Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a ‘Hodri Meydan’ Yanıtı: TV Canlı Yayın Teklifi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine yönelik yaptığı adaylık çağrısına, TV canlı yayınına çıkma teklifiyle karşılık verdi: “TV kanalında, önünde prompter, arkanda danışmanların, karşında sadece ben. Hodri meydan kiiim, sen kim…”

Haber Merkezi / AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin bugünkü grup toplantısında, “Madem kendine bu kadar güveniyorsun, madem siyaset tarzının doğruluğundan bu kadar eminsin, öyleyse hodri meydan. Gücün yetiyorsa, yüreğin varsa, kendi özgür iradenle hareket edebiliyorsan seçimlerde çık karşımıza, birikimlerimizi, vizyonlarımızı, programlarımızı, projelerimizi, heyecanlarımızı yarıştıralım” diyerek, Kılıçdaroğlu’na Cumhurbaşkanlığı adaylığı için çağrıda bulunmuştu.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın bu sözlerine sosyal medya hesabından yanıt verdi. Erdoğan’a “prompter balonu” diyen CHP lideri şunları söyledi:

“Erdoğan bugün yine bazı laflar etmişsin. Vizyonlarımızı karşılaştıralım demişsin… Korkmuyorsan, bir “prompter balonu” olduğunun ortaya çıkmasından çekinmiyorsan, istediğin TV kanalında, önünde prompter, arkanda danışmanların, karşında sadece ben. Gel vizyon konuşalım.

Halkımız da Bay Kemal’in vizyonu ile Erdoğan ve danışmanlarının vizyonunu görsün. Yakın bir gelecekten bahsetmiyorum, gel bu akşam yapalım. Korkaklıktan bahsetmişsin, net söylüyorum, korkak sensin ve bu akşam gelemeyeceksin. Hodri meydan kiiim, sen kim…”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce yaptığı bir konuşmada da, “Seçime kısa bir süre kaldı ama daha adayları ortada yok. Burada Kılıçdaroğlu’na açık bir çağrı yapmak istiyorum. Hodri meydan. Gücün varsa, kendi iradenle hareket edebiliyorsan seçimde çık karşıma. Bırakalım kararı millet versin. Yok eğer aday olmak istiyor ama birilerinin şantajına, tehdidine maruz kalarak ilan edemiyorsan da korkma. Kürsüye çıkıyor, “Ya benimle olun, ya önümden çekilin” diyor. Efeleniyor. Bay Kemal senin nasıl bir devrimci olduğunu bilmiyorum. Ama ben muhafazakar bir devrimciyim” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

‘Dezenformasyon Yasası’ AK Parti Ve MHP Oylarıyla Meclis’ten Geçti

Muhalefetin ve basın meslek örgütlerinin “sansür yasası” olarak nitelendirdiği,  iktidar bloğundaki partilerin “Dezenformasyonla mücadele yasası” olarak adlandırdığı “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” tasarısı meclisten geçti.

Haber Merkezi / Muhalefetin, yasa metninden çıkarılması veya öngörülen cezanın indirilmesi, sanıkların tutuksuz yargılanması yönündeki uzlaşma çağrılarına  karşın, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu” düzenleyen 29’uncu madde,  değişiklik yapılmaksızın geçti.

Buna göre “halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse” 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılabilecek.

Yasaya göre, internet haber siteleri de süreli yayın tanımı kapsamına alınacak. Tüm haber siteleri, yayınladıkları içerikleri saklamak zorunda olacak.

İnternet haber sitesinin yasadaki hükme uymaması halinde Cumhuriyet Başsavcılığı 2 hafta içinde eksikliğin giderilmesini veya gerçeğe aykırı bilgilerin düzeltilmesini internet haber sitesinden isteyecek. İstemin 2 hafta içinde yerine getirilmemesi durumunda Cumhuriyet başsavcılığı internet haber sitesi vasfının kazanılmadığının tespiti amacıyla asliye ceza mahkemesine başvuracak. Mahkeme en geç 2 hafta içinde kararını verecek.

Başvurunun kabul edilmesi halinde internet haber siteleri için sağlanabilecek resmi ilan ve reklam ile çalışanlarının basın kartına ilişkin hakları ortadan kalkacak.

Düzeltme ve cevap metni, yayının yapıldığı internet haber sitesinde ilk 24 saati ana sayfasında olmak üzere 1 hafta süreyle yayımlanacak.

CHP, yasanın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylanması halinde AYM’ye gideceğini duyurmuştu.

Basın kartı türleri

Yasa ile basın kartı türleri de şöyle tanımlandı:

  • Göreve bağlı basın kartı: Bir medya kuruluşuna bağlı olarak çalışan Türk vatandaşı medya mensuplarına ve enformasyon görevlilerine verilen basın kartını,
  • Süreli basın kartı: Görev alanı Türkiye’yi kapsayan yabancı medya mensuplarına verilen basın kartını,
  • Geçici basın kartı: Görev alanı Türkiye’yi kapsamamakla beraber geçici bir süreyle Türkiye’ye haber amaçlı gelen yabancı medya mensuplarına verilen basın kartını,
  • Serbest basın kartı: Geçici bir süreyle çalışmayan veya yurt dışında serbest gazetecilik yapan medya mensuplarına verilen basın kartını,
  • Sürekli basın kartı: En az 18 yıl mesleki hizmeti bulunan medya mensupları ve enformasyon görevlilerine ömür boyu verilen basın kartını ifade edecek.
Paylaşın

‘Başörtüsü’ Teklifi AK Parti’yi Böldü; Erdoğan Beğenmedi

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet Bakanlığı ve AK Partili hukukçular tarafından hazırlanan başörtüsü teklifini ‘yetersiz bulduğu ve çalışmaların devam etmesini istediği’ ifade edildi.

