Rusya Ve Ukrayna Karadeniz Ve Enerji Konularında Anlaştı

ABD, Suudi Arabistan’da Ukrayna ve Rusya ile Karadeniz’de ateşkes ve enerji tesislerine yönelik saldırıların durdurulması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Haber Merkezi / Anlaşmalar, üç yıldan uzun süredir devam eden Rusya – Ukrayna savaşında daha kapsamlı bir ateşkese doğru atılmış en önemli adım olabilir; ancak kısmi ateşkesin ne zaman yürürlüğe gireceği veya nasıl uygulanacağı henüz netlik kazanmadı.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, anlaşmanın yürürlüğe girdiğini söyledi; ancak Moskova, anlaşmanın ancak devlete ait tarım bankasını hedef alan yaptırımlar da dahil olmak üzere bazı yaptırımların kaldırılmasının ardından yürürlüğe gireceğini belirtti.

Zelenski, ABD arabuluculuğunda varılan anlaşmanın işe yarayıp yaramayacağını söylemek için henüz çok erken olduğunu belirtti, ancak mutabakatı “doğru bir adım” diye nitelendirdi. Zelenskiy, “Hiç kimse artık Ukrayna’yı kalıcı barışa yanaşmamakla suçlayamaz” dedi.

ABD heyetiyle Riyad’da yapılan görüşmelerde, ateşkesi denetleyecek üçüncü taraflar konusunun da ele alındığını belirten Zelenskiy, her iki tarafla da ilişkilerini sürdüren Türkiye’nin Karadeniz’deki durumu denetleyebileceğini, bir Ortadoğu ülkesinin de enerji anlaşmasının denetiminden sorumlu olabileceğini kaydetti.

Kısmi ateşkesi “doğru adım” olarak değerlendiren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna ve ABD yetkililerinin deniz ateşkesini “Avrupa’dan veya örneğin Türkiye’den” üçüncü bir tarafın denetleyebileceği, enerji altyapısına yönelik saldırılara ilişkin moratoryumu ise “Orta Doğu’dan birinin” izleyebileceği konusunda anlaştıklarını söyledi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Riyad’daki Rus ve ABD heyetlerinin “öncelikle Rusya ve Ukrayna’nın liman ve kıyı şeridine sahip olduğu önemli bir denizcilik koridoru olan Karadeniz’de güvenli deniz taşımacılığı konularını” ele aldıklarını söyledi.

Lavrov ayrıca Moskova’nın, Ukrayna’nın Karadeniz üzerinden Afrika, Orta Doğu ve Asya’da artan açlığın tehdit oluşturduğu ve yüksek gıda fiyatlarının daha fazla insanı yoksulluğa ittiği ülkelere tahıl sevk etmesine olanak tanıyan 2022 anlaşmasını “herkes tarafından kabul edilebilir bir biçimde” yeniden başlatmaya açık olduğunu söyledi.

Suudi Arabistan’daki görüşmeler, ABD Başkanı Donald Trump ile iki devlet başkanı Zelenski ve Putin arasında geçen hafta ayrı ayrı yapılan telefon görüşmelerinin ardından gerçekleşti.

Beyaz Saray, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da ABD’nin Ukrayna ve Rusya heyetleri ile 23-25 Mart tarihlerinde ayrı ayrı yaptığı görüşmelerin sonuçlarının açıklandığı iki ayrı metin yayınladı. Açıklamada, her iki ülkenin de “Karadeniz’de güvenli seyrüseferin sağlanması, güç kullanımının sona erdirilmesi ve ticarî gemilerin askerî amaçlarla kullanılmasının önlenmesi” konularında mutabık kaldığı bildirildi.

ABD’nin, Başkan Donald Trump’ın iki ülke lideriyle vardığı mutabakat uyarınca her iki ülkedeki enerji altyapısına saldırıları yasaklayacak önlemler alınması üzerinde çalıştığına da vurgu yapıldı. ABD, Rusya ve Ukrayna’nın ayrıca enerji ve denizcilik alanında anlaşmaların uygulanışına yönelik üçüncü ülkelerin,dostane arabuluculuk girişimlerini memnuniyetle karşıladıkları kaydedildi.

Paylaşın

“Donald Trump, Türkiye’yi F-35 Programına Geri Almayı Planlıyor” İddiası

ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’yi F-35 programına geri almayı düşündüğü iddia edildi. Türkiye, Rusya yapımı S-400 füze savunma sistemlerini satın alması ardından programından çıkarılmıştı.

Erdoğan’ın, Trump’la 16 Mart’ta yaptığı telefon görüşmesinde ‘iş birliğini geliştirmek için CAATSA yaptırımlarının sonlandırılması gerektiğini’ söylediği aktarılmıştı. Erdoğan’ın Nisan ayında ABD’yi ziyaret ederek, Trump ile görüşmek istediğini öne sürülmüştü.

ABD Başkanı Donald Trump, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) yaptırımlarını kaldırılmayı ve Türkiye’yi F-35 programına geri almayı düşündüğü iddia edildi.

Fox News tarafından aktarılan bilgiye göre, Trump’ın F-16 uçaklarının Türkiye’ye satışına olumlu yaklaştığı belirtildi. Türkiye’nin S-400 sistemini çalışamayacak bir duruma getirmesi halinde F-35 savaş uçaklarını satma fikrine açık olduğunu da belirtti.

