AK Parti’de Gündem “Kadro Değişimi”

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) koltuk sayısı 28 azalan AK Parti’de gündem; kadro değişimi. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın radikal kararlar almaya başladı.

İl ve ilçelerde çok büyük bir değişim geliyor. Başarılı olanlar kalacak oy düşüren il ve ilçe başkanları değişecek. Halktan kopan, kibir abidesi tipler gidecek. Halka ve Hakk’a hizmet etmeyi görev edinmiş isimler gelecek.

Gazeteci Sinan Burhan, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın radikal kararlar almaya başladığını belirterek partinin en üst karar organı Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’ndan (MKYK) il ve ilçe başkanlıklarına kadar önemli değişiklikler yapılacağını savundu.

2018’deki seçim sonuçlarıyla kıyaslandığında oylarında belirgin bir düşüş yaşandığı görülen ve bunun sonucu olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) koltuk sayısı 28 azalan iktidar partisinde gündem; ‘kadro değişimi.’

Parti sayısal olarak en çok oyu, İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli ve Antalya gibi Türkiye’de en yoğun nüfusa sahip büyükşehirlerde kaybetmişti. Siyaset bilimciler bu durumda genel olarak ‘işsizlik’, ‘geçim sıkıntısı’ ve ‘barınma sorunları’ gibi ekonomik koşulların etkili olduğu görüşünde.

AKP’ye yakınlığıyla bilinen Yeni Akit yazarı Sinan Burhan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın radikal kararlar almaya başladığını söyledi. İlk olarak seçimlere giden süreçte önce üç dönem vekillik yapan isimlerin listeye konmadığını dile getiren gazeteci, kabinede de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy hariç bakanların tamamının değiştiğine dikkati çekti.

Burhan, yeni bilgi olarak okurlarıyla şunları paylaştı:

“Asıl büyük değişim MKYK’da yaşanacak. Cumhurbaşkanımız MKYK’nın yüzde 80’ini değiştirecek. Yeni döneme yeni yüzlerle gidecek. Türkiye yüzyılına genç ve dinamik isimlerle yürüyecek. Kendi alanlarında başarılı olan genç isimlere yer verecek. Başkanlık divanı yenilenecek. Burada da yeni isimler olacak.

“Ciddi bir çalışma var”

Büyük kongre yapıldıktan sonra il ve ilçe kongreleri yapılacak. Bu karar da çok isabetlidir. 14 Mayıs ve  28 Mayıs seçimlerinde başarılı olamayan il ve ilçe başkanları değişecek. Gerek seçim işleri başkanlığında gerekse teşkilat başkanlığında ciddi bir çalışma yapılıyor. Rakamlar ortaya dökülüyor. Bırakın il ve ilçeleri mahalleler bile masaya yatırıldı. Nerede az oy alındı. Nerede başarısız olundu bu konuda ciddi bir çalışma var.

İl ve ilçelerde çok büyük bir değişim geliyor. Başarılı olanlar kalacak oy düşüren il ve ilçe başkanları değişecek. Halktan kopan, kibir abidesi tipler gidecek. Halka ve Hakk’a hizmet etmeyi görev edinmiş isimler gelecek.”

Paylaşın

Altaylı’dan Dikkat Çeken “İstanbul” Yazısı: Erdoğan, Kürt Oyları Olmadan…

2024 ‘te yapılacak olan yerel seçimler yaklaşırken gazeteci Fatih Altaylı da konuya ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Altaylı, yazısında “Erdoğan, HDP oyları olmadan, Kürt oyları olmadan İstanbul‘u kazanamayacağını çok iyi biliyor” ifadesini kullandı.

‘Böl ve kazan’ başlıklı yazısında iktidarın 2024 yerel seçimlerindeki olası stratejilerini masaya yatıran Altaylı, “Erdoğan da biliyor ki, tüm engellemelere, tüm karalamalara karşın İmamoğlu aslında başarısız değil. İmamoğlu kötü belediyecilik üzerinden devrilmez. Ancak siyasi dengeler değiştirilerek devrilir” dedi.

Fatih Altaylı’nın kendi kişisel blogunda yayımladığı yazısından bir bölüm şöyle:

Birkaç gün önce CHP’nin İzmir’i de kaybedebileceğini yazdım. 1994 İstanbul seçimleri örneğini vererek.

Merkezin bölünmesinden faydalanarak, nispeten marjinal sayılabilecek Refah’ın adayı Erdoğan’ın yüzde 25 ile seçimi kazandığını hatırlattım.

Birkaç gün sonra AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, 1994’ü hatırlatarak, önümüzdeki yerel seçimleri aynı ruhla kazanacaklarını söyledi.

Siyaseti çok iyi bilen biri olarak doğruyu söylüyor. İstanbul’u ancak öyle kazanabilir AK Parti adayı.

Altılı Masa denilen muhalif blok, blok olmaktan çıkacak ve çoklu aday çıkaracak. HDP destek vermeyecek. AK Parti kazanacak.

Cumhurbaşkanlığı kabinesi kurulduğu zaman şunu okumuştunuz bu sayfada, “Bu kabine yerel seçim kabinesidir.”

Süleyman Soylu’nun olmadığı ve Doğu ve Güneydoğulu bu kadar çok ismin olduğu bir kabine, İstanbul seçimi içindir.

Erdoğan, HDP oyları olmadan, Kürt oyları olmadan İstanbul‘u kazanamayacağını çok iyi biliyor.

Bunu son yerel seçimde deneyimledi.