Öte yandan, AK Parti içinde de teklifin ‘sadece başörtüsü serbestisini içermesi gerektiği’ ve ‘sadece başörtüsü değil, aile yapısını koruyan madde de eklenmeli’ tartışmalarının yapıldığı belirtildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin “başörtüsü serbestisi” üzerine “anayasa” çıkışında bulunmuş ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a bu konuda çalışma yapması için talimat verdiğini açıklamıştı. Erdoğan’ın açıklamalarının üzerinden günler geçmesine karşın teklif henüz TBMM’ye sunulmadı.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu‘nun haberine göre, Erdoğan’a kabine toplantısında başta Adalet Bakanlığı olmak üzere AKP’li hukukçuların da katılımıyla hazırlanan anayasa değişikliği teklifi sunuldu. Ancak Erdoğan’ın hazırlanan teklifi “yetersiz bulduğu ve çalışmaların devam etmesini istediği” belirtilirken AKP içinde de teklifin “sadece başörtüsü serbestisini içermesi gerektiği” ve “sadece başörtüsü değil, aile yapısını koruyan madde de eklenmeli” tartışmaları yapılıyor. “Sadece başörtüsü serbestisini içeren bir teklif hazırlanmalı. Bunun için de anayasanın 10. ve 24. maddelerinde değişikliğe gidilmeli” görüşünü savunan kesimin elindeki en büyük sav ise “CHP’nin tavrı.”

Üzerinde çalışılan anayasa değişikliği teklifine bir başka madde eklenmesi durumunda “CHP’nin diğer maddeleri ‘bahane ederek’ kamuoyuna, ‘Samimiyet çağrısı yaptılar’ ancak kendileri samimi değil, biz başörtüsü serbestisi dedik, onlar içine aile gibi maddeleri de eklemeye çalıştılar” savunusunu yapacağını belirtiyor.

“Samimilerse evet desinler”

AKP içinde bir diğer grup ise teklifin “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altını çizdiği gibi ailenin bütünlüğünü koruyan maddeleri içermesi gerektiğini” savunuyor. CHP’nin, teklif üzerine kamuoyuna “Samimi değiller” şeklinde kullanacağı argümanın “geçersiz olacağını” savunan bazı AKP’li kurmaylar da “Eğer başörtüsü teklifinde samimilerse, gelsinler hep birlikte ailenin bütünlüğünü de koruyan bir düzenlemeyi TBMM’den çoğunlukla geçirelim. Başörtüsü teklifini TBMM’ye sunan bir CHP, ailenin bütünlüğünü korunmasına karşı çıkmasını kamuoyuna nasıl anlatacak? Kılıçdaroğlu’nun bu çağrısından sonra topluma anlatması çok zor. O nedenle Batı’nın bize dayattığı değerlere karşı kendi aile yapımızı koruma altına da almalıyız” görüşünde birleşiyor.

“Vurucu ifadeler istiyor”

Erdoğan’ın hazırlanan yasa teklifinde “daha vurucu ifadelerin yer alması gerektiğini istediği” de iddia ediliyor. Teklifin sadece “başörtüsü serbestisi” üzerine mi yoksa aile bütünlüğünü de içine alan maddelerle mi sunulacağı konusunda ise son noktayı Erdoğan koyacak. Adalet Bakanlığı ve AKP’li hukukçular, önümüzdeki günlerde bir kez daha teklifi Erdoğan’ın bilgisine sunacak.

Paylaşın

“Dezenformasyon Yasası” Meclis’te İpleri Gerdi

“Dezenformasyon Yasası” yasasının görüşüldüğü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda gerginlik yaşandı. Erdoğan’ın “yolsuzluk ve rüşvet” sözlerini hatırlatan CHP’ye AK Parti ve MHP’den tepki geldi, Meclis’te ipler gerildi.

TBMM Genel Kurulunda, gündem dışı konuşmaların ardından, grup başkanvekilleri yerlerinden söz alarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İleri Haber’in aktardığına göre, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyeliğinde siyasi partilere dağılım hesabı olduğunu ileri sürdü.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir konuşmasındaki “Yolsuzlukların olmadığı, rüşvetin olmadığı, yoksulluğun olmayacağı bir Türkiye’yi biz hallederiz. Şu an itibarıyla onun hazırlığı içindeyiz.” ifadelerini aktaran Altay, sözlerini şöyle sürdürdü;

“Sansür yasasını görüşüyoruz. Gördüğüm kadarıyla Cumhur İttifakı çok kararlı. Çözdüm ben meseleyi. Tayyip Bey’in 3 gün önce söylediğini şöyle okuyalım; ‘yolsuzlukların konuşulmadığı, rüşvetin konuşulmadığı, yoksulluğun konuşulmayacağı bir Türkiye’yi biz hallederiz.’ İşte o hazırlık bu yasa. Hodri meydan. TBMM İçtüzüğünün bize verdiği bütün hakları kullanacağız. Kimse kusura bakmasın.”

