Cumhur İttifakı Seçimi Neden Öne Alıyor?

Anayasa’nın 116’ıncı maddesi cumhurbaşkanına seçimi yenileme yetkisi veriyor. Seçim kanununda yapılan değişiklikle beraber cumhurbaşkanının seçim kararı almasının ardından en erken 60 gün en geç 66 gün içinde seçime gidiliyor. Yasal mevzuata göre cumhurbaşkanı ikinci döneminde seçim kararı alırsa aday olamıyor.

AK Parti, yeni Anayasa’ya göre Erdoğan’ın ilk dönemi olduğunu savunurken muhalefet ise şu anki dönemin ikinci dönem olduğunu gündeme taşıyor. Bu noktada olası tartışma yaşanması durumunda ve YSK’ya da başvuru yapılması durumunda son kararı YSK verecek. Cumhurbaşkanın’ın yanı sıra TBMM de erken seçim kararı verebiliyor. TBMM’nin erken seçim kararı verebilmesi 360 milletvekilinin onay vermesi gerek. Ancak şu anda AK Parti-MHP’nin toplam oyu ise 335. Muhalefetten ise 6 Nisan sonrasına bir destek olmadığından Meclis erken seçim kararı alamıyor.

AK Parti MYK’nın 2 Ocak’taki toplantısında 6 Nisan sonrası, 18 Haziran tarihine kadar olası 10 seçim tarihinin de ele alınmış ve seçenekler üçe indirilmişti. Çalışmalar sonrası seçimlerin öne alınması artık kesinleşti. Hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin art arda grup toplantılarında yaptıkları açıklamaların ardından en yüksek olasılık olarak konuşulan seçim tarihi ise 14 Mayıs.

Peki seçim tarihine ilişkin süreç nasıl işleyecek? Muhalefet ne düşünüyor? DW Türkçe’den Kıvanç El, seçimlere dair süreci araştırdı.

AKP-MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı seçimi neden öne alıyor?

AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, seçimlerin normal takviminin 18 Haziran olduğunu ancak bunun miktar öne alınacağını söyledi ve gerekçe olarak da “Mevsimsel şartlar, mevsimlik işçilerin çalışma takvimleri, sınav takvimi, tatil dönemi olması, hac mevsimine denk gelmesi gibi bir dizi neden var. Bu nedenle bir miktar tarihi öne çekerek güncelleme yapılması gerekiyor. Biz tüm seçenekleri Cumhurbaşkanı’na sunduk” dedi. MHP Genel Başkanı Bahçeli de “mevsimsel şartları” gerekçe göstermişti. Muhalefet ise seçimin öne alınmasına prensip olarak karşı değil ancak öne alınacak ise 6 Nisan’dan önce bir tarih olmasını savunuyor.

Seçim kararı nasıl alınıyor?

Anayasa’nın 116’ıncı maddesi cumhurbaşkanına seçimi yenileme yetkisi veriyor. Seçim kanununda yapılan değişiklikle beraber cumhurbaşkanının seçim kararı almasının ardından en erken 60 gün en geç 66 gün içinde seçime gidiliyor. Yasal mevzuata göre cumhurbaşkanı ikinci döneminde seçim kararı alırsa aday olamıyor. AK Parti, yeni Anayasa’ya göre Erdoğan’ın ilk dönemi olduğunu savunurken muhalefet ise şu anki dönemin ikinci dönem olduğunu gündeme taşıyor. Bu noktada olası tartışma yaşanması durumunda ve YSK’ya da başvuru yapılması durumunda son kararı YSK verecek. Cumhurbaşkanın’ın yanı sıra TBMM de erken seçim kararı verebiliyor. TBMM’nin erken seçim kararı verebilmesi 360 milletvekilinin onay vermesi gerek. Ancak şu anda AK Parti-MHP’nin toplam oyu ise 335. Muhalefetten ise 6 Nisan sonrasına bir destek olmadığından Meclis erken seçim kararı alamıyor.

14 Mayıs için seçim kararı alınırsa süreç nasıl işleyecek?

Meclis seçeneği şu aşamada mümkün görünmediğinden Cumhurbaşkanı seçim kararı alacak. Erdoğan’ın bu kararı ise 8-14 Mart tarihi arasında alıp kararın da Resmi Gazete’de yayımlaması gerekiyor. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, olası karar alma tarihinin 9-10 Mart olabileceğini ifade etti. Olası takvimin belirlenmesi de önemli. 14 Mayıs için bir tarih baz alındığında memurlar için istifa süreçleri, YSK’nın listeleri belirleme ve kesinleştirme takvimi de netleşecek. Olası plana göre milletvekili adayı olacak memurların 21-23 Mart tarihlerine kadar istifa etmesi gerekecek.

YSK’nın milletvekilli listelerini askıya çıkarması, itirazlar ve kesinleştirme sürecinin de Nisan ayında başlaması ve 15-16 Nisan gibi kesin listeleri kamuoyuna açıklaması planlanıyor. Listelerin kesinleşmesi ile birlikte de 14 Mayıs’ta seçime gidilecek. Milletvekili genel seçimi bu tarihte tamamlanacak. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de bir aday yüzde 50 +1 oy alırsa seçilecek. Hiçbir aday yeterli çoğunluğa ulaşamazsa en yüksek oyu alan iki adayla ikinci tur seçimlere gidilecek. Bu seçimlerin tarihi ise 28 Mayıs olacak. İki aday arasında fazla oy alan Cumhurbaşkanı seçilecek.

Muhalefet erken seçim için tavrı ne?

Altılı masayı oluşturan partiler ve HDP seçimlerin öne alınmasına prensip olarak karşı çıkmıyor. Ancak muhalefet seçimlerin 6 Nisan’dan önce yapılması durumunda destek verecek ve Meclis’ten karar alabilecek. Bunun için ise son tarih Şubat ayının ilk haftası. Bu tarihe kadar Meclis’ten bir seçim kararı alınması gerekiyor. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 14 Mayıs seçim tarihi konusunda “8 Mart’ta seçimlerin yenilenmesine karar verirse 14 Mayıs’ta seçim verilebilir. Kararı kendisi verecek. Seçimleri 7 Nisan’a kadar erken seçime desteğiz. Sonraya bırakmak siyasi mühendislik olur. Biz Cumhurbaşkanı’nın siyasi mühendislik hesaplarına alet olmayız. CHP değil, altılı masanın kamuoyuna açıkladığı bir tutum var. Bu tutumun arkasındayız. Siyasi mühendislik tasarımının parçası olmayacağız” değerlendirmesi yaptı.

Seçimin 6 Nisan’dan önce veya sonra olması neyi değiştiriyor?

