ABD’den Küba’ya Yönelik Kısıtlamaları Gevşetme Kararı

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yönetimi Küba’ya yönelik kısıtlamaların bazılarının kaldırıldığını açıkladı. Küba ise, ABD yönetiminin ülkeye yönelik ambargoya son vermediğini ve Kübalı kuruluşlar ile ABD vatandaşlarının seyahatine getirilen kısıtlamaların ortadan kaldırılmadığını duyurdu.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre, önceki Başkan Donald Trump döneminde getirilen yaptırımların bazıları kaldırılarak başkent Havana dışındaki şehirlere uçuşların ve aile birleşimi programlarının yeniden başlaması kararı alındı.

Konuyla ilgili Beyaz Saray açıklaması özetle şu şekilde:

Aile birleşimi, havale işlemleri, girişimciler

“Birleşik Devletler, bugün ulusal güvenlik çıkarlarımıza uygun bir şekilde Küba halkına olan desteği arttırmak için bir dizi önlem alıyor.

Küba halkı, eşi benzeri görülmemiş bir insani kriz ile karşı karşıya; bizim politikamız Küba halkının baskı ve ekonomik sıkıntıdan azade bir gelecek kurmasına yardım etmek için halkı güçlendirmeye odaklanmaya devam edecek. Yönetim, özellikle şunları yapacak:

  • Kübalı Aile Birleşim Programını (CFRP) yeniden hayata geçirerek ve konsolosluk hizmetlerinin kapasitesini arttırarak aile birleşimini kolaylaştırmak. Sınırlı göçmen vize işlemleri 3 Mayıs 2022’de Havana’da devam etti. CFRP’yi yeniden hayata geçireceğiz ve Havana’daki vize işlemlerini arttıracağız; bunu yaparken de Georgetown, Guyana’daki ABD Büyükelçiliğindeki göçmen vize vakalarının çoğunu işleme almaya devam edeceğiz.
  • Küba halkına destek olmak için onaylanmış seyahati genişleterek Birleşik Devletler ve Küba halkının aile bağlarını ve eğitimle ilişkili bağlantılarını güçlendireceğiz. Havana dışındaki yerlere de tarifeli ve tarifesiz uçuşlara izin vereceğiz.
  • Ayrıca, internete daha fazla erişimi ve havale işlemleri firmalarını desteklemek ve Kübalı girişimcilere ek destek sağlamak da dahil olmak üzere kişiden kişiye ve diğer kategorilerdeki grup eğitim seyahatlerini ve iş görüşmeleri ve mesleki araştırmalar ile ilgili belli seyahatleri yeniden hayat geçirmek için düzenleyici değişiklikler yapacağız. Bireysel grup ziyaretlerini yeniden hayata geçirmeyeceğiz.

  • Bağımsız Kübalı girişimcileri destekleyeceğiz. Genişletilmiş bulut teknolojisi, uygulama programlama arayüzleri ve e-ticaret platformlarına erişime izin vererek kamu sektörü dışında ticari fırsatları teşvik edeceğiz. Kübalı girişimciler ile internet tabanlı faaliyetler, elektronik ödemeler ve iş yapma fırsatları için ek ödeme seçeneklerine desteği arttırmak için seçenekleri gözden geçireceğiz. Girişimcilerin mikrofinans ve eğitime olan erişimini artırmak için çalışacağız.
  • Para havalelerinin Küba halkına daha özgürce ulaştığından, fakat bunu yaparken insan hakları ihlalleri işleyenleri zenginleştirmediğimizden emin olacağız.
  • Özellikle ailelerin para gönderme işlemlerine konan üç ayda bir 1.000 dolar sınırlamasını kaldıracağız ve (aile dışı) bağış amaçlı para havalelerine izin vereceğiz; bu da bağımsız Kübalı girişimcilere destek olacak. Küba pazarında daha fazla erişimi teşvik etmek adına elektronik ödeme işlemcileri ile çalışacağız. Kuruluşları Küba Kısıtlama Listesinden kaldırmacayacağız.”

Küba’dan açıklama

The Wall Street Journal gazetesinin aktardığına göre, Küba Dışişleri Bakanlığı Beyaz Saray açıklamasına yanıt vererek söz konusu değişikliklerin “olumlu olduğunu ama kapsamının sınırlı olduğunu” söyledi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada ABD Başkanı Joe Biden’ın seçim vaatlerinden bazılarını yerine getirdiği, ama Washington’un ambargoya son vermediği ya da Kübalı kuruluşlar ile ABD vatandaşlarının seyahatine getirilen kısıtlamaların ortadan kaldırılmadığı ifade edildi.

Bakanlık ayrıca ABD’nin Küba siyasetinde çok dramatik bir değişiklik olmadığını ve ABD yönetiminin yaklaşımının Küba’dan ABD’ye artan göç dalgası yüzünden suçlama yöneltme yönünde olduğunu söyledi.

