AK Parti, Ekrem İmamoğlu’nu Yenecek Aday Arıyor!

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça partilerin seçim çalışmaları da hız kazandı. Seçimlerde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu yenebilecek aday arayan AK Parti’de ismi geçen adaylardan herhangi birisi için “Bu adayla kazanırız” gibi net bir ifade kullanılamıyor.

Bir AK Parti kurmayı, 2019 seçimlerinde İmamoğlu’nun adaylığının küçümsendiğine işaret ederek “2024 seçiminde 2019’a benzer hatalar yapılmadan daha detaylı çalışıyoruz. İYİ Parti’nin kendi adayını çıkarması elbette lehimize, ancak bu bir rahatlamaya yol açmamalı” yorumunu yaptı.

HEDEP’in (DEM Parti) de Kürt seçmenler üzerindeki gücünün de unutulmaması gerektiğini kaydeden AK Parti kurmayı, bu hareketin İmamoğlu’na destek verip vermeyeceğinin önemli olduğunu kaydetti.

Partilerin tümünün önümüzdeki yıl yapılacak yerel seçimlerde aday belirleme süreçleri başladı. AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nda yerel seçim çalışmalarına bu hafta daha fazla ağırlık verilecek.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hafta boyunca Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) yerel seçim adaylarına ilişkin toplantılara katılacak. AK Parti’nin güçlü olduğu il ve ilçelerde adaylarını bu ay içerisinde açıklaması bekleniyor. Ancak İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bazı büyükşehirlerde aday belirleme süreçlerinde sıkıntılar yaşanıyor.

Adaylıklar ve özel olarak İstanbul adayı için Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin önümüzdeki birkaç gün içinde görüşeceği de öğrenildi.

AK Parti’de İstanbul için İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ve eski TOKİ Başkanı olan Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan’ın isimleri geçiyor.

Ancak İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu yenebilecek aday arayan AK Parti’de ismi geçen adaylardan herhangi birisi için “Bu adayla kazanırız” gibi net bir ifade kullanılamıyor.

DW Türkçe’den Kıvanç El’e konuşan bir AK Parti kurmayı, 2019 seçimlerinde İmamoğlu’nun adaylığının küçümsendiğine işaret ederek “2024 seçiminde 2019’a benzer hatalar yapılmadan daha detaylı çalışıyoruz. İYİ Parti’nin kendi adayını çıkarması elbette lehimize, ancak bu bir rahatlamaya yol açmamalı” yorumunu yaptı. HEDEP’in de Kürt seçmenler üzerindeki gücünün de unutulmaması gerektiğini kaydeden AK Parti kurmayı, bu hareketin İmamoğlu’na destek verip vermeyeceğinin önemli olduğunu kaydetti.

AK Parti’de genel görüş, muhalefette 2019’dakine benzer bir ittifakın oluşmamasının AK Parti’ye olumlu katkısı olacağı yönünde. Bu nedenle 2024’te kazanılmasının daha kolay olacağı üzerinde duruluyor.

Hem Karadenizli hem Kürt seçmenden oy almayı hedefleyen AK Parti’de bu profile en uygun adayın kim olduğuna ilişkin farklı görüşler var. Partideki üst düzey bazı yöneticiler, en doğru ismin Ali Yerlikaya olduğunu savunuyor. Yerlikaya’nın CHP tabanında İmamoğlu’ndan memnun olmayan kesimden oy alabileceği savunuluyor. Yerlikaya’nın İstanbul Valiliği döneminde her kesimi kapsayıcı çalışmalar yaptığı da düşünülüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise aday adayları arasında eski TOKİ Başkanı olan Trabzonlu Ergün Turan’ı ön planda tuttuğu kaydediliyor. Erdoğan’ın “Aday Karadenizli olmalı” görüşünü savunması nedeniyle Turan’a daha sıcak yaklaştığı kaydediliyor. Turan’ın geçmişte İBB’de görev alması, uzun süre belediyecilik yapması ve TOKİ deneyimi bulunması nedeniyle bir “teknokrat” olarak ön plana çıkabileceği değerlendiriliyor.

Uzun bir süredir İstanbul adaylığına kesin gözle bakılan Murat Kurum’un ise anketlerde ve eğilim yoklamalarında beklentilerin altında kaldığı kaydedildi. Bu nedenle Kurum’un isminin İstanbul için tamamen devre dışı kalabileceği ve Ankara Büyükşehir adayı olabileceği ifade ediliyor.

AK Parti’de seçim çalışmalarında görev alan kurmaylar arasında CHP’deki genel başkan ve parti yönetimi değişiminin partiye birçok yerde ivme kazandırdığı, hatta Ekrem İmamoğlu’nun yeniden seçilmesine katkı sağlayacağına dair bir görüş de bulunuyor. AK Parti kurmayları seçimde önemli kararlardan birinin de Kürt oyları olacağını vurguluyor. Bu nedenle AK Parti’de birçok kişi “İstanbul’u kazanmanın yolu Kürt oylardan geçer” yorumunu yapıyor.

Öte yandan Cumhur İttifakı’nda AK Parti ve MHP bloğu her ne kadar uyumlu çalıştığı mesajı verse de Yeniden Refah Partisi ile problemler yaşanıyor. Yeniden Refah Partisi’nin İstanbul ve Ankara’da aday çıkarmayarak AK Parti adaylarına destek için birer ilçe istediği ifade ediliyor. AK Parti’de ise bu taleplere şu aşamada olumlu bir bakış yok. Bu durumda Yeniden Refah’ın da her iki büyükşehirde aday çıkarması gündeme gelebilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sahaya inecek mi?

AK Parti içerisindeki bir gündem de İstanbul Büyükşehir seçim kampanyasını 2019’da olduğu gibi Erdoğan ağırlıklı yürütülüp yürütülmemesine yönelik.

Yerel seçim stratejisine dair çalışmaların içerisinde yer alan AK Parti kurmaylarının bazıları, 2019’da Erdoğan’ın dönemin adayı Binali Yıldırım’dan daha fazla ön plana çıkmasının ters etkisinin olduğunu ve 2024 seçimlerinde aday üzerinden propagandanın yapılması gerektiğini savunuyor. Bazı kurmaylar ise Erdoğan’ın İstanbul seçim kampanyasını bizzat baş rolünde olması gerektiğini savunuyor. Bu konuda da henüz bir karar verilebilmiş değil. Kampanya başlatılmasına henüz vakit olduğu ve bu konuların değerlendirileceği belirtildi.

AK Parti, seçim stratejisinde İmamoğlu’nun “Her şey çok güzel olacak” sloganını da gündeme taşıyacak. “İmamoğlu’nun söz verip yapmadıkları” adlı bir çalışmanın bazı bakanlıklar ve AK Parti İstanbul İl Başkanlığınca çalışma yapıldığı da öğrenildi.

Paylaşın

Erdoğan’dan Kurmaylarına ‘Aday’ Uyarısı

Yerel seçimler yaklaştıkça partilerin seçim çalışmaları hız kazan. Bu kapsamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ayın ikinci yarısında açıklamayı düşündükleri belediye başkan adayları konusunda kurmaylarını uyardığı öne sürüldü.

Erdoğan’ın yerel seçim aday tarifi yaptığı, “Partinin oyunu artırmayacaksa, faydadan çok zarar getirecekse, dedikodulara konu olacaksa, bunlarla işimiz olmaz.” dediği de belirtildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başarısız belediye başkanlarıyla vedalaşırken, “yeni küskün yaratmadan” operasyon yapılmasını istedi. Erdoğan, aday tarifini de “yük olan değil, yük alan isimler olsun” diye çizdi.

Gazete Pencere’den Nuray Babacan’ın kulis haberine göre, AK Parti, MHP ile belirlenen ittifak sınırlarının ardından, kendi adaylarına ilişkin çalışmalara yönelmeye başladı. Bu ayın ikinci yarısında büyük illerin adaylarını açıklayacak partideki çalışmalar hızlandı.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan kurmaylarıyla yaptığı toplantılarda, bundan sonraki çalışmalara ilişkin görüşlerini aktararak şunları söyledi:

“Mevcut belediye başkanlarından değişecek olanlarla temasa geçeceğiz. Onların gönüllerini alacağız. Siz de bu konuda duyarlı olun. Kırıp dökmeden süreci götürelim. Yeni küskünlüklere yol açmadan, bunun bir bayrak yarışı olduğunu anlatalım. Seçimlerde birlikte çalışmanın yollarını arayalım. Bize yük olan değil, yük alanlarla yol yürümeliyiz. Partinin oyunu artırmayacaksa, faydadan çok zarar getirecekse, dedikodulara konu olacaksa, bunlarla işimiz olmaz.”