Aynı zamanda Trump’ın ekibinden ‘Türkiye’nin CAATSA yaptırımlarından nasıl kaçınabileceğine’ ilişkin bir çalışma yapmasını istediği belirtildi. İki taraf arasında yapılacak anlaşma, savunma sistemlerinin sökülmesi veya Türkiye’de ABD’de kontrolündeki bir üsse taşınmasını da kapsayacak.

ABD Kongresi, geçen yıl Türkiye’ye 40 F-16 ve mevcut filosundaki 79 uçak için modernizasyon kitlerinin 23 milyar dolarlık satışını onayladı. Türkiye ile uçağı üreten Lockheed Martin arasında görüşmeler ise devam ediyor.

Türkiye’ye CAATSA yaptırımları, Ankara’nın Rus yapımı S-400 füze savunma sistemlerini satın alması ardından uygulanmaya başlanmıştı. Türkiye aynı sebeple, Türk savunma şirketlerinin pek çok parçasının üretiminde pay sahibi olduğu yeni nesil savaş F-35 savaş uçakları programından da çıkarılmıştı.

Programdan çıkarılışının ardından Türkiye, modernize edilmiş 40 adet F-16 ve mevcut 79 adet F-16’nın modernizasyonu için ABD’ye başvurmuştu.

Erdoğan’ın, Trump’la 16 Mart’ta yaptığı telefon görüşmesinde ‘iş birliğini geliştirmek için CAATSA yaptırımlarının sonlandırılması gerektiğini’ söylediği aktarılmıştı. Bloomberg, Erdoğan’ın Nisan ayında ABD’yi ziyaret ederek, Trump ile görüşmek istediğini aktarmıştı.

Türkiye – ABD ilişkileri

Son yıllarda Türkiye ve ABD arasındaki ilişkiler, Doğu Akdeniz, Suriye ve Gazze’deki politika farklılıklarından, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini satın almasına kadar çeşitli konular yüzünden gerildi. Bu durum, ABD yaptırımlarına ve Türkiye’nin 2019’da F-35 savaş uçağı programından çıkarılmasına yol açtı.

Daha sonra Ankara, Washington’dan 40 adet Block-70 F-16 savaş uçağı ve 79 modernizasyon kiti temin etmek istedi. Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesinin ardından bu anlaşma onaylandı ve bu gelişmelerle birlikte ilişkilerde yumuşama oldu.

Erdoğan ayrıca, Türkiye’nin tedarik zincirleri açısından avantajlı olduğunu belirterek, Ukrayna-Rusya savaşında önemli bir mühimmat olan 155 mm’lik mühimmatın üretimi ve tedariki konusundaki iş birliğini örnek olarak gösterdi. Washington, Rusya’ya karşı yaptırımları ihlal eden bazı Türk bireyler ve şirketlere de yaptırımlar uyguladı.

ABD’nin CAATSA kapsamında Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve dönemin Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir’in de aralarında olduğu dört kurum yetkilisine “Rusya ile ilişkiler” nedeniyle yaptırımları 2021 yılında yürürlüğe girdi. Türkiye, Ukrayna’yı destekliyor ancak Moskova’ya yönelik yaptırımlara karşı çıkıyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Donald Trump “Fakirden Alıp Zengine Verecek”

ABD Başkanı Donald Trump’ın partisi olan Cumhuriyetçi Parti’nin hazırladığı bütçe planının, ülkedeki en fakir yüzde 40’ın servetini en zengin yüzde 1’e aktarmaya neden olacağı ifade ediliyor.

Independent Türkçe‘nin aktardığı Yale Üniversitesi’nin analizi, Cumhuriyetçi meclis üyelerinin değerlendirdiği bütçe planının nihai olarak Amerikalıların en yoksul yüzde 40’ından en zengin yüzde 1’ine servet transferi yapacağını ortaya koydu.

Yale Bütçe Laboratuvarı’ndan araştırmacılar Harris Eppsteiner ve John Ricco, geçen ay Temsilciler Meclisi’nde yapılan oylamada çerçevesi desteklenen Cumhuriyetçi Parti bütçe teklifinin, büyük ölçüde zenginlere fayda sağlayacak 4,5 trilyon dolarlık vergi kesintisinin yanı sıra, en yoksullara yapılanları da içeren kamu yardımları da dahil 1,5 trilyon dolarlık harcama kesintisi barındıracağını ortaya koydu.

Bu kesintilerin yaklaşık 230 milyar doları, yoksul ailelerin gıda almasına yardımcı olan Ek Beslenme Yardımı Programı’ndan (genellikle SNAP diye kısaltılıyor) yapılacak.

Bir diğer 880 milyar dolarlık kesintiyse sınırlı kaynaklara sahip bireylere sağlık hizmetleri için ödeme yardımı sağlayan Medicaid’den gelecek. Bu program aynı zamanda huzurevlerindeki yaşlı Amerikalıların yüzde 60’ının masraflarının çoğunu karşılıyor.

Her iki kesinti de 10 yılda gerçekleşecek.

Eppsteiner ve Ricco analizlerinde, “Bu politika değişikliklerinin genel etkisi, vergi sonrası ve transfer kaynaklarını dağılımın en altındaki hanelerden en üsttekilere doğru kaydırarak gerileyici olacaktır” diye yazdı.