MHP’den tepki geldi

Altay’ın konuşmasını eleştiren MHP İstanbul Milletvekili Fethi Yıldız ile Altay arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı.

AK Parti’den açıklama

AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Meclis’te kullanılan üslubu eleştirerek, şunları kaydetti:

Kendileri hukuktan, hukuk devletinden, anayasal düzenden bahsederken kendilerine uygun olmayan hiçbir hukuki yapıyı, anayasal düzenlemeyi ve yasayı geçerli ve gerçek görmeyen, istedikleri gibi her konuyu kendilerine göre yontan bir dile karşı söyleyebileceğim tek bir şey var: Jung diyor ki ‘Hiç kimse bir başkasını yargılayacak kadar mükemmel değildir, kendisinde bu hakkı görecek kadar hadsizdir sadece.’

Dolayısıyla bizim yaptığımız bir yasal düzenlemeden yola çıkarak kullandığı ifadeleri Sayın Altay’a iade ediyorum. En ufak bir tepkiyle karşılaştığınızda karşınızdaki insana ‘Terbiyesizlik yapma’ diye bağıramazsınız.

Alınan kararlar kendileriyle ilgili olumlu çıktığında alkışlayan, olumsuz çıktığında hakaret eden, aşağılayan bir dille karşı karşıyayız. Bu dil kaybedecek. Kazanamayacaklar.

Paylaşın

AK Parti, Çareyi ‘Sabah Programları’nda Buldu

Seçimlere 8 aydan kısa bir süre kala seçim meydanları ısınırken, iktidar ve muhalefet de maharetlerini sergiliyor. Muhalefete göre çok büyük bir propaganda gücüne sahip olan iktidarın bu süreçte devletin imkânları başta olmak üzere medya organlarını da parti menfaatine göre kullandığı biliniyor. Özellikle yayınlanan dizi ve filmlerde propagandasını yaptıran iktidarın, bu sefer de sabah kuşağı programlarına da el attığı öğrenildi.

İktidar, seçim öncesi şimdi de kendine yakın medya programlarına el attı. Sabah kuşağı programlarında büyük büyük laflar eden sunucu ve yorumcuların yayına çıkmadan önce iktidarın bazı akademisyenlerinden taktik dersleri aldığı ifade ediliyor.

Milli Gazete’nin haberine göre, seçim sürecine girildiği bu dönemde iktidar, son olarak sabah programlarına da el attı. Özellikle iktidara yakın medya organlarında büyük izlenme rakamları elde eden sabah kuşağı programlarında konuşan yorumcu ve sunuculara seçim öncesi nasıl konuşacaklarının eğitimi verildiği öğrenildi. Son dönemlerde sarf ettiği büyük cümlelerle gündeme gelen sabah kuşağı programlarının sunucu ve yorumcularının, programa çıkmadan önce iktidara yakın bazı akademisyenlerden ders aldığı belirtiliyor.

Seçimlere 8 aydan kısa bir süre kala seçim meydanları ısınırken, iktidar ve muhalefet de maharetlerini sergiliyor. Muhalefete göre çok büyük bir propaganda gücüne sahip olan iktidarın bu süreçte devletin imkânları başta olmak üzere medya organlarını da parti menfaatine göre kullandığı biliniyor. Özellikle yayınlanan dizi ve filmlerde propagandasını yaptıran iktidarın, bu sefer de sabah kuşağı programlarına da el attığı öğrenildi.

Yayına çıkmadan önce ders alıyorlar

İktidara yakın medya organlarında büyük izlenme rakamları elde eden sabah kuşağı programlarında konuşan yorumcu ve sunucuların da parti propagandası için eğitildiği ifade ediliyor. Özellikle sarf ettiği büyük cümlelerle sık sık gündeme gelen bazı yorumcuların yayın öncesi iktidarın akademisyenlerinden ders alarak ekrana çıktığı ifade ediliyor. Yani her sabah ekranlarda vatandaşa akıl vermeye kalkışan sunucu ve yorumcuların da başkalarından akıl aldığı belirtiliyor.

Öne çıkan iki akademisyenden biri AK Parti’de görev yapıyor

Öte yandan sabah kuşağı programlarının sunucu ve yorumcularının ders aldığı akademisyenlerin özellikleri de dikkat çekiyor. Çoğunlukla iktidara yakın televizyon programlarında boy gösteren bu akademisyenlerin yine iktidara yakın gazetelerde yazması dikkat çekiyor. Özellikle öne çıkan iki akademisyenden birinin uzun süre AKP’de görev yaptığı biliniyor. Ve öne çıkan bu iki akademisyenin sunucu ve yorumculara ekranda ne tür cümleler kurması gerektiğini ve hangi konuları ne sıklıkla gündeme getirmeleri gerektiğiyle ilgili dersler verdiği kaydediliyor.

