Avrupa Birliği: Putin Nükleer Silah Konusunda Blöf Yapmıyor

Ülkesini savunmak için nükleer silahlara başvurabilecekleri tehdidinde bulunan Rusya Devlet Başkanı Putin, aynı açıklamasında blöf yapmadığını da söylemişti. AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Borrell bu cümleye atıfla “Eğer insanlar blöf yapmadıklarını söylüyorlarsa bunu ciddiye almalısınız” dedi.

Yedinci ayındaki işgali sonlandıracak ve Ukrayna’nın bağımsızlığı ve egemenliğini koruyacak bir diplomatik çözümün kesinlikle bulunması gerektiğini de söyleyen Borrell, böyle bir çözüm olmazsa “başka bir savaş daha çıkar” görüşünü savundu.

Avrupa Birliği (AB) Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, BBC’ye yaptığı açıklamada savaşın tehlikeli bir noktaya ulaştığını söyledi.

Lyse Doucet’e konuşan Borrell, “Rus ordusu köşeye sıkışmış durumda ve Putin’in nükleer silah tehdidi ile buna tepki vermesi çok kötü” dedi.

Rusya son hafta içinde Ukrayna toprağı 4 bölgeyi ilhak etmek için harekete geçti ve kısmi seferberlik ilan etti.

Josep Borrell, yedinci ayındaki işgali sonlandıracak ve Ukrayna’nın bağımsızlığı ve egemenliğini koruyacak bir diplomatik çözümün kesinlikle bulunması gerektiğini de söyledi.

Borrell, böyle bir çözüm olmazsa “başka bir savaş daha çıkar” görüşünü savundu.

Rusya lideri Vladimir Putin, ülkesini savunmak için nükleer silahlara da başvurabilecekleri tehdidinde bulunmuştu.

Putin “yıkım yaratacak farklı silahları” bulunduğunu hatırlattığı açıklamasında “blöf yapmadığını da” vurgulamıştı.

Borrell bu cümleye atıfla “Eğer insanlar blöf yapmadıklarını söylüyorlarsa bunu ciddiye almalısınız” dedi.

Aynı konuşmada Putin 300 bin civarındaki yedek personeli silah altına almayı planladığını duyurmuştu.

Bunlar askeri eğitimi olan kişiler ve Vladimir Putin Ukrayna’daki savaş için gerekli kabiliyetlere sahip olanların çağırılacağını vurguladı.

Bunlara bazıları 60 yaşının üzerinde olan ve emeklilikten geri çağırılan subaylar da dahil.

Eylül ayı başında gelen karşı taarruzda özellikle Harkov kenti doğusunda  Ukrayna ordusu önemli kazanımlar elde etti.

Ülkenin lideri Volodimir Zelenskiy geri alınan toprağın büyüklüğünün sekiz bin kilometrekare olduğunu açıkladı.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres de, Güvenlik Konseyi’nin Ukrayna Savaşı konusunda yaptığı özel toplantıda, nükleer bir savaştan bahsetmenin “tamamen kabul edilemez” olduğunu söyledi.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye ‘Tutarlı Dış Politika’ Çağrısı

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Sözcüsü Stano, Türkiye’nin ‘Rusya’ya yaptırımları aşacak çözümler sunmaması’ gerektiğini, Ankara’nın AB üyeliğine aday bir ülke olarak yaptırımlarla ilgili adımlar da dahil olmak üzere dış politikasını Brüksel ile koordine etmesi önemli olduğunu belirtti.

Stano, “AB’nin önemli bir komşu, AB ortağı ve AB üyeliğine aday ülke olan Türkiye ile etkileşiminden bahsederken, Türkiye’nin dış politikasının yaptırımlarla ilgili adımlar da dahil olmak üzere AB’nin dış politika kararları ve politikalarıyla tutarlı olmasının önemini vurguluyoruz” dedi ve ekledi;

“Türkiye’nin Rusya’ya mevcut AB yaptırımlarını aşmaya yönelik çözüm önermemesi de önemli. Bu konudaki durumu yakından takip etmeye devam edeceğiz”

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Sözcüsü Peter Stano, Rus İzvestiya gazetesine verdiği demecinde dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Peter Stano, demecinde Türkiye’nin ‘Rusya’ya yaptırımları aşacak çözümler sunmaması’ gerektiğini, Ankara’nın AB üyeliğine aday bir ülke olarak yaptırımlarla ilgili adımlar da dahil olmak üzere dış politikasını Brüksel ile koordine etmesi önemli olduğunu belirtti.

Sputnik’in aktardığına göre Stano, “AB’nin önemli bir komşu, AB ortağı ve AB üyeliğine aday ülke olan Türkiye ile etkileşiminden bahsederken, Türkiye’nin dış politikasının yaptırımlarla ilgili adımlar da dahil olmak üzere AB’nin dış politika kararları ve politikalarıyla tutarlı olmasının önemini vurguluyoruz. Türkiye’nin Rusya’ya mevcut AB yaptırımlarını aşmaya yönelik çözüm önermemesi de önemli. Bu konudaki durumu yakından takip etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha 25 Mart tarihinde Ankara’nın Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmayacağını açıklamıştı.

TourDom sitesi geçen çarşamba günü Türkiye’de iki otel zincirinin Mir kartlarını kabul etmeyi reddettiğini bildirmişti. Ardından Mir sistemini işleten Rusya Ulusal Kart Ödeme Sistemi, söz konusu haberi yalanlayarak Mir kartlarının Türkiye’de olağan düzende çalıştığını duyurmuştu.

Açıklamada ayrıca ‘ABD’nin uyguladığı yaptırımların Mir ödeme sisteminin ve NSPK tarafından desteklenen diğer sistemlerin Rusya’daki çalışmalarını etkilemeyeceği’ ifade edilmişti.

Paylaşın

FT: ABD Ve AB, Rusya’ya Yaptırımlar Konusunda Türkiye’ye Baskıyı Artıracak

Birleşik Krallık merkezli Financial Times gazetesi, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’ye, Rusya yaptırımları konusunda baskıyı artırmaya hazırlandığını bildirdi.

Moskova’nın Türkiye bankacılık sistemi aracılığıyla yaptırımları aşmaya çalıştığı kaydediliyor.

Gazeteye konuşan Batılı iki yetkili, ABD’nin Mir ödeme sistemi ile entegre olan Türk bankalarına yoğunlaştığını söyledi.

Brüksel’in endişeleri direkt iletmek için Ankara’ya bir heyet gönderme hazırlığında olduğu da yazılıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ağustos ayı içinde yaptığı açıklamada, beş Türk bankasının Rusya’nın Mir kartı konusunda çalışmalarını sürdürdüklerini söylemişti.

Erdoğan, “Bu Rusya’dan gelen turistleri çok çok rahatlatan bir süreç. Onlarla alışverişini, otel ödemelerini yapabiliyorlar. Bu da tabii hem onlar için hem bizim için çok çok rahatlatıcı bir sistem.” demişti.

Financial Times’taki haberde Batılı başkentlerin Rusya’ya yeni yaptırımlar getirmek yerine, mevcut yaptırımları sıkılaştırmaya yöneldikleri kaydediliyor.

Gazeteye konuşan Batılı yetkili, üçüncü ülkelerin finansal kurumlarının Rusya’nın Mir sistemi ile entegre olmamasına yönelik açık bir mesaj verileceğini aktarıyor.

İkinci bir yetkili de Financial Times’a Türkiye’yi direkt hedef alarak, “Açıkları kapatmalıyız” diyor.

Ukrayna Türkiye’ye Mir’i bloke çağrısı yapmıştı

Financial Times haberinde Mir ödeme sistemi işlem yapabilen beş bankanın Vakıfbank, Ziraat Bank, İş Bankası, DenizBank ve Halkbank olduğu aktarılıyor.

Gazeteye haberle ilgili açıklama yapan İş Bankası yönetimi, Mir sistemiyle bankacılık işlemlerin, yaptırımlar dikkatle göz önüne alınarak yapıldığını açıkladı.

Visa ve Mastercard, Rusya’daki operasyonlarını yaptırımlar sonrası askıya almıştı.

Ukrayna Merkez Bankası Başkanı Kirilo Şevçenko, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkiye ve Vietnam’ın Rus ödeme sistemi Mir’i bloke etmesi istediğini dile getirmişti.

