Son Beş Yılda, Yaşlı Nüfus Yüzde 20,7 Arttı

Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2019 yılında 7 milyon 550 bin 727 kişi iken son beş yılda yüzde 20,7 artarak 2024 yılında 9 milyon 112 bin 298 kişi oldu.

Haber Merkezi / Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2019 yılında yüzde 9,1 iken, 2024 yılında yüzde 10,6’ya yükseldi. Yaşlı nüfusun 2024 yılında yüzde 44,6’sını erkek nüfus, yüzde 55,4’ünü kadın nüfus oluşturdu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İstatistiklerle Yaşlılar 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2019 yılında 7 milyon 550 bin 727 kişi iken son beş yılda yüzde 20,7 artarak 2024 yılında 9 milyon 112 bin 298 kişi oldu.

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2019 yılında yüzde 9,1 iken, 2024 yılında yüzde 10,6’ya yükseldi. Yaşlı nüfusun 2024 yılında yüzde 44,6’sını erkek nüfus, yüzde 55,4’ünü kadın nüfus oluşturdu.

Nüfus projeksiyonlarının demografik göstergelerdeki mevcut yapının devam edeceğini varsayan ana senaryosuna göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 13,5, 2040 yılında yüzde 17,9, 2060 yılında yüzde 27,0, 2080 yılında yüzde 33,4 ve 2100 yılında yüzde 33,6 olacağı öngörüldü.

Doğurganlık göstergelerindeki hızlı düşüş eğiliminin devam edeceğini varsayan düşük senaryoya göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 13,5, 2040 yılında yüzde 18,2, 2060 yılında yüzde 28,8, 2080 yılında yüzde 38,5 ve 2100 yılında yüzde 42,8 olacağı öngörüldü.

Doğurganlığı artırıcı tedbirlerin etkili olacağını varsayan yüksek senaryoya göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 13,4, 2040 yılında yüzde 17,5, 2060 yılında yüzde 25,5, 2080 yılında yüzde 29,8 ve 2100 yılında yüzde 28,2 olacağı öngörüldü.

Yaşlı nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde, 2019 yılında yaşlı nüfusun yüzde 62,8’inin 65-74 yaş grubunda, yüzde 28,2’sinin 75-84 yaş grubunda ve yüzde 9,1’inin 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı görülürken, 2024 yılında yüzde 63,4’ünün 65-74 yaş grubunda, yüzde 28,8’inin 75-84 yaş grubunda ve yüzde 7,8’inin 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı görüldü.

Yaşlı nüfusun yüzde 0,1’ini oluşturan 100 yaş ve üzerindeki yaşlı kişi sayısı, 2024 yılında 7 bin 632 oldu.

Türkiye nüfusunun yaş yapısı değişti

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının yüzde 10,0’ını geçmesi nüfusun yaşlanmasının bir göstergesidir. Türkiye’de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hız ile artış gösterdi.

Küresel yaşlanma süreci olarak adlandırılan “demografik dönüşüm” sürecinde olan Türkiye’de, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalma ile birlikte sağlık alanında kaydedilen gelişmeler, yaşam standardının, refah düzeyinin ve doğuşta beklenen yaşam süresinin artması ile nüfusun yaş yapısı şekil değiştirdi. Çocuk ve gençlerin toplam nüfus içindeki oranı azalırken yaşlıların toplam nüfus içindeki oranı artış gösterdi. Türkiye, oransal olarak yaşlı nüfus yapısına sahip ülkelere göre hala genç bir nüfus yapısına sahip olsa da, yaşlı nüfus sayısal olarak oldukça fazladır.

Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşıdır. Nüfusun yaşlanması ile ilgili bilgi veren göstergelerden biri olan ortanca yaş, 2019 yılında 32,4 iken 2024 yılında 34,4 oldu. Ortanca yaş 2024 yılında erkeklerde 33,7, kadınlarda 35,2 olarak gerçekleşti.

Nüfus projeksiyonlarının demografik göstergelerdeki mevcut yapının devam edeceğini varsayan ana senaryosuna göre ortanca yaşın 2030 yılında 37,1, 2040 yılında 41,4, 2060 yılında 48,0, 2080 yılında 51,5 ve 2100 yılında 52,2 olacağı öngörüldü.

Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı, 2019 yılında yüzde 13,4 iken bu oran 2024 yılında yüzde 15,5’e yükseldi.

Nüfus projeksiyonlarının demografik göstergelerdeki mevcut yapının devam edeceğini varsayan ana senaryosuna göre yaşlı bağımlılık oranının 2030 yılında %19,5, 2040 yılında yüzde 26,5, 2060 yılında yüzde 45,5, 2080 yılında yüzde 61,9 ve 2100 yılında yüzde 61,6 olacağı öngörüldü.

Birleşmiş Milletler dünya nüfus tahminlerine göre 2024 yılı için dünya nüfusunun 8 milyar 161 milyon 972 bin 573 kişi, yaşlı nüfusun ise 833 milyon 480 bin 764 kişi olduğu tahmin edildi. Bu tahminlere göre dünya nüfusunun yüzde 10,2’sini yaşlı nüfus oluşturdu. En yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ilk üç ülke sırasıyla yüzde 36,2 ile Monako, yüzde 29,8 ile Japonya ve yüzde 24,6 ile İtalya oldu. Türkiye, 194 ülke arasında 75. sırada yer aldı.

Yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il Sinop

Yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il, 2024 yılında yüzde 20,8 ile Sinop oldu. Bu ili yüzde 20,2 ile Kastamonu, yüzde 19,1 ile Giresun izledi. Yaşlı nüfus oranının en düşük olduğu il ise yüzde 3,7 ile Şırnak oldu. Bu ili yüzde 4,3 ile Hakkari, yüzde 4,4 ile Şanlıurfa izledi. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının yüzde 10,0 ve üzerinde olduğu il sayısı 2024 yılında 60 oldu.

Hayat Tabloları, 2021-2023 sonuçlarına göre doğuşta beklenen yaşam süresi Türkiye geneli için 77,3 yıl, erkekler için 74,7 yıl ve kadınlar için 80,0 yıl oldu. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşamakta olup, doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,3 yıl oldu.

Türkiye’de 65 yaşına ulaşan bir kişinin beklenen yaşam süresi ortalama 17,4 yıl oldu. Erkekler için bu sürenin 15,7 yıl, kadınlar için 19,0 yıl olduğu gözlendi. Diğer bir ifade ile 65 yaşına ulaşan kadınların erkeklerden ortalama 3,3 yıl daha fazla yaşayacağı tahmin edildi. Beklenen yaşam süresi 75 yaşında 10,5 yıl iken 85 yaşında 5,5 yıl oldu.

Türkiye’de 2024 yılında toplam 26 milyon 599 bin 261 haneden 6 milyon 726 bin 583’ünde yaşlı nüfus olarak tanımlanan, 65 ve daha yukarı yaşta en az bir fert bulunduğu görüldü. Diğer bir ifadeyle, hanelerin yüzde 25,3’ünde en az bir yaşlı fert yaşadığı görüldü.

En az bir yaşlı fert bulunan 6 milyon 726 bin 583 hanenin 1 milyon 750 bin 900’ünü tek başına yaşayan yaşlı fertler oluşturdu. Bu hanelerin yüzde 74,0’ını yaşlı kadınlar, yüzde 26,0’ını ise yaşlı erkekler oluşturdu.

En az bir yaşlı fert bulunan haneler içinde tek kişilik yaşlı hanehalkı oranının en yüksek olduğu il, 2024 yılında %34,4 ile Balıkesir oldu. Bu ili yüzde 34,1 ile Çanakkale, yüzde 34,0 ile Burdur izledi. Bu oranın en düşük olduğu il ise yüzde 8,0 ile Hakkari oldu. Bu ili yüzde 13,6 ile Batman, yüzde 14,9 ile Van izledi.