Seçim kanunlarında değişikliği içeren Anayasa düzenlemesi 6 Nisan 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu nedenle 6 Nisan öncesi ve sonrası bir seçimde milletvekili hesabı da değişecek. Yeni düzenleme ile seçime gidildiğinde “artık oy”lar milletvekili seçimine eklenmeyecek. Bu durumda 2018 seçimleri baz alındığında muhalefetin kaybı 2023’te aynı oyu bile alsa milletvekili kaybı olacak. Eğer 6 Nisan’dan önce seçime gidilirse “artık oy”lar ittifaklara eklenebilecek ve “küçük oylar” da oldukça önem kazanacak. Ancak muhalefetin de seçimleri öne almak için Meclis’te yeterli çoğunluğu bulunmuyor.

Seçim kararı “yenileme” mi, “fesih” mi?

Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’na göre cumhurbaşkanının Meclis’i “fesih” yetkisi yok. Cumhurbaşkanı “seçimlerin yenilenmesi kararı” alabiliyor. Bu noktada iktidar ile muhalefet arasında farklı yorum yapılıyor. AK Parti, söz konusu “seçim yenileme” kararının meclisin fesih edilmesi anlamı taşımadığını seçime kadar Meclis’in çalışmalarını sürdüreceği için bir fesih olmayacağını savunuyor. Muhalefet ise “seçim yenilemenin” bir kandırma cümlesi olduğunu alınan seçim kararının erken bir seçim kararı olması nedeniyle her türlü durumda meclisi fesih etme kararı olduğunu ileri sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da daha önce yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanının fesih yetkisi yok. Böyle bir yetki yok” demişti.

Paylaşın

Erdoğan’dan “Menderes” Referanslı Seçim Sinyali: Milletimiz 73 Yıl Sonra…

Partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında seçim tarihi için 14 Mayıs’a işaret etti ve şöyle konuştu: Rahmetli Menderes, 14 Mayıs 1950’de ‘Yeter söz milletin’ demiş ve sandıktan büyük bir zaferle çıkmıştı. Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir diyerek 2023’te milletimizin desteğine talibiz. Milletimiz 73 yıl sonra bir kez daha aynı gün, Altılı Masa diyerek karşımıza çıkan darbe şakşakçılarına, kifayetsizlere ‘yeter’ diyecektir.

Haber Merkezi / Altılı Masa ile ilgili de konuşan Erdoğan, “Muhalefetin vaadi milletin önüne bir aday çıkarmak, ancak onu görünürde 6, gerisindekileri de hesaba katarsanız en az 10 kişi ile yönetmektir. Bir nevi ipi 10 ayrı kişinin elinde kukla bir cumhurbaşkanı üzerinden ülkeyi yönetmek istiyorlar. Yani Cumhurbaşkanı, Altılı Masa’nın emir eri gibi davranacak” dedi ve ekledi:

“Tıpış tıpış sandığa gideceksiniz diyor. Hadi CHP’nin kodlarında bu faşizm, bu kibir var, ötekilere ne oluyor? Gerçi durmuş saat bile günde 2 kere doğruyu gösterir diyorlar. Bunlar da her hafta kavgalarıyla, ayak oyunlarıyla milletimize bir çeşit siyasi dejavu yaşatıyor. Eskiden bu işlerin nasıl yürüdüğünü hatırlatıyorlar. Eski Türkiye’yi bilmeyen gençlerimize siyasetin nasıl yapıldığını gösteriyorlar.”

Erdoğan, enflasyon ile ilgili, “En büyük sorunumuz enflasyondu, o da düşüşe geçti. 2022’yi yüzde 64 ile kapattığımız enflasyonun inşallah önümüzdeki aylarda yüzde 50, 40 ve 30’lara düştüğünü hep birlikte göreceğiz. Hem dışarıda hem de içeride herkes Türkiye’nin faiz, kur, enflasyon şer üçgeni ile teslim alınamayacağını gördü” sözlerini kullandı.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuştu. Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:

“İkinci haftasını geride bıraktığımız 2023 bizim için herhangi bir yılbaşı değildir. Biz hayallerini, 2023 menziline göre belirlemiş bir hükümetiz. Ülkemizi ulaştırmak istediğimiz hedeflere büyük ölçüde kavuştuk. Ülkemizin son 10 yıldır maruz kaldığı saldırılar ve küresel krizler bazı alanlarda gecikmeye neden olsa da bu hedeflerimize halel getirecek değildir. 2023 Türkiye Yüzyılı’nın başlangıcıdır. Önümüzdeki aylarda yaşanacak seçimi önemli kılan budur. Hiçbir seçim kolay olmadı. Büyük bir mücadeleyle, azimle hazırlandık, girdik. Her seçimden de zaferle çıkmayı başardık.

Bu seçimi farklı kılan nedir? 2002 seçimlerine siyasete yeni bir ses getirerek adım atmıştık. 2007 seçimlerine vesayetin ahlak dışı oyunlarıyla uğraşarak girmiştik. 2011 seçimlerine 2023 hedefleri sözü vererek girmiştik. 2015 seçimlerini FETÖ, PKK, DEAŞ saldırıları altında yaşamıştık. 2018 seçimlerini yeni yönetim sisteminin getirdiği tereddütleri göğüsleyerek geçirmiştik. 2023 seçimlerini ise dünyadaki krizlerin etkileriyle mücadele ederek girdik. Ucube ittifakın hezeyanlarıyla uğraşarak, milletimize verdiğimiz sözleri yetiştirmenin telaşını yaşayarak, 20 yılda kurduğumuz demokrasi ve kalkınma üzerine Türkiye Yüzyılı’nı inşası için hazırlanıyoruz.

Türkiye öyle bir yol ayrımında ki böyle fırsatlar asırda bir gelir. Krizler dünyada köklü değişikliklerin başlamasına yol açtı. Türkiye sahip olduğu güçlü eser ve hizmet altyapısı sayesinde küresel sarsıntıları dayanak haline dönüştürebiliyor.

Enflasyon

Sıkıntılarımız elbette var, bunlar üstesinden gelinemeyecek hususlar değildir. En büyük sorun enflasyondu o da düşüşe geçti. 2022’de yüzde 64 ile kapattığımız enflasyonun yüzde 40’lara, yüzde 30’lara düştüğünü göreceğiz. Enflasyona sebep olan tuzakları bozduk, tedbirleri aldık, mekanizmaları oluşturduk. Herkes Türkiye’nin enflasyon-kur-faiz şer üçgeniyle teslim alınamayacağını gördü.

Asgari ücrette artışı, EYT’yi, sözleşmeli kadro meselelerini çözdük, sosyal yardımları genişlettik, konut kampanyaları düzenledik, üreten herkesi destekledik. İstihdamı 31,6 milyonla tarihimizin en yüksek seviyesine çıkardık. Ziyaret ettiğimiz illerde ve programlarda insanımızın gözündeki samimiyeti, umudu yaşayarak müşahede ediyoruz.”