Paylaşın

AK Partililer Ve MHP’liler De Borsada Batanlar Arasında!

Borsa İstanbul’da aracı kurumlar ve manipülatörleri batma noktasına getiren kriz öncesinde Takasbank’ın VİOP “Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nda Sicil bazında pozisyon limitlerinde artışı öngören prosedür değişikliğine gitmesi, kriz sonrasında ise eski halinden daha da aşağıya çekmesi sorgulanıyor. Borsa İstanbul’un risk iştahını artıran bu değişikliğe gitme nedeni ve talimatın kim tarafından verildiğine cevap aranıyor.

Cumhuriyet’ten Miyase İlknur’un haberine göre; bankacılık hisselerinde sıradışı yükselişe neden olan alışlar başlamadan önce 31 Mayıs 2022 tarihinde Takasbank aniden bir prosedür değişikliğine imza atıyor. Bankalar ve aracı kurumlara yönelik yapılan açıklamada Takasbank’ın Merkezi Risk Yönetimi Ekibi, VİOP’ta “Sicil bazında pozisyon limiti”ni düzenleyen Madde 24’te yapılan değişikliği şöyle duyuruyor:

“Sicil bazında pozisyon limitleri, piyasada yaşanan gelişmeler ve Borsa’nın görüşü alınarak Genel müdür tarafından beş olan limit artışı, 10 katına kadar çıkarılabilir.”

Bunun anlamı bir kişi ya da kurum 1 liralık yatırımına karşılık on kat alım ya da satım yapabilir. Bir diğer anlatımla eskiden 5 olan riskli pozisyonunu 10 kat yükseltme hakkına sahip olur.

Ağustos ayından başlayarak hızla yükselen son bir haftada ise 12 kat tavan yapan banka hisseleri, Takasbank’ta ekrandan kimlerin hangi hisselerde ne kadar hacimlik işlem yaptığını gören bankacılık ve emeklilik fonlarını yönetenler, manipülatörlerin pozisyonun neredeyse 10 kat hacminde hisse satışı yaparak hem manipülatörleri hem bu kişilere teminat artırmadan pozisyon açan aracı kurumları açığa düşürdüler. VİOP’ta teminat tamamlama krizi nedeniyle Takasbank fonu kilitlendi.

Önce yükselt, sonra düşür

Sorunun çözümü için teminat oranları artırılırken zor duruma düşen aracı kurumlardan Ahlatçı ve Alnus Yatırım’a kredi açıldı. Büyük zarara uğrayan Gedik Menkul Değerler ise sermaye artışına gitmek zorunda kaldı.

Borsa İstanbul yönetimi daha önce beş kat tavan yapan hisselerde yatırımcıların aşırı volatilitenin getirdiği risklerden korunması için Volatilite Bazlı Tedbir Sistemini devreye sokarken 12 kez tavan yapan bankacılık hisselerinde ne teminat yükseltilmesi ne hisselerin brüt takasa alınması ne de devre kesicilerin devreye sokulması gibi önlemlere başvurdu. Ancak balon patladığında ve hem yatırımcılar hem manipülatörler hem de aracı kurumlar büyük zararlara uğradıktan sonra bazı tedbir kararları aldı. Bu tedbirlerden birisi de VİOP’ta kriz öncesinde 5’ten 10’a çıkardığı limit bazındaki artış oranını bu kez, prosedür değişikliğine gittiği 31 Mayıs 20022 tarihinden öncekinin bile altına indirdi. 30 Mayıs’ta 5 olan sicil bazlı limit yükseltme oranı 31 Mayıs’ta 10’a çıkaran Takasbank, 6 Ekim’de bu kez 3’e düşürdü.

Siyasiler de battı

Borsada bir koyup on kazanma iştahı nedeniyle bankacılık hisselerine çok sayıda siyasinin ve üst düzey bürokratın da yatırım yaptığı ve büyük zarara uğradığı hem siyasi hem de borsa kulislerinde dillendiriliyor. Eski bakan olan bir AKP yöneticisinin 4 liradan 5 milyon lot TSKB hissesi aldığı, 7 MHP milletvekilinin 100 milyona yakın para kaybettiği ve iktidara yakın Ahlatçı Yatırım’la birlikte paralarını kurtarmak için manipülatörlere operasyon yaptırıldığı iddiaları havada uçuşuyor.

Kişisel servetlerinin neredeyse tamamını yitirmiş manüpilatörlerin tutuklandığı davada gizlilik kararı alınması ilk kez karşılaşılan bir durum. Daha önce manipülasyon yapan kişiler hakkında ya işlem yasağı getirilir ya da tutuksuz yargılanırdı. Bir başka iddia ise dava kapsamında ikinci bir operasyon yapılacağı.

Paylaşın

AK Parti’nin ‘Başörtüsüne Anayasal Güvence’ Paketi Şekillenmeye Başladı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne ‘yasal güvence’ çağrısı sonrası harekete geçen, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) başörtüsüne “anayasal güvence” sağlamaya dönük mini anayasa değişikliği paketi şekillenmeye başladı.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın aktardığına göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın paketin “anayasa hukukçularının görüşleri alınarak olgunlaştırılması” yönündeki talimatı doğrultusunda, partinin hukukçu kurmaylarının hafta boyunca çalışarak teklif metnine son biçimini vermesi bekleniyor.

