Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının devam ettiği saatlerde açlık grevleri ve başlayacak ölüm oruçlarına ilişkin basın açıklaması yaptı.
Parti Sözcüsü olarak son basın toplantısını yapacağını söyleyen Saruhan Oluç, “Açlık grevleri temel konumuzdu şu ana kadarki MYK görüşmeleri içinde. Açlık grevinin geldiği son durumu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. 8 Kasım’da açlık grevine başlayan Hakkari milletvekilimiz Leyla Güven 173’üncü gününe girdi bugün. Aralarında geçmiş dönem milletvekillerimiz Sebahat Tuncel ve Selma Irmak’ın da olduğu çok sayıda isim açlık grevinde. Selma Irmak ve Sebahat Tuncel açlık grevinin 104’üncü gününde. Önceki dönem milletvekilimiz Dilek Öcalan açlık grevinin 134’üncü gününde. Milletvekillerimiz Dersim Dağ açlık grevinin 57’inci, Tayip Temel ve Murat Sarısaç ise 53üncü gününde” dedi.
“Son derece vahim bir gelişme bu sabah duyuruldu. 15 siyasi tutuklu; Bakırköy, Van, Gebze ve Diyarbakır’daki açlık grevi eylemcileri, eylemlerini ölüm orucuna çevirdiklerini duyurdular. Çok uzun süredir açlık grevini sürdürmekte olan tutukluların ölüm orucuna başlaması vahim bir durumdur. Bu konuyu MYK toplantımızda enine boyuna değerlendirdik, bir kez daha özellikle kamuoyunun ve bu ülkeyi yönetenlerin dikkatini bu konuya çekmek istiyoruz” diyen HDP Grup Başkanvekili Oluç, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Bu konudaki talepler çok açık ve nettir. Talep, Türkiye’de var olan İnfaz Yasası’nın, TCK’nin, Anayasa’nın ve yönetmeliklerin uygulanması talebidir esas itibariyle. İnfaz Yasası’na, TCK’ye ve Anayasa’ya aykırı uygulamaların sona ermesi talebidir. Yeni bir yasa önerilmemektedir. Sadece var olanların uygulanması önerilmektedir. Türkiye’nin altında imzası olan uluslararası sözleşmelere uyumlu davranmasıdır istenen. Haberleşme özgürlüğü her hükümlü için temel haktır. Kişiye özel hak ihlaline son verilmesi talebidir açlık grevindekilerin talebi. Bir kez daha bunu hatırlatmak istiyoruz ve bu talebin yerine getirilmesinin önünde hiçbir hukuku ve siyasi engelin bulunmadığına işaret etmek istiyoruz.
Van Milletvekilimiz Tayip Temel bir röportajında çağrıda bulunmuştu Meclis Başkanı Sayın Şentop’a dönük olarak. Sayın Şentop da bu çağrıya cevap verdi. Biz Sayın Şentop’un söylediklerini çok iyi anladık. Ancak şuna işaret etmek istiyoruz.
Sayın Şentop, Leyla Güven de diğer vekillerimiz de Dersim Dağ, Tayip Temel ve Murat Sarısaç da, kendileri için bir şey istemiyorlar. Kendileri için bu açlık grevlerini yapmıyorlar. Doğru tespit ediyorsunuz. Ülkede bir hukuksuzluk var, yasaların ve Anayasa’nın uygulanmadığı özel bir durum var. Bu hukuksuzluğun ortadan kaldırılması için açlık grevi yapıyorlar. Dolayısıyla bir vekil olarak da bir görevlerini yerine getiriyorlar. Buna işaret etmek istiyoruz.
Sayın Şentop’un işaret ettiği mahkemeler 809 kez avukatların taleplerini mesnetsizce reddetmiştir
Sayın Şentop, diyorsunuz ki, bunların hepsi bir takım hukuki taleplerdir. Leyla Güven’in ortaya koyduğu iddialarla ilgili kararları savcılar, mahkemeler verir diyorsunuz. Herkesin bu konudaki gelişmeleri beklemesi gerektiğini söylüyorsunuz.
Doğru, bu konudaki iddialar savcılar ve mahkemelerin ukdesindedir. Bir kez daha şunu hatırlatmak istiyoruz. 809 kez avukatlar görüşme yapabilmek için başvuruda bulunmuşlar ve 809 kez avukatların bu talepleri mesnetsiz iddialarla reddedilmiştir. Şimdi bu bir hukuksuzluktur. Savcılar ve mahkemeler de bu hukuksuzluğu ortadan kaldıracak adımları atmamışlardır.
35 bin saatten fazla süredir devam etmektedir bu tecrit
5 Nisan 2015’ten bugüne kadar, yani 4 yıl 25 gündür yaklaşık, ki bu 1485 gün eder, bu süre boyunca ağırlaştırılmış bir tecrit uygulanmaktadır İmralı’da. Bu süre boyunca ağırlaştırılmış bir tecrit vardır. 35 bin saatten fazla süredir devam etmektedir bu tecrit ve 35 bin saat boyunca aile ile 20şer dakikalık 2 görüşme yapılabilmiştir.
Bu büyük bir hukuksuzluk değil midir? Var olan durum yasaların, uluslararası demokratik sözleşmelerin çiğnenmesi değil midir? İşte buna itiraz vardır. Bunların uygulanması için bu talep ortaya konmuştur. Biz de buna bir kez daha işaret ediyoruz.
