ABD Ve İngiltere’den Rusya’ya Petrol Ambargosu

ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’yı işgal eden Rusya’dan tüm enerji, petrol ve gaz ithalatını yasakladıklarını duyurdu. Biden’in açıklamalarının ardından İngiltere de benzer bir adım attı. Biden, Beyaz Saray’da yaptığı konuşmada, Rusya ekonomisinin atardamarlarından birini hedef aldıklarını söyledi.

Biden, “Rus petrolü, gazı ve enerjisinin ithalatını yasaklıyoruz. Rus petrolü artık ABD limanlarında kabul edilmeyecek.” dedi. Biden, bu adıma ABD Kongresi ve halkından çok büyük destek olduğuna işaret ederek, “Biz bu adımı atarken Avrupalı ortaklarımızın ve müttefiklerimizin bizimle aynı pozisyonda olmamasını anlıyoruz. ABD, Avrupa’nın tamamından daha çok petrolü kendi ülkesinde üretiyor” diye konuştu.

Rusya’ya uygulanan yaptırımların ABD’de de petrol fiyatlarını artıracağını söyleyen Biden, “Putin Ukrayna sınırına asker yığmaya başladığından bu yana ABD’de petrol fiyatları ortalama 75 sent arttı ve daha da artıyor. Bunun ülke içinde en az şekilde azalması için her şeyi yapacağım.” dedi.

Biden, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını yoğunlaştırdığına ve ABD ile Batı ülkelerinin de Rusya’ya baskıyı artırdığına işaret ederek, “Uyguladığımız yaptırımlar, Rusya ekonomisinde daha şimdiden çok büyük zararlara yol açtı. Rus rublesi Putin savaş ilan ettiğinden bu yana yüzde 50 azaldı. 1 ruble şu anda 1 Amerikan sentinden daha az” ifadesini kullandı.

Biden’in ardından da İngiltere Çalışma, Enerji ve Endüstriyel Strateji Bakanı Kwasi Kwarteng’ten de “İngiltere, 2022 sonuna kadar Rus petrol ve petrol ürünlerinin ithalatını aşamalı olarak durduracak” açıklaması geldi.

Rusya’nın petrol ihracatının yüzde 2,8’i etkilenecek

Enerji Enformasyon İdaresi (EIA) verilerine göre, ABD geçen yıl petrol ve petrol ürünleri ithalatının çoğunu Kanada’dan gerçekleştirdi. Kanada’yı Meksika takip ederken, Rusya ABD’nin geçen yıl en çok petrol ve petrol ürünleri ithal ettiği 3’üncü ülke konumunda yer aldı.

ABD’nin 2021’de Rusya’dan petrol ve petrol ürünleri ithalatı günlük 672 bin varili buldu. ABD’nin petrol ve petrol ürünleri ithalatının yaklaşık yüzde 8’i Rusya’dan karşılandı. Ayrıca ABD ve Birleşik Krallık’ın ambargo kararı Rus ham petrol ve petrol ürünleri ihracatının yaklaşık yüzde 3’ünü etkileyecek.

Yine  IEA’nın verilerine göre, ABD ve Suudi Arabistan’dan sonra dünyanın en büyük petrol üreticisi konumunda bulunan Rusya’nın ham petrol ve petrol ürünleri ihracatı günlük 10,5 milyon varil seviyesinde bulunuyor. Bu miktarın 7,8 milyon varilini ham petrol oluşturuyor.

Geçen yıl ham petrol ve petrol ürünleri ihracatından yaklaşık 180 milyar dolar gelir elde eden Rusya, toplam ham petrol ve petrol ürünleri ihracatının yüzde 1,5’ini Birleşik Krallık’a, yüzde 1,3’ünü ise ABD’ye yapıyor.

Böylece, ABD ve Birleşik Krallık’ın açıkladığı ambargo kararı, Rus ham petrol ve petrol ürünleri ihracatının yüzde 2,8’ini kapsayacak. Bu nedenle ambargo kararının petrol fiyatlarındaki etkisinin sınırlı kalabileceği öngörülüyor. Avrupa’nın da petrol ambargosu uygulaması durumunda petrol fiyatlarının tırmanacağı tahmin ediliyor.

Brent petrolün varil fiyatı Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başladığı 24 Şubat’tan 8 Mart’a kadar 96,6 dolar seviyesinden yüzde 37,6 artışla yüzde 133 doları gördü. Rusya toplam ham petrol ve petrol ürünleri ihracatının yaklaşık yüzde 40’ını Avrupa’ya yapıyor.

ABD’nin petrol ürünleri ithalatının yüzde 9’u Rusya’dan

ABD’nin toplam ham petrol ve petrol ürünleri ithalatında Rusya’nın payı yüzde 9, Birleşik Krallık’ın ithalatında ise yüzde 19 seviyesinde bulunuyor. TankerTrackers.com verilerine göre, ABD’nin Rusya’dan en son sipariş ettiği petrol kargolarının değeri 600 milyon dolar seviyesindeydi.

ABD, Ukrayna saldırısının başladığı 24 Şubat’tan itibaren Rusya’dan petrol ithalatını sıfırladı. ABD, Rus petrolüne ambargo ihtimalini gündeme getirmesinden bu yana hali hazırda yaptırım uyguladığı Venezuela ile uzun bir aradan sonra resmi temasları başlattı.

Öte yandan, Rus petrolüne yönelik yasağın, ABD’de galon başına 4 doların üzerine çıkan benzin fiyatlarını daha da yukarıya taşıyabileceği yönelik eleştiriler de dile getiriliyor. Dünyanın en büyük petrol üreticisi konumunda bulunan ABD’nin Rus petrolünü ilk etapta farklı ülkelerden tedarik edebileceği, orta vadede ise üretimiyle ikame edebileceği öngörülüyor.

Paylaşın

ABD, Ukrayna’ya Nasıl Yardım Edebilir?

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Rusya’nın uzun süreli bir savaş stratejisine sahip olduğunu düşünüyor ve Washington, Kiev’in direnmesine yardım etmek istiyor, ancak ‘Üçüncü Dünya Savaşı’nı kışkırtabilecek adımlardan kaçınılıyor. Böyle bir senaryoyu önlemek adına çatışmayı Ukrayna ile sınırlı tutmak hedefleniyor.

Euronews’ta yer alan habere göre, Amerikalı liderlerin kamuoyuna yaptığı açıklamalar ve bazı anonim yetkililerin AFP’ye yaptığı açıklamalara göre, Pentagon durumu dengelemeye ve olası bir nükleer gerginliği önlemeye çalışırken ‘ince bir ip üzerinde yürümek zorunda kalıyor’.

Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Avrupa’ya yaptığı son ziyarette, “çatışma hemen yakında bitmeyebilir” diye uyardı.

ABD istihbarat kaynakları, başlangıçta Kiev’in birkaç gün içinde düşmesine neden olacak bir yıldırım saldırısı olacağını düşünmüşlerdi ancak Pentagon, lojistik sorunlar ve Ukrayna’nın şiddetli direnişi nedeniyle Rusya ordusunun savaş planında oldukça geri kaldığını kısa sürede fark etti.

Ancak yine de Pentagon’a göre Rusya’nın devasa ve üstün askeri kapasitesi sonunda Kiev’i alt edebileceği varsayımı çok daha yüksek.

Üst düzey bir ABD savunma yetkilisi, “Moskova’nın kapasitesini küçümsememiz gerektiğini düşünüyorum.” diyor ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimi Putin’in uzun vadede ‘kaybetmeye mahkum’ olduğu da düşünülüyor. Bizzat Blinken “Putin kaybetmeye mahkum” şeklinde açıklamalar yaptı.

“Acılar iyileşmeden önce kötüleşecek”

Ancak Blinken yaraların ve acının “iyileşmeden önce muhtemelen daha da kötüleşeceği” konusunda uyarılarda da bulundu.

ABD’li yetkililer uzun vade stratejilerini de buna göre uyarlıyorlar. İlk öncelikleri, bazı şehirler düşmeye başlasa bile, Ukrayna’nın direnişine devam edebilmesi için büyük yardım sağlamaya devam etmek.

Bir diplomat, özellikle Rusya’nın bazı saldırılarını engellemek adına uçaksavar savunmasını etkinleştirmek için “Ukrayna ile sağlam bilgi ve istihbarat paylaşımını” devreye soktuklarını açıkladı.

Şubat ayı sonlarında açıklanan benzeri görülmemiş 350 milyon dolarlık acil askeri yardım, Ukrayna kuvvetlerine Stinger uçaksavar füzeleri ve taşınabilir Javelin tanksavar füzeleri teslim edildi.

Washington, daha fazla silah ve mühimmatın yanı sıra ekonomik ve insani yardım da dahil olmak üzere 10 milyar dolarlık devasa bir paket yayınlamayı da planlıyor.

Bir başka üst düzey ABD’li yetkili, ağır saldırı silahları içermediği sürece askeri yardımın “sınırının” olmadığını vurguladı.

Amerikalıların en büyük korkusu, Putin’in, kendisini kışkırtılmış hissetmesi halinde, ABD ve NATO müttefikleriyle doğrudan karşı karşıya gelme riskini alarak, çatışmayı Ukrayna’nın ötesine taşıyabilecek olması.

Putin’i kontrol altında tutmak birincil öncelik

ABD’li bir yetkili, bu nedenle, “Rusya Devlet Başkanı’nı kontrol altına alma” ihtiyacının birincil direktif haline geldiğini söylüyor.

Rusya’nın işgalinden önce bile, nükleer bir karşı karşıya gelme tehdidinin son derece farkında olan Başkan Joe Biden, ABD’nin Ukrayna’ya herhangi bir doğrudan müdahalesinin bir “dünya savaşını” kışkırtacağı konusu üzerine birçok defa açıklamalarda bulundu ve bundan sakındıklarını ifade etti. Amerikan müdahalesinin kapasitesini sınırlayarak, böyle bir gerginlikten kaçınmak için direktifler verdiği belirtiliyor.

Bu nedenle Washington, Blinken ve ABD Genelkurmay Başkanı General Mark Milley tarafından ziyaret edilen, Rusya’nın komşusu olan NATO ülkelerinde sadece önleyici ve caydırıcı askeri konuşlandırmalar ele alınıyor.

Ancak Moskova’nın herhangi bir NATO ülkesini Ukrayna’nın “ortak-savaşçısı” olarak damgalamaması için de çok dikkatli hareket ediliyor ve Putin tarafından kışkırtma olarak yorumlanabilecek seçenekler reddediliyor.

Herhangi bir NATO ülkesinin müdahil olması çok riskli

Ruslar tek bir NATO ülkesinin kuvvetlerine bile saldırırsa, ABD dahil olmak üzere transatlantik ittifakın tüm üyeleri, kendilerini birleştiren ve bağlayan Kuzey Atlantik Anlaşması’nın 5. maddesi uyarınca askeri olarak yardımına koşmak zorunda kalacaklar. Bu madde NATO’nun varoluş sebebi ve üye ülkelerin bu sorumluluğu reddetme lüksü bulunmuyor.

Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy’nin istediği Ukrayna üzerinde uçuşa yasak bölge kurulması fakat bu elbette kabul edilmedi çünkü böyle bir durum NATO kuvvetleri ile Rus kuvvetlerinin havada direk teması anlamına gelecek.

Blinken, NATO uçaklarının Rus savaşçıları vurmaya hazır olması gerektiğini ve bunun “tam teşekküllü bir savaşa yol açabileceğini” söyledi.

Putin, uçuşa yasak bölge uygulanması halinde Avrupa ve daha geniş dünya için “devasa ve feci sonuçlar” tehdidinde bulundu.

Polonya’nın savaş uçağı vermesi isteniyor mu istenmiyor mu?

Bu tür gerilimler ve dengeler nedeniyle Washington, Ukraynalı pilotların eğitim aldığı Sovyet yapımı savaş uçaklarının Polonya gibi ülkeler aracılığıyla Kiev’e teslim edilmesi için çaba sarf ediyor ama bir yandan da süreci yavaşlatacak adımlar atarak tansiyonu arttırmaktan kaçınmaya çalışıyor.

Biden yönetimi, bu planın “aktif olarak” incelediğini kabul etti ancak kesin bir taahhüt veya bir zaman çizelgesi sunulmuş değil.

Washington’daki bazı diplomatlar, Ukrayna hava sahasında güç dengesini önemli ölçüde değiştirmeyecek olan böyle bir jestin boş yere ABD ile Rusya çatışmasını doruk noktasına çıkarmak için yeterli olacağından endişe ediyor.

Hayatını kaybetmiş olan sivillerin görüntüleri uluslararası kamuoyunu vicdanını rahatsız ettikçe daha güçlü Batı müdahalesi çağrıları artıyor ama başta ABD olmak üzere Batılı liderler hassas dengeleri gözetmeye devam ediyorlar. Yaptırımlarla Kremlin üzerindeki baskıyı artırmanın, sonunda Putin’in savaşın geri çekilmekten daha maliyetli olduğu sonucuna varmasına neden olacağını umuyorlar. Bunun için de diplomatik kanalların ona “çıkışlar” sunmak adına açık tutulması gerektiğini düşünüyorlar.