Seçim tarihi

Siyasetin günlük merci içinde insanların söyledikleri sözler elbette önemlidir. Ancak aynı insanların sandık başında nelere bakacaklarıdır. Rahmetli Menderes 14 Mayıs’ta ‘Yeter söz milletin’ diyerek sandıktan ezici bir zaferle çıkmıştır. Aynı şekilde Rahmetli Özal, darbenin gölgesinde girdiği seçimde önemli bir başarı kazanmıştır.

Biz de ‘Artık hiçbir şey eskisi olmayacak’ diyerek hükümete gelmiştik. Şimdi de ‘Söz de karar da gelecek de milletindir’ diyerek milletin desteğine talibiz. Vesayet heveslilerine rağmen Türkiye Yüzyılı’nı başlatacağız. Milletimiz aynı gün, bu darbe şakşakçılarına ‘yeter’ diyecektir. Bir nevi ipi 10 ayrı kişinin elinde kukla bir Cumhurbaşkanı ile ülkeyi idare etmek istiyorlar. Cumhurbaşkanı fiilen altılı masanın emir eri gibi davranacak.

Karşımızda ibretlik bir tablo var. İşin özünde eskilere giden bir hesaplaşma yatıyor. Cumhuriyet’in iki asrı boyunca Türkiye’yi kendi çıkarlarının yörüngesinde tutabilmek için her yolu denediler. Şimdi umutlarını 2023 seçimlerine bağlamış görünüyorlar. Şimdi Meclis’ten meydan okuyorum; ne yaparsanız yapın yine başaramayacaksınız.

Benim milletim artık tüm oyunlarınızı çözdü. Sizin de numaralarınızı da etki elemanlarınızı da anında tanıyor. Aksi olsaydı 2007’de bize Cumhurbaşkanı seçtirmek istemediğinizde başarılı olurdunuz. Aksi olaydı gazete kupürleri üzerinden partimizi kapatmaya çalıştığınızda başarılı olurdunuz.

Bakın bu ülkenin Cumhurbaşkanı, bakın Türkiye’nin en büyük partisinin başı olarak karşınızdayım. Gündemi 2023 hedefleri, Türkiye Yüzyılı olan bir lider olarak karşınızdayız. 2023 seçimlerinden sonra da Türkiye Yüzyılı mimarı olarak milletimin görevlendirmesiyle yine karşınızda olacağız. Biz, kimsenin inayetiyle değil, Allah’ın yardımıyla, milletimizin desteğiyle ayağa kalktık bugünlere geldik, yarınlara yürüyoruz.

Biz gerektiğinde yedi düveli karşımıza alma pahasına milletimize hizmet ediyoruz. Ebede talip olan bir davanın mensupları olarak, bu davayı tümsekte bırakmamaya yeminliyiz. En büyük sorumluluk da sizlere düşüyor. 2023 seçim zaferini omuzlayacak kadro olarak, isimlerinizi tarihimizin sayfalarına yazdırmaya davet ediyorum.

Muhalefete eleştiri

Karşımızdaki tabloya bakarak gülsek mi ağlasak mı bilemiyoruz. Dünya küresel krizi konuşuyor bunlar masa krizini konuşuyor. Milletimiz ülkesinin bu kaostan en az zararla nasıl çıkacağının işaretini bekliyor. Biz yaptıklarımızla ve vizyonumuzla milletimizi hayallerine kavuşturmanın peşindeyiz. Bu altı başlı hilkat garibesinin milletimizin tepesine çökmeleri dışında başka vizyonu yoktur. Bu çarpık zihniyet farklı tezahürleriyle hep vardı.

Biz köprü, yol, havalimanı, baraj, fabrika inşa eden, petrol, doğalgaz ararken yatırımcılara ‘gelmeyin’ çağrısı yapanları iyi hatırlıyoruz. İnsan bir ülkenin ordusu, komutanları, savunma sanayi şirketleri kimler tarafından hedef alınır diye düşünmeden edemiyor. Bir ülkenin ordusuna ve savunma sanayine ancak kendisine tehdit olarak görenler saldırır. Yunanistan’ın feveranlarını yersiz bulmakla birlikte anlayabiliyoruz. PKK’nın feryatlarının sebebi yerindedir. Anlamakta zorlandığımız husus bu ülkenin bir partisinin, parti liderinin ordumuz ve savunma sanayine karşı sergilediği hazımsızlıktır. Bu işte bir terslik var demekten kendimizi alamıyoruz.

Bu habis zihniyetin son eseri, küresel bir marka haline dönüşen Baykar şirketi oldu. Baykar’ın nezdinde tüm şirketleri, ürünleri ve başarılarıyla savunma sanayimiz hedef alınıyor. Bizimle olan akrabalık ilişkisi üzerinden Baykar’ı hırpalayabileceklerini düşünüyorlar. Bu alçak saldırıya hak ettiği cevabı vermek sorumluluğumuzun gereğidir.

Kılıçdaroğlu’na tepki

Ülkemizde Milli Mücadele’nin de etkisiyle başlayan bir savunma sanayi hamlesi var. 2022 ve şu anda bu kardeşiniz Başbakanlık makamını da Cumhurbaşkanlığı makamını da milletimin lütfuyla gördü. Öyle bir yerden öyle bir yere geldik ki doğru dürüst helikopterimiz yoktu. Berlusconi ile yaptığımız görüşme ile Atak helikopterlerini hallettik. Şu anda Atak helikopterleri Türkiye’nin kendi ürünü olarak üretiliyor. Buna da birileri çelme takmaya çalışıyor.

Şimdi biz Gökbey helikopterini üretmenin adımlarını atıyoruz. Bunlarla beraber biz bu İHA’ya, SİHA’ya, Akıncı’ya bu kızılötesi adımı nasıl attık… O dönem oğul Bush’a gittik. ‘Hani siz İHA verecektiniz, hala vermediniz’ dedik. O ziyaretimde bunlardan aldık. Bize iki günlüğüne verdiler. Bu ziyaretimin ardından Özdemir Bey hemen çocuklarıyla bu adımı attı. Süratle İHA’yı ürettiler. Ardından SİHA’yı da ürettiler. çocuklar Akıncı’yı üretti. İş bitmedi savaş uçağı noktasında çalışmalarını sürdürüyorlar.

Bunlarla beraber olay sadece savaş aracı değil. Bunun ürünlerini de üreteceksin. Harp araç, gerek, mühimmatın olması lazım. Ülkemiz bu mühimmatı da üretmeye başladı. Bu muhalefetle çok uğraştığımız için adım atmakta zorlanıyoruz. En son Arifiye’deki olay. Arifiye’deki olaydan hemen sonra, Fırtına Obüsleri’nin teslim törenine gittik. Savunma Bakanımız, kuvvet komutanlarımızla… Muhalefetin başındaki adam, ‘Siz siyasetçi değilsiniz’ diyor.

