Özel’den Erdoğan’a: Anayasa Bir Kişiye Dikilmez
CHP Lideri Özgür Özel, Erdoğan’ın yeni anayasa konusundaki değerlendirmesine ilişkin, “Anayasalar herkesin üstüne olacak mucizevi kıyafetlerdir. Bir kişiye dikilmez. Eğer her doğana değil Erdoğan’a dikersen üç gün sonra kolu kısa gelir. Beş ay sonra paçası uzun gelir. O da rahatsızlıklarını dile getirir. İçinde bulunduğumuz durum tam olarak budur” dedi ve ekledi:
“Eğer gerçekten her doğan için bir anayasa yapılacaksa, ilk önce Erdoğan’ın mevcut anayasaya uymasını bekleriz. Mevcut anayasa bu kadar ihlal ediliyorken, yeni anayasa tartışmaları manasız geliyor vatandaşa da. Bir de şöyle diyorlar. Bugün bayram günü. Herhangi birimizin evladı, ‘Bana yeni bir kıyafet al’ dese, ‘Eskisini ne yaptın?’ diye sorarız. Bize ‘Yeni kıyafet dikecek misiniz?’ diye sormadan, eski kıyafeti giyiyorlar mı, ona bir baksınlar.”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa’da Kurban Bayramı namazını Hatuniye Camii’nde kıldı. Namazın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Özgür Özel’in açıklamaları şöyle:
“Hatuniye Camii’nde bayram namazımızı kıldık. Bir kez daha başta bütün hemşerilerimiz olmak üzere bütün vatandaşlarımızın bayramlarını kutluyorum. Başta Filistin olmak üzere dünyanın neresinde kan varsa, gözyaşı varsa durmasını diliyoruz. Dünyadaki bütün ülkelerin Filistin devletini tanımasını ve İsrail’in yaptığı bu insanlık suçuna, katliama ve soykırıma karşı en sert tedbirlerin artık alınmasını diliyoruz. Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, yurtta barış istiyoruz, dünyada barış istiyoruz.
Bundan sonra bu güzel bayram gününden sonra artık ne ülkemizde, ne dünyanın herhangi bir yerinde çocukların ve annelerin gözyaşı olmasın. Savaşlar olmasın. Bundan sonra herkes barış içinde yaşasın temennisini taşıyoruz. Bugün sayın belediye başkanımızla birlikte birazdan şehitliklerimizi, ailelerimizin kabristanlarını ziyaret edeceğiz. Vatandaşlarımızla bayramlaşacağız. Aile ziyaretleri yapacağız. Bir kez daha burada sizlerle birlikte ve memleketimizde olduğumuz için hepinize teşekkür ediyoruz. Sizleri görmek güzel. Manisa’mızda olmak güzel. Ümit ediyorum bundan sonra daha güzel günlerde hep birlikte olacağı.
Erdoğan’ın CHP ziyareti: Sağ olsun. Biz Sayın Cumhurbaşkanına biz ziyarette bulunmuştuk. 22 yıllık iktidarları boyunca siyasiler arasında bir istisnai darbe dönemi, kanlı darbe girişiminden hemen sonra olan ziyaret hariç, bu tip ziyaretler yapılmıyordu. CHP’nin Genel Başkanı seçildiğimde artık bu kin ve nefret siyasetini, gerilim siyasetini bitirmemiz gerektiğini, herkesin kendi işini yapmasını ama herkesin birbirinin seçmenine saygısından dolayı siyasi partilerin birbirlerine nezaket ilişkisini koruması gerektiğini söylemiştim.
31 Mart tarihinde birinci parti çıktık. İlk iş olarak o zaman önümüzdeki ilk bayramda, Ramazan Bayramında bütün siyasi parti liderlerini aradım. Ben Genel Başkan seçildiğimde Cumhurbaşkanı teşekkür telefonu açmamıştı ama o zaman o birinci partiydi, şimdi biz birinci partiyiz. Bize düşer dedik. Bütün siyasi partileri, kendisinden başlayarak aradık ve bayramlaştık. Daha sonra randevulaştık. Kendilerini genel merkezlerinde ziyaret ettim. Gayet nezaket içinde, elbette hepimiz her konuda aynı düşünmeyeceğiz ama müzakere ettik ve görüş alışverişinde bulunduk. Kendisi de bu ziyaretten sonra iadeyi ziyarette bulunacağını söyledi.
