Avrupa Ve ABD’de Çocuklarda Görülen Gizemli Hastalıkta İlk Can Kaybı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), İngiltere’de ortaya çıkan ve Avrupa ile ABD’de yayılan nedeni belirsiz hepatit virüsünün bulaştığı bir çocuğun hayatını kaybettiğini duyurdu. Ölümün hangi ülkeden olduğuna dair bilgi paylaşılmadı.

İngiltere başta olmak üzere Danimarka, İrlanda, Hollanda, İspanya ve ABD’de geçen hafta karaciğer iltihabı olarak da bilinen hepatit vakaları tespit edildi.

Sağlık yetkilileri, Avrupa ülkeleri ile ABD’de çocuklarda tespit edilen nedeni açıklanamayan hepatit vakalarını araştırdıklarını duyurdu.

DSÖ ise dün yaptığı açıklamada şimdiye kadar farklı ülkelerden 169’dan fazla nedeni bilinmeyen ‘hepatit’ vakası bildirildiğini duyurdu.

Sağlık örgütünün açıklamasında hastalık tespit edilenlerin en küçüğünün 1 aylık bir bebek ve en büyüğünün ise 16 yaşında olduğunu kaydetti. Ayrıca bu vakalardan 17’sine karaciğer nakli gerektiği belirtildi.

DSÖ gizemli hastalık nedeniyle gerçekleşen ölümün hangi ülkeden olduğuna dair bilgi paylaşmadı.

Vakaların tespit edildiği ülkelerin çocuklarda hepatit vakaları üzerine daha da yoğunlaştığı kaydedildi.

İlk vakanın tespit edildiği İngiltere’de 114 çocuk hastalandı.

Bilim insanları hastalığın nedenlerini araştırırken insanlarda yaygın olan adenovirüsler üzerinde duruyor.

Adenovirüsler, genellikle soğuk algınlığı, kusma ve ishal gibi bir dizi yaygın hastalığa neden olan bir tür virüs.

Gizemli hepatit vakaları

DSÖ, 16 Nisan’daki yazılı açıklamasında, İngiltere’de 74 çocukta sebebi belirlenemeyen hepatit virüsü tespit edildiğini duyurmuştu. Dün yapılan açıklamada vakaların 11 ülkeye yayıldığı ve en az 169’a yükseldiği belirtildi.

Virüsün tespit edildiği çocuklarda son bir aydır sarılık, ishal, kusma ve karın ağrısı gibi belirtilerin görüldüğü, bazı vakaların ise ağır karaciğer iltihabı geçirerek karaciğer nakliyle tedavi edildiği bildirildi.

Vakalardan birinin hepatit taşıyan biri veya birkaç kişiyle teması nedeniyle oluştuğu, diğer vakaların virüsü nereden aldığının bilinmediği kaydedildi.

Hastalığın “gizemli” veya “nedeni belirsiz” olarak tanımlanması, akıllara Covid-19 virüsünü getirirken yeni bir “küresel salgın” ihtimalini gündeme taşıdı.

Covid-19, henüz adı konulmadan önce “gizemli bir akciğer rahatsızlığı” olarak tanımlanıyordu.

(Kaynak: Euronews)

Paylaşın

ABD’de Bir Haftada Dört Silahlı Saldırı

ABD’nin Güney Carolina ve Pennsylvania eyaletlerinde haftasonu gerçekleştirilen silahlı saldırılarda 2 kişi hayatını kaybetti, 31 kişi yaralandı. Bu saldırılar, ABD’de son bir hafta içinde gerçekleştirilen üçüncü ve dördüncü silahlı saldırlar olarak kayıtlara geçti.

Amerika Birleşik Devletleri’nin (AB) Güney Carolina eyaletinde dün (17 Nisan) düzenlenen silahlı saldırıda dokuz kişi yaralandı.

NBC News haber sitesinin aktardığına göre, Güney Carolina Eyalet Emniyet Dairesi saldırıya ilişkin açıklama yaparak Hampton County bölgesindeki bir kulüpte dün sabah gerçekleştirilen silahlı saldırıda dokuz kişinin yaralandığını, olayda can kaybı yaşanmadığını duyurdu.

Eyalette bir gün önce de bir alışveriş merkezinde silahlı saldırı meydana gelmiş, 14 kişi yaralanmıştı. Güney Carolina’nın başkenti Columbia’da yaşanan saldırıda dokuz kişi ateşli silahla yaralanırken beş kişi de olay yerinden kaçmaya çalışırken yaşanan izdihamda yara almıştı.

Olayla ilgili bir basın açıklaması yayınlayan Columbia Polis Şefi W.H. “Skip” Holbrook yaralıların yaşının 15 ile 73 arasında değiştiğini söyledi.

Öte yandan, dün sabah saatlerinde ABD’nin Pennsylvania eyaletinin Pittsburgh kentinde de yaklaşık 200 kişinin bulunduğu bir ev partisinde ateş açılması sonucu iki kişi öldü, sekiz kişi yaralandı.