CumhurbaşkanıErdoğan’ın bu yaklaşımı nedeniyle mevcut belediye başkanlarının büyük bölümünün değişmesine kesin gözüyle bakılıyor. Erdoğan’ın yaptığı toplantılarda ve kamuoyuna açık konuşmalarında değişimin mesajını vererek mevcut belediye başkanlarını sürece hazırladığı yorumları yapılıyor. Özellikle üç dönemlik olanlar ve yerelde hakkında çeşitli iddialar dolaşan başkanlarla vedalaşılması bekleniyor.

AK Parti’deki bu operasyonda, memnuniyet anketlerinin etkili olduğu belirtiliyor. Belli aralıklarla Türkiye genelinde belediye başkanların seçmendeki karşılıkları, performansları, örgütle ilişkileri, haklarındaki iddialar gibi incelemeler yapıldığı anlatılıyor.

Paylaşın

Yerel Seçimler: AK Parti, İstanbul İçin Nasıl Bir Aday Arıyor?

31 Mart 2024’te yapılması planlanan seçimler yaklaştıkça partilerde çalışmalarına hız verdi. Ankara ve İstanbul’un kaybedilmesinde aday tercihinin en önemli faktör olduğu belirtilen AK Parti’de, İstanbul ve Ankara için belediyecilik hizmetleriyle öne çıkan isimlerin adaylaştırılması görüşü ağırlık kazanıyor.

AK Parti kulislerinde İstanbul’u yeniden almanın yollarından biri olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun belediyecilik hizmetlerinden memnun olmadığı belirtilen, yüzde 10 dolayındaki muhalif seçmenin en az yarısının oy verebileceği bir ismi aday göstermek olarak görülüyor. AK Parti kurmayları, İstanbul’u yeniden kazanmanın Ankara’ya göre daha kolay olacağı görüşünde.

31 Mart 2024’de yapılacak yerel seçimler için çalışmalarını hızlandıran Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile ittifak çalışmalarını sürdürürken, 2019 yerel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) kaybedilen büyükşehirleri yeniden kazanacak strateji üzerinde çalışıyor. İktidar partisinin birinci önceliği ise, İstanbul’u yeniden kazanmak.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın aktardığına göre; AK Parti kulislerinde İstanbul’u yeniden almanın yollarından biri olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun belediyecilik hizmetlerinden memnun olmadığı belirtilen, yüzde 10 dolayındaki muhalif seçmenin en az yarısının oy verebileceği bir ismi aday göstermek olarak görülüyor.

2019’daki yerel seçimlerde Ankara ve İstanbul’un kaybedilmesinde aday tercihinin en önemli faktör olduğu belirtilen AK Parti’de, İstanbul ve Ankara için belediyecilik hizmetleriyle öne çıkan isimlerin adaylaştırılması görüşü ağırlık kazanıyor. AKP kurmayları, İstanbul’u yeniden kazanmanın Ankara’ya göre daha kolay olacağı görüşünde.

2019’da Ekrem İmamoğlu üzerinde ittifak sağlayan muhalefetin, bu ittifakı 2024 yerel seçimlerine taşıyamaması avantaj olarak görülüyor. 31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerde İstanbul’daki oy farkının sadece 13 bin 759 olduğuna dikkat çekilerek, tekrarlanan seçimlerdeki 800 bin dolayındaki farkın “tepki ve mağduriyet algısından” kaynaklandığına işaret ediliyor.

İktidar partisi kurmayları, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayının profilinin ilk tur seçim sonuçları dikkate alınarak şekilleneceğini ifade ediyorlar.

İktidar partisi kaynakları, gerek parti içinde gerekse bağımsız kuruluşlarca yapılan kamuoyu araştırmalarına göre yüzde 10 dolayında olduğu belirtilen ve 2019’de Ekrem İmamoğlu’na oy vermiş, ancak şu anda belediye hizmetinden memnun olmayan seçmeni ikna edecek bir ismin adaylaştırılması halinde, İstanbul’un yeniden alınabileceğini savunuyor.

AK Parti kurmayları, bu veriye göre nasıl bir strateji izleneceğine ilişkin şu değerlendirmeleri yapıyorlar: “Şu anda gri alanda duran yüzde 10 dolayında bir seçmen kitlesi var. Bunlar daha önce CHP’ye veya başka bir muhalefet partisine oy vermiş, AK Parti’ye muhalif bir kesim.

Ancak iyi belediye hizmeti verilmesini önemsiyor. Ulaşımda kolaylık, çevre temizliği, şehir hayatının kolaylaştırılması bunların önceliği… Bu seçmen grubuyla ilgili bir üniversitenin yaptığı araştırma var: Yüzde 10’luk grup, 2019’da Ekrem İmamoğlu’na oy vermiş. Ama bunların yüzde 46’sı belediyecilik hizmetini beğenmediği için ‘yeniden oy vermem’ diyor.

AK Parti’nin İstanbul’da oyu zaten yüzde 44-45 bandında. Bu seçmen grubunun en az yarısının oy verebileceği bir isim bizim seçimi rahat kazanmamızı sağlar… Bu seçmen grubu, popüler adayları da sevmiyor. 2019’da yapılan hata da buydu. Siyasi kimliğiyle öne çıkan isimler adaylaştırıldı. O nedenle 2019’da İmamoğlu’na yöneldiler… Aynı aday tekrarlanmamalı, belediyecilik hizmeti beklentisini karşılayacak isimler adaylaştırılmalı.”

AK Parti’de, belediye ve şehircilik hizmetleriyle öne çıkan isimlerin adaylaştırılması konusunda büyük ölçüde uzlaşı olsa da adayın belediye başkanı kökenli mi, yoksa geçmişteki icraatlarıyla öne çıkan eski bakanlardan biri mi olacağı konusu tartışmalı.

Ancak son dönemde AK Parti kulislerinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) dönemindeki hizmetleri anımsatılan Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan ile Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen da ön plana çıkmaya başladı. Trabzonlu olan Ekrem İmamoğlu’na karşı Karadenizli aday formülünün de dile getirildiği AKP’de, her iki başkanın da Trabzonlu olmasının da avantaj olacağı düşünülüyor.

Ancak eski Çevre Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum ile eski Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu da AK Parti kulislerinde en çok aday olarak ismi dillendirilien isimler.

Bir önceki seçimde olduğu gibi 31 Mart seçimlerinde de ittifak yapma kararı alan AK Parti ve MHP kurmayları ittifak kriterlerini büyük ölçüde netleştirdi. Buna göre halen AK Parti’de olan belediyeler AK Parti’ye, MHP’de olan yerlerde de sadece bu parti aday çıkarması üzerinde uzlaşıldığı belirtiliyor.

Bu çerçevede MHP’li başkanın yönettiği Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yine MHP aday gösterecek. 2019’da CHP’ye karşı kaybedilen büyükşehir ve illerde ise başarısız olan belediye başkanları yeniden aday gösterilmeyecek ama kamuoyu araştırmaları da dikkate alınarak, bu illerde belediyeyi en son kazanan parti aday çıkaracak. Bu çerçevede 2019’da CHP’nin kazandığı Mersin ve Adana da bu çerçevede MHP’ye bırakıldı.

Kamuoyu yoklaması

2019 seçimlerinde iki partinin ayrı girmesi nedeniyle, az farkla kaybedilen yerler ile uzun süredir muhalefetin elinde olan yerler için ise farklı strateji uygulanacak. Kamuoyu yoklamaları, teşkilatların öneriler ve aday beklenti profili dikkate alınarak, az farkla kaybedilen yerlerde ortak aday çıkarılacak.

Bu yüzden, ittifak yapılacak il ve ilçe sayısının artacağına dikkat çekiliyor. Hangi partinin oyu yüksekse veya kazanacak aday profiline uygunsa, o partinin adayı desteklenecek. Aydın ve Muğla gibi, uzun süredir muhalefetin elinde olan illerde de kamuoyu yoklamaları yapılacak.

