Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), salı günü açıkladığı dört grup komite kararıyla 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ‘terör örgütü üyeliği’ iddiasıyla tutuklanan 230 yargı mensubunun daha özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Haber Merkezi / AİHM Türkiye’nin her bir davacıya 5 bin euro ödemesine, itiraz yolu kapalı, kesin şekilde karar verdi. Diğer kararlarla beraber bu 4 grup kararla toplam 710 yargı mensubunun darbe sonrası tutuklanmalarının usuli güvencelere aykırı olduğu ve herhangi bir makul şüphe olmadan gerçekleştiğine karar verilmiş oldu.
AİHM
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), uluslararası bir teşkilat olan Avrupa Konseyi’ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, toplulukların, tüzel kişilerin ve diğer devletlerin, belirli usul ve kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir.
46 Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanımaktadır. Mahkeme, Fransa’nın Strazburg şehrinde bulunmaktadır.
Avrupa Birliği’nin günümüzde Avrupa Konseyi’ne ait bayrağı kullanıyor olması çeşitli kafa karışıklıklarına yol açıyorsa da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Avrupa Birliği’nin değil, hemen hemen tüm Avrupa devletlerinin üyesi olduğu ayrı bir uluslararası teşkilat olan Avrupa Konseyi’nin organıdır.
Ancak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihadı, Avrupa Birliği için de olmazsa olmaz asgarî standartları oluşturmaktadır.
Bir kişinin AİHM’ye başvurabilmesi için öncelikle kendi ülkesinde hakkını araması, yani iç hukuk yollarını tüketmesi gerekmektedir. Kişiler, iç hukukta haklarını aradıktan sonra ve bu konuda olumsuz nihaî karar alındıktan sonraki 4 ay zarfında yazılı olarak Strazburg’da bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmalıdır.
Mahkeme, yapılan başvuruların ön koşullarının yerine getirilip getirilmediğini inceler, bir eksiklik görmezse başvurunun esastan incelenmesine karar verir. Ön koşulları taşımayan başvuruların reddine karar verilir. Bu karar kesindir, karşı başvuru yolu yoktur.
Mahkeme, ön koşullar açısından kabul edilebilirlik kararı verdikten sonra esas hakkında karar vermeden önce, taraflara “uzlaşma” önerebilir. Taraflar kendi aralarında uzlaşır ve bu uzlaşı da mahkemece teyîd edilir ise, başvuru sonuçlanmış olur. Dostâne çözüm yoluyla da bir sonuca ulaşılamamışsa, mahkeme başvuruyu yeniden inceler, tarafların yazılı görüşlerini alır.
Gerekli görürse duruşma yapar, tanık dinler, soruşturma ve araştırma yapar. Mahkeme, başvuru sahibinin sözleşmede tanınan bir hakkının devlet tarafından ihlâl edildiği kararına varırsa, “hakkaniyete uygun bir surette, zarar gören tarafın tatminine hükmeder”. Yâni Mahkeme, devletin tazminat ödemesine karar verir. Mahkemenin kararlarının uygulanıp uygulanmadığı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından denetlenir.