The New York Times gazetesinin haberine göre, Pittsburgh’ta hayatını kaybeden iki kişi de 18 yaşından küçüktü. Yerel yetkililer yaralıların arasında 14 yaşında bir çocuğun da olduğunu ifade etti.

Columbia Polis Şefi Scott E. Schubert, olay yerinde birden fazla silah kullanıldığına yönelik kanıtlar olduğunu söyledi.

Bir haftada dört saldırı

Güney Carolina’da dün yaşanan silahlı saldırı ABD’de son bir hafta içinde gerçekleştirilen dördüncü silahlı saldırıydı.

ABD’nin New York şehrinin Brooklyn bölgesindeki bir metro istasyonunda 12 Nisan 2022 sabahı bir silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, saldırıda 10’u ateşli silahla olmak üzere en az 30 kişinin yaralandığı bildirilmişti.

62 yaşındaki şüpheli Frank R. James, 14 Nisan’da, saldırıdan 29 saat sonra saldırının gerçekleştiği metro istasyonunun yaklaşık beş mil yakınında yakalanmış, basına konuşan federal yetkililer, James’in “toplu taşımada terör saldırısı” düzenlemekle suçlanacağını ve suçu sabit görüldüğü takdirde ömür boyu hapis cezası alabileceğini ifade etmişti.

Mahkeme James’in tutuklu yargılanmasına karar verdi.

The New York Times gazetesine göre, son dönemde yaşanan silahlı saldırılar ülke çapında meydana gelen şiddet suçlarındaki artışın bir örneği.

2019’dan bu yana ülkede yaşanan cinayetler yaklaşık yüzde 40 oranında artarken silahlı saldırı gibi diğer şiddet suçlarında da artışlar yaşanıyor. Uzmanlar, pandemi, polis olan güvenin azalması ve silah satışlarındaki artış gibi faktörlerin bu artışın sebebi olabileceğini söylüyor.

Paylaşın

Biden, Putin’i ‘Soykırımla’ Suçladı

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, Ukrayna’da yaşananları ilk kez soykırım olarak niteledi. Iowa Eyaleti’ne yaptığı ziyaret sırasında açıklamalarda bulunan Başkan Biden, “Olanlara soykırım diyorum, zira gün geçtikçe daha da açık ve net anlaşılıyor ki Putin Ukraynalı olabilme düşüncesini bile ortadan kaldırmayı deniyor” diye konuştu.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Biden, soykırım suçu işlendiğine dair kanıtların arttığını da belirterek, “Durum geçen haftakinden daha başka görünüyor. Kelime anlamıyla, Rusların Ukrayna’da yaptıklarına dair gün geçtikçe daha da çok kanıt ortaya çıkıyor” diye konuştu. ABD Başkanı, sonuç olarak uluslararası düzeyde bir soykırım suçu işlenip işlenmediğine hukukçuların karar vereceğinin altını da çizdi, ancak kendisinin işlenen suçları soykırım olarak gördügünü ifade etti.

Iowa ziyaretine zamlar damgasını vurdu

Son 40 senenin en yüksek enflasyonunun kaydedildiği ABD’de Başkan Joe Biden’in bölgeye ziyaretine zamlar damgasını vurdu. Biden Menlo kentine ziyaretinde ülkede tüketici fiyatlarında kaydedilen rekor zamlara değindi ve artan fiyatları Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya açtığı savaş ile ilintilendirdi. Biden halka seslenişinde, “Sizin aile bütçeniz, aracınıza yakıt doldurmanız bir diktatörün dünyanın diğer yarısında savaş ilan etmesine ve soykırım yapmasına bağlı olmamalı” diyerek Putin’i sert biçimde eleştirdi. Demokrat Partili Biden, ABD’nin ve partnerlerinin Putin’in ABD’li, Avrupalı ve diğer bölgedeki ailelere karşı enerji kaynaklarını silah olarak kullanmasını engellemek için ellerinden geleni yaptıklarını da söyledi.

Zelenskiy’den Biden’a övgü

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya’nın Ukrayna’da yaptıklarını açıkça soykırım olarak nitelemesinden dolayı Biden’i övdü. Twitter’dan yaptığı açıklamada Zelenskiy, “Kötüye karşı dirayet göstermek isteniyorsa olanları adıyla anmak önemli” diye vurguladı.

Ukrayna lideri, Rus güçlerinin ülkesi Ukrayna’daki pek çok kentte sivillere yönelik yaptığı katliamı daha önce zaten soykırım olarak nitelemiş ve Putin’i soykırım suçu işlemekle suçlamıştı.

