AK Parti’den ‘Yeni Anayasa’ Açıklaması: ‘Partili Cumhurbaşkanı’ Tartışılabilir

Gazeteci Fatih Atik, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “AK Parti’den gelen duyumlara göre, muhalefetin çokça eleştirdiği ‘Partili Cumhurbaşkanı’ tartışılabilir” dedi.

TGRT Haber’de gazeteci Fatih Atik’in sorularını yanıtlayan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Grup Başkanı Abdullah Güler, yeni Anayasa süreci ve Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan’ın TBMM’de yapılan çay resepsiyonuna dahil edilmemesine ilişkin konuştu.

Güler, yeni Anayasa konusunda hem TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş hem de AK Parti’nin tura çıkacağını, ilk 4 madde üzerinde değişiklik yapılmayacağını söyledi. Güler, Erbakan’ın çay resepsiyonuna dahil olmaması hakkında “Planlanarak gelişmedi. Meclis Başkanı tarafından o anda önerildi. O anda geliştiği için oldu özel plan çerçevesinde değildi” dedi.

Atik, sosyal medya hesabından Güler’in söylediklerini aktardı. Atik, paylaşımında ayrıca “AK Parti’den gelen duyumlara göre, muhalefetin çokça eleştirdiği ‘Partili Cumhurbaşkanı’ tartışılabilir” diye yazdı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 600 üyeden oluşuyor. Anayasa ve Meclis İç Tüzüğü’ne göre Anayasa değişiklik teklifi için 200 milletvekilinin imza vermesi gerekiyor. Eğer 400 milletvekili değişiklik teklifini onaylarsa o yasa maddesi yürürlüğe giriyor. Teklifin referanduma sunulması ise 360 milletvekilinin “evet” oyu kullanmasıyla mümkün oluyor.

Erdoğan – Özel hafta içi görüşecek

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) özel bir resepsiyon düzenlendi. Bu kapsamda parti temsilcileriyle bir araya gelen AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüştü.

Erdoğan, gazetecilerin, “Özgür Özel de buralarda. Sizinle görüşme talebi vardı. Acaba bir araya gelecek misiniz, ikinizi yan yana görebilir miyiz?” soruları üzerine, “Benimle görüşme talepleri oldu. İnşallah en kısa zamanda bir araya gelişi de gerçekleştiririz. Böyle ayak üstü olmaz” karşılığını verdi. Erdoğan, “CHP Genel Başkanı Özel ile önümüzdeki hafta bir araya geleceğiz” ifadesini kullandı.

Özgür Özel ise resepsiyonda gazetecilere yaptığı açıklamada, “Sayın Cumhurbaşkanı’na sormam gerekenleri sordum ama bu aramızda. Gerçekleştireceğimiz görüşme bir nezaket görüşmesi değil bir çalışma ziyareti olacak. Her iki tarafın da gündemleri var. Randevu netleşince görüşmenin içeriğini devlet geleneklerine uygun bir şekilde gerçekleştireceğiz” dedi.

Özel yeni anayasa tartışmalarına dair de şu yorumu yaptı: “Ben sayın Erdoğan’ı dinlemeden bir şey diyemem. Büyük ihtimalle Sayın Erdoğan belli arkadaşlarını görevlendirecektir. Nasıl kapsam düşündüklerini… Bir kırmızı çizgiden önce bir başlangıç hattının olması lazım. Siz şimdi anayasayı değiştirecekseniz, uymayacağınız bir anayasayı değiştirecek misiniz? Son anayasa Sayın Erdoğan için yapıldı.

Bu anayasaya uyuyor mu? Ben AİHM kararlarına uymadığını biliyorum. AYM kararlarını son Can Atalay örneğinde tanımıyor. 1 Mayıs’ta Taksim’in açılmasına ilişkin AYM kararına uymuyor. Pek çok AYM kararına uymuyor. Mevcut anayasaya uyan bir Erdoğan bizimle geleceğe dönük bir anayasa konuşabilir”

Paylaşın

CHP Lideri Özel: Erdoğan’la Haftaya Görüşmeyi Planlıyoruz

Erdoğan’la önümüzdeki hafta görüşmeyi planladıklarını söyleyen CHP Lideri Özgür Özel, “Kendilerinden randevuyu talep edeceğiz” dedi. Özel, “İkimiz de gündemlerimizi konuşacağız” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’den AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleştirmesi beklenen görüşmeye ilişkin açıklama geldi. Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu talep edeceklerini belirterek, “Önümüzdeki hafta görüşmeyi planlıyoruz” dedi.

Ana gündem maddesinin anayasa çalışmaları olması beklenen görüşme için “İkimiz de gündemlerimizi konuşacağız” diyen CHP Lideri Özel, “Elbette liderler arasında görüşmeler olur ama anayasa uymamak için değiştirilmez. Önce uyun onu görelim” ifadelerini kullandı.