Paylaşın

Kiliseye Silahlı Saldırı: 1 Ölü, 4 Ağır Yaralı

Silahlı bir saldırgan Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) California eyaletinin güneyindeki bir kiliseye silahlı saldırı düzenledi. The New York Times gazetesinin aktardığına göre, dün (15 Mayıs) California’nın güneyindeki Geneva Presbiteryen Kilisesi’nde gerçekleşen saldırıda bir kişi hayatını kaybederken dört kişi ağır yaralandı.

Los Angeles’a yaklaşık 50 mil uzaklıktaki Laguna Woods bölgesinde yerel saatle 13.26’da yaşanan saldırı sırasında kilisede bulunan kişiler saldırganı bağlayarak müdahale etti. Orange County Şerif Yardımcısı Jeff Hallock, saldırganın üzerinde iki silah bulunduğunu duyurdu.

Ölü ve yaralılarla ilgili bilgi paylaşan Orange County Şerif Departmanı Sözcüsü Carrie Braun ise ölü ve yaralıların çoğunun Tayvan kökenli olduğunu, olayla ilgili soruşturmanın halen sürdüğünü ve saldırının ne saikle gerçekleştirildiğinin henüz belli olmadığını ifade etti.

Braun’un açıklamasına göre, olayda yaralanan dört kişinin durumu ağırken yaralılardan biri olayda hafif yaralandı. Şerif Departmanı, olayda yaralananların yaşları 66 ile 92 arasında değişen dört Asyalı erkek ve 86 yaşında bir Asyalı kadın olduğunu açıkladı.

Saldırıyı gerçekleştirenin de 60 yaşlarında Asyalı bir erkek olduğunu ifade eden Şerif Yardımcısı Hallock, saldırının kilise mensuplarının sabah ayininin ardından öğle yemeği yerken yaşandığını söyledi.

Bir gün önce New York’da ırkçı saldırı

ABD’nin California eyaletindeki kilise saldırısından bir gün önce New York’da bir süpermarkete ırkçı bir saldırı gerçekleştirilmişti.

Buffalo kentinde “beyaz üstünlükçü” 18 yaşındaki Payton S. Gendron, süpermarkette bulunanlara ateş açmış, 11’i Siyah, toplam 13 kişiyi vurmuştu. Vurulanlardan 10 kişi hayatını kaybetmiş, 3 kişi ağır yaralanmıştı. New York Times da saldırıyla ilgili, “ABD tarihindeki en ölümcül ırkçı saldırılardan” diye yazdı.

Paylaşın

ABD’de Irkçı Saldırı: En Az 10 Ölü

ABD’de New York eyaletinin Buffalo kentinde meydana gelen saldırıda 10 kişinin öldüğünü, 3 kişinin ise yaralandığını açıkladı. Yetkililer, saldırganın hedef aldığı 13 kişiden 11’inin siyahi olduğunu belirtti.

New York eyaletinin Buffalo kentinde üzerinde askeri kamuflaj üniforması olan bir kişi, girdiği süpermarkette ırkçı sloganlar atarak alışveriş yapanların üzerine ateş açtı. Saldırıda en az 10 kişinin yaşamını yitirdiği, çok sayıda kişinin de yaralandığı bildirildi.

Buffalo kentindeki “Tops Friendly Market”e düzenlenen silahlı saldırıda henüz kimliği açıklanmayan saldırganın üzerinde askeri kıyafet ve askeri teçhizat olduğu belirtildi. Saldırıda yaşamını yitirenlerin tamamının siyah Amerikalı olduğu bilgisi verildi.

Yaşamını yitiren on kişi arasında, saldırının yapıldığı süpermarkette güvenlik görevlisi olarak çalışan emekli bir polis memurunun da bulunduğu kaydedildi. Silahlı saldırganın, saldırı anının giydiği askeri kaska yerleştirdiği bir kamerayla olayı canlı yayınladığı öne sürüldü.

Buffalo Belediye Başkanı Bryon Brown, öğleden sonra meydana gelen saldırının ardından düzenlediği basın toplantısında, olayın ardından “kalp kırıklığı yaşadığını” ifade etti. Brown, en az 10 kişinin öldüğü silahlı saldırıyla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldığını belirtti.

Buffalo kenti emniyet yetkilileri, görgü tanıklarının ifadelerine göre silahlı saldırganın süpermarkette elindeki makinalı tüfekle ateş açtığı sırada ırkçı sloganlar attığını, en az 70 el silah sesi duyduklarını belirtti.

Yetkililer, saldırganın 18 yaşında olduğunu ve saldırının ardından güvenlik güçlerine teslim olduğunu belirtti. Güvenlik güçleri, saldırganın beyaz olduğunu, silahlı saldırıyı düzenlediği süpermarketin daha çok siyahların yaşadığı bir semtte bulunduğunu, süpermarket müşterilerinin çoğunluğunun da siyah Amerikalılar olduğunu açıkladı.