Neyi, neden alkışlıyorlar. Alkışladıkları şey Fırtına Obüsleri’nin teslim töreni. Konuşan kim, Başkomutan konuşuyor. Sen Savunma Bakanımıza ne kuvvet komutanlarımıza hakaret edecek çapta değilsin, haddini bil. Bu cibilliyet meselesi. Bu noktada karakter zaafı olan bir insan olarak kalkıp bizim şanlı ordumuzun komutanlarına saldırmak herkesin karı değil. Bunlarla ilgili hukuki boyutu devam ediyor.

Biz yerli ve milli projelere destek verdikçe, kendi siyasi ve ekonomik programlarımızı uyguladıkça parasıyla savunma sanayi ürünü vermemeye başladılar. Bayraktar İHA’ları yetiştiremiyor. Aynı şekilde mühimmat yetiştiremiyorlar. Türkiye artık büyüdükçe, güçlendikçe birileri rahatsız oluyor. Onlar rahatsız oldukça yolumuza devam ediyoruz.

Babacan ve Davutoğlu’na sert sözler

Bu ahlaksız çıkmış, geleceklermiş de hesabını soracaklarmış. Rekabetin oluşması lazımmış. Sen git çocuk bezi satmaya devam et, senin işin değil bu. 15 sene yanımda bulundu ama demek ki benden bir şey alamadı.

Yanında bir tanesi daha var o da öyle. Bizden üniversite istediler, vakıflarına üniversite tahsisi yaptım. Kendisi ne zaman Başbakanlık koltuğuna oturdu, o tahsis yapılan yeri bilabedel vakfına mülk edindi. Türkiye’de başka örneği yok. Kalk bunu milletimize anlat.

Devlet Bey ona ‘Serok Ahmet’ diyor, bu tür işler yapıyor. Helalinden en yaptı? Kurduğunuz üniversiteyle başarı grafiğiniz ne, yok. Biz de bu üniversiteyi, yolsuzlukları nedeniyle aldık, devletimize mal ettik. Şimdi Şehir Üniversitesi, Marmara Üniversitesi’nin mülkü olarak devam ediyor. Biz bu millete yakışır eserler inşa ediyoruz, sen de ne yaptın bunu söyle bakalım. Bunlardan bir şey olmaz.

SİHA’larımız, İHA’larımız inleri darmadağın etti, nice teröristleri yok ettiler. Biz pek çok savunma sanayi projemizde firmalarımızın ar-ge çalışmalarına destek veriyoruz. 50 firma devletten proje bazlı destek alıyor. Devletten nakit desteği almadan çalışmalarını sürdüren 4 firma var, birisi Baykar’dır.”

Paylaşın

“Erdoğan 8 Mart’ta Meclis’i Feshedecek” İddiası

Muhalefet, Cumhur İttifakı’nın “seçimleri mayıs ayına çekmesi teklifine” onay vermezse, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 8 Mart’ta, anayasadaki “TBMM’yi fesih yetkisini kullanacağı” belirtiliyor.

Kararın da 9 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından seçim süreci resmen başlamış olacak ve 60 günlük süre işleyecek. Söz konusu sürenin sonundaki ilk pazar günü de “net olarak 14 Mayıs’ı işaret ediyor.”

Seçimlerin erkene alınmasıyla ilgili MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den dün açıklama gelmişti. Bahçeli, “Mayıs ayı içinde bu işi bitirelim” demişti. İktidar kulislerinden bir süredir 14 Mayıs tarihi sızıyordu, MHP liderinin bu açıklamasıyla biraz daha netleşmiş oldu.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ da dünkü açıklamasında “Sayın Bahçeli de bu şekilde ifade ettiler. Dolayısıyla bu şartlardan dolayı seçim tarihinin bir nebze güncellenmesi konusu söz konusu olabilir” demişti. Dağ, 2023 yılı içinde yapılacak hiçbir seçimin ‘erken seçim’ olarak nitelendirilemeyeceğini” dile getirdi.

Cuhmhuriyet’ten Selda Güneysu imzalı habere göre iktidar partisinde, “Seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılması artık yavaş yavaş netleşiyor” değerlendirmesi yapılırken AK Parti’nin üzerinde çalıştığı seçim takviminin ayrıntıları da belli olmaya başladı.

Muhalefet Cumhur İttifakı’nın “seçimleri mayıs ayına çekmesi teklifine” onay vermezse, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 8 Mart’ta, anayasadaki “TBMM’yi fesih yetkisini kullanacağı” belirtiliyor.

Kararın da 9 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından seçim süreci resmen başlamış olacak ve 60 günlük süre işleyecek. Söz konusu sürenin sonundaki ilk pazar günü de “net olarak 14 Mayıs’ı işaret ediyor.”

Paylaşın

Berlin, Ankara’yı Sert İfadelerle Uyardı

AK Parti milletvekili Mustafa Açıkgöz’ün PKK ve Gülen yapılanması için “Saklandıkları deliklerden çıkarıp yok edeceğiz” konuşmasına sert tepki gösteren Almanya, Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği aracılığıyla Ankara’yı sert ifadelerle uyardı.

Haber Merkezi / AK Parti Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz’ün Almanya’daki konuşmasında PKK ve Gülen yapılanması için “Saklandıkları deliklerden çıkarıp yok edeceğiz” demesi üzerine, Almanya Dışişleri Bakanlığı’ndan açıklama geldi.

Almanya Dışişleri Bakanlığı, resmi sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı mesajda, “Türk milletvekilinin yer aldığı görüntüler tekrarlanmamalı. Nefret söyleminin Almanya’da yeri yoktur” ifadelerini kullandı.

Söz konusu görüntülerle ilgili Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi’nin Dışişleri’ne çağrıldığı da açıklamada belirtildi.

Açıklamada, yabancı ülkelerin seçim kampanyalarıyla ilgili etkinliklerin önceden Alman makamlarınca onaylanması gerektiği kaydedildi.

Almanya Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, “Türk temsilciler oyun kurallarına uymadıkları takdirde, bunun sonuçlarını değerlendirmek zorundayız” ifadeleri yer aldı.

Açıkgöz ne demişti?

Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz, Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Almanya’daki yapılanması olan Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu’nun Neuss kenti şubesinde 13 Ocak’ta bir konuşma yaptı. Açıkgöz, bu konuşmasında PKK ve “FETÖ” olarak tanımladığı Gülen yapılanması mensuplarını “yok edeceklerini” söyledi.

Açıkgöz’ün, ”Onlara Türkiye’de yaşam hakkı tanımadığımız gibi Almanya’da da tanımayacağız. Dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar PKK denen terör örgütünü, FETÖ denen terör örgütünü bitireceğiz” şeklindeki ifadeleri Almanya’da geniş yankı buldu.

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten İsveç’e Tepki: Kabul Edilemez

İsveç’teki PKK eylemine tepki gösteren AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “İsveç savcısı ‘soruşturma yok’ dedi, bu kabul edilemez. Tablo açıktır, çifte standart açıktır. Türkiye Cumhuriyeti bunu kabul etmez.” dedi.