Erdoğan ne demişti?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak’tan dönüş yolunda uçakta soruları yanıtlamış, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştu. Erdoğan, “CHP Genel Başkanı Özgür Özel de gelecek dönemi konuşmak için sizden bir randevu talep edeceğini söylemişti. Randevu talebi geldi mi? Özür Özel’den bu konuşma ve sonrasında yeni Anayasa konusunda CHP’yle uzlaşma olur mu?” sorusuna şöyle yanıt vermişti:

“Şu an itibarıyla henüz böyle bir randevu talebi gelmiş değil. Fakat olabileceğini düşünüyoruz. Dünyada birçok alanda değişimden söz ediliyor. Sosyolojiler, teknolojiler, iklimler ve daha birçok zemin çok hızlı değişiyor. Bunu ayak uydurmak için de Türkiye’nin eskinin darbe ruhunu özünde barındıran anayasa metninden kurtulup yenilikçi ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşma zamanı gelmiştir.

Yani bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi’nin de böyle bir değişime destek verebileceği düşüncesinde ve inancındayım. Bu görüşme sağlandığında tabii ki anayasa konusu da bizim görüşme başlıklarımızın arasında yer alacaktır. Kaldı ki Meclis Başkanımızın da liderlerle yapacağı görüşmelerde bu konuları onlarla ele alma düşüncesinin olduğunu biliyorum. Doğrusu ben de bize çok ama çok dar gelen bu mevcut anayasayla ilgili liderler olarak neler yapabiliriz, bunları konuşmakta fayda var diye düşünüyorum.

Sayın Özel’in bu ziyaretinin gerçekleşmesi halinde kendisiyle de bunları konuşarak böyle bir adımı atabileceğimizi kendisine teklif etmekten daha doğal bir şey olmaz. Biz Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun en önemli köşe taşlarından biri olan yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili çalışmaktan, gayret etmekten geri durmayacağız. Milletimize yeni ve demokratik bir anayasa kazandırana kadar gayretimiz sürecektir.”

Paylaşın

AK Parti’de MHP Çatlağı: İttifak, Cinnet Hali

AK Parti’nin kurucularından Hüseyin Çelik, “AK Parti din üzerinden siyaset yapmayan, muhafazakâr demokrat bir partiydi. Sonra kendisini dini değerler üzerinden siyaset yapan, milliyetçilik rüzgarıyla kendisini MHP’ye mahkum eden bir parti haline getirdi” dedi.

Çelik, “Daha önce MHP ile ittifak için ‘cinnet hali’ demiştim. Şimdi yine aynı şeyi söylüyorum” diyerek, şöyle devam etti: Bunun izahını da yapıyorum: 50 +1 teklifi, daha doğrusu başkanlık sistemi teklifi Erdoğan’a ve AK Parti’ye bir tuzaktı. Ben bunu söylediğim zaman MHP’nin sözcüleri bana ağız dolusu hakaretler ettiler. Fakat Tayyip Bey de bir süre önce bunun yanlış olabileceğini söyledi. MHP yine tepki gösterdi. Niçin?

Çünkü MHP şu anda özgül ağırlığının 20 katı Türkiye’de iktidar üzerinde etki ve yetkiye sahiptir. Sorumluluk yok ama etki alanınız, olayları şekillendirme potansiyeliniz son derece büyüktür. Neden? Çünkü AK Parti kendini onlara mahkum etti. 50+1’den dolayı. Şu anda mecliste MHP’nin desteği olmasa AK Parti çoğunluğu kaybetmiş durumda. Böyle olunca da siz oraya mahkum oluyorsunuz.

Buna gerek var mıydı? Bugünkü şekliyle bir başkanlık sistemi Türkiye için gerekli miydi? Bana göre kesinlikle gereksizdi. Çünkü AK Parti 2002’de yüzde 34 küsur oyla cumhurbaşkanını, başbakanı, meclis başkanını seçti. Şimdi peki niye gidip yüzde 50+ 1’le siz kendinizi etnisite üzerinden siyaset yapan bir partiye mahkum ediyorsunuz? MHP ile olan ittifak AK Parti’ye çok büyük zararlar vermiştir.”

AK Parti’nin kurucularından ve eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Serbestiyet’ten Hilal Köylü’nün sorularını yanıtladı. Çelik, Erdoğan ve yakın çevresine yönelik eleştirilerde bulunarak, MHP ile kurulan ittifakın partiye kaybettirdiğini iddia etti.

31 Mart seçim sonuçlarını değerlendiren Çelik, MHP ile kurulan ittifakın, AKP’yi kimlik çizgisine götürdüğünü belirtti. Çelik’e göre, bu nedenle AKP’ye gelen Kürt oyları dip yaptı. “Kürt vatandaşlarımız kesinlikle ırkçı olarak görmediği ve kendilerine daha yakın gördüğü AK Parti’ye oy veriyordu” diyen Çelik, “Ama AK Parti’nin MHP ile ittifakından sonra bu meselede de çok büyük bir kırılma oldu ve Kürt vatandaşlarımızın önemli bir kısmı AK Parti’ye oy vermemeye başladı” ifadelerini kullandı.

“MHP ile ittifak, cinnet halidir”

“AK Parti din üzerinden siyaset yapmayan, muhafazakâr demokrat bir partiydi. Sonra kendisini dini değerler üzerinden siyaset yapan, milliyetçilik rüzgarıyla kendisini MHP’ye mahkum eden bir parti haline getirdi” görüşünü savunan Çelik, “Daha önce MHP ile ittifak için ‘cinnet hali’ demiştim. Şimdi yine aynı şeyi söylüyorum” diyerek, şöyle devam etti:

Bunun izahını da yapıyorum: 50 +1 teklifi, daha doğrusu başkanlık sistemi teklifi Erdoğan’a ve AK Parti’ye bir tuzaktı. Ben bunu söylediğim zaman MHP’nin sözcüleri bana ağız dolusu hakaretler ettiler. Fakat Tayyip Bey de bir süre önce bunun yanlış olabileceğini söyledi. MHP yine tepki gösterdi. Niçin?

Çünkü MHP şu anda özgül ağırlığının 20 katı Türkiye’de iktidar üzerinde etki ve yetkiye sahiptir. Sorumluluk yok ama etki alanınız, olayları şekillendirme potansiyeliniz son derece büyüktür. Neden? Çünkü AK Parti kendini onlara mahkum etti. 50+1’den dolayı. Şu anda mecliste MHP’nin desteği olmasa AK Parti çoğunluğu kaybetmiş durumda. Böyle olunca da siz oraya mahkum oluyorsunuz.

Buna gerek var mıydı? Bugünkü şekliyle bir başkanlık sistemi Türkiye için gerekli miydi? Bana göre kesinlikle gereksizdi. Çünkü AK Parti 2002’de yüzde 34 küsur oyla cumhurbaşkanını, başbakanı, meclis başkanını seçti. Şimdi peki niye gidip yüzde 50+ 1’le siz kendinizi etnisite üzerinden siyaset yapan bir partiye mahkum ediyorsunuz? MHP ile olan ittifak AK Parti’ye çok büyük zararlar vermiştir.

AKP’nin, yola devam edebilmesi için fabrika ayarlarına dönmesi gerektiğini söyleyen Hüseyin Çelik, Erdoğan’ın, birkaç genel başkan yardımcısını, bakanı, danışmanı görevden almasının yeterli olmayacağını belirtti ve “Özeleştiri yapılırken veya fatura çıkartırken kimin yetkisi ne kadarsa, onun sorumluluğu da o kadardır. Dolayısıyla sorumluluğu daha çok olanın daha çok hesap vermesi gerekir. Burada en büyük yetki Sayın Erdoğan’ındır. Burada sayın cumhurbaşkanının sadece bazı isimleri değiştirmek yerine bence kendi kendisiyle de bir hesaplaşması gerekiyor. Başarıyı sahiplenip başarısızlığı başkasına mal etmek doğru bir tutum olmaz” dedi.

“Saraydaki komünist bozuntusu”

Van’daki mazbata krizi sürecinde yaptığı açıklamalarla tartışma yaratan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı Mehmet Uçum’u da hedef alan Çelik, “Mazbata verildi, verilmedi meselesinden ötürü bazı açıklamalar yaptık. Benim söylediğimi, Hayati Bey’in söylediğini kendinizce doğru bulmayıp, eleştirebilirsiniz ama sarayda kanunların efendisi konumuna getirilmiş bir komünist bozuntusu var. Bu arkadaş Anayasa Mahkemesi’ne, AK Partililere, bizlere kendi aklınca ayar çekiyor. Hayati Yazıcı, partideki ikinci adamdır. Ama ne idüğü belirsiz bir adam ona parmak sallıyor. Racon kesiyor. Bizim yaptıklarımız kaydediliyormuş. Kendini devlet yerine koyuyor. Bu yenilir, yutulur bir şey değildir” şeklinde konuşarak, “Sayın cumhurbaşkanı, bu adamın bunu yapmasına nasıl müsaade ediyor?” diye sordu.

AKP’nin bir kadro hareketi olmaktan çıktığını söyleyen Çelik, Erdoğan’ı “Etrafınıza topladığınız insanların kim olduğuna dikkat etmeniz gerekiyor. Bizim dönemimizde Sayın Erdoğan’ın etrafında hasbî insanlar vardı şimdi ise hasbilik, yerini hesabiliğe bırakmış görünüyor” sözleriyle uyardı.

“Siz devletin partisi olmuşsanız ve buradan dönmezseniz ebediyen kaybedersiniz” diyen Çelik, “AK Parti’nin yeniden fabrika ayarlarına dönmesi gerekiyor. Hukuk devleti, demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, ötekine saygı, basın özgürlüğü, yozlaşmadan dünya ile uzlaşmak, israfa sıfır tolerans, tevazu, empati, bütün yolsuzluklara paydos, şeffaflık, hesap verilebilirlik, kimsenin malına çökmeme, özgürlüklerin güvenliğe feda edilmemesi gerekiyor. AK Parti’nin bu topu buradan çevirmesi mümkün” şeklinde konuştu.

Söyleşinin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

“AK Parti, İYİ Parti’yi Yakından İzliyor” İddiası

31 Mart seçimlerinde istediği sonucu alamayan İYİ Parti’de genel başkan Meral Akşener’in siyaseti bırakacağı söylentilerinin ardından AK Parti’nin İYİ Parti’yi yakından izlediği öne sürüldü.

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlere “hür ve müstakil” giren ve seçimlerde büyük bir hezimet yaşayan İYİ Parti’de ve seçimlerde ikinci parti konumuna düşen AK Parti’de sular durulmuyor.

Gazete Pencere yazarı Nuray Babacan, bugünkü köşe yazısında AK Parti kulislerinde konuşulan bir iddiayı yazdı. Babacan AK Parti’nin, 31 Mart seçimlerinde istediği sonucu alamayan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in siyaseti bırakacağı söylentilerinin ardından İYİ Parti’yi yakından izlediğini yazdı.

Babacan’ın AK Parti kulislerinden aktardığına göre, Cumhurbaşkanlığı ekibinin Akşener ve ekibiyle yakın ilişkide olduğu da iddialar arasında.

Babacan’ın yazısının ilgili bölümü şöyle: “AKP kulislerinde, İYİ Parti’deki gelişmeler de yakından izleniyor. Cumhur İttifakı’nın seçim sürecinde ve sonrasında bu partiye gösterdiği ilgiyi farklı okuyanlar var. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in siyasete veda etmemesi için gösterilen çabanın altında, bu partinin milletvekillerine duyulacak ihtiyaç gösteriliyor. Olası bir ‘anayasa değişikliği’ veya kritik kararlarda 38 milletvekilinin işe yarayacağı hesabı yapılıyor. Bu arada, Cumhurbaşkanlığı ekibinin Akşener ve ekibiyle yakın ilişkide olduğu da iddialar arasında…”

Paylaşın

AK Parti’de Vekillere Sosyal Medya Uyarısı: Her Konuda Hassas Olun

Son dönemde tartışma konusu olan bazı sosyal medya paylaşımları nedeniyle AK Parti yöneticilerinin, milletvekillerine lüks, marka ve şatafat görüntülerinden kaçınmalarına dair uyarılar yaptığı aktarıldı:

“Hepimiz kamuoyu önünde olan insanlarız. Milletvekili arkadaşlarımıza daha dikkatli olmalarını söylüyoruz. Giyim kuşamdan yemeden içmeye, her konuda hassas olmalarını istiyoruz.”

Türkiye gazetesinden Yücel Kayaoğlu‘nun haberine göre AK Parti yönetimi, milletvekillerinden yanlış anlaşılmaya müsait açıklama ve söylemlerden kaçınmalarını istedi. Son dönemde tartışma konusu olan bazı sosyal medya paylaşımları nedeniyle AK Parti grup yönetimi milletvekillerine uyarıda bulundu.

Edinilen bilgilere göre, bazı milletvekilleri ve teşkilat mensuplarının yemek, giyim kuşam ve tepki çeken diğer sosyal medya paylaşımları AK Parti’de tartışma konusu oldu. Seçim sonuçları ile ilgili değerlendirmeler yapılırken, AKP’nin ilk defa bir seçimde ikinci çıkmasında bu tip davranışların da etkili olduğu dile getirildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da ‘Şatafat, gösteriş ve kibir’ içeren davranışlarda çok hassas olduğuna dikkat çeken AK Parti kurmayları, milletvekillerinin bu konuda zaman zaman uyarıldığını hatırlattı. Son dönemdeki tartışmalar sebebiyle de milletvekillerine daha hassas olmalarını tavsiye ettiklerini ifade eden AK Parti yöneticileri “Hepimiz kamuoyu önünde olan insanlarız. Milletvekili arkadaşlarımıza daha dikkatli olmalarını söylüyoruz. Giyim kuşamdan yemeden içmeye, her konuda hassas olmalarını istiyoruz” dedi.

“Her adımınız inceleniyor”

Grup yöneticilerinin milletvekillerinden, yaptıkları açıklamalardan, kullandıkları dil ve söyleme kadar her alanda özenli olmalarını istediği belirtildi. Milletvekillerine, grup yönetimi tarafından, “Herkes şu anda sizi izliyor. O sebeple attığınız her adım yanlış anlaşılmaya müsait olabilir. Siz samimi olsanız bile, yanlış algılanacaktır. Bu sebeple çok özenli olun. İstenmeyen sonuçlara yol açacak davranışlardan kaçının” uyarısında bulunuldu.

Paylaşın

“Kabine’de Değişiklik Bekleniyor” İddiası

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde istenilen sonucu alamayan AK Parti’de genel başkan Erdoğan’ın önce ilçe ve il başkanlıkları, ardından A takımı olarak adlandırılan kurmay ekibinde değişiklik yapacağı öne sürüldü.

Erdoğan’ın daha sonra Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde de değişiklik yapacağı ve 3 bakan haricinde hiçbir bakanın yerinin garanti olmadığı iddia edildi.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı’nda ‘değişim’ mesajı vermesinin ardından kulis bilgileri ortaya çıktı. İddiaya göre Erdoğan ilk olarak AK Parti’de, ardından Kabine’de değişiklik yapacak.

TGRT Haber Ankara Haber Müdürü Ahmet Sözcan, AK Parti’de MYK sonrası kulis bilgilerini paylaştı.

Parti içinde raporların analiz edildiğini devam ettiğini belirten Sözcan, “Hangi illerde ne kadar oy alındı, ilçe ilçe simülasyonlar gerçekleştirildi. Neden oylar düştü, neden yükseldi gibi değerlendirmeler yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün bunları ayrıntılı şekilde değerlendiriyor. Aynı zamanda anket çalışmaları da dürüyor. Neden AK Parti’ye oy vermediniz, aday profilini mi beğenmediniz, mevcut başkan vaatlerini yerine getirmedi mi gibi… Bütün bu çalışmalar bittikten sonra Erdoğan’ın düğmeye basmasını bekliyoruz” dedi.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan istişare mekanizmasını işletiyor, sonunda nihai kararını verecek” diyen Sözcan, şunları aktardı:

“Onun ardından düğmeye basmasını bekliyoruz. İlk etapta ilçe ve il başkanlıkları, ardından A takımı olarak adlandırılan kurmay ekibinde bir değişiklik olmasını bekliyoruz. Sonbaharda yapılacak kongrede de Merkez Karar Yönetim Kurulu’nda değişiklik bekliyoruz. Bu kapsamda Kabine’de de bir değişiklik olabileceği yönünde kulis bilgileri var. 3 bakan haricinde hiçbir bakanın yerinin garanti olmadığı kulislerde konuşulmuştu.”

Paylaşın

Erdoğan’dan AK Parti’de ‘Değişim’ Sinyali

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde istenilen sonucu alamayan AK Parti’de genel başkan Erdoğan’ın AK Parti MYK toplantısında ‘değişim’ sinyali verdiği öne sürüldü.

Erdoğan, toplantıda yardımcısı Cevdet Yılmaz’a da “Çarşı pazar ve fiyat artışı meselesinin üzerine çok sert gideceğiz” dediği iddia edildi.

Sözcü yazarı İsmail Saymaz, bugünkü yazısında, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti MYK toplantısına ilişkin kulis bilgilerini aktardı.

İsmail Saymaz’ın yazısından ilgili bölüm şöyle:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında, yakında Merkez Yürütme Kurulu’nda (MYK) değişime gideceği sinyalini verdi.

Erdoğan, toplantıda, “MYK’mızda nasıl bir yol yürüyeceğimizi gözden geçirip bir karar vereceğiz” dedi.

Erdoğan, tarih vermedi.

Ancak MKYK üyeleri, kadro değişikliğinin yakın bir zamanda olacağını düşünüyor.

Kimlerin kadro dışı bırakılacağı, kimlerin devam edeceği kestirilemese de Hayati Yazıcı, Ali İhsan Yavuz, Yusuf Ziya Yılmaz, Erkan Kandemir ve Fatih Şahin’in tırpandan payını alabileceği konuşuluyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı eleştirdi

Erdoğan, toplantıda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı sert bir şekilde eleştirdi. Koca’ya dönerek, “Randevularla alakalı şikayetler var. Sorunu seninle çok ciddi ele alacağız ve gerekeni yapacağız” dedi.

Erdoğan, Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a da “Çarşı pazar ve fiyat artışı meselesinin üzerine çok sert gideceğiz” dedi.

AK Partili yetkililer partide köklü bir değişim gerektiğini ifade ediyor. “Sadece üç beş birimle toparlanacak iş değil. Bu genel bir iklim. CHP kaybetseydi tek başına yerel yönetimler başkanı mı suçluydu?” diyorlar.

Bu arada, Monako Yat Kulübü’nde ıstakoz ve Maldivler’de tatil AK Parti’de gündem olmayı sürdürüyor. AK Partili yetkili “Herkes onu konuşuyor. Sahici olmayan hiçbir kimseyi siyasete almamalısınız. Siyaset sahici insanların işi” diyerek, İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı’yı eleştiriyor.

Benim gördüğüm, AK Parti’ye siyasetsizlik havası hakim. Bu yüzden AK Parti, içerisinden etkili aktör çıkaramıyor. Ya Murat Kurum gibi bürokratlarla ya da Şebnem Bursalı gibi AK Parti dışından figürlerle yürümek zorunda kalıyor.

AK Parti, aktör çıkaramadığı gibi…

Siyasi tutum da alamıyor.

Örneğin, hemen herkes eleştirdiği halde Bursalı’ya bir ceza verilemiyor.

Yeniden Refah Partisi, bu siyasetsizlikten besleniyor.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Kabinede Değişiklik Olacak Mı? AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik Açıkladı

Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, hükümette ve partide değişim olup olmayacağına yönelik, “Yaptığımız çalışmalarda seçimin sayısal sonuçlarını, çeşitli illerdeki durumunu değerlendiriyoruz” dedi ve ekledi:

“Siyasal sonucu değerlendirme aşamasına geldik. MYK’da, Bakanlar Kurulu’nda değişim olacaksa bu Sayın Cumhurbaşkanımızın takdiridir kuşkusuz. Cumhurbaşkanımız uygun gördüğünde bir tasarrufta bulunur.”

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti MKYK toplantısı sürerken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Ömer Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle:

“Cumhurbaşkanımızın ve genel başkanımızın iç ve dış politikaya yönelik değerlendirmeleri olmuştur. Netanyahu ve ekibinin bölgedeki tansiyonu yükseltmek üzere kasti, hesaplı, sistematik politika izlediğini ifade etmiştik. Netanyahu ve ekibi bölgesel savaş çıksın, bu savaşa ABD de dahil olsun diye riskli bir senaryonun peşinden koşmaktadır. Bu konuda ABD ve diğer ülkelerin sağduyulu olması gerekir. Filistinlilere dönük soykırım siyaseti 40 bine yakın insanın ölümüne sebep oldu.