Bu illerde, ortak aday çıkarılması halinde seçimi kazanma ihtimali görülmesi halinde, ortak aday gösterilecek ve oyu önde görülen partinin adayı desteklenecek. Ancak, seçimi kazanma ihtimalinin düşük olduğu yerlerde, iki partinin ayrı adaylar çıkarması söz konusu olabilecek.

Paylaşın

Kulis: AK Parti, İstanbul, Ankara Ve İzmir İçin Kazanacak Aday Arıyor

31 Mart 2024’te yapılması planlanan seçimler yaklaştıkça partilerde çalışmalarına hız verdi. AK Parti’de İstanbul için eski Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum’un adı kulislerde en çok dillendirilen isimler arasında yer alıyor.

Parti kulislerinde, Ankara’da, Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok’un aday gösterilmesinin yüksek ihtimal olduğu dile getirilirken, İzmir için ise, “İzmir’i almak istiyorsak bize 7 kuşak İzmirli bir aday lazım. Adayın muhalif seçmene hitap etmesi gerekir” değerlendirmeleri yapılıyor.

Türkiye’nin gündemini meşgul etmeye başlayan yerel seçimler için partiler çalışmalarını hızlandırırken, kulislerde AK Parti’nin muhtemel adayları konuşulmaya devam ediyor.

Türkiye gazetesinde yer alan habere göre; AK Parti’de Ekrem İmamoğlu’na karşı Karadenizli aday arayışı sürerken, hem Kürt seçmenin hem muhalif seçmenin oyunu alabilecek profiller üzerinde de duruluyor. Karadenizli ve Kürt olmamasına rağmen bakanlığı döneminde gösterdiği performanstan dolayı eski Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum’un adı kulislerde en çok dillendirilen isimler arasında yer alıyor.

Bazı parti kurmayları İstanbul’da hem Kürt seçmene hem muhalif seçmene hitap edebilecek, ılımlı siyaset yürütebilecek bir ismin aday gösterilmesi gerektiğini savunuyor. Kulislerde bu özellikleri taşıyan isimlerden birinin de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca olduğu konuşuluyor. Ayrıca, Karadenizli olması ve bakanlık döneminde yaptığı büyük yatırımlarla kendini gösteren eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu da İstanbul için konuşulan isimler arasında bulunuyor.

Yine mevcut ilçe belediye başkanlarından birisinin de büyükşehir için aday gösterilebileceği belirtiliyor. Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ve Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan’ın aday gösterilebileceği kaydediliyor.

Ankara ve İzmir

Ankara’da ise mevcut Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın karşısına milliyetçi bir profile sahip adayla çıkıldığı takdirde başkentin geri alınabileceği görüşü hâkim. Kulislerde bu profildeki Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok’un aday gösterilmesinin yüksek ihtimal olduğu dile getiriliyor. Öte yandan aday adaylığı için Tarım ve Orman Bakan Yardımcılığı görevinden istifa eden eski Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’nin de aday olabileceği belirtiliyor.

İzmir’de de AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Gençlik Kolları Başkanı Eyyüp Kadir İnan ve İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı’nın ismi öne çıkıyor. Parti kurmayları “İzmir’i almak istiyorsak bize 7 kuşak İzmirli bir aday lazım. Adayın muhalif seçmene hitap etmesi gerekir” değerlendirmesini yapıyor.

Paylaşın

Erdoğan: Enflasyon, Haziran’a Kadar Yüksek Kalacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyonla ilgili, “Baz etkisiyle Haziran ayına kadar yıllık enflasyon yüksek kalacak. Bir de para politikası gecikmeli çalışıyor. Haziran sonrası çok hızlı bir şekilde yıllık enflasyon düşecek” dedi.

Hafta başında Kasım ayı enflasyon verilerini açıklayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tüketici fiyatlarının yıllık bazda yüzde 61,98 arttığını duyurmuştu. ENAG’ın hesaplamalarına göre ise enflasyon yüzde 129,27 olarak ölçülmüştü.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. İsrail’in Türkiye dâhil, yurt dışındaki Hamas liderlerine suikast düzenlemeyi planladığına dair haberlerle ilgili değerlendirmede de bulunan Erdoğan, “Her şeyden önce bu haberi yapanlar demek ki Türkiye’yi tanımıyorlar. Türkleri tanımıyorlar. Bizi tanımıyorlar. Böyle bir yanlışa tevessül etmeleri halinde şunu bilmeleri gerekir ki bunun bedelini, bunun faturasını çok ama çok ağır öderler” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’ye, Türklere karşı böyle bir adımı atmaya eğer cüret ederlerse bunun bedelini, bir daha bellerini doğrultamayacak surette, ödemeye mahkum olurlar. Böyle bir işe kalkışanlar bunun sonuçlarının son derece ciddi olabileceğini unutmamalıdır. Türkiye’nin hem istihbarat hem güvenlik alanında aldığı mesafeyi dünyada bilmeyen yoktur. Ayrıca biz dün kurulmuş bir devlet değiliz. Bunu da kimsenin aklından çıkartmaması gerekir” uyarısında bulundu.

İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin Bet’in başkanı Ronen Bar, Türkiye ve Katar dâhil dünyanın neresinde olursa olsun ele geçirene dek Hamas liderlerinin peşlerini bırakmayacaklarını söylemişti.

Bar, geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan açıklamalarında, “Kabine bize bir hedef belirledi. Sokak ağzıyla, Hamas’ı ortadan kaldırmayı. Bu bizim Münih’imiz. Bunu her yerde yapacağız. Gazze’de. Batı Şeria’da, Lübnan’da, Türkiye’de, Katar’da. Birkaç yıl alacak. Ama bunu yapmak için orada olacağız” demişti. İsrail, 11 vatandaşının öldürüldüğü 1972 Münih Olimpiyatları saldırısının ardından yıllarca çeşitli ülkelerde düzenlediği suikast operasyonlarıyla bu terör eyleminin faillerini ve organizatörlerini hedef almıştı.

İsrail’in Gazze’de bir tampon bölge oluşturmak istediğine dair haberlerle ilgili görüşü de sorulan Erdoğan, “Her şeyden önce bu planın tartışılmasını bile ben tüm Filistinli kardeşlerime saygısızlık olarak görürüm. Bu, bizim açımızdan tartışılacak, düşünülecek ve üzerinde konuşulacak bir plan değil” dedi.

Erdoğan, “İsrail’in 1947’de uygulanmaya başlayan Filistin topraklarını işgal planı, yıllar içerisinde ne yazık ki küçülte küçülte Filistin’i ve Gazze’yi bu duruma getirdi. Şimdi ise İsrail, Filistin’de kalan bir avuç toprağı tamamen alarak, buraları da işgal etme niyetinde. Buna olumlu bakmak, olumlu yaklaşmak asla mümkün değil” diye ekledi.

İsrail’in savaş sonrasına yönelik planları kapsamında, gelecekteki olası Hamas saldırılarını önlemek için Gazze sınırının Filistin tarafında bir tampon bölge oluşturmak istediği iddia edilmişti.

Reuters haber ajansına konuşan kaynaklar, İsrail’in bu planını komşuları Mısır ve Ürdün’ün yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri’yle de paylaştığını söylemişti. Tampon bölge planıyla ilgili olarak Suudi Arabistan’ın da bilgilendirildiğini belirten Kaynaklar, konudan Türkiye’ye de bahsedildiğini iddia etmişti.

Erdoğan, Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya katılım protokolünü henüz TBMM’den geçirmemesiyle bağlantılı olarak ABD’nin F-16’ların modernizasyonu konusunda, Avrupa ülkelerinin de Eurofighter savaş uçaklarının tedariki konusunda Ankara’ya güçlük çıkardığına dair bir izlenim olduğunu hatırlatan bir gazetecinin bu doğrultudaki sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“F-16 meselesinde biz muhataplarımıza dedik ki: ‘Amerika Birleşik Devletleri’nin kongresi varsa bizim de kongremiz yani Meclisimiz var’. Parlamentomuzdan nihai karar çıkmadıktan sonra söyleyecek herhangi bir şey yok. ‘Ben Cumhurbaşkanı olarak bunu parlamentoya sevk ettim ve bana teşekkür ettiniz. Görevimi yaptım ama sizlerden de bir şey bekliyorum. Sizler de eş zamanlı olarak bu konuda kongrenizden bunu geçirin, beraberce eş zamanlı olarak bu adımları atalım’ diyorum.”