Silahlı saldırının ardından sosyal medya hesabından açıklama yapan New York Valisi Kathy Hochul, olayla ilgili gelişmeleri yakından takip ettiğini belirtti. FBI’ın saldırıyı hem nefret suçu hem de ırkçı güdümlü şiddet içeren aşırılık olarak soruşturduğu bildirildi.

Saldırgan birinci derece cinayetten yargılanacak

Hakim karşısına çıkarılan ve birinci derece cinayet suçlamalarını kabul etmeyen saldırgan Payton Gendron, ikinci kez hakim karşısına 17 Mayıs’ta yerel saat ile 9.30’da çıkacak.

Polis, saldırgana ait olduğu düşünülen ve internette yayımlanan manifestoyu inceliyor

Öte yandan polis saldırgana ait olduğu düşünülen ve internette yayımlanan manifestoyu incelediğini açıkladı.

ABD medyasına göre 180 sayfa olduğu belirtilen ve saldırganın yazdığına inanılan manifestoda, “siyasi elitlerin beyaz nüfusu azaltmak için göç ve diğer politikaları kullandığı belirtiliyor ve saldırganın mümkün olduğu kadar çok siyahiyi öldürme planı” yer alıyor.

Manifestoda saldırgan, kendisini “faşist, beyazların üstünlüğünü savunan biri ve ırkçı” olarak tanımlıyor.

Saldırganın manifestosunda 2020 yılında pandemi sırasında can sıkıntısından “4chan” web sitesine göz atmaya başladığını, sitede önce silahlar, daha sonra da beyazların üstünlüğünü savunan infografiklerle karşılaştığını yazdığı ifade ediliyor.

Paylaşın

ABD Anayasa Mahkemesi’nin Halkbank’a Verdiği Süre Doldu

ABD’nin New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde devam eden Rıza Sarraf davasında, sanık olarak yargılanan Halkbank’ın, davanın düşürülmesiyle ilgili ABD Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvurunun süresi bugün doldu.

Halkbank, geçtiğimiz Ocak ayında ABD Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda, bir alt mahkemenin kararına neden itiraz ettiğiyle ilgili kapsamlı dilekçesini sunmak için daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu belirtmişti. ABD Anayasa Mahkemesi de Halkbank’a, 13 Mayıs tarihine kadar zaman vermişti.

VOA Türkçe’de yer alan habere göre, ABD Anayasa Mahkemesi Katipliği yetkilileri, başvuru tarihininin son gününde Halkbank’ın dilekçesini sunup sunmadığı konusunda bilgi vermedi. ABD Anayasa Mahkemesi kayıtlarında da Halkbank’ın dilekçesi mesai saatlerinin sonunda görülmedi.

ABD Anayasa Mahkemesi, daha önce Halkbank’ın başvurusunu değerlendirmiş, Anayasa Mahkemesi Üyesi Hakim Sonia Sotomayor tarafından incelendiğini, Halkbank’ın itirazıyla ilgili dosyasını en geç 13 Mayıs tarihine kadar verebileceği belirtmişti. Kararda bu sürenin daha önce 31 Ocak tarihi olduğu da hatırlatılmıştı.

Halkbank’ın ABD Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yolu, 14 Aralık tarihinde temyiz talebini reddeden İkinci Bölge İstinaf Mahkemesi tarafından açılmıştı.

Temyiz başvurusu iki kez İkinci Bölge İstinaf Mahkemesi’nde reddedilen Halkbank, ABD’deki avukatları aracılığıyla, 10 Ocak’ta İkinci Bölge İstinaf Mahkemesi’ne verdiği 20 sayfalık dilekçede, “Bağımsız Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası” kapsamında olduğunu belirtmiş ve buna rağmen temyiz başvurusu iki kez reddedilen davanın, Anayasa Mahkemesi’ne sevkini istemişti. Mahkeme ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin kararına kadar bir alt mahkemedeki yargı sürecini de durdurma kararı almıştı.

Halkbank, mahkemeye sunduğu 20 sayfalık dilekçede, daha önce “Bağımsız Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası” kapsamında benzer davalardan örnekler sunmuş, Anayasa Mahkemesi’nde haklarını arayabileceklerini belirtmişti.

Anayasa Mahkemesi’nin Halkbank’ın başvurusunu duruşma takvimine alıp almayacağı henüz belli değil. Anayasa Mahkemesi, Halkbank’ın 13 Mayıs tarihine kadar kendilerine iletecekleri dilekçeyi inceledikten sonra başvuruyu değerlendirip değerlendirmeyeceği konusundaki kararını verecek.

Sarraf soruşturmasını yürüten New York Güney Bölgesi Başsavcılığı, İkinci Bölge İstinaf Mahkemesi’ne daha önce yaptığı başvuruda, Halkbank’ın dosyasının Anayasa Mahkemesine sevk edilemeyeceği iddia etmişti.

Paylaşın

‘ABD İle Türkiye Arasında Silah Anlaşması’ İddiası

ABD Başkanı Joe Biden’ın NATO müttefiki Türkiye ile F-16 savaş uçakları için donanım ve yazılım güncellemelerini de içeren küçük kapsamlı bir silah anlaşmasının onaylanması amacıyla Kongre’ye gayri resmi yoldan bilgi verdiği iddia edildi.