Parti yönetimi birden fazla seçenek üzerinde çalışırken ağırlıklı görüş;  başörtüsüne anayasal güvence için 10 ve 24’üncü, ailenin korunması gerekçesiyle de  41’inci maddenin değiştirilmesi yönünde.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 3 Ekim’de Twitter hesabından, başörtüsüne ‘yasal güvence’ çağrısına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki grup toplantısında, “anayasal güvence” hamlesiyle karşılık vermesinin ardından, siyaset gündemi bir kez daha “başörtüsü tartışmasına” kilitlendi.

Erdoğan’ın, “ailenin korunmasını” da içerecek şekilde bir anayasa değişikliği teklifini “süratle” hazırlamaları için “talimat verdiğini” duyurduğu Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve partinin hukukçu kurmayları geçen hafta çalışmalara başladı.

Anayasa hukukçuları ve bazı sivil toplum örgütlerinin de görüşleri alınarak hazırlanan çalışmalar, hafta başında yapılan kabine toplantısında Bakan Bozdağ tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisine sunuldu.

Ancak hazırlanan taslak metnin, bazı anayasa hukukçularının uyarısı üzerine yeniden değerlendirilmesi kararı alındı.

Edinilen bilgiye göre Erdoğan da teklif metninin anayasa hukukçularının görüşleri doğrultusunda “olgunlaştırılması”nı istedi.

Üç madde öne çıktı

AKP’nin hukukçu kurmayları, dün de bir araya gelerek, mini paket üzerindeki çalışmaları sürdürdü.

Edinilen bilgiye göre mini paket, Erdoğan’ın da grup toplantısında işaret ettiği şekilde “başörtüsü” ve “ailenin korunmasını da içerecek şekilde hazırlanacak.

Partide ağırlıklı görüş, başörtüsüne anayasal güvence için “kanun önünde eşitlik” ilkesini düzenleyen 10, “din ve vicdan özgürlüğü”ne ilişkin 24’üncü maddelerinde değişiklik yapılması yönünde.

10’uncu maddede, 2008’de yapılan değişiklik esas alınmakla birlikte, “kamu hizmeti alan ve kamu hizmeti veren” açısından, kanun önünde eşitliğin daha net olarak tanımlanabileceği ifade ediliyor.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği 2008’de yapılan anayasa değişikliğinde söz konusu maddeye, “Devlet organları ve idare makamları, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır” hükmü konulmuştu.

Anayasa’nın “din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24’üncü maddesinde kimsenin eğitim ve çalışma yaşamında, kılık kıyafetinden dolayı “ayrımcılığa tabi tutulamayacağına” ilişkin hüküm konulması  üzerinde duruluyor. Ayrıca üniforma, cübbe giyerek mesleğini yapanların da bu kıyafetlerinin bütünlüğünü bozmayacak şekilde başörtüsü kullanmasına ilişkin düzenleme de yapılabileceği belirtiliyor.

Parti kulislerinde bu konuda, “Hakimler, genç kızların taktığı gibi çiçekli başörtüsü yerine cübbesine uygun şekilde başörtüsü kullanabilir” örneği veriliyor.

İptal gerekçeleri de dikkate alınacak

Yeni anayasa teklifi hazırlanırken, Anayasa Mahkemesi’nin 2008’deki iptal gerekçeleri de dikkat alınıyor.

Anayasa değişikliği ile ilgili ancak “şekil denetimi” yapması gereken Anayasa Mahkemesi’nin “yapılacak anayasa değişikliklerinin” Anayasa’nın başlangıç ve değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk dört maddesindeki ilkelere, özellikle laiklik ilkesine aykırı olamayacağı gerekçesiyle iptal kararı verdiğine dikkat çekiliyor.

Bu çerçevede, bazı milletvekillerinin AYM’nin “içerik denetimi”ni engelleyici hükümler konulmasını önerdiği öğrenildi. Yansıyan bilgilere göre toplantılara katılan bazı milletvekilleri ise anayasanın başlangıç bölümünde değişiklik gerekebileceği görüşünü dile getirdi. Ancak, böyle bir değişiklik, yeni bir tartışma başlatacağı için, teklif metninde yer alması beklenmiyor.

Aile korumaya “eşcinsel evliliği” gerekçesi

Erdoğan’ın isteği doğrultusunda, “aileyi güçlendirme ve koruma” gerekçesiyle Anayasa’nın 41’inci maddesinde değişiklik planlanıyor. Böyle bir değişikliğe gerek duyulmasının nedeni olarak, Anayasa ve Medeni Kanun’da “LGBTİ bireylerin evlenmesini yasaklayan bir hüküm olmaması” gösteriliyor.

Bazı AKP kurmayları, dünyada “eşcinsellik ve cinsiyetsizleştirme akımlarının yaygınlaşmaya başladığını” savunarak, önlem alınmazsa yakın gelecekte Türkiye’de “nesillerin devamlılığının tehlikeye girebileceğini”  savunuyorlar.