Erdoğan, “Bir diğer konu da Eurofighter Typhonn meselesi… Kaldı ki Eurofighter konusunda da aslında İngiltere’nin bakışı olumlu. Maalesef Almanya’da bir sıkıntı söz konusu. Fakat pürüzleri gidermek için İngiltere’nin olumlu yaklaşımı oldu. Almanlarla konuyu görüşeceklerini söylüyorlar. Bu noktada başka alternatiflerimiz de yok değil” diye ekledi.

“Enflasyon Haziran’a kadar yüksek kalacak”

Erdoğan, enflasyonla ilgili bir soruyu ise “Baz etkisiyle Haziran ayına kadar yıllık enflasyon yüksek kalacak. Bir de para politikası gecikmeli çalışıyor. Haziran sonrası çok hızlı bir şekilde yıllık enflasyon düşecek” diye yanıtladı.

Hafta başında Kasım ayı enflasyon verilerini açıklayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tüketici fiyatlarının yıllık bazda yüzde 61,98 arttığını duyurmuştu. ENAG’ın hesaplamalarına göre ise enflasyon yüzde 129,27 olarak ölçülmüştü.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Erdoğan: Helal Gıdada İş Birliğini Yoğunlaştırmamız Gerek

İSEDAK 39. Bakanlar Oturumu Açılış Programı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle faaliyetlerini İstanbul’da sürdüren İİT Tahkim Merkezi’nin yatırım ve ticari uyuşmazlıkların çözümü noktasında önemli bir adres olması için İSEDAK üyesi ülkelerin desteğini çok kıymetli bulduklarını kaydetti.

Haber Merkezi / “İSEDAK KOBİ” programının teşkilat üyesi ülkelerde faaliyet gösteren KOBİ’lerin güçlendirmelerine katkı sağlayacağına inandıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elektronik ticaretin geliştirilmesi, bu konuyu bu seneki Bakanlar toplantımızın istişare toplumunun ana teması olarak belirledik. Elektronik ticaret ve dijital dönüşüm alanlarının yenilikçiliği teşvik ettiği ve ekonomik büyümede yeni fırsatlar sunduğu aşikârdır. Helal gıda meselesi iş birliğimizi yoğunlaştırmamız gereken çok önemli bir alanı teşkil ediyor. İslam İşbirliği Standartlar ve Metroloji Enstitüsü, bu kapsamda yürütülen çalışmalarda hamdolsun ciddi mesafe katettik” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Helal Akreditasyon Kurumları İslami Forumu’nun kurulmasını ve ilk toplantısını geçen ay gerçekleştirmesini memnuniyetle karşıladıklarını dile getirerek, forum kapsamında yapılacak çalışmaların ülkeler arasındaki ticaretin artmasına önemli katkılar sağlayacağının altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 39. Bakanlar Oturumu Açılış Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, bu toplantının insanlığın sorunlarının çözümüne vesile olmasını diledi. İsrail’in ahlaksız saldırılarına rağmen vatanlarına sahip çıkan Filistinlileri selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın farklı köşelerinde Müslümanca yaşama mücadelesi veren herkese muhabbetlerini iletti.

Türkiye ve Türk milleti olarak bu yıl Cumhuriyetin kuruluşunun 100. seneidevriyesini idrak ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Coğrafyamızda kurduğumuz devletler zincirinin son halkası olan Türkiye Cumhuriyeti şanla, şerefle, başarılarla dolu geçen bir asrı geride bıraktı. Maziden atiye uzanan bu kutlu yürüyüşümüzü Allah’ın izniyle ‘Türkiye Yüzyılı’ ile taçlandırmadan durmayacağız. Bunu da siz kardeşlerimizle birlikte omuz omuza başaracağız.

Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında büyük bir vahşetin yaşandığı bugünlerde sergileyeceğimiz iş birliği çok daha önemli hâle geliyor. İsrail’in 7 Ekim’de başlayan katliamları, esir takasları sebebi ile altı gün süren fasılanın ardından 1 Aralık tarihî itibarıyla yeniden hızlandı. Sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan İsrail saldırılarında 16 binin üzerinde şehit ve 36 binin üzerinde yaralı verildi. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum.”

İsrail’in Gazze’ye saldırılarında bebeklerin, çocukların ve kadınların hayatını kaybettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’de şehit edilen her 3 kişiden 2’sini çocuklar, bebekler ve kadınlar oluşturuyor. Kendilerinden haber alınamayan Gazzeli sayısı 6 bin 500’ü geçti. İsrail zulmünün kurbanları arasında 73 gazeteci ve 100’ün üzerinde Birleşmiş Milletler (BM) görevlisi de var. Öyle bir tablo ki küresel güvenlik ve barışı korumak için kurulan BM, kendi çalışanlarını dahi İsrail’in barbarlığından koruyamıyor. Avrupa’sından Amerika’sına kadar insan hak ve hürriyetlerinin savunuculuğunu yapan güçlerin içine düştükleri acziyet ise daha vahimdir. Bu ülkeler adeta İsrail’e daha fazla çocuk öldürmesi, hastane, okul, ev vurması, daha fazla masum kanı dökmesi için şartsız destek veriyor” diye konuştu.

Uluslararası basın kuruluşlarının Gazze’de öldürülen meslektaşları için tek bir cümle kuramadığını, İsrail’e karşı tek bir eleştiri getiremediğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Oysa bunlar bize, hepimize yıllarca demokrasi ve hukuk dersi vermişlerdi. Söze her başladıklarında basın özgürlüğünden bahseden bunlar değil miydi? Fail Müslüman olunca ortalığı ayağa kaldıranların hepsi bugün İsrail’in hoyratça sergilediği katliamlara kör ve sağır kesilmiş durumdadır. İsrail saldırılarında fiziken ölenler Filistinliler olabilir ama bu zulme destek vererek veya sessiz kalarak İsrail’in safında yer alan her kişi, kurum ve ülkenin gururla önümüze koyduğu o şatafatlı ideolojileri, sözleşmeleri, beyannameleri, ilkeleri yerle yeksan olmuştur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden masunların ölümünü sessizce geçiştirmeye hatta Hamas bahanesiyle meşrulaştırmaya çalışanların artık insanlığa söyleyecek tek bir sözleri dahi kalmadığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet, arkasındaki riyakârlığı biliyor olsak da insanlığın ortak çıkarına hizmet edebileceği ümidiyle hüsnüniyetle baktığımız bütün bir 20. yüzyıl tasarımının gözlerimizin önünde çöküşünü izliyoruz ve tüm şehirlerimize rağmen yazık demekten kendimizi alamıyoruz. Çünkü her dönemin kapanışı ve yenisinin inşası süreci gibi önümüzdeki yıllarda çok sancılı, sıkıntılı, kanlı ve risklerle dolu olacaktır. Bu süreci kendimizle birlikte dostlarımızın ve kardeşlerimizin tamamı için en büyük kazanımlara tebdil etmek bizlerin elindedir. Bunun için daha çok çalışmak, daha çok mücadele etmek azmindeyiz” diye konuştu.

Gazze’nin küresel sistem açısından bir turnusol kâğıdı işlevi gördüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaşın başladığı 7 Ekim’den bu yana şahit oldukları, uluslararası örgütlerden insan hakları kuruluşlarına, Batılı demokrasilerden küresel şirketlere pek çok yapının gerçek yüzünü gösterdiğini ifade etti.

“Birleşmiş Milletlerin mevcut yapısı nedeniyle kadük kaldı”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin kurumsal olarak Gazze imtihanından başarısız çıktığını dile getirerek, şunları kaydetti: “Genel Sekreter Sayın (Antonio) Guterres’in samimi gayretleri, maalesef bizzat güvenlik konseyi üyeleri tarafından sabote edildi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, burası çok önemli, 121 evet oyuyla kabul edilen karar, insanlığın vicdanına tercüman olması bakımından kıymetli bir adımdır. Ancak bu karar Birleşmiş Milletlerin mevcut yapısı nedeniyle kadük kaldı. Akan kanın durması noktasında tesirli olamadı.

