaroğlu’nun yeni iddiası değil. Kılıçdaroğlu her seçim öncesi benzer şeyleri söyledi, sandığa pek kalmadı, hep birlikte göreceğiz.

Anketler üzerinden siyaset yapılmıyor, biz sahada siyaset yapıyoruz. Gerçeklik orada. Cumhur İttifakı bu seçimlerde bir kere daha yüksek bir oy oranıyla iktidara gelmeye talip. Bizim milleti kucaklamamız, yüreğimizdeki, aklımızdaki her şey şeffaf. Yaptıklarımız da ortada. Biz milletimizin karşısına çıkarken çok hazırlıklıyız. Tutarlılık çok önemli bir şey.” dedi.

Paylaşın

“Erdoğan’ın Seçim Stratejisi Belli Oldu” İddiası

Gazeteci Murat Yetkin, son yazısında AK Parti’nin seçim stratejisine değinerek, “Bir süredir devam eden çalışmalar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla 2023 seçimlerinde güçlerin hem Cumhurbaşkanlığı hem TBMM çoğunluğuna bölünmesi yerine Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanması yönünde ilerleyecek” yazdı ve ekledi;

“Bunun anlamı AK Parti’nin milletvekili seçimlerine önem vermemesi değil ama önceliğin Cumhurbaşkanlığı seçiminin mutlaka kazanılmasına verilmesi.”

Gazeteci Murat Yetkin, kaleme aldığı “AK Parti seçim stratejisi: ilk hedef Meclis değil Beştepe” başlıklı yazısında AK Parti içinden kulisleri aktardı.

Yetkin, AK Parti’de 12 Eylül’deki MKYK toplantısında bir seçim stratejisi çizilmesi konusunda anlaşıldığını belirterek, “Bir süredir devam eden çalışmalar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla 2023 seçimlerinde güçlerin hem Cumhurbaşkanlığı hem TBMM çoğunluğuna bölünmesi yerine Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanması yönünde ilerleyecek. Bunun anlamı AK Parti’nin milletvekili seçimlerine önem vermemesi değil ama önceliğin Cumhurbaşkanlığı seçiminin mutlaka kazanılmasına verilmesi.

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını kazandıktan sonra Meclis’te AK Parti ya da AK Parti ve MHP Cumhur İttifakı çoğunluğu kaybedilse bile geçici ya da kalıcı ittifaklarla “bir yolunun bulunacağına” inandığı anlaşılıyor.

Parti kaynaklarına göre, bu hedef çerçevesinde yeni seçim stratejisi belirlemek amacıyla ayrı bir çalışma grubu oluşturulması düşünülüyor. Bu çalışma grubu resmen ne Parti Genel Merkezi ne de Beştepe’ye bağlanacak ama doğrudan Erdoğan’a sorumlu olacak. Strateji çalışma grubunun çalışma mekanları da ayrı olacak ve muhtemelen Ankara ve İstanbul’da kurulu bürolardan çalışan toplam 30-40 isimden oluşacak.” diye yazdı.

“Kolay görmediğinin işareti”

Öte yandan seçim stratejisi içinde mart ve nisan aylarının kritik önem taşıdığını kaydeden Yetkin, sözlerini şöyle noktaladı:

Erdoğan, Mart ve Nisan aylarında Ocak’ta memur ve işçi ücretlerine yapılacak zammın etkisiyle hayat pahalılığı tepkilerinin dineceğine inanıyor. Ayrıca “yerli ve milli” TOGG otomobilinin bu sırada piyasaya sunulması, Karadeniz doğal gazının karaya naklinin tamamlanması, Şangay Zirvesi sırasında Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile anlaşmazlığı giderdikleri Akkuyu nükleer santralinin elektrik üretimine başlaması da hep bu sürece planlanıyor. Keza TOKİ konutları gibi geleceğe umut bağlayıcı projelerin ve dış politikada “dünya lideri” algısının yaygınlaştırılmasının moral etkisi de hesaplanıyor.

Bu hesapların tutup tutmayacağını zaman gösterecek. Ancak Erdoğan’ın önceliği Meclis çoğunluğuna değil Beştepe’yi korumaya veren hedef değişikliği işleri eskisi kadar kolay görmediğinin işareti. Bu da akla CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Erdoğan parlamentoda çoğunluğu kazanamayacağını biliyor” sözlerini getiriyor.