Haber Merkezi / İsveç’in başkenti Stockholm’de PKK destekçileri tarafından düzenlenen gösterilerde yaşananlar, iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir gerilim yaratmıştı. İsveç gazetesi Aftonbladet’e konuşan Savcı Lucas Eriksson, yapılanların İsveç yasalarına aykırı olmadığını söylemişti.

Savcı Eriksson, “Dosya, masama hakaret diye geldi, ancak ben hakaret teşkil edecek ağırlıkta bir şey göremedim. Bu yüzden de bir ön soruşturma başlatmama kararı aldım” demişti.

Ne olmuştu?

Stokholm’de geçen hafta PKK destekçisi oldukları belirtilen bir grup, belediye binasının önünde toplanarak, Erdoğan’a benzetilen bir kuklayı ters olarak asmıştı. Eylem, Ankara’nın tepkisini çekerken, İsveç Büyükelçisi de Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmıştı.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, eylem hakkında, “NATO üyeliği başvurusuna karşı sabotaj olarak tasarlandı” diye konuşmuştu.

“İsveç terör yandaşı olarak kendini konumlandırır”

Adalet Ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan MYK toplantısı sonrası basın toplantısı düzenledi.

Ömer Çelik, açıklamasında, “Muhalefet partilerinden bu doğrultuda Türkiye’nin değerlerine dönük bu eylemi kınayanların her birine teşekkür ediyoruz. Böylesine çirkin eylem ifade hürriyeti olarak kabul edilemez. İsveç Başbakanı, İsveç’in NATO’ya üyeliğine engel olmak için sabotaj dedi. İsveç’teki savcı bunların cezalandırılmayacağını söylemiş. Hakaret davası olarak ele alınabileceğini, herhangi bir şekilde cezalandırılmayacaklarını söylemiş. Bundan şu sonuç çıkıyor, İsveç terör yandaşı olarak kendini konumlandırır.” dedi.

“İsveç’in yasasını buna göre düzenlemesi. terörle mücadele yasasını gözden geçirmesi gerektiğini” savunan Çelik “İsveç’te terör gruplarının birer hafta arayla 15 tane eylem yaptığını düşünün ve bu eylemde bir AB ülkesi başkanı ya da başbakanının maketinin asıldığını düşünün. Bu hafta Almanya’yla ilgili, haftaya Hollanda’yla ilgili… Böyle bir şey kabul edilebilir mi? İsveç’in buna dönük tepkisi ne olur? Tablo açıktır, çifte standart açıktır. Bu hiçbir yerde kabul edilemez, Türkiye Cumhuriyeti bunu kabul etmez.” ifadelerini kullandı.

Altılı Masa’daki yetki tartışmasına da değinen AKP Sözcüsü şöyle devam etti

“Muhalefetin yaptığı antisiyaset. Bu son tartışmalardan önce bir anayasa taslağı hazırlamışlardı. Bu taslakta halk tarafından seçilen cumhurbaşkanının hiçbir şeye karışmayacağı söyleniyor. Bu model demokrasimizi felç eder. Sivil siyaseti felç eden bir yaklaşım. Bu model demoktratik değil, bir politbüro modeli.

“Diyorlar ki, bir cumhurbaşkanı olacak, 6 kişinin onayını almadan siyasi bir karar alamayacak. Peki cumhurbaşkanı bunu yapmazsa ne olur. Mutabakat bozulur, seçime gidilir. Bu 6’lı eş başkanlığı sistemidir, cumhurbaşkanıyla birlikte 7’li eş başkanlık sistemi olur”

Çelik seçim tarihi konusunda da “Seçim konusuyla ilgili tarih budur dediğimiz zaman duyuracağız. Erken seçim gibi değil ama seçim tarihinde bir değişiklik söz konusu olacak. Biraz geriye çekebiliriz. Birkaç tarih konuşuluyor. Çok kısa bir süre olarak güncelleme söz konusu olacak.” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Başörtüsüne Anayasa Teklifi: CHP Ve İYİ Parti, AK Parti’nin Randevusunu Reddetti

AK Parti’nin başörtüsüne anayasal güvence ve “ailenin korunması” konusundaki anayasa değişikliği önerisiyle ilişkili görüşme talebi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İYİ Parti tarafından reddedildi. CHP ve İYİ Parti arasında istişare sonucunda alınan karar, AK Parti grubuna iletildi.

Haber Merkezi / AK Parti’nin “başörtüsü düzenlemesi” içeren ve “aile” adı altında LGBTİ+ yurttaşları hedef alan Anayasa değişikliği teklifi için Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İYİ Parti’den talep edilen randevuya “hayır” yanıtı verildi.

CHP ve İYİ Parti arasında istişare sonucunda alınan karar, AK Parti grubuna iletildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Görüşme talebini reddetmek durumundayız. İYİ Parti ile bu tutumda ortaklaştık” ifadelerini kullandı.

CHP’nin “hayır” gerekçesi olarak CHP Mersin Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile İYİ Partili Lütfü Türkkan’ın dokunulmazlık dosyalarının gündeme alınmasını gösterdiği kaydedildi.

AK Parti Grup Başkan Vekili Özlem Zengin gelişmeyi doğruladı ve, “CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel aradı. Anayasa randevu talebimizi kabul etmediklerini bildirdiler” dedi. Özlem Zengin ve beraberindeki heyet, yarın saat 11.00’de MHP Grup Başkanvekilleriyle bir araya gelecek.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) de AK Parti’nin randevu talebini reddetmişti. Mevcut Anayasa’nın her gün çiğnendiğine ve hukukun askıya alındığına dikkat çeken Oluç, bu süreçte yapılan Anayasa değişikliğini samimi, inandırıcı ve güven verici bulmadıklarını belirtti. Oluç, şöyle devam etmişti:

“Seçim ortamına girmiş bir ülkeden bahsediyoruz. 3-4 ay bilemediniz 5 ay içerisinde seçimlerin yapılacağı bir ortamda yargı vesayetinin HDP’ye yönelik işletilmesi yargı vesayeti ile siyasetin dizayn ediliyor olması ve HDP’ye yönelik demokratik siyasetten ağır tasfiye politikalarının devam etmesi seçimlerin adil, demokratik adil bir ortamda yapılmayacağına dair önemli işaretlerdir.

Demokratik siyasete kast edilmiştir iktidar tarafından. Bu nedenle AYM üzerindeki Cumhur ittifakının açık baskı ortamını göz önünde bulundurduğumuzda bu teklifin tartışılmasını samimi ve güven verici bulamadığımızı vurguluyor.”