Maalesef 40 çekimser oyla birlikte 161 ülkenin iradesi yok sayılıyor. Sadece bu tablo bile 2 milyarlık Müslüman âlemi olarak nasıl bir cendereye sıkıştırıldığımızı göstermeye kâfidir. Bir tarafta ‘savaş dursun, daha fazla kan akmasın’ diyen 121 ülke var. Diğer tarafta İsrail’in saldırılarına açık çek veren 3-5 ülke var ve bu 3-5 ülke ne zaman ‘tamam’ derse ancak o zaman harekete geçen bir küresel mekanizma var. Böyle bir yapının ne barışı getirmesi ne çatışmaları durdurması ne de insanlığa umut olması mümkün değildir.”

Yıllardır “Dünya beşten büyüktür” diyerek ifade ettikleri Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin adaletsiz ve krizlerin çözümünde işlevsiz kalan bu çarpık yapısının bir an önce değiştirilmesi gerektiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbirimiz bu sistemi kabullenmek mecburiyetinde değiliz. Hiçbirimiz ‘Böyle gelmiş, böyle gider’ diyemeyiz. Artık itirazlarımızı daha gür bir seda ile dillendirmemiz gerekiyor” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanlar olarak “Daha adil bir dünya mümkündür” dediklerini vurgulayarak, bu iddia doğrultusunda mücadele ederek sadece kendi vatandaşlarına değil, gelecek nesillere karşı da sorumluluklarının olduğunu söyledi.

Bunu yaparken kenarda beklemeyip, ellerindeki imkânlardan sonuna kadar istifade etmeye çalışacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuruluş gayesi Filistin davasını savunmak olan İslam İşbirliği Teşkilatı, mücadelenin, tek ses ve tek vücut olarak yürütülmesi noktasında bizlere önemli bir zemin sunuyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arap Ligi ile birlikte Riyad’da gerçekleştirilen olağanüstü ortak zirveyle İslam dünyası olarak Filistin meselesindeki duruşlarını ortaya koyduklarını aktararak, zirvede işgalci yerleşimcilerin ilk kez “terörist” olarak tanımlanması başta olmak üzere gerçekten kilometre taşı mahiyetinde kararlar aldıklarına işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail’in katilliği yanında, hırsızlığı da artık uluslararası alanda giderek daha çok dillendirilmeye başlandı. Zirve kapsamında teşkil edilen Dışişleri Bakanları Temas Grubu, çeşitli ülkelerde görüşmeler yürüttü. Gazze’de akan kan duruncaya kadar bu görüşmeler devam edecek” ifadelerini kullandı.

Başka adımların da atılması gerektiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrailli yöneticilerin işledikleri savaş suçları dolayısıyla sorumlu tutulmalarının bunlardan biri olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesini bu kapsamda mutlaka değerlendirmeleri gerektiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Aynı şekilde İsrail’in mevcudiyetini kabul ettiği nükleer silahlar meselesinin de unutulmasına izin vermeyeceğiz. İsrail’in atom bombası var mı? Var ama sorarsan ‘yok’ diyorlar. Biz bunun ne olduğunu gayet iyi biliyoruz ve şu anda Gazze kasabı olan Netenyahu bir savaş suçlusu olmanın ötesinde kesinlikle Gazze kasabı olarak aynen Milosevic nasıl yargılandıysa bu da yargılanacaktır.

Gazze’nin yeniden imarıyla ilgili hazırlıkları da şimdiden başlamalıyız. İsrail’in Gazze’yi insansızlaştırma politikalarına karşıda çok net bir duruş sergilemeliyiz. Farklı hevesler peşinde koşan İsrailli yöneticilere şu gerçeği bir kez daha hatırlatmak istiyorum; Gazze, Filistin toprağıdır. Gazze, Filistinlilerindir, ebediyen de öyle kalacaktır. İslam dünyası olarak Gazze’nin tek bir karış toprağını dahi işgalci İsrail’e bırakmamak hepimizin boynunun borcudur. Bunu sadece Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz için değil, aynı zamanda kendi güvenliğimiz, kendi toprak bütünlüğümüz için de yapmalıyız.

Bugün Gazze’yi işgal edenlerin yarın Arz-ı Mev’ud hezeyanıyla başka yerlere göz dikeceğini çok iyi biliyoruz. Nitekim bu niyetlerini artık saklama ihtiyacı bile hissetmiyorlar. Gazze kasabı Netanyahu, meselenin Gazze veya Ramallah olmadığını yayılmacı hedefler peşinde koştuğunu kameralar önünde bizzat ifşa etti. Dolayısıyla bugün Gazze’yi ve Filistin’i savunmak demek Kudüs’le birlikte Mekke’yi, Medine’yi, İstanbul’u savunmak, Şam’ı, Beyrut’u, Bağdat’ı ve diğer İslam beldelerini de savunmak demektir. Yangının, acının ve feryadın bizim ocağımıza ulaşmasını beklersek Allah korusun o yangın bir gün mutlaka evimize gelecektir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Asya’dan Afrika’ya, Amerika’dan Avrupa’ya 2 milyar ferdi olan büyük aile bir olduklarının şuuru ve duyarlılığıyla hareket ettikleri takdirde kimsenin kendilerini tehdit edemeyeceğini, kimsenin kendilerine parmak sallayamayacağını belirtti.

Filistin halkıyla dayanışmalarını arttırmalarının bilhassa kardeşlerinin bu zor günlerinde çok daha kritik hâle geldiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak uluslararası alandaki çabaların yanı sıra insani yardımları da bölgeye ulaştırmaya çalıştıklarını, Mısırlı kardeşleriyle iş birliği içinde şimdiye kadar 12 uçak dolusu malzeme ve 2 sivil yardım gemisini El Ariş’e sevk ettiklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere yaralıların Türkiye’ye intikalini sağladıklarını belirterek, “Bu hastaları biz de bizzat ziyaret ettik. Ülkemiz ve milletimiz adına acılarını paylaştık. Eşimin himayesinde pek çok ülkeden devlet ve hükûmet başkanlarının eşleriyle özel temsilcilerin katılımıyla düzenlenen ‘Filistin İçin Tek Yürek’ toplantısı da ülkemizin duruşunu göstermesi açısından anlamlıydı” diye konuştu.

“Bölgemizde barışa giden yol Filistin Devleti’nin kuruluşundan geçmektedir”

Bu çabaları çok yönlü bir şekilde sürdüreceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son olaylarla birlikte 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin Devleti’nin vücut bulmasının ne kadar önemli olduğu tekrar anlaşılmıştır. Bölgemizde barışa giden yol Filistin Devleti’nin kuruluşundan geçmektedir. Biz, bu çerçevede bir barışın tesisi ve temini için diğer ülkelerle birlikte garantörlük dâhil her türlü mesuliyeti üstlenmeye hazırız” ifadelerini kullandı.

Müslümanlar olarak tehdit boyutu artan sorunlardan birisinin de İslam düşmanlığı olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Avrupa’nın birçok ülkesinde göçmen nüfusun kahir ekseriyetini oluşturan Müslümanlar her gün bir başka yabancı düşmanı, ırkçı, ayrımcı ve İslam karşıtı muameleye maruz kalmaktadır. Son yıllarda özellikle Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımıza, mülklerine ve camilerine yönelik saldırı ve tehditlerde artış yaşanıyor. Ocak 2023’ten bu yana İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ülkelerin Avrupa’da bulunan büyükelçiliklerinin önleri başta olmak üzere Kur’an-ı Kerim’in yakıldığı 500’e yakın İslam karşıtı saldırı gerçekleştirildi. Geçen hafta Filistin kefiyesi takan 3 genç ABD’de sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam düşmanlığının Batı toplumlarında veba gibi yayılırken hükûmetler tarafından hiçbir tedbir alınmadığını, Kur’an-ı Kerim’e yönelik alçakça eylemlerin “ifade özgürlüğü” kisvesi altında meşru ve mazur gösterildiğini vurguladı.