Vergi ve transfer sonrası gelir, tüm vergiler düşüldükten ve Sosyal Güvenlik, Medicare, işsizlik yardımları gibi devlet “transferleri” eklendikten sonra kalan geliri ifade ediyor.

Eppsteiner ve Ricco, “gelir dağılımının en altındaki vergilendirilmiş haneler vergi ve transfer sonrası gelirde yüzde 5’lik bir azalma, dağılımın ortasındakiler yüzde 0,6’lık mütevazı bir artış ve vergi birimlerinin [hanehalkının] en üst yüzde 5’indekiler yüzde 3’lük bir artış görecek” diye yazdı.

Analizde, “Net mali faydanın yüzde 100’ünden fazlası en üst beşte birlik dilime eklenecek” dendi.

Donald Trump defalarca Medicaid’de kesinti yapmayacağında ısrar etti ancak bağımsız analistler Cumhuriyetçilerin programda ciddi kesintiler yapmadan bütçelerini kotaramayacağını bildiriyor.

Cumhuriyetçilerin Medicaid için önerdiği değişiklikler şimdiden ülkenin çeşitli yerlerinde protestolara neden oluyor.

Kesintilere ek olarak, önerilen Cumhuriyetçi bütçe, Trump’ın 2017 Vergi Kesintileri ve İstihdam Yasası’nın süresi dolan hükümlerini de yenileyecek, ki bu da ABD tarihinde yoksullardan ultra zenginlere yapılan en büyük servet transferi.

Rapor, analiz ettiği plan önerisinin, gelecekte ne zaman kabul edilirse edilsin, o zamana kadar değişebileceğini belirtiyor.

Yazarlar, “Yukarıda da belirtildiği üzere, 25 Şubat’ta Meclis tarafından kabul edilen karar, her bir komitenin belirlenen hedefe nasıl ulaşacağını belirtmiyor. Bu nedenle, komiteler nihayetinde bu blog yazısında analiz edilenlerden önemli ölçüde farklı politika değişikliklerini onaylayabilir” diye yazdı.

Paylaşın

ABD Merkez Bankası’ndan Faiz Oranlarını Sabit Tutma Kararı

ABD Merkez Bankası (Fed), politika faizini yüzde 4,25 – 4,50 aralığında sabit tutma kararı aldı. Fed Başkanı Jerome Powell, ekonominin “iyi bir yerde” olduğunu vurguladı.

Haber Merkezi / 2024 yılında üç kez faiz indirimi gerçekleştiren FED, büyük ölçüde hala yüksek olan enflasyon nedeniyle bu yıl da faiz oranlarını öngördüğünden daha yavaş düşürmeyi beklediğinin sinyalini vermişti.

ABD Merkez Bankası (FED), Federal Açık Piyasa Komitesi politika toplantısının sonunda, piyasa beklentilerine paralel olarak, politika faizini yüzde 4,25 – 4,50 aralığında sabit tutma kararı aldı. Fed geçen ay da faizi sabit bırakmıştı.

FED 18 Aralık’ta politika faiz oranını çeyrek puan düşürmüş, yüzde 4,25-4,50 aralığına indirmişti.

2024 yılında üç kez faiz indirimi gerçekleştiren FED, büyük ölçüde hala yüksek olan enflasyon nedeniyle bu yıl da faiz oranlarını öngördüğünden daha yavaş düşürmeyi beklediğinin sinyalini vermişti.

Son üç aylık tahminler FED’in, 2025 yılında gösterge faiz oranını sadece iki kez çeyrek puan indirmeyi öngörürken tüketicilerin 2025’te konut ve otomobil kredisi, kredi kartı ve diğer borçlanma biçimleri için çok daha düşük faiz oranlarından yararlanamayabileceğini gösterdiği kaydedilmişti.

FED yetkilileri, gösterge faiz oranının “nötr” olarak adlandırılan ve ekonomiyi ne teşvik ettiği ne de engellediği düşünülen seviyeye yaklaşması nedeniyle faiz indirimlerini yavaşlattıklarının altını çizmişti.

Kararın arkasında, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin politikalarının (özellikle tarifeler) enflasyonu yukarı çekebileceği endişesi ve tüketici harcamalarındaki zayıflık gibi belirsizlikler yatıyor.

Fed Başkanı Jerome Powell, kararın ardından yaptığı açıklamada, enflasyonun düşse de hedefin üzerinde kaldığını kaydetti.

Powell kısa vadeli enflasyon beklentisinin yükseldiğini, tarifelerin ise belirsizlik yaratan gelişmeler olduğunu söyledi. Jerome Powell ekonomi güçlü kalmaya devam ederse sıkı para politikasının devam edeceğini bildirdi.

Paylaşın

Trump İle Putin Görüştü: Ukrayna’da “Sınırlı Ateşkes”

Vladimir Putin ile yaptığı görüşmenin verimli geçtiğini ifade eden Donald Trump, Ukrayna’da, enerji ve altyapı alanlarında derhal ateşkes sağlanması konusunda mutabık kaldıklarını belirtti.

Haber Merkezi / Beyaz Saray, Trump ile Putin arasındaki telefon görüşmesine ilişkin yazılı açıklamasında, iki ismin Rusya-Ukrayna Savaşı’nın “kalıcı bir barışla” sona ermesi gerektiği ve kapsamlı müzakerelerin sürdürülmesi konusunda mutabık kaldıklarını açıklamıştı.

ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin en az bir buçuk saat süren bir telefon görüşmesi yaptı.

Beyaz Saray, Donald Trump ve Vladimir Putin’in, Rusya-Ukrayna savaşında enerji ve altyapı hedeflerine yönelik sınırlı bir ateşkes sağlanması konusunda mutabakata vardığını bildirdi.

Beyaz Saray, bunun nihayetinde Karadeniz’de bir deniz ateşkesini ve çatışmaların kalıcı olarak sona erdirilmesini içermesi umulan bir ‘barışa yönelik hareketin’ ilk adımı olduğunu belirtti.

“Her iki lider de bu savaşın kalıcı bir barışla sona ermesi gerektiği konusunda hemfikir,” denilen Beyaz Saray açıklamasında, “Ukrayna ve Rusya’nın bu savaşta harcadığı kan ve servet, halklarının ihtiyaçları için daha iyi değerlendirilebilir,” ifadelerine yer verildi.

Beyaz Saray, bu adımlara yönelik müzakerelerin ‘derhal başlayacağını’ duyurdu. Ancak Ukrayna’nın bu aşamalı ateşkes planına dahil olup olmadığı henüz net değil.

Görüşmeye ilişkin Kremlin’den yapılan açıklamada Putin’in, Ukrayna ile Rusya’nın birbirlerinin enerji altyapısını 30 gün süreyle vurmamasını öngören Trump’ın ateşkes önerisini kabul ettiği belirtildi. Konuyla ilgili Putin’in Rus ordusuna emir verdiği ifade edildi.

Kremlin görüşmede, iki liderin Ukrayna konusunda “detaylı ve dürüst bir görüş alışverişinde bulunduğunu” kaydetti. Putin görüşmede çatışmaya getirilecek çözümün “kapsamlı, kalıcı ve uzun vadeli” olması, Rusya’nın kendi güvenlik çıkarlarının ve savaşı doğuran sebeplerin dikkate alınması gerektiğini belirtti.

İki lider Ukrayna’nın geçen hafta kabul ettiği ABD’nin 30 günlük ateşkes önerisini de ele aldı. Putin’in böyle bir ateşkesin gözlemlenmesi konusunda “önemli noktaları” gündeme getirdiği ve ateşkesin Ukrayna tarafından daha fazla asker seferber etme ve yeniden silahlanma amacıyla kullanılmaması gerektiğini ifade ettiği bildirildi.

Kremlin açıklamasında “Çatışmanın yeniden tırmanmasını önleme ve onu siyasi ve diplomatik yollarla çözüme kavuşturma yönünde çalışmak için temel koşulun, Kiev’e yabancı askeri desteğin ve istihbarat sağlanmasının tamamen kesilmesi olduğu vurgulandı” denildi.

Kremlin ayrıca Rusya ile Ukrayna arasında 175’er savaş mahkumunun takas edilmesinde mutabık kalındığını duyurdu. Açıklamada “Vladimir Putin 19 Mart’ta Rus ve Ukrayna taraflarının mahkum takası yapacağını söyledi- 175’e 175 kişi” denildi.

Trump, Truth Social hesabından yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Putin’le yaptığı telefon görüşmesinin çok iyi ve verimli geçtiğini kaydetti. Trump, açıklamasında, “Tüm enerji ve altyapı alanlarında derhal ateşkes sağlanması konusunda mutabık kaldık.” ifadesini kullandı.

Bu süreçte tam ve kapsamlı ateşkese giden yolda diğer müzakerelerin süreceğine işaret eden Trump, “Rusya ile Ukrayna arasında tam bir ateşkes ve sonunda da savaşın sona erdirilmesi için beraber çalışacağımız hususunda anlaştık.” değerlendirmesinde bulundu.

Barış anlaşmasının sağlanmasına yönelik pek çok detayı görüştüklerini aktaran Trump, “Şu anda bu süreç işliyor, umarım insanlık adına bu işi bitireceğiz.” yorumunu yaptı.

Trump hafta sonunda Moskova ile Washington’un “bazı varlıkları bölüşmek” üzerine görüşeceklerini belirterek Ukrayna’nın hangi işgal edilmiş parçalarını Rusya’nın elinde tutabileceğini müzakere etmek istediğini söylemişti.

Donald Trump Pazartesi günü de kendi sosyal medya platformu Truth Social üzerinden bir açıklama yaparak “nihai bir anlaşmanın pek çok unsuru üzerinde mutabık kalındığını ancak halledilmesi gereken çok şey olduğunu” ifade etmişti.

Karşılıklı saldırılar sürüyor

Rusya ve Ukrayna gece yarısı insansız hava araçlarıyla karşılıklı saldırılar düzenledi. Rusya Federasyonu Astrahan Bölgesi Valisi İgor Babuşkin, Ukrayna’nın bölgede enerji tesislerini hedef aldığını, bir kişinin yaralandığını ve yangın çıktığını söyledi. Babuşkin, “Durumun kontrol altında olduğunu” ekledi.