24 Şubat’tan bu yana Ruslarla tüm üst düzey temasları kesen Amerikalılar, başkalarını Putin’le konuşmaya teşvik ediyor. İsrail ve Türkiye gibi ülkelerin arabuluculuk girişimlerinden bu süreçte yararlanılabileceği tahmin ediliyor.

Benzer şekilde, Pekin’in Moskova ile “çok sağlam” dostluğuyla övündüğü bir zamanda Blinken’in Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile yaptığı telefon görüşmesi, Çin’in de arabulucu rol oynama olasılığını güçlendiriyor.

Paylaşın

ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere’den Rusya’ya: Birliklerini Geri Çek

ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere, Rusya’ya Ukrayna’dan derhal birliklerini çekme çağrısını yineledi. ABD Başkanı Joe Biden, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson bugün video konferans aracılığıyla yaptıkları görüşmede Ukrayna konusunu ele aldı.

Alman hükümet sözcüsü Steffen Hebestreit görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, liderlerin “sivil halkın korunmasının öncelikli olması, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik uluslararası hukuka aykırı saldırılarına hemen son vermesi ve birliklerini tamamen geri çekmesi gerektiği” konularında aynı görüşü paylaştığını söyledi. Liderlerin Ukrayna’ya yönelik insani yardımların sürdürülmesi imkanlarını ele aldığını ifade eden Hebestreit, krizin aşılması için diplomatik çabaların desteklenmesi gerektiğini konusunda da görüş birliği olduğunu belirtti.

Ukrayna-Rusya arasındaki müzakereler sona erdi

Öte yandan Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında yapılan müzakerelerin üçüncü turu da sonuçsuz kaldı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin danışmanı Mıkhailo Podolyak, sivillerin tahliyesi için gereken lojistik konusunda “olumlu küçük gelişmeler” sağlandığını belirtti. Ancak genel durumun belirgin olarak iyileşmesini sağlayacak şekilde görüş birliğine varılmadığını söyleyen Podolyak, ancak geçici ateşkes için görüşmelerin süreceğini sözlerine ekledi.

Rus heyetin başkanı Vladimir Medinski ise sivillerin tahliyesi için Salı günü yeniden insani koridor oluşturulacağını söyledi. Genel olarak görüşmeden hayal kırıklığına uğradığını ifade eden Medinski, “Beklentilerimiz karşılanmadı” dedi. Rus tarafının müzakerelere daha önce hazırlanan belgelerle geldiğini belirten Medinski, ancak Ukrayna tarafının hiçbir belgeyi imzalamadığını, belgeleri öncelikle incelemek istediklerini kaydetti. Medinski, varılan uzlaşmanın yazılı olarak kaydedilebileceği bir görüşme daha planlandığını da söyledi.

Rusya, Ukrayna’ya silah sevkiyatı konusunda Batı’yı uyardı

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Batı ülkelerinden Ukrayna’ya silah sevkiyatını eleştirerek, NATO için sonuçları olabileceği konusunda uyarıda bulundu. Rus haber ajansı Tass’ın aktardığına göre, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, Ukrayna’ya silah veya uçak ya da paralı savaşçı gönderilmesinin ülkedeki insani durumu düzeltmeyeceğini söyledi.

Zakharova, tam tersine bunun sadece Ukrayna’da değil, NATO ülkelerinde de durumun “felakete” dönüşmesine yol açabilecek gelişmeleri provoke edeceğini ifade etti. Zakharova, Batı tarafından gönderilen silahların savaşanların eline geçmesi durumunda “küresel çöküş” yaşanacağı uyarısında bulundu.

Putin’den AB’ye: Kiev’e insan haklarına saygı için baskı yap

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ile bir telefon görüşmesi yaptı. Kremlin’den yapılan açıklamada, görüşmede Putin’in insan hakları hukukuna saygı göstermesi için Kiev’e baskı yapması konusunda AB’ye çağrıda bulunduğu belirtildi. Açıklamada, görüşmede Ukrayna’daki durumun insani boyutlarının ele alındığı, ayrıca Putin’in Michel’e Rusya’nın Ukrayna ile yaptığı müzakerelere ilişkin bilgi verdiği kaydedildi.

ABD’den Baltık ülkelerine güvenlik garantisi

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Litvanya’ya gerçekleştirdiği ziyarette NATO’nun 5’inci maddesine vurgu yaparak, ABD için müttefiklerin savunmasının kutsal bir öneme sahip olduğunu söyledi. Üç Baltık ülkesi Litvanya, Letonya ve Estonya’yı kapsayan temaslarına başlayan Blinken, “Saldırıya uğraması durumunda NATO’nun her karış toprağını savunmaya hazırlıklıyız. Hiç kimse kararlılığımızı sınamaya kalkmasın” diye konuştu. NATO üyesi üç Baltık ülkesi, Rusya’nın askeri harekatını Baltık ülkelerine genişletmesinden endişe duyuyor.

Paylaşın

43 Ülkeden Rusya’ya Karşı Ortak Bildiri

Rusya’nın, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) karar tasarısını veto etmesinin ardından ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield, 43 ülkenin imza koyduğu ortak bildiriyi okudu.

Haber Merkezi / Greenfield, diğer ülkelerin daimi temsilcileri ile basına yaptığı ortak açıklamada, “Karar tasarısı hayatı önemdeydi, ülkelerin konseyde uluslararası barışı ve güvenliği sağlayıp sağlamaması ve BM Şartı’nı korumaya inanıp inanmamasıyla ilgiliydi” dedi.

ABD Daimi Temsilcisi, Rusya’nın oylamada veto kararı ile yetkisini suiistimal ettiğini belirtti ve ekledi: “Burada saldırgan olan Başkan Putin’dir. Bunun başka bir orta yolu yoktur”

“Rusya’nın vetosu geçerli değil”

Karar tasarısına destek veren tüm ülkelere teşekkür eden Greenfield, Ukrayna’yı ve BM Şartı’nı desteklemeye devam edeceklerini kaydetti: “Bu konuyu, Rusya’nın vetosunun geçerli olmadığı Genel Kurul’a taşıyacağız ve dünya ulusları Rusya’yı sorumlu tutmaya devam edecek.”

İşgalin ikinci gününde neler oldu?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ikinci gününde de yoğun çatışmalara sahne oldu.

Başkent Kiev Cuma gecesi füze atışlarının hedefindeydi. Sokaklarda silah sesleri duyulurken, bir elektrik santrali yakınlarında da patlama yaşandığı bildirildi.