Paketle ilgili haber ilk olarak bugün Wall Street gazetesinde yer almıştı. Haberi daha sonra Reuters haber ajansı da verdi.

Reuters’a konuşan kaynaklar silah paketinin Ankara’nın mevcut bir talebi olduğunu ve AIM-120 orta menzilli havadan havaya ve sidewinder füzelerin yanı sıra F-16 savaş uçakları için donanım ve yazılım güncellemelerini içerdiğini bildirdi.

Kongre’nin bilgilendirilmesi, Kongre üyelerine ABD müttefiklerini alenen rahatsız etmekten kaçınmak için potansiyel silah satışlarını sessizce sorgulama veya durdurma fırsatı veren gayri resmi bir sürecin parçası.

Reuters’a konuşan bir kaynağa göre paketin 300 milyon dolar değerinde olacağı sanılıyor. Paketin Türkiye’nin geçen Ekim ayında ABD’den talep ettiği ve 40 Lockheed Martin F-16 jeti ile mevcut jetler için 80 modernizasyon kitinin bulunmasını istediği milyarlarca dolarlık silah güncelleme anlaşmasından ayrı olduğu belirtiliyor.

Reuters, Dışişleri Bakanlığı’nın Kongre’ye resmi bilgilendirme yapılmadan kamuoyuna açıklama yapamayacağını söylediğini aktardı.

Dışişleri Bakanlığı’nın bir sözcüsü, ‘‘ABD ve Türkiye uzun süredir devam eden derin savunma bağlarına sahip. Türkiye’nin NATO’daki işbirliği kapasitesini sürdürmesi öncelik olmaya devam ediyor’’ diye konuştu.

Kongre, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 savunma sistemleri almasının ardından 2019 yılında Türkiye’yi F-35 savaş uçağı üretim projesinden çıkarma kararı almıştı.

ABD’deki bazı uzmanlara göre, Ukrayna’nın Rusya tarafından işgalinin ardından ABD’nin yeniden Türkiye’ye silah satışına izin vermesi konusunda yeni bir fırsat ortaya çıkabilir.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini kınayan ve Moskova’nın itirazına rağmen Ukrayna’ya SİHA satan Türkiye’ye karşı ABD’nin silah sevkiyatı konusunda eski katı tutumunu gevşetmesi bekleniyor.

Biden yönetimi bu konuda resmi olarak bir açıklama yapmasa bile ABD Dışişleri Bakanlığı, mart ayında bir grup Kongre üyesine gönderdiği mektupta, Türkiye ile “münasip savunma ticaret bağlarını” savunan bir görüş bildirmişti.

Paylaşın

G7’den Rusya’ya Yönelik Yeni Yaptırımlar

Aralarında ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin bulunduğu G7 ülkeleri, Rusya’ya yönelik yeni yaptırım paketi kapsamında Rusya’dan petrol ithalatını kademeli olarak bitireceklerini ya da tamamen keseceklerini duyurdu.

Sanayileşmiş 7 ülkenin lideri video konferans aracılığıyla yaptıkları zirveye Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski de katıldı. Liderlerin zirvesi yaklaşık bir saat sürdü. Zirvede Rusya’dan ithal edilen petrole ambargo uygulanması konusunda bağlılık dile getirilirken, Amerika’dan Moskova’ya yönelik yeni yaptırım kararları geldi.

Zirve sonunda yapılan açıklamada, “Rus enerjisine bağımlılığı aşamalı olarak sonlandırmaya bağlılığımızı taahhüt ederiz. Buna Rus petrolünün ithalatı da dahil. Bunu zamanında ve düzenli bir şekilde yerine getireceğiz. Tüketiciler için karşılanabilir fiyatlar sağlanmasıyla düzenli, sürdürülebilir küresel enerji tedariki için birlikte ve ortaklarımızla çalışacağız” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, Rus petrolünün kesilmesinin Putin’in ekonomisini sert vuracağı ve Ukrayna savaşına kaynak sağlamak için ihtiyaç duyduğu gelirden alıkoyacağı belirtildi. Açıklamada ayrıca İkinci Dünya Savaşı’nda özgürlük için savaşanların hatıralarına bugün için, Ukrayna halkı için, Avrupa ve küresel toplum için savaşmaya devam etmenin borç olduğu kaydedildi.

ABD’den Rusya’ya yönelik yeni yaptırımlar da geldi. Buna göre Batı dünyasından Rusya’nın en büyük üç televizyon kanalına reklamlar kesiliyor. ABD danışma ve muhasebe şirketlerinin herhangi bir Rus vatandaşına hizmet vermesi yasaklanıyor.