Rusya Savunma Bakanlığı da 36’sı Kursk bölgesinde olmak üzere 72 insansız hava aracının etkisiz hale getirildiğini kaydetti. Ukrayna Hava Kuvvetleri ise Rusya’nın gece yarısı insansız hava araçlarıyla 174 saldırı düzenlediğini, 160’ının etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

Saldırılarda Kiev, Odessa, Harkov, Dnipro, Kirovohrad, Sumi, Çernihiv bölgelerinin hedef alındığı kaydedildi. Ukrayna geçtiğimiz Ağustos ayında Rusya’daki Kursk bölgesine şok bir kara saldırısı başlatarak geniş toprak parçalarını ve onlarca köyü ele geçirmişti.

Ancak geçtiğimiz iki hafta içinde Kiev, Moskova’nın yoğun karşı taarruzu nedeniyle Kursk’taki hakimiyetini kaybetti.

Paylaşın

Putin’den Trump’ın “Ukraynalı Askerleri Bağışla” Çağrısına Yanıt: Teslim Olmaları Halinde…

ABD Başkanı Donald Trump’ın Kursk’taki Ukrayna askerlerinin bağışlanmasına yönelik çağrısına yanıt veren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Teslim olurlarsa canları bağışlanacak” dedi.

Haber Merkezi / Trump’ın çağrısının uygulanabilmesi için Ukrayna’nın Kursk’taki askerlere teslim olma talimatı vermesi gerektiğini belirten Putin, Trump ve ekibinin Rusya – ABD ilişkilerini düzeltmek için elinden geleni yaptığını dile getirdi.

ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social’da yaptığı paylaşımda, Rusya lideri Vladimir Putin ile “verimli görüşmeler yaptıklarını” ve Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirmek için “iyi bir şans olduğunu” kaydetti. Trump, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Dün, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile çok iyi ve verimli görüşmeler yaptık; bu korkunç, kanlı savaşı nihayet bitirmek için büyük bir fırsat var. Ancak şu anda binlerce Ukrayna askeri, Rus birlikleri tarafından tamamen kuşatılmış durumda ve çok kötü, savunmasız bir konumdalar. Putin’den hayatlarını bağışlamasını güçlü bir şekilde talep ettim. Bu, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri görülmemiş korkunç bir katliam olur. Tanrı hepsini korusun!”

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ise ulusa hitaben yaptığı konuşmasında, Putin’in yorumlarının “çok manipülatif” olduğunu kaydetti. Zelenski, Putin’in ABD planına verdiği nitelikli desteğin, planı reddetmek için zemin hazırlama çabası olduğunu düşündüğünü söyledi.

Zelenski, “Aslında Putin şu anda bir ret hazırlığı yapıyor çünkü elbette Başkan Trump’a bu savaşı sürdürmek, Ukraynalılar’ı öldürmek istediğini söylemekten korkuyor” dedi. Ukrayna’nın ABD’nin önerisini kabul ettiğini ve izleme ve doğrulamayı organize etmeye hazır olduğunu belirten Zelenski, “Süreci zorlaştıran koşulları biz koymuyoruz, Rusya koyuyor” ifadesini kullandı.

Paylaşın

NATO, ABD Olmadan Varlığını Sürdürebilir Mi?

1949 yılında Sovyetler Birliği’ne karşı kolektif savunma sağlamak amacıyla kurulan NATO’nun (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) ABD (Amerika Birleşik Devletleri) olmadan varlığını sürdürüp sürdüremeyeceği, son dönemin en popüler tartışma konularından biri.

Kurtuluş Aladağ / NATO’nun askeri kapasitesinin büyük bir kısmını üstlenen ABD, aynı zamanda, örgütün toplam savunma harcamalarının yaklaşık yüzde 70’ini karşılar (2023 itibarıyla). NATO’nun Avrupa’daki askeri varlığı ise, özellikle nükleer caydırıcılık (ABD’nin nükleer şemsiyesi), istihbarat paylaşımı, lojistik destek ve ileri teknoloji silah sistemleri, büyük ölçüde ABD’ye dayanır.

Avrupa ülkeleri arasında bir köprü görevi görerek, NATO’nun “Kuzey Atlantik” karakterinin korunmasını sağlayan ABD, ayrıca, NATO’nun siyasi ve stratejik liderliğini de üstlenir. NATO’nun en üst düzey askeri komutanı olan SACEUR (Avrupa Müttefik Kuvvetler Başkomutanı) her zaman bir ABD’li general olmuştur.

ABD olmadan NATO’nun karşılaşacağı zorluklar

ABD’nin NATO’dan tamamen çekilmesi veya katkısını azaltması durumunda, NATO’nun karşı karşıya kalacağı temel zorluklar şu şekilde sıralayabiliriz:

Askeri kapasite: Avrupa ülkeleri, NATO’nun toplam savunma harcamalarının sadece yüzde 30’unu karşılamaktadır (2023 itibarıyla). ABD’nin çekilmesi durumunda, bu yükün Avrupa ülkeleri tarafından karşılanması anlamına gelir. Ancak, birçok Avrupa ülkesi, savunma bütçelerini artırma konusunda siyasi ve ekonomik zorluklarla karşı karşıya. Örneğin, NATO’nun GSYİH’nin yüzde 2’sini savunmaya ayırma hedefini 2023 itibarıyla 11 üye ülke karşılayabildi.

ABD, NATO’nun nükleer caydırıcılık kapasitesinin temelini oluşturur. Avrupa’da ise sadece İngiltere ve Fransa nükleer silahlara sahiptir, bu ülkelerin nükleer silah kapasiteleri ABD nükleer silah kapasitesi ile kıyaslanamayacak derecede sınırlıdır.