Daha öncesinde ise Rus tanklarının kente girdiği görüldü. Ancak Kiev hala hükümet kontrolü altında.

Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Ukrayna halkını Rus işgaline karşı direnmeye çağırdı. Sivillere binlerce silah verildi, nasıl molotofkokteyli yapılacağına dair de yönergeler yayımlandı.

Ellerinde silah tutan, kot pantolonlu ve spor ayakkabılı erkekler Kiev’deki kontrol merkezlerindeydi. Tanksavar silahlarıyla ağaçlara saklanan bu insanlar, Rus birliklerinin ilerlemesini bekledi.

Ukrayna, siviller ve askerler olmak üzere toplamda 137 kişinin öldüğünü bildirdi. Rusya ise kendi tarafında herhangi bir ölüm gerçekleştiğini kabul etmedi.

Ukrayna’nın ikinci büyük kenti Harkov’da da büyük patlamalar duyuldu. Rus sınırına yakın ve stratejik olarak önem sahibi Mariupol da saldırı altındaydı.

On binlerce Ukraynalı kasabaları ve kentleri terk etti.

Paylaşın

ABD Neden Ukrayna’ya Asker Göndermiyor?

ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’nın Ukrayna karşısındaki saldırgan tutumu konusunda ciddi diplomatik çaba harcadı. ABD yönetimi haftalarca Rusya’nın yaklaşan işgali hakkında uyarılar yaptı ve uluslararası düzenin tehlikede olduğunu söyledi, ki bunun doğru olduğu kanıtlandı.

Fakat Biden aynı zamanda, her ne kadar Rusya net bir şekilde istekli olsa da, ABD’nin savaşmak istemediği konusunda net bir tavır sergiledi. İş o noktaya gelirse de, ABD vatandaşlarını kurtarmak için bile Ukrayna’ya güç göndermeyi reddetti. Dahası ülkede askeri danışman ve gözlemci olarak görev yapan birlikleri geri çekti.

Fakat ABD’nin en önemli dış politika krizinde bu kırmızı çizginin sebebi ne?

Ulusal güvenlik çıkarı yok

Öncelikle Ukrayna Amerika’nın komşusu değil ve orada bir ABD askeri üssü bulunmuyor. Stratejik petrol rezervleri ya da ticaret ortaklıkları da yok.

Ancak herhangi bir ulusal çıkar bulunmaması, geçmişte eski başkanları, başkaları adına asker ve para kullanmaktan alıkoymamıştı.

Başkan Bill Clinton 1995’te Yugoslavya’nın çöküşünü takip eden savaşa askeri olarak müdahale etti. Keza 2011’de Barack Obama, Libya iç savaşında büyük ölçüde insani ve insan hakları temelinde aynısını yaptı.

Eski Başkan George W Bush 1990’da hukukun üstünlüğünü savunarak Irak’ı Kuveyt’ten kovmak için kurduğu uluslararası koalisyonu haklı çıkardı. Biden’ın üst düzey ulusal güvenlik yetkilileri, Rusya’nın uluslararası barış ve güvenlik ilkelerine yönelik tehdidini tanımlarken benzer bir dil kullandı. Ancak, askeri operasyonlar değil, ekonomik yaptırımlar yoluyla cevap vereceklerini söylüyorlar.

Biden askeri müdahale yapmıyor

Bunun ABD Başkanı Biden’ın müdahaleci olmayan yapısıyla ilgisi var.

Biden 1990’larda Balkanlar’daki etnik çatışmalarla başa çıkmak için ABD askeri harekâtını desteklemişti. Ardından 2003’te Amerika’nın talihsiz Irak işgali için oy verdi. Fakat o zamanlardan bu yana ABD askeri gücünü kullanma konusunda daha ihtiyatlı hale geldi.

Obama’nın Libya’ya müdahalesine ve Afganistan’a asker göndermesine karşı çıktı. Ardından gelen kaos ve insani felakete rağmen, ABD güçlerinin geçen yılki Afganistan’dan çekilmesini kararlılıkla savunuyor.

Ayrıca 20 yıldır yanında çalışan ve onun dış politikasını şekillendiren üst düzey diplomatı Antony Blinken ulusal güvenliği askeriyeden çok iklim değişikliği ve küresel hastalıklarla mücadeleyle, ve Çin’le rekabetle ilgili olarak tanımlıyor.

Ayrıca Amerika halkı da savaş istemiyor.

AP-NORC’nin ABD’de yakın tarihte yaptığı bir ankete katılanların yüzde 72’si, ABD’nin Rusya-Ukrayna savaşında küçük bir rol oynaması veya hiç oynamaması gerektiğini söyledi.

Biden’ın, ara seçimler yaklaşırken dikkat etmesi gereken şey, artan enflasyon başta olmak üzere, ekonomik sorunlar.

Biden, Ukrayna’da Amerikan ve Rus birlikleri arasında doğrudan bir çatışma olması riskini alarak “dünya savaşı” kıvılcımı yaratmak istemiyor ve bu konuda oldukça açık.

Biden bu ayın başlarında NBC’ye yaptığı konuşmada, “Bir terör örgütüyle uğraşmıyoruz, dünyanın en büyük ordularından biriyle uğraşıyoruz. Bu çok zor bir durum ve işler hızla çılgına dönebilir” dedi.

Sorumluluğu yok

ABD’yi bu riski almaya zorlayan bir anlaşma yükümlülüğü yok. Herhangi bir NATO ülkesine yönelik bir saldırı, herkese yönelik bir saldırıdır, ancak Ukrayna NATO ülkesi değil.

Blinken, Amerikalıların bu kadar hararetle övdükleri değerler için neden savaşmayacaklarını, Ukrayna’nın NATO üyesi olmamasına bağlıyor. Çatışmanın Putin’in Ukrayna’nın NATO’ya girmesini istememesi ve NATO’nun buna karşı çıktığı için başlaması da büyük bir ironi.

Harvard Üniversitesi profesörü ve dış politika uzmanı Stephen Walt, ABD ve diğer NATO ülkeleri Ukrayna’ya herhangi bir askeri güç göndermezken, bu ülkeyi NATO üyesi yapmama konusunda Rusya ile uzlaşmaya varmamasının bir anlam ifade etmediğini belirtiyor.

Biden aslında Ukrayna ve Rusya sınırındaki NATO üyesi ülkeleri desteklemek için Avrupa’ya asker gönderiyordu ve halihazırda var olanları yeniden konuşlandırıyordu.