AK Parti Grup Başkanvekili Zengin, HDP’nin, başörtüsüne anayasa değişikliği teklifi için AK Parti’nin randevu talebini reddetmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Başörtüsü Türkiye’de siyasi parti ayrımı yapmaksızın bütün kadınların bir meselesidir” demiş ve eklemişti:

“Hatta erkeklerin de bir meselesidir. Bu konuyu müzakere etmeyi anlamlı buluyorum. Ve onlar bunu bence bir tür siyasi malzemeye dönüştürmeyi tercih ettiler. Onların kararı böyle oldu.”

Paylaşın

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anketlerden İstediği Sonuç Çıkmazsa Ne Yapacak?

Türkiye ‘olası erken seçimi’ konuşmaya devam ederken, kesin bir dille ‘erken seçim’ iddialarını reddeden Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada seçim tarihinin ‘mevsim şartlarına göre güncellenebileceğini’ söylemişti.

Korkusuz yazarı Can Ataklı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önüne gelen seçim anketlerinde istediği sonuç çıkmaması durumunda iki durumun gerçekleşebileceğini savundu.

Ataklı’ya göre bunlar, “üçüncü kez aday olamayacağı gerçeğini kabullenip, gürültü-patırtı çıkarmadan kenara çekilmek ya da milletvekilliğine aday olmak” ya da “muhalefetin parlamenter sisteme geçme vaadini kendisi sahiplenip seçimden önce hayata geçirmek”

Can Ataklı’nın bugünkü köşe yazısının ilgili kısmı şöyle:

Şunu artık herkes biliyor olmalı: Erdoğan anketleri en iyi okuyan ve yöneten siyasetçidir. Hiçbir anket şirketi, Erdoğan’ı yanıltacak bir sonuçla karşısına çıkamaz. Daha öz bir ifadeyle, Erdoğan anketlerin gazına gelmez asla. Önüne 100 tane “kazanacağını” gösteren anket çıksa bile bunlar arasında sadece kesin doğruluğuna emin olduğu anketin sonucuna bakar. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Erdoğan mutlaka yayınlanan her ankete bakıyordur ama kamuoyuna açıklanmayan hatta kimsenin bilmediği bir ekibe de sürekli araştırma yaptırıyordur. Öyle sanıyorum ki Erdoğan bütün seçim tartışmaları arasında sadece güvendiği anket hangisiyse ona güveniyor, ona inanıyor.

Ancak sorun başka. Erdoğan elbette kendi güvendiği ekibe araştırma yaptırıyordur, buna karşı yine sarayın hizmetinde olan anket şirketlerinin hiçbiri şu ana kadar Erdoğan’a “Kesinlikle kazanıyorsunuz, hiç endişe etmeyin” diyemiyor. Oysa bundan önceki seçim anketlerinde Erdoğan hep “kazanacak” isim olarak çıkıyordu. Bazılarında belki kıl payı kazanıyordu, ama çoğunda açık ara kazanacağı görülüyordu. Bu kez öyle değil.

Erdoğan’ın en güvendiği araştırma ekibi hangisi bilemiyorum, ancak yayınlanan hiçbir ankette Erdoğan’ın kazandığı açıkça belirtilemiyor. İşte Erdoğan bu nedenle muhalefetin adayının bir an önce açıklanmasını istiyor. Şu anda muhalefetin kesinleşmiş bir adayı yok. Sadece kimi anket şirketlerinin şişirdiği balonla aday gösterilen iki belediye başkanı var. Buna bir de Kılıçdaroğlu’nu ve Demirtaş’ı ekleyerek anket yapanlar var. Saray yazarları üç dört adaya bölünen muhalefet adaylarının karşısında Erdoğan’ın açık ara önde olduğunu göstermeye çalışıyorlar. Oysa Erdoğan bunlara asla kanmıyor.

Karşısına kim olursa olsun bir aday çıkmadıkça yapılacak kamuoyu araştırmalarının sağlıksız sonuç vereceğini biliyor. Muhalefet bir aday belirlese Erdoğan rahatlayacak ve tek adaya karşı yapılacak kamuoyu araştırmalarının sonucuna bakacak. Peki, muhalefet aday belirledikten sonra Erdoğan hala seçilecek oranı yakalayamadığını görürse ne yapacak.

Elbette ilk hamle olarak kamuoyunu etkileyecek “daha da parlak müjdeler” üzerine yoğunlaşacaktır. Devletin kasası elinde, buradaki parayı son kuruşuna kadar harcayarak oyunu yükseltmeye çalışacaktır. Görünen o ki, herkese para dağıtarak da sonuca ulaşamayacaktır. O zaman önünde iki yol kalıyor.

BİRİNCİSİ: Üçüncü kez aday olamayacağı gerçeğini kabullenip, gürültü-patırtı çıkarmadan kenara çekilmek ya da milletvekilliğine aday olmak.

İKİNCİSİ: Muhalefetin parlamenter sisteme geçme vaadini kendisi sahiplenip seçimden önce hayata geçirmek.

Ataklı, “Ocak ve şubat ayı çok hareketle geçecek emin olun…” yorumunu da yazısına ekledi.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

HDP’nin ‘Başörtüsü Teklifi’ Kararına AK Parti’den Tepki

AK Parti Grup Başkanvekili Zengin, HDP’nin, başörtüsüne anayasa değişikliği teklifi için AK Parti’nin randevu talebini reddetmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Başörtüsü Türkiye’de siyasi parti ayrımı yapmaksızın bütün kadınların bir meselesidir” dedi ve ekledi:

“Hatta erkeklerin de bir meselesidir. Bu konuyu müzakere etmeyi anlamlı buluyorum. Ve onlar bunu bence bir tür siyasi malzemeye dönüştürmeyi tercih ettiler. Onların kararı böyle oldu.”

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), anayasa değişikliği teklifi için randevu isteyen AK Parti ile görüşmeyi reddetmesinin ardından T24’ten Eray Görgülü’ye konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, “siyasi malzemeye dönüştürmeyi tercih ettiler” dedi.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, bugün yaptığı basın açıklamasında, partisi hakkındaki kapatma davası ve Hazine yardım hesaplarına “geçici blokaj konulması” nedeniyle AK Parti’ye randevu vermeme kararı aldıklarını duyurdu.

Zengin bu kararın ardından, bu görüşmelerin “Türkiye için önemli bir adım” olduğunu, HDP seçmeninin de bu konuyu önemsediğini düşündüğünü belirtti.

“Başörtüsü Türkiye’de siyasi parti ayrımı yapmaksızın bütün kadınların bir meselesidir. Hatta erkeklerin de bir meselesidir. Bu konuyu müzakere etmeyi anlamlı buluyorum. Ve onlar bunu bence bir tür siyasi malzemeye dönüştürmeyi tercih ettiler. Onların kararı böyle oldu” dedi.