ABD ayrıca, NATO’nun hava savunma sistemleri, uydu istihbaratı, insansız hava araçları ve siber güvenlik gibi kritik alanlarda lider ülke konumundadır. ABD’nin NATO’dan çekilmesi durumunda, Avrupa ülkelerinin bu açığı kapatması yıllar alabilir.

Siyasi birlik: ABD’nin çekilmesi, NATO içinde bir liderlik boşluğu oluşturabilir. Avrupa ülkeleri arasında stratejik öncelikler ve çıkarlar konusunda sık sık anlaşmazlıklar yaşanmaktadır (Örneğin, Almanya’nın enerji politikaları, Fransa’nın Avrupa özerkliği vurgusu, Doğu Avrupa ülkelerinin Rusya tehdidine odaklanması). Bu durum, NATO’nun karar alma süreçlerini sekteye uğratabilir.

Güvenlik tehditleri: NATO için temel tehdit algısı, özellikle 2014 Kırım ilhakından ve 2022 Ukrayna işgalinden sonra, Rusya’dan gelmektedir. ABD’nin çekilmesi, NATO’nun Rusya’ya karşı var olan caydırıcılığını zayıflatabilir.

NATO ayrıca, Çin’in son yıllardaki yükselişini bir tehdit olarak görmeye başlamıştır. ABD’nin çekilmesi, NATO’nun Çin’e yanıt verme kapasitesini de azaltabilir.

ABD olmadan NATO’nun varlığını sürdürmesi için gerekenler

ABD’nin çekilmesi durumunda NATO’nun varlığını sürdürebilmesi, Avrupa ülkelerinin aşağıdaki adımları atmasına bağlıdır:

Savunma harcamalarının artırılması: Avrupa ülkelerinin, NATO’nun yüzde 2 GSYİH hedefini karşılaması ve hatta aşması gerekecektir. Bu, özellikle Almanya, İtalya ve İspanya gibi büyük ekonomiler için kritik önemdedir.

Avrupa savunma özerkliği: Avrupa Birliği, NATO’ya paralel olarak kendi savunma kapasitesini güçlendirebilir. AB’nin PESCO (Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği) gibi girişimleri, Avrupa ülkelerinin ortak askeri projeler geliştirmesine olanak tanıyabilir. Ancak, AB’nin NATO’dan bağımsız bir savunma örgütü haline gelmesi, uzun vadeli bir hedef olarak görülmektedir.

Nükleer caydırıcılığın yeniden düzenlenmesi: Avrupa’nın nükleer caydırıcılık kapasitesini artırmak için İngiltere ve Fransa’nın nükleer silahlarını daha aktif bir şekilde paylaşmasını gerektirebilir. Ancak, bu durum siyasi ve hukuki zorluklar da (örneğin, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması – NPT) oluşturabilir.

Yeni stratejik ortaklıklar: ABD’nin çekilmesi durumunda, NATO’nun Kanada, Avustralya ve Japonya gibi Atlantik ötesi veya Hint – Pasifik bölgesindeki müttefiklerle bağlarını güçlendirmesi gerekebilir. Bu, NATO’nun küresel bir savunma örgütü olarak yeniden konumlanmasını sağlayabilir.

ABD’nin NATO’dan çekilmesi durumunda ortaya çıkabilecek olası senaryolar

NATO’nun zayıflaması ve dağılması: Eğer Avrupa ülkeleri, ABD’nin çekilmesinin oluşturduğu boşluğu dolduramazlar ise, NATO’nun caydırıcılığı ciddi şekilde zayıflayabilir. Bu, üye ülkeler arasında güven kaybına ve nihayetinde örgütün dağılmasına yol açabilir.

Avrupa Merkezli bir NATO: Avrupa ülkeleri, ABD’nin çekilmesini bir fırsat olarak görerek NATO’yu yeniden yapılandırabilir.

Yeni bir güvenlik oluşumu: ABD’nin çekilmesi, NATO’nun yerini alacak yeni bir Avrupa güvenlik (örneğin, AB Savunma Birliği) oluşumunu hızlandırabilir.

Sonuç olarak, NATO’nun ABD olmadan varlığını sürdürebilmesi, Avrupa ülkelerinin siyasi iradesine, ekonomik kaynaklarına ve tehdit algılarına bağlıdır. Şu anki koşullarda, ABD’nin çekilmesi NATO’yu ciddi bir krize sokabilir, ancak bu durum, Avrupa’yı daha özerk bir savunma politikası geliştirmeye zorlayarak uzun vadede olumlu sonuçlar da doğurabilir.

Paylaşın

Trump, Putin’den Ukraynalı Askerleri Bağışlamasını İstedi

ABD Başkanı Donald Trump, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den, Rus askerleri tarafından kuşatılan Ukraynalı askerlerin hayatlarının bağışlanmasını istediğini söyledi.