Buradaki olumsuz koşullar dünyanın gözü önünde devam ediyor. İran’la aralarında çıkan tansiyonla birlikte bir kere daha Netanyahu hükümetini teşvik edecek şekilde tabloyla karşı karşıya kaldık. İsrail doğrudan İran’ın Şam Büyükelçiliği’ni vurdu. Bu saldırıda da İranlı görevliler hayatını kaybetti. Bir ülkenin diplomatik temsilciliğine başka bir ülke tarafından saldırıldığında bütün dünyanın ayağa kalkması tablosu ortaya çıkar. Fakat saldıran İsrail olunca bu konuya herkes ikiyüzlü bir şekilde suskun kaldı.

İran’ın cevabi saldırısına dünyadan kınama geldi. ABD ambargo ve kısıtlama ortaya koyacağını söyledi. Peki İsrail’e dönük bu tepkiler gündeme gelmiyor. Müeyyideler adaletli ve eşit bir şekilde uygulanmıyor. Sorunun temeli, özü bundan ibarettir. Bütün bu gelişmelerin Filistin’deki esas meseleyi unutturmaması gerektiğini ifade ediyoruz. Muhakkak ateşkes sağlanmalı ve iki devletli çözüme en güçlü şekilde gidilmelidir.

Son zamanlarda Yunanistan’la aramızda normalleşme süreci yaşanıyordu. Bütün normalleşme çabaları güzel bir şekilde devam ederken bir sıkıntılı adım söz konusu. Yunanistan bir okyanuslar konferansı düzenliyor. Ege ve İyon denizinde iki bölgeyi deniz parkı olarak ilan etmeye dönük yaklaşım sergiliyor. Bu normalleşme sürecini sabote eden, tek taraflı deniz parkı ilan etmesini tek taraflı ihlal olarak değerlendiriyoruz.

Deniz parkı ilan etme gibi yaklaşımlara Türkiye’nin hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğini ifade ediyoruz. Umarız sağduyulu davranırlar. Bugün gelinen noktada kuşkusuz bölgenin daha fazla tansiyona, şiddete tahammülü yoktur. İsrail’e ne kadar dozda, ne şekilde misilleme yapacağı konusunda akıl verenler, bunlar gelişmiş demokrasi ve ekonomilerdir. İsrail’e bu saldırgan tutumundan vazgeçmesini ifade etmeleri gerekmektedir.

“Ekonomi yönetimine desteğimiz tam”

Ekonomik programımızı yürüten bakanımız Mehmet Bey’le ilgili birtakım spekülasyonlar sosyal medyada dolaşıma sokuluyor. Bu konuda sayın Cumhurbaşkanımızın desteği tamdır. AK Parti olarak ekonomi yönetimine teşekkür ediyor, desteklediğimizi ifade ediyoruz.

Yaptığımız çalışmalarda seçimin sayısal sonuçlarını, çeşitli illerdeki durumunu değerlendiriyoruz. Siyasal sonucu değerlendirme aşamasına geldik. MYK’da, Bakanlar Kurulu’nda değişim olacaksa bu Sayın Cumhurbaşkanımızın takdiridir kuşkusuz. Cumhurbaşkanımız uygun gördüğünde bir tasarrufta bulunur.

7 Haziran’dan itibaren kamudan herhangi bir şekilde İsrail’e destek olma anlamına gelebilecek herhangi tasarrufta bulunulmamıştır. Özel sektörün konularında, Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı 54 birimde kısıtlama tamamen kontrol altına alınmıştır. ‘Savaş yakıtı buradan’ gidiyor sözleri spekülatiftir.

Filistin davası milli siyasetimizin parçasıdır. Bırakın destek olmayı İsrail’in Netanyahu hükümetinin eylemlerinin karşısındaki tutumumuzu devam ettiriyoruz. Yeni konular gündeme gelirse, yeni meseleler olursa bu kısıtlamaları icra etmekten, yeni kararlar almaktan çekinmeyiz. Bu sorulan sorular çerçevesinde herhangi ticarete müsaade edilmemektedir.”

Paylaşın

Erdoğan: Rakiplerimizi Asla Sevindirmeyeceğiz

Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, “Kendi bünyemizde gerekli değişimi gerçekleştireceğiz. AK Parti’nin tökezlemesini bekleyen rakiplerimizi asla sevindirmeyeceğiz. Küçük hesaplar ve tuzaklar peşinde koşanların oyunlarına gelmeyeceğiz” dedi ve ekledi:

“Güçlenmiş şekilde yola devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemi yeni bir şahlanışın dönüm noktası haline getireceğiz. Biz bugünlere bir anda gelmedik, AK Parti’nin temelinde binlerce kahramanın alın teri var. Şunu herkes görsün ve bilsin, biz bitti demeden hiçbir şey bitmez. Biz bu ülkenin en dinamik partisiyiz, heyecanımız ilk günkü gibi dipdiri.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“31 Mart Pazar günü bir demokrasi bayramı olan mahalli idareler seçimini gerçekleştirdik. Doğudan batıya güneyden kuzeye yurdumuzun dört bir köşesinde vatandaşlarımız sandık başına gitti. Bölücü örgüt yandaşlarının seçmeni baskı altına almaya dönük teşebbüsleri amacına ulaşamadı. Seçim günü milletimizin sergilediği demokratik olgunluk gerçekten takdire şayandır. Vatandaşımız iradesini ortaya koymuştur. 85 milyon olarak birlikte var olduğumuzu hep birlikte Türkiye olduğumuzu tüm dünyaya yeniden gösterdik.