Özlem Zengin ayrıca şunları ifade etti: “Bu hafta için tüm grup başkanvekillerini aradım, Çarşamba günü için kendilerini ziyaret etmek istediğimizi söyledim, Sayın Mustafa Elitaş’la birlikte. Şu ana kadar sadece HDP’den dönüş oldu. Sayın Saruhan Oluç beni aradı ve Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararı gerekçe göstererek kabul edemeyeceklerini söyledi. Ben de kendisine bunun o konuyla hiçbir alakası olmadığını ifade ettim.

“Daha evvel bir HDP’li milletvekilinin milletvekilliği düştü. Anayasa Mahkemesi onların lehine karar verdi. Yani bir onların lehine karar verdiğinde kabul eden, ama kendi aleyhine verdiğinde bunu reddeden, böyle bir şey olamaz. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan hem bireyler hem kurumlar olarak yargı kararlarıyla bağlıyız. İtirazımız olabilir ama herkesin yargı kararlarının bu manada bağlayıcı olduğunu hatırlaması lazım”.

Paylaşın

AK Parti’nin Görüşme Talebine HDP’den Ret: Görüşme Zemini Ortadan Kaldırıldı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hazine yardımına bloke koyması kararı sonrası “AKP grup yönetimi ile Anayasa değişikliği teklifi hakkında görüşmeme kararı aldık” dedi.

Meclis’te gündeme dair basın toplantısı yapan Saruhan Oluç, “Bu kadar hak gaspının ayrımcılığın, eşitsizliğin, hukuksuzluğun yaşandığı özgürlüklerin ve demokrasinin ağır saldırı altında olduğu bir süreçte sadece başörtüsü ile ilgili getirilen değişiklik teklifi ‘Türkiye’deki özgürlükler sorununa çözüm üretmek konusunda yetersizdir’ demiştik” dedi.

Başörtüye ilişkin geçmişte ve bugün sorunları olmadığını belirten Oluç, 2015 yılından beri başörtülü vekillerinin olduğunu vurguladı. Kürtler, Aleviler, tüm inanç ve kimlikler başta olmak üzere bütün vatandaşların eşit yurttaşlık hakkının olmadığı bir ülke ortamında bu toplumsal talepleri karşılayacak bütünlüklü düzenleme gerektiğine işaret eden Oluç, şöyle dedi:

“Bu adımı seçim manevrası olmaktan çıkarmanın yolu bütün ayrımcılıkları ortadan kaldıracak, özellikler Anayasanın 10’uncu maddesinde bir değişiklik yapılması gerekir. Manevradan çıkarılacak tutum bu olurdu. Ama bu konudaki önerilerimize cevap verilmedi.”

“Görüşme zemini ortadan kaldırıldı”

AKP Grup yönetiminin Anayasa değişikliği teklifi için görüşme talebinde bulunduklarını aktaran Oluç, bu talebi grup ve parti yönetimince tartışıldığını söyledi. Söz konusu talebin yetkili kurullar ve eş genel başkanlarınca değerlendirdiğini ifade eden Oluç, şöyle dedi:

“HDP’ye yönelik bir intikam davası olan kapatma davasının bütün hızıyla devam ettirilmesi, en son partimizin anayasal hakkı olan hazine yardımının iktidar blokunun baskısı sonucu bir hak gaspı olarak AYM tarafından ve Anayasa’ya aykırı bir şekilde bloke edilmesi ve bunun gerçekleşmesi için cumhur ittifakının bileşenlerinin ağır baskısının AYM üzerinde yaşanması nedeniyle AKP grup yönetimi ile Anayasa değişikliği teklifi hakkında görüşmeme kararı aldık.

Randevu taleplerine olumlu cevap vermedik bu nedenle. Elbette AKP Meclis Grup Yönetiminin diyalog çabalarını olumsuz görmüyoruz. Ancak iktidarın bizlere yönelik politikaları nedeniyle böyle bir görüşme zemini ortadan kaldırıldığını düşünüyorum.”

“Bu teklifi samimi değil”

Mevcut Anayasa’nın her gün çiğnendiğine ve hukukun askıya alındığına dikkat çeken Oluç, bu süreçte yapılan Anayasa değişikliğini samimi, inandırıcı ve güven verici bulmadıklarını belirtti. Oluç, şöyle devam etti:

“Seçim ortamına girmiş bir ülkeden bahsediyoruz. 3-4 ay bilemediniz 5 ay içerisinde seçimlerin yapılacağı bir ortamda yargı vesayetinin HDP’ye yönelik işletilmesi yargı vesayeti ile siyasetin dizayn ediliyor olması ve HDP’ye yönelik demokratik siyasetten ağır tasfiye politikalarının devam etmesi seçimlerin adil, demokratik adil bir ortamda yapılmayacağına dair önemli işaretlerdir. Demokratik siyasete kast edilmiştir iktidar tarafından. Bu nedenle AYM üzerindeki Cumhur ittifakının açık baskı ortamını göz önünde bulundurduğumuzda bu teklifin tartışılmasını samimi ve güven verici bulamadığımızı vurguluyor.”

Ne olmuştu?

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başkanlığındaki AKP heyeti, başörtüsü konusunda hazırlanacak anayasa değişikliği için MHP, CHP, HDP ve İYİ Parti gruplarını ziyaret etmişti. Bozdağ, AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz ve AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş HDP’yi 2 Kasım’da ziyaret etmişti.

Ziyarette, HDP Sözcüsü Ebru Günay ile HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç yer almıştı. Görüşme sonrası açıklama yapan Beştaş, Anayasa teklifine dair henüz yazılı bir metin olmadığını belirterek

“Anayasa’nın 24 ve 41’inci maddelerinde bir değişiklik olacağını ve kapsamını genel olarak paylaştılar. Biz de tutumumuzu Eş Genel Başkanlarımız ve MYK’da yaptığımız görüşmeler sonucunda kamuoyuyla paylaşıyor olacağız.

“Sohbet ettik. Kıyafet özgürlüğü, türban, kadın hakları konusunda tutumumuz çok net. Negatif tutumumuz olmadı ama böyle bir dönemde nasıl bir karar alacağımızı ilgili kurullarımızla karar vereceğiz” demişti.

AKP’nin HDP parlamento grubunu ziyaret etmesi AKP içinde tepkilere neden olmuştu. AKP’li eski milletvekili Mehmet Metiner, “AK Parti karar vermeli: HDP’yi kendisiyle oturulup konuşulacak ve desteği önemsenecek bir parti olarak görüyorsa o vakit HDP’ye dair dilini ve yaklaşımını değiştirmeli” demişti.

AKP MKYK üyesi Şamil Tayyar ise “AK Parti, HDP’ye nasıl bakıyorsa o düzlemde ilişkisini yürütmelidir. PKK ayrı HDP ayrıysa aynileştiren dil ve üsluba niye ihtiyaç duyduk? Bu muhakemeyi yapmalıyız” diye sormuştu.

