Merkez Bankası’nın Rezervleri 24 Milyar Dolara Yükseldi
14 ve 28 Mayıs’ta yapılan seçimler sonrası eksi 5,7 milyar dolara gerileyen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) net uluslararası rezervleri geçen hafta 6 milyar doların üzerinde artarak yaklaşık 24 milyar dolara yükseldi.
Londra merkezli uluslararası haber ajansı Reuters’ın dört bankacıya dayandırdığı haberine göre, hükümetin mayıs seçimleri sonrası daha ortodoks para politikası benimsemesinden bu yana yükseliş trendi sürüyor. TCMB’nin döviz tamponunun yeniden inşa edilmesi, yetkililerin TL üzerindeki kontrolleri hafifletme istekliliğinin bir göstergesi olarak görülüyor.
Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesinden bu yana Türk Lirası yüzde 28 değer kaybetti. Türk yetkililerin seçim döneminde döviz talebini karşılama ve lirayı istikrara kavuşturma mücadelesi sürerken, Merkez Bankası’nın rezervleri haziran ayı başında eksi 5,7 milyar dolara gerilemişti.
Bu, rezervlerin 2002 yılından bu yana en düşük seviyeye inmesi anlamına geliyor. Ancak rezervler o zamandan bu yana güçlü bir şekilde toparlandı ve dört ay içinde 30 milyar dolar arttı.
Net uluslararası rezervler temmuz ayında 8,5 milyar dolar ile haftalık bazda en büyük artışını gösterdi. Bankacıların merkez bankası göstergelerine dayanarak yaptıkları hesaplamalara göre, brüt rezervler 22 Eylül itibariyle yaklaşık 4 milyar dolar artarak 125,5 milyar dolara yükseldi.
TCMB, Erdoğan’ın savunduğu politikayla, yüksek enflasyona rağmen gösterge faiz oranını 2021’de yüzde 19 olan seviyeden şubat ayında yüzde 8,5 seviyesine düşürmüştü. Ancak yeni Başkan Hafize Gaye Erkan yönetiminde, son dört ayda faiz oranını 2.150 baz puan artırdı.
Geçen yıl uygulamaya konulan önlemler kapsamında Merkez Bankası, ihracatçıların yıllık yaklaşık 100 milyar dolar tutarındaki döviz gelirlerinin yüzde 40’ını satın alarak rezervleri artırdı. TCMB, 21 Eylül’de politika faizini, piyasa beklentileri doğrultusunda 500 baz puan artırarak yüzde 30’a yükseltmişti.
Bu arada uzmanlar, TCMB’nin faiz artırımlarına devam edeceği ve sıkılaştırma döngüsünü sürdüreceği öngörüsünde bulunarak, politika faizine dair nihai seviye beklentisinin yükselebileceğini belirtiyor.