Mitraizm Hristiyanlığı Nasıl Etkiledi?

Diyarbakır’daki Zerzevan Kalesi’nde yapılan kazılarda Roma İmparatorluğu’ndan kalma önemli yapılar ortaya çıkarıldı ve bu yapılardan biri de Mithra’ya adanmış yaklaşık bin 900 yıllık yeraltı tapınağıydı.
Kurtuluş Aladağ / 2017’de keşfedilen tapınak, Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırındaki ilk ve keşfedilen son Mithra tapınağı olarak kayıtlara geçti.
7 metre uzunluğunda, 5 metre genişliğinde ve 2,5 metre yüksekliğindeki ana kayaya oyulmuş bu tapınakta, sütunlar, nişler, su çanakları ve Mithra’nın boğayı kurban etme sahnesini betimleyen motifler yer almakta.
Ayinlerin yapıldığı bu yapı, askerler, tüccarlar ve aristokratlar arasında yaygın olan Mitraizm’in ritüellerine dair eşsiz bilgiler sunmakta.
Antik Roma’da, yüksek rütbeli askerlerden, zengin tüccarlara, aristokratlardan ve hatta imparatorlardan oluşan seçkinlerin çoğu Mitraizm’e inanıyordu. Mithra bir tanrıdan fazlasıydı; adaleti, ışığı, inancı ve savaşı temsil eden bir güneş sembolü olarak görülüyordu.
Roma İmparatorluğu’nda Mitraizm ve Hristiyanlık aynı dönemde yükselişe geçmiştir. Mitraizm’in, Hristiyanlığı doğrudan “etkiledi” demek için yeterli kanıt olmasa da, semboller, ritüeller ve takvim açısından dolaylı bir etkisi olduğu söylenebilir.
Mitra, 25 Aralık’ta bir kayadan doğmuş olarak tasvir edilir. Bu tarih, güneşin yeniden doğuşunu simgeleyen kış gündönümüne yakınlığıyla dikkat çeker, çünkü Mitra güneşle ilişkilendirilen bir figürdür.
İsa’nın doğumunun 25 Aralık’ta kutlanması (Noel), 4. yüzyılda Roma Kilisesi tarafından kabul edildi. Bu tarihin Mitraizm’den veya Roma’daki Sol Invictus (Yenilmez Güneş) kutlamalarından etkilenmiş olabileceği düşünülüyor.
Mitra, bir boğayı kurban ederek dünyayı kurtaran bir figür olarak betimlenir. Bu, bir tür kozmik yenilenme ve kurtuluş sembolüdür. Mitraistler ayrıca, “taurobolium” denen bir kanla vaftiz ritüeli gerçekleştirirdi.
İsa da insanlığı kurtarmak için kendini feda eden bir kurtarıcıdır. Mitraizm’deki kanla arınma, Hristiyanlıkta vaftiz ve İsa’nın çarmıhtaki kurban edilmesiyle parallellik gösterir. Ancak bu benzerliklerin doğrudan bir kopya mı yoksa ortak arketiplerden mi kaynaklandığı tartışmalıdır.
Erkeklere özel (mithraea) gizli ritüeller gerçekleştirilirdi. Bu ritüeller, yemek paylaşımı (ekmek ve şarapla bir tür ayin) ve inisiyasyon aşamaları içerirdi.
Erken dönem Hristiyanlar da benzer şekilde küçük gruplar halinde toplanır ve “agape” yemekleri ile Efkaristiya (ekmek ve şarapla anma) ayinleri yaparlardı. Bu ortak ritüel yapısı, Mitraizm’den esinlenme değil, dönemin dinlerinin genel karakteristiği olabileceği düşünülüyor.
Mitra, ışığın ve iyiliğin temsilcisi olarak karanlığa karşı savaşır. Bu, Zerdüştlükten gelen bir dualizmdir.
İsa’nın “dünyanın ışığı” olarak tanımlanması ve şeytanla mücadele motifi, Mitraizm’deki bu temayla örtüşür. Ancak bu, daha çok iyilik – kötülük mücadelesinin yansıması olarak görülebilir.
Bazı tarihçiler (örneğin, Franz Cumont), Mitraizm’in Hristiyanlığı etkiledi iddiasını abartılı bulurken, bazı tarihçilerde (örneğin, modernist din tarihçileri) bu benzerliklerin dönemin ortak dini atmosferinden kaynaklandığını savunmaktadır.