Bu saldırılara göz yumanların mesele Filistin ve Gazze’deki masumların haklarını savunmak olduğunda birden nasıl yasakçı davrandıklarını hep birlikte gördüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fikir ve toplanma hürriyeti diyenlerin aslında böyle bir hassasiyetlerinin bulunmadığını biz çok iyi biliyoruz. Burada asıl amaç Müslümanları kışkırtarak tıpkı 85 sene önce olduğu gibi bir Müslüman sorunu oluşturmaktır. Allah’ın izniyle biz buna fırsat vermeyeceğiz, bizi ve kardeşlerimizi çekmek istedikleri tuzağa düşmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İİT üyesi ülkeler olarak bu nefret suçlarına karşı ortak hareket etmelerinin ehemmiyetini tekrar vurgulamakta fayda gördüğünü, gerek ikili düzeyde gerekse uluslararası platformları kullanıp nefret suçlarıyla mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceklerini söyledi.

İslam ülkeleri arasında tercihli ticaret sisteminin geçen yıl yürürlüğe girmesinden büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sisteme dâhil olan ülkelerin gerekli tedbirleri alarak anlaşmayı bihakkın uygulamalarına büyük önem veriyoruz. Sisteme henüz taraf olmamış ülkeleri de bir an evvel katılmaya davet ediyoruz. Birlikte geliştireceğimiz ekonomik fırsatlar, refahı, bereketi ve ekonomik istikrarı beraberinde getirecektir. Ülkelerimiz arasındaki ticareti ve yatırımları teşvik edecek ve arttıracak bir diğer önemli husus ise uyuşmazlıkların çözümü meselesidir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle faaliyetlerini İstanbul’da sürdüren İİT Tahkim Merkezi’nin yatırım ve ticari uyuşmazlıkların çözümü noktasında önemli bir adres olması için İSEDAK üyesi ülkelerin desteğini çok kıymetli bulduklarını kaydetti.

“İSEDAK KOBİ” programının teşkilat üyesi ülkelerde faaliyet gösteren KOBİ’lerin güçlendirmelerine katkı sağlayacağına inandıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elektronik ticaretin geliştirilmesi, bu konuyu bu seneki Bakanlar toplantımızın istişare toplumunun ana teması olarak belirledik. Elektronik ticaret ve dijital dönüşüm alanlarının yenilikçiliği teşvik ettiği ve ekonomik büyümede yeni fırsatlar sunduğu aşikârdır. Helal gıda meselesi iş birliğimizi yoğunlaştırmamız gereken çok önemli bir alanı teşkil ediyor. İslam İşbirliği Standartlar ve Metroloji Enstitüsü, bu kapsamda yürütülen çalışmalarda hamdolsun ciddi mesafe katettik” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Helal Akreditasyon Kurumları İslami Forumu’nun kurulmasını ve ilk toplantısını geçen ay gerçekleştirmesini memnuniyetle karşıladıklarını dile getirerek, forum kapsamında yapılacak çalışmaların ülkeler arasındaki ticaretin artmasına önemli katkılar sağlayacağının altını çizdi.

“İstanbul Finans Merkezi’ni açtık”

Ülkeler arasında altın borsası ve uluslararası yatırım fonu gibi helal ve yenilikçi ürün alternatiflerinin geliştirilmesini teşvik ettiklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Finans alanında maalesef henüz arzu ettiğimiz tabloyu yakalayamadık. Oysa küresel finansın ağırlık merkezi Batı’dan Doğu’ya doğru kaymaktadır. Ülkemizle birlikte bölgemizin de potansiyelini değerlendirmek üzere nisan ayında İstanbul Finans Merkezi’ni açtık. Toplam 1,4 milyon metrekareyi bulan alanıyla İstanbul Finans Merkezi, özellikle ‘Fintek’ ve ‘Katılım Finans’ta sektörün kalbi olmaya aday bir projedir. Stratejik önemi yüksek bu merkezden teşkilatımızın ve siz dostlarımızın da faydalanmasını arzu ediyoruz” değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, El-Bereke Forumu’nu İstanbul Finans Merkezi’ne taşımak suretiyle İslam ekonomisi alanındaki iş birliklerini güçlendirmek amacında olduklarını aktararak, “El-Bereke İslami Finans Vakfının böyle bir adım atmasının bu alandaki fikri ve teorik zeminin zenginleşmesine katkı sağlayacağına inanıyorum. Dünyadan önde gelen akademisyen, yatırımcı, bankacı ve araştırmacıları bir araya getirecek İslami Finans Zirvesi’ne nisan ayında İstanbul’da ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyacağız. Zirveye İslami Bankalar ve Finansal Kurumlar Genel Konseyi, İslam Kalkınma Bankası ile İslam İşbirliği Teşkilatının gereken desteği vermesini bekliyoruz” diye konuştu.

İSEDAK Sektörel Çalışma Grubu toplantılarında birçok kalkınma meselesinin bu yıl ülkelerden ilgili uzmanların katılımıyla ele alındığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışma grupları tarafından geliştirilen politika tavsiyelerinin ülkelerin kalkınmasına ve vatandaşların refahının artmasına destek olacağını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu politika tavsiyelerinin hayata geçirilmesi noktasında İSEDAK Proje Destek Programları’nın önemli bir işlevi yerine getirdiğinden bahsederek, şunları söyledi: “Bugüne kadar İSEDAK Proje Finansmanı kapsamında 130, İSEDAK Kovid Müdahale Programı kapsamında 14 ve İSEDAK Kudüs Programı kapsamında ise 13 proje başarıyla hayata geçti. Ayrıca bu yıl dijital dönüşüm iş birliği alanına yönelik projeleri de destekleme kararı aldık. Bu destek mekanizmalarından ülkelerimizin daha çok yararlanmasını temenni ediyoruz. Hayırda yarışmayı emreden bir dinin mensupları olarak, hep birlikte ülkelerimiz arasındaki dayanışmayı, dostluğu ve iş birliğini pekiştirmek için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğimize yürekten inanıyorum.”

Paylaşın

“AK Parti’nin İstanbul Anketinden Ekrem İmamoğlu Çıktı” İddiası

Yerel seçimler yaklaştıkça, siyasi partiler de seçim çalışmalarına hız verdi. Bu kapsamda Cumhur İttifakı’nın İstanbul için yaptırdığı anketten mevcut başkan Ekrem İmamoğlu’nun adının ilk sırada çıktığı iddia edildi.

31 Mart 2024 Pazar günü yapılması planlanan yerel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İstanbul adayının Ekrem İmamoğlu olması neredeyse kesinleşirken AK Parti ve MHP’nin ana omurgasını oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın adayı henüz belli değil.

AK Partinin İstanbul için yaptırdığı anket sonuçlarına ulaşan Odatv’nin haberine göre, “İstanbul Başkanı Kim Olsun” sorusuna katılanların yüzde 34,8’i Ekrem İmamoğlu dedi. Yüzde 30’u “Fikrim yok” derken yüzde 11.7 de “Adaya göre” ifadesini tercih etti.

Ankette aday yoklaması yapan AK Parti’de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve İBB Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Tevfik Göksu’nun adı öne çıktı.

İstanbul geneli aday potansiyeli ölçümlerinde yüzde 40 “oy veririm” çıkan Bakan Koca’nın önde olduğu anlaşıldı. Ankette Koca’yı yüzde 29 “oy veririm” ile Murat Kurum takip ederken, yüzde 20 de Tevfik Göksu aldı.

Gençler arasında aday potansiyelinde öne çıkan isim Murat Kurum gözükürken, Kurum’u Fahrettin Koca takip etti. Ancak Murat Kurum adına “tanımıyorum” cevabını verenlerin oranı yüzde 27 iken bu oranın Fahrettin Koca’da yüzde 13 olduğu görüldü.

Paylaşın

Erdoğan’dan Enflasyon İçin ‘Sinsi Saldırı’ Yorumu

AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Erdoğan, “Sabırla ve kararlılıkla, istihdam ve yatırım odağını kaybetmeden, ekonomimizi enflasyon belasından kurtaracak programları uyguluyoruz” dedi ve ekledi:

“İnsanımızın günlük hayatında yaşadığı sıkıntıları görmezden geliyor değiliz. Türkiye’nin sinsi saldırı altında olduğunu kimse inkar edemez. Milletimizle birlikte yıkılmadan ayakta kalmayı başardık. Küresel düzeyde salgınla başlayan ve Rusya Ukrayna savaşı ile devam eden bir süreci gördük. Tüm kaynakları hayata geçirdik.”

