Merih Akoğul Kimdir? Hayatı, Eserleri
8 Ağustos 1963 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Merih Akoğul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden 1985 yılında mezun oldu. Reklam fotoğrafçılığı, radyo yayın yönetmenliği ve daha sonra Marmara Üniversitesi Fotoğraf Bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yaptı.
Haber Merkezi / İstanbul’da yaşayan Akoğul, Günaydın FM’de ”Gece Devriyesi” ve ” Şehir Işıkları”, Hür FM ve Capitol FM’de ”Sanat Noktası” programlarını hazırladı. TYS ve Caz Derneği üyesidir.
Akoğul’un şiir, fotoğraf ve eleştiri yazıları Gösteri, Şiir Atı, Düşler ve Göçebe dergilerinde yer aldı. Fotoğrafçılığın yanı sıra fotoğraf kuramı ve müzik yazıları da yazdı. İlk şiiri ”Av Zamanı” 1981’de Milliyet Sanat’ın ”Genç Şairler” sayfasında çıktı.
Şiir ve yazılarını Poetika, Varlık, Şiir Atı, Sombahar, Gösteri, Düşler, Göçebe, Çalıntı, Jazz, Amann, Geniş Açı ve E dergilerinde yayımladı. Ölüm, aşk, sıkıntı, hüzün, anlamsızlık, çocukluk ve zaman ekseninde ilerleyen şiirerinde incelikli, yalın bir dil yakaladığı görüldü. Son Dokunuş ve Kuğunun Ölümü adlