Adipoz doku, esas olarak beyaz ve kahverengi adipositlerden (yağ hücreleri) oluşan bağ dokusudur. Daha önce inert bir doku olarak düşünülmesine rağmen, adipositlerin sadece lipid depolamada değil, aynı zamanda bağışıklık, endokrin ve sinir fonksiyonunda da çeşitli roller oynadığı gösterilmiştir.
Haber Merkezi / Obezite ve yağ ile ilgili sosyal görüş yüzyıllar boyunca değişti. Bir zamanlar zenginlik ve statü işareti olarak kabul edilse de, modern toplumlarda bu görüş kabul edilmedi.
Obezite ve kilolu olmanın çağdaş toplumda olumsuz çağrışımları olmasına rağmen, obez bireylerin sayısı küresel olarak büyük ölçüde artmış durumda ve dünya nüfusunun tahminen %15’i bu kategoriye giriyor; 1975 ve 2016 yılları arasında obez bireylerin sayısı üç katına yükseldi.
Memelilerde lipidler esas olarak adipositlerde depolanır. Vücut içinde depolama için güvenli bir bölge sağlamak üzere evrimleşmişlerdir, ancak depolama alanları doyduğunda kapasitelerinin üst sınırına ulaşarak karaciğer ve kaslar gibi alanlarda ektopik lipid birikimine neden olabilir. Bu, insülin direnci, dislipidemi ve hipertansiyon dahil olmak üzere çeşitli patolojik durumlarla sonuçlanma potansiyeline sahiptir.
Adipositlerdeki varyasyon
Adipositler, memelilerde kahverengi veya beyaz olarak tanımlanabilir. Beyaz adipositler (WAT) vücutta bulunan adipositlerin çoğunu oluşturur ve enerji depolamak için tasarlanmıştır, kahverengi adipositler (BAT) ise termal enerji üretir.
BAT içinde çok sayıda mitokondri bulunur. Bu mitokondriler, Adenozin Tri-Fosfat (ATP) üretmek için gerekli proton hareket kuvvetini baskılayan ve ısı üretimine yol açan bir protein olan UCP1’i içerir.
WAT, lipidleri depolamak için en güvenli yerdir, ancak depolama kapasitesi tükenebilir ve aşırı yağın adipoz olmayan dokulara dökülmesine neden olabilir. Bu, obezite gibi patolojik durumlarda ortaya çıkabilir.
WAT sadece yağ depolamada rol oynamakla kalmaz, insan vücudunda çok sayıda fonksiyonel role sahiptir. Fibroblastlar, adiposit öncüleri ve bağışıklık hücreleri dahil olmak üzere çeşitli hücrelerden oluşur. WAT, viseral ve subkutan olmak üzere iki gruba ayrılabilir.
Bu grupların farklı biyolojik fonksiyonlara, yapısal formlara ve moleküler imzalara sahip olduğu gözlemlenmiştir. Viseral WAT genellikle tek tip iken, deri altı WAT doğası gereği heterojendir.
Bu viseral bölgelerdeki lipid birikim paternleri ya koruyucu etkilere sahip olabilir veya daha önce bahsedilen patolojik durumlara yol açabilir.
Leptin hormonu, gıda alımını baskılama ve WAT’ta ifade edilen enerji dengesini düzenleme yeteneği ile bilinir. WAT içinde çeşitli sitokinler (TNFa ve interlökin 6 gibi), yağ asitleri ve büyüme faktörleri (IGF1 ve TGFβ) de üretilir.
Yağ dokusunun genişletilebilirliği
İnsanlarda, her yıl yaklaşık %8.4 oranında adiposit döngüsü vardır. Artan kalorifik alım, adipositlerin çoğalmasına ve farklılaşmasına neden olur.
Bu adipogenez formu, metabolik düzensizliğe karşı koruyucu etkileri olduğu düşünülen yeni, küçük adipositlerin oluşumunu içerir. Adipositlerin sınırlı bir ömre sahip olması nedeniyle, yağ dokusu genişlemesi bireyin yaşamı boyunca sürekli bir süreçtir. Bununla birlikte, yaşlanma, artan vücut yağ yüzdesiyle bağlantılıdır.
Yağ kök hücreleri, yağ dokusunun yenilenmesini sağlayabilir. Liposuction veya lipektomi yaptıranlarda sıklıkla tekrar ameliyat olanlarda yağ yastıkçıklarının alınmasında gözlenmiştir. Sıçanların 13 hafta sonra yağ dokusunu yenileyebildikleri de bu süreçte adipoz kök hücrelerinin bütünleyici bir rol oynadığına işaret edilmiştir.
Çevreden veya homeostazdan gelen uyaranlara yanıt olarak yağ dokusu genişlemesi meydana gelebilir. Yağ dokusu, pozitif enerji dengelerine yanıt olarak vücut ağırlığının %3’ünden %60-70’ine çarpıcı bir şekilde genişleme potansiyeline sahiptir.
Doğada hipertrofik veya hiperplastik olabilir. Hipertrofik bir yanıtta, bireysel bir adiposit iki ila üç kat genişleyebilir. Trigliserit depolamasında da bir artış meydana gelir. Oysa hiperplastik bir yanıtta adiposit sayısı artar.
Doku genişleme tipinin insülin duyarlılığı üzerinde etkisi olabilir; Uzun bir hipertrofik genişleme periyodu, insülin direncine yol açan metabolik disfonksiyondaki bir artış ile ilişkilendirilirken, hiperplastik genişlemenin normal insülin duyarlılığının korunmasıyla bağlantılı olduğu düşünülmektedir.
Hipertrofik genişleme, lokal inflamasyonu teşvik ederek adipositlerde apoptozu (hücre ölümü) mümkün kılar. Aynı zamanda, olumsuz etkileri olan TNFa (yağ dokularının endokrin fonksiyonunu değiştirebilen) ve interlökin 1 (yağ dokularında enflamatuar tepkilere aracılık ettiği bilinmektedir) gibi moleküllerde hücre dışı sinyalleşmede artışları teşvik edebilir.
Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.