AK Parti’nin adayı Binali Yıldırım, o günlerde Süleyman Soylu’nun aşırı milliyetçi söylemlerinden çok yakınıyordu. “Biz iğne ile oy topluyoruz. Süleyman Bey bir cümlesi ile kaşık kaşık oy kaçırıyor.” diyordu çevresine.

Süleyman Soylu’nun olmadığı ve Doğu ve Güneydoğulu bu kadar çok ismin olduğu bir kabine, İstanbul seçimi içindir.

Erdoğan, HDP oyları olmadan, Kürt oyları olmadan İstanbul‘u kazanamayacağını çok iyi biliyor.

Bunu son yerel seçimde deneyimledi.

AK Parti’nin adayı Binali Yıldırım, o günlerde Süleyman Soylu’nun aşırı milliyetçi söylemlerinden çok yakınıyordu. “Biz iğne ile oy topluyoruz. Süleyman Bey bir cümlesi ile kaşık kaşık oy kaçırıyor.” diyordu çevresine.

İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı seçiminde de CHP adayı önde idi.

51,8 Kılıçdaroğlu, 48,2 Erdoğan.

Bu şartlar, hamleler değişmeden yerel seçimin de ne olacağının göstergesi.

Çünkü Erdoğan da biliyor ki, tüm engellemelere, tüm karalamalara karşın İmamoğlu aslında başarısız değil. İmamoğlu kötü belediyecilik üzerinden devrilmez. Ancak siyasi dengeler değiştirilerek devrilir.

Bunun için de İstanbul’da bir yandan muhalif bloğu bölmeye çalışacak, bir yandan da onlarsız kazanamayacağını bildiği HDP’ye yakın Kürt oylarını yeniden kazanmaya çalışacak.

1994 ruhu dediği budur Erdoğan’ın. Böl ve kazandır.

Süleyman Soylu’nun ve milliyetçi kanadın ise vitrinden çekilmesi de bu nedenledir.

Bu vitrin Anadolu’da kaybettirmez, İstanbul’da ise kazandırabilir.

Şu anda en önemli hedef İstanbul’dur.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Saadet, Gelecek ve DEVA Partisi’nden Erdoğan’ın “Yerel Seçimler” Planına Karşı Hamle

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti, 2024’te yapılacak olan yerel seçimlerde, başta Ankara, İstanbul, Adana, Mersin gibi büyükşehirlerde “muhalefetin bölünmüş yapısından faydalanmayı” hedefliyor.

Erdoğan’ın yerel seçimlerin “1994 yılındaki yerel seçimler gibi milat olacağını” söylemi AK Partinin büyükşehirleri geri almak için “muhalefeti bölme” stratejisi olarak yorumlanırken, DEVA Partisi, Gelecek ve Saadet Partisi, Erdoğan’ın yerel seçimler planına yanıt verdi.

1994 yerel seçimlerinde hem merkez sağ blok hem de sol partiler ayrı adaylarla seçime gitmişti. Anavatan Partisi’nin İlhan Kesici’yi, SHP Zülfü Livaneli’yi, DYP’nin Bedrettin Dalan’ı, DSP’nin Necdet Özkan’ı, MHP’nin Ahmet Vefik Alp’i ve CHP’nin Ertuğrul Günay’ı aday gösterdiği seçimlerde, Refah Partisi’nin adayı olan Erdoğan, “aradan sıyrılarak” İBB’nin başkanı seçilmişti. RP, 1994’teki seçimlerde yüzde 25.19, ANAP yüzde 22.14, SHP ise yüzde 20.3 oy almıştı.

Üç parti de yerel seçimlerde 14 ve 28 Mayıs genel seçimlerinde olduğu gibi “bir ittifakın oluşmayabileceğini” belirtirken büyükşehirler, iller, ilçeler ve beldeler özelinde muhalefet cephesinin “işbirliği ve dirsek teması modelinin devreye girebileceğini” vurguluyor. Aksi takdirde, Erdoğan’ın söz ettiği 1994 seçimlerinin bir benzerinin 2024’teki seçimlerde de yaşanabileceğine dikkat çekiliyor.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu; DEVA, Gelecek ve SP temsilcilerine “partilerinin yerel seçimlere ilişkin yaklaşımlarını” sordu. Açıklamalar şöyle:

Gelecek Partisi Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı Selçuk Özdağ: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 6 siyasi parti, yüzde 50+1 koşulu olduğu için bir araya geldi. Yerel seçimlerde ise en çok oyu alan kişi, belediye başkanı seçilecek. Bazı il, ilçe ve beldelerde partiler, bazılarında şahıslar, bazılarında ise hem parti hem de şahıslar güçlüdür. Muhalefet, ilçe ilçe, il il, belde belde şimdiden hazırlığını yapmalı. Bloklar doğru kurulmalı. Erdoğan, şunu söylüyor; ‘Muhalefet parçalansın, yerel seçimlerde blokları doğru kurmasın.

Ben buradan çıkarım; bunların iç kavgalarından yararlanırım.’ Muhalefet partileri özeleştirilerini hızlıca yapmalı, hesaplaşmasını ise seçim sonrasına bırakmalı. ‘Erdoğan’ın oyununa’ gelinmemeli. Biz bölünmeyeceğiz, kavga etmeyeceğiz. Gelecek Partisi olarak muhalefetin işbirliğinden yanayız. Muhalefet eğer 2019’da kazandığı belediyelere yenilerini ekleyemezse Türkiye’de bir daha muhalefet diye bir şey kalmaz. Konya, Balıkesir, Amasya, Samsun, Zonguldak gibi illeri de almalıyız.

