Olası Faiz İndirimi Yabancı Yatırımcıyı Nasıl Etkiler?
İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer, 2024 yılının son çeyreğinden önce faizlerin indirilmesi yabancı ilgisinin dağılmasına neden olabileceğini söylüyor.
Türkiye’ye henüz istenen düzeyde sıcak para girişi sağlanamadığına işaret eden Özer, “Ancak enflasyondaki kademeli geri çekilmenin sürmesi ve yatırım yapılabilir seviyeye yaklaşmamız fon akımlarını da beraberinde getirecektir. Yeter ki olumlu hikâye bozulmasın” diyor.
28 Mayıs 2023’te tamamlanan milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinin ardından AKP iktidarının Mehmet Şimşek yönetiminde uygulamaya koyduğu yeni ekonomi programı, aradan geçen bir yılda yabancı yatırımcıların ilgisini çekmeye başladı.
Erdoğan’ı faiz indirimi politikasından vazgeçiren Mehmet Şimşek ile beraber politika faizi yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye yükseltildi ve yabancı sermayenin Türkiye’ye girişini hızlandıracak bir dizi adım atıldı. Ancak son dönemde gerek yılın son çeyreğinde faiz indirimlerinin yeniden başlayacağına dair söylentiler gerekse yurt içi ve yurt dışında artan risk algısı, yabancı yatırımcının Türkiye’ye olan ilgisinin azalacağı endişesi yarattı.
DW Türkçe’den Aram Ekin Duran‘a konuşan uzmanlara göre ise Türkiye’ye olan yabancı yatırımcı ilgisi henüz istenen düzeyde olmasa da devam edecek. Ancak AKP hükümetinin ekonomide güveni azaltabilecek adımlar atması hâlinde, Türkiye’ye sermaye girişi beklentileri yara alacak.
Geçtiğimiz günlerde İngiliz Financial Times gazetesinde yayımlanan bir haberde de Türkiye’ye son dönemde uluslararası piyasalardan gelen sıcak paranın küresel ya da yerel bir şok durumunda hızla kaçabileceği uyarısında bulunuldu.
“İşlemciler milyarlarca doları Türk lirasına yatırıyor” başlıklı analizde, fonların yüksek faizden etkilenip Türkiye’ye yöneldiğine dikkat çekilirken bu durumun ani bir piyasa değişimine karşı ülkeyi kırılgan hâle getirebileceğine işaret edildi.
Son dönemde gerek TCMB’ye duyulan güvenin artması gerekse yabancı sermaye girişini özendiren uygulamalar sonucunda, Türkiye’nin döviz rezervlerinde artışlar görülüyor. TCMB verilerine göre brüt rezervler 19 Temmuz haftasında 153,9 milyar dolara çıktı. Bir önceki hafta brüt rezervler 153,8 milyar dolar olarak kaydedilmişti.
Net rezervlerde ise artış daha belirgin oldu. Verilere göre net rezervler 47,7 milyar dolardan 48,2 milyar dolara çıkarken swap hariç net rezervler 22,2 milyar dolardan 22,9 milyar dolara yükseldi.
Gedik Yatırım Araştırma Direktörü Ali Kerim Akkoyunlu, uygulanan ekonomi politikalarındaki istikrar ve güveni yakından takip eden yabancı yatırımcıların şu anda Türkiye’nin 2025 yılındaki performansını fiyatladığını ifade ediyor. Akkoyunlu, şu görüşleri dile getiriyor:
“Yabancı yatırımcılar Mart sonundan beri tahvil piyasasında 11 milyar dolar net alım gerçekleştirirken hisse senetlerinde Nisan ayındaki 1,2 milyar dolarlık alımlarının ardından sonraki haftalarda toplamda yaklaşık 2 milyar dolar satış gerçekleştirdiler. Faiz indirim döngüsünün başlamasıyla, yabancı yatırımcının hisse senetlerinde de alımlarını artırması beklenebilir.”
Akkoyunlu’nun verdiği bilgilere göre, Ocak 2018 ile Mayıs 2023 arasında Türkiye’den toplam 22,5 milyar dolarlık portföy çıkışı yaşanırken bu tarihten itibaren ise hisse senetlerine 1,8 milyar dolar, Devlet İç Borçlanma Senetleri’ne (DİBS) de 12,5 milyar dolar olmak üzere toplamda 14,3 milyar dolarlık yabancı sermaye girişi yaşandı.
“Carry trade” uygulaması
Bununla birlikte yabancı yatırımcılar, “ucuza kredi alıp pahalıya mevduata bağlama yöntemi” olarak bilinen “carry trade” uygulaması ile de Türkiye’ye Mart 2024’ten bu yana yaklaşık 20 milyar dolarlık giriş yaptı.
Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Evren Bolgün, Türkiye’ye portföy yatırımı için gelen yabancı yatırımcı ile doğrudan yatırım yapmak için gelen yabancı sermayenin farklı özelliklere sahip olduğunu söylüyor. Son dönemde Türkiye’nin kredi notlarındaki düzelmenin uluslararası doğrudan yatırımcılar açısından sevindirici bir gelişme olduğunu dile getiren Prof. Bolgün’e göre, Türkiye’de büyük çaplı doğrudan yatırımlar görmek içinse henüz erken.