Haber Merkezi / ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile çok iyi ve verimli bir görüşme gerçekleştirdiğini açıkladı. Donald Trump, Truth Social platformunda yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

“Bu korkunç, kanlı savaşın sonunda sona erme ihtimali çok yüksek, ama, tam şu anda, binlerce Ukrayna askeri, Rus askeri tarafından tamamen kuşatılmış durumda ve çok kötü ve savunmasız bir durumda. Başkan Putin’den hayatlarının bağışlanmasını şiddetle rica ettim. Bu korkunç bir katliam olurdu, II. Dünya Savaşı’ndan beri görülmemiş bir katliam. Tanrı hepsini korusun!!!”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’da ateşkes için ABD önerilere katıldıklarını; ancak herhangi bir ateşkesin çatışmanın temel nedenleriyle ilgilenmesi gerektiğini ve pek çok ayrıntının çözülmesi gerektiğini söyledi.

Putin, Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko ile yaptığı görüşmenin ardından Kremlin’de düzenlediği basın toplantısında gazetecilere “Düşmanlıkların durdurulması önerilerine katılıyoruz. Ancak bu ateşkesin uzun vadeli barışa yol açacak ve bu krizin asıl nedenlerini ortadan kaldıracak şekilde olması gerektiği gerçeğinden hareket ediyoruz” dedi.

Savaşı sona erdirme çabaları için ABD Başkanı Donald Trump’a teşekkür eden Putin, “Fikrin kendisi doğru ve biz de kesinlikle destekliyoruz. Ancak tartışmamız gereken konular var. Amerikalı meslektaşlarımızla da konuşmamız gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu. Konuyu görüşmek için Trump’ı arayabileceğini söyleyen Putin, “Biz bu çatışmanın barışçı yollarla sona erdirilmesi fikrini destekliyoruz” dedi.

Ukrayna’ya askeri sevkiyat yeniden başladı

ABD, ateşkes başlığındaki mutabakat sonrası Ukrayna ile istihbarat paylaşımını da yeniden başlatıyor. Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, ABD’nin Ukrayna’ya askeri malzeme sevkiyatının ülkesi üzerinden yeniden başladığını ve Ukrayna ordusu tarafından kullanılan Starlink uydu sisteminin çalıştığını belirtti.

Sikorski, Ukraynalı mevkidaşı Andrii Sybiha ile başkent Varşova’daki görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Polonya’nın güneydoğusunda, Ukrayna sınırına yakın Rzeszow – Jasionka havalimanındaki uluslararası askeri ve insani yardım merkezinden silah sevkiyatının yeniden başladığını duyurdu.

Bu gelişme Ukrayna ve ABD’li yetkililerin 11 Mart’ta Suudi Arabistan’da yaptıkları görüşmenin hemen ardından geldi. Polonya Dışişleri Bakanlığı önünde gazetecilere konuşan Sikorski, “Jasionka üzerinden silah sevkiyatları önceki seviyelere döndü. Anladığım kadarıyla Starlink de çalışıyor” dedi.

Ukrayna Dışişleri Bakanı ise Suudi Arabistan’da ABD ile yapılan görüşmelerin sonuçlarının “çok önemli, neredeyse tarihi” olduğunu belirtti. Sybiha, “Ukrayna, bu savaşı sona erdirmek ve adil, kalıcı bir barış sağlamak isteyen en önde gelen ülkedir” diye ekledi.

Paylaşın

Putin’den Trump’ın Ukrayna’da Ateşkes Çağrısına Şartlı Onay

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, düzenlediği bir basın toplantısında, ülkesinin ABD’nin ateşkes önerisine prensipte katıldığını ancak bazı şartların hala müzakere edilmesi gerektiğini Söyledi.

Haber Merkezi / Ateşkesin olası ihlallerini izlemek için bir mekanizma kurulmasının gerekliliğini vurgulayan Vladimir Putin, Ukrayna’nın 30 günlük ateşkesi asker seferber etmek ve yeniden silahlanmak için kullanıp kullanamayacağı konusundaki endişelerini dile getirdi.

Putin, “Çatışmaların durdurulması yönündeki önerilere katılıyoruz, ancak ateşkesin kalıcı barışa yol açması ve krizin temel nedenlerini ortadan kaldırması gerektiği varsayımından hareket ediyoruz” dedi. Putin, ABD’nin Ukrayna’yı ateşkesi kabul etmeye ikna etmiş gibi gözükse de Kiev’in motivasyonunun muhtemelen savaş alanındaki durumdan kaynaklandığını belirtti.

Kursk bölgesine giren Ukrayna güçlerinin önümüzdeki günlerde tamamen kuşatılış olacağına dikkat çekti. Putin, “Bu şartlar altında Ukrayna’nın en az 30 gün süreyle ateşkes sağlamasının faydalı olacağına inanıyorum” dedi.

Putin, bu açıklamayı, Trump’ın Ukrayna’nın kabul ettiği 30 günlük ateşkesi görüşmek üzere Moskova’ya giden elçisinin varışından birkaç saat sonra yaptı. Putin ayrıca, Trump’a “Ukrayna’daki anlaşmaya bu kadar önem verdiği için” teşekkür etti.

Rusya Devlet Başkanı Putin, Rusya, olası bir ateşkesi gözlemlemek üzere NATO üyelerinden herhangi birinin barış gücünü kabul etmeyeceğini açıkladı.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile görüşmesi öncesinde gazetecilere açıklama yapan ABD Başkanı Donald Trump, Rusya’nın Ukrayna ile 30 günlük ateşkesi kabul etmesi çağrısını yineledi. Rusya’nın ABD müttefiklerine saldıracağını düşünmediğini söyleyen Trump, “Böyle bir şey olmayacak. Bunun olmamasını sağlayacağız” dedi.