Ancak bu hafta Ukrayna’nın işgali, kazara ya da Rusya tarafından kasıtlı olarak daha geniş bir savaş olma ihtimaline dair endişeleri artırdı.

Rusya’nın kasıtlı olarak bunu istemesi NATO’nun karşılıklı savunma taahhüdünü harekete geçirecektir ve bu ABD kuvvetlerini bir savaşa çekebilir.

Çünkü Biden, “NATO ülkelerine girerse, müdahil olacağız” dedi.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Joe Biden: ABD, NATO Topraklarının Her Karışını Savunacak

ABD Başkanı Joe Biden, G7 ülkelerinin Rusya’ya karşı “yıkıcı bir yaptırım paketi” üzerinde anlaşmaya vardıklarını açıkladı. ABD Başkanı Batı’nın önde gelen sanayi ülkelerinden oluşan G7 ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarının Rusya’ya yönelik ekonomik önlemler alınması konusunda mutabık olduklarını belirtti. Biden, “Cesur Ukrayna halkının yanındayız” dedi.

Dönem başkanlığını Almanya’nın yürüttüğü G7 ülkelerinden yapılan ortak açıklamada ise Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri müdahalesi, “Uluslararası düzen için ciddi tehliye oluşturmaktadır” denilerek kınandı. Açıklamada, “G7 olarak sert ve koordineli ekonomik ve mali yaptırımlar uygulayacağız” ifadesi kullanıldı.

ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’ya saldırısı nedeniyle Rusya’ya uygulanacak yaptırımları da açıkladı. Biden’ın açıklamalarından satır başları:

175 bin asker Ukrayna sınırına yığıldı. Putin her türlü iyi niyetli çabayı reddetti. Uluslararası hukukun ihlal edildiğini gördük. ‘Ukrayna kimyasal silahlar kullanacakmış, soykırıma hazırlanıyormuş’ gibi iddialar gördük. Burada iki yeni bağımsız cumhuriyet egemen Ukrayna topraklarda Rusya tarafından tanındı.

Bu planlı bir saldırı. Size bunu her gün anlattık. Neler yapmak istediğini biliyorduk. Haftalar boyunca onu uyardık ama bizi dinlemedi.

Putin bir savaş ilan etti. Ukrayna’daki tarihi kentlere füzeler düşmeye başladı. Tankların ilerlediğini gördük. Biz şeffaf şekilde Rusya’nın planlarını paylaştık. Putin saldırgan kişidir burada. Savaşı tercih etmiştir. Şimdi kendisi ve ülkesi sonuçlarına katlanacak.

Rus ekonomisine hem şimdi hem zaman içinde yaptırımların etki edeceğini düşünüyoruz. Uzun süre etkisi olacak şekilde yaptırımları tasarladık. Bunu açıkça söylemek istiyorum. Aylardır bir koalisyon ortaya koyuyoruz.

Dünyanın yüzde 50’sini temsil eden bir gruptan bahsediyoruz. AB’ye üye devletler, BAE, Japonya. Rusya’nın dolar üzerinden euro, pound ve yen üzerinden ticaret yapma yeteneğini kısıtlayacağız.

Rusya borsası ve para birimi bugün çakıldı. Rusya’nın en büyük bankasını kestik. Rusya’nın Dolar, Euro, Pound ve Yen gibi para birimlerinde ticaret yapmasını da kısıtlayacağız. Rusya ordusunun finansmanını kısıtlayacağız.

Rusya’nın en büyük bankalarını ABD finans sisteminden çıkardık ve aralarında 250 milyar dolar varlığı bulunan VTB ile 4 büyük bankayı daha bloke ettik.

Amerika’daki Rus bankalarının varlıkları dondurulacaktır. Rusya’nın, ikinci büyük bankası dahil, 250 milyar dolar varlığı bulunmakta.

Rus elitlerinin, oligarkların listesine, aile üyelerinin listesine yenilerini ekledik. Yaptırımlara onlar da tabi olacak. Bunlar Putin’den nemalanan kesimler. Yaptırımlar önümüzdeki günlerde devam edecek.

Salı günü Rusya’nın fon bulma imkanını kısıtlamıştık. 1.4 trilyon dolar varlığı olan şirketlerinden bahsediyoruz.

Rusya’daki finans ve teknoloji sektörünü sıkıştıracağız ve önümüzdeki yıllarda kapasitesinin azaldığını göreceğiz. Rusya’nın yüksek teknoloji ihracatını yarı yarıya kesme kararını verdik.

“NATO hiç olmadığı kadar kararlı”

Özellikle uzay faaliyetlerine yaptırımlar getirilecek. Putin’in uzun vadeli hedeflerine darbe indirmiş olacağız. NATO’daki müttefiklerimizle birlikte daha güçlü çalışacağız. Yarın NATO Zirvesi olacak. Güçlü dayanışmayı göstereceğiz. NATO hiç olmadığı kadar birlik içerisinde ve hiç olmadığı kadar kararlı.

NATO ittifakının tüm unsurlarını ortaya koyacağız. 650 milyon dolarlık savunma yardımı Ukrayna’ya verilmişti. Bizim birlik ve güçlerimiz Ukrayna içerisinde Rusya’ya saldırıda bulunmayacaktır ama Ukrayna’daki müttefiklerimizi, doğudaki müttefiklerimizi korumak ve savunmak için oradalar.

Bugün Rusya saldırısını gerçekleştirdi. Avrupa’nın doğu ülkelerini korumak için elimizden geleni yapacağımızı söyleyebiliriz. Amerikan Hava Kuvvetleri ile birlikte çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Genelkurmay Başkanımızla konuştum. İhtiyaç olursa ek birliklerin konuşlandırılması söz konusu olacak.

Elimizdeki tüm araçları kullanacağımızı söylemek istiyorum. Amerikan halkını ve işletmelerini benzin fiyatlarına karşı korumak için. Amerikan halkının ve şirketlerinin bundan zarar görmesini istemiyorum. Sıkı şekilde enerji tedariğini takip ediyoruz. Temel petrol üretici ve tüketici ülkelerle irtibat halindeyiz. Tüm dünyadaki ülkelerle aktif şekilde işbirliği içinde çalışıyoruz.

ABD bu konuda çalışmalarını yürütmektedir. Amerikan halkının hali hazırda acı çektiğini biliyorum. Ama benzin fiyatları nezdinde sıkıntıların azaltılması için elimden geleni yapacağım. Mutlaka bir yanıt gerekiyordu. Biz özgürlüğün yanındayız ABD olarak. Geçtiğimiz hafta söylediklerimi yenilemek istiyorum. Rusya eğer şirketlerimize siber saldırıda bulunursa yanıt vermeye hazırız.

Dün gece Sayın Zelenskiy ile görüştüm. Kendisine teminat verdim. ABD’nin Ukrayna halkına destek vereceğini söyledim. Oradaki insani acıların dindirilmesi için yardım edeceğiz. Tarih göstermiştir ki, maalesef bu tarz işgallerde çok ciddi sivil itaatsizlik de olur. Durumlar çıkmaza girer.

Önümüzdeki hafta ve aylarda Ukrayna halkının yanında olacağız. Onlar 30 yıldır bağımsız, artık ülkelerini kimse ellerinden alamaz. Putin küresel barışı ayakta tutan ülkelere karşı saldırı gerçekleştirmiştir. Putin ve Kremlin’deki müttefiklerinin gerçek yüzünü herkes gördü. Her zaman saldırı isteği vardı. Putin’in imparatorluk kurma isteği var.

Çatışma şu anda artmış durumda. İhtiyaç duyulan birlikler Doğu Avrupa’ya gönderilecektir. Putin’le konuşmaya yönelik hiçbir planım bulunmamakta. Bizim bankalar üzerinde öngördüğümüz yaptırımların SWIFT’ten çok daha ciddi sonuçları olacak.

Putin’in ne yaptığına dair bir fikrim yok, tehdidinin ne olduğunu da bilmiyorum. Bizim yaptırımların bazı şeyleri önlemesini görebilmek zaman alacak. Rus halkı Putin’in yaptıklarının sonuçlarının nelere sebep olacağını görecek. Geri adım atacak mı? Bizler ciddi sonuçları olması için çalışacağız.

Hiç şüphe yok ki ciddi bir nükleer güç bir başka ülkeyi işgal ediyorsa tüm dünyanın cevap vermesi çok normal. Tüm dünyadaki piyasalar buna yanıt verebilirler. Bunun uzun süreceği fikri olası değil. Biz kararlı olduğumuz sürece, yaptırımları uyguladığımız sürece uzun sürmeyecektir.

Ben Putin’i bir rakip olarak gördüğümü söylemiştim ve kesinlikle onu hafife almadım. Konuşmasını duydunuz. Neredeyse 1 saat konuştu Ukrayna’ya niye girdiğiyle ilgili. Amacı başka, orada eski Sovyetler Birliği’ni yeniden oluşturmak istiyor. Buradaki niyeti dünyanın geri kalan bölgelerin bulunduğu tersine bir noktada bulunmakta.

Rus tankları, mermileri, füzeleri Ukrayna’da. Yaptırımlar yıkıcı olacak. Yaptırımların uygulanması akabinde etkisini göreceğiz. Yaptırımların etkisini gördükten sonra ne yapacak? Buna bakacağız. Şu anda güçsüz durumda o yüzden zor bir karar vermek durumunda.

“Rusya için zor gün olacak”

Bizim yaptırımlarımız bu SWIFT uluslararası sistemin de ötesine geçecek. Dünyanın üçte ikisi bize katılmakta. Çok ciddi yaptırımlardan bahsediyoruz. Bir ay içinde tekrar bakalım neye yaramış yaptırımlar görelim.

Rusya-Amerika ilişkilerinde tam bir kesinti var. Dünyanın büyük çoğunluğu şu anda Putin’in yaptığına karşı çıkmakta. Rusya için soğuk ve zor bir gün olacak. Savunmasına çok kişinin gelmeyeceğini düşünüyorum. Çin konusunda yorum yapmaya hazır değilim şu anda.

Rusya eğer NATO ülkelerine girerse tabii ki biz de müdahil oluruz. Onu şu an durdurmazsak devam edecek.

Paylaşın

NYT’den Dikkat Çeken Yazı: ABD Ve NATO Masum Seyirciler Değil

NATO ve ABD’nin Rusya’yı kışkırtan hareketlerinin bugünkü duruma giden yolda hatalı adımlar olduğu belirten The New York Times yazarı Thomas L. Friedman’a göre, bu süreçte yangını körükleyen iki olay var. Birincisi, Sovyetler Birliği’nin çözülüşünden sonra ABD’nin NATO’yu genişletme yönündeki kötü düşünülmüş kararı. İkincisi ise Putin’in Rusya’yı komşularıyla yakınlaştıracak ve kendi insanlarını tutabilecek bir ekonomik model inşa edemese dahi NATO’nun Rusya sınırlarında genişlemesini birleştirici bir faktör olarak kullanması.

The New York Times yazarı Thomas L. Friedman “Bu Putin’in Savaşı. Lakin ABD ve NATO da masum seyirciler değiller” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Sol’un aktardığı yazıya göre, Putin’in savaşında ABD de yangını körükledi ve tamamen masum olduğu söylenemez. Putin’in Ukrayna’daki etki alanını terk etmeyi hem stratejik bir kayıp hem de kişisel ve ulusal bir aşağılama olarak gördüğünü öne süren Friedman, Putin’in pazartesi günü yaptığı konuşmayı hatırlatarak Ukrayna’nın Rusya’nın ayrılmaz bir parçası olduğunu söylediğini belirtiyor.

Friedman, Ukraynalıların NATO’dan çok AB’ye katılmak istediğini belirterek, Putin’in bir analoji kurulacak olsa aslında “Yanlış adama aşık oldunuz. Ne NATO’yla ne de AB’yle kaçabilirsiniz. Eğer hükümetinizi ölümüne dövüp eve geri getirmem gerekiyorsa da yaparım” diyerek Ukrayna’ya bağlılığını belirttiğini yazdı.

‘Yangını körükleyen iki olay’

Friedman’a göre, bu süreçte yangını körükleyen iki olay var. Birincisi, Sovyetler Birliği’nin çözülüşünden sonra ABD’nin NATO’yu genişletme yönündeki kötü düşünülmüş kararı. İkincisi ise Putin’in Rusya’yı komşularıyla yakınlaştıracak ve kendi insanlarını tutabilecek bir ekonomik model inşa edemese dahi NATO’nun Rusya sınırlarında genişlemesini birleştirici bir faktör olarak kullanması.

‘Rusya ile daha yakın çalışıyorduk ve NATO’nun düşman değil de dost olabileceği fikrine alışmaya başlamışlardı’

Friedman, Clinton hükümetinde savunma bakanı olan William Perry’nin 2016’daki, “Son birkaç yılda, suçun çoğu Putin’in eylemlerine atılabilir. Ancak başlangıçta ABD’nin suçlamaların çoğunu hak ettiğini söyleyebiliriz. Bizi gerçekten kötü yola sokan ilk eylemimiz, NATO’nun genişlemeye başlaması ve Rusya’nın sınır komşusu olan Doğu Avrupa ülkelerinin NATO’ya katılmasıydı. O zamanlar Rusya ile daha yakın çalışıyorduk ve NATO’nun düşman değil de dost olabileceği fikrine alışmaya başlamışlardı, ama NATO’nun hemen sınırlarında olmasından rahatsız oldular ve ilerlememiz için güçlü bir çağrıda bulundular” sözlerini anımsattı.

Friedman, Mayıs 1998’de ABD Senatosu’nun NATO’nun genişlemesini onayladıktan sonra, ‘Sovyetler Birliği’nin kontrol altına alınmasının mimarı’ olarak tanımladığı George Kennan’ı aradığını, Kennan’ın da, “Bence bu yeni bir soğuk savaşın başlangıcı. Rusların kademeli olarak olumsuz tepkiler vereceğini ve bu kararın politikalarını etkileyeceğini düşünüyorum. Bence bu trajik bir hata. Bu karar için hiçbir sebep yoktu. Kimse kimseyi tehdit etmiyordu. Bu genişleme, bu ülkenin kurucu babalarını mezarlarında ters çevirecek.

Her ne kadar ne ciddi bir kaynağımız ne de niyetimiz olmamasına rağmen bir dizi ülkeyi korumak için imza attık. NATO’nun genişlemesi, dış ilişkilerle gerçek bir ilgisi olmayan bir Senato tarafından yapılan tasasız bir eylemdi. Beni rahatsız eden, tüm Senato tartışmasının ne kadar yüzeysel ve yanlış bilgilendirilmiş olduğu. Batı Avrupa’ya saldırmak için can atan bir ülke olarak Rusya’ya yapılan göndermeler beni özellikle rahatsız etti. İnsanlar anlamıyor mu? Soğuk Savaş’taki farklılıklarımız Sovyet Komünist rejimiyleydi.

Ve şimdi, o Sovyet rejimini ortadan kaldırmak için tarihin en büyük kansız devrimini gerçekleştiren insanlara sırtımızı dönüyoruz. Ve Rusya’nın demokrasisi, Rusya’ya karşı savunmak için imza attığımız bu ülkelerden herhangi biri kadar, hatta daha da ileri düzeydedir. Tabii ki Rusya’dan kötü bir tepki gelecek ve ardından NATO’yu genişletenler, size her zaman Rusların böyle olduğunu söylediğimizi söyleyecekler. Ama bu tamamen yanlış” diyerek alınan karara tepki gösterdiğini belirtti.

Şu anki durumun tam olarak Kennan’ın söylediklerini doğruladığını, “İşte TAM OLARAK yaşananlar budur.” diye belirtti.

Friedman, Putin’in başlangıçtan 2008’e kadar NATO’nun genişlemesi konusunda sadece homurdandığını ama daha fazla bir şey yapmadığını hatırlattı. Bu dönemde Rusya ekonomisinin de canlanmasının bir neden olduğunu ama sonrasında Rusya ekonomisi durgunlaştıkça harekete geçtiğini belirtti. Putin’in Rusya halklarını NATO genişlemesi tehdidi etrafında topladığını belirtilen yazıda, aynı Çin’in uzun yıllarca Batı tarafından küçük düşürülmesinin ardından Deng Şioping’in yaptığı gibi Batı’ya karşılık harekete geçtiği belirtildi.

Friedman yazısını, “Bu Putin’in savaşı. Lakin ABD ve NATO, onun gelişimini izleyen masum seyirciler değiller.” diyerek bitirdi.

Paylaşın

ABD Başkanı Biden: Rusya İle Savaşma Niyetimiz Yok

Beyaz Saray’da bir konuşma yapan ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’nın komşularının toprak bütünlüğünü ihlal ettiğini ve uluslararası hukuku ihlal ettiğini belirtti. Doğu Avrupa ülkelerine daha fazla ABD askeri gönderilmesine onay verdiğini açıklayan ABD Başkanı, “Bu konuda net olmak istiyorum: Bunlar bizim savunma hamlelerimiz. Rusya ile savaşma niyetimiz yok” diye konuştu.

Haber Merkezi / ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik adımlarını ‘işgalin başlangıcı’ olarak nitelendirerek, Rusya’ya yönelik yaptırımların ilk bölümünü duyurdu.

Başkan Biden, Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantısında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dün Ukrayna’da iki bölgeyi ‘bağımsız devletler’ olarak tanıdığını duyurduğunu anımsatarak, “Bunu basitçe ifade etmemiz gerekirse, Rusya Ukrayna’nın büyük bir parçasını onlardan kopardığını açıkladı.” ifadesini kullandı.

Putin’in dün gece de söz konusu iki bölgeye asker gönderme kararı aldığını ve askerlerin alanını genişlettiğini anımsatan Biden, “Benim bakış açımdan Putin, daha fazla toprağa zor kullanarak sahip olmak için gerekçeler üretiyor. Dün geceki konuşmasını dinlerseniz, daha da ileri gitmek için gerekçeler ürettiğini görebilirsiniz. Bu Ukrayna’da Rus işgalinin başlangıcı” ifadesini kullandı.

Putin’e yakın kişilere yaptırım kararı

Biden, Rusya’nın bu adımlarına karşılık Rusya’ya 2014’te uyguladıklarından daha çok yaptırım uygulayacaklarını belirterek, “Rusya bu işgalde daha da ileri giderse biz de yaptırımlarda gideriz. Tanrı aşkına Putin’e komşularına ait topraklara sözde bağımsızlık tanıyabileceğini düşündüren ne? Bu uluslararası hukukun açık bir ihlali ve uluslararası toplumdan sert bir yanıtı hak ediyor.” ifadesini kullandı.

Rusya’ya yönelik yaptırımların ilk bölümünü duyuran Biden, “Rusya’nın iki büyük finans kuruluşu VEB ve askeri bankalarına yaptırım uyguluyoruz. Rusya’nın dış borçlarına da geniş yaptırımlar getiriyoruz. Bu da Rus hükümetinin Batılı finans kuruluşlarından artık para kazanamayacağı anlamına geliyor. Rusya artık ne Avrupa’da ne de ABD’de piyasadan borç ticaret yapamayacak.” ifadesini kullandı.

Yarından itibaren Putin’e yakın kişilere ve Putin’in aile üyelerine de yaptırım getireceklerini kaydeden Biden, “Bu kişiler, Kremlin’in politikalarının yolsuzlukla elde ettiği kazançlara ortaklar, bu nedenle bedeli de paylaşmalılar.” dedi.