Aradan geçen beş haftalık sürece Türkiye’de insanlar normalleşme dediler, siyasette yumuşama var dediler ve bundan herkes memnun oldu. Bundan Sayın Bahçeli de memnun olmuştu ama Bahçeli’nin partisindeki belli odaklar rahatsız oldular. Olur olmaz hakaretlerde ve tehditlerde bulundular. Halen bulunuyorlar. O gerilim ortamından Bahçeli’nin bazı değerlendirmeleri oldu. Ben bir kez daha ifade etmek isterim ki ben kimse istiyor diye kavga edecek, gerilim yaratacak değilim. Benim işim gerilim yaratmak değil. Şu anda mağdur olan, mazlum olan, yoksul olan, işsiz olan, aç olan, ürünü para etmeyen insanların derdine deva olabilmek için onları sorunlarını dile getirmek.
Bu ziyaretten sonra yapılan değerlendirmelerin tamamını saygı ve memnuniyetle karşılıyorum. Cumhurbaşkanı dün uçakta demiş ki, ‘Herhalde iadeiziyaretimizi hazmedemeyenler oldu’. O sözü üzerimize almıyoruz. Çünkü bu işi başlatan biziz. Herkesin gözü önünde oldu. Herhalde bunu yine kendi ittifak ortağına söylüyor. Burada sorun şu ki cumhur ittifakının ortakları bizim üzerimizden iletişim kuruyorlar. Ramazan ve kurban bayramlarında yaptığımız gibi lütfen birebir iletişim kursunlar. Birbirlerine iyi söz de söyleyeceklerse birbirlerine söylesinler. Kötü söz söyleyeceklerse de birbirlerine söylesinler.
Biri benim üzerimden öbürüne mesaj yolluyor. Efendim, siz ittifak ortağı olun. Biz yokuz. İhtiyaç olursa buradayız diyor. Öbürü de dönüyor, bu ziyareti hazmedemeyenler var diyor. Bizim üzerimizden konuşmasınlar. Birbirleri ile konuşsunlar. Zaten bugüne kadar çok iyi anlaşıyorlardı. Bundan sonra da iyi anlaşmaya devam ederler. Buradaki sorun şu ki onların birlikteliği maalesef memlekette işsizlik, yoksulluk getirdi. Bugün memlekete maliyetinin altında buğday fiyatı veren, maliyetinin altında çay fiyatı veren, endişe ederiz ki maliyetinin altında fındık ve kuru üzüm fiyatı açıklayacak olan bir birliktelikleri var. Sorun burada. Yoksa onlar iyi geçinsinler, birlikte olsunlar.
Onların birlikteliğine laf eden yok. Ama bu birliktelik açlık, yoksulluk, sefalet ve işsizlik üretiyorsa sorun burada. Ben bu sorunları çözmenin derdindeyim. Bir kez daha hangi siyasi görüşten olursa olsun, tüm siyasi partilerin hem liderlerine, hem mensuplarına, hem üyelerine hem de oy verenlerine hayırlı bayramlar diliyorum. Bayram günü kavga günü değildir. Bayram günü küslerin barıştığı, kavgaların bittiği günlerdir. Ümit ediyorum herkes bayramın ruhuna uygun bir bayram geçirir. Bayramdan sonra da güzel işleri hep birlikte yaparız.