Rus sanayi sektörüne ek kısıtlamalar geliyor ki buna Moskova’yı odun üretimi, sanayi motorları üretimi, buldozer, kazan üretiminden çıkarmak da dahil. ABD Dışişleri Bakanlığı da Rus askeri yetkilileriyle Rus destekli güçlere yönelik yeni vize kısıtlamaları açıkladı.

Bu arada G-7 toplantısı öncesinde İngiltere Ukrayna’ya ek 1,6 milyar dolar değerinde ek askeri yardım sağlayacağını açıkladı. Bu malzemeler arasında radarların ve geri görüş aygıtlarının da olduğu belirtiliyor.

Suudi Arabistan Asya ve Avrupalı müşterileri için petrol satışında indirime gitti

Bu arada Suudi Arabistan’ın, Asya’da müşterileri için petrol satışında indirime gideceği açıklandı. Suudi Arabistan’ın milli petrol şirketi Saudi Aramco’nun yayınladığı bir belgeye göre, Asya ve Avrupa’da hafif ham petrol satışı haziran ayında varil başına 5 dolar indirimli olacak.

Petrol piyasalarında Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı belirsizlik sürerken ve dünyanın en büyük petrol ithalatçısı Çin’de salgın önlemlerinin etkisi hissedilmeye devam ederken, Suudi Arabistan şirketi şirketi son dört ayda ilk kez fiyatlarda indirim kararı aldı.

Suudi Arabistan, Ukrayna’nını işgalinin ardından petrol fiyatların varil başına 100 doların üzerine çıkmasından sonra geçen iki ayda ham petrol fiyatlarını rekor seviyelere çıkarmıştı.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubu, geçen hafta haziranda günlük yaklaşık 432 bin varil üretim artışına gitme kararı almıştı.

Kovid 19 salgınına paralel talep düşüşü nedeniyle Nisan 2020’de günlük ham petrol üretiminde yaklaşık 10 milyon varillik kesintiye giden Grup, talebin toparlanma sürecine girmesiyle üretim kesintilerini Nisan 2021’den bu yana belirli aralıklarla hafifletmeye başladı.

OPEC+ grubu, 19. Bakanlar Toplantısı’nda aldığı karar doğrultusunda ağustostan bu yana günlük ham petrol üretimini kademeli olarak her ay yaklaşık 400 bin varil artırıyor.

Paylaşın

Rusya’ya Ait Savaş Gemisi ABD İstihbaratıyla Vuruldu

ABD medyasında çıkan haberlere göre, Ukrayna’nın Karadeniz’de Rus kruvazör gemisi Moskova’yı batırmasında Amerikan istihbaratının rolü oldu. İsmi verilmeyen Amerikalı yetkililer, Ukrayna’nın Odesa’nın güneyine doğru ilerleyen bir gemi hakkında kendilerinden bilgi istediğini söyledi.

Amerikalılar, geminin Moskova adlı kruvazör olduğunu ve konumunu teyit etti. Bunun ardından Ukrayna attığı iki füze ile Rus savaş gemisini batırmayı başardı. Pentagon’dan konuya ilişkin bir yorum gelmedi ancak bir sözcü, ABD’nin Ukrayna’ya savunma amaçlı istihbarat verdiğini belirtti.

Adları açıklanmayan Amerikalı kaynaklar, Ukrayna’nın geminin konumunu öğrendikten sonra füzeyle saldıracağını bilmediklerini söylüyor. 510 denizci taşıyan Moskova gemisi, Rusya’nın Karadeniz donanmasının gözbebeğiydi. Batırılışı hem askeri hem de sembolik planda ciddi bir darbe olarak yorumlandı.

Rusya Savunma Bakanlığı yetkilileri, gemideki cephaneliğin nedeni bilinmeyen bir yangın sebebiyle patladığını ve kıyıya geri çekilirken Moskova’nın alabora olduğunu açıklamıştı. Amerikalı yetkililer gazetelere sızan son haberlerle ilgili henüz doğrudan bir yorum yapmadı.

Fakat Pentagon Sözcüsü John Kirby, üst düzey Rus komutanların konumlarına dair Ukrayna’ya saldırı amaçlı istihbarat verdikleri yönündeki haberleri daha önce yalanlamıştı. Kirby, “Üst düzey askeri komutanların konumlarına dair istihbarat vermiyor ve Ukrayna ordusunun hedef seçim kararlarında rol almıyoruz” diye konuşmuştu.

John Kirby, Ukrayna’nın Amerika ve diğer ülkelerden aldığı bilgiyi savaş alanından bizzat kendi topladığı istihbaratla birleştirdiğini söyledi. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Adrienne Watson da “Rus komutanları öldürme amaçlı istihbarat vermiyoruz” dedi.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Beyaz Saray’a İlk Siyah Sözcü: Karine Jean-Pierre

ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki’nin 13 Mayıs’ta görevden ayrılacağını ve yerine geçecek isim olarak da Karine Jean-Pierre’i seçtiğini açıkladı. Jean-Pierre, Beyaz Saray’ın ilk siyah kadın ve eşcinsel sözcüsü olacak.