AK Parti teşkilatları hem kampanyada hem de sandık günü olağanüstü bir mücadeleyle çalıştı. Buradan Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve ülkücü kardeşlerimize de teşekkür ediyorum. Sandıktan çıkan takdir hangi yönde olursa olsun saygındır, makbuldür, başımızın üzerinde yeri vardır. Bize oy versin vermesin sandığa giden tüm vatandaşlarımıza müteşekkiriz.

YSK şimdiye kadar 3 ilçe ve 4 belde de seçimlerin yenilenmesine karar vermiştir. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak şimdiden bu seçimlere hazırlanacağız. Seçimlerde ilk göze çarpan katılım seviyesinin yüzde 78 ile düşük olmasıdır. Bu açıdan birçok zaviyeden kapsamlı değerlendirmeyi hak ediyor. 16 milyon seçmenin iradesi sandığa yansımamıştır. Katılım oranının düşüklüğü partimizin oylarını da etkilemiştir.

Hatay’a özel bir parantez açmak durumundayım. Hatay pek çok siyasi tartışmalara meze edilen bir şehir oldu. Hatay üzerinden sosyal fay hatlarımızla oynamaya çalıştılar. Hatay bu kirli senaryolara karşı tavrını çok net bir şekilde ortaya koymuştur. Hataylı vatandaşlarıma özellikle teşekkür ediyorum. CHP’nin milli irade hazımsızlığı ayyuka çıksa da YSK son noktayı koymuştur. Ölülere oy kullanıldığı gibi akla zarar pek çok yalan söylenmiştir. Önümüzdeki dönemde şehrimizi ziyaret ederek Hataylı kardeşlerimize teşekkür edeceğiz. Özellikle depremzede şehirlerimizin süratle ayağa kaldırılması gündemimizin ilk sırasında yer almaya devam edecektir.

Seçim sonuçlarından herkes kendisine göre dersler çıkaracaktır. Sonuçlara bakarak farklı heveslere kapılanlar olduğunu görüyorum. Bunun bir yerel seçim olduğunu unutup şımaranlar, farklı heveslere kapılan zavallılar olduğunu görüyorum. Adete bir genel seçim havasına kapılarak sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar. Yerel iktidar-merkezi iktidar söylemleri DEM’lendikleri ortaklarına diyet hamlesi değilse ham bir hayaldir. 81 ilimizde tek bir iktidar vardır o da 14-28 Mayıs’ta milletin ülkeyi yönetme vazifesi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir. Dün 16.toplantımızı yaptığımız kabinemiz de görevinin başındadır.

Milletimiz bizden kapsamlı, samimi ve cesur bir özeleştiri yapmamızı istemiştir. Milletimizin mesajlarını baş tacı ederken sadece bununla yetinmeyip bu mesajların gereğini de yerine getireceğiz. Bizi var eden ilkelerimize çok daha sıkı sarılacağız. Milletin verdiği mesajları doğru okumalıyız. Muhasebeyi yapmak aziz milletimize karşı görevimizdir.

“Biz bitti demeden hiçbir şey bitmez”

Kendi bünyemizde gerekli değişimi gerçekleştireceğiz. AK Parti’nin tökezlemesini bekleyen rakiplerimizi asla sevindirmeyeceğiz. Küçük hesaplar ve tuzaklar peşinde koşanların oyunlarına gelmeyeceğiz. Güçlenmiş şekilde yola devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemi yeni bir şahlanışın dönüm noktası haline getireceğiz. Biz bugünlere bir anda gelmedik, AK Parti’nin temelinde binlerce kahramanın alın teri var. Şunu herkes görsün ve bilsin, biz bitti demeden hiçbir şey bitmez. Biz bu ülkenin en dinamik partisiyiz, heyecanımız ilk günkü gibi dipdiri.

Milletimizin dışında hiç kimsenin yönlendirmesine ihtiyacımız yok. Buradan muhalefete de AK Parti üzerinden kendilerine ikbal devşirmeye çalışanlara da ekmek çıkmaz. Artık seçimin de olmadığı önümüzdeki 4 yıl içinde enflasyonla mücadelemizi inşallah zaferle sonuçlandıracağız. Geçmişte yaptık, yine yapacağız.

Filistin davasını sadece savunmuş değil bu uğurda çok ağır bedeller ödemiş bir hareketiz, böyle bir kadroyuz. Kimse Filistin hassasiyetimizi sorgulamasın. Filistin’i kutlu emanet gibi yüreğimizde taşıdık. Tayyip Erdoğan olarak tek başıma kalsam dahi Filistin mücadelesini savunmaya devam edeceğim. 14 bin çocuğu öldürdüler bunlar Hitler’i çoktan geçtiler. ”

Paylaşın

AK Parti’de İktidarda Kalmak İçin Hangi Formüller Konuşuluyor?

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde büyük bir hezimet yaşayan Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AK Parti), iktidarda kalabilmek için hangi formüllerin konuşulduğu ortaya çıktı.