ABD yönetimi ise Ukrayna’daki savaşla ilgili soykırım kelimesini anmaktan şimdiye kadar kaçınıyordu. Başkan Biden’in güvenlik danışmanı Jake Sullivan, Kiev yakınlarındaki Buça kentinde sokaklarda cesetleri bulunan sivillere dair görüntülerin ortaya çıkmasının ardından savaş suçu işlendiğinden bahsetmiş, ancak soykırım kavramını kullanmaktan çekindiği dikkat çekmişti.

Leningrad benzetmesi

Bu arada Ukrayna lideri Zelenskiy, Rusya’nın yoğun saldırılarıyla kentin büyük kısmının enkaza döndüğü, stratejik öneme sahip liman kenti Mariupol’de olanları 2. Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından etrafı çevrilen Leningrad kuşatmasına benzetti. Öte yandan Almanya’da hükümetin bazı üyeleri Ukrayna’ya ağır silahlar verilmesi yönündeki ısrarlarını artırıyor.

Yabancı ülkelere silah nakliyatından da sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Robert Habeck, Kiev’e daha hızlı silah gönderilmesi için baskı yapılor. Dün Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da, Ukrayna’ya ağır silah gönderilmesi gerektiğini açıklamıştı.

Paylaşın

New York Metrosu’nda Silahlı Saldırı: En Az 16 Yaralı

ABD’nin New York Kenti 36. Cadde üzerinde yer alan bir metro istasyonunda yerel saatle 08.30 sularında bir silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda en az 16 kişi yaralandı. Ayrıca olay yerinde infilak etmemiş bir düzenek de bulundu.

New York Times’ın haberine göre, polis metroda etrafa ateş açan gaz maskeli ve turuncu yelekli şüpheliyi aramaya devam ediyor. New York Valisi Kathy Hochul, saldırganın “tehlikeli” olduğunu belirtti. Bütün vatandaşlara “uyanık ve dikkatli” olmaları çağrısı yapan Hochul, saldırganla ilgili bilgiye sahip olanların yetkili birimlerle iritibata geçmesini istedi.

Terör şüphesi bulunmuyor

New York polisi, eldeki ilk bilgilerin olayın terör saldırısı olmadığına işaret ettiğini açıkladı. Konuyla ilgili açıklama yapan New York Emniyet Müdürü Keechant Sewell, soruşturmanın birkaç saattir sürdüğünü belirterek durumun her an değişebileceğine dikkat çekti.

Sewell, New York metrosunda aktif patlayıcı bulunmadığının da altını çizdi. New York polisi, görevlilerin olay yerine gönderildiğini ve incelemelerin başladığını duyurdu. Polis, vatandaşlara olay yerinden uzak durmaları uyarısında bulundu.

New York Belediye Başkanı Eric Adams’ın sözcüsü, New Yorkers’a yaptığı açıklamada bölge sakinlerini bölgeden uzak durmaları konusunda uyardı. Ayrıca metro hattında da rötarların olabileceği söylendi. Ez dört metro çift yönlü hattının da rötar yaptığı söyleniyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, saldırıyla ilgili Başkan Joe Biden’ın bilgilendirildiğini söyledi. Twitter’dan bir paylaşım yapan Psaki, Belediye Başkanı Adams ve New York polisiyle temas halinde olduklarını da sözlerine ekledi.

BBC’ye konuşan New York İtfaiyesi, ilk olarak istasyon içerisindeki yoğun duman nedeniyle bir çağrı aldıklarını söyledi, ancak olay yerine varan yetkililer, çok sayıda yaralı buldu. Polis, olay yerinde aktif patlayıcı bir düzeneğin olmadığını duyurdu.

Paylaşın

ABD’de Enflasyon 1981’den Beri En Yüksek Seviyede

ABD’de son 40 yılın en büyük yıllık enflasyonu kayıtlara geçti. ABD Çalışma Bakanlığı’nın açıklamasına göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,5 oranında arttı. Söz konusu fiyat artışının, Aralık 1981’den bu yana en büyük yıllık artış olduğu belirtildi.

Mart ayında TÜFE’nin Şubat ayına göre de yüzde 1,2 oranında arttığı kaydedildi. Söz konusu aylık artışın da 2005’ten bu yana kaydedilen en büyük aylık artış olduğu öğrenildi.

ABD’de enflasyon rakamlarının ekonomi analistlerinin tahminleriyle uyumlu olduğu belirtiliyor. Gıda ve enerji fiyatlarının dışarıda bırakılmasıyla ölçülen “çekirdek” TÜFE’nin ise yüzde 0,3 oranında arttığı kaydedildi. Bunun ise tahmin edilenden düşük olduğuna dikkat çekildi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve Batı’nın Moskova’ya uyguladığı yaptırımlar tüm dünyada enerji ve gıda fiyatlarının artmasına neden oluyor.

ABD Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre yıllık enflasyon benzinde yüzde 48 olarak ölçüldü. İkinci el otomobil fiyatlarındaki artış ise yüzde 35,3 olarak kaydedildi. Yatak odası mobilyasında yıllık fiyat artışı yüzde 14,7, erkek takım elbise ve kaban fiyatındaki artış ise yüzde 14,5 olarak açıklandı. Gıdadaki artış ise yüzde 10 olarak ifade edildi.