Paylaşın

“Taliban, Verdiği Hiçbir Sözü Yerine Getirmedi”

Uluslararası toplumun ve dünya liderlerinin Afganistan’a ilişkin kaygılarının yükseldiği bir dönemde BM İnsan Hakları Konseyi’nin Cenevre’deki 51. Oturumunda (HRC 51) söz alan Avrupa Birliği Afganistan Özel Temsilcisi Tomas Niklasson, Afganistan’ın Roma Statüsü’ne taraf olduğunu hatırlatarak, Taliban’ın verilen hiçbir sözü tutmadığını söyledi.

Roma Statüsü kısaca, 15 Haziran 1998 – 17 Temmuz 1998 arasında Roma’da toplanan Birleşmiş Milletler Konferansı’nın karara bağladığı Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Kuruluş Sözleşmesi’ni ifade ediyor. Afganistan’ın Roma Statüsüne taraf olduğunu dile getirilmesi, Afgan liderlerin ülkedeki insan hakları ihlallerinden dolayı Uluslararası Ceza Mahkemesi’nce kovuşturulabileceklerini ima ediyor.

Avrupa Birliği’nden yapılan açıklamada da, “AB, Afganistan’daki insan hakları ihlallerinin ve ihlallerinin ve uluslararası insancıl hukuk ihlallerinin artmasından derin kaygı duya geliyor” denildi ve “hesap verebilirlik bağlamında Afganistan’ın Roma Statüsü’ne taraf olduğu”nun hatırlatıldığı ifade edildi.

AB’nin Afganistan’a yönelik uyarıları

AB, Afganistan’da “Yeni öğrenim yılının başladığı Mart’tan bu yana altıncı sınıf ve yukarısında kızların okullara alınmadığını” hatırlattı ve “hayatın her alanında Afgan kadın ve kız çocukları için fırsat eşitliğine olan bağlılığını yineledi.”

“Kadınlar ve kız çocuklarının haklarında kötüleşmenin sürdüğüne” dikkat çeken AB, “Afganistan’daki tüm kadın ve kız çocuklarının yaşamın her alanına tam, eşit ve anlamlı katılımı ve her türlü şiddetten korunmasına sıkı sıkıya bağlı” olduğunu tekrarladı.

Bildiride Ayrıca ayrıca etnik ve dini azınlıklara ve topluluklara mensup kişilerin, LGBTİ bireylerin, insan hakları savunucularının, gazetecilerin ve diğer medya çalışanlarının öldürülmesi, keyfi gözaltılar, zorla kaybetmeler, fiziksel istismar ve işkencenin kabul edilemez olduğu vurgulandı.

Açıklamada, “Sivil toplum için daralan alan ve insan hakları ve temel özgürlükler üzerindeki kısıtlamalar birincil endişe kaynağı olmaya devam ediyor” denildi.

AB, Taliban’la ilişki kurmak için ilkesel olarak saptadığı beş kriter açısından verilen hiçbir sözün tutulmadığını vurguladı ve Taliban’ı Afganistan’daki BM Yadım Misyonu’nun (UNAMA) insan hakları alanındaki yetkisini tam olarak kullanmasını sağlamaya çağırdı.

AB’nin beş kriteri

2593 (2021) sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı uyarınca ülkeyi terk etmek isteyen tüm yabancı uyrukluların ve Afganların güvenli, emniyetli ve düzenli bir şekilde ayrılmalarına izin verilmesi ve hareket özgürlüğüne tam saygı.

Özel olarak kadın ve kız çocuklarının yanı sıra çocuklar ve azınlıklara mensup kişilerin haklarını tam kullanmasını teşvik etmek, korumak ve saygı göstermek ve konuşma ve insan hakları savunucularına özel önem vererek hukukun üstünlüğü ve medya özgürlüğüne saygı göstermek.

Afganistan’da insaniyet, tarafsızlık, yan tutmazlık, ve bağımsızlık ilkelerine uygun olarak insani yardım operasyonlarının uygulanmasına izin vermek ve Uluslararası İnsancıl Hukuka tam saygı. Taliban insani yardım operasyonlarının bağımsızlığına saygı duymalı ve tüm kadın çalışanlar dahil olmak üzere tüm insani yardım personeline tüm bölgeye güvenli ve engelsiz erişim sağlamak. İnsani yardımlardan  yararlananların güvenliğinin teminat altına alıınması ve yardım hizmetlerine ücretsiz ve engelsiz erişim verilmesi.