Ortada bir gerçek daha var. Şu anda Altılı Masa içindeki tartışmalar en çok seçim stratejisi değişikliği sürecindeki Erdoğan’ın işine yarıyor.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Almanya Basını: Erdoğan’ın Seçim İçin Dış Politikada Başarıya İhtiyacı Var

Özbekistan’ın Semerkant kentinde düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi, Alman basınında geniş yer buldu. Yorumlar, NATO ülkesi olan Türkiye’nin üyelik açıklaması ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘amacı’ hakkında yapıldı.

Erdoğan’ın ‘Batı ve NATO’dan hayal kırıklığına uğradığı, seçimi kazanmak için dış politikada başarıya ihtiyacı olduğu, üyelik açıklamasını da bu amaçla yaptığı’ savunuldu. ŞİO Zirvesi, Batı dünyası karşısında yeni bir ‘dünya düzeni’ olarak nitelendirildi.

Almanya’nın önemli haber dergilerinden Der Spiegel, Erdoğan’ın ŞİÖ’ye üyelik açıklamasını ‘Batı’ya verilmiş bir mesaj’ olarak niteledi. Türkiye’nin NATO’dan yana hayal kırıklığına uğradığı savunuldu ve Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecinde de 1999’dan bu yana bir ilerleme olmadığı belirtildi. Ayrıca, Türkiye’nin Rusya ile ortak çıkarları olduğu ve ŞİÖ üyelerinin dünya ekonomi üretiminin yüzde 30’unu oluşturduğu yazıldı.

‘Eski imparatorluklara özlem’

Redaktions Netzwerk Deutschland haber sitesi, ŞİÖ’yü ‘Batı egemen dünya karşısında yeni bir ‘dünya düzeni” olarak niteledi. ”Erdoğan, Putin için hiç bu kadar değerli olmamıştı” yorumunu yapan site, bir NATO ülkesi cumhurbaşkanının zirvede yer almasının, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından ‘Batı’ya karşı iyi bir propaganda aracı’ olacağını ileri sürdü.

Bayraktar Grubu’nun ilk açıklamasının tersine Rusya ile Türkiye’nin, grubun İHA’ları için işbirliği yapabileceğini ileri süren haber sitesi, bunun karşılığında Rusya’nın Suriye, Libya ve Azerbaycan konularında Türkiye’ye ‘taviz verebileceğini’ yazdı. Putin ve Erdoğan’a işaret edilerek, “Bunların ortak yanı, Batı’yı reddetme, muhalefeti sindirme, medyayı kendine bağlama, çatışmacı dış politika ve eski imparatorluklara özlem” yorumu yapıldı.

‘Kendini zirvede iyi hissetti’

Berlin’de yayımlanan sol eğilimli Taz gazetesinde, “Dünyanın tanınmış ve etkili diktatörleri bir arada” nitelemesi yapıldı. Erdoğan ise, “Farklı dünyalar arasında bir gezgin” diye tanımlandı. Erdoğan’ın ‘Batı’ya ve kurumlarına karşı’ bir lider olduğunu ileri süren Taz, Erdoğan’ın ‘zirvede kendini iyi hissettiğini’, örgüte üye olmadığı halede Cinping ve Putin ile ikili görüşme yaptığını belirtti. Türkiye’de enflasyonun yüzde 100’e yaklaştığını belirten gazete, Erdoğan’ın ‘sermayeye ve ucuz doğal gaza ihtiyacı olduğunu’ yazdı. Bu sebeple Uygurlara baskı yüzünden Çin ile işbirliğini tehlikeye atmak istemediğini ileri sürdü.

Haber kanalı n-tv’nin Rusya temsilcisi Rainer Munz ise Erdoğan’ın ‘seçimi kazanmak için dış politikada başarıya ihtiyacı olduğunu’ savundu. Munz, Erdoğan’ın ŞİÖ’ye üye olmak istemesini bu bağlamda değerlendirmek gerektiğini belirtti. ŞİÖ’yü fazla büyütmemek gerektiğini savunan Munz, örgüt üyesi ülkelerin ikili büyük sorunları olduğunu yazdı, bunlara Hindistan-Pakistan, Çin-Hindistan örneklerini verdi.