Paylaşın

Türkiye-ABD Arasında Diplomasi Trafiği: Masada Neler Var?

Bölge ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirerek dış politikada bir “restorasyon dönemi” inşa çabası içinde olan Türkiye ile Türkiye-ABD ilişkilerinde Rusya-Ukrayna savaşının da etkisiyle diplomasi trafiğinin hızlandığı bir dönem yaşanıyor.

Türkiye ile ABD ilişkilerinin gündeminde Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve ardından gelen Rusya’ya yönelik yaptırımlar, yeni işlerlik kazanan Stratejik Mekanizma, Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemi ve Türkiye’nin ABD’den talep ettiği F-16 savaş uçaklarının olası satışı gibi konu başlıkları öne çıkıyor.

Rusya yaptırımları Türkiye’yi etkiler mi?

Rusya’ya bir dizi yaptırım uygulama kararı alan ABD ve Batılı ülkeler bunları giderek ağırlaştırırken, Türkiye ise bu yaptırımlara uymayacağını açıklamıştı.

Rusya ve Ukrayna ile yakın ilişkileri bulunduğunu ve ikisinden de vazgeçmeyeceğini belirten Ankara, Montrö Sözleşmesi’ni titizlikle uyguladığını, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini ve barış için çabaladığını vurguluyor.

Washington ise bir yandan Ankara’nın kolaylaştırıcı rolünün önemli olduğunu söylerken, diğer taraftan Türkiye’ye Rusya’nın yaptırımları delmesine imkan vermeme konusunda dikkatli olma çağrısı yapıyor.

Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü Türkiye Çalışmaları Enstitüsü Direktörü Gönül Tol, Rusya’ya uygulanan yaptırımlarla ilgili ABD Hazine Bakanlığı’nın çok hassas olduğuna dikkat çekerek, izlenimlerini şöyle aktarıyor:

“Hazine Bakanlığı’nın bakış açısı şöyle; yeni yaptırımlar uygulamak önemli olabilir ama ondan daha önemli olan mevcut yaptırımların yüzde yüz uygulanmasını ve delinmemesini sağlamak.”

Tol bu nedenle Türkiye üzerindeki yaptırım baskısının bundan sonra artabileceğini belirtiyor.

German Marshall Fund Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, Türkiye’nin eskiden beri prensip gereği Birleşmiş Milletler’in (BM) onaylamadığı yaptırımlara katılmadığını söyleyerek, şu ana kadar Türkiye’ye yaptırımlar için çok büyük bir baskı gelmediğini belirtiyor. Ünlühisarcıklı, bu konudaki hassas noktayı ise şöyle aktarıyor:

“Çok büyük baskı da gelmeyecek gibi ama Türkiye’nin diğer ülkelerin uyguladığı yaptırımları Rusya’nın delebilmesi için de fırsat sunmaması gerekiyor. Eğer hatırlarsak ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlarda Türkiye’nin biraz İran’ın yaptırımlarının çevresinden dolanmasına imkan sağlama gibi bir rolü olmuştu. Türkiye bunun için bedel de ödedi.”

ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland’ın geçtiğimiz günlerde Ankara’da yaptığı görüşmelerde de bu konunun gündeme geldiği belirtiliyor.

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Sözcüsü Julie Eadeh, görüşmelere ilişkin soruya cevaben “Sayın Nuland’ın da dediği gibi, Türkiye’nin dikkatli olması ve topraklarının yaptırımlardan kurtulunmasına ya da Rus oligarkların kirli parası için havuz olmasına izin vermemesi çok önemli” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye’nin eski Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu ise ABD’nin yaptırımlarını giderek ağırlaştırdığına dikkat çekerek, Türkiye için asıl sıkıntı yaratabilecek olanın bundan sonra gelmesi muhtemel “ikincil yaptırımlar” (secondary sanctions) olabileceğine dikkat çekiyor.

ABD’li bazı senatörler tarafından zaman zaman dile getirilen ancak henüz karar verilmeyen “ikincil yaptırımların” uygulanması durumunda diğer ülkelerdeki şirketler ya da kişiler seçim yapmak durumunda bırakılacak ve sadece ya Rusya ya da ABD ile ticaret yapabilecek.

Stratejik Mekanizma ne kadar etkili olur?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden’ın üzerinde anlaştığı “Stratejik Mekanizma” kapsamında iki ülke dışişleri ve ticaret bakanlıkları yetkilileri de ABD’den Türkiye’ye oligark mesajı: Kirli paranın havuzu olmayın geçtiğimiz günlerde Ankara’da bir araya gelmişti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu mekanizma çerçevesinde bakanlar düzeyinde görüşmeler yapmak için ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile 18 Mayıs’ta Washington’da bir araya geleceğini söyleyerek, “Bu mekanizmanın sonuç odaklı olmasını, verimli geçmesini istiyoruz” diye konuştu.

Ancak uzmanlara göre iki ülke arasında daha önce de ismi farklı da olsa buna benzer mekanizmalar kuruldu ancak çok sonuç getirmedi.

Loğoğlu, ilişkileri düze çıkarmak için daha önce de benzer oluşumlara gidildiğini hatırlatarak, şöyle konuşuyor:

“Bu kez adı çok iddialı ama farklı bir mekanizma değil. Fazla bir sonuç çıkacağını sanmıyorum. Çünkü iki ülke arasındaki sorunların devamının nedeni sorunları ele alacak mekanizmaların yokluğu değil, bunlar daha önce de vardı. Asıl sorun karşılıklı güven ve örtüşen çıkarların gereğini yapmaktaki engeller.”

Loğoğlu’na göre yapısal olan bu engellerin başında S-400 konusu geliyor.

Loğoğlu: S-400 konusu ABD için kapanmadı

ABD’nin, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alması nedeniyle Türkiye’ye uyguladığı yaptırımlar da devam ediyor.

Büyükelçi Loğoğlu CAATSA (ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası) yaptırımlarının bir yasadan kaynaklandığını ve yönetimin de yasanın gereğini uygulamak durumunda olduğunu belirterek, “Her ne kadar Türk tarafı ‘bu iş kapanmıştır, bitmiştir’ dese de hiçbir Amerikalı bu görüşe katılmaz. S-400’ler Türkiye’de bulunduğu sürece bu mesele ABD bakımından devam eder” diye konuşuyor.

German Marshall Fund Türkiye Direktörü Ünlühisarcıklı, Türkiye’nin çelişkileri bir yana bu konuda ABD’yi de çelişkili bulduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bir yandan ABD bütün NATO müttefiklerine askeri harcamalarını artırmaları, caydırıcılıklarını güçlendirmeleri yönünde telkinde bulunuyor. Ama öte yandan gerek CAATSA yaptırımları gerek bu F-16 gibi alım satımlarda ABD Kongresi’nin vetosu nedeniyle NATO’nun en büyük ikinci en büyük F-16 filosuna sahip Türkiye caydırıcılığını artıramıyor.”

Kongre’ye F-16 mektubu ne anlama geliyor?

İki ülke ilişkilerinin önemli bir başka gündem maddesi olan 40 adet yeni savaş uçağı ve 80 modernizasyon kitini kapsayan F-16 görüşmeleri ile ilgili de son günlerde önemli gelişmeler yaşanıyor.

Reuters’ın haberine göre ABD Dışişleri Bakanlığı Kongre’ye bir mektup göndererek, Türkiye’ye potansiyel F-16 savaş uçağı satılmasının ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarıyla uyumlu olacağını bildirdi. Satışla ilgili Kongre’deki süreç önemli görülüyor.

Türkiye-ABD ilişkilerini yakından takip eden Gönül Tol, Rusya’nın saldırısının ardından ABD bürokrasisinde Türkiye ile ilgili eskiye kıyasla daha ılımlı bir hava oluştuğunu, geneli yansıtmasa da ABD bürokrasindeki bir kanadın Türkiye ile ilişkilerin toparlanabileceğini düşünmeye başladığını belirterek, son mektubun bu kapsamda değerlendirilebileceğini söylüyor.

F-16 satışını aslında ABD’nin Türkiye’ye vereceği bir “taviz” olarak görmemek gerektiğini de belirten Tol, NATO’nun bir müttefikini askeri olarak zayıflatmanın doğru olup olmadığı tartışmalarının devam ettiğini söylüyor.

Bu arada bir süredir devam eden teknik görüşmelerin ardından gelen bu mektup Ankara’yı memnun ederken, F-16 satışına ‘tamam’ demek için henüz erken olduğuna işaret ediliyor.

Tol, Kongre üyelerinin Türkiye’ye karşı hâlâ pek olumlu bakmadığını söylerken, Ünlühisarcıklı da buna benzer süreçlerin geçmişte de yaşandığını anımsatıyor ve eski örnekleri şöyle anlatıyor:

“Dışişleri Bakanlığı Kongre’ye bu doğrultuda bir mektup gönderdikten sonra, hemen ardından Kongre de bakanlığa bunun neden olmaması gerektiğiyle ilgili karşı mektup gönderiyor. Şu anda maalesef ABD Kongresi’nde Dış İlişkiler Komisyonu’nda Türkiye aleyhtarlığı ile ilgili iki partili bir uzlaşı var.”

Büyükelçi Loğoğlu ise psikolojik bir etkisi olacağını söylediği mektubun sonuç verip vermeyeceği konusunda şüpheli. Loğoğlu şüphelerini şöyle açıklıyor:

“İki nedenden ötürü sonuç alınamaz. Birincisi bu mektupta F-16’ların satışı ile ilgili tam bir kararlılık ve takvim yok. İkincisi Kongre’nin onay vermesi gerekiyor. O bakımdan (bu mektubu) Türkiye’nin şu sıralarda Rusya tarafına kaymaması için bu tarafta tutmaya yönelik bir hamle olarak görüyorum.”

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

ABD’den Türkiye’ye F-16 Satışı İçin Yeşil Işık

Türkiye’yi F-35 programından çıkaran ABD, F-16 satışı için yeşil ışık yaktı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Kongreye gönderdiği mektupta, Türkiye’ye F-16 satışına olumlu yaklaştığını belirterek, Washington açısından “ikili ilişkilerde savunma alanındaki ticari bağların desteklediği önemli çıkarlar olduğuna” vurgu yaptı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Kongre’ye gönderdiği mektupta Türkiye’ye olası F-16 savaş uçağı satışı konusunda görüş bildirdi.

Mektupta satışın yapılacağına dair herhangi bir teminat ya da zaman çizelgesi bulunmuyor ancak Türkiye’ye F-16 tedarik edilmesinin ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarıyla uyumlu olacağı ve uzun vadede NATO’nun bütünlüğüne hizmet edeceği belirtiliyor.

Reuters’ın haberine göre, 17 Mart tarihli mektup, ABD Temsilciler Meclisi üyelerinin 4 Şubat’taki mektubuna cevaben yazıldı. Hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi partilerden 50’yi aşkın vekil, bu mektupta Biden yönetimine Ankara’nın F-16 talebini reddetmesi için çağrıda bulunmuştu.

Türkiye geçen Ekim ayında ABD’den 40 adet Lockheed Martin yapımı F-16 savaş uçağı ve 80’e yakın modernizasyon kiti satın almak için talepte bulunmuştu. Washington şu ana kadar olası satışla ilgili görüş bildirmekten imtina etmişti.

ABD’nin NATO müttefiki Türkiye’ye silah satışı, Ankara’dan Rus S-400 hava savunma sistemleri almasının ardından tartışmalı hâle gelmişti. ABD bu alım nedeniyle Ankara’ya bir dizi yaptırım uygularken Türkiye F-35 programından da çıkarılmıştı.

Ukrayna vurgusu

ABD Dışişleri Bakanlığı Yasama-Kongre İlişkilerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Naz Durakoğlu’nun imzasıyla Kongre’ye gönderilen mektupta, Ankara-Washington ilişkilerinde yaşanan gerginliğin kabul edildiği ancak Türkiye’nin Ukrayna’ya verdiği desteğin ve bu ülkeyle olan savunma bağlarının önemine de vurgu yapıldığı görüldü. Türkiye’nin Ukrayna’ya verdiği bu desteğin “bölgedeki habis nüfuz karşısında önemli bir caydırıcı” olduğu belirtildi.

Washington’ın S-400’ler nedeniyle gerçekleştirdiği cezalandırıcı eylemlerin Ankara’ya “ciddi bir bedel ödettiğini” vurgulayan ABD Dışişleri Bakanlığı, “Bununla beraber yönetim, NATO ittifakının uzun vadeli bütünlüğü ve kapasitesine ilişkin çıkarların yanı sıra ABD ile Türkiye arasında savunma alanındaki ticari ilişkilerle desteklenen ABD ulusal güvenlik, ekonomik ve ticari bağlarına yönelik ikna edici çıkarlar olduğuna inanıyor” ifadesini kullandı.

Mektupta ayrıca, ABD Dışişleri Bakanlığının Türkiye’ye F-16 satışına onay vermesi durumunda bunu ilgili yasal süreç kapsamında Kongre’ye bildireceği hatırlatıldı.

Erdoğan – Biden görüşmesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile 10 Mart’ta yaptığı telefon görüşmesinde, Türkiye’nin ABD’den 40 yeni uçak alımı ve mevcut F-16’ların modernizasyonunu içeren talebinin en kısa sürede neticeye ulaştırılmasını beklediğini ifade ederek, savunma sanayii alanında Türkiye’ye yönelik tüm haksız yaptırımların kaldırılmasının zamanının da çoktan geldiğini dile getirmişti.

Yabancı ülkelere silah satışı nasıl işliyor?

ABD’nin yabancı ülkelere silah satışlarına onay veren Dışişleri Bakanlığı, resmi satış onayından önce Kongrenin satışa ilişkin talebi ya da sorusu olursa bunlara mektup ile yanıt vererek yönetimin yaklaşımını ortaya koyuyor.

Bakanlık, ilgili silah satışına onay verdiğinde bunu resmi bir bildirimle Kongreye iletiyor. Dışişleri Bakanlığının silah satış onayları ABD yönetimi açısından satışın bir mahzuru olmadığı anlamına geliyor.