Afganistan’ın terörizmin barınması, finansmanı ve diğer ülkelere ihracı için bir üs olarak hizmet etmesini önlemek. Taliban’ın tüm uluslararası terörizmle dolaylı ve dolaysız bağlarını kesmesini sağlamak üzere her türlü çabanın gösterilmesi.

Müzakereler yoluyla kapsayıcı ve temsili bir hükümet kurulması. Bu bakımdan AB, dengeli ve tüm etnik ve dini azınlıklar dahil olmak üzere içerici temsile sahip, adınların karar alma pozisyonlarına anlamlı katılımını sağlayan bir hükümetin kurulması için çağrıda bulunmaya devam edecektir. Bu kalıcı barış ve ülke bölgenin istkrarı açısından temel koşuldur. BM Güvenlik Konseyince yaptırım uygulanan kişilerin geçici hükümete katılması ciddi kaygı kaynağıdır.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Türkiye’den Avrupa’ya ‘Sığınmacı Konvoyu’ Hazırlığı

Türkiye’de çoğunluğu Suriyelilerden oluşan bir grup sığınmacının Avrupa Birliği (AB) sınırlarına ulaşmak için bir konvoy oluşturmayı planladığı öne sürülüyor. Konvoy oluşturulmasına dair planların, altı gün önce kurulan ve yaklaşık 70 bin kişi tarafından takip edilen bir Telegram kanalı üzerinden sanal ortamda hazırlandığı bildirildi.

Planı organize edenler, sığınmacıları yanlarında uyku tulumu, çadır, can yeleği, su, konserve yiyecek ve ilk yardım kiti bulundurmaya çağırıyor. Adının açıklanmasını istemeyen 46 yaşındaki bir sığınmacı AFP’ye (Agence France-Presse) yaptığı açıklamada, “Gitme zamanı geldiğinde bunu duyuracağız” dedi. Aynı kişi organizatörlerden bazılarının AB’de yaşadığını da belirtti.

DW Türkçe’de yer alan habere göre, organizatörler konvoyun 50 kişilik gruplara ayrılacağını ve her birinin başında bir gözetmenin bulunacağını söylüyor.

Telegram kanalınının bir yöneticisi tarafından paylaşılan mesajda, “10 yıldır Türkiye’deyiz, korunuyoruz… Ama Batılı ülkeler bu yükü paylaşmalı” ifadesi yer aldı.

Geri gönderme söylemleri

Türkiye’de resmi olarak 3,7 milyon Suriyeli sığınmacı yaşıyor. Türkiye’deki pek çok Suriyeli, özellikle de Ankara’nın Şam’a yönelik tutumunun değişmeye başlamasının ardından Suriye’ye geri gönderilme korkusu yaşıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen aylarda bir milyon Suriyeli sığınmacıyı gönüllülük esasına göre geri göndermeyi planladıklarını açıklamıştı.

2020 yılında Ankara’nın, “Avrupa’ya geçmek isteyen mültecileri durdurmayacağız’ yönündeki açıklamasının ardından binlerce kişi Yunanistan sınırına yığılmıştı.

Sığınmacılar Türkiye’de uzun süredir siyasetin başlıca konusu. Yaklaşan seçimler öncesinde birçok muhalefet partisi sığınmacıları ülkelerine geri gönderme planlarını gündeme getiriyor.

Suriye’de 2011 yılında hükümet karşıtı protestoların şiddet yoluyla bastırılmasının ardından başlayan iç savaşta yaklaşık yarım milyon insan hayatını kaybetti, milyonlarca kişi de evlerini terk ederek başta Türkiye olmak üzere bölgedeki ülkelere göç etti.

Paylaşın

Avrupa Birliği, Enerji Krizine Çare Arıyor

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin enerji bakanları Cuma günü Brüksel’de düzenledikleri olağanüstü toplantıda kış mevsimi öncesi artan enerji fiyatlarıyla mücadele konusunu ele aldı.

