Örsan Öymen: CHP Kimliksiz Bir Konuma Sokulmuştur
CHP Ankara İl Kongresi’nde konuşan genel başkan adayı Örsan Öymen, “CHP ben demokratik bir partiyim, Türkiye’de demokrasiyi savunuyorum iddiasında değil mi? CHP kimliksiz bir konuma sokulmuştur. İlkelerimizden uzaklaştık, başta laiklik olmak için ilkelerimizi rafa kaldırdık. Pragmatik bir açıdan bile bakılsa bunun bir sonuç vermediği ortaya çıkmıştır” dedi ve ekledi:
“Bugün Türkiye’de AKP iktidarı monarşik, oligarşik, ümmetçi, statükocu, muhafazakar, serbest piyasacı, özelleştirmeci bir düzen kurdu. Bunun panzehri altı oktur, altı ok 1920-1930’larda kaldı demek karşı devrime hizmet etmek demektir. Bu konuda bilinçlenmemiz, ilkelerime sahip çıkıp bunu halkımıza anlatmamız gerekiyor. Her alanda ilkelerimizle uyumlu projelerimizi üyelerimize anlatmak, üyelerimizin bunu vatandaşlarımıza anlatması gerekiyor.”
CHP Genel Başkanlığı aday adayı Örsan Öymen, Ankara İl Kongresi’nde konuştu. Gazete Pencere’nin aktardığına göre Öymen şunları söyledi:
“Genel Başkanımızın öncülüğünde girilen tüm seçimler ne yazık ki 13 yıldaki 12 seçimin tamamı kaybedilmiştir. 1989 yılında SHP Genel Başkanı Erdal İnönü’nün öncülüğünde belediye seçimlerinde birinci olmuştuk, öyle bir başarıyı uzun bir süredir yaşayamadık. 14. yılda neyin değişeceğini, ya da değişecekse hangi temellerle bunu açıklayacağımızı çok iyi düşünmemiz lazım. CHP’nin oyu yüzde 22-26 arasına sıkışıp kalmıştır. Bu önceki yönetim döneminde de böyleydi. Bu 22-26 arasına sıkışmışlık durumunu bizim aşmamız ve bunu bir kader olarak kabul etmememiz gerekiyor.
Kaderci, determinist ve karamsar bir anlayışı terk edip yeniden o koşulları sağlamamız lazım. Siyasetçi, lider, konjonktüre göre siyaset yapmaz, konjonktürü değiştiren kişidir. Bu koşulları değiştirmek için stratejik planlamalar yapmalıyız. Yüzde 48 çok değerli bir oy fakat daha önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefet partilerinin gösterdikleri adayların oy toplamı yine yüzde 48 idi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde girilen bu seçimle yüzde 48 oranı aşılamamıştır. Bunun bir çok nedeni var. AKP hükümetinin uyguladığı baskılar da bu nedenlerden birisidir fakat bazı nedenler bizim ortadan kaldırabileceğimiz nedenlerdi, o konuda gerekli olan şeyler yapılamadı.
Parti içi demokrasi süreci çalıştırılmadığı için bir çok lojistik, stratejik ve ideolojik hata yapılmıştır. Milletvekili listeleri konusu… Oyu en fazla yüzde 3 olan siyasi partilere 38-39 milletvekilliğinin verilmiş olması, bu temsiliyet, halkın egemenli ilkesinin ortadan kaldırılmasıdır. 10-15 milletvekili diğer ittifak içindeki partilere verilebilirdi ve CHP’nin kendi adayları da ön seçimle belirlenebilirdi. Ön seçimin olmadığı yerde parti içi demokrasiden söz etmek mümkün değil. Bir genel merkez kontenjanı olabilir yüzde 5 fakat tüm diğer milletvekili adaylar ön seçimle belirlenmeli. Kongrelerde, kurultayda birden fazla adaya imza verilebilmeli, herkes kürsüde konuşabilmeli. Çarşaf listeyle seçimlere gidilmesi mahallede başlamak üzere kolaylaştırılmalı blok listeyle seçime gidilmesi zorlaştırılmalı.
“CHP Türkiye’de demokrasiyi savunuyorum iddiasında değil mi?”
İki genel seçimi üst üste kaybeden bir genel başkanın bir daha genel başkan adayı olmasının engellenmesi, bunun tüzüğe bağlanması gerekiyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok. Demokratik ülkelerde bir veya iki seçim kaybedildiğinde genel başkan istifa eder veya bir daha aday olmayacağını açıklar. CHP ben demokratik bir partiyim, Türkiye’de demokrasiyi savunuyorum iddiasında değil mi? CHP kimliksiz bir konuma sokulmuştur. İlkelerimizden uzaklaştık, başta laiklik olmak için ilkelerimizi rafa kaldırdık. Pragmatik bir açıdan bile bakılsa bunun bir sonuç vermediği ortaya çıkmıştır.
Bugün Türkiye’de AKP iktidarı monarşik, oligarşik, ümmetçi, statükocu, muhafazakar, serbest piyasacı, özelleştirmeci bir düzen kurdu. Bunun panzehri altı oktur, altı ok 1920-1930’larda kaldı demek karşı devrime hizmet etmek demektir. Bu konuda bilinçlenmemiz, ilkelerime sahip çıkıp bunu halkımıza anlatmamız gerekiyor. Her alanda ilkelerimizle uyumlu projelerimizi üyelerimize anlatmak, üyelerimizin bunu vatandaşlarımıza anlatması gerekiyor.”