Yaşlı nüfus içinde okuma yazma bilenlerin oranı 2019 yılında yüzde 83,1 iken 2023 yılında yüzde 87,5 oldu. Okuma yazma bilmeyen yaşlı nüfus oranı 2019 yılında yüzde 16,9 iken 2023 yılında yüzde 12,5 oldu. Okuma yazma bilmeyen yaşlı kadınların oranının, 2023 yılında yaşlı erkeklerin oranından 6 kat fazla olduğu görüldü. Okuma yazma bilmeyen yaşlı kadınların oranı yüzde 19,9 iken yaşlı erkeklerin oranı yüzde 3,3 oldu.

Yaşlı nüfus eğitim durumuna göre incelendiğinde, 2019 yılında yaşlı nüfusun yüzde 45,5’i ilkokul mezunu, yüzde 7,3’ü ortaokul veya dengi okul/ilköğretim mezunu, yüzde 7,5’i lise veya dengi okul mezunu, yüzde 7,0’ı yükseköğretim mezunu iken 2023 yılında ilkokul mezunu olanların oranı yüzde 46,7, ortaokul veya d yüzde i okul/ilköğretim mezunu olanların oranı yüzde 9,7, lise veya dengi okul mezunu olanların oranı yüzde 9,7, yükseköğretim mezunu olanların oranı ise yüzde 8,7 oldu.

Yaşlı nüfusun eğitim durumu cinsiyete göre incelendiğinde, cinsiyetler arasında önemli farklılıklar olduğu görüldü. Bitirilen tüm eğitim düzeylerinde yaşlı erkek nüfus oranının yaşlı kadın nüfus oranından daha yüksek olduğu görüldü.

Yaşlı nüfus yasal medeni duruma göre incelendiğinde, cinsiyetler arasında önemli farklılıklar olduğu görüldü. Yaşlı erkek nüfusun 2024 yılında yüzde 1,4’ünün hiç evlenmemiş, yüzde 83,7’sinin resmi nikahla evli, yüzde 4,0’ının boşanmış, yüzde 10,8’inin eşi ölmüş olduğu görülürken yaşlı kadın nüfusun yüzde 2,8’inin hiç evlenmemiş, yüzde 46,9’unun resmi nikahla evli, yüzde 4,6’sının boşanmış, yüzde 45,7’sinin ise eşi ölmüş olduğu görüldü.

Yoksulluk ve yaşam koşulları istatistiklerine göre 2024 yılında toplam nüfusun yüzde 29,3’ünün yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında iken yaşlı nüfus için bu oranın yüzde 23,3 olduğu görüldü. Yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olan yaşlı nüfus cinsiyete göre incelendiğinde, bu oranın yaşlı erkeklerde yüzde 22,3, yaşlı kadınlarda ise yüzde 24,2 olduğu görüldü.

Yaşlı nüfusun işgücüne katılma oranı 2023 yılında yüzde 12,2

İşgücü istatistiklerine göre, işgücüne katılma oranı 2019 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus için yüzde 53,0 iken 2023 yılında yüzde 53,3 oldu. Bu oran yaşlı nüfus için 2019 yılında yüzde 12,0 iken 2023 yılında yüzde 12,2 oldu. İşgücüne katılma oranı cinsiyete göre incelendiğinde, bu oran yaşlı erkek nüfusta 2023 yılında yüzde 20,0 iken yaşlı kadın nüfusta yüzde 6,1 oldu. Yaşlı nüfustaki işsizlik oranının 2019 yılında yüzde 3,1 iken 2023 yılında yüzde 2,7 olduğu görüldü.

İşgücü istatistiklerine göre, istihdam edilen yaşlı nüfusun sektörel dağılımı incelendiğinde, 2023 yılında yaşlı nüfusun yüzde 57,7’sinin tarım, yüzde 32,1’inin hizmetler, yüzde 7,3’ünün sanayi, yüzde 2,8’inin ise inşaat sektöründe yer aldığı görüldü.

Türkiye Yaşlı Profili Araştırması, 2023 sonuçlarına göre işlevsel zorluk çeken (çok zorlanan ya da hiç yapamayan) yaşlılar incelendiğinde, görmede zorluk çeken yaşlıların oranının yüzde 10,1, duymada zorluk çekenlerin oranının yüzde 10,6, konuşmada zorluk çekenlerin oranının ise yüzde 2,2 olduğu görüldü. Yürüme, merdiven çıkma veya inmede zorluk çeken yaşlıların oranı yüzde 27,1, bir şeyler taşıma veya tutmada zorluk çekenlerin oranı yüzde 29,7, yaşıtlarına göre öğrenme, basit dört işlem yapma, hatırlama veya dikkatini toplamada zorluk çekenlerin oranı ise yüzde 13,8 oldu.

Görmede zorluk çeken yaşlı erkeklerin oranı yüzde 8,4 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 11,4 oldu. Duymada zorluk çeken yaşlı erkeklerin oranı yüzde 10,0 iken yaşlı kadınların oranı %11,0, konuşmada zorluk çeken yaşlı erkeklerin oranı yüzde 2,0 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 2,3 oldu.

Yürüme, merdiven çıkma veya inmede zorluk çeken yaşlı erkeklerin oranı yüzde 18,2 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 34,3, bir şeyler taşıma veya tutmada zorluk çeken yaşlı erkeklerin oranı yüzde 19,9 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 37,5 oldu. Yaşıtlarına göre öğrenme, basit dört işlem yapma, hatırlama veya dikkatini toplamada zorluk çeken yaşlı erkeklerin oranı yüzde 8,7 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 18,0 oldu.

Ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre, 2023 yılında ölen yaşlıların yüzde 40,0’ı dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetti. Bu hastalığı ikinci sırada yüzde 16,4 ile solunum sistemi hastalıkları, üçüncü sırada 13,9 ile iyi huylu ve kötü huylu tümörler% takip etti.

Ölüm nedenleri cinsiyete göre incelendiğinde, cinsiyetler arası en büyük farkın iyi huylu ve kötü huylu tümörlerde olduğu görüldü. İyi huylu ve kötü huylu tümörler nedeniyle hayatını kaybeden yaşlı erkeklerin oranı yüzde 17,9 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 9,8 oldu.

Ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre, Alzheimer hastalığından hayatını kaybeden yaşlıların sayısı, 2019 yılında 13 bin 599 iken 2023 yılında 11 bin 464 oldu. Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı 2019 yılında yüzde 4,3 iken bu oran 2023 yılında yüzde 3,2 oldu.

Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı cinsiyete göre incelendiğinde, 2023 yılında Alzheimer hastalığından ölen yaşlı erkeklerin oranı yüzde 2,3 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 4,1 oldu.

Türkiye Yaşlı Profili Araştırması, 2023 sonuçlarına göre Lawton – Brody Enstrümental Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeğinde yer alan bileşenler kapsamında yaşlıların günlük aktiviteleri yapabilme durumları incelendiğinde, yaşlıların yüzde 85,7’sinin telefon kullanabildiği, yüzde 55,1’inin alışverişini kendi yapabildiği, yüzde 61,1’inin yemeğini kendi hazırlayabildiği, yüzde 76,6’sının ev temizliği yapabildiği görüldü. Yaşlıların yüzde 72,8’inin çamaşır yıkayabildiği, yüzde 76,3’ünün yolculuk yapabildiği, yüzde 85,5’inin ilaçlarını kendi başına kullanabildiği, yüzde 74,0’ının parasal işlerini yapabildiği görüldü.

Yaşlı erkeklerin yüzde 91,2’sinin telefon kullanabildiği, yüzde 71,7’sinin alışverişini kendi yapabildiği, yüzde 57,0’ının yemeğini kendi hazırlayabildiği, yüzde 76,7’sinin ev temizliği yapabildiği görüldü. Yaşlı erkeklerin yüzde 68,0’ının çamaşır yıkayabildiği, yüzde 86,0’ının yolculuk yapabildiği, yüzde 88,5’inin ilaçlarını kendi başına kullanabildiği, yüzde 87,5’inin parasal işlerini yapabildiği görüldü.