Rusya’nın Ukrayna işgali sonrasında doğal gaz fiyatları rekor düzeylere yükselirken, AB ülkeleri Rusya lideri Vladimir Putin’in doğal gaz akışını tamamen kesme tehlikesi karşısında büyük bir belirsizlik içinde bulunuyor.

Savaş öncesi çoğunluğu Almanya’ya olmak üzere gaz ithalatının yüzde 40’ını Rusya’dan yapan AB, enerji ihtiyacının kesintisiz bir şekilde karşılanabilmesi için çare arıyor.

AB dönem başkanlığını yürüten Çek Cumhuriyeti tarafından yayınlanan toplantı özetine göre, yükselen tüketici faturalarına çare arayan bakanlar AB’nin yürütme organı AB Komisyonu’ndan doğrudan Rusya’yı hedef almayan ancak gazda tavan fiyat da dahil olmak üzere acil durum önlemleri almasını istedi.

Rusya Devlet Başkanı Putin bu hafta yaptığı açıklamada Rusya’ya gazda tavan fiyat uygulanırsa Moskova’nın Avrupa’ya tüm gaz arzını keseceğini açıklamıştı.

AB’nin henüz kesinleşmemiş olan planına göre hükümetler gaz dışı enerji üreticilerinin yüksek fiyatlar nedeniyle elde ettiği fazla geliri kısmen tırpanlayarak bu parayı tüketici faturalarını düşürmek için kullanacak.

Toplantı özetine göre fosil yakıt şirketlerinin “dayanışma vergisi” ödemesi de öngörülüyor.

Toplantıda, elektrik üreticilerinin fazla gelirlerinin zor durumdaki hane halkları ve işletmeler için kullanılabilir hale getirmek; talep azaltımının teşvik edilmesi; gaz fiyatı üst sınırı oluşturulması ve mali zorluklar yaşayan kamu hizmeti şirketlerini desteklemek gündeme gelen tedbirler oldu.

AB Komisyonu’nun Rus gazına fiyat üst sınırı teklifinin ise toplantıda geniş bir destek bulamadığını gösterdi.

Habeck: Top AB Komisyonu’nda

Çek Sanayi Bakanı Jozef Sikela toplantı sonrasındaki açıklamasında, “Vatandaşlarımızı ve işletmeleri hayal kırıklığına uğratmayacağımızdan emin olmalıyız” dedi.

Sikela “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin enerji savaşını başlattığında, bizi bölmeyi ve demokratik toplumlarımıza ve ekonomilerimize zarar vermeyi umuyordu. Bunu başaramadı ve başaramayacak da” ifadelerini kullandı.

Başkan yardımcısı ve Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, “Fiyatları düşürmemiz gerekiyor” dedi ve bu nedenle elektrik piyasasındaki kuralların değişmesi gerektiğini kaydederek “Top Avrupa Komisyonu’nda” dedi.

AB Komisyonu’nun ilk yasa taslağını önümüzdeki hafta içinde sunması öngörülüyor. Taslak onaylanmadan önce AB başkentleri tarafından değiştirilebilecek. Komisyon’un Eylül ayı ortasına kadar uygulanabilir teklifler içeren bir plan hazırlaması gerekiyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

AB, Ukrayna Ordusunu Eğitmek İçin Görev Birliği Kurmayı Planlıyor

Rusya – Ukrayna savaşı altıncı ayını geride bırakırken, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB’nin Ukrayna ordusuna askeri eğitim vermeyi gözden geçirdiğini açıkladı.

İspanya’nın Santander kentindeki Menendez Pelayo Üniversitesi’nin düzenlediği yaz kursunda “Avrupa’nın Geleceği” konulu seminerde konuşan Borrell, AB savunma bakanlarının Prag kentinde 29 Ağustos’ta gerçekleştirecekleri toplantıda konuyu ele alacaklarını bildirdi.

Borrell, uzun süren savaşın maddi destekten daha fazlasını gerektirdiği görüşünü dile getirerek, aynı zamanda Ukrayna ordusunun örgütlenmesi ve eğitimi için yardım yapılmasının gerekebileceğine işaret etti.