Konuşuldu ama bu konuda umutlu olabileceğimiz bir işaret almadığımı ifade etmeliyim. Emekliye zaten geçen sene enflasyon TÜİK’e göre bile yüzde 80’ken yüzde 33 zam verildi. Yani emekli yüzde 50 yoksullaştırıldı. Şimdi de yeniden enflasyonun altında bir zam yapılacağı, hatta asgari ücrete hiç zam yapılamayacağı izlenimini aldım ben. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Eğer böyle olursa susamayız. Normalleşme bu değil. Normalleşme, yıllardır tartışan siyasetçilerin birbirine laf söylememesi değil yıllardır hakkını alamayanların hakkını alması sonucunu doğurmalıdır. Normalleşme olacaksa bu emekli ve emekçiden başlamalıdır.
Çiftçiden ve esnaftan başlamalıdır. Onların yüzü gülmeden bizim yüzümüz gülmez. Eğer asgari ücrete zam yapmazlarsa bu konuda her platformda mücadele ederiz. En son sokaklara dökülürüz. Meydanları doldurur ve en sert tepkiyi gösteririz. Ben bir emek şehrinde yaşıyorum. Benim evim Manisa’da, benim başka bir yerde evim yok. Bu şehirde on binlerce, yüz binlerce asgari ücretli var. Bu asgari ücrete zam yapılmalıdır. Asgari ücrete zam yapmayan asla ve asla bu memlekette ‘Hükümet ediyorum, iktidarım’ demesin. Size bu yetki, asgari ücretliyi ezmek için, emekliyi aç bırakmak için verilmedi.
Türkiye’de pasaportlar ve pasaportlara yapılacak işlemler konusunda yasama meclisi değil yürütme yetkili. Bu konuda hükümetten gelebilecek olan, Filistin’e destek ve İsrail’e yaptırım olabilecek her görüşmeye ve desteklemeye hazırız. Bu noktada hükümet nasıl bir adım atmayı planlıyorsa, yürütme olarak hazırlasın. Biz yasama meclisi olarak ve ana muhalefet partisi olarak her türlü desteği vermeye hazırız.
Yeni Anayasa: Eğer bugün millet seçimleri yapıyorsa ama seçimlerden sonra kimin bakan olacağına millet değil bir kişi karar veriyorsa, bu gerçekten anayasal bir sorundur. Bu bakanlar, milletin bakanı değil de birilerinin bakanı olarak, milletin gözünün içine değil de birilerinin ağzının içine bakıyorsa ‘Görevden alınacak mıyım’ diye, tabi ki bu demokrasi açısından ayıplı bir durumdur. Bu bakanlar Meclis’e gelmiyorsa, Meclis’te sözlü sorulara yanıt vermiyorsa, yazılı sorulara ya çok geç ya da hiç cevap vermiyorsa, bunlara gen soru verilemiyorsa, görevini kötü yapan bakandan hesap sorulamıyorsa, evet demokrasi açısından bir ayıptır.
Ama bu ayıpların hiçbirini biz yapmadık. 16 Nisan 2017 referandumunda itirazlarımıza rağmen bu arkadaşlar yaptı. O dönemde biz dedik ki, anayasalar her doğan için yapılır ama onlar Erdoğan için anayasa yaptılar. Anayasalar herkesin üstüne olacak mucizevi kıyafetlerdir. Bir kişiye dikilmez. Eğer her doğana değil Erdoğan’a dikersen üç gün sonra kolu kısa gelir. Beş ay sonra paçası uzun gelir.
O da rahatsızlıklarını dile getirir. İçinde bulunduğumuz durum tam olarak budur. Eğer gerçekten her doğan için bir anayasa yapılacaksa, ilk önce Erdoğan’ın mevcut anayasaya uymasını bekleriz. Mevcut anayasa bu kadar ihlal ediliyorken, yeni anayasa tartışmaları manasız geliyor vatandaşa da. Bir de şöyle diyorlar. Bugün bayram günü. Herhangi birimizin evladı, ‘Bana yeni bir kıyafet al’ dese, ‘Eskisini ne yaptın?’ diye sorarız. Bize ‘Yeni kıyafet dikecek misiniz?’ diye sormadan, eski kıyafeti giyiyorlar mı, ona bir baksınlar.”