Bu çerçevede, 41’inci maddedeki “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” hükmünün, “aile kadın ve erkeğin birlikteliğinden oluşur” şeklinde değiştirilmesi öneriliyor. Ancak bu düzenlemenin pakette yer alıp almayacağı net değil. AKP kurmayları, muhalefetin itiraz etmesi halinde, değişikliğin başörtüsüne anayasal güvence ile sınırlı kalabileceğini ifade ediyorlar. Ancak bu konudaki son sözü de Erdoğan’ın söyleyeceği anımsatılıyor.

Medeni Kanun formülü de gündemde

Anayasa değişikliği ile ilgili yapılan toplantılarda ailenin korunmasına ilişkin anayasa değişikliğinden vazgeçilmesi halinde ise Medeni Kanun’da değişiklik yapılarak “eşcinsel evliliklerin önlenmesi” formülü de gündeme geldi. Bu çerçevede “Evlenme engelleri” başlıklı 129. Maddede değişiklik yapılabiceleği ifade ediliyor.

Söz konusu madde, “Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında; evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında” evlenmeyi yasaklıyor. Evlenme yasağına “aynı cinsiyetten kişiler”in de eklenebileceği ifade ediliyor.

Muhalefete sunulacak

AKP, hazırladığı teklif metnine, ittifak ortağı MHP ile son şeklini verdikten sonra başta yasa değişikliği teklifini hazırlayan CHP olmak üzere, muhalefet gruplarının da görüşüne sunacak.

Sadece başörtüsüne anayasal güvence içeren bir anayasa değişikliğinin, metnin ortaklaştırılması halinde en yüksek oyla ve referanduma gerek kalmadan geçmesi güçlü olasılık olarak görünüyor. Ancak “ailenin korunması” önerisinin muhalefeti bölebileceği yorumu yapılıyor.

Hatta muhalefet kulislerinde Erdoğan’ın bu öneriyi, “Altılı masada çatlak yaratmak için” koyduğunu savunanlar da var.

AKP’nin seçime giderken, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olan Saadet Partisi gibi muhafazakar tabana sahip partileri tutum almaya zorlarken, karşı  çıkan partilere de “eşcinselliği savunuyorlar” söylemi üzerinden hedef alma taktiği izleyeceği yorumları yapılıyor.

Muhalefet “paketten düşürme” taktiği izleyebilir

Kulislerde, AKP’nin, 41. madde değişikliğinde ısrar etmesi halinde ise muhalefetin bu düzenlemeyi paketten düşürme taktiği izleyeceği konuşuluyor.

Anayasa değişikliklerinin referandum koşullu kabulü için bile en az 360 milletvekilinin “kabul” oyu kullanması gerekiyor.

Ancak AKP ve MHP’nin sandalye sayısı 335’te kalıyor.

Muhalefet partilerinin, sadece başörtüsü ile ilgili düzenlemelere destek verip ailenin korunmasına ilişkin maddeye ret oyu kullanarak, bu düzenlemeyi paketten düşürmesi olasılık dahilinde görülüyor.

Paylaşın

RTÜK’teki Boş Üyelik Mehmet Ali Çelebi Sayesinde AK Parti’ye Geçti

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi İlhan Taşcı, sosyal medya hesabından, vekil pazarlıklarıyla boş olan RTÜK üyeliğinin Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye katılımıyla İYİ Parti’den Ak Partiye geçtiğini duyurdu.

Haber Merkezi / İlhan Taşçı, açıklamasında, “RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin de 3 aydır boş olan üyelik için seçim yazısını ‘gönül rahatlığıyla’ artık TBMM’ye gönderebilir” değerlendirmesinde bulundu.

Taşcı, 30 Eylül’de AKP kontenjanından seçilen üyenin istifasıyla boşalan üyelik için yapılması gereken seçimle ilgili açıklama yapmıştı. Taşcı, şu ifadeleri kullanmıştı:

“RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, AKP Kontenjanından seçilen Taha Yücel’in istifasıyla boşalan RTÜK Üyeliği İyi Partiye geçtiği için bildirim yazısını TBMM’ye göndermiyor. Oysa 1 ay içinde seçim yapılmalı. Meclisteki sandalye dağılımına göre üyelik İyi Partinin. Kara kara düşünüyorlar.”

2018 genel seçimlerinde milletvekili seçildiği Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) ayrıldıktan sonra geçtiği Memleket Partisi’nden de istifa eden Bağımsız İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AK Parti) katıldığını duyurdu.

Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye katılmasıyla birlikte AK Parti’nin parlamentodaki sandalye sayısı 287’ye yükseldi. Çelebi, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin namuslu ellerinde yetişen asker kökenli bir milletvekili olarak yol haritamı çizen şehitlerimiz ve beni bugünlere getiren aziz milletimizdir. Açıktan tarafım. PKK-Öcalan severlerin hoş görüldüğü denklemlerde olmam düşünülemez! Vatan ve millet bütünlüğümüzü, -FETÖ, PKK terör örgütleriyle kararlı mücadeleyi, -Milli konuları (Mavi Vatan, S400, Kıbrıs, Azerbaycan, Sözde Soykırım, Tezkereler, Savunma Sanayisi) önceleyen siyasi anlayışımın gereği olarak; Kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyetimizin neferi, Atatürk’ün askeri, Türk Milletinin sesi olarak yoluma Cumhur ittifakı çatısı altında AK Parti’de devam edeceğim. Kurulan yeni dünya düzeninde bölgemizdeki EGEMENLİK mücadelemiz akamete uğramadan devam etmelidir.