Joe Biden yaptığı yazılı açıklamada, Jean-Pierre’in “bu zor görev için gereken deneyim, yetenek ve dürüstlüğe sahip olduğunu” vurgulayarak, yeni sözcünün “Amerikan halkı adına Biden-Harris yönetiminin çalışmalarıyla ilgili iletişim faaliyetlerini yürütmede öncü rol oynamaya devam edeceğini” belirtti.

Biden açıklamasında, “Jen Psaki Beyaz Saray Brifing Odası’na ahlak, saygı ve görgüyü getirmede standart oluşturdu” dedi. Biden, “çıtayı yükselttiği, Amerikan halkıyla doğrudan ve dürüst biçimde iletişim kurduğu ve bunları yaparken de espri anlayışını koruduğu” için Psaki’ye teşekkür etti.

Psaki de geçmişte Obama’nın iletişim direktörü ve Dışişleri Bakanlığı sözcüsü görevlerini üstlenmişti. Jen Psaki, eski Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump yönetimi sırasındaki çalkantılı dönemin ardından medyayla ilişkileri düzeltmek amacıyla Biden tarafından Beyaz Saray sözcüsü olarak atanmıştı.

Psaki, Beyaz Saray’daki gelişmeleri hızlı şekilde iletmek ve gazetecilerin sorularına enerjik ve çabuk yanıtlar vermesiyle tanındı. Sözcüler, Beyaz Saray muhabirleri için günlük bilgilendirme toplantıları yapıyor. Şimdiki sözcü Psaki’nin MSNBC Televizyonu’nda çalışacağı belirtiliyor.

Psaki, Twitter mesajında halefini “Ahlaki değerleri olan olağanüstü bir kadın” diye tanımladı, “Kürsüye getireceği tarz, ışıltı ve zarafeti görmek için sabırsızlanıyorum” dedi.

Daha önce sol eğilimli MSNBC’de analist olarak görev yapan Karine Jean-Pierre, 20 yıllık bir gazetecilik deneyimine sahip. Karayipler’deki Fransız adası Martinique’de doğan ve New York’ta büyüyen Jean-Pierre Obama döneminde kilit bir konumda siyasi direktörlük yapıyordu.

Jean-Pierre, 2016 başkanlık seçiminde MoveOn adlı sivil toplum kuruluşunun ulusal sözcüsydü. Karine Jean-Pierre, Beyaz Saray basın ekibine dahil olmadan önce Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in özel kalem müdürlüğünü yürüttü. Jean-Pierre, Biden ve üst düzey danışmanları tarafından saygı gören bir isim olarak tanınıyor.

Paylaşın

“ABD, Ukrayna Güçlerine İstihbarat Sağlıyor” İddiası

ABD’nin, Rus ordusunun sahadaki mobil karargahlarının yerleriyle ilgili bilgileri paylaşarak, Ukrayna güçlerinin bu hedefleri vurmasına ve komutanlarını öldürmesine yardımcı olduğu iddia edildi.

New York Times gazetesinde dün yayınlanan habere göre bu istihbarat desteği sayesinde Ukrayna ordusu şu ana kadar 12 Rus komutanı savaş alanında öldürdü.

ABD Savunma Bakanlığı ve Beyaz Saray, Reuters haber ajansının konuyla ilgili yorum talebine henüz yanıt vermedi.

Kremlin’den haberle ilgili yapılan açıklamada ise ABD, İngiltere ve diğer NATO ülkelerinin Kiev’e istihbarat sağlamasının Rusya’nın Ukrayna’daki askeri hedeflerine ulaşmasını engellemeyeceği belirtildi.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, ABD, İngiltere ve NATO’nun bir bütün olarak Ukrayna’ya sürekli istihbarat sağladığının farkında olduklarını belirtti. Batı’nın silah sağlamasının ‘operasyonun’ hızlı sonlanmasına katkı sağlamadığını kaydeden Peskov, tüm bunların Rusya’nın askeri hedeflerine varmasını da engellemeyeceğine dikkat çekti.

Gazetecilerin Rusya’nın ne gibi önlemler aldığı sorusuna ise Peskov, ‘‘Tabii ki Rus ordusu bu durum karşısında gerekli her şeyi yapmaktadır’’ yanıtını verdi.

‘‘Ukrayna sahada ilerleme sağladı’’

Ukrayna ordusu güneyde bazı bölgeleri geri aldığını ve doğudaki Rus saldırılarını püskürttüğünü bildirdi.

Moskova Kiev’de direnişle karşılaşmasının ardından ülkenin doğusunda sanayinin merkezi durumundaki Donbas’ta harekatını ilerletirken, Ukrayna ve Rus güçleri köy köy çarpışmaya devam ediyor.

Donbas’ın topçu atışına tutulmasının yanısıra Rus güçleri ülke genelinde demiryolu istasyonlarını ve diğer tedarik hatlarını hedef almaya devam etti. Rusya bu şekilde Batı’dan Ukrayna’ya silah sevkiyatını önlemeye çalışıyor.