ABD Kongresinin 30 iş günü içinde Bakanlığın kararına itiraz etmemesi durumunda, yönetim satışın yapılmasına onay verilen ülke ile satış paketinin içeriği için görüşmelere başlıyor. Bu görüşmelerin sonunda ABD, o ülkeye bir teklif mektubu sunuyor; teklife olumlu yanıt aldığı takdirde de tedarik işlemi gerçekleşiyor.

Paylaşın

ABD Genelkurmay Başkanı: Rusya Ve Çin Dünya Düzenini Değiştirmek İstiyor

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Genelkurmay Başkanı Mark Milley, Rusya ve Çin’in mevcut dünya düzenini değiştirmek için uğraştıklarını söyledi. Milley ayrıca bu iki ülke nedeniyle büyük uluslararası çatışmalarda bir artış olabileceği konusunda uyarıda bulundu.

ABD Temsilciler Meclisi’ndeki Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde konuşan ABD Genelkurmay Başkanı Milley, “Şu anda her ikisi de önemli askeri yeteneklere sahip olan ve mevcut dünya düzeninin kurallarını temelden değiştirmeyi amaçlayan iki dünya gücüyle, Çin ve Rusya ile uğraşıyoruz” diye konuştu. Dünyanın giderek daha istikrarsız bir hale geldiğini ifade eden Milley, “Büyük güçler arasında ciddi uluslararası çatışmaların potansiyeli azalmak yerine artıyor” dedi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali konusunda görüşlerini ifade eden Milley, bu savaşı 42 yıllık askeri kariyeri boyunca “barış ve güvenliğe yönelik Avrupa’da, belki de tüm dünyada en büyük tehdit” olarak nitelendirdi. Milley bu işgalin küresel barış ve istikrarı baltaladığını söyledi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle ABD’nin Kiev’e daha fazla nasıl yardım edebileceği ve özellikle Rusya karşısında endişe yaşayan NATO partnerleri için Avrupa’da güvenliği ne şekilde artırabileceği konusunda soruları da yanıtlayan Milley, Doğu Avrupa’ya daha fazla birlik gönderilmesi gerektiğini, ancak bir bölgeye kalıcı birlikler konuşlandırmak yerine askerlerin ihtiyaca göre rotasyonla yerlerinin değiştirilmesinin uygun olacağını söyledi.

Çin’den Rusya ile diyalog çağrısı

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali konusunda Çin’den de bir açıklama geldi. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını kınamayan ve ABD öncülüğündeki Batılı devletlerin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını eleştirerek bu yaptırımlara katılmayan Çin, Ukrayna’daki savaş konusunda Batılı ülkelere Rusya ile diyalog çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde konuşan Çin’in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun, ABD, NATO ve Avrupa Birliği’ne Rusya ile kapsamlı diyalog kurmaları yönünde çağrıda bulundu. Büyükelçi ayrıca Batılı ülkelerin Rusya’ya uyguladığı yaptırımların Ukrayna’daki krizi çözme konusunda etkili olmadığını, bunun yerine savaşın ekonomik etkilerini daha da artırdığını söyledi.

ABD geçen yıl dış politikayla ilgili strateji belgesinde Çin’i hasım olarak ilan ederken, İngiltere de benzer bir strateji belgesinde Çin’in iddiasını artırması nedeniyle Pekin’e karşı dengeli bir yaklaşım benimseyeceklerini ifade etmişti.

Bu kapsamda hem ABD hem İngiltere Asya-Pasifik’teki ilişkilere daha fazla öncelik verileceğini belirterek Eylül 2021’de Avustralya ile bu ülkenin nükleer denizaltılarla donatılmasını da içeren AUKUS ittifakını kurmuşlar, bu durum Çin ile Rusya’nın tepkisine neden olmuştu. ABD, Çin’in Asya-Pasifik’te giderek artan askeri iddiasından, Çin de ABD ve müttefiklerinin bölgedeki nüfuz çabalarından endişe duyuyor.

AUKUS’dan yeni iş birliği alanı: Hipersonik füze

Salı günü bir açıklama yapan AUKUS ittifakı, Avustralya için konvansiyonel silahlı, nükleer güç ile çalışan denizaltı programının ilerleyişinden memnun olduklarını, bunun yanı sıra hipersonik füze yapımı için de birlikte çalışacaklarını belirtti.

ABD Başkanı Joe Biden, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve Avustralya Başbakanı Scott Morrison’ın Salı günü yaptıkları görüşme sonrasında üç lider tarafından yayınlanan ortak açıklamada, “hipersonik füzeler, hipersonik füzelere karşı savunma sistemleri ve elektronik harp yetenekleri konusunda yeni üçlü işbirliğine başlanacağı, ayrıca liderlerin bilgi paylaşımını genişletmeye ve savunma yenilikleri konusundaki işbirliğini derinleştirmeye kararlı oldukları” aktarıldı.