Konuyla ilgili tartışmalar AB içinde sürdüğü için daha fazla ayrıntılı bilgi vermek istemediğini kaydeden Borrell, bununla birlikte Ukrayna ordusunun ciddi bir eğitimden geçirilmesi için AB’nin önemli bir görev üstlenebileceği mesajını verdi.

Borrell, “Yüz binlerce askeri seferber eden gerçek, geleneksel bir savaşla karşı karşıyayız. Bu yüzden üzerinde düşünülen görev birliği, bunun üstesinden gelecek şekilde oluşturulmalı. Umarım, bu öneri onaylanır.” dedi.

“AB misyonu, Ukrayna ordusunun organizasyonuna da yardım edecek”

AB içinden ve dışından çok sayıda ülkenin Ukrayna’ya silah desteği verdiğini kaydeden Borrell, bununla birlikte yapılan ikili anlaşmalarla bir kaç ülke dışında bu silahların nasıl kullanılacağı konusunda Ukrayna ordusuna eğitim veren çok sayıda ülke olmadığına dikkati çekti.

Borrell, planlanan AB misyonunun Ukrayna ordusuna klasik askeri eğitim dışında, ordunun organizasyonu konusunda da eğitim vermesinin planlandığını ifade etti.

Josep Borrell, AB’nin bu görev birliğini Ukrayna’ya komşu ülkelerden oluşturmayı planladığını sözlerine ekledi. AB’nin bu konuda dünyanın dört bir yanında eğitim amaçlı, Mali, Nijer, Mozambik ve Çad gibi ülkeler de içinde olmak üzere 17 askeri eğitim misyonu bulunuyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Batı’nın Ukrayna’yı İşgal Eden Rusya’ya Karşı Eylemleri Zayıflıyor Mu?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden 4 ay sonra, Afrika, Orta Doğu, Güney Amerika ve Asya ülkelerinden onlarca Birleşmiş Milletler büyükelçisi haziran ayında Rusya’nın Bağımsızlık Günü’nü kutlamak için Rusya’nın New York’taki BM ofisinde verilen resepsiyona katıldı. 

Bu ülkelerin büyükelçileri, Batılı diplomatların Rusya’yı uluslararası alanda yalnız bırakmak için gösterdiği çaba karşısında zorluklar yaşıyor.

Bazı ülkeler, BM’nin 6 aydır dünyanın ana gündem maddesi olan Ukrayna’daki savaşı bitirmek için yetersiz kaldığını düşünürken Batılı diplomatlar Rusya’yı daha fazla hedef alabilecek eylemlerin sınırlı olduğunu kabul ediyor.

“Rusya’ya karşı durmak akıllıca mı?”

Reuters için değerlendirme yapan Uluslararası Kriz Grubu BM Direktörü Richard Gowan, “Savaş uzadıkça Rusya’yı cezalandırmanın anlamlı yollarını bulmak daha da zorlaştı” şeklinde konuşuyor.

Diplomatlar, BM içerisinde çekimser oyların artmasıyla Rusya’ya karşı yetersiz destek bulmaktan korkan Batılı ülkeler bazı önlemleri oylamaya dahi sunmuyor.

Alman Konrad Adenauer Vakfı’nın Cenevre Ofisi Direktörü Olaf Wientzek, “Ülkeler ‘Rusya’ya karşı duranlar arasında olmak gerçekten akıllıca mı?’ diye soruyor” değerlendirmesini yapıyor.

Rusya’nın BM Cenevre ofisi, “Batılı ülkelerin hepsi küresel bir güç olan Rusya’yı izole etmenin imkansız olduğunu çok iyi biliyor” diyor.

Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinden biri olarak kendisine karşı yaptırımları veto etme gücüne sahip.

BM Genel Kurulu nisan ayında Rusya’nın İnsan Hakları Konseyi’nden çıkarılmasına yönelik oylama yaptı. Rusya bu oylama öncesinde “evet” oyu kullananların ya da çekimser kalanların bu davranışının “düşmanca” görüleceğini söyleyerek Rusya ile ilişkileri açısından sonuçları olacağı uyarısında bulundu. Yine de oylama sonucunda 93 “evet” oyuyla İnsan Hakları Konseyinden çıkarıldı.