Davet ederek şahsımı onurlandıran Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarımı sunuyorum. Halkımızın dertlerine çareler üretmek için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çok çalışmaya devam edeceğim. Özellikle Kahraman Güvenlik Güçlerimizin, şehit aileleri ve gazilerimizin hak ve hukukuna yönelik düzenlemeler için katkı sunacağım. Mücadelemiz, dirayetimiz, direncimiz, inancımız mensubiyetinden gurur duyduğumuz Türk Milletinin var oluş gayesine hizmet, Türkiye’nin tarihsel devamlılığına sonuna kadar destektir.”

Paylaşın

Mehmet Ali Çelebi, AK Parti’ye Katıldı

2018 genel seçimlerinde milletvekili seçildiği Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) ayrıldıktan sonra geçtiği Memleket Partisi’nden de istifa eden Bağımsız İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AK Parti) katıldığını duyurdu.

Haber Merkezi / Mehmet Ali Çelebi, son dönemlerde AK Parti’nin terörle mücadele politikalarına verdiği destekle biliniyordu. Uzun süredir kulislerde Çelebi’nin AK Parti’ye geçeceği konuşuluyordu.

Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye katılmasıyla birlikte AK Parti’nin parlamentodaki sandalye sayısı 287’ye yükseldi.

Çelebi, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin namuslu ellerinde yetişen asker kökenli bir milletvekili olarak yol haritamı çizen şehitlerimiz ve beni bugünlere getiren aziz milletimizdir. Açıktan tarafım. PKK-Öcalan severlerin hoş görüldüğü denklemlerde olmam düşünülemez! Vatan ve millet bütünlüğümüzü, -FETÖ, PKK terör örgütleriyle kararlı mücadeleyi, -Milli konuları (Mavi Vatan, S400, Kıbrıs, Azerbaycan, Sözde Soykırım, Tezkereler, Savunma Sanayisi) önceleyen siyasi anlayışımın gereği olarak; Kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyetimizin neferi, Atatürk’ün askeri, Türk Milletinin sesi olarak yoluma Cumhur ittifakı çatısı altında AK Parti’de devam edeceğim. Kurulan yeni dünya düzeninde bölgemizdeki EGEMENLİK mücadelemiz akamete uğramadan devam etmelidir.

Davet ederek şahsımı onurlandıran Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarımı sunuyorum. Halkımızın dertlerine çareler üretmek için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çok çalışmaya devam edeceğim. Özellikle Kahraman Güvenlik Güçlerimizin, şehit aileleri ve gazilerimizin hak ve hukukuna yönelik düzenlemeler için katkı sunacağım. Mücadelemiz, dirayetimiz, direncimiz, inancımız mensubiyetinden gurur duyduğumuz Türk Milletinin var oluş gayesine hizmet, Türkiye’nin tarihsel devamlılığına sonuna kadar destektir.”

Mehmet Ali Çelebi kimdir?

Bağımsız İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Ergenekon Davası sanıkları arasında yer almasıyla tanınmıştı. 2003 yılında İzmir Maltepe Askeri Lisesi’nden birincilikle mezun olan Çelebi, 2007’de Kara Harp Okulu’nu dördüncülükle bitirdi.

18 Eylül 2008 tarihinde Ergenekon Davası kapsamında “terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklandı ve 16.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 41 ay cezaevinde kalan Çelebi, davada sahte delillerin üretildiğinin bilirkişi raporlarıyla kanıtlanmasının ardından 2014 yılında tahliye oldu.

Türk Silahlı Kuvvetleri’den istifa eden Çelebi, siyasete atıldı. CHP’nin 35’inci Olağan Kurultayında 378 oy alarak Parti Meclisi’ne girdi. Şubat 2018’deki kurultayda da Parti Meclisi’ne seçilen Çelebi, 2018 Genel Seçimleri’nde CHP’den İzmir Milletvekili seçilerek TBMM’ye girdi.

2018 seçiminde Cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce’nin CHP’den ayrıldıktan sonra kurduğu Memleket Partisi’ne katılan Mehmet Ali Çelebi, 25 Şubat 2022’de Memleket Partisi’nden istifa ettiğini açıkladı.

Eski CHP milletvekili ve gazeteci Barış Yarkadaş, ağustos ayında Çelebi’nin AK Partili yetkililerle görüştüğünü ve AK Parti’ye katılacağını iddia etmişti. Yoluna bağımsız milletvekili olarak devam edeceğini açıklayan Çelebi, “Siyaseti bıraksam da 6+1 değil Cumhur ittifakı derim!” diyerek iktidara destek açıklamalarında bulunmuştu.