Türkiye’nin hâlâ “yatırım yapılabilir” seviyenin dört kademe altında bir nota sahip olduğuna işaret eden Bolgün, “Daha yolun başında sayılırız. Yatırım yapılabilir nota ulaşmamız, benim tahminime göre 3-4 yıl sürecek” diyor.
Son yıllarda Türkiye’ye giren doğrudan yabancı yatırımların yılda 4-5 milyar dolar civarında olduğunu, bunun da yarısının gayrimenkul yatırımları olduğunu kaydeden Bolgün, “Son dönemde gayrimenkul yatırımlarının da hız kestiğini görüyoruz” diye ekliyor.
Borsa tarafında ise yabancı varlığının yüzde 40’ın altında seyrettiğini ve hisse alım satımı yapan yabancıların Türkiye’ye hızlı girip çıkan sıcak para olduğunu anlatan Bolgün, şu değerlendirmelerde bulunuyor:
“Burada da yaklaşık 20 milyar dolarlık bir birikim oluşmuş durumda. Bunu sağlamak için faiz de dört aydır yüzde 50’de duruyor. Önümüzdeki aylarda enflasyonun kademeli olarak yüzde 40 seviyelerine düşmesiyle faiz indirimi gündeme gelecek. Şu anki Türkiye’de sıcak para girişlerini destekleyen ve bunun olabildiğince kesintisiz sürmesi beklentisiyle karşı karşıya olan bir ekonomi yönetimi var. Ama bu özellikle sanayi, imalat ve ihracat kesimi tarafında ciddi ölçüde gelir erozyonu yaratıyor. Sonuçta son bir yılda enflasyon yüzde 70 artarken dolar kuru sadece yüzde 24 arttı.”
Bu arada ekonomi yönetiminin uluslararası yatırımcıları Türkiye’ye çekebilmek için yürüttükleri küresel temaslar da devam ediyor. Son olarak Brezilya’daki G20 toplantılarına katılan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, burada yaptığı açıklamada, Türkiye’de uygulanan ekonomi programı ile makro istikrarı güçlendireceklerini ve büyüme potansiyelini artıracaklarını vurguladı.
İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer, yaptığı değerlendirmede, Türkiye’yi tercih eden kısa vadeli yabancı sermayenin daha çok yurt içi piyasada ihraç edilen borçlanma senetlerini ifade eden DİBS üzerinden giriş yaptığına işaret ediyor.
DİBS işlemlerinde, borçlu olan devlet DİBS sahiplerine kupon ödeme tarihlerinde ve vade sonunda borçlu olduğu tutarı ödüyor. DİBS’ler vadeleri boyunca ikincil piyasalarda kişi ve kurumlar tarafından alınıp satılabiliyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 19 Temmuz haftasını kapsayan son Haftalık Menkul Kıymet İstatistikleri’ne göre, yurt dışında yerleşik kişiler 19 Temmuz haftasında net 124,2 milyon dolarlık hisse senedi alırken 700 milyon dolarlık DİBS ve 10,5 milyon dolarlık Genel Yönetim Dışındaki Sektör (ÖST) varlığı sattı.
Devlet tahvillerinde bir haftada 700 milyon dolara ulaşan bu yabancı satışı, son dönemin en sert satış işlemi olarak kayıtlara geçti. Aynı dönemde yurt dışında yerleşik kişilerin DİBS stoku 13 milyar 174 milyon dolardan 12 milyar 292 milyon dolara, ÖST stokları da 423,7 milyon dolardan 410,9 milyon dolara indi.
Yurt dışında yerleşik kişilerin 12 Temmuz itibarıyla 41 milyar 52 milyon dolar olan hisse senedi stoku ise 19 Temmuz’da 41 milyar 448 milyon dolara yükseldi.
Yılın başından bu yana yabancıların hisse tarafında zaman zaman alıcılı, zaman zaman da satıcılı bir seyir izlediklerini kaydeden Özer, “Rezerv birikiminin sürdürülebilir olması, ortodoks ekonomi politikalarının devam etmesi, gündemin ekonomide kalması ve enflasyonun seyri yabancı yatırımcının odağında olmaya devam edecek” diyor.
Peki, son dönemde sıkça gündeme gelen faiz indirimi süreci, Türkiye’ye olan yabancı ilgisini nasıl etkiler?
Özer’e göre, 2024’ün son çeyreğinden önce faizlerin indirilmesi yabancı ilgisinin dağılmasına neden olabilir. Türkiye’ye henüz istenen düzeyde sıcak para girişi sağlanamadığına işaret eden Özer, “Ancak enflasyondaki kademeli geri çekilmenin sürmesi ve yatırım yapılabilir seviyeye yaklaşmamız fon akımlarını da beraberinde getirecektir. Yeter ki olumlu hikâye bozulmasın” diyor.