Ukrayna güçleri güneydeki Herson ve Mikolayiv kentlerinin sınırında bazı kazanımlar elde ettiklerini ve Donbas’ı oluşturan Donetsk ve Luhansk’ta 11 Rus saldırısını püskürttüklerini bildirdi.

Ukraynalı yetkililer son 24 saatte Donbas’taki topçu atışında beş kişinin öldürüldüğünü en az 25 kişinin yaralandığını, saldırıların evlerle okullara zarar verdiğini kaydetti.

Kiev yakınındaki Çerkası ve Dnipro ile güneydeki Zaporijya’da Rus saldırıları olduğu belirtilirken dün gece boyunca ülke genelinde bombardıman sirenleri duyuldu.

Ülke genelinde tren istasyonlarına düzenlenen saldırılara bir yenisi eklendi. Dnipro’da yetkililer bir tren istasyonunun vurulduğunu bildirdi. Ülkenin batısındaki Lviv kentinde de sirenler duyuldu. Polonya sınırına yakın olan Lviv, Batı’nın yolladığı silahların ülkeye girdiği ve halkın doğudaki çatışmalardan kaçarak sığındığı, daha güvenli görülen yerlerden.

Rusya 9 Mayıs’ta zafer ilan edebilecek mi?

Saldırılar Rusya 9 Mayıs Zafer Günü’ne hazırlanırken geldi. Bu tarih Sovyetler Birliği’nin Nazi Almanyası’nı bozguna uğrattığı tarih olarak kutlanıyor. Bazı uzmanlar Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in bu tarihte bir zafer ilan etmeyi umduğunu söylüyor. Ancak Rus ordusunun ilerlemesi yavaş görünüyor. Bazıları ise Rusya’nın bu tarihte işgalin kapsamını genişletebileceği görüşünde.

Topyekün savaş ilanı Putin’in sıkıyönetim ilan etmesine ve asker kaybını telafi etmek için yedek subayları devreye sokmasına izin verecek.

Ukrayna ise Haziran ortasından önce Rus ordusuna karşı saldırı düzenlemesinin mümkün olmadığını belirtti. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin danışmanlarından Oleksiy Arestoviç, Ukrayna’nın Haziran ortasında Batı’dan daha fazla silah almayı umduğunu bildirdi. Siyasi danışman Arestoviç, Rusya’nın saldırısının da 9 Mayıs’a kadar önemli bir sonuç vermesini beklemediğini kaydetti.

Rusya çelik fabrikasına kara saldırılarını yalanladı

Ukrayna güçleri işgalin başladığı 24 Şubat’tan bu yana kuşatma altındaki Mariupol kentinde Azovstal çelik fabrikasının yeraltı mahsenleri ve tünellerinde kenti savunuyor. Burası Rus işgali altındaki kentte Ukrayna güçlerinin direnişinin sürdüğü tek nokta.

Ukraynalı yetkililer, Rus güçlerinin fabrikaya saldırılarının hem karadan hem de havadan devam ettiğini söylerken, Rusya fabrikaya kara harekatı düzenlendiği iddialarını reddetti.

Rusya Mariupol’u ele geçirirse, doğuda ayrılıkçıların kontrolundaki bölgelerle güneyde 2014’te işgal edilen Kırım arasında bir koridor oluşturacak. Azak Denizi kıyısındaki liman kenti, ele geçirilmesi durumunda Rusya’nın kontrol etmeyi başardığı ilk büyük Ukrayna kenti olacak.

Kuşatma altındaki kentte binlerce sivil gıda, içme suyu, ilaç ve barınak sıkıntısı çekiyor. Fabrikaya sığınan yüzlerce sivilin ise durumu daha zor.

Rusya hükümeti bugün ile Cumartesi günleri arasında fabrikadan çıkışa izin verecek bir insani koridor açılacağını bildirdi. Ancak tahliye ve yardımlardan sorumlu taraflar bunu henüz doğrulamadı. Kremlin, insani koridorlar konusunda verdiği sözleri daha önce birçok kez tutmamıştı.

Fabrikada kaç savaşçının olduğu tam olarak bilinmezken Rusya sayının 2 bin civarında olduğunu ve bunların yaklaşık 500’ünün yaralı olduğunu söylüyor.

Birleşmiş Milletler dün 300 kadar sivilin Mariupol ve çevresinden tahliye edildiğini bildirdi. Tahliye edilenler kuzeybatıdaki Zaporijya kentine götürüldü.

BM Ukrayna İnsani Yardım Koordinatörü Osnat Lubrani, ‘‘Birçoğu sadece üzerlerine giydikleri giysilerle buraya geldi. Bu zor zamanda onlara destek olacağız. Buna çok ihtiyaç duyulan psikolojik destek dahil’’ dedi.

Zelenski ‘‘Mariupol’da uzun bir ateşkese ihtiyaç var’’

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski ise Mariupol’da ateşkese hazır olduğunu bildirdi.