Yaşlı kadınların yüzde 81,3’ünün telefon kullanabildiği, yüzde 41,7’sinin alışverişini kendi yapabildiği, yüzde 64,3’ünün yemeğini kendi hazırlayabildiği, yüzde 76,5’inin ev temizliği yapabildiği görüldü. Yaşlı kadınların yüzde 76,7’sinin çamaşır yıkayabildiği, yüzde 68,6’sının yolculuk yapabildiği, yüzde 83,3’ünün ilaçlarını kendi başına kullanabildiği, yüzde 63,2’sinin parasal işlerini yapabildiği görüldü.

KATZ Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeğinde yer alan bileşenler kapsamında yaşlıların günlük aktiviteleri yapabilme durumları incelendiğinde, yaşlıların yüzde 86,5’inin kendi başına banyo yapabildiği, yüzde 89,5’inin kendi başına giyinebildiği, yüzde 92,1’inin kendi başına tuvaletini yapabildiği görüldü. Yaşlıların yüzde 92,1’inin kendi başına yataktan kanepeye geçebildiği, yüzde 83,1’inin tuvaletini tutabildiği, yüzde 95,2’sinin yemeği kendi başına yiyebildiği görüldü.

Yaşlı erkeklerin yüzde 90,9’unun kendi başına banyo yapabildiği, yüzde 92,4’ünün kendi başına giyinebildiği, yüzde 94,5’inin kendi başına tuvaletini yapabildiği, yüzde 94,5’inin kendi başına yataktan kanepeye geçebildiği, yüzde 87,0’ının tuvaletini tutabildiği, yüzde 96,2’sinin yemeği kendi başına yiyebildiği görüldü.

Yaşlı kadınların yüzde 82,9’unun kendi başına banyo yapabildiği, yüzde 87,3’ünün kendi başına giyinebildiği, yüzde 90,2’sinin kendi başına tuvaletini yapabildiği, yüzde 90,2’sinin kendi başına yataktan kanepeye geçebildiği, yüzde 80,1’inin tuvaletini tutabildiği, yüzde 94,5’inin yemeği kendi başına yiyebildiği görüldü.

Evde bakım desteğine ihtiyacı olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı 2023 yılında yüzde 16,4 oldu. Bu oran yaşlı erkeklerde yüzde 12,3 iken yaşlı kadınlarda yüzde 19,6 oldu. Evde bakım desteğine ihtiyacı olan 65-74 yaş grubundaki kişilerin oranı yüzde 10,5 iken 75 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 26,9 oldu.

Torunu olup bakımıyla ilgilenen yaşlıların oranı yüzde 9,7 iken bu oran yaşlı erkekler için yüzde 8,8, yaşlı kadınlar için yüzde 10,3 oldu. Torunu olup bakımıyla ilgilenen yaşlılardan, yüzde 64,4’ü her gün, yüzde 12,9’u hafta içi her gün, yüzde 10,6’sı bazen, yüzde 7,8’i hafta içi birkaç gün ve yüzde 4,2’si hafta sonu torun bakımıyla ilgilendi.

Yaşlı erkeklerin yüzde 59,1’inin her gün, yüzde 13,6’sının hafta içi her gün ve bazen, yüzde 8,5’inin hafta içi birkaç gün ve yüzde 5,2’sinin hafta sonu torun baktığı görüldü. Yaşlı kadınların yüzde 68,0’ının her gün, yüzde 12,5’inin hafta içi her gün, yüzde 8,7’sinin bazen, yüzde 7,3’ünün hafta içi birkaç gün ve yüzde 3,6’sının hafta sonu torun baktığı görüldü.

Hanehalkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması sonuçlarına göre, İnternet kullanan 65-74 yaş grubundaki bireylerin oranı 2019 yılında yüzde 19,8 iken bu oran 2024 yılında yüzde 46,9’a yükseldi. İnternet kullanan yaşlı bireyler cinsiyete göre incelendiğinde, erkeklerin kadınlardan daha fazla İnternet kullandığı görüldü. İnternet kullanan yaşlı erkeklerin oranı 2024 yılında yüzde 55,3 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 39,3 oldu.

Paylaşın

Küresel Emeklilik Endeksi: Türkiye, 48 Ülke Arasında Sondan Dördüncü

2024 Küresel Emeklilik Endeksi’nde Hollanda, İzlanda ve Danimarka ilk sıralarda yer alırken, Türkiye, 48 ülke arasında sondan dördüncü oldu. Türkiye’nin gerisinde Filipinler, Arjantin ve Hindistan bulunuyor.

DİSK Emekli-Sen Başkanı Cengiz Yavuz, 2024 yılının “Emekliler Yılı” ilan edilmesine rağmen yoksulluk ve sefaletin artarak devam ettiğini belirterek, “2025 yılı, 2024’ü aratacak gibi görünüyor” dedi.

Ocak 2025 itibarıyla en düşük emekli maaşı 14 bin 469 TL’ye yükseltilirken, Ramazan ve Kurban Bayramı ikramiyeleri de 4 bin TL’ye çıkarıldı. Ancak bu artışlar, muhalefet ve emekli sendikaları tarafından geçim şartları karşısında yetersiz bulunarak eleştirildi.

ABD merkezli danışmanlık şirketi Mercer ve finans eğitimi alanında faaliyet gösteren CFA Institute, 2024 Küresel Emeklilik Endeksi raporunu yayımladı. Raporda emeklilik sistemleri, maaş miktarı, sürdürülebilirlik ve güvenilirlik gibi kriterlere göre 48 ülke değerlendirildi.

Ekonomim’in haberine göre, ilk sırada Hollanda, İzlanda ve Danimarka yer alırken, Türkiye 48 ülke arasında sondan dördüncü oldu. Türkiye’nin gerisinde sadece Filipinler, Arjantin ve Hindistan bulunuyor. En yüksek puanı alan Hollanda, 100 üzerinden 84.8 puana ulaşırken, Türkiye 48.3 puanda kaldı.

Türkiye, 2019’da bu endekse dahil edildiğinden beri sıralamada düşük seviyelerde kalmaya devam ediyor.

DİSK Emekli-Sen Başkanı Cengiz Yavuz, 2024 yılının “Emekliler Yılı” ilan edilmesine rağmen yoksulluk ve sefaletin artarak devam ettiğini belirterek, “2025 yılı, 2024’ü aratacak gibi görünüyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise 17 Ocak’ta yaptığı açıklamada, tarihin en büyük maaş artışlarının yapıldığını ancak hayat pahalılığı ve fırsatçılığın bu artışları zamanla erittiğini söyledi.

OECD’nin ‘Bir Bakışta Emeklilik’ Raporu ise Türkiye’de 65 yaş üstü nüfusta gelir adaletsizliğinin çok yüksek olduğunu ortaya koydu. Türkiye, 38 ülke arasında en fazla eşitsizlik bulunan beşinci ülke olarak belirlendi.

Emekli maaşlarının euro karşılığı son 10 yılda yüzde 33,6 düştü. 2000’li yıllarda en düşük emekli maaşı, asgari ücretin yüzde 130’u seviyesindeyken, günümüzde yüzde 55’e kadar geriledi. Bayram ikramiyelerinin enflasyon oranında artırılması halinde bugün 8 bin 500 TL, asgari ücret artışına göre artırılsaydı 13 bin TL olması gerektiği hesaplandı.

Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü’nden Prof. Dr. Aziz Çelik, emekli maaşlarının temel olarak çalışma hayatı boyunca ödenen primlerden karşılandığını ancak ekonomik büyümeden alınan payın kısıtlandığını vurguladı.

2008’de yapılan düzenlemeler sonrası, emekli maaşlarının belirlenme yöntemi değiştirildi:

Aylık bağlama oranı düşürüldü (Çalışma hayatı boyunca alınan ortalama maaşa göre belirlenen oran yüzde 70’lerden %50’nin altına indirildi).
Büyümeden alınan pay azaltıldı (Daha önce enflasyonun yanı sıra ekonomik büyümenin payı da maaşlara yansıtılırken, artık yalnızca yüzde 30’u dikkate alınıyor).
Uzun süre çalışmanın maaş üzerindeki etkisi sınırlandırıldı (Eskiden prim gün sayısını doldurduktan sonra çalışmaya devam edenlerin emekli maaşı artarken, yeni sistemde bu avantaj kaldırıldı).

Türkiye’de emeklilik sistemi nasıl iyileştirilebilir?

Küresel raporlara göre Türkiye’nin emeklilik sisteminde düzeltilmesi gereken başlıca alanlar şunlar:
En düşük gelirli emeklilere yönelik maaş artışları yapılmalı
Özel emeklilik sistemleri yaygınlaştırılmalı
Özel emeklilik fonlarından erken para çekme imkanı sınırlandırılmalı

Prof. Dr. Aziz Çelik, emekli maaşlarının çalışırken alınan ücretin en az yüzde 75’ine denk gelmesi gerektiğini ifade ederek, “Şu an en düşük emekli maaşı 14 bin 469 TL, ortalama maaş ise 17 bin 500 TL civarında. Bu sistemin yeniden düzenlenmesi kaçınılmaz” dedi.

Emekliler, yükselen enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle maaşlarının alım gücünün her geçen gün düştüğünü belirterek, daha kapsayıcı bir reform çağrısında bulunuyor.

Paylaşın

Demokrasi Endeksi: Türkiye “Hibrit Rejim” Kategorisinde

2024 Demokrasi Endeksi’ne göre, 2023 yılında 4,33 olan Türkiye’nin demokrasi puanı 2024 yılında 4,26’ya geriledi. Demokrasi Endeksi’ne Türkiye “hibrit rejim” olarak kategorize edildi.

Hibrit rejimler, seçimlerin genellikle hem özgür hem de adil olmasını engelleyen önemli usulsüzlüklerin olduğu yerler olarak tanımlanıyor.

“Hibrit rejim” olarak kategorisinde, Türkiye’nin yanı sıra Ermenistan, Bosna, Gürcistan, Tunus, Uganda, Gambiya, Fas, Kenya, Tanzanya, Meksika, Peru, Nijerya ve Romanya gibi ülkeler sıralanıyor.

Londra merkezli medya grubu The Economist’e bağlı Economist Intelligence Unit’in (Economist İstihbarat Birimi) 167 ülke ve bölgedeki siyasi durumu değerlendirdiği 2024 Demokrasi Endeksi raporu yayınlandı.

Raporda demokratik değerlere yönelik desteğin yüksek kalmasına rağmen, küresel çapta demokrasinin pratikteki işleyişine dair memnuniyetsizliğin arttığı belirtiliyor. Küresel ortalama Demokrasi Endeksi puanı 2006’da 5,52’yken, son raporda bu puan 5,17’ye düşürüldü. Ayrıca demokrasi olarak sınıflandırılan ülke sayısının da 79’dan 71’e düştüğü gözlemlendi.

Türkiye’nin de demokrasi puanında düşüş kaydedilirken, ülke “hibrit rejim” olarak kategorize ediliyor. Buna göre Türkiye’nin demokrasi puanı 2023’te 4,33’ken 2024’te 4,26 olarak belirlendi.

Raporda en yüksek puanı 9,81 ile Norveç alırken, en düşük puanlı ülke ise 0,25 ile Afganistan oldu.

Rapor demokrasilerin zayıfladığı tespitinin gerekçelerini ise “hükümetlere yönelik güvenin azalması”, “politikacıların ve partilerin seçmenleri etkili bir şekilde temsil edememesi”, “partiler ve seçmen tabanları arasındaki kopukluk”, “sorunların çözülememesi ve yeni siyasi fikirlerin eksikliği” şeklinde özetliyor.

Tüm bunlardan hareketle analizde dünyanın “demokrasi bunalımı” yaşadığı sonucuna varılıyor.

The Economist Intelligence Unit’in Demokrasi Endeksi demokrasiyi ölçmek için beş kategori kullandı:

1. Seçim süreci ve çoğulculuk
2. Medeni haklar
3. Hükümetin işleyişi
4. Siyasi katılım

Bu maddelerden hareketle ülkeler de dört rejim türü içinde sınıflandırıldı:

1. Tam demokrasi
2. Kusurlu demokrasi
3. Karma rejim
4. Otoriter rejim

Tam demokrasi kategorisinde sınıflandırılanlar arasında Norveç, Yeni Zelanda, İsveç, İzlanda, İsviçre, Finlandiya, Danimarka, İrlanda, Hollanda, Yunanistan, Almanya, Kanada, İngiltere, İspanya, Portekiz ve Avusturya gibi gelişmiş ülkeler yer alıyor. Bu kategoride ayrıca Uruguay, Japonya, Estonya, Çek Cumhuriyeti, Tayvan ve Mauritius gibi İskandinav veya Batı Avrupa dışı ülkeler de göze çarpıyor.

Kusurlu demokrasiler arasında ise ABD, Fransa, İtalya, Belçika’nın yanı sıra İsrail, Şili, Botsvana, Polonya, Güney Afrika, Sırbistan, Bulgaristan, Polonya, Arjantin ve Güney Kore gibi ülkeler var.

Türkiye ise hibrit rejimler kategorisinde konumlandırılıyor. Burada Türkiye’nin yanı sıra Ermenistan, Bosna, Gürcistan, Tunus, Uganda, Gambiya, Fas, Kenya, Tanzanya, Meksika, Peru, Nijerya ve Romanya gibi ülkeler sıralanıyor.

Demokrasi açısından en kötü kategori olan otoriter rejimler için de Afganistan, Çin, Küba, İran, Mısır, Suudi Arabistan, Suriye, Venezuela, Rusya gibi ülkeler sayılıyor.

Karma/hibrit rejim ne anlama geliyor?

Endekste Türkiye’nin de yer aldığı karma veya hibrit rejimler, seçimlerin genellikle hem özgür hem de adil olmasını engelleyen önemli usulsüzlüklerin olduğu yerler olarak tanımlanıyor.

Analize göre karma rejimlerde hükümetin muhalefet partileri ve adayları üzerinde baskısı yaygın olabilir:

“Yolsuzluk yaygın olma eğilimindedir ve hukukun üstünlüğü zayıftır. Sivil toplum zayıftır. Tipik olarak gazetecilere yönelik taciz ve baskı vardır ve yargı bağımsız değildir.”

Metinde ayrıca hibrit rejimlerin seçim demokrasisinin unsurlarını otoriter davranışlarla birleştirdiği, otoriter rejimlerin ise siyasal çoğulculuktan tamamen yoksun olduğu ifade ediliyor.

Öte yandan raporda Türkiye’ye verilen 4,26’lık demokrasi puanı, ülkeyi karma rejim sınıflandırmasının alt kesimlerine yerleştiriyor. Türkiye toplamda 167 ülke arasında 103. sırada.

Bazı ülkelerin 2006’dan bu yana iç politikada yaşanan değişiklikler nedeniyle kategorilerinin değiştirildiği de göze çarpıyor. Bu ülkelerin başında Fransa ve Güney Kore geliyor. İki ülke de önceki endekslerde tam demokrasi olarak nitelenirken, 2024 raporunda kusurlu demokrasi olarak sınıflandırıldı.

Paraguay ve Romanya ise daha önce kusurlu demokrasi olarak görülürken artık karma rejim kategorisinde. Moritanya da bir kategori aşağı inerek otoriter rejim diye nitelendi.

Endekste yer alan bölgedeki 21 ülkeden beşinin (Lüksemburg, Portekiz, İspanya, İsviçre ve İngiltere) puanlarını iyileştirdiği ifade ediliyor. 10 ülke puanlarını korurken, altı ülkenin ise (Fransa, Almanya, Yunanistan, İzlanda, İtalya ve Türkiye) kötüleştiği belirtiliyor.

Son olarak rapor, dünya genelinde demokrasileri düzeltmede ve güçlendirmedeki başarısızlığın yalnızca iç politikada olumsuz sonuçlara yol açmayacağını, aynı zamanda dünya genelinde otokrasileri cesaretlendireceğini ve demokrasi için mücadele edenleri demoralize edeceğini öngörüyor.

Economist Intelligence Unit’in bu endeksi, 2006’da yayınlanmaya başladı. O tarihten bu yana yıllık olarak güncellen endeks, küresel çapta seçim süreçleri ve çoğulculuk, hükümetlerin işleyişi, siyasi katılım, siyasi kültür ve sivil özgürlükleri baz alıyor. Bu kategorilerdeki 60 göstergeye dayalı olarak her ülkeye 0 ile 10 arasında puan veriliyor.

2023 raporunda da küresel demokrasi ortalamasının önceki yıllara göre gerilediği ve birçok ülkede demokratik değerlerin zayıfladığı belirtilmişti. 2024 ise bir önceki yıla göre demokrasinin daha da gerilediği bir yıl olarak nitelendi.

Demokrasi Endeksi raporları, akademik çevreler ve medya tarafından geniş çapta referans alınıyor.

Bu raporlar, ülkelerin demokratik performanslarını izlemek ve karşılaştırmak için önemli bir araç olarak kabul edilse de endekse eleştirel yaklaşanlar da var. Bazı yorumcular, değerlendirme kriterlerinin subjektif olabileceğini ve her ülkenin özgün siyasi ve kültürel dinamiklerini tam olarak yansıtmayabileceğini vurguluyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

2024 Yılında 187 Bin 343 Çift Boşandı

TÜİK verilerine göre; 2024 yılında 568 bin 395 çift evlenirken, 187 bin 343 çift boşandı. 2024 yılında evlenen çift oranı binde 6,65 olurken, boşanan çift oranı binde 2,19 oldu.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Evlenme ve Boşanma İstatistikleri 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Evlenen çiftlerin sayısı 2023 yılında 567 bin 11 iken 2024 yılında 568 bin 395 oldu. Bin nüfus başına düşen evlenme sayısını ifade eden kaba evlenme hızı 2024 yılında binde 6,65 olarak gerçekleşti.

Boşanan çiftlerin sayısı 2023 yılında 173 bin 342 iken 2024 yılında 187 bin 343 oldu. Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı 2024 yılında binde 2,19 olarak gerçekleşti.

Yıllara göre ortalama ilk evlenme yaşı incelendiğinde, her iki cinsiyette de ilk evlenme yaşının arttığı görüldü. Ortalama ilk evlenme yaşı 2024 yılında erkeklerde 28,3 iken kadınlarda 25,8 oldu. Erkek ile kadın arasındaki ortalama ilk evlenme yaş farkı ise 2,5 yaş olarak gerçekleşti.

Kaba evlenme hızının 2024 yılında en yüksek olduğu il, binde 7,76 ile Adıyaman oldu. Bu ili binde 7,68 ile Gaziantep, binde 7,66 ile Kilis izledi. Kaba evlenme hızının en düşük olduğu il ise binde 4,01 ile Tunceli oldu. Bu ili binde 4,30 ile Gümüşhane, binde 4,89 ile Bayburt izledi.

Toplam evlenmeler içinde yabancı kişiler ile evlenmeler incelendiğinde, yabancı damatların sayısı 2024 yılında 5 bin 923 olup toplam damatların yüzde 1,0’ını oluştururken yabancı gelinlerin sayısı 29 bin 115 olup toplam gelinlerin %5,1’ini oluşturdu.

Yabancı damatlar uyruklarına göre incelendiğinde, yabancı damatlar içinde yüzde 20,6 ile Suriyeli damatlar birinci sırada yer aldı. Suriyeli damatları yüzde 19,5 ile Alman damatlar ve yüzde 5,7 ile Afgan damatlar izledi.

Yabancı gelinler uyruklarına göre incelendiğinde, yabancı gelinler içinde yüzde 12,1 ile Suriyeli ve Özbek gelinler birinci sırada yer aldı. Bu gelinleri yüzde 8,3 ile Faslı gelinler ve yüzde 7,5 ile Azerbaycanlı gelinler izledi.

Kaba boşanma hızının 2024 yılında en yüksek olduğu il, binde 3,29 ile Antalya oldu. Bu ili binde 3,09 ile İzmir, binde 3,04 ile Karaman izledi. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu il ise binde 0,45 ile Hakkari oldu. Bu ili binde 0,55 ile Şırnak, binde 0,60 ile Siirt ve Muş izledi.

Evlilik süresine göre boşanmalar incelendiğinde, 2024 yılında gerçekleşen boşanmaların yüzde 33,7’si evliliğin ilk 5 yılı, yüzde 21,3’ü ise evliliğin 6-10 yılı içinde gerçekleşti.

Kesinleşen boşanma davaları sonucunda 2024 yılında 187 bin 343 çift boşanırken 186 bin 536 çocuk velayete verildi. Boşanma davaları sonucu, çocukların velayetinin çoğunlukla anneye verildiği görüldü. Çocukların velayetinin 2024 yılında yüzde 74,4’ü anneye, yüzde 25,6’sı babaya verildi.

Paylaşın

Türkiye’nin Yarısı Mutsuz: En Önemli Sorun Hayat Pahalılığı

TÜİK’in Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre, mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı, 2023 yılında yüzde 52,7 iken 2024 yılında 3,1 puan azalarak yüzde 49,6 oldu.

Haber Merkezi / Mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise 2023 yılında yüzde 13,7 iken 2024 yılında 0,8 puan artarak yüzde 14,5 oldu.

Ülkenin en önemli sorunu incelendiğinde; 2024 yılında hayat pahalılığı yüzde 29,2 ile ilk sırada yer alırken yüzde 15,7 ile eğitim ikinci sırada ve yoksulluk yüzde 14,0 ile üçüncü sırada yer aldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Yaşam Memnuniyeti Araştırması 2024 sonuçlarını açıkladı. Buna göre; mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı, 2023 yılında yüzde 52,7 iken 2024 yılında 3,1 puan azalarak yüzde 49,6 oldu. Mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise 2023 yılında yüzde 13,7 iken 2024 yılında 0,8 puan artarak yüzde 14,5 oldu.

Mutlu olduğunu beyan eden erkeklerin oranı, 2023 yılında yüzde 50,3 iken 2024 yılında yüzde 46,9 oldu. Kadınlarda ise bu oran, 2023 yılında yüzde 55,1 iken 2024 yılında yüzde 52,3 oldu.

Evli bireylerin, evli olmayanlara göre daha mutlu olduğu görüldü. Mutlu olduğunu belirten evli bireylerin oranı, 2024 yılında yüzde 52,5 iken evli olmayanlarda bu oran, yüzde 44,0 oldu. Evli olanların mutluluk düzeyi cinsiyete göre incelendiğinde; evli erkeklerin yüzde 49,5’inin, evli kadınların ise yüzde 55,4’ünün mutlu olduğu gözlendi.

Yaş gruplarına göre mutluluk düzeyi incelendiğinde 25-34 yaş grubunda 2023 yılında yüzde 50,7 iken 2024 yılında 0,3 puan artış ile yüzde 51,0 oldu.

Mutluluk oranı 25-34 yaş grubu haricinde diğer tüm gruplarda azaldı. Mutluluk oranının en fazla azaldığı yaş grubu 7,1 puan azalış ile 45-54 yaş grubunda oldu.  Bu yaş grubunda 2023 yılında yüzde 53,6 olan mutluluk oranı 2024 yılında yüzde 46,5 oldu.

Mutluluk oranı 55-64 yaş grubunda bir önceki yıla göre 2,2 puan azalarak yüzde 47,5 olarak tahmin edildi. 65 ve daha yukarı yaştaki bireylerde ise 2023 yılında yüzde 56,0 iken 2024 yılında 1,9 puan azalarak yüzde 54,1 oldu.

Bireylerin mutluluk kaynağı olan kişiler incelendiğinde; en çok ailelerinin mutlu ettiğini belirtenlerin oranı, 2024 yılında yüzde 72,9 olurken bunu sırasıyla; yüzde 13,2 ile çocukları, yüzde 4,2 ile kendisi, yüzde 3,4 ile eşi, yüzde 3,0 ile annesi/babası ve yüzde 1,9 ile torunları takip etti.

Bireylerin mutluluk kaynağı olan değerler incelendiğinde; kendilerini en çok sağlıklı olmanın mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı, 2024 yılında yüzde 68,3 olurken bunu sırasıyla; yüzde 14,4 ile sevgi, yüzde 8,9 ile başarı, yüzde 6,4 ile para ve yüzde 1,8 ile iş takip etti.

Her 100 kişiden 64’ü geleceğinden umutlu

Kendi geleceklerinden umutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı, 2024 yılında yüzde 64,3 oldu. Erkeklerin geleceklerinden umutlu olma oranı yüzde 63,6 iken kadınlarda bu oran yüzde 64,9 oldu.

Bireylerin  hayatlarını bir bütün olarak düşündüklerinde hissettikleri yaşam memnuniyet düzeyini hesaplamak amacı ile; hiç memnun olmayanlar için “0”, çok memnun olanlar için “10” arasında bir değer alınarak ortalama hesaplandı.

Bireylerin ortalama yaşam memnuniyet düzeyi 2023 ve 2024 yıllarında 5,7 olarak hesaplandı. Erkeklerde 2023 yılında 5,6 olan ortalama yaşam memnuniyet düzeyi 0,1 puan artış ile 5,7 olurken kadınlarda 2023 yılında 5,8 olan ortalama yaşam memnuniyet düzeyi 0,1 azalış ile 2024 yılında 5,7 oldu.

Kamu hizmetlerinden memnuniyet düzeyleri incelendiğinde; 2024 yılında asayiş hizmetlerinden memnun olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 72,1 olurken bunu sırasıyla yüzde 67,4 ile ulaştırma, yüzde 63,2 ile sağlık, yüzde 58,8 ile Sosyal Güvenlik Kurumu, yüzde 55,9 ile adli ve yüzde 53,5 ile eğitim hizmetlerinden memnuniyet takip etti.

Ülkenin en önemli sorunu incelendiğinde; 2024 yılında hayat pahalılığı %29,2 ile ilk sırada yer alırken yüzde 15,7 ile eğitim ikinci sırada ve yoksulluk yüzde 14,0 ile üçüncü sırada yer aldı.

Paylaşın

2024’te Türkiye’de 2 Bin 370 Kişi Silahlı Şiddet Olayında Hayatını Kaybetti

Bireysel silahlanmanın ve şiddetin giderek arttığı Türkiye’de 2024 yılı içerisinde 3 bin 801 silahlı şiddet olayında 2 bin 370 kişi hayatını kaybetti, 3 bin 829 kişi yaralandı.

Bölgeler bazında en çok şiddet olayının yaşandığı bölge; 1145 olayla Marmara oldu. Marmara’daki 1145 silahlı şiddet olayında 609 yurttaş yaşamını yitirirken 1140 kişi yaralandı.

Bu 1145 olayın 545’i İstanbul’da gerçekleşti. İstanbul ayrıca Türkiye genelinde en çok şiddet olayının yaşandığı il oldu.

Umut Vakfı’nın 2024 Türkiye Silahlı Şiddet Raporuna göre geçen yıl ülke genelinde basına yansıyan 3 bin 801 silahlı şiddet olayında 2 bin 370 kişi hayatını kaybetti, 3 bin 829 kişi yaralandı.

3 bin 801 vakanın 3 bin 194’ünde ateşli silahlar, 607’sinde ise çoğunluğu bıçak olmak üzere paladan baltaya kesici aletler kullanıldı.

Veriler, bireysel silahlanmanın ve şiddetin giderek arttığını gösteriyor. Keza 2023’te 3 bin 773 şiddet olayında 2 bin 318 kişi ölmüş 3 bin 820 kişi de yaralanmıştı.

2024’le birlikte son 11 yılda 37 bin 998 olay yansıdı. Bu olaylarda 23 bin 804 kişi öldürülürken 35 bin 36 kişi de yaralandı.

Umut Vakfı’nın bölgesel verilerine göre Marmara, Güneydoğu ve İç Anadolu bölgelerinde şiddet olaylarında artış gözlemlendi. Karadeniz, Ege, Akdeniz ve Doğu Anadolu’da ise bazı düşüşler yaşandı.

Şiddet olayının en çok yaşandığı bölge: Marmara

Bölgeler bazında en çok şiddet olayının yaşandığı bölge; 1145 olayla Marmara oldu. Marmara’yı bu yıl 631 olayla Güneydoğu Anadolu, 500 olayla Karadeniz, 499 olayla İç Anadolu, 413 olayla Ege, 399 olayla Akdeniz, 214 olayla da Doğu Anadolu Bölgesi izledi.

Bir öncesi yıl Karadeniz Bölgesi 555 olayla bölgeler arasında ikinci sıradaydı ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 545 basına yansıyan olayla üçüncü sırada onu takip ediyordu.

Marmara’daki 1145 silahlı şiddet olayında 609 yurttaş yaşamını yitirirken 1140 kişi yaralandı. Bu 1145 olayın 545’i İstanbul’da gerçekleşti. İstanbul ayrıca Türkiye genelinde en çok şiddet olayının yaşandığı il oldu.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Türkiye, Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 107. Sıraya Yükseldi

Türkiye, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün açıkladığı Yolsuzluk Algı Endeksi’nde bu yıl, 180 ülke arasında 107. sıradan kendine yer buldu. Türkiye, 2023 yılında 115’inci sırada yer almıştı.

Türkiye, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün (Transparency International) 2024 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde (CPI) önceki yıl olduğu gibi 34 puanla olumsuz konumunu sürdürdü. Türkiye bu skorla 43 olan küresel ortalamanın da altında kaldı.

Yolsuzluk Algı Endeksi 180 ülkeyi kamu sektörü yolsuzluğuna göre sıralıyor. Endekste yolsuzluk, 0 ile 100 arasında derecelendiriyor. Buna göre 0 yolsuzluğun çok yoğun olduğu, 100 ise tamamıyla yolsuzluktan arınmış, temiz bir kamu sektörüne işaret ediyor.

Endekse göre Danimarka (90), Finlandiya (88), Singapur (84), Yeni Zelanda (83), Lüksemburg (81), Norveç (81), İsviçre (81) ve İsveç (80) bu alanda en temiz ülkeler olarak sıralanıyor.

Geçen yıl açıklanan 2023 endeksinde Türkiye 34 puanla 180 ülke arasında 115’inci sırada yer almıştı. Bu sene ise aynı puanla 107. sıradan kendine yer buldu. Ancak sıralamadaki iyileşme Türkiye’nin yolsuzlukla mücadele konusunda ilerleme kaydettiği anlamına gelmiyor. Bu durum, listede daha önce Türkiye’nin önünde olan Belarus, Bosna Hersek, Mısır, Tayland, Panama, Nepal, Cezayir, Sierra Leone gibi ülkelerin puan düşüşünden kaynaklanıyor.

Türkiye’nin 34 puanla yer aldığı listede aynı sırayı paylaştığı ülkeler Cezayir, Brezilya, Malavi, Nepal, Nijer ve Tayland diye sıralandı. Öte yandan Türkiye’nin elde ettiği bu skor, 2004’ten (32) bu yana en düşük puan olmayı sürdürüyor.

Endeksin tarihine bakıldığında Türkiye’nin skoru 2013 yılında 50 puan ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Ancak bu tarihten sonra bu alanda gerileme başladı.

Türkiye’nin skoru 2014’te 45, 2015’te 42 puana geriledi. Buna göre Türkiye son 10 yılda 8 puan birden kaybetti. 2020 endeksinde 40 puan, 2021 endeksinde 38 puan alan Türkiye, 2022 endeksinde 36 puan, 2023 endeksinde 34 puanla yer aldı.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü, sıralamadaki değişikliklerin, küresel bağlamdaki dalgalanmalardan etkilenirken puanların kamuda yolsuzluk algısındaki gerçek durumu yansıttığına işaret ediyor. Bu sebeple Türkiye’nin yolsuzlukla mücadelede daha etkili reformlar yaparak puanını yükseltmesinin büyük önem taşıdığını vurguluyor.

Son dönemde ekonomik reformlar ve OECD Mali Eylem Görev Gücü ( FATF) gri listesinden çıkılması gibi gelişmelerin, Türkiye’nin daha fazla puan kaybetmesini önlediğine işaret eden kuruluş, “Ancak kamu kurumlarında etkili bir Yolsuzlukla Mücadele Kurumu’nun bulunmaması, denetim mekanizmalarının zayıflaması ve reform eksiklikleri nedeniyle puan artışı sağlanamadı” uyarısı yaptı.

Türkiye’nin, 2013 yılında aldığı 50 puandan bu yana 16 puan kaybettiğini hatırlatan örgüt, bu puanın Avrupa Birliği üyelik sürecinde olan ülkeler arasında en düşük puanlardan biri olduğunu belirtti.

Türkiye’nin de yer aldığı Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde ortalama skor 35’te sabit kalırken yolsuzluk algısında genel olarak düşük seviyeler devam etti.

“Yolsuzlukla mücadele isteği düşük”

Örgüte göre bölgenin genel puan ortalaması Türkiye’nin puanından yalnızca 1 puan yüksek olmasına rağmen, bu seviye hâlâ düşük bir yolsuzlukla mücadele isteğine işaret ediyor.

Özellikle anti-demokratik uygulamaların, ifade özgürlüğünün ve sivil toplumun baskı altına alındığı ülkelerde yolsuzlukla mücadelede ilerleme sağlanamıyor. Azerbaycan’ın 2021’den bu yana 8 puan kaybederek 22 puana gerilemesi, otoriter yönetim, seçim şeffaflığının eksikliği, sivil toplum üzerindeki baskılar ve ifade özgürlüğü gibi faktörlerle açıklanıyor. Benzer sorunlar, bölgedeki birçok ülke için geçerliliğini koruyor.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün yayımladığı 2024 Yolsuzluk Algı Endeksi, dünya genelinde yolsuzluk seviyelerinin yüksek seyrettiğini ve bu alandaki mücadelede ilerleme kaydedilemediğini ortaya koydu.

Rapora göre, ülkelerin üçte ikisinden fazlası 100 üzerinden 50’nin altında puan aldı. Bu ülkelerde yaklaşık 6,8 milyar insan yaşıyor ve bu rakam dünya nüfusunun yüzde 85’ini temsil ediyor. Yolsuzlukla mücadelede acil adımlar atılması gerektiğine işaret eden Örgüt, yolsuzluğun aynı zamanda iklim krizine karşı alınan önlemleri de sekteye uğrattığı konusunda uyarıyor.

Yolsuzluk Algı Endeksi’ne ilişkin hazırlanan raporda, güçlü ve bağımsız kurumlara sahip demokratik ülkeler ile baskıcı otoriter rejimler arasındaki fark da ortaya koyuldu. Buna göre tam demokratik ülkeler ortalama 73 puan alırken, kusurlu demokrasiler 47 ve otoriter rejimler sadece 33 puan aldı.

DW Türkçe’den Pelin Ünker’in aktardığına göre; Uluslararası Şeffaflık Örgütü Başkanı François Valérian Chair, raporla ilgili yaptığı değerlendirmede, yolsuzluğun, kalkınmayı baltalamaktan çok daha fazlasını yapan küresel bir tehdit olduğunu vurguladı.

Yolsuzluğun, demokrasinin gerilemesinin, istikrarsızlığın ve insan hakları ihlallerinin temel nedeni olduğuna işaret eden Chair, “Uluslararası toplum ve her ülke yolsuzlukla mücadeleyi en üst düzeyde ve uzun vadeli bir öncelik haline getirmeli. Bu, otoriterliğe karşı koymak ve barışçıl, özgür ve sürdürülebilir bir dünyayı güvence altına almak için hayati önem taşıyor” dedi ve ekledi: “Bu yılki Yolsuzluk Algı Endeksi’nde ortaya çıkan tehlikeli eğilimler, küresel yolsuzlukla mücadele için somut adımlar atılması gerektiğinin altını çiziyor.”

Raporda ayrıca küresel ısınmanın rekor seviyelere ulaştığı, demokratik kurumların zayıfladığı ve uluslararası iklim politikalarının gerilediği bir dönemde, yolsuzluğun iklim krizine karşı mücadeleyi de zorlaştırdığına dikkat çekildi.

Örgüte göre yolsuzluğa karşı yeterli şeffaflık ve hesap verebilirlik mekanizmalarının olmaması, iklim fonlarının kötüye kullanılması veya zimmete geçirilmesi riskini artırıyor. Bu durum iddialı iklim politikalarının hayata geçirilmesinin önünde de engel.

Veriler, iklim değişikliğiyle mücadelede ön saflarda yer alan birçok ülkenin – özellikle iklim açısından kırılgan olanlar ve BM İklim Değişikliği Konferansı (COP) gibi önemli toplantılara ev sahipliği yapanlar – düşük veya düşen CPI puanlarına sahip olduğunu gösteriyor

İklim krizinden en ağır şekilde etkilenen ülkeler, aynı zamanda en düşük CPI puanlarına sahip ülkeler arasında yer alıyor. Güney Sudan (8), Somali (9) ve Venezuela (10) bu listede başı çekiyor.

Yine COP29’a ev sahipliği yapacak olan Azerbaycan Yolsuzluk Algı Endeksi’nde yalnızca 22 puan alırken, COP30’un ev sahibi Brezilya, bu yılki CPI’da 34 puanla tarihinin en düşük seviyesinde bulunuyor.

Paylaşın

2024 Yılında Her Gün 5 İşçi İş Kazalarında Yaşamını Yitirdi

2024 yılında en az bin 897 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti: Ocak’ta 164, Şubat’ta 152, Mart’ta 125, Nisan’da 165, Mayıs’ta 141, Haziran’da 139, Temmuz’da 149, Ağustos’ta 192, Eylül’de 161, Ekim’de 168, Kasım’da 173, Aralık’ta 168.

Haber Merkezi / Başka bir ifadeyle, 2024 yılı içerisinde her gün 5 işçinin iş kazasında hayatını kaybetti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), 2024 yılı iş cinayetleri raporunu açıkladı. Açıklanan rapora göre; Yüzde 70’ini ulusal basından; yüzde 30’unu ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından öğrenilen bilgilere dayanarak tespit edildiği kadarıyla 2024 yılında en az bin 897, her gün “en az” 5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

2024 yılında iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı şöyle: Ocak ayında 164 işçi, Şubat ayında 152 işçi, Mart ayında 125 işçi, Nisan ayında 165 işçi, Mayıs ayında 141 işçi, Haziran ayında 139 işçi, Temmuz ayında 149 işçi, Ağustos ayında 192 işçi, Eylül ayında 161 işçi, Ekim ayında 168 işçi, Kasım ayında 173 işçi, Aralık ayında 168 işçi.

2024 yılında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: İnşaat, Yol işkolunda 482 işçi; Tarım, Orman işkolunda 326 emekçi (151 işçi ve 175 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 234 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 123 işçi; Metal işkolunda 103 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 99 emekçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 86 işçi;
Madencilik işkolunda 75 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 43 işçi; Enerji işkolunda 43 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 41 işçi;

Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 32 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 32 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 28 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 27 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 27 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 24 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 2 işçi; İletişim işkolunda 2 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 1 işçi; çalıştığı işkolu belirlenemeyen 67 işçi.

2024 yılında iş cinayetlerinin sektörlere göre dağılımı şöyle: Sanayi sektöründe 656 işçi, inşaat sektöründe 484 işçi,
hizmet sektöründe 431 işçi, tarım sektöründe 326 işçi.

2024 yılında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle: Trafik, Servis Kazası nedeniyle 387 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 334 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 321 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 238 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 103 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 99 işçi; Şiddet nedeniyle 90 işçi; İntihar nedeniyle 78 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 74 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 40 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 12 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 121 işçi.

2024 yılında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 14 yaş ve altı 22 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 49 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 395 işçi, 30-49 yaş arası 793 işçi, 50-64 yaş arası 462 işçi, 65 yaş ve üstü 96 işçi, yaşı belirlenemeyen 80 işçi.

Paylaşın

Otomotiv Satışlarında Tüm Zamanların Rekoru

Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2024 yılında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,5 oranında artarak bir milyon 238 bin 509 adet oldu.

Haber Merkezi / Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD), Otomobil ve Hafif Ticari Araç Pazarı Aralık ve Ocak – Aralık 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2024 yılında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,5 oranında artarak bir milyon 238 bin 509 adet oldu.

Otomobil satışları, 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 1,3 oranında artarak 980 bin 341 adet, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 2,7 azalarak 258 bin 168 adet oldu.

Aralık ayı otomobil ve hafif ticari araç pazarı bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 7,3 artarak 170 bin 249 adet oldu. Aralık ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,6 artarak 134 bin 811 adet olurken, hafif ticari araç pazarı yüzde 9,9 artarak 35 bin 438 adet oldu.

Otomobil ve hafif ticari araç pazarı 10 yıllık aralık ayı ortalama satışlara göre yüzde 43,1 arttı. Otomobil pazarı, 10 yıllık aralık ayı ortalama satışlara göre yüzde 49,6 artış gösterdi. Hafif ticari araç pazarı, 10 yıllık aralık ayı ortalama satışlara göre yüzde 22,8 arttı

Otomobil pazarı segmentlere göre; Pazarın yüzde 85,7’sini vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerindeki araçlar oluşturdu. C segmenti otomobiller 543 bin 427 adetle yüzde 55,4 pay, B segmenti otomobiller 291 bin 689 adetle yüzde 29,8 pay aldı.

Otomobil pazarı gövde tiplerine göre; Gövde tiplerine göre değerlendirildiğinde ise en çok tercih edilen gövde tipi SUV otomobiller (yüzde 56,8 pay, 556 bin 548 adet) oldu. SUV otomobilleri, yüzde 25,4 pay ve 248.902 adet satış ile Sedan, yüzde 16,8 pay ve 164 bin 443 adet satış ile H/B otomobiller takip etti.

Otomobil pazarı motor tipine göre; Benzinli otomobil satışları 588 bin 914 adetle yüzde 60,1 pay, Hibrit otomobil satışları 184 bin 177 adetle yüzde 18,8 pay, Elektrikli otomobil satışları 105 bin 315 adetle yüzde 10,7 pay ve Dizel otomobil satışları 95 bin 985 adetle yüzde 9,8 pay, Otogazlı otomobil satışları 5 bin 950 adetle yüzde 0,6 pay aldı.

Elektrikli otomobil pazarı elektrik motor gücüne göre; 160 kW altındaki elektrikli otomobil satışları yüzde 63,4 artarak yüzde 8,7 pay, 160 kW üstü elektrikli otomobil satışları yüzde 0,1 artarak yüzde 2 pay aldı.

Otomobil pazarı motor hacmine göre; 1600cc altındaki otomobil satışları yüzde 12,3 azalarak yüzde 69,7 pay, 1600-2000cc aralığındaki otomobil satışları yüzde 1,9 artarak yüzde 0,6 pay, 2000cc üstü otomobil satışları yüzde 19,7 azalarak yüzde 0,2 pay aldı.

Otomobil pazarı emisyon seviyelerine göre; 120-140 gr/km arasındaki otomobiller 278 bin 540 adetle yüzde 28,4 pay, 100-120 gr/km arasındaki otomobiller 234 bin 596 adetle yüzde 23,9 pay aldı.

Otomatik şanzımanlı otomobiller; 897 bin 143 adetle yüzde 91,5 pay alırken, manuel şanzımanlı otomobiller 83 bin 198 adetle yüzde 8,5 pay aldı.

Hafif ticari araç pazarı gövde tipine göre; Van gövde tipi yüzde 74,3 pay ve 191 bin 880 adet ile en çok tercih edilen gövde tipi olurken; Kamyonet gövde tipi yüzde 12,4 pay ve 32 bin 111 adetle 2. sırada yer aldı.

Paylaşın

Türkiye’de Zenginler Son 10 Yılda 13 Kat Daha Zenginleştiler

Türkiye’de 2014 yılından itibaren ortalama geliri en az artan grup en yoksul yüzde 20’lik gelir grubu olurken; ortalama geliri en fazla artan grup geliri en yüksek yüzde 20’lik grup oldu.

Haber Merkezi / En yoksul yüzde 20’lik grubun ortalama geliri son 10 senede 10,7 katına çıkarken; geliri en yüksek yüzde 20’lik grubun ortalama geliri 12,6 katına çıktı.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA), Gelir Dağılımı İstatistikleri 2024 Raporu’nu yayınladı. Rapordan öne çıkan bölümler şöyle: “Türkiye’de 2009 ile 2024 yılları arasında emekli  sayısı yüzde 85,3 oranında artarken; tüm gelir içerisinde emekli aylığının payı yüzde 2,7 azalarak yüzde 18,3’ten yüzde 15,6’ya geriledi.

Hanehalkı Kullanılabilir gelire göre bakıldığında; Türkiye için Gini Katsayısı 2014 yılında 0,379 iken; 2024 yılında bu gösterge 0,039 puan yükselerek 0,418’e yükselmiştir. İstanbul için Gini Katsayısı 2014 yılında 0,357 iken; 2024 yılında bu gösterge 0,071 puan yükselerek 0,428’e yükselmiştir. Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade etmektedir.

İstanbul’da hanehalkı kullanılabilir gelire göre sıralı yüzde 20’lik gruplar itibariyle bakıldığında; 2014 yılından itibaren ortalama geliri en az artan grup en yoksul yüzde 20’lik gelir grubu olurken; ortalama geliri en fazla artan grup geliri en yüksek yüzde 20’lik grup oldu. En yoksul yüzde 20’lik grubun ortalama geliri son 10 senede 10,8 katına çıkarken; geliri en yüksek yüzde 20’lik grubun ortalama geliri 14,5 katına çıktı.

Türkiye’de 2014 yılından itibaren ortalama geliri en az artan grup en yoksul yüzde 20’lik gelir grubu olurken; ortalama geliri en fazla artan grup geliri en yüksek yüzde 20’lik grup oldu. En yoksul yüzde 20’lik grubun ortalama geliri son 10 senede 10,7 katına çıkarken; geliri en yüksek yüzde 20’lik grubun ortalama geliri 12,6 katına çıktı.

İstanbul’da en yüksek gelire sahip yüzde 10’luk kesimin payının en yoksul yüzde 10’luk kesimin payına oranı son 10 yılda 9 kattan 14 kata yükseldi. Toplumun en yüksek gelir elde eden yüzde 10’unun elde ettiği payın en düşük gelir elde eden yüzde 10’unun elde ettiği paya oranı şeklinde hesaplanan P90/P10 oranı; İstanbul’da 2014 yılında 9,25 iken; 2024 yılında bu oran 13,91’e yükseldi.

İstanbul’daki yoksul sayısı 2 milyon 756 bin olarak hesaplandı. TÜİK 2024 yılı ‘Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri’ bültenine göre bölgesel düzeyde eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60’ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre; İstanbul’daki yoksul sayısı 2 milyon 756 bin kişi olarak hesaplandı.

Konut masrafları yoksul bireylere yük getiriyor. TÜİK Gelir Dağılımı ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60’ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırının altında olan bireylerden konut masraflarının yük getirdiğini belirtenlerin oranı 2021-2024 yılları arasında yüzde 88,9’dan yüzde 93,8’e yükseldi. Aynı dönem dikkate alındığında; 2021 yılının başından itibaren Tüketici Fiyat Endeksinin ‘Konut’ kalemindeki artışın yüzde 423,7 olduğu görüldü.

Yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranı yüzde 29,3 olduğu görülürken; 2021-2024 yılları arasında bu oranın 0-17, 18-64 yaş grupları için azaldığı; 65 Yaş Üstü nüfus için arttığı gözlemlendi. 2021 yılında Türkiye’de 100 yaşlıdan 17’si yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altındayken; 2024 yılında 100 yaşlıdan 23’ü riski altındadır.”

Paylaşın