1887’de Bağdat’ta dünyaya gelen Ahmet Haşim, 4 Haziran 1933’te vefat etmiştir. Ahmet Haşim, denemeler ve makaleler de yazmakla beraber asıl olarak şairliğiyle şöhret kazanmış, çağdaşlarına ve sonraki dönemlere etki etmiş önemli bir sanatçıdır.
Haber Merkezi / Babasının memuriyeti nedeniyle çocukluğu Arabistan geçti. Düzgün bir ilköğrenim dönemi yaşadı, sadece Arapça öğrenebildi. 7 yaşında annesini kaybetti. 12 yaşında babasıyla birlikte İstanbul’a geldi ve Galatasaray Sultanîsi’ne (Lisesi) yatılı olarak kaydedildi. Mezun olunca Reji İdaresine memur olarak girdi. Memuriyeti sırasında bir süre Mekteb-i Hukuk’a devam etti. Daha sonra hukuk öğrenimini yarıda bırakarak Fransızca öğretmenliği ve çevirmenlik yapmaya başladı. Birinci Dünya Savaşının başlaması üzerine yedek subay olarak askere alındı.
Dört yıl süreyle Anadolu’nun çeşitli yerlerindeki askerî birliklerde görev yaptı. Savaş sonrası Sanayi-i Nefise Mektebi’nde (Güzel Sanatlar Akademisi) mitoloji dersleri öğretmenliği, Mülkiye Mektebi’nde (Siyasal Bilgiler Fakültesi) Fransızca öğretmenliği yaptı ve Harp Akademisi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Sağlığının bozulması üzerine 1924 ve 1928 yıllarında Paris’e, hastalığının ilerlemesi üzerine 1932’de Frankfurt’ta gitti, iyileşemeden döndü. 4 Haziran 1933 tarihinde İstanbul’da öldü. Mezarı Eyüp’tedir.
Ediyat yaşamı Galatasaray Lisesi’nde öğrenci iken edebiyat öğretmeni Ahmed Hikmet’in yönlendirmesiyle başladı. Okul arkadaşları İzzet Melih, Hamdullah Subhi, Emin Bülend ve Abdülhak Şinasi ile bir sanat gurubu oluşturan Haşim’in ilk şiiri Hayâl-i aşkım 7 Mart 1901 tarihli Mecmua-i edebiye’de çıktı. İlk şiirlerinde Muallim Naci, Abdülhak Hâmid, Tevfik Fikret ve Cenab Şahabeddin’in etkisi görülmektedir. Lise sonda Fransız şiirini ve sembolistleri tanıdı. Bu tarihten sonra kendi şiir dilini ve poetikasını geliştirmeye başladı.
Avrupa şiirini çok iyi inceledi. Aşiya, Musavver Muhit, Resimli Kitap, Servet-i Fünun, Rebab, Dergâh, Yeni mecmua ve Yeni Türk dergilerinde, daha nitelikli, hayal zenginliği, iç ahengi kuvvetli şiirler yayımlandı. Yaşantısı süresince hiç bir siyasi ve edebi akım içinde yer almadı. Fecr-i ati topluluğuna girdiyse de ilişkisi topluluğun yayın organı Servet-i Fünun dergisine şiir vermekle sınırlı kaldı. Göl Saatleri adlı şiirleriyle haklı bir şöhret kazandı.
Şiir anlayışını “Şiirde Mana ve Vuzuh” adlı makalesinde açıklayan Haşim, Fransız simgecilerinin özelliklerini taşıyan, farklı, kapalı, çağrışımları dar bir kesime seslenen, şiirimizin mecaz ve eğretileme söz sanatlarını kullanarak; aşk ve doğa konularında, müzikalitesi yüksek, aruz ölçüsü ile 80 kadar şiir yazdı. İçine kapanık ve hassas bir kişiliğe sahip şair şiirlerinde gerçek yaşamdan uzaklaşma, hayalî bir âleme sığınma isteği görülür. Şiirlerinde daha çok çocukluk anıları, aşk ve tabiat temalarını işledi. Şiir dışında, nesir alanında fıkra, deneme, gezi notları ve hatıra türünde yazılan yazıları da vardır. Nesir dili şiirlerinden daha sadedir. Nesirlerinde açık, berrak, nükteli, bazen de alaycı ve iğneleyici bir üslûp kullandı.
Yapıtları;
Şiir; Göl Saatleri, Piyale
Fıkra ve Sohbet; Bize Göre, Gurabahane-i Laklakan
Gezi; Frankfurt Seyahatnamesi (Kaynak: siirakademisi.com)