Zelenski, ateşkesin uzun süreli olması gerekliliğine dikkat çekerek, ‘‘Sivilleri yeraltı sığınaklarından çıkarmak zaman alacak. Bu koşullar altında enkazı ağır makinelerle temizlemeye imkan yok. Hepsinin elle yapılması gerekiyor’’ dedi.

Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Ukrayna işgalinin en önemli gerekçesi NATO’nun Ukrayna’nın katılımıyla genişlemesini önlemekti. Ancak savaş Avrupa ülkelerini biraraya getirdi. İsveç ve Finlandiya, Soğuk Savaş’tan bu yana NATO’dan uzak durmuştu ancak şimdi her iki ülke de NATO üyeliği için hazırlanıyor.

Rusya, Danimarka Büyükelçiliği çalışanlarını istenmeyen kişi ilan etti

Rusya son olarak Moskova’daki Danimarka Büyükelçiliği’nin yedi çalışanının istenmeyen kişi ilan edildiğini bildirdi. Rusya böylece Kopenhag’ın geçen ay 15 Rus diplomatın sınırdışı edilmesine misilleme yapmış oldu. Batılı ülkeler Kiev yakınındaki Buça kentinde, Ruslar’ın çekilmesinin ardından toplu mezarların bulunmasına tepki olarak Rus diplomatları sınırdışı etme kararı almıştı.

(Kaynak: Amerika’nın Sesi)

Paylaşın

ABD Ve Birleşik Krallık “Çin’le Savaş” Konulu Gizli Görüşme Yaptı

ABD ve Birleşik Krallık’ın (BK), Tayvan yüzünden Çin’le savaşma ihtimalini azaltmak ve acil durum planlarını konuşmak için görüştüğü iddia edildi. BK merkezli Financial Times’ın konu hakkında bilgisi olan kaynaklara dayandırdığı habere göre görüşmeye, üst düzey isimler katıldı.

Adı açıklanmayan kaynaklar, Beyaz Saray Hint-Pasifik Koordinatörü Kurt Campbell ve ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nin Çin’den sorumlu ismi Laura Rosenberg’ün, BK yetkilileriyle martta görüştüğünü öne sürdü. Tayvan görüşmesinin, ülkelerin Hint-Pasifik stratejisine dair iki günlük toplantılarının bir parçası olduğu yazıldı.

Üç kaynak Washington’ın, Tayvan konusunda farkındalık oluşturmak için BK gibi Avrupalı müttefiklerle işbirliğini artırmak istediğini ifade etti.

Bir yetkili, Londra’nın Taipei’yle diplomatik açıdan daha fazla neler yapabileceğinden Asya’da caydırıcılığın artırılmasına kadar toplantının pek çok noktayı kapsadığını söyledi. Görüşmede ayrıca ABD’nin, Tayvan yüzünden Çin’le savaşa girmesi halinde BK’nin ne tür bir rol oynayacağının da ele alındığı öne sürüldü.

İddiaya göre ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Tayvan hakkında yabancılarla paylaşılması yasak olan istihbaratı, müttefiklerine sağlıyor. Britanyalı bir yetkili, söz konusu gizli görüşmenin iki ülke arasında Tayvan üzerine şu ana kadar yapılan “en üst düzey ve en önemli” toplantı olduğunu söyledi.

FT’nin ulaştığı ABD’li ve Britanyalı yetkililer, konu hakkında yorum yapmadı. Üst düzey bir Tayvanlı yetkili, ABD’nin Taipei planlarına daha fazla müttefikini dahil etme çabalarının farkında olduklarını söyledi.

ABD merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nden Tayvan uzmanı Ryan Hass, “Ukrayna’da yaşananlar göz önüne alındığında, hem savaş ihtimalini azaltmak hem de muhtemel bir çatışmaya hazırlanmak için Taipei üzerine yapılan istişareleri artırmak akıllıca” dedi.

Çin-Tayvan gerginliği

II. Dünya Savaşı sonrasında Çin’de Milliyetçi Parti ve Komünist Parti arasındaki iç savaş Komünist Parti’nin zaferiyle sonuçlandı. Mağlubiyetin ardından Milliyetçi Parti liderleri Tayvan’a sığındı. Soğuk Savaş nedeniyle Batı’yla ilişkilerini koparan Çin’i 1970’lerin başına kadar Birleşmiş Milletler’de (BM) Tayvan ya da resmi adıyla Çin Cumhuriyeti temsil etti.

BM’nin 1971’de aldığı Çin Halk Cumhuriyeti’ni tanıma kararı gerginliği yeni bir boyuta taşıdı. Kararın ardından Tayvan, BM’den çıkarıldı.

Pekin yönetimi, “tek Çin” ilkesini benimseyerek Tayvan’ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor. Buna göre Çin, boğaz ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan’ın ülkelerle diplomatik ilişkiler kurmasına, BM’de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor. Tayvan ise o günden bu yana bağımsızlık arayışını farklı biçimlerde sürdürüyor.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın