ABD’den Çin’e ‘Rusya’ Uyarısı

Çin’in mali yaptırımların kıskacındaki Rusya’ya yardım etmesinin önüne geçmek isteyen Washington yönetimi, Pekin’i yaptırımlar nedeniyle ortaya çıkan fırsatlardan yararlanmaması, Moskova’nın ihracat kontrollerinden kaçmasına destek olmaması ve yasaklı finansal işlemleri yürütmesine yardımcı olmaması konusunda uyardı.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, G7 ülkelerinin Rusya’nın, Çin veya başka herhangi bir ülkenin yardımıyla Ukrayna işgali nedeniyle uygulanan yaptırımlardan kaçmasını engellemek için ortak bir adım atacağını dile getirdi.

ABD Başkanı Joe Biden’ın katılacağı NATO toplantısına eşlik etmek üzere Brüksel’e gidişinde gazetecilere Ukrayna gündemini değerlendiren Sullivan, “Bu sadece Çin’e mahsus değil. Her önemli ekonomi ve bu ekonomilerden herhangi birinin uygulamaya koyduğumuz yaptırımları kasıtlı ve aktif bir şekilde baltalamak ya da zayıflatmak için alacağı kararlar için de geçerli olacak.” dedi.

Amerikan hükümetinin bu mesajı Çin’e ilettiğini belirten Sullivan, “Avrupa Birliği ve diğer Avrupa ülkelerinden de benzer adımlar bekliyoruz.” ifadesini kullandı.

Geçen hafta Biden’la Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in görüşmesinin ardından Pekin, ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını kınayarak, “Kapsamlı ve ayrım gözetmeyen yaptırımların sadece insanlara acı çektireceği ve durumun daha fazla tırmandırılmaması” gerektiğini açıklamıştı.

ABD’nin ihracat kısıtlamaları, Rusya’nın ticari elektronik, bilgisayar ve uçak parçaları gibi kritik ürünlere erişimini engellemeyi amaçlıyor.

Washington, Çin’in ticaret kısıtlamalarını ihlal ederek Rusya’nın bu ürünlere erişmesine yardımcı olabileceğinden endişe duyuyor. Sullivan, ABD hükümetinin bunun olmamasını sağlayacak araçlara sahip olduğunu da sözlerine ekledi.

ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo Reuters’e verdiği demeçte, ABD’nin yarı iletkenler gibi ürünlere getirilen ihracat kontrollerini ihlal eden tüm şirketleri cezalandıracağını söylemişti.

“Çin’in Rusya’ya Ukrayna’da askeri destek sağladığını görmedik”

Bu arada Jake Sullivan, Çin’in Ukrayna’daki savaş için Rusya’ya askeri destek sağladığını görmediklerini ya da ellerinde böyle bir delil olmadığını söyledi.

Sullivan, bir soru üzerine, “Çin’den, Rusya’ya Ukrayna’da kullanılmak üzere askeri ekipman sağlandığını görmedik ya da buna dair elimizde bir delil yok ancak bu durumu yakından takip ediyoruz.” diye konuştu.

Pekin’in Moskova’ya olası bir askeri destek vermesi durumunda bunun ne tür sonuçlar doğuracağı konusunda Çinli yetkililere net mesajlarını ilettiklerini de kaydetti.

Rusya’ya yeni yaptırımlar açıklanacak

Öte yandan Sullivan, 24 Mart’ta Brüksel’de yapılacak görüşmelerde Rusya’ya yönelik yeni yaptırımların açıklanacağını, bu kapsamda çok sayıda Rus yetkilinin yaptırım listesine ekleneceğini belirtti.

Ukrayna’ya ne gibi savunma desteklerinin verileceği konusunun da görüşmelerde ele alınacağını vurgulayan Sullivan, G7 zirvesinde ise küresel enerji ve gıda politikalarının kapsamlı şekilde değerlendirileceğini söyledi.

Paylaşın

ABD: Rus Birlikleri, Ukrayna’da Savaş Suçu İşledi

ABD, Rus birliklerinin Ukrayna’da savaş suçu işlediğini savundu. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, açık kaynaklar ve istihbarat kaynaklarına dayanan dikkatli bir değerlendirme sonucu Washington’ın bu sonuca vardığını ifade etti.

Kuşatma altındaki Mariupol’a yapılan saldırılara dikkat çeken Blinken, sivillerin kasten hedef alınması ve yapılan zulüme ilişkin çok sayıda güvenilir raporun bulunduğunu açıkladı.

Blinken, ABD’nin savaş suçları raporlarını izlemeye ve topladığı bilgileri müttefiklerinin yanı sıra uluslararası kuruluşlarla paylaşmaya devam edeceğini belirtti. Hukuki soruşturmalar da dahil mevcut her aracı kullanmaya kararlı olduklarını ifade eden Bakan, suç iddiaları hakkında nihai kararı verme sorumluluğunun bir mahkemede olacağını da sözlerine ekledi.

Biden Rusya’ya ek yaptırım istiyor

ABD Başkanı Joe Biden da, geçen hafta yaptığı açıklamada, Ukrayna işgalinden dolayı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i bir savaş suçlusu olarak nitelendirmişti.

Biden, bu hafta Varşova ve Brüksel’e dört günlük bir ziyaret gerçekleştirerek, İkinci Dünya Savaşı’nın bitişinden bu yana Avrupa’nın karşı karşıya olduğu en büyük krize ilişkin Avrupalı liderlerle istişarelerde bulunacak.

Brüksel’e gitmeden önce Beyaz Saray’da gazetecilerin “Rusya’nın kimyasal silah kullanma ihtimaline” ilişkin sorusuna cevaben, “Bunun gerçek bir tehdit olduğunu düşünüyorum” yanıtını verdi. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, başkanın müttefiklerle Ukrayna’ya askeri yardımı ve Rusya’ya yeni yaptırımlar konusunu ele alacağını söyledi.

“NATO, Doğu Avrupa’da dört ülkede yeni muharebe grubu konuşlandıracak”

Öte yandan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO üyesi ülkelerin liderlerinin, Doğu Avrupa’ya dört yeni muharebe grubunun konuşlandırılması konusunda anlaşacaklarını söyledi. Bu ülkeler Slovakya, Macaristan, Bulgaristan ve Romanya.

NATO genel sekreteri, bunun askeri ittifakın bölgedeki varlığında uzun vadeli büyük bir artış anlamına geldiğini ve mevcut muharebe gruplarının sayısını ikiye katlayacağını söyledi.

ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’nın işgaline verilecek yanıtı görüşmek üzere NATO müttefikleriyle bir toplantıya katılacağı Brüksel’e gitmek üzere Washington’dan ayrıldı.

Paylaşın

ABD, Türkiye’den S-400’leri Ukrayna’ya Vermesini İstedi

ABD’den bazı yetkililer Türkiye’ye Rusya yapımı S-400 hava savunma sistemlerini Ukrayna’ya gönderme konusunu gündeme getirdi. İddianın sahibi Reuters. Ajansın aktardığına göre ABD’li yetkililer geçtiğimiz ay Türkiye’yle yapılan görüşmelerde bu öneriyi ortaya attı.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman’ın geçen ay Türkiye’ye yaptığı ziyarette gündeme geldi. ABD’li yetkililer Türkiye’ye bu konuda resmi bir talepte bulunmazken Türkiye tarafı görüşmelerde konunun gündeme geldiğini ama pek muhtemel görünmediğini aktardı.

Türkiye S-400’lerin Ukrayna’ya gönderilmesinin hem teknik zorluklar açısından hem de Moskova’dan gelecek tepkiye bağlı siyasi sebeplerle mümkün olmadığını söyledi.

S-400’ün özellikleri

Sovyetler Birliği döneminde S-300 füzelerinin üretilmesinden sonra geliştirilmeye başlayan S-400 sistemi, 2007’den bu yana Rusya’nın silah envanterinde yer alıyor. S-400, önemli siyasi, ekonomik ve askeri hedefleri “yüksek etkili koruma” için tasarlanan bir sistem olarak tanımlanıyor.

Dünyadaki en iyi hava savunma sistemlerinden biri olarak nitelendirilen sistem, savaş uçakları, radar tespit ve kontrol uçakları, keşif uçakları, stratejik ve taktik uçaklar, taktik, operasyonel-taktik balistik füzeler, orta menzilli balistik füzeler, hipersonik hedefler ve diğer gelişmiş hava saldırısı araçlarını imha etmek üzere tasarlandı. S-400 taburu, en az bir mobil operasyon komuta merkezi, 8 fırlatıcı ve 32 füzeden oluşuyor.

Kısa, orta ve uzun menzillerde füzeleri aynı anda kullanabilen S-400, 600 kilometre uzaklıktaki hedefi algılama özelliğine sahip ve saniyede 4,8 kilometre hızla füze gönderilebiliyor. Sistem, hedefe 10 saniyeden daha az sürede tepki veriyor.

S-400, çok uzun menzilli 40N6 model füzeyle 400 kilometre, uzun menzilli 48N6 model füzeyle 250 kilometre, orta menzilli 9M96E2 model füzeyle 120 kilometre ve kısa menzilli 9M96E model füzeyle de 40 kilometredeki hedefleri vurabiliyor.

Sistemin hedefleri arasında B-2 ve F-117 hayalet uçaklar, B-1, F-111 ve B-52H stratejik bombardıman uçakları, EF-111A ve EA-6 elektronik harp uçakları, TR-1 keşif uçağı, E-3A ve E-2C erken uyarı radar (AWACS) uçakları, F-15, F-16, F-35 ve F-22 savaş uçakları, Tomahawk füzeleri ve balistik füzeler yer alıyor.

Rus basınına göre, Rusya’da Moskova bölgesi, Güney Askeri bölgesi, Pasifik ve Baltık filolarında olmak üzere toplam 5 S-400 alayı bulunuyor. Her alayda sekizer fırlatma sisteminin bulunduğu 2’şer tabur yer alıyor. Rusya’daki S-400 tabur sayısının 2020’ye kadar 56’ya çıkarılması öngörülüyor.

Rusya, S-400 hava savunma sisteminin satışıyla ilgili şu ana kadar Türkiye dışında sadece Çin ile anlaştı.

Paylaşın

ABD’nin Ukrayna’ya Vereceği ‘Kamikaze İHA’lar Savaşı Nasıl Etkileyecek?

Batılı ülkeler, Rusya’nın işgaline uğrayan Ukrayna’ya askeri yardımlar gönderiyor. Son olarak ABD, 800 milyon dolarlık yeni askeri destek paketinin parçası olarak Ukrayna’ya ‘kamikaze’ insansız hava araçları vereceğini duyurdu.

Kullanımı pratik olan “Switchblade”, çarpma anında patlayan küçük ‘intihar uçağı’ olarak adlandırılıyor. Bu ‘uçan silah’ hakkında ne biliyoruz? ‘Kamikazeler’, Ukrayna’daki savaşta ne gibi bir fark yaratabilir?

Switchblade, bir sırt çantasına sığacak kadar küçük; saatte yaklaşık 100 km hıza ulaşabiliyor. Tek kullanımlık drone üzerinde kameralar, rehberlik sistemleri ve patlayıcılar taşıyor.

Çoğu silahın aksine, Switchblade herhangi bir zamanda bir görevi devre dışı bırakabiliyor ve operatörün verdiği komuta bağlı olarak başka bir hedefe yeniden kilitlenebiliyor. Bu noktada sivillerin korunması amaçlanıyor.

‘Yeni nesil füze’

Switchblade 300 ve Switchblade 600 olmak üzere iki versiyonu bulunuyor. Üretici AeroVironment’e göre Switchblade 300, hedefini vurmadan önce 15 dakika boyunca 10 km mesafeye kadar uçabiliyor.

Şirket, kamikaze drone’nun gerçek zamanlı GPS koordinatlarını ve videoları kullandığını belirtiyor. Fırlatıcı ve taşıma çantasından oluşan kit dahil 2.5 kg ağırlığında. Bu drone, hava, deniz ve karadan fırlatılabiliyor.

Daha büyük Switchblade 600, tanklar gibi zırhlı hedefleri vurmak için tasarlandı. AeroVironment’e göre taşıdığı füzeyle 55 kg ağırlığa ulaşan drone 10 dakikadan daha kısa sürede konuşlandırılabiliyor. Yaklaşık 40 dakika havada kalabilen “yeni nesil füze”, 40 km menzile sahip.

Ukrayna başka hangi silahları kullanıyor?

Ukrayna, lazer güdümlü bombalar atan Bayraktar TB2 insansız hava araçları da kullanıyor. Londra merkezli Royal United Services Enstitüsü’nden Jack Watling’e göre, insansız hava araçları, Rusya işgalinin ilk aşamalarında beklenmedik şekilde başarılı oldu. ABD yönetimi şu ana kadar Ukrayna’ya 1.2 milyar doların üzerinde güvenlik yardım paketini onayladı.

Onlar arasında 600’den fazla Stinger uçaksavar füzesi, 2.600 Javelin zırhlı sistem, 200 el bombası fırlatıcısı ve mühimmat, 200 pompalı tüfek, 200 makineli tüfek, yaklaşık 40 milyon hafif silah mühimmatı ve 1 milyondan fazla el bombası, havan ve havan topu bulunuyor. Ayrıca helikopterler, devriye botları, uydu görüntüleri, zırhlar, kasklar da Ukrayna’ya gönderildi.

ABD’den yeni paket

ABD Başkanı Joe Biden “Ukrayna’ya savaşması ve önümüzdeki tüm zor günlerde kendilerini savunması için silah vereceğiz.” dedi. Yeni 800 milyon dolarlık yardım paketinde 800 Stinger uçaksavar sistemi, 2.000 Javelin, 1.000 hafif zırhlı silah ve 6.000 AT-4 taşınabilir tanksavar silahı bulunuyor.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Rusya-Ukrayna Savaşı Türkiye-ABD İlişkilerini Nasıl Etkiledi?

Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgale başlaması, son yıllarda inişli çıkışlı bir süreç izleyen Türk-Amerikan ilişkilerinde dengeleri değiştirmişe benziyor. Ankara’nın net şekilde Rusya’nın işgal girişimini reddetmesi, Montrö Sözleşmesi uyarınca İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nı kapatması, diplomatik çözüm için çaba göstermesi Washington’dan “takdir ve teşekkür” mesajlarını getiriyor.

Diplomatik kaynaklara göre, gelecek hafta düzenlenecek NATO Zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasında bir görüşme olması sürpriz sayılmamalı. İki ülke arasında artan diyaloğun F-16 satışı ve S-400’ler sorununu nasıl etkileyeceği, tartışılan konular arasında.

Ukrayna krizinin Türk-Amerikan ilişkilerinin seyrine ve diyaloğuna olan olumlu etkisi hem Ankara hem de Washington’daki yetkililer tarafından dile getiriliyor. Rusya’nın NATO sınırlarına kadar genişleyen saldırıları, Avrupa’nın güvenliği açısından NATO’nun kurumsal olarak önemini ortaya koyduğu gibi, jeopolitik konumu ve Moskova ile ilişkisi de Ankara’nın ittifak içindeki kritik rolünün teyit edilmesini sağladı.

Hem Washington hem de diğer önemli NATO başkentlerinde yapılan değerlendirmelerde, Türkiye’nin rolü açısından dört ana unsur öne çıktı. Birincisi, Ankara’nın Moskova ile derin ekonomik ve ticari ilişkilerine karşın Ukrayna’ya dönük askeri operasyonu kesin bir dille reddetmesi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki kınama oylamasında uluslararası toplumla birlikte hareket etmesi.

İkincisi, Ukrayna’nın Kırım dahil toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin korunmasına verdiği siyasi desteğin yanı sıra, başta silahlı insansız hava araçları (SİHA) olmak üzere, Kiev’e verdiği askeri destek. Türkiye’nin bu yöndeki desteğinin 24 Şubat sonrasında da sürdüğü uluslararası basında çıkan ve Ankara tarafından yalanlanmayan haberler arasında yer alıyor.

Üçüncü önemli gelişme, Türkiye’nin Montrö Sözleşmesi uyarınca İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nı askeri gemilere kapatması. Başta Ukrayna olmak üzere ABD ve diğer NATO üyeleri, Rus savaş gemilerinin Karadeniz’e geçişini engelleyen bu adımı takdir ettiklerini kayda geçirdiler.

Diğer bir önemli unsur da Türkiye’nin, ikisiyle de özel ilişkilere sahip olduğu Rusya ve Ukrayna arasında sorunun diplomatik yolla çözümüne yaptığı katkı oldu. Tarafların arasındaki görüş ayrılıklarının azaltılması ve sonunda bir anlaşmaya varılması açısından oynadığı rolü sürdüren Türk liderlerinin özellikle Rusya karşıtlarıyla temasta kalmaları önemli bir araç olarak değerlendiriliyor.

Bunlarla beraber Türk dış politikasında geçen seneden bu yana gözlemlenen normalleşme kapsamında İsrail, Ermenistan, Yunanistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle yeniden temasların kurulması ve gerilimden işbirliği sürecine geçiliyor olması da Washington’da olumlu yansıyan gelişmeler arasında.

Ankara-Washington temasları artıyor

Bu süreçte Türk-Amerikan ilişkilerine olumlu yansıyan en somut gelişme, diyaloğun sıklığı ve düzeyindeki artış oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden’ın 9 Mart’ta yaptıkları telefon görüşmesinin yanı sıra, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ABD’li mevkidaşı Anthony Blinken ile Savunma Bakanı Hulusi Akar da ABD Savunma Bakanı Austin Lloyd ile kriz sürecinde birden fazla kez temas kurdular.

Diplomatik kaynaklar, 24 Mart’ta Brüksel’de düzenlenecek olağanüstü NATO Liderler Zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden arasında yeni bir görüşme gerçekleşmesi olasılığının yüksek olduğunu kaydettiler. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun 1-2 ay içerisinde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve diğer yetkililerle görüşmek üzere Washington’a bir ziyaretinin planlandığı da öğrenildi.

Düzenli Stratejik Diyalog Mekanizması

Türk-Amerikan diyaloğunun önemli sonuçlarından biri de Stratejik Diyalog Mekanizması’nın aktive edilmesi kararı oldu. Ankara’nın uzun zamandan bu yana talep ettiği mekanizma için yeşil ışık, Erdoğan-Biden arasında geçen sene Roma’da yapılan görüşmede yakılmıştı.

Söz konusu mekanizmayı, ikili ilişkilerin tamamını, yaşanan sorunları ve işbirliği alanlarını yapısal bir bütünlük içinde ve düzenli aralıklarla ele alınması için isteyen Ankara, dışişleri bakanı ya da bakan yardımcısı düzeyinde işletilecek bu sürecin yararlı olacağına inanıyor.

Bu konuda ilk adım 4 Mart’ta Türkiye’de temaslarda bulunan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman’ın ziyareti sırasında atılmıştı. Bu sürecin önümüzdeki haftalarda ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Türkiye’ye yapılacak farklı düzeylerdeki ziyaretlerle daha da ileri taşınması bekleniyor.

Bu mekanizma kapsamında iki ülke arasında siyasi, ticari ve ekonomik ilişkilerin doğru ve stratejik bir düzlemde ele alınması, ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında Kuzey Suriye’de YPG’ye sağladığı destek ve Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sistemlerinden kaynaklanan sorunların çözüme kavuşturulmaya çalışılması öngörülüyor.

Ankara’ya yaptırım baskısı yok

Ukrayna odaklı gündemde en çok merak edilen konular arasında Türkiye’nin Rusya’ya karşı başlatılan yaptırımlara katılması konusunda ABD’den bir telkin ya da baskının gelip gelmediği de yer alıyor. Ankara’nın bu yönde bir baskıyla karşılaşmadığını, hava sahasını açık tutmasının da anlaşılır karşılandığı kaydediliyor.

Ancak bu durumun Rusya’nın Suriye’den Ukrayna savaş alanına askeri ekipman ya da paralı savaşçı taşıdığı bilinen askeri uçakları kapsamamasına dönük bir beklentinin masaya gelme olasılığı Ankara’da dile getirilen konular arasında.

F-16 satışını ve S-400’leri nasıl etkileyecek?

Türkiye ile ABD arasında geçen senenin sonundan itibaren geliştirilen “pozitif gündemin” en önemli etkenlerinden bir tanesi Türk Hava Kuvvetleri’nin gereksinimi kapsamında 40 adet yeni nesil F-16 alım ve mevcut filoda yer alan 80 uçak için de modernizasyon kiti talebi oldu. S-400’leri konuşlandırdığı için beşinci nesil savaş uçağı F-35 programından çıkarılan Türkiye, bu adımla hava kuvvetlerinde zaafın önüne geçmeyi planlıyor.

Kaynaklara göre, geçen aylarda başlayan teknik görüşmeler yaz aylarında tamamlanabilir ve onay için ABD Kongresi’ne sunulabilir. Biden yönetimi, F-16’ların satışı konusunda Ankara’ya hükümet tarafından bir sorun çıkartılmayacağını ancak Kongre’de onayın güç olacağını kaydediyordu.

Ankara ise Ukrayna krizinin yarattığı büyük güvenlik riskinin sadece Türkiye değil tüm ittifakı etkileyebileceği, dolayısıyla Amerikan yönetiminin NATO’nun güneydoğu kanadının hava üstünlüğünü gözeterek F-16’ların satış onayı için Kongre nezdinde daha fazla baskı yapması gerektiğini kaydediyor.

Kaynaklar, son gelişmelerin Kongre nezdinde belli bir parça etkisi olduğuna dikkat çekiyor ve F-16’lar için onay sürecinin bundan olumlu etkilenebileceğini belirtiyor. Türkiye, NATO içerisinde ABD’den sonra en büyük F-16 filosuna sahip.

Ancak sayıları azalsa da Kongre üyeleri arasında Türkiye aleyhine konuşmaya devam eden üyeler de var. Yunan lobisine yakınlığıyla bilinen Amerikan Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Senatör Bob Menendez, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, F-16’ların satışa onay verilmesi için Türkiye’nin S-400’leri topraklarından çıkarması gerektiğini yinelemişti.

Ankara’daki diplomatik kaynaklar ise Türk-Amerikan ilişkilerinde en ciddi tıkanma noktalarından olan S-400 hava savunma sistemleri ile ilgili sorunun ikili diyaloğun normalleşmesine paralel olarak çözülme fırsatı olduğunu düşünüyorlar.

Türkiye, S-400’leri Rusya’dan 2019 yazında konuşlandırmaya başlamış ve bir kez test etmişti. Hava savunma sisteminin Ankara yakınlarındaki bir askeri üste bulundurulduğu ancak bir daha aktive edilmediği kaydediliyor. Amerikan yasaları, Türkiye’nin Rus silah sistemini elinde tutmaması hükmünü içeriyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Joe Biden İle Şi Jinping Ukrayna Krizini Görüştü

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Amerika Birleşik Devletleri Başkanı (ABD) Joe Biden, Kasım’dan bu yana ilk defa görüştü. Beyaz Saray’dan verilen bilgiye göre video konferans şeklinde yapılan görüşme iki saate yakın sürdü, ancak görüşmenin ayrıntılarıyla ilgili henüz açıklama yapılmadı.

Çin Şinhua haber ajansı, Şi’nin görüşmede Biden’a dünya barışı için iki ülkenin birlikte çalışması yönünde çağrıda bulunduğu aktarıldı. Habere göre Şi, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri ve dünyanın en büyük iki ekonomisi olarak bizler sadece Çin-ABD ilişkilerinin doğru yolda ilerlemesine eşlik etmekle kalmayıp aynı zamanda uluslararası sorumluluklarda üzerimize düşen payı  yüklenmek ve dünya barışı ile huzuru için çalışmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’daki savaşın da konuşulduğu görüşmede Şi, Ukrayna’daki gelişmelerin ülkelerin muharebe meydanında karşı karşıya gelmemesi gerektiğini bir kez daha gösterdiğini belirterek, “Ukrayna krizi görmek istediğimiz bir şey değil” dedi. Çatışma ve gerilimin kimsenin çıkarına olmadığını vurgulayan Çin Devlet Başkanı, uluslararası toplumun en fazla barış ve güvenliğe değer vermesi gerektiğini ifade etti.

İki liderin görüşmesi öncesinde bir açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Pekin’i Rusya’ya olası askeri yardımlar konusunda sert bir biçimde uyarmıştı. Pekin’in Rusya’ya silah yardımı yapmasından endişe duyduğunu ifade eden Blinken, Çin’in böyle bir adım atması durumunda bedelini ödeyeceği tehdidinde bulunmuştu.

Birleşmiş Milletler verilerine göre işgalin başladığı 24 Şubat’tan bu yana en az 618 sivil hayatını kaybetti ve 3 milyondan fazla insan ülkesini terk etti.

Çin’in denge politikası

Biden ile Şi arasındaki görüşme, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile Çin Komünist Partisi’nin üst düzey yetkililerinden Yang Jiechi’nin bu hafta Roma’da yaptığı yedi saatlik kapsamlı toplantının ardından geldi.

İki ülke arasındaki ilişkiler ticari anlaşmazlıklar ve Tayvan konusundaki görüş ayrılıkları yüzünden gergin. Şi ile Putin ise Şubat ayında Pekin’deki kış olimpiyatlarının açılışında ortak fotoğraf vererek, aralarındaki yakın ilişkileri bir kez daha vurgulamışlardı.

Putin, Pekin olimpiyatlarından kısa süre sonra Ukrayna’yı işgal etti. Çin o zamandan beri Rusya’yı kınamayı reddediyor, gerginlikten ABD ve NATO’yu sorumlu tuttuklarını belirtiyor. Çinli yetkililer de Rusya gibi işgale “savaş” demiyor.

Ancak Pekin bununla birlikte, Ukrayna’nın egemenliğini desteklediğini de açıkladı. Eski ABD Başkanı Barack Obama’ya Çin konusunda danışmanlık yapan Ryan Hass, Çin’in birbirleriyle çelişkili öncelikleri arasında tercih yapması gerekeceğini belirtiyor.

Hass Moskova ile yakınlığına rağmen, ABD ve batı ekonomisine sıkı sıkıya bağlı olduğunu, ayrıca dünyada liderlik rolü oynamak istediğini söylüyor: Çin ile Rusya’nın çıkarları aynı doğrultuda değil. Putin uluslararası sistemi kundaklıyor, Şi ise bu sistemi iyileştiren biri olarak görülmek istiyor. Şi, önceliklerini dengelemeye çalışıyor. Rusya ile ortaklığa çok değer veriyor ve ülkesinin Batı ile olan ilişkilerini de baltalamak istemiyor.”

Paylaşın

ABD’den Çin’e ‘Rusya’ Uyarısı: Bedelini Ödersiniz

Washington, ABD Başkanı Joe Biden ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in gerçekleştireceği telefon görüşmesi öncesi Pekin’e sert bir şekilde uyardı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Perşembe günü yaptığı açıklamada, Biden’ın görüşmede Şi’ye Çin’in Rus saldırılarını desteklemesi halinde karşı karşıya kalacağı sonuçların altını çizeceğini ifade etti.

Pekin’in Ukrayna’yı işgali için Rusya’ya silah yardımı yapmasından endişe duyduğunu ifade eden Blinken, ABD’nin böyle bir durumda Çin’e bedelini ödetmekten çekinmeyeceğini belirtti. Blinken, Pekin’in Putin üzerindeki etkisini kullanarak, onu uluslararası hukuka uygun davranmaya çağırma sorumluluğu bulunduğunu; ancak Çin’in şu ana kadar aksi yönde hareket ettiğini savundu.

Blinken’dan “savaş suçu” açıklaması

ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Moskova’nın Ukrayna’da sivilleri hedef alarak savaş suçu işlediğini savundu. Blinken, Başkan Biden’ın Çarşamba günü Ukrayna’da savaş suçu işlendiğine yönelik sözlerine ilişkin, “Şahsen (Başkana) katılıyorum” dedi. Bilinçli biçimde sivilleri hedef almanın savaş suçu olduğunu söyleyen Blinken, “Geçen haftalarda yaşanan tüm yıkımı gördükten sonra Rusların başka bir şey yaptığını söylemek güç” diye konuştu.

Hastane ve okul saldırıları gibi örnekler veren Bakan, ABD’li uzmanların Ukrayna’da bir savaş suçu işlenip işlenmediğini tespit etmek için raporları değerlendirdiğini, “sorumluların hesap verebilmesi için” sonuçların Washington tarafından uluslararası araştırmacılarla paylaşılacağını ifade etti.

Blinken, Moskova’yı Ukrayna’yla yürütülen barış müzakerelerini ciddiye almamakla da suçladı. Bakan, Ukrayna tarafının bombardıman altında olmasına karşın her defasında müzakere masasına dönmesine karşın, Rus tarafından savaşı diplomatik yollarla sonlandırma yönünde ciddi bir çaba göremediğini söyledi. Blinken, “Diplomasi iki tarafın da gerginliği düşürme yönünde iyi niyetli çabasını gerektirir. Putin’in durmaya hazır olduğunun işaretlerini görmüyorum” diye konuştu.

Paylaşın

ABD’den Yeni Açıklama: 3. Dünya Savaşı İstemiyoruz

Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, ABD’nin Ukrayna’ya yönelik açıkladığı güvenlik yardımlarının “taarruz değil savunma amaçlı olduğunu” söyledi. Psaki, Beyaz Saray’da düzenlediği günlük basın toplantısında, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’nin taleplerine ilişkin soruları yanıtladı.

ABD’nin bugün Ukrayna için açıkladığı 800 milyon dolarlık savunma yardımı paketinde hava savunma sistemleri bulunduğunu anımsatan bir gazeteci, Psaki’ye “Ukrayna’ya hava savunma sistemi veriyorsunuz ancak savaş uçağı vermiyorsunuz. Amaç gerginliği azaltmaksa bu ikisi arasındaki fark ne?” sorusunu yöneltti.

Psaki, “Ukrayna’ya sağladığımız yardımlar taarruz değil savunma amaçlı. Dolayısıyla hava savunma sistemleri savunma amacıyla kullanılırken uçaklar taarruz amacıyla kullanılıyor” yanıtını verdi.

ABD’nin Ukrayna’ya savaş uçağı verilmesi ve Ukrayna’da uçuşa yasak bölge tesis edilmesi konusundaki tutumunu değiştirmediğini belirten Psaki “Biz 3. Dünya Savaşı istemiyoruz” dedi.

Psaki “gerginliği artırmamak” için kendilerinin Ukrayna’ya savaş uçağı vermeyeceklerini ancak diğer NATO müttefiklerinin bu konudaki kararlarına da karışmayacaklarını kaydetti.

  • NATO da daha önce uçuşa yasak bölge kararını almayacaklarını açıklamıştı. Kapsadığı bölgede askeri uçuşların yasaklanması demek olan uçuşa yasak bölge kararı, Ukrayna üzerinde uçan Rusya uçaklarının engellenmesini içeriyor ve bu da savaşa ABD veya NATO’nun da katılması anlamına gelebilir.

Zelenski ne istemişti?

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, ABD Kongresi’nin dünkü ortak oturumunda kongre üyelerine hitap etti. Zelenski, çevrim içi oturumda bağlandığı ABD Kongresine savaşla ilgili son durumu ve taleplerini anlattı.

Zelenski, Ukrayna üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturulmasını ve S-300 gibi hava savunma sistemleri konusunda ABD’den destek istedi. Zelenski, ülkesinin tarihinin en zor döneminden geçtiğini vurgulayarak, Rusya’nın saldırıları karşısında tüm özgür dünyanın ve özellikle ABD yönetiminin desteğine ihtiyaçları olduğunu söyledi:

Kongre üyelerine Pearl Harbor ve 11 Eylül saldırılarını hatırlatan Zelenski, bu saldırılarda sadece Amerikalıların değil aynı zamanda Amerikan değerlerinin de saldırıya uğradığını, şu an Ukrayna’ya aynı şeylerin olduğunu kaydetti.

“Uçuşa yasak bölge isteği çok mu fazla?”

Zelenski, “Rusya’nın ülkesine binlerce füze fırlattığını ve Ukrayna’da Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görmediği bir teröre neden olduğunu” söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:

“İnsanların hayatlarını kurtarmak için Ukrayna üzerinde bir uçuşa yasak bölge oluşturulmasını istemek çok mu fazla? Rusya’nın ülkemizi terörize etmemesi için insani bir uçuşa yasak bölge istemek çok mu fazla? Eğer bunun çok fazla olduğunu düşünüyorsanız size bir alternatif sunuyoruz ve S-300 ya da benzeri savunma sistemlerine ihtiyaç duyduğumuzu söylüyoruz.”

ABD’ye “dünya liderliği” çağrısı

Rusya’ya uygulanan yaptırımların da hafifletilmeden sürmesi gerektiğini ifade etti: “Ukrayna’da halkımızı yok etmek için Rusya’nın sizden tek bir sent dahi almadığından emin olun.”

Zelenski, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi için bir araya gelecek ülkelerin gerekirse savunma desteği, gerekirse yaptırım, gerekirse siyasi destek konusunda çaba gösterebileceğini söyleyerek, aksi takdirde Ukraynalıların ölmeye devam edeceğini belirtti ve ABD’ye, dünyaya liderlik yapması ve savaşı durdurması çağrısı yaptı.

Müzakeredeki taleplerini anlattı

Zelenski, dün gece yayımladığı video mesajında da “Müzakerelerde önceliklerim kesinlikle net. Savaşın sona ermesi, güvenlik garantileri, egemenlik, toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması, ülkemiz için gerçek garantiler, ülkemizin gerçek korunması” dedi.

Rusya askerlerine silah bırakma çağrısı yapan Zelenski, Rusya uçaklarının, kuşatılmış Mariupol’daki yüzlerce insanın saklandığı tiyatroya kasıtlı olarak bomba attığını ve bunun sonucunda binanın yıkıldığını söyledi: “Ölü sayısı henüz bilinmiyor. Rusya’nın halkımıza, Mariupol’umuza, Donetsk bölgemize yaptıklarından dolayı kalbim parçalanıyor. Rusya vatandaşları. Mariupol ablukanızın İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Leningrad ablukasından farkı nedir?”

Rusya’ya karşı yeni yaptırım paketlerine ihtiyacın olduğunu ifade eden Zelenski, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile yaptığı görüşmede, Avrupa ülkelerine sığınan Ukrayna vatandaşlarının desteklenmesi konusunda anlaştığını da dile getirdi.

Paylaşın

Rusya’dan Joe Biden’a Yaptırım, ABD’den Misilleme

Rusya, Başkan Joe Biden, Dışişleri Bakan Blinken ve CIA Direktörü Burns dahil 13 ABD’li yetkiliyi, ABD de 8 Rusya Savunma Bakan Yardımcısı ve 3 Bakanlık görevlisini yaptırım listesine aldı. Rusya ayrıca Kanada Başbakanı Pierre Trudeau ve 313 Kanadalı’ya yaptırım getirdi.

Bianet’te yer alan habere göre; Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, ABD’nin Rus üst düzey yetkililerine yönelik ABD’ye giriş yasağı ve diğer bazı yasakları içeren benzeri görülmemiş yaptırımlarına cevap olarak 15 Mart’tan itibaren ABD’li üst düzey yetkililerin yaptırım listesine dahil edildiği bildirildi.

Açıklamada, “Tepki olarak atılan bu adım, Rusya’nın cepheden çevrelenmesi konusunda tüm nezaketi bir kenara bırakarak, Amerikan hegemonyasını sürdürmek için umutsuz bir girişimde bulunan mevcut ABD yönetiminin Rusya karşıtı anlayışının kaçınılmaz sonucudur.” ifadelerine yer verildi.