Şanghay İşbirliği Örgütü, 2001 yılında ‘terörle mücadele’ amacıyla kurulmuştu. Şu anda Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Kırgızistan, Tacikistan, Kazakistan, Özbekistan, Hindistan, Pakistan ve İran örgütün üyeleri, Afganistan, Moğolistan ile Belarus ise gözlemci üyeler. Türkiye, Azerbaycan, Sri Lanka, Ermenistan, Kamboçya, Nepal, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar diyalog ortağı konumunda bulunuyor.

Paylaşın

‘AK Parti’de Değişim’ İddiası

AK Parti’deki bazı öne çıkan isimlerde değişim olacağını aktaran Milli Gazete, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimlerden önce bu yönde bir adım atabileceğini yazdı.

Milli Gazete’den Bünyamin Güler’in haberine göre, AK Partide ağabeylerin Erdoğan’a rahatsızlıklarını ileterek, değişim tavsiyesinde bulunduğu öğrenildi. Erdoğan’ın da hem ağabeylerden gelen uyarılar hem de parti tabanından gelen değişim talebinden dolayı sandığa gitmeden bazı isimlere neşter vurabileceği ifade ediliyor…

İktidar partisinin vitrin isimlerinin son yıllarda şaibeli işlerle gündeme gelmesi AKP’nin ağabeylerini harekete geçirdi. Ağabeyler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a değişim uyarısı yaparken, sandığa yeni yüzlerle gidilmesi tavsiyesinde bulundu. AKP teşkilatları içerisinde değişimi isteyen ciddi bir kitlenin olduğu ifade edilirken, bu kesimin de taleplerini genel merkeze ilettiği ifade ediliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ağabeylerden gelen uyarı ve teşkilatlardan gelen talepler üzerine vitrinde değişiklik yapmaya hazırlandığı belirtiliyor.

Erdoğan değişime zorlanıyor

Son dönemlerde şaibeli işlerle anılan isimlerin AKP’nin kurucu ağabeylerini rahatsız etmesi ve bu durumu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ifade etmeleri, partide değişimin yapılacağı iddialarını gündeme getirdi. Erdoğan’ı değişime zorlayan ağabeylerin aksi takdirde ‘ AK Parti’ diye bir partinin kalmayacağını belirttiği kaydediliyor. Erdoğan’ın da ağabeyleri haklı bulduğu ve değişimden yana tavır almak zorunda kaldığı belirtiliyor.

Sandıktan önce neşter gelebilir

AKP’nin kurucu ağabeylerinin dışında parti tabanın da ciddi manada değişim istediği ifade ediliyor. Teşkilatların şaibeli işlerle anılan isimlerin partide devam etmesinden şikâyetçi olduğu ve parti içerisinden değişime hazırlanan isimlerin de olduğu ileri sürülüyor. Erdoğan’ın da hem kurucu ağabeylerden hem de parti teşkilatlarından gelen değişim talebini düşündüğü ve sandığa gitmeden de bazı isimlere neşter vuracağı tahmin ediliyor.

Paylaşın

Cumhur İttifakı’nın Seçim Planı: Ekonomi Yerine Terörü Anlatın

2023 seçimleri için çalışmalarını hızlandıran ana omurgasını AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı, ekonomi nedeniyle kendisine mesafeli duran seçmene karşı sahada “terörle mücadele” kozunu kullanacak.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre bu kapsamda, bugüne dek yürütülen yurtiçi ve sınır ötesi operasyonlar, AKP ve MHP’nin saha çalışmaları kapsamında yurttaşlara anlatılacak.

Cumhur İttifakı, seçime yönelik saha çalışmalarını hızlandırdı. Bu kapsamda AKP ve MHP’li milletvekilleri sahada yurttaşlarla bire bir buluşmalar gerçekleştiriliyor. Cumhur İttifakı bileşenlerinin 2023 seçimlerindeki stratejisi de belli oldu. İttifak, ekonomi nedeniyle kendisine mesafeli duran seçmene karşı sahada “terörle mücadelede” kozunu kullanacak.

İktidarın bugüne dek başta Fırat Kalkanı, Pençe Kaplan, Pençe Kilit, Zeytin Dalı, Barış Pınarı gibi operasyonlar olmak üzere yurttaşlara terörle mücadelede Türkiye’nin elde ettiği kazanımları anlatacak. Bununla birlikte 2023 seçimlerinin “gerek dış politika gerekse terörle mücadele kapsamında Türkiye açısından ne kadar önemli olduğu” vurgusu da yapılacak.

