Nur Saka Kimdir? Hayatı, Eserleri
1 Ağustos 1956 yılında İstanbul’da dünyaaya gelen Nur Saka, lise öğrenimini Gebze Lisesi’nde tamamladı. Kocaeli Üniversitesi Sevk İdare Yüksek Okulu’ndan mezun olan Nur Saka, özel bir şirkette muhasebe uzmanı olarak çalıştı.
Haber Merkezi / Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) ve Edebiyatçılar Derneği üyesi olan Nur Saka, halen İstanbul’da yaşıyor ve evli, iki çocuk annesidir.
Nur Saka’nın ilk şiirleri 1978 yılında yayımlandı. Sonraki yıllarda şiirleri ve yazıları Şiir Defteri, Varlık, Şiirlik, Edebiyat ve Eleştiri, Pencere, Şiir Ülkesi, Yasak Meyve dergilerinde yayımlandı. ”Zararı Yok” adlı şiiri H. Cihat Örter tarafından bestelendi. İkinci şiir kitabı yayıma hazırdır.
Eserleri;
Şiir: Yıl 1900 Sevgili, İst. Varlık/ Cep, 1998
“Tanrı yok oğullarım yok aşk yok”
senden sonra mı
ağardı işte
bir gecede saçlarım
bir dostumdan öğrenir gibi
telefonda ölüm haberini
senin mi
annemin mi
oğullarımdan birinin miydi yoksa
şimdi unuttum…
senden
sonra mı
bir ceza evindeymişim de
aşksızlık tipi
seviştikten sonra kovulan sözcükler misali
yetmiyormuş gibi uğradığım
bunca hakaret
yeni doğmuş kedi yavrularına yalattılar
rahmimin duvarlarını
yeryüzünün herhangi bir yerinde
herhangi bir kadın olarak
bir iç savaş sonrası…
sol elimde enfes bir uyuşma
sağ kolum tutmuyor zaten
bacaklarım yok
Tanrı yok
oğullarım yok
bahçenin girişindeki o çam ağaçları yok
o basket potası yok
uzanıp ayakuçlarımda
topladığım o çamaşırlar o ipler o incirler yok
o tango yaparcasına…
Muhammet yok İsa yok
yok bütün peygamberler annem yok
deli bir devlet deli bir halk deli bir ordu
kokusu havada
düşmüyor arzunun çıplak ayaklarına gece
Tanrı yok oğullarım yok aşk yok…
senden
sonra mı
nereye uğrarsa uğrasın
üç şeyi kazandırdığını öğrendim
insanlığa faşizmin
bir; zamanında kalkmasını trenlerin
iki; savaşmayı sineklerle
ve nasıl tecavüz edileceğini
zarif bir şekilde
o güzel kız çocuklarına
buluğa yeni ermiş…
varsın düşmesin artık arzunun
çıplak ayaklarına gece
varsın sabahlamasın ağzımda ağzın
ağzında memelerim
ve nerelerim kaldıysa sana en mahrem
en masum en şirret
işte oralarım
varsın karışsın şimdi birbirine sözcükler
sayılar karışsın
ağrısın durmadan başım, durmadan ağrısın
şaşırsın istediği kadar akıl
sokaklar şaşırsın…
yüzümü bile bulamıyorum inan ki
yüzümü bile bulamıyorum
bir alzimer hastası gibi
değil
hatırlamak
seni…
“Sözcük mesafesi sıfır”
kalbim
acının altında
eksi iki derece
yoğun kar yağışı gibi
bir şeyiz
ikimiz de
durmadan devam eden
tipi şeklinde
aralıksız
kalbim acının altında
eksi iki derece
şehrin göğsüne kadar ulaştı
kar kalınlığı
sözcük mesafesi sıfır !
kapanan
köy yolları gibiyiz
sonunda işte
kim bilir kaç çocuğu öldürdük
biz
bu soğuktan,
kaç karanfili
kaç serçeyi
kaç evsizi…
bu beyaz
bu saf afet yüzünden
kardan!
kalbim acının altında eksi iki
derece
karda sevişmek gibi bir şeyiz
ikimiz de
soluklarımızın bile çatlayarak
soğuktan
incecik kanadığı
bu aşk burada donar diyorum
donar buzlanma nedeniyle
anıların
ben kayıp düşerim teninden
düşerim yalnızlıklar içinden
bir yalnızlığa daha
senın
bütün öpüşlerine kardeş…