“Anlayış birliği sürüyor”

Saadet Partisi Sözcüsü Birol Aydın: Bir bütün olmasa bile muhalefet çeşitli yerlerde, çeşitli büyükşehir, il, ilçe ya da beldelerde seçim işbirliği ve teması halinde seçime girecektir. Her ne kadar Millet İttifakı’nın ittifak hali 28 Mayıs itibarıyla bitmiş olsa da Türkiye’nin ortak sorunlarına ilişkin anlayış birliği devam etmektedir. Bu durumun yerel seçimlerde nereye evrileceğini söylemek şimdiden mümkün değil ama anlayış birliği devam ediyor.

“Ayrı hareket zarar”

DEVA Partisi Seçim İşleri Başkanı İdris Şahin: Erdoğan’ın 1994 seçimleri hususu doğru. Muhalefetteki dağınık görüntü devam eder ve her parti yerel seçimlerde, özellikle büyükşehirlerde ayrı ayrı seçimlere girmeye karar verirse büyük ihtimalle büyükşehirlerin, 2019’da CHP’nin kazandığı yerlerin çoğunluğunun kaybedilmesi tehlikesi ile karşı karşıya kalınır.

Her il, ilçe, büyükşehir, belde seçimleri ayrı ayrı değerlendirilmeli, ayrı birliktelikler kurulmalı. Birlik ve beraberlik olmaz ise Erdoğan’ın dediğinin çıkma ihtimali kuvvetle muhtemel. Biz, yerel seçimlerde yetkili kurullarımızdan çıkacak kararlar doğrultusunda hareket edeceğiz. Muhalefetin ayrı ayrı hareket etmesinin Türkiye demokrasisine son derece zarar verebileceğini düşünüyoruz.

Paylaşın

Yerel Seçimler: Erdoğan’ın Seçim Planı Belli Oldu

AK Parti, 2024’te yapılacak olan yerel seçimlerde, başta Ankara, İstanbul, Adana, Mersin gibi büyükşehirlerde “muhalefetin bölünmüş yapısından faydalanmayı” hedefliyor. Erdoğan’ın yerel seçimlerin “1994 yılındaki yerel seçimler gibi milat olacağını” söylemi AK Partinin büyükşehirleri geri almak için “muhalefeti bölme” stratejisi olarak yorumlandı.

1994 yerel seçimlerinde hem merkez sağ blok hem de sol partiler ayrı adaylarla seçime gitmişti. Anavatan Partisi’nin İlhan Kesici’yi, SHP Zülfü Livaneli’yi, DYP’nin Bedrettin Dalan’ı, DSP’nin Necdet Özkan’ı, MHP’nin Ahmet Vefik Alp’i ve CHP’nin Ertuğrul Günay’ı aday gösterdiği seçimlerde, Refah Partisi’nin adayı olan Erdoğan, “aradan sıyrılarak” İBB’nin başkanı seçilmişti. RP, 1994’teki seçimlerde yüzde 25.19, ANAP yüzde 22.14, SHP ise yüzde 20.3 oy almıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Partinin önceki günkü İstanbul il teşkilatının bayramlaşma törenine canlı yayınla katıldı. Erdoğan burada yaptığı konuşmada Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimlerin “1994 yılındaki yerel seçimler gibi milat olacağını” söyledi. Erdoğan, “1994 ruhunu tekrar dirilterek şehirlerimizin üzerine karabasan misali çöken Fetret Devri’ne hep birlikte son vereceğiz. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, başta olmak üzere hizmetsizlik girdabında sürüklenen tüm şehirlerimizi gerçek belediyecilikle tanıştıracağız” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre, Erdoğan’ın bu sözleri 2024’teki yerel seçimlerde “Cumhur İttifakı’nın uygulayacağı” strateji olarak yorumlandı. Buna göre AK Parti Ankara, İstanbul, Adana, Mersin gibi büyükşehirlerde “muhalefetin bölünmüş yapısından faydalanmayı” hedefliyor. Cumhur İttifakı kanadı, 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri sonrasında başta CHP’deki “değişim” tartışmaları olmak üzere İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, partisinin olağan kurultayında CHP’ye yönelik söylemlerinin “yerel seçimler sürecinde muhalefetteki bölünmenin derinleşeceğinin sinyallerini verdiğini” düşünüyor.

Bu süreçte 6’lı masada yer alan muhalefetin “yerel seçimlere az bir süre kala genel seçimlerdeki gibi tam bir bütünlük halinde yeniden bir araya gelemeyeceği” kaydediliyor. 6’lı masayı oluşturan her bir partinin “yerel seçimlerde en az birkaç belediye başkanlığı alabilmek için kendi içlerinde kıyasıya bir yarışa gireceği” kaydediliyor.

Özellikle Akşener’in kurultaydaki sözleri sonrasında “CHP ile ittifak yoluna gitse bile bu kez kendi partisinin belirleyeceği adayları CHP’ye dayatmak isteyeceği, CHP’nin de pek çok il için buna karşı çıkacağı” hesaplanıyor. Öte yandan genel seçimler sonrasında HDP’nin de 2024 seçimlerine “bu kez kendi adaylarıyla katılacağı” değerlendirmeleri yapılıyor. Bu durumdan kaynaklı olarak Erdoğan’ın “1994 yılındaki yerel seçimlere göndermede bulunduğuna” dikkat çekiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İBB başkanı seçildiği 1994 yerel seçimlerinde hem merkez sağ blok hem de sol partiler ayrı adaylarla seçime gitmişti. Anavatan Partisi’nin İlhan Kesici’yi, SHP Zülfü Livaneli’yi, DYP’nin Bedrettin Dalan’ı, DSP’nin Necdet Özkan’ı, MHP’nin Ahmet Vefik Alp’i ve CHP’nin Ertuğrul Günay’ı aday gösterdiği seçimlerde, Refah Partisi’nin adayı olan Erdoğan, “aradan sıyrılarak” İBB’nin başkanı seçilmişti. RP, 1994’teki seçimlerde yüzde 25.19, ANAP yüzde 22.14, SHP ise yüzde 20.3 oy almıştı.