Sesten beş kat daha hızlı giden hipersonik füzeleri geliştirme konusunda hem ABD hem Çin hem de Rusya istekli. ABD Genelkurmay Başkanı Milley geçen Ekim ayında yaptığı açıklamada Çin’in hipersonik silah sistemini test ettiğini söyleyerek, bu durumu “çok endişe verici” olarak nitelendirmişti. Rusya da Ukrayna’da bazı hedefleri vururken hipersonik füze kullandıklarını açıklamıştı.

Paylaşın

ABD, Doha’da Taliban İle Yapacağı Görüşmeyi İptal Etti

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Afganistan’da kız öğrencilere yönelik ortaokul ve liseleri açacağını duyuran Taliban’ın bu kararı askıya alması üzerine, Doha’da yapılacak müzakereleri iptal etme kararı aldığını duyurdu.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bir sözcüsü, Reuters’a yaptığı açıklamda, Taliban’ın kararından geri adım atarak Afgan halkına ve uluslararası topluma verdiği taahhütlerden açıklanamaz biçimde caymasının “son derece üzücü olduğunu” ifade etti.

Yetkili, Doha’da ekonomik meseleler üzerine yapılması planlanan görüşmeler de dahil Talibanla bazı temaslarını kestiklerini kaydederek, “Bu kararı (Taliban’la) temaslarımız açısından potansiyel bir dönüm noktası olarak gördüğümüzü açık biçimde ifade ettik” dedi.

ABD’li yetkililerle Taliban yönetiminin Katar’ın başkentinde Cumartesi ve Pazar düzenlenecek bir konferans çerçevesinde masaya oturmasının planlandığı bildirilmişti. Reuters kaynaklarına göre, bazı toplantılara Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler temsilcilerinin de katılması planlanıyordu.

Müzakerelerde Afgan merkez bankasının bağımsızlığı ve Afgan para biriminin banknotlarının basımı gibi meselelerin masaya yatırılması planlanıyordu. Kaynaklara göre, Dünya Bankası Yeniden Yapılandırma Güven Fonu’nda tutulan ve özellikle ülkenin eğitim sektörü için tahsis edilmiş milyonlarca doların aktarılmasının da gündeme alınması bekleniyordu.

Afganistan’da Taliban’ın yönetimi yeniden ele geçirmesinden bu yana para biriminin hızla değer kaybetmesi, enflasyonu tetikleyerek ekonomik krizi daha da derinleştirdi. Taliban’ın, ABD dahil yurt dışında bulunan milyarlarca dolarlık rezervlere de erişimi bulunmuyor.

“İptal kararı anlaşılabilir, ancak halk için trajik”

İnsan Hakları İzleme Örgütü Asya Direktörü John Sifton, ABD’nin Doha’daki görüşmeleri iptal etme kararını anlaşılabilir olarak nitelendirerek, Washington ve diğer donörlerin, eylemlerinin kabul edilemez olduğunu Taliban’a ifade etmeleri gerektiğini belirtti.

Sifton, diğer yandan Afgan ekonomisinin çöktüğüne, milyonlarca kişinin yetersiz beslendiğine ve her gün insanların açlıktan hayatını kaybettiğine dikkat çekerek, bu önemli toplantının iptalinin “trajik” olduğunu savundu.

Birleşmiş Milletler verilerine göre, ülkede yaklaşık 23 milyon yetersiz beslenmeden muzdarip ve Afgan halkının yüzde 95’i yeterli gıdaya erişemiyor.

Paylaşın

ABD Başkanı Biden: Rusya G20’den Çıkartılmalı

ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’nın G20’den çıkartılması gerektiğini savundu. Brüksel’de düzenlenen NATO liderler zirvesi sonrası konuşan Biden, Moskova G20’den çıkartılmalı mı sorusunu, “Cevabım evet, G20’ye bağlı” şeklinde yanıtladı.

Biden, konuyu Perşembe günü diğer liderlerle gerçekleştirilen toplantıda da gündeme getirdiğini ifade etti. ABD Başkanı, Endonezya ve diğer ülkelerin gruptan Rusya’nın çıkartılmaması yönünde görüş bildirmesi durumunda ise Ukrayna’nın G20 zirvelerine katılmasına izin verilmesi gerektiğini savundu.

ABD’den Rusya’ya yeni yaptırımlar

Washington, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle aralarında devlete ait Tactical Missiles Corporation’ın ve ona bağlı 28 şirketin de olduğu 40’tan fazla Rus savunma şirketinin yanı sıra, yüzlerce Rus milletvekiline ve ülkenin en büyük bankasına yeni yaptırımlar uygulanacağını duyurdu.

ABD Başkanı Biden, Twitter hesabından, “400’den fazla Rus elitine, milletvekiline ve savunma şirketine Putin’in Ukrayna’da savaşı seçmesi nedeniyle ek yaptırımları açıklıyorum” diye yazdı. Biden, söz konusu şirket ve kişilerin Kremlin’in politikalarından kazançlı çıktıklarını, şimdi de bu politikalardan kaynaklanan acıyı paylaşmaları gerektiğini savundu.

Paylaşın