Yaptırım listesi genişleyecek

Aynı zamanda, Rusya’nın ulusal çıkarlarını karşılaması halinde resmi ilişkileri sürdürmeyi reddetmeyecekleri belirtilen açıklamada, gerekirse üst düzey organizasyonlarda “kara listede” yer alan kişilerin statüsünden kaynaklanan sorunların çözülebileceğine dikkat çekildi.

Yakın gelecekte, Rus düşmanı olan veya Rusya’ya karşı nefreti körüklemeye katkıda bulunan üst düzey ABD’li yetkililer, askeri yetkililer, milletvekilleri, iş insanları, uzmanlar ve medya mensuplarının da dahil edildiği yaptırım listesinin duyurulacağı kaydedilen açıklamada, şu anda yürülükte bulunan yaptırım listesine dahil edilen kişiler şöyle sıralandı:

  • ABD Başkanı Joe Biden
  • ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken
  • CIA Direktörü William Burns
  • ABD Savunma Bakanı Lloyd James Austin
  • ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley
  • ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan
  • Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki
  • Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Danışman Yardımcısı Daleep Singh
  • ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı Başkanı Samantha Power
  • Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden
  • Eski ABD başkan adayı Hillary Clinton
  • ABD Maliye Bakan Yardımcısı Adewale Adeyemo
  • ABD Export-Import (EXIM) Bankası Başkanı Reta Jo Lewis”

ABD’nin yeni yaptırım listesi 

Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Blinken, yaptığı yazılı açıklamada, Rusya’nın, Ukrayna’ya yönelik olarak gerçekleştirdiği ve çocuklar da dahil çok sayıda sivilin hayatını kaybettiğini “önceden tasarlanmış, sebepsiz ve haksız”  saldırıda sorumlulukları bulunduğu gerekçeisyle yaptırım listesine alınan 11 yetkilinin ad ve görevlerini paylaştı.

Rusya Savunma Bakan Yardımcıları

  • Aleksey Krivorçiko
  • Timur Ivanov
  • Yunus-Bek Evkurov
  • Dimitry Bulgakov
  • Yuri Sadovenko
  • Nikolay Pankov
  • Ruslan Tsalikov
  • Gennadi Zidko
  • Rusya Ulusal Muhafız Birlikleri Başkomutanı ve Rusya Güvenlik Konseyi Üyesi Viktor Zolotov
  • Rusya Savunma Bakanlığı Askeri Teknik İşbirliği Federal Servisi Direktörü Dmitriy Şugaev
  • Rosoboronexport Genel Müdürü Alexander Mikheev

Bu kişilerin ABD’de bulunan veya ABD’li kişilerin mülkiyetinde ya da kontrolünde olan tüm mülkleri ve menfaatlerinin dondurulduğuna dikkat çeken Blinken, Hazine Bakanlığı Dış Varlıklar Kontrol Ofisinin (OFAC) ayrıca, bu kişilerin doğrudan veya dolaylı olarak yüzde 50 veya daha fazlasına sahip olduğu kuruluşların da mallarını dondurduğunu, ABD vatandaşlarının bu kişilere ait ABD topraklarında veya başka bir yerdeki mülkiyetler üzerine işlem yapmasını da yasakladığını belirtti.

Paylaşın

Ukrayna’da ABD’li Gazeteci Brent Renaud Öldürüldü

ABD’li gazeteci Brent Renaud’un Ukrayna’nın başkenti Kiev’in dışında yer alan Irpin kasabasında vurularak öldürüldüğü açıklandı. Bu, Ukrayna’daki savaşı izleyen bir yabancı gazetecinin kayda geçen ilk ölümü oldu.

Brent Renaud’un öldüğü saldırıda bir diğer Amerikalı gazeteci ve bir sivilin de ise yaralandığı belirtildi.

Irpin’de bulunan gönüllü cerrah Danylo Shapolav Amerikalı gazetecilerden birinin olay yerinde öldüğünü, diğerini ise kendisinin tedavi ettiğini söyledi. Fransız Haber Ajansı (AFP) muhabiri de ölen gazetecinin naaşını gördüğünü duyurdu.

Doktorların verdiği bilgiye göre iki Amerikalı gazeteci Ukraynalı bir siville bulundukları bir araçta mermilerin hedefi oldu. Araçta bulunan Ukraynalı sivilin yaralandığı belirtildi.

New York Times gazetesinden yapılan açıklamada, Amerikalı gazeteci Brent Renaud’un öldüğü haberi doğrulanarak büyük üzüntü duyulduğu belirtildi. Ancak gazete öldürülen gazetecinin New York Times’a çalışmadığını belirtti.

Açıklamada, geçmişte New York Times’a katkıda bulunmuş olmasına rağmen, Ukrayna’daki herhangi bir iş için görevlendirilmediği belirtildi. Paylaşılan basın kartının, yıllar önce bir başka bir iş için verilen New York Times basın kartı olduğu belirtildi.

New York Times baş editör yardımcısı Cliff Levy ise Twitter hesabından yaptığı açıklamada, NYT eski çalışanı Brent Renaud’un gazeteye çok emek verdiğini büyük bir üzüntü içinde olduklarını belirtti. Levy, “Brent yetenekli bir fotoğrafçı ve film yapımcısıydı ancak Ukrayna’da NYT tarafından görevlendirilmemişti” ifadesine yer verdi.

Paylaşın