Paylaşın

AK Parti’de Kongre Tarihi Belli Oldu: Yerel Seçimlerden Önce

Katıldığı bir televizyon programında kongre süreciyle ilgili olarak açıklamalarda bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, “Önce büyük kongre sonra il-ilçe kongreleri olacak. 16 ya da 30 Eylül’de, Cumhurbaşkanımızın uygun gördüğü tarihte kongreyi yapacağız” dedi.

İl ve ilçe kongrelerinin yerel seçimlerin ardından yapılacağını söyleyen Kandemir, “Siyasi partiler 2 sene bittiğinde kongre yapabilir hale geliyorlar. Biz de 2 senemizi tamamladık. 3. senemizi de geçmek istemiyoruz. Biz de kongre takvimi yaklaşık 13 ay sürüyor. Bunların tabii yasak süreleri var. Bu bizim gibi titiz çalışan partilerde, istişareyi doğru yaparak toplumdaki doğru isimleri tercih ederek süreci gerçekleştiriyoruz. Yerel seçimlere çok az bir süre kaldığı için il-ilçe kongrelerimizi daha sonra yapacağız” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, partisinin kongre sürecine ilişkin CNN Türk’te Dicle Canova’ya açıklamalarda bulundu. Kandemir’in konuşmasından satır başları şu şekilde:

“Biz siyasi partiler 2 sene bittiğinde kongre yapabilir hale geliyorlar. Biz de 2 senemizi tamamladık. 3. senemizi de geçmek istemiyoruz. Biz de kongre takvimi yaklaşık 13 ay sürüyor. Bunların tabii yasak süreleri var. Bu bizim gibi titiz çalışan partilerde, istişareyi doğru yaparak toplumdaki doğru isimleri tercih ederek süreci gerçekleştiriyoruz.

Yerel seçimlere çok az bir süre kaldığı için il-ilçe kongrelerimizi daha sonra yapacağız. Eylül ayı içerisinde önce bir kongremizi yapacağız.

Cumhurbaşkanımız geniş bir istişare ekibi kuruyor. Değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Seçimler tamamlandı, bakanlar şekillendi. Çok güçlü bir Meclis grubu, çok güçlü bir üst düzey demokrasi. Şimdi siyasette yeni bir yenilenme ve sonrasında yerel seçimlere doğru hazırlanıp doğru isimleri aday göstereceğiz.

16 ya da 30 Eylül’de MKYK’da karar almak suretiyle Cumhurbaşkanı’mızın uygun gördüğü tarihte kongreyi yapacağız. Kendi yol haritamızı çizdik. Hiç boşluk vermeyen bir hareket. Hem çalışmaya hem de bu anlamda kadrolarla ilgili tasarrufta bulunulacaksa biz aynen devam ediyoruz.

Aslında seçimden önce tam da söylediğimiz şeyin birebir tezahürünü izliyoruz. Bir tarafta dünyanın değişimine direnen, ben merkezli anlayışı CHP’de. Diğer tarafta da toplumdaki değişimi okuyan, dünyadaki değişime göre hemen pozisyon alan, entegrasyonu çok iyi başarmış bir siyasi hareket ve ittifak. Aslında milletimizin iki ittifak arasındaki değişimi Seçim öncesinde görmüş oldu.

Bu bizim hem sorumluluğumuzu artırıyor, hem ne kadar mücadele etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Bizim Meclis grubumuzun %70’i değişti, Bakanlar kurulumuzun tamamı değişti ve yeni gelen arkadaşlarımız da görevi bırakan arkadaşlarımızla büyük bir gururla görevlerine devam ediyor. Böyle bir onuru bize yaşatan bu millete karşı sorumluluğumuz şımarmadan, kibirlenmeden hizmete devam etmek.

Önce bu seçimin bize söylediği şeyler var. Bu konuda dersimize çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz. Aday olan arkadaşlarımızın, il – ilçe başkanlarımızın raporlarını aldık. Takviye gereken noktalarda kadrolarımızı revize edeceğiz. Eksik bıraktığımız ya da milletimizle ortaklaşamadığı yerler varsa oralara müdahale edeceğiz.

Bizim oylarımız büyük oranda ittifak içerisinde kalmış. Büyükşehirlerde de böyle olduğunu görüyoruz. Bunu değerlendiriyoruz ama bu nihayetinde bize Meclis’te Cumhur İttifakı’nı kazandırmış oldu. Biz kendimizle yarışan bir siyasi partiyiz.Hem böyle olduk. Yeni dönemde de bize oy vermeyen vatandaşlarımıza kendimizi nasıl anlatacağımızın çalışmalarını yapacağız tabii ki. Doğru bir teşhis bizim açımızdan önemli. Çok net ve kesin bir zafer elde etmiş olsak da bunu yeterli görmüyoruz.

Eksiğimizin olduğu yerleri de düzeltmek için kendimizi göstereceğiz. İstanbul’da kaybettiğimiz 5 değil 15 senemiz var. Ankara’nın sel olmuş caddelerini izliyoruz. Vatandaşlarımızı görüyoruz. AK Parti döneminde İstanbul ve Ankara’da atılan adımların ilerletilemediğini ve yönetilemediğini görüyoruz.