İlk akla gelen de yeni Anayasa çalışmalarının içine neler konulacağı. Bir dönem nabız yoklanan Cumhurbaşkanının 50+1 yerine 40+1 oyla seçilmesi yeniden gündem olacak.

Gazete Pencere yazarı Nuray Babacan, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından AKP kulislerinde yaşananları yazdı. Babacan, “Meclis açılıyor gündemde yeni anayasa çalışmaları var; Kulislerde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 40+1 formülü tartışılıyor” başlıklı yazısında, AKP’nin iktidarda kalmak için hangi formülleri düşündüğünü aktardı.

Babacan’ın yazısında ilgili kısım şöyle: “İlk akla gelen de yeni Anayasa çalışmalarının içine neler konulacağı. Bir dönem nabız yoklanan Cumhurbaşkanının 50+1 yerine 40+1 oyla seçilmesi yeniden gündem olacak.

Bu konunun en az bir yıllık bir geçmişi var. AKP içerisinde bazı isimlerin seslendirdiği Cumhurbaşkanı seçilmeyi kolaylaştırma, ittifaklara duyulan ihtiyacı azaltma, devredilen yüzlerce yetkiye rağmen halkın yarısından daha azının onayını alan bir cumhurbaşkanı seçtirme planları, yerel seçim yenilgisinin ardından yeniden tartışılacak.

Bu konudaki çalışmalara geçmeden önce, AKP içinde 40+1’e neden ihtiyaç duyulduğunu anlatan ‘eski planlara’ dönelim. Parti kurmayları, bunu gerekçelendirirken ilginç bir plandan söz ediyorlardı… Onlara göre aslında buna Tayyip Erdoğan sonrasında ihtiyaç duyulacak. Muhafazakar milliyetçi tabanın tek başına iktidarda kalabilmesi için 40+1’e ihtiyaç var.

İktidarda kalmak için

AKP’nin başına kim gelirse gelsin Erdoğan gibi olamayacak. Partideki erime de göz önüne alınınca, bu ideolojinin iktidarda kalmasının yolu bu. Muhafazakar tabanın yüzde 16 ile başlayan yolculuğunun, AKP iktidarları döneminde yüzde 35’lere yükseldiği biliniyor. Partideki milliyetçi evrilmenin de payıyla yüzde 40’lık bir ivmenin yakalanabileceği yorumları yapılıyordu…

Bu plan, kulislerde dillendirildikten bir süre sonra geçen yılın kasım ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soruldu. Kamuoyunu bu fikre alıştırmak için atılan ilk adımlardan biriydi. Erdoğan, Almanya dönüşü uçakta gazetecilere cumhurbaşkanlığı seçimi için yüzde 50+1 şartının değişmesinin “isabetli olacağını” söylemişti.

Erdoğan, “50+1 şartının değişmesi konusunda aynı fikirdeyim, isabetli olur. Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa… Ama oy sayısı itibarıyla ‘en fazla oyu alan aday seçilir’ denildiği zaman seçim hızlıca tamamlanır” ifadelerini kullanmıştı.

Aynı dönemde Cumhurbaşkanlığı Sarayına yakınlığı ile tanınan AKP Milletvekili Ali Özkaya, “14 ve 28 Mayıs’ta yaptığımız seçimlerde görüldü ki, 50+1’i almak için bütün benzemezlerin bir araya gelmesine ve siyasal sistemin mayasının bozulmasına da sebep olabiliyor. Çok iyi niyetle getirilmiş bir kural daha çok siyasal bölünmeye ve küçük partilerin siyasal şantajına da açık hale geliyor.

“Başkanlık Seçimlerinde Mutlak Çoğunluk Bulunmayan Ülkeler” incelememizi paylaşıyoruz. Ülkeler kendi siyasal tecrübe ve birikimlerine göre kurallar geliştirmiştir. Şimdi bize düşen yeni anayasa hazırlama sürecinde bu kuralı siyasi tarihimizdeki birikimlere ve ihtiyaçlara uygun olarak yeniden düzenlemektir. Bunun yapılacağı yer TBMM, yöntemi ise yeni Anayasa’dır…”

Bütün bunlar alt alta yazılınca yavaş yavaş pişirilmeye çalışılan asıl konunun ne olduğu ortaya çıkıyor. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un süreci yerel seçimlerden sonra başlatacağını duyurmuştuk ki, ardından kendisi de açıkladı. Şimdi yeni Anayasa’ya neden ihtiyaç duyulduğu daha açık ortaya çıkıyor. Anti demokratik uygulamaları kaldırmak, bağımsız yargı, güçlü meclis gibi önceliklerin olmadığı da anlaşılıyor. Yeni dönemdeki yeni tartışmalara hazırlanırken, konuların geçmişlerini ve iktidarda kalmak için neler yapılabileceğini görmekte fayda var.

Bu arada, AKP’li Özkaya’nın TBMM’ye sunulan ve 40+1’le cumhurbaşkanı seçildiğini gösteren araştırmayı da aktaralım. Kostarika, Meksika, Nijerya, Panama, Paraguay, Tayvan yarı başkanlık sistemi uyguluyor ve 40+1’le başkan seçiyor. Avrupa ülkelerinin tamamı, ABD gibi gelişmiş ülkeler ise mutlak çoğunluk arıyor.”

Paylaşın