Demokratik siyasetin devam etmesi için çaba içindeyiz ve diyalog öneriyoruz
Sayın Şentop, dediğiniz gibi Türkiye’nin çok uzun bir parlamenter siyaset ve demokrasi tecrübesi vardır, bu çok önemlidir. Siz de buna işaret ediyorsunuz. Bu açıdan katedilen mesafeler çok önemlidir. Doğru. Biz de bunun devam etmesi, bu sürecin demokatikleşerek devam etmesi doğrultusunda bir çaba içerisindeyiz. Demokratik siyasetin devam etmesi için çaba içindeyiz. Bunu bir kez daha vurguluyoruz ve diyalog öneriyoruz.
Bu konuda adım atılması için, özellikle ölüm orucuna başlanması nedeniyle durumun son derece vahim bir noktaya evrildiğine işaret ediyoruz. Bu diyalog önerimizi, bu çağrımızı elinizin tersiyle itmemenizi bir kez daha talep ediyoruz.
Tecridin bitirilmesi çağrısı dünyanın her yerinde yükselmeye başladı
Bütün dünya bu açlık grevlerini duymuş vaziyettedir. Bakın, geçtiğimiz günlerde Nobel Ödülü almış 51 aydın, yazar ve bilim insanın da içinde bulunduğu bir topluluk çağrı yaptı. Talepleri çok nettir. Biz Türkiye Hükümeti’ni ve uluslararası kamuoyunu Sayın Öcalan’a yönelik tecride karşı harekete geçmeye çağırıyoruz dediler. Bu çağrı dünyanın her yerinde yükselmeye başladı. Türkiye’de yapılması gereken bizim açımızdan çok nettir. Yasaların, yönetmeliklerin, Anayasa’nın ve uluslararası sözleşmelerin uygulanmasıdır.
Şimdi karşılıklı hesap sorma zamanı değil yaşatma zamanıdır
Aileler büyük bir rahatsızlık yaşamaktadır. Düşünün ki, çocukları cezaevinde her gün eriyen aileler çaresiz bir biçimde bu süreci izliyor. Uluslararası ve ulusal alanda tanınırlığı olan bir çok STK, inanç kurumu, aydınlar, demokratlar, yazarlar bir araya gelerek çağrıda bulunmuşlardır. Bu çağrılara kulaklarınızı tıkamamanızı bir kez daha öneriyoruz.
Tekrar çağrı yapıyoruz. Türkiye’deki bütün vicdan sahibi insanlara, STK’lara, demokrat insanlara, siyasi partilere sesleniyoruz; bu konuda HDP’nin çağrılarına, HDP’nin yaptıklarına kulaklarınızı tıkamayın ve bizleri yalnız bırakmayın. Şimdi eleştiri ve karşılıklı hesap sorma zamanı değildir. Açlık grevlerini ve yarından itibaren başlayacak ölüm oruçlarını kimseye zarar gelmeden sonlandırma zamanıdır.
HDP için aslolan yaşamdır
Bu açlık grevlerini HDP başlatmadı. Bizim irademiz ve kararımızla başlamış açlık grevleri değildir. Ama demokratik siyasetin bütün yollarını kullanarak, kimsenin hayatına zarar vermeden bunu sona erdirmek elimizdedir. Yaşam aslolandır, HDP için ve seçmenleri için bu böyledir. 6 milyonun üzerinde seçmenimiz ve aileleri ile 20 milyonunun üzerindeki insanlar için ve HDP için aslolan yaşamdır. İnsanlar için yaşamı savunmak ve ölümleri sonlandırmak bugün için en önemli görevlerimizdendir.
Kızgın demiri soğutmak halkın yüreğini dağlayarak olmaz
Bizler bir çözüm bulmak istiyoruz. Demokratik siyaset içinde bir çözüm yaratmak istiyoruz. İnsani ve hukuki taleplerin yerine getirilmesi için çaba gösteriyoruz. Bu hukuk, vicdan ve hak arayışıdır. Yasa değişikliği önermiyoruz. Bir kez daha vurgulayalım, var olan yasaların uygulanmasını istiyoruz.
Çağrımız herkesedir. Sadece ülkeyi yönetenlere değil bütün yurttaşlaradır. Gözümüzün önünde insanların birer birer erimesini, sağlık ve yaşamlarında geri dönülmez tahribatların olmasını engellemek mümkündür. Bunun için susmamak gerekir. Bakın kızgın demiri soğutmak halkın yüreğini dağlayarak olmaz. İnsanların yüreği yanıyor ve bu yangının büyümesini bir an önce durdurmamız gerekiyor.
Haklarımızın yenmesini istemiyoruz
Evet, Türkiye ortak paydamızdır; evet, demokratik Türkiye ve demokratik Cumhuriyet ortak paydamız olmalıdır. Milyonlarca insanımızla bu ülkenin bir parçasıyız ve haklarımızı kullanmaktan imtina etmeyeceğiz.
Hakkımızın yenmesini istemiyoruz, hukuksuzluklar yaşanmasını istemiyoruz. Dolayısıyla hem ülkeyi yönetenlere, hem Meclis Başkanı’na, bütün siyasi partilere ve STK’lara bir kez daha çağrımızı yineliyoruz; HDP MYK olarak adım atılması için bizler elimizden geleni yapacağız. Sizlerin de elinden geleni yapmanızı bekliyoruz.
Bu mübarek Ramazan’da insanların yüreğini yakmayın
Önümüzde mübarek Ramazan ayı vardır. İnsanlar bu mübarek günlerde oruç tutacaklar, ibadetlerini yapacaklardır.
Çağrımız bir kez daha bütün İslam alemine ve inananlaradır. Bu mübarek günlerde ailelerin yüreğinin daha fazla yanmasına yol açmayalım, gelin bu yangını söndürebilmek için elimizden geleni yapalım, bu hukuksuzluklara son verelim. Açlık grevindekilerin canlarına zarar gelmeden bu süreci sonlandıralım., talebi yerine getirelim. “