İstanbul’da metroları kapatan bir belediyecilik anlayışı var. Ankara’da her yağmurda yürekler çarpıyor. Nereyi sel basacak, arabaya su dolacak mı” diye. Demek ki belediyeler çok kötü yönetiliyor.

“Kılıçdaroğlu’nun yönetim biçimini biz görmüş olduk”

Seçimden önce Kılıçdaroğlu’a oy verenlerin şu an aynı düşündüğünü düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu’nun yönetim biçimini biz görmüş olduk. Birleşe birleşe kazanacağızdan şimdi çok farklı yere gittiler. Dün de aynı pazarlıkları yapıyorlardı bugünde net bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Seçmenlerin ayrı bir zemini var, kanaatlerini her gün gözden geçiriyorlar. Biz her seçmenin oyuna talip bir partiyiz. Çizgimizde, söylemimizde hiçbir değişiklik olmadı. Oysa Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu’nun zigzagları…

Cumhur İttifakı olarak bununla ilgili çalışma yapmıştık. 2 maddeden oluşuyordu. Başörtüyle ilgili tartışmayı biz açmamıştık. Seçim öncesi Kılıçdaroğlu bunu gündeme getirmişti. Biz de “Hay hay çözelim” demiştik. Biz muhafazakar AK Parti hareketiyiz. En önemli ailenin korunması olmak. Siyasi partilerin o gün nasıl tavır alacağını bekliyoruz. Önce destek olalım diyenler komisyonda zaten salonu terk ettiler. O gün de milletimiz yüzlerini bir kez daha göreceklerdir. Yerel seçimden önce bu anayasa değişikliği Meclis’in gündemine gelir. Umarım ki referanduma gerek kalmadan bunu Meclis’te geçirelim.

Ona tabii ki PPK karar verecek. Burada Hazine ve Maliye Bakanımızın söylediği bir şey var: Güven ve sabır. Göreceğiz ki çok kısa zamanda enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmüş olacağız. Herhangi bir siyasal menfaat görüp, siyasi bir adım atmayız. O yüzden milletimizin de güveni hala devam ediyor.”

Paylaşın

Erdoğan’dan Millet İttifakı’na: Uçkuru Kaptırmışsınız, Uçkuru

Partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan Millet İttifakı’na, “Kandil’den Pensilvanya’ya kadar terör baronlarının destek çağrılarına bir gün olsun itiraz ettiniz mi? Hiçbirisi etmedi, edemezsiniz. Dirsek temasınız var, edemezsiniz. Uçkuru kaptırmışsınız, uçkuru” ifadelerini kullandı. 

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun “6’lı değil gerekirse 16’lı masa kuracağım” sözlerine yanıt vererek, “Masadaki ortakları çoğaltmak netice vermez. Bu millet irade, eser, hizmet ister” dedi. Erdoğan ayrıca, “Eğer dürüst iseniz, samimi iseniz yeni yasama döneminde başörtüsü meselesini anayasa ile teminat altına alalım” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçimlerin ardından TBMM’de yapılan ilk AK Parti Grup Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“Meclis’imizin yeni yasama döneminin ve grup toplantımızın hayırlı olmasını diliyorum. Yeni seçilen milletvekillerimizi tebrik ediyorum. Rabbimden size muvaffakiyetler diliyorum. Grubumuzun ilk toplantısı sebebiyle seçimleri zaferle taçlandıran dava arkadaşlarıma buradan tekrar şükranlarımı sunuyorum.

15 Temmuz gecesi darbecilere karşı direnirken kurduğumuz Cumhur İttifakı seçimlerle daha da günlendi. Cumhur İttifakı olarak bundan sonra da vatanımızın bekasını en üstte tutmaya devam edeceğiz. Deprem bölgesindeki kardeşlerimizin desteğinin asla unutulmayacağının bilinmesini isterim.

Ne diyordu altılı masa diyordu. Şimdi gerekirse ’16’lı masa’ diyor yetmez bunu daha da arttırman lazım. Masadaki ortakları çoğaltmak netice vermez. Bu millet irade ister eser ister. Yalanla dolanla talanla bir yere varılmaz.

Türkiye’nin uçuruma düşmekten nasıl kurtulduğunu zamanla çok daha net göreceğiz. Yaklaşık 1 buçuk sene önce bunlar bir masa kurdular. Yaptıkları onca toplantının ardından millete elle tutulur tek bir şey sunamadılar. Bir kumar ve pazarlık masasından öteye geçemediler.

Bu masaya kumar masası diyen o masanın etrafındakiler. Olay bu kadar acı ne neticesi de ortada. Ama 7 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olduğu sabah erken kalkanın bakanlık kaptığı bir sistemi millette dayattılar.

Yeni Anayasa çağrısı

Siz bu ülkede milletin hayatı tarzıyla hep uğraştınız ve sahtekarlık yaptınız. Ne dedik seçim öncesi Anayasa yapalım ve başörtüsü konusuna Anayasa’da yer verelim dedik. Eğer dürüstseniz yeni yasama döneminde başörtü meselesini Anayasa ile teminat altına alalım. Ama dürüst olmazsanız sizi milletimizi bangır bangır anlatacağım.

Kandil’den Pensilvanya’ya kadar terör baronlarının destek açıklamalarına bir kez itiraz ettiniz mi edemezsiniz. Uçkuru kaptırmışsınız uçkuru. Bay bay Kemal siz LGBT’cisiniz. Yanınızdakiler de LGBT’ci.