6 Kasım 2022’de AKP Urfa Milletvekili Mehmet Ali Cevheri, partisinin HDP ziyaretiyle ilgili olarak, “Gidilmemesi abes” demişti.

Paylaşın

Cumhur İttifakı’nda Genişleme Hazırlığı: HÜDA PAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli’nin yaptığı görüşmelerde Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) ile ittifakın genişletilmesi konusu ele alındığı ve Cumhur İttifakı’ndaki uzlaşmanın ardından da HÜDA PAR ile görüşmeler başladığı öne sürüldü.

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Aslan da henüz kesinleşen bir durumun olmadığını ifade etti. Aslan, “Seçim başlığını AK Parti ile konuşuyoruz. Sonuç itibariyle tüm başlıkları konuşuyoruz. Nasıl bir sonuç çıkacak genel başkanımız açıklama yapacaktır” dedi.

Yazar ve Diyarbakır eski Milletvekili Altan Tan,  “Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde de HÜDA PAR, Tayyip Erdoğan’ı destekledi. Sürpriz, beklenilmeyen bir durum değil, belli noktalarda aynı düşünüyorlar. Bundan önce beraberlikleri vardı. O camianın çıkıp karşı tarafa CHP’ye destek vermesi beklenilmiyordu” görüşünü dile getirdi.

Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri için takvim giderek daralıyor. Seçim takviminin netleşmesinin ardından ittifakların da şekillenmesi bekleniyor.

DW Türkçe’den Kıvanç El’in edindiği bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem 13 Aralık hem de 29 Aralık 2022 tarihinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşmelerde de Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) ile ittifakın genişletilmesi konusunu ele alındı.

Cumhur İttifakı’ndaki uzlaşmanın ardından da HÜDA PAR ile görüşmeler başladı. Partinin Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Perşembe günü akşam saatlerinde AK Parti Genel Merkezi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti kurmayları ile bir araya gelerek seçim işbirliğini ve muhtemel ittifakı görüştü. Yapıcıoğlu, partiden ayrılırken yaptığı açıklamada “Görüşmelerimiz sürecek. Biraz daha sabretmeniz gerekecek. Konular netleşince, mevzular inşallah sizler aracılığıyla kamuoyuyla da paylaşılacaktır. Birkaç başlığımız vardı. Evet, konuştuk. Seçimler de bu başlıklardan bir tanesiydi” dedi.

“‘Teklif gelirse ittifakın içerisinde yer alabiliriz’ demiştiniz” açıklamasının hatırlatılması üzerine de Yapıcıoğu, birden fazla teklifin bulunduğunu belirterek sözlerini “Seçim tarihi netleşince kuvvetli ihtimal bizim de kararımız netleşir. O zaman paylaşırız” şeklinde sürdürdü.

“AK Parti ile seçimi konuşuyoruz”

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Aslan da henüz kesinleşen bir durumun olmadığını ifade etti. Aslan, “Seçim başlığını AK Parti ile konuşuyoruz. Sonuç itibariyle tüm başlıkları konuşuyoruz. Nasıl bir sonuç çıkacak genel başkanımız açıklama yapacaktır” dedi.

Ancak HÜDA PAR’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde 2018’de olduğu gibi Erdoğan’ı desteklemesine kesin gözüyle bakılıyor. HÜDA PAR’ın parti logosuyla seçime girmeyip AK Parti listelerinden Diyarbakır ve Batman illerinde iki ya da üç ismi aday göstermesi bekleniyor. Ancak işbirliğinin detaylarına dair henüz netlik yok.

Altan Tan: Kulislerde siyasi af konuşuluyor

Yazar ve Diyarbakır eski Milletvekili Altan Tan, AKP-HÜDA PAR işbirliğini değerlendirdi. Tan, “Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde de HÜDA PAR, Tayyip Erdoğan ı destekledi. Sürpriz, beklenilmeyen bir durum değil, belli noktalarda aynı düşünüyorlar. Bundan önce beraberlikleri vardı. O camianın çıkıp karşı tarafa CHP’ye destek vermesi beklenilmiyordu” görüşünü dile getirdi.

HÜDA PAR ile AK Parti yakınlaşmasının bölgedeki dengeleri etkileyeceğini söyleyen Altan Tan, “Kürt seçmen açısından burada AK Parti’nin yapacakları ve yapmayı planladıkları önemli. Kulislerde bir çok şey önemli şey konuşuluyor, biri siyasi af. Ceza indirimi, infaz indirimi, cezaevlerinin yarısının boşaltılması gibi iddialar var. Bu durumdan Kürt siyasal mahkumlar istifade edecekler” tahmininde bulundu.

AK Parti’ye yakın iki gazetecinin, Mehmet Barlas ile Abdülkadir Selvi’nin son dönemdeki yazılarına atıf yapan Altan Tan, “HDP’nin kapatılma sürecinin seçim sonrasına bırakılması gerektiğini ifade ediyorlar. İktidar ile görüşmelerin olduğunu ima edenler var. Kürt seçmen açısından HÜDA PAR ile AK Parti yakınlaşması yeni bir şey değil, ancak bundan sonrası için atılacak adımlar Kürt seçmen ile ilişkileri belirler. Olacaklar durumu değiştirebilir. Hakikaten denildiği gibi HDP ile dolaylı bir müzakere var ise kapatılma davası ile ilgili Kürt sorunu ile ilgili siyasal bazı hamleler yapılacaksa bunları etkileri tartışılabilir” şeklinde konuştu.

HÜDA PAR’ın örgütlü bir siyasal yapı olduğunu kaydeden Tan, “İttifakı deklare ettiği vakit her iki partide zorlanmaz. Diğer Kürt seçmenin, HDP’li seçmenin etkilenmesi nasıl olur diğer adımlara bağlı, aynı şekilde muhafazakâr seçmenin etkilenmesi için de bundan sonraki gelişmeler önemlidir, sadece HÜDAPAR ile işbirliği AK Parti ile Kürt seçmen ilişkisini etkilemez” dedi.

HÜDA PAR’ın 2018’deki oyu neydi?

HÜDA PAR, 24 Haziran 2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ı destekledi. Milletvekili seçimlerinde ise kendi parti logosuyla seçime girse de bazı yerlerde bağımsız aday çıkardı. Diyarbakır’da şu an genel başkan olan Zekeriya Yapıcıoğlu’nu, Batman’da ise dönemin GİK üyesi Aydın Gök’ü bağımsız aday olarak destekledi.

Yapıcıoğlu Diyarbakır’da 35 bin 231 oy ile yüzde 4,13 oy aldı. Batman’da da Gök 15 bin 998 oy ile yüzde 5,6 oya sahip oldu. Parti Bingöl’de de yüzde 4.4 oy aldı. Partinin bu üç il dışında Mardin, Muş, Şırnak ve Şanlıurfa’da etkinliği bulunurken 2018 yılı toplam oyu ise 200 bin civarında.

Paylaşın