Paylaşın

Erdoğan’dan ‘Asgari Ücret’ Açıklaması: Allah’ın İzniyle…

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Derdimiz şu an itibariyle Aralık ayında yapılacak olan asgari ücreti en uygun rakama çıkarmak. Allah’ın izniyle, yolsuzluğun olmadığı, yoksulluğun olamayacağı Türkiye’yi biz yaparız. Şu an itibariyle de onun hazırlığı içindeyiz.” dedi.

Haber Merkezi / Müzisyen Onur Şener’in öldürülmesine ilişkin ise Erdoğan, “Adli vakalar üzerinden kamu kurumları ve görevlilerinin hedef gösterilmesini yanlış buluyoruz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Açılış Töreni’nde ve TÜGVA 5. Olağan Genel Kurulu ve 6. Gençlik Buluşması öncesinde kendisini bekleyenlere hitap etti.

Erdoğan’ın katıldığı etkinliklerde yaptığı açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

“İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin üniversitemize ve şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. İstanbul Resim Ve Heykel Müzesi, cumhuriyet tarihimizin en köklü yapıları arasında yer alıyor. Müzenin açılışı 1937 senesinde Dolmabahçe’de gerçekleştirilmişti. Binanın elverişsiz şartlarından dolayı müzede yer alan eserler de maalesef zarar görüyordu.

Tüm aşamalarını bizzat takip ettiğimiz İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin inşasını hamdolsun geçen yıl tamamladık. İnşaat sürecinde hasar gören eserleri elden geçirip restorasyonunu tamamladık. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi her açıdan şehrimize yakışan muhteşem bir eser oldu. Müzemizde 806 sanatçının 10 bin 666 eseri bulunuyor. Gerek binasıyla gerekse koleksiyonuyla İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin önümüzdeki dönemde ülkemizin en önemli sanat destinasyonlarından biri olacağına inanıyorum.

Türkiye’nin kültür ve sanat hayatını çoraklaştıran jakoben anlayışı 2002’de göreve geldiğimizde rafa kaldırdık. Ülkemizin kültür ve sanat hayatına zenginlik katacak her türlü esere, projeye samimiyetle sahip çıktık. Sanat dalları ve sanatçılarımız arasında ayrım yapmadan başarıyı destekleme çabasında olduk. Göreve geldiğimizde desteklenen özel tiyatro sayısı sadece 59 iken bu rakam bugün 458’i buldu.

Ülkemiz genelinde 56 müzeyi ilk kez ziyarete açarken, 18 müzemizi de yeni inşa edilen binalarında milletimizle buluşturduk. Son 20 yılda toplam 164 müzenin onarım, restorasyon ve teşhir-tanzim çalışmalarını yaparak tamamen yeniledik. Yurtdışına kaçırılan eserlerin vatanına dönmesi için çalışıyoruz. 9 bin 34 eseri yeniden ait oldukları topraklara ulaştırdık. Sanatı tekelleştiren çarpık bakış açılarını reddediyoruz. Bizim sanat anlayışımız yerli ve milli değerleri göz ardı etmeden evrenseli kucaklamaktan oluşur.

Onur Şener cinayeti

Adli vakalar üzerinden kamu kurumları ve görevlilerinin hedef gösterilmesini yanlış buluyoruz. Bunu siyasetin malzemesi haline getirmek, böyle elim bir hadise üstünden farklı hesaplar görmek ne ahlakidir ne insanidir. Bu başta babasını kaybeden kız çocuğuna, hayat arkadaşını kaybetmiş sevgili eşine yapılan bir zulümdür. Maktulün sevdiklerini yaralayan fevriliklerden de uzak duracağız. Faillerin hak ettikleri cezayı alması için meselenin takipçisi olacağız.

Türkiye genelinde TÜGVA’nın 310 bini aşkın üyesi var. Dindar bir nesil olarak geleceğe hazırlanmasında TÜGVA’nın konumu çok çok önemli. Sizlere elimizden ne gelirse, Gençlik ve Spor Bakanlığımız, Milli Eğitim Bakanlığımız, 17 bakanlık olarak elimizden gelen her türlü fedakarlığı yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz.

Rusya – Ukrayna arasındaki savaşta arabulucu rolünü oynayan hangi ülke? Türkiye. Türkiye bu olaylar karşısında yıprandı mı? Tam aksine. Avrupa’da herkes tutuşmuş vaziyette acaba bu kış nasıl geçecek? Biz tüm hazırlığımızı yaptık. Milletimize doğal gazını, kömürünü her şeyini hazırlamış vaziyetteyiz.

Asgari ücret

Derdimiz daha uygun fiyatlarla vatandaşımıza bu doğal gazı nasıl ulaştıracağız, bunun gayreti içindeyiz. AK Parti iktidarı zulme rıza göstermez, zulmedilmesini asla istemez. Derdimiz şu an itibariyle Aralık ayında yapılacak olan asgari ücreti en uygun rakama çıkarmak. Allah’ın izniyle, yolsuzluğun olmadığı, yoksulluğun olamayacağı Türkiye’yi biz yaparız. Şu an itibariyle de onun hazırlığı içindeyiz.”

Paylaşın