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“31 Mart seçimleri ile ilgili hazırlıkları kongremiz sonrası başlattık. Gündemimizi işletiyoruz. Saha araştırmaları ile adaylarımızı belirleyeceğiz. Kampanya ekibimiz çalışmalarına başladı. Seçim takvimimiz ilerliyor.

Yeniden İstanbul mücadelenin parolalarından biri olacaktır. CHP bizim başlattığımız projeleri bile devam ettiremedi. CHP’li iş bilmezlerin yönetimi altında İstanbulluları yoran bir şehre dönüştü. İstanbul CHP zihniyeti elinde eski günlerini arıyor. Alışmışlar tıpış tıpış bize oy vereceksiniz demeye. Utanmadan sıkılmadan kameralar karşısında söylüyorlar.

Milletimizi bu cenderen Mart ayının sonunda kurtaracağız. Allah’ın izniyle yüksek oy oranları ile tekrar kazanacağız. Kabinemiz eser ve hizmet siyasetini hızla sürdürüyor. Her bir belediyemizin saymaya kalsak saatler sürecek hizmetleri var.

Deprem bölgesinden elimizi zaten çekmedik. Belediyelerimiz ile deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın yanında olacağız… Kazanmak, hem de ezici bir oranla kazanmak dışında bir seçeneğimizin olmadığı seçimlere hazırlanıyoruz.

Hükümette sağladığımız istikrarı şehirlerimize de kazandırmak istediğimiz anlatacağız. Alta yapı sağlayamayan muhalefet belediyelerinin karşısına Türkiye Yüzyılı belediyeciliği ile geçeceğiz. Bu partide şahsım dahil hiç kimse laüsel değildir.

Amacımız 30 büyük şehir 51’i il tüm ilçelerde tüm belediyelerin tamamına yakınını AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kazanmaktır. Vatandaşımız neredeyse orada olmak boynumuzun borcu. Seçime kadar gece gündüz demeden çalışacağız.

Sabırla ve kararlılıkla, istihdam ve yatırım odağını kaybetmeden, ekonomimizi enflasyon belasından kurtaracak programları uyguluyoruz. İnsanımızın günlük hayatında yaşadığı sıkıntıları görmezden geliyor değiliz. Türkiye’nin sinsi saldırı altında olduğunu kimse inkar edemez. Milletimizle birlikte yıkılmadan ayakta kalmayı başardık. Küresel düzeyde salgınla başlayan ve Rusya Ukrayna savaşı ile devam eden bir süreci gördük. Tüm kaynakları hayata geçirdik.”

Paylaşın

Yerel Seçimler: AK Parti, MHP, CHP Ve HEDEP Nasıl Bir Strateji İzleyecek?

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, tüm siyasi partiler seçim çalışmalarına hız verdi. AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı, 2019 Yerel Seçimleri’nde CHP’ye geçen başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok belediyeyi yeniden kazanmak istiyor.

CHP, iş birliğini ve mevcudu korumanın dışında Manisa, Bursa, Denizli ve Balıkesir’i hedeflerken, 5 yıl önceki yerel seçim sonuçlarında kritik rol oynayan HDP, yeni adıyla HEDEP’in de önümüzdeki seçime dair farklı stratejik planları var.

“Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de çok çalışacağız”

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın haberine göre; 21 yıldır Türkiye’yi yöneten AK Parti belediyelerde de en güçlü partiydi. Ancak 2019 Yerel Seçimleri’nde MHP ile iş birliğine karşın İstanbul ve Ankara belediyeleri kaybedildi. Şu an 15 büyükşehir, 24 il, 535 ilçe belediyesinin yönetimi AK Parti’de. İlk hedef de bu belediyelerin korunması, ayrıca 2019 Yerel Seçimleri’nde kaybedilen İstanbul ve Ankara başta olmak üzere muhalefete geçen bazı kentleri geri almak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son grup toplantısında “Yeniden İstanbul” diyerek ana hedefi ortaya koydu. AK Partili yetkililerin aktarımına göre seçim stratejisi ile ilgili çalışma tamamlanma aşamasına geldi. Hizmet odaklı, projeler öneren bir kampanya planlanıyor. Ancak partililer de biliyor ki önümüzdeki yerel seçim de genel seçim havasında geçecek. Partide “Seçmen ‘ülkeyi dolaşacak Cumhurbaşkanı adayı değil İstanbul’a hizmet edecek birini arıyoruz dese rahat kazanırız” denilirken, “Ne yazık ki icraat seçimi değil yine varlık seçimi olacak. Siyaseten sen mi varsın ben mi varım seçimi olacak” değerlendirmesi yapılıyor. Parti yöneticileri başta İstanbul olmak üzere seçim süreciyle ilgili şu noktaların altını çiziyor:

Mucizevi aday yok. Şu olsa kesin kazanır diyemeyiz. O nedenle her seçimde olduğu gibi bu seçimde de çok çalışacağız.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi için kamuoyuna yansıyan isimlerin dışında sürpriz bir isim çıkmaz. Temayül yapıldı, anketler sürüyor. Saha izlenimleri de paylaşılarak bir adaya karar verilecek. Ama adayı belirlemek için daha çok veriye ihtiyaç var. Aday belirleme süreci ocak ayı ortasına kadar sürebilir.

İstanbul’un tümü üzerinden bir değerlendirme yapılmalı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni geri almak için toplam oyu, dolayısıyla kazanılan ilçe sayısını arttırmak gerekiyor. Bu nedenle adayı değil adayları, bunları da bir bütün olarak düşünmeliyiz. Mevcut belediyeler açısından da sadece o ilçeyi yeniden kazanmak yetmez, oy arttıracak adayla seçime girmek lazım.

İstanbul’u alan Türkiye’yi alır deniliyor. İstanbul özelinde bakarsak Esenyurt’u alan da İstanbul’u alır diyebiliriz. Esenyurt hayati önemde.

İstanbul seçiminin anahtarı yine Kürtler olacak. Örneğin Esenyurt gibi bazı ilçelerde Kürt aday çıkarmak gerek. Yine Belediye Meclis üyeliklerinde Kürt temsiline özen gösterilmeli. Kayyım atamalarının İstanbul’daki Kürt seçmen üzerinde etkisi yüksek. Seçim stratejisinde bunun da düşünülmesi lazım.

HEDEP ile arka kapı diplomasisi olmaz. AK Parti’nin duruşunda değişiklik yok. Biz Kürt seçmenden oy alan bir partiyiz. O nedenle Kürt seçmen için de elbette bir şey söylemek lazım. Ama asıl aday tercihi önemli olacak, mesajı aday verecek.

“Radikal değişiklik beklemeyin ama…”

MHP’nin Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin yanı sıra 10 il ve 145 ilçe belediye başkanı var. MHP de stratejisini 2019 yerel seçim iş birliğini sürdürerek mevcut belediyeleri korumak ve “CHP ve HDP başta olmak üzere muhalefet partilerinin yönetimi altında inim inim inleyen belediyeleri kurtarmak” olarak açıkladı.

2019 yerel seçim iş birliğinin yeniden kurulması için AK Parti ile MHP arasındaki temaslar 26 Ekim’de başladı. Yaklaşık 1 ayda yapılan 8 toplantıda elde edilen sonuçlar aynı gün liderlere sunuldu. Ancak üzerinde anlaşılamayan bazı konular liderlerin yüz yüze görüşmesine bırakıldı. İki lider de dün bir araya gelerek bu konularda son değerlendirmelerini yaptı. Şimdi heyetlerin yeniden bir araya gelmesi, liderlerin verdiği kararlar doğrultusunda çalışmaya son şeklini verip yapılan iş birliğinin kamuoyuna açıklanması bekleniyor.

Partililer, 2019 Yerel Seçimleri’nde 30’u büyükşehir 51 ilde yapılan ittifakın büyük ölçüde korunacağını söylüyor. Söz konusu iş birliğinde MHP, Adana, Mersin ve Manisa büyükşehir belediyelerinde aday göstermiş, 27 büyükşehirde ise AK Parti aday çıkarmıştı. Şimdi Adana ve Mersin için değişiklik olabileceği konuşuluyor. Partililer, “Radikal değişiklik beklemeyin ama daha önce yapılan hatalar varsa onların üzerine değerlendirmeler yapılır. 1-2 sürpriz olabilir” diyor.