Buldunuz 2 tane belediye başkanı. Neredeler şimdi; kayıplar. Hadi şimdi yine dolaş. Bütün bunları yapanlar belki utanmadılar. Ama biz onlar adına hicap duyduk. Tarih en adil hakemdir.

Sandık sonuçları Anadolu irfanının hafife alınmaması gerektiğini tekrar hatırlatmıştır. Birileri koltuk peşinde koşarken biz farkımızı gösterdik. Milletimiz bizim samimi çabalarımızı gördü.

27. Döneme göre TBMM’de oluşan sandalye farkını görmezden gelemeyiz. Milletimizin mesajına kayıtsız kalamayız. Gerek oy oranı gerek milletvekili tablosundaki tüm boyutları inceliyoruz. Kendi iç muhasebemizi açık yüreklilikle yapıyoruz. İnşallah bu süreci kuyumcu titizliğiyle gerçekleştireceğiz.

Seçmen sandıkta sadece bize ve partimize değil, muhalefete de birçok mesaj vermiştir. Muhalefet ya milli irade ile barışacak ya da marjinalleşecektir. Değil 16’lı 160’lı masa da kursa sandıkta milletin tokadını yemekten kurtulamaz.

Bizim nazarımızda zaten su alan geminin dümenine o gelmiş bu gelmiş bunun bir önemi de yoktur. Asıl mesele sahte gündemler yerine ülkenin sorunlarına odaklanmalarıdır. “

Paylaşın

Bakan Şimşek’ten “HDP” Açıklaması: İlgili Birimlerimiz Konuyu Çalışıyorlar

AYM’nin HDP’ye hazine yardımına bloke konulması talebini reddetmesiyle ilgili olarak konuşan Bakan Şimşek, “İlgili birimlerimiz konuyu çalışıyorlar” dedi. AYM kararı sonrası Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın nasıl bir adım atacağı merak konusu olmuştu.

Haber Merkezi / Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) yeni dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) ilk grup toplantısına katıldı.

Toplantı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şimşek, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), Yargıtay Başsavcılığı’nın Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) hazine yardımına bloke konulması talebini reddetmesiyle ilgili olarak şunları söyledi: İlgili birimlerimiz konuyu çalışıyorlar.

Anayasa Mahkemesi’nin kararının ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın nasıl bir adım atacağı merak konusu olmuştu.

Öte yandan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AYM’nin HDP’nin Hazine yardımının bloke edilmesi talebini reddetmesine dair yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:

“Dünyadaki AYM kararlarında hukuk devletinin korunması için en güçlü tedbirler teröre karşı alınır. Terör, paylaştığımız bütün insani değerlerin düşmanıdır.

Burada AYM bu kararları alıyor ama, AYM, meşru mekanizmalar içinde elde ettiği hakları istismar ederek, teröre dönük olarak bir dayanak oluşturmaya çalışan, terör propagandasına dönük bu olarak kaynakları harcayan tutumlar karşısında herhangi bir değerlendirme yapmıyor.

Siyaset üzerinde 2 tür vesayet çıktı. Biri askeri vesayetti bugün de siyasetin belli bölümü terör örgütü vesayet altında tutmakta. AYM bu kararı ile teröre karşı alınacak tedbirler açısından zaaf oluşturacak karar almıştır.”

Ayrıca MHP lideri Devlet Bahçeli de, HDP’nin Hazine yardımına bloke konulması kararını reddeden Anayasa Mahkemesi’ni hedef almış, “Bunları şiddetle kınıyorum. AYM Kandil kuyruğundan ayrılmalıdır” ifadelerini kullanmıştı.

“Anlaşılıyor ki Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyeleri, söylediklerimizi hiç kale almıyor. HDP’nin istekleri doğrultusunda hareket etmeyi Türkiye’ye tercih ediyor” diyen Bahçeli, “Bu konumdan kurtulması için yeni bir anayasa hazırlanması lazım ve Anayasa Mahkemesi’ne şekil belirlemeli” demişti.

Ne olmuştu?

Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 14 Mayıs’taki seçimlere katılmaması nedeniyle HDP’ye ödenen Hazine yardımına tedbiren bloke konulması talebine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına hükmetmişti. Anayasa Mahkemesi, kararı oy birliğiyle almıştı.

Paylaşın

Erdoğan, Büyükşehirleri İstiyor: Mutlaka Kazanılmalı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere CHP’li 11 büyükşehir belediyesinin 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde “mutlaka kazanılması”, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için “teşkilatların ve partililerin yaptığı çalışmalarının daha fazla görünür olması gerektiği” konusunda partilileri uyardığı belirtildi.

Öte yandan Cumhur İttifakı’nda, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri sonrasında Millet İttifakı’ndaki “dağınık” görüntü ile birlikte yerel seçimler öncesinde “99 yerel seçimleri beklentisinin oluştuğu” da kaydediliyor. Özellikle Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanlıkları için 99 yılındaki yerel seçimler örnek gösteriliyor.

AK Parti MKYK önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantıda, 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta gerçekleştirilen seçim sonuçları ele alındı ve yerel seçimler için çalıma başlatıldı.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre başta İstanbul ve Ankara olmak üzere CHP’li 11 büyükşehir belediyesinin 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde “mutlaka kazanılması” gerektiğini ifade eden Erdoğan’ın MKYK toplantısında, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanları Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’nun, “muhalefetin cumhurbaşkanı yardımcısı” sıfatıyla il il mitinglere katıldığını anımsattığı ifade ediliyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikinci tur seçimleri kaybetmesiyle birlikte “İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlarının da kaybettiğinin” belirtildiğine işaret edilen MKYK toplantısında Erdoğan’ın, “Ankara ve İstanbul’u rahat alırız. Çalınmadık kapı bırakmayın. İktidarın yaptığı icraatları sıklıkla anlatın” dediği kaydedildi.

Erdoğan’ın özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için “teşkilatların ve partililerin yaptığı çalışmalarının daha fazla görünür olması gerektiği” konusunda partililerini uyardığı belirtilirken, “İstanbul’daki çalışmalar görünür değil. Çalışmaları yoğunlaştırın ve görünür kılın. Gerekirse her kapıyı çalıp, icraatları anlatın” dediği ileri sürüldü.

99 seçimleri beklentisi

Öte yandan Cumhur İttifakı’nda, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri sonrasında Millet İttifakı’ndaki “dağınık” görüntü ile birlikte yerel seçimler öncesinde “99 yerel seçimleri beklentisinin oluştuğu” da kaydediliyor. Özellikle Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanlıkları için 99 yılındaki yerel seçimler örnek gösteriliyor.

99 yılındaki yerel seçimlerde CHP’nin Murat Karayalçın’ı, DSP’nin ise Doğan Taşdelen’i aday gösterdiği ve “tabanları benzer nitelik taşıyan bu iki partinin aday göstermesiyle birlikte” seçimin galibinin yüzde 33.79 oyla Fazilet Partisi’nden Melih Gökçek’in olduğu ifade edilerek, “Millet İttifakı kapsamında DEVA ve Gelecek Partisi, CHP listelerinden parlamentoya girdi.

Şimdi DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi’nin TBMM’de yeni bir grup kuracağı konuşuluyor. HDP’nin ise yerel seçimlerde bu kez büyükşehirlerde kendi adaylarını göstereceği tartışılıyor.

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten AYM’nin HDP Kararına Tepki

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Anayasa Mahkemesi’nin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, HDP’ye ödenen hazine yardımına bloke konulması talebini kabul etmemesi kararına ilişkin “Anayasa Mahkemesinin kararı, zaaf oluşturabilecek bir karardır” dedi.

Haber Merkezi / Ömer Çelik, İsveç’in NATO’ya üyeliğine ilişkin ise, “PKK’lı teröristlerin yapmış olduğu eylemler kabul edilemez. Teröre karşı yasa çıkarılması yeterli değil, uygulanması da lazım. Birtakım Amerikan senatörlerinin kaprisleriyle, Türkiye’nin milli güvenliğine dair adımlar hakkında karar vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplandı. Parti Sözcüsü Çelik, toplantının ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik’in açıklamalarından satır başları şu şekilde:

“Şehirlerimizi afetlere hazırlıklı hale getirmek için çalışmalarımız devam ediyor. Siyasi irade bu çalışmaları yürütmekte. Milyonlarca binada incelemelerde bulunuldu. Hasarın giderilmesi amacı ile 680 bin konut inşa edilecek. Konutları teslim etmek için tüm gücümüzle çalışıyoruz. 131 bin konutun ihalesi yapıldı. Köy evleri olarak 168 bin180 konut yapılması ön görüldü. 4 milyon kişiye Yemek hizmeti sürdürülmekte. 9 bin 105 iş yerinin yapılması tamamlandı.

Vatandaşlarımıza küresel ekonomik sorunlar, pandemi, Rusya Ukrayna savaşı nedeniyle ülkemizin de bu tablodan etkilendiğini ifade ettik. Cumhurbaşkanımızın dirayetli siyaseti ile bunu biz çözeceğiz. Kiralarla ilgili iletilen bütün problemleri yakından takip ediyoruz.

Bütün paydaşlarla birlikte enflasyonun tek haneye inmesi için yine hükümetimiz Türkiye Yüzyılı’nı kucaklayacak politikaları hayata geçirecek. Seçimden önce söylediğimiz gibi, bundan sonra da bu sorunları biz çözeriz dedik. Enflasyonun tek haneye indiğini göreceğiz.

Haziran’da Astana’da bir toplantı yapılacak. Türkiye, Rusya, İran, Suriye Dışişleri Bakan Yardımcıları katılacak. Biz siyasi süreci desteklemeye devam ediyoruz. 10 Mayıs’ta bir yol haritası hazırlanmıştı. Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme güçlü bir şekilde desteklenmektedir. Türkiye ile Mısır arasında yürüyen normalleşme önemlidir. Son derece güçlü bir vizyonla yürümektedir. İnşallah yakın dönemde devlet başkanlarımızın bir araya gelmesiyle bu süreç bölge barışı, enerji güvenliği açısından son derece kıymetli sonuçlar doğuracaktır.

(Asgari ücret) Komisyonun toplantısına saygı göstermemiz gerekiyor. O tarihte karar çıkıp cumhurbaşkanımızın önüne geldikten sonra açıklanacaktır.

“CHP kurultaylar partisidir”

CHP kurultaylar partisidir. Genel başkan değişsin diyenlerin kendilerini de bu değişime katmaları gerekir. İsimler üzerinden tartışıyorlar. Bu bir siyaset yapma biçimi ile ilgili bir meseledir. Burada siyaset tarzının değişimi ile ilgili tartışılmalı. Orada genel başkan değişsin diyenlerin ortaya koyduğu siyasi bir tutum da yok. O kalmış bu gitmiş bizim için fark etmez.

Dünyadaki AYM kararlarında hukuk devletinin korunması için en güçlü tedbirler teröre karşı alınır. Terör, paylaştığımız bütün insani değerlerin düşmanıdır. Burada AYM bu kararları alıyor ama, AYM, meşru mekanizmalar içinde elde ettiği hakları istismar ederek, teröre dönük olarak bir dayanak oluşturmaya çalışan, terör propagandasına dönük bu olarak kaynakları harcayan tutumlar karşısında herhangi bir değerlendirme yapmıyor. Siyaset üzerinde 2 tür vesayet çıktı. Biri askeri vesayetti bugün de siyasetin belli bölümü terör örgütü vesayet altında tutmakta. AYM bu kararı ile teröre karşı alınacak tedbirler açısından zaaf oluşturacak karar almıştır.

(Abdullatif Şener) Garip bir şekilde bir eski CHP milletvekili CHP Genel Başkanı’na oy vermemiş. CHP’nin siyasi denklem kurma kabiliyetsizliği ile ilgilidir. Bu CHP yönetimini ilgilendiren bir konu.

(Genel af) Şimdiye kadar MYK’da böyle bir konu hiç tartışılmadı veya gündeme gelmedi.

Paylaşın

AK Partili Ensarioğlu’ndan “Çözüm Süreci” Açıklaması: Öcalan Daha Samimiydi

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Çözüm Süreci’nde en büyük hatalarının PKK’yi muhatap almaları olduğu belirterek, olası yeni bir sürecin bittiği yerden başlamasının mümkün olmadığını söyledi.

Önceki süreçte PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı samimi bulduğunu söyleyen Galip Ensarioğlu, “Süreci Kandil yönetimi ve Selahattin Demirtaş bitirdi” ifadesini kullandı.

Temeli 2009’da Oslo görüşmelerinde atılan, ancak AK Parti’nin 2002’den sonra ilk kez parlamentodaki tek başına iktidar çoğunluğunu kaybettiği 7 Haziran ve seçimlerin yenilendiği 1 Kasım 2015 arasında sona eren Kürt sorunu konusundaki ‘çözüm süreci’, halen tartışılmaya devam ediyor.

Bu dönemde yürütülen koalisyon görüşmeleri sırasında MHP’yle yakınlaşan AK Parti, akabinde ‘milliyetçi / militarist politikalar’ benimsemiş ve süreç, iktidar kanadınca günümüzde de kullanılmaya devam edilen “Uzattığımız eli ısırdılar. Bu sefer terörü kaynağında bitirme stratejisini devreye alarak, onların anlayacağı dilden konuştuk” gibi suçlamalarla bitirilmişti.

Geçtiğimiz 14 Mayıs’ta AK Parti’den Diyarbakır Milletvekili seçilerek beş yıllık aradan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) dönen Galip Ensarioğlu, konuyla ilgili olarak Gazete Duvar’dan Can Bursalı’nın sorularını yanıtladı.

En büyük hatalarının PKK’yi muhatap almaları olduğundan bahseden Ensarioğlu’na göre, olası yeni bir sürecin bittiği yerden başlaması mümkün değil. Önceki süreçte PKK lideri Abdullah Öcalan’ı samimi bulduğunu söyleyen Ensarioğlu, “Süreci Kandil yönetimi ve Selahattin Demirtaş bitirdi” ifadesini kullandı.

Bursalı’nın yönelttiği sorular ve Ensarioğlu’nun bunlara verdiği yanıtların bir kısmı şöyle:

Selahattin Demirtaş’ın bazı söylemleri PKK ve HDP’yle ayrışıyordu…

Buna katılmıyorum. Demirtaş geçmişte Kandil ile doğru orantılı ilerliyordu. Abdullah Öcalan’la değil.

Öcalan ile Kandil arasında bir fark var olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Var elbette. Bu fark Çözüm Süreci’nde çok bariz bir şekilde ortaya çıktı. Öcalan daha samimiydi.

Çözüm Süreci’ni bitiren kimdi, Kandil’deki örgüt yöneticileri miydi?

Kandil’in ve Selahattin Demirtaş’ın sürecin bitmesinde günahı var. Kandil’e isteyerek veya istemeyerek boyun eğdi. Öcalan’ı ve Çözüm Süreci’ni boşa çıkarmada irade ortaya koyamadı.

7 Haziran seçimlerinden önce “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışı sürecin bitmesine mi neden oldu?

“Seni başkan yaptırmayacağız” lafının arkasında sadece Kandil yoktu. Bu laf Batı’nın da lafıydı.

Abdullah Öcalan bu sözü desteklemiyor muydu?

Desteklemiyordu. Ama sonuçta millet iradesi hakim oldu.

Samimiyetine inandığınızı söylediğiniz Abdullah Öcalan’ın olası bir süreçte, yeniden muhatap yapılmalı mı?

Demokratikleşecekseniz Kürt sorununu çözecekseniz hiç kimseyi muhatap almak zorunda değilsiniz. Başarabiliyorsanız, dünyadaki demokratik, evrensel normlar çerçevesinde eşit yurttaşlık temelinde Türkiye’de demokrasiyi tesis edebiliyorsanız sizin muhataba ihtiyacınız yok. Ama hani şiddetin muhatabı örgüttür. Örgüt ile -diyalog kurulur mu kurulmaz mı onu devletin ihtiyacı belirler.

Yeni dönemde reformist bir AK Parti mi göreceğiz?

İnşallah. Yeni anayasa en önemli şeydir. 1921 anayasası, demokratik ve sivil bir anayasaydı. O da zaten kısa sürdü. Türkiye’ye yakışır, kalıcı bir anayasa yapmamız gerekiyor.

Paylaşın