Putin, Ukrayna Krizinin Çözümü İçin Dört Şart Koştu

Öte yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Ukrayna’nın elindeki en iyi seçeneğin NATO üyeliğinden vazgeçmek olduğunu söyledi. Ukrayna’nın ülkesiyle ilişkilerini normalleştirmesi için dört seçenek sunan Putin, NATO üyeliğinden vazgeçilmesi koşulunun yanı sıra silahsızlanma, Kırım’ın Rus toprağı olarak tanıma ve Donbas’la ilgili durumu müzakere şartlarını saydı.

Bir basın toplantısında konuşan Putin, Kiev yönetimiyle sorunların çözümü için Ukrayna’nın NATO’ya girmek yerine tarafsız statüyü benimsemesi ve Kırım’ın ilhakını tanımasını istedi. Ukrayna’nın ülkesine karşı “tepeden tırnağa” silahlandırıldığını ve bunun kabul edilemez olduğunu belirten Putin Ukrayna’ya “silahsızlanma” çağrısında bulundu.

Kiev yönetimini ‘nükleer hırsızlıkla’ suçlayan Rus lider, Ukrayna’nın nükleer hırslarının Rusya’yı hedef aldığını ve Moskova’nın bu nükleer füzelerin menzilinde olduğunu ileri sürdü. Putin ayrıca Minsk sürecinin Ukrayna’nın doğusundaki durum sebebiyle ülkesinin bölgedeki Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanımadan çok önce ölmüş olduğunu ve sürecin artık varolmadığını söyledi.

Vladimir Putin, dün Ukrayna’nın doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçıların sözde yönetimlerinin tanınmasına dair kararnameyi imzalamış, Rusya Silahlı Kuvvetlerine ‘Donetsk ve Luhansk halk cumhuriyetlerinde’ barışın korunması talimatını vermişti. Rusya Parlamentosunun üst kanadı da bugün Putin’in, ordunun Rusya toprakları dışında görev yapmasına ilişkin başvurusunu onayladı.

Paylaşın

Joe Biden Ve Vladimir Putin Ukrayna’yı Görüşecek

Beyaz Saray, ABD Başkanı Joe Biden’ın, Moskova’nın Ukrayna’ya yönelik bir işgal eyleminin olmaması durumunda, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le buluşmayı prensipte kabul ettiğini açıkladı.

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin dışişleri bakanları bugün Rusya ağırlıklı gündemle toplanacak, toplantının bir bölümüne Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba da katılacak.

Dışişleri bakanları görüşecek

Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, Ukrayna krizine dair yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamasında, Ukrayna’ya yönelik bir işgal eyleminin yaşanmaması için ABD’nin tüm diplomatik süreçleri kullanacağına işaret eden Psaki, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Rus mevkidaşı Sergey Lavrov’un bu hafta içi Avrupa’da buluşmasının planlandığını hatırlattı.

Psaki, “(Ukrayna’ya yönelik) Herhangi bir işgalin olmaması durumunda Başkan Biden, Devlet Başkanı Putin’le buluşmayı prensipte kabul etti” dedi.

“Diplomatik çözüm” vurgusu

Beyaz Saray Sözcüsü, krizin diplomatik çözümüne her zaman hazır olduklarını, ancak Rusya’nın işgal yönünde adım atması durumunda ise hızlı ve ağır yaptırımlar getireceklerini sözlerine ekledi. Psaki ayrıca, Moskova’nın halen kapsamlı bir saldırı için hazırlıklarını sürdürdüğünü de ifade etti.

Çoğu çocuk 61 bin kişi tahliye edildi

Ukrayna’nın doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçıların kontrolünde bulunan Donbass bölgesindeki sivillerin Rusya’nın Rostov bölgesine tahliyesi sürüyor.

AA’nın haberine göre Rusya-Ukrayna sınırında bulunan Avilo-Uspensk giriş kapısındaki binlerce kişi, otobüslerle organize şekilde Rostov bölgesinin çeşitli yerlerinde oluşturulan kamplardaki çadırlara ve yurtlara yerleştiriliyor.

Tahliye edilenlerin bir kısmı da Rusya’nın farklı bölgelerine tren yoluyla gönderiliyor.

Sputnik’in haberine göre, Rusya Acil Durumlar Bakanlığı “Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinden yaklaşık 61 bin göçmenin Rusya’ya gittiğini” açıkladı.

Rusya Acil Durumlar Bakan Vekili Aleksandr Çupriyan, gazetecilere yaptığı açıklamada, 18 Şubat’tan itibaren tahliye edilenlerin çoğunun çocuk olduğunu belirtti.

Paylaşın

ABD Başkanı Biden: Rusya Sert ve Hızlı Bir Bedel Öder

ABD Başkanı Joe Biden ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bir kez daha telefonla görüştü. İki lider Ukrayna gerginliği konusunu konuştu. ABD Başkanı Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik bir askeri harekat başlatması halinde Rusya’nın “sert ve hızlı bir bedel” ödemek zorunda kalacağı hatırlatmasında bulundu.

Rusya’nın Ukrayna sınırına 100 binden fazla asker yığmasıyla başlayan gerilimde tansiyon düşmüyor. Rusya’nın heran Ukrayna’ya karşı bir operasyon başlatabileceğini ve hatta vatandaşlarının 48 saat içerisinde Ukrayna’yı terk etmesini isteyen ABD’nin Başkanı Joe Biden, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le bir kez daha telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Beyaz Saray’dan görüşmeye ilişkin olarak yapılan açıklamada, “Başkan Biden bugün Rusya’nın Ukrayna sınırında artan askeri varlığı konusunu görüştü. Başkan Biden net bir biçimde, Rusya’nın Ukrayna’yı istilası halinde ABD’nin müttefikleriyle birlikte kararlı ve sert bir karşılık vereceği mesajını verdi. Başkan Biden’ın Rusya’nın Ukrayna’da daha fazla ilhaka girişmesinin acı verici insani sonuçları olacağını ve Rusya’nın itibarını zedeleyeceğini yineledi. Biden, Rusya lideri Putin’e ABD ve müttefiklerinin tam bir koordinasyon içerisinde diplomatik girişimlere olduğu gibi diğer senaryolara da hazır olduğunu iletti” denildi.

Her ne kadar Rusya batılı ülkelerin kışkırtıcı ve provokatif girişimleri olarak nitelendirse de başta ABD olmak üzere batılı ülkeler kısa süre içerisinde Rusya’nın Ukrayna’ya karşı bir askeri harekat başlatacağına işaret ediyorlar. Bu çerçevede de Rusya’yı bu girişimden vazgeçirmek adına diplomatik çabalar sürüyor.

Paylaşın