Trump, Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada Kremlin’in ABD’nin Ukrayna’nın destekleyeceğini söylediği 30 günlük ateşkes önerisini kabul etmesini umduğunu söylemişti.

ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un Moskova’daki görüşmelerde sunduğu ateşkes önerisi, bu hafta başında Suudi Arabistan’da yapılan görüşmelerde Ukrayna tarafından kabul edilmişti.

Putin’in üst düzey dış politika yardımcısı Yuri Uşakov ise, ABD’nin Ukrayna’daki savaşı durdurmak için önerdiği 30 günlük ateşkesin Moskova’ya “hiçbir şey” sunmadığını, ancak Kiev güçlerine çok ihtiyaç duydukları bir savaş molası vereceğini söyledi.

Şubat 2022’de on binlerce askerle Ukrayna’ya giren Rus güçleri, 2024 ortalarından bu yana ilerleyişini sürdürüyor ve Ukrayna topraklarının neredeyse beşte birini kontrol ediyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ateşkes önerisine dair açıklamalarını değerlendirdi. Zelenski, “Putin (ateşkesi) reddetmeye hazırlanıyor.” derken, Putin’in bu fikrini ABD Başkanı Donald Trump’a doğrudan söylemekten korktuğunu ifade etti.

Ukrayna’ya askeri sevkiyat yeniden başladı

ABD, ateşkes başlığındaki mutabakat sonrası Ukrayna ile istihbarat paylaşımını da yeniden başlatıyor. Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, ABD’nin Ukrayna’ya askeri malzeme sevkiyatının ülkesi üzerinden yeniden başladığını ve Ukrayna ordusu tarafından kullanılan Starlink uydu sisteminin çalıştığını belirtti.

Sikorski, Ukraynalı mevkidaşı Andrii Sybiha ile başkent Varşova’daki görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Polonya’nın güneydoğusunda, Ukrayna sınırına yakın Rzeszow – Jasionka havalimanındaki uluslararası askeri ve insani yardım merkezinden silah sevkiyatının yeniden başladığını duyurdu.

Bu gelişme Ukrayna ve ABD’li yetkililerin 11 Mart’ta Suudi Arabistan’da yaptıkları görüşmenin hemen ardından geldi. Polonya Dışişleri Bakanlığı önünde gazetecilere konuşan Sikorski, “Jasionka üzerinden silah sevkiyatları önceki seviyelere döndü. Anladığım kadarıyla Starlink de çalışıyor” dedi.

Ukrayna Dışişleri Bakanı ise Suudi Arabistan’da ABD ile yapılan görüşmelerin sonuçlarının “çok önemli, neredeyse tarihi” olduğunu belirtti. Sybiha, “Ukrayna, bu savaşı sona erdirmek ve adil, kalıcı bir barış sağlamak isteyen en önde gelen ülkedir” diye ekledi.

Paylaşın

Pezeşkiyan’dan Trump’ın Tehdidine Sert Yanıt: Ne Yapmak İstiyorsan Onu Yap

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeshkian, ABD Başkanı Donald Trump’ın tehditlerinin müzakereleri engellediğini söyledi. Pezeshkian, “Onların [ABD’nin] emir vermesi ve tehditler savurması bizim için kabul edilemez” dedi.

Mesud Pezeshkian ayrıca, Donald Trump’a doğrudan hitap ederek, şu ifadeleri kullandı: “Seninle müzakere etmeye gelmeyeceğim. Ne yapmak istiyorsan onu yap!”

Trump, geçtiğimiz hafta, İran’ın nükleer anlaşma müzakeresi çağrısını reddetmesine yanıt olarak, Tahran’la ya askeri olarak ya da bir anlaşma yaparak başa çıkılabileceğini söylemişti. “Askeri seçeneğe gitmek zorunda kalırsak, bu onlar için çok, çok kötü olur” diyen Trump, İran ile askeri çatışma yerine diplomatik bir anlaşmayı “tercih ettiğini” belirtmişti.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’ın dini liderliğine gönderdiği mektubun “yakında bir Arap ülkesi tarafından Tahran’a ulaştırılacağını” söyledi.

Trump’ın geçen hafta İran’ı yeni bir nükleer anlaşma için görüşmelere katılmaya çağıran bir mektup gönderdiğini açıklamasının ardından İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Tahran’ın müzakerelere zorlanmayacağını kaydetmişti.

BM Güvenlik Konseyi’nin Çarşamba günü İran’ın nükleer programına ilişkin kapalı kapılar ardında yapacağı toplantıya tepki gösteren Arakçi, toplantının “talep eden devletlerin iyi niyetini sorgulatan yeni ve tuhaf bir süreç” olduğunu söyledi.

Toplantı, konseyin 15 üyesinden altısı (Fransa, Yunanistan, Panama, Güney Kore, İngiltere ve ABD) tarafından İran’ın silah düzeyine yakın uranyum stoğunu arttırması üzerine talep edildi.

Arakçi, İran’ın nükleer anlaşmanın bir parçası olan Avrupalı güçler Fransa, İngiltere ve Almanya ile yakında beşinci tur görüşmeleri yapacağını kaydederek, diğer üyeler Rusya ve Çin ile Cuma günü Pekin’de bir toplantı düzenleyeceklerini doğruladı.

Paylaşın