“Manisa, Bursa, Denizli ve Balıkesir”

CHP ile İYİ Parti 2019 Yerel Seçimleri’nde yaklaşık 50 ilde iş birliği yapmıştı. CHP bu iş birliğinin sonunda İstanbul, Ankara, Antalya, Adana’nın aralarında bulunduğu 11 büyükşehir belediyesini, ayrıca 10 il, 191 ilçede belediye başkanlıklarını kazandı. Ancak bu seçimlerde benzer bir iş birliği mümkün görünmüyor. İYİ Parti 81 ilde aday çıkarma kararını kamuoyu ile paylaştı. Özgür Özel genel başkanlığındaki yeni CHP yönetimi ise bu kararın gözden geçirilmesini en azından kritik birkaç ilde İYİ Parti’nin aday çıkarmamasını istiyor. Bu kapsamda İYİ Parti ile ilk temas bugün kurulacak. CHP Genel Başkanı Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e bir nezaket ziyareti yapacak. Bu ziyaretin sınırlı da olsa bir iş birliği zemini için kapı açması bekleniyor.

Kurultayda ortaya çıkan genel başkan ve parti yönetimi değişiminin CHP’yi seçimde olumlu etkileyeceği değerlendirmeleri yapılıyor. Bu olumlu havayı yerel seçime taşıma hedefiyle çalışan yeni parti yönetimi bir dizi toplantı yapacak. 1-3 Aralık’ta yapılacak milletvekili kampının ana gündemi yerel seçim olacak. Kampın ardından gelecek hafta Parti Meclisi toplanarak yerel seçim stratejisini ele alacak, tüm il ve ilçelerde aday belirleme yöntemleri netleşecek.

İş birliklerini yeni yol ve yöntemlerle devam ettirmek isteyen CHP yönetimi bu sayede mevcut belediyeleri korumanın yanı sıra yeni belediyeler de kazanmayı hedefliyor. “Kazandığımız değil asıl kazanacağımız illerle ilgiliyiz” diyen partililer bu illeri “Manisa, Bursa, Denizli ve Balıkesir” olarak sıralıyor. Doğru aday tercihi ve iş birlikleri ile bu kentlerin kazanılabileceği hesabı yapılıyor. Ayrıca 2019 yerel seçimlerinde çok az oyla kaybedilmiş birçok ilçenin de bu seçimde alınabileceği değerlendirmeleri yapılıyor.

“Bizim olanı tescil edeceğiz”

2019 Yerel Seçimleri’nde 3 büyükşehir belediyesi, 5 il belediyesi ve 50 ilçe belediyesi kazanan ama neredeyse tüm belediyelerine kayyım atanan HDP, yeni adıyla HEDEP de yaklaşan seçim için yoğun bir çalışma başlattı. Daha önce kazandıkları belediyeleri yeniden kazanmayı “Bizim olanı tescil edeceğiz” sözleriyle anlatan partililer batıda da belediye kazanma hedefinde. Yetkililere göre HEDEP son seçim sonuçlarına göre 140 civarında il, ilçe ve beldede birinci; 60 civarında il, ilçe ve beldede de ikinci parti durumunda. Bu sonuçlara bakıldığında HEDEP’in 1. ve 2. olduğu tüm seçim bölgelerinde kendi adaylarıyla yarışa gireceği kaydediliyor.

Partililere göre başta İstanbul olmak üzere Batı illerinde ise 2019 seçimlerinde olduğu gibi toptan merkezi bir aday çıkarmama kararı alınmayacak. Kentin dinamikleri izlenecek, diğer partilerin yaklaşımları ölçülecek, temaslar değerlendirilecek ve her ilin özelinde kararlar alınacak. İstanbul’da büyükşehir ve ilçelerde ayrı ayrı nabız tutacaklarını anlatan bir partili, “Bizim İstanbul’da çok önemli bir gücümüz var. Bu hassasiyetle bakacağız. Bir destekleme kararı alırsak bu kararda adayın bize bakışı, bizim için kurduğu söz, hassasiyetlerimizle ilgili değerlendirmeleri önemli olacak” diyor.

HEDEP’in adaylarını belirlemek için bu seçimlerde uygulayacağı önseçim de ayrıca önem taşıyor. “Kent uzlaşısı” yöntemiyle gerçekleştirilecek önseçimin aralık ayının ikinci haftasında yapılması, adayların ise önseçim sonuçları esas olmak üzere ocak ayından itibaren ilan edilmesi bekleniyor.

Paylaşın

HEDEP’li Saruhan Oluç’tan Meclis’te ‘Kürt Kökenli’ Söylemine Tepki

AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sarf ettiği “Kürt kökenli” kavramına da tepki gösteren HEDEP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “Ya, bizde Kürt’e ‘Kürt’ deniyor, Türk’e ‘Türk’ deniyor, Arap’a ‘Arap’ deniyor; kökeni mökeni yok bu işin; Kürt’e ‘Kürt’ denir. Onu da bir kez daha söylemiş olayım” ifadelerini kullandı.

Kayyım atamalarına dair tartışmanın sürdüğü TBMM Genel Kurulu’nda, Akbaşoğlu, AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, Kürtlerin seçtiği belediyelere kayyım atanmadığını söyledi. Bunun üzerine söz alan Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Akbaşoğlu’nun sözlerine sert tepki gösterdi.

MA’nın aktardığına göre; Saruhan Oluç, “Kürtlerin seçtiği belediyelere kayyum atamıyormuşsunuz öyle mi? El insaf. Yıl 2019, 31 Mart’ta seçim yapılmış. 1 Nisanda 2019’da Diyarbakır, Van ve Mardin belediyelerine, büyükşehir belediyelerine kayyum atanmasıyla ilgili valilikler İçişleri Bakanlığına yazı göndermiş. Bak, seçimden bir gün sonra, daha belediye eş başkanları mazbatalarını almamışlar, ortada hiçbir şey yokken, 1 Nisanda yazı göndermişler. Neden?” diye sorarak, tepki gösterdi.

HEDEP Grup Başkanvekili Oluç, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kayyım atamalarının Tayyip Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda olduğuna dair sözlerini de anımsattı. Oluç, “O İçişleri Bakanınız, seçim döneminde bu kayyumların nasıl atandığını anlattı. Dedi ki: ‘Beyefendi beni çağırdı. ‘HDP’nin bu belediyeleri kazanmış olmasından dolayı rahatsızım. Bu belediyeler için bir şey yap.’ dedi.’ O da demiş ki: ‘Körün istediği bir göz, beyefendi verdi bana iki göz. Hemen birkaç gün içinde hallettim meseleleri.’ diye anlattı. Siz yani, seçim yoluyla, sandık yoluyla kazanamadığınız belediyeleri kayyum atayarak ele geçirdiniz. Seçim hukukunu, sandık hukukunu çiğnediniz. Halkın, Kürt halkının iradesini gasbettiniz. Bir de diyorsunuz ki: ‘Kürtlerin seçtiği belediyelere kayyum atamıyoruz.’ Ya, ne yapıyorsunuz? Belediyelerimizin hepsine kayyum atadınız. Üstelik de bu atanmış olan kayyumlar yolsuzluk yaptı, hırsızlık yaptı” dedi.

“Kürt kökenli” tepkisi

Akbaşoğlu’nun sarf ettiği “Kürt kökenli” kavramına da tepki gösteren Oluç, “Ya, bizde Kürt’e ‘Kürt’ deniyor, Türk’e ‘Türk’ deniyor, Arap’a ‘Arap’ deniyor; kökeni mökeni yok bu işin; Kürt’e ‘Kürt’ denir. Onu da bir kez daha söylemiş olayım. Şimdi, bir tane ortada açılmış dava, bir tane yazılmış iddianame yok ki belediye eş başkanları usulsüz harcama yapmış olsunlar ve bundan dolayı yargılansınlar. Meseleniz seçim yoluyla, sandık yoluyla kazanamadığınız belediyeleri kayyumlar, atanmış kayyumlar, vali ve kaymakamlar yoluyla ele geçirmek; talan, yolsuzluk, hırsızlık yapmak, halkın iradesini gasp etmek ve Kürt halkına düşmanlık yapmaktır” diye belirtti.

Paylaşın