Amerika Birleşik Devletleri’nin BM Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield, Rusya’nın gıda krizinden Batı’nın yaptırımlarını sorumlu tuttuğu “yanlış anlatıların” karşılık bulduğunu ancak bunun Rusya’ya karşı desteği artırmadığını belirtiyor.

Kırmızı çizgi nükleer silahların kullanılması olabilir

Rus işgalinin başladığı 24 Şubat haftasında BM Genel Kurul üyelerinin dörtte üçü Rusya’yı kınama ve birliklerini çekmesini talep etme yönünde oy kullandı. İşgalin 3. haftasındaysa Rusya ezici bir çoğunlukla “korkunç” bir insani durum yaratmakla suçlandı.

Asyalı bir diplomat mart ayında yapılan eylemlerin en üst nokta olduğunu ve bundan sonra Batı kanadına desteğin azalacağına inanıyor ve ekliyor: “Kırmızı çizgi aşılmadığı sürece daha fazla eylem için istek olmayacaktır”.

Bazı diplomatlara göre bu kırmızı çizgiler kimyasal ya da nükleer bir saldırı, sivil ölümlerinin büyük boyutlara ulaşması veya Ukrayna’nın ilhakı olabilir.

Afrikalı bir diplomat, “Bizi en çok şaşırtan Batı’nın Ukrayna’ya silah sağlayarak ve çatışmayı bitirmek için  gerçek barışçıl görüşmeler yapmayarak böyle bir çatışmayı süresiz olarak devam ettirmeyi teşvik ettiği fikri” şeklinde konuşuyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

AB Ülkeleri, Doğalgaz Tüketimini Yüzde 15 Azaltacak

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin enerji bakanları, Belçika’nın başkenti Brüksel’de bir araya gelerek Avrupa Komisyonu’nun önerdiği ve üye ülkelerin gaz kullanımını Ağustos 2022 – Mart 2023 döneminde yüzde 15 azaltmasını öngören teklifi görüştü.

The New York Times’ın (NYT) haberine göre, AB enerji bakanlarının vardığı anlaşma, Rusya-Ukrayna savaşının devam ettiği dönemde AB’nin uyguladığı yaptırımlar ve Rusya’nın ruble ile ödeme yapılmadığı gerekçesiyle gaz tedarikine son vermesi gibi sebeplerle enerji arzı ile ilgili sorunlar yaşayan bazı ülkelere bir dizi muafiyet sunulmasını da öngörüyor.

Buna göre, belirlenen yüzde 15’lik tasarruf oranı, bir dizi muafiyet yoluyla her bir ülkenin durumuna uyarlanacak. Muafiyetler, ülkelerin depoladığı doğalgaz miktarına ve söz konusu ülkenin doğalgazı paylaşabileceği bir boru hattı olup olmadığına göre belirlenecek.

AB enerji bakanlarının vardığı söz konusu anlaşma, Rusya’nın devlet enerji şirketi Gazprom’un Kuzey Akım 1 (Nord Stream 1) boru hattıyla Almanya üzerinden Avrupa’ya gönderdiği doğalgaz miktarını kapasitesinin yüzde 40’ından 20’sine indirme kararından bir gün sonra geldi.

Gazprom, daha önce de “yıllık rutin bakım” çalışmalarını gerekçe göstererek 11 Temmuz – 21 Temmuz tarihleri arasında Kuzey Akım 1’i tamamen kapatmıştı. Gaz akışı, 21 Temmuz’da yeniden başlasa da boru hattının Kanada’da onarımda olan ve Kanada’nın yaptırımlar sebebiyle Rusya’ya göndermediği türbin sebebiyle kapasitenin yüzde 40’ına düşürülmüştü.

Gazprom, bu kararın ardından, 25 Temmuz’da “teknik sebepler” gerekçe göstererek gaz akışını yarı yarıya azaltacağını duyurdu.

“Güvenli kış için yüzde 15 tasarruf”

NYT’nin aktardığına göre, AB enerji bakanlarının bugün oyladığı teklifin geçebilmesi için oy birliği gerekmiyordu. Avrupa Komisyonu’nun teklifine karşı oy kullanan tek ülke ise Macaristan oldu.

AB, Rusya’nın savaşın devam ettiği bu dönemde Avrupa’ya doğalgaz akışını tamamen kesme ihtimaline karşı 20 Temmuz’da “Güvenli kış için gazdan Mart’a kadar yüzde 15 tasarruf edin” çağrısı yapmıştı. AB Komisyonu da bu bağlamda hazırladığı acil durum plan teklifini açıklamıştı.

Planda, üye ülkelerden 1 Ağustos 2022 ile 31 Mart 2023 arasında gaz talebini yüzde 15 azaltması istenmişti. Acil durum ilan edilmesi durumunda yüzde 15 kesintinin zorunlu olması da planda yer almıştı. Ancak, söz konusu plana özellikle Avrupa’nın güneyindeki ülkeler karşı çıkıyordu.

Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, bugünkü toplantının ardından yaptığı basın açıklamasında, “AB, Putin’in topyekün kesinti tehdidini bertaraf etme yolunda kararlı bir adım attı” dedi.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Zaho’daki Saldırıya Kınama

Avrupa Birliği (AB) Irak’ın Duhok vilayetinin Zaho ilçesinde sivillerin ölümüne neden olan saldırıyı kınadı. Avrupa Birliği’nin açıklamasında Irak halkıyla dayanışma içinde olunduğu belirtildi.

Haber Merkezi / Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimindeki (IKBY) Zaho kentinin turistik alanlarından Perex köyüne düzenlenen ve en az dokuz sivilin hayatını kaybettiği saldırıya ilişkin bir açıklama da Avrupa Birliği’nden (AB) geldi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in ofisinden yapılan açıklamada, sivillerin hedef alınmasının, uluslararası hukuka aykırı olduğu belirtilerek, olayın soruşturulması çağrısında bulunuldu.

Açıklamada ayrıca AB’nin, Irak halkıyla dayanışma içinde olduğu belirtildi.

Arap Birliği’nden Türkiye’ye Kınama

Öte yandan saldırıya ilişkin bir açıklamada Arap Birliği’nden geldi. 22 devletin üye olduğu Arap Birliği’nin saldırıyı kınayan açıklamasında saldırıdan Türkiye sorumlu tutuldu.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, sözcüsü Cemal Rüşdi aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Arap Birliği, Türk saldırılarını reddetmek ve kınamak konusunda Irak’ı destekliyor ve Arap ülkelerinin herhangi birinin egemenliğinin ihlal edilmesini kınıyor” dedi.

Arap Birliği açıklamasında ayrıca, “Ankara’nın bölge ülkeleriyle ilişkilerini yeniden hesaplaması, iyi komşuluk ilkesini koruması ve herhangi bir bahaneyle Arap ülkelerinin topraklarında askeri operasyon düzenlemekten geri durması gerekiyor” ifadelerine yer verildi.

Irak Dışişleri Bakanlığı Zaho’da sivillerin öldüğü saldırı sornasında Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney’i çağırarak nota verdi.

Irak Dışişleri Bakanlığı notanın “Kışkırtıcı eylem ve ihlallerin durdurulması” çağrısını içerdiğini açıkladı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Irak Dışişleri Bakanlığı, Büyükelçi Güney’e Irak’ın bu tür bombardımanlara karşı artık sessiz kalmayacağını söylediklerini bildirdi.

Bakanlık, Türkiye’yi Irak’ın egemenliğine saygı göstermeye çağırdı. Türkiye’nin Irak topraklarından çekilmesini istediklerini bildiren Bakanlık “Bu suça karşı her türlü tedbiri almaya hakkımız var” dedi.

Bakanlık açıklamasında, “Bakanlığımız, Türk büyükelçisine Irak’ın Türk kuvvetleri tarafından işlenen bu menfur saldırıyı kınadığı bir protesto notası vermiştir. Bu saldırı Irak’ın egemenliğine, topraklarının bütünlüğüne yapılan kışkırtıcı bir saldırıdır. Buna sessiz kalınması mümkün değildir. Dışişleri Bakanlığı olarak, Irak’ın egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve vatandaşların güvenliğini kapsayan uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan tüm önlemleri alma hakkına sahip olduğumuzu vurguluyoruz.” dedi.

Paylaşın