İktidar kanadı ayrıca sahada yurttaşlarla yaptığı temaslarda “terörü tamamen bitirme hedefini” anlatarak operasyonların bundan sonra da aynı şekilde devam edeceği vurgusunu yapacak. Temel hedefin, cumhuriyetin 100. yılında “ülkedeki terör örgütü ile örgütün hem içeride hem de dışarıda temasını kesmek” olduğu da kaydediliyor.

“Salgını anlatın”

Öte yandan iktidar kanadı, “seçimleri muhalefetin kazanması halinde gerek yurtiçinde ve dışında yürütülen terörle mücadele operasyonlarının, gerekse dış politikada edinilen kazanımların sekteye uğrayacağı” iddiasını da kullanacak. Ekonomideki gelişmeler içinse iktidar, “özellikle salgınla birlikte tüm dünyada ekonomik krizlerin baş gösterdiği” tezi üzerinden saha çalışmaları yürütecek.

Erdoğan’ın, pazartesi günkü AKP MKYK toplantısında, “Ekonomi ile ilgili yürüttüğümüz çalışmalarda atılacak adımlarımız henüz bitmedi. Yurttaşlarımızı enflasyona ezdirmemek için iktidar olarak her türlü çabayı göstereceğiz. Bakanlıklar da bu kapsamda çalışmalarına ara vermeden devam edecek” dediği kaydediliyor.

Paylaşın

İktidar Klasiği: En Fazla Ödenek Yine Müteahhitlere

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan 2023-2025 Dönemi Yatırım Programı Hazırlıklarıyla İlgili genelge Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı.

Önceliğin enflasyonun düşürülmesi ve fiyat istikrarında olacağının ifade edildiği genelgede, daha öncekilerde olduğu gibi uyulmayacağı kesin olan tasarruf vaatlerine de yer verildi. İktidarın her adımda çiğnediği tasarruf vaatlerinden olan taşıt alımına zorunlu haller dışında izin verilmeyeceği bildirildi.

Yatırımlarda esas alınacak 2023 yılı ortalama dolar kuru da 21,5 TL olarak belirlendi. En fazla ödenek müteahhitlere garanti ödemelerinin yapıldığı iki bakanlığa ayrıldı.

Hedef büyüme

Temel hedefin sürdürülebilir büyümeyi gerçekleştirmek olduğu bildirilen genelgede, bunun için temel öncelikler şöyle sıralandı:

“Kamu harcamalarında tasarruf yapmak, enflasyonu düşürerek fiyat istikrarını korumak, yurtiçi tasarrufları artırmak, cari işlemler açığını azaltmak, kamu mali dengelerini ve mali disiplini daha da güçlendirmek ve böylece makroekonomik ve finansal istikrarı korumak.”

Azami tasarruf

Bu çerçevede, kamu yatırımlarına ayrılan kaynakların hedeflere azami oranda katkı sağlayacak şekilde tahsisi ve verimli kullanımının temel ilke olacağı vurgulanan genelgede, şunlar yer aldı:

“Kamu yatırım harcamalarından azami düzeyde tasarruf edilirken, kalkınma potansiyelini destekleyici mahiyetteki iktisadi ve sosyal altyapı yatırımlarına öncelik verilmeye devam edilecektir. Kamu kesimi yatırımları bütüncül bir yaklaşımla özel kesim yatırımlarını tamamlayacak şekilde tasarımlanacak ve hayata geçirilecektir. Kamu yatırım öncelikleri özel sektörün yenilikçi ve üretken yatırımlarını ve ticareti destekleyecek mahiyette belirlenecek; iş, üretim, yatırım ve yaşam ortamını iyileştiren nitelikli altyapı yatırımlarına öncelik verilecektir.

Kamu yatırımlarına ayrılan kaynaklar bir taraftan öncelikli sosyal ihtiyaçları giderecek ve üretken faaliyetleri destekleyecek nitelikteki altyapı alanlarına yönlendirilirken, yatırımların maliyet etkin, verimli ve zamanında gerçekleştirilmesine, mevcut sermaye stokunun daha etkin kullanılmasına ve yatırım harcamalarının en kısa zamanda ekonomik ve sosyal faydaya dönüştürülmesine azami özen gösterilecektir.”

Süren öncelikli projelerden en kısa sürede tamamlanabilecek olanlara öncelik verileceğinin bildirildiği Cumhurbaşkanlığı genelgesinde, yeni projelerin ancak zorunluluk durumunda 2023 Yılı Yatırım Programı’na alınacağı bildirildi.

Bakım ve onarımlara önem verileceği, yurttaşların acil gereksinimlerini giderecek ve ekonomide katma değer artışına doğrudan hizmet edecek projeler dışındakilerin teklif edilemeyeceği belirtildi.

Taşıt alımları ile yeni hizmet binası yapımına ancak zorunlu hallerde izin verilecek. Kamu hizmet binalarından sadece inşaatı büyük ölçüde tamamlananlara ödenek ayrılacak.

Önceki hedeflerinin hiçbiri tutmayan, aldığı tüm önlemlere karşın kur artışını durduramayan iktidar, 2023 yılı yatırımlarında dikkate alınacak ortalama dolar kuru değerini de 21,5 TL olarak belirledi.

(Kaynak: Birgün)

Paylaşın

AK Parti Seçimlere Giderken Muhalefete Nasıl Yüklenecek?

Seçimler yaklaştıkça partilerinde rakiplerine karşı yapacağı hamleler netleşmeye başladı. AK Parti, muhalefet “6’lı masanın ayakları” söylemi üzerinden yüklenmeyi planlıyor. CHP’li belediyeler de seçim sürecinde iktidar partisinin hedefinde olacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da son MKYK, “Altılı masanın yedinci ortağı PKK destekli HDP, sekizinci ortağı FETÖ. Bunların adı ortada yok ama masaya ortaklar. Türkiye, 6’lı masaya emanet edilemez. 6’lı masanın ayaklarını vatandaşa açıklıkla anlatmalıyız”  talimatı verdiği belirtiliyor.

Özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir Büyükşehir belediye başkanlarının icraatları ve başkanların eylem ve söylemlerini yakından izleyen iktidar partisi, muhalefetin “yönetemeyeceği” iddiasını da muhalefet belediyelerinin “başarısızlığı”na dayandırma hesabı yapıyor.

20 yıllık iktidarının en kritik seçimlerine hazırlanan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 2023 seçimlerine dönük yeni hamleleri devreye sokmaya planlıyor.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre, Kira ve konut fiyatlarındaki rekor yükseliş üzerine “Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi” diye duyurulan Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından gerçekleştirilecek  projeye yönelik ilgi ile moral bulan parti yönetimi, bir yandan “kesenin ağzını” açarken, bir yandan da “yeni ekonomik hamleler”le “kararsızlar” saflarına geçen seçmeni geri kazanma hesabı yapıyor.

“Doğalgaz müjdeleri” ve ilk yerli otomobil TOGG’un üretimine geçilmesi, iktidarın “seçim yatırımları” arasında sayılıyor.

AKP muhalefete ise sahada,  “6’lı masanın gizli ayakları”  söylemi üzerinden yüklenecek.

Seçim hazırlıklarına hız veren AKP; özellikle hayat pahalılığı nedeniyle partiden uzaklaşan seçmeni kazanmaya dönük stratejiler ve sahada kullanılacak dil üzerinde çalışıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında hafta başında yapılan Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantısının da ana gündemi seçim hazırlıklarıydı.

Kulislere yansıyan bilgilere göre AKP, seçim stratejisini “dış politikada zafer, ekonomide iyileşme” ve “6’lı masayı yıpratma” stratejisi üzerine kuruyor.

Hangi adımlar öne çıkarılacak?

Bu çerçevede, AKP’nin sahada kullanacağı en önemli argümanlardan birisini “diplomatik zafer” söylemi oluşturacak.

Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında Türkiye’nin “tahıl koridoru” oluşturulmasındaki rolü, Avrupa enerji krizi  yaşarken, Türkiye’nin “iki tarafla da görüşebilen” ülke konumunu koruyabilmesi “diplomatik zafer” olarak görülüyor.

Bu çerçevede, seçmene “yeni dünya düzeninde Türkiye’nin artık küresel güç odağı haline geldiği, bunun ekonomiye de olumlu yansıyacağı” anlatılacak.

Aralık ayındaki kur krizinin ardından ekonomideki dengelerin alt üst olduğu iktidar tarafından da kabul ediliyor.

Ancak geçen Temmuz ayında asgari ücret dahil, çalışanlara ve emeklilere yapılan zamlar, tarımda ürün taban fiyatlarındaki artışlar, 3600 ek gösterge, EYT sorununa çözüm hazırlığı gibi adımların, seçmende karşılık bulduğu düşünülüyor.

Son 2 aydır da parti oylarının yükselişe geçtiği, iktidarın “moral üstünlüğü” yeniden ele geçirdiği savunuluyor.

Erdoğan’ın “Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi” olarak açıkladığı TOKİ’nin gerçekleştireceği konut projesine yönelik ilgi, partide moralleri de yükseltti.

Bu hamlelerin devamının ise “yeni doğalgaz müjdesi” ve ilk yerli otomobil TOGG’un üretimine başlaması gösteriliyor. TOGG’u üretecek fabrikanın 29 Ekim’deki açılışının da görkemli bir törenle yapılması planlanıyor.

Sosyal konut projesinde olduğu gibi ÖTV indirimi veya ilk kez araç sahibi olacaklar için uygun taksitle  otomobil almayı kolaylaştıracak projelerin gündeme gelebileceği ifade ediliyor.

Ekonomide Şubat-Mart beklentisi

İktidarın seçim öncesindeki en zayıf noktasını “yüksek enflasyon” oluşturuyor.

İktidar partisi kulislerinde Ocak ayından itibaren ekonomide alınan önlemlerin olumlu sonuçlarının alınmaya başlanacağı ve Şubat-Mart aylarında da enflasyonda düşüş sürecinin başlayacağı hesap ediliyor.

Vatandaşın, ilk başta sıkıntı yaşadığı, ancak artık enflasyonun artış hızının yavaşladığına dikkat çekilerek, “Enflasyon ilk başta yüzde 20’den birden 75’e yükseldi. Şimdi birkaç aydır 80’lerde. En fazla 1-2 puan daha yükselir. Baz etkisiyle daha sonra düşüşe geçecek, Şubat-Mart aylarında insanlar rahat nefes alır” beklentisi dile getiriliyor.

Bu nedenle seçmenin “ekonomide iyileşme olacağına ikna edilmesi”ne dönük adımlar atılması planlanıyor.

Muhalefete nasıl yüklenilecek ?

AKP, muhalefete ise “6’lı masanın ayakları” söylemi üzerinden yüklenmeyi planlıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da son MKYK, “Altılı masanın yedinci ortağı PKK destekli HDP, sekizinci ortağı FETÖ. Bunların adı ortada yok ama masaya ortaklar. Türkiye, 6’lı masaya emanet edilemez. 6’lı masanın ayaklarını vatandaşa açıklıkla anlatmalıyız”  talimatı verdiği belirtiliyor.

CHP’li belediyeler de seçim sürecinde iktidar partisinin hedefinde olacak.

Özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir Büyükşehir belediye başkanlarının icraatları ve başkanların eylem ve söylemlerini yakından izleyen iktidar partisi, muhalefetin “yönetemeyeceği” iddiasını da muhalefet belediyelerinin “başarısızlığı”na dayandırma hesabı yapıyor.

Seçim çalışmalarının en önemli ayaklarından birisini ise gençler oluşturacak.

Yaklaşık 6 milyon gencin ilk kez sandığa gideceği hesap ediliyor ve genç oylarının seçim sonuçlarında belirleyici olacağı görülüyor.

En fazla genç seçmenin AKP’de olduğu vurgulanmakla birlikte, yeni seçmenlerin partiye ilgisinin düşük olduğu ifade ediliyor.

Bu nedenle gençlerin beklenti ve eğilimlerini tespit etmeye dönük kapsamlı bir çalışma yürütülüyor ve gençler için de “sürpriz” projelerin uygulamaya konulması planlanıyor.

Yavaş tedirginliği yaşanmış

AKP yöneticilerine göreuygulanan ekonomik programın seçmende olumlu karşılık buldu ve bu Erdoğan’ın kişisel oylarına da yansıdı.

Ancak ekonomik krizin ilk başlarında, Erdoğan’ın oylarındaki düşüş parti yönetimini tedirgin etmiş, hatta kulislere yansıyan bilgilere göre “Acaba Erdoğan’ın karşısına Mansur Yavaş çıkarsa sıkıntı olur mu?” endişesi yaşanmış.

Ancak AKP kurmayları, artık böyle bir risk kalmadığı görüşünde:

“Tek öngörülemeyen Mansur Yavaş’tı. Ama 2-3 aydır böyle bir sorun yok, karşısına kim çıkarsa çıksın Erdoğan kazanıyor. Ama partiye oy verirken, milletvekili listelerine bakıp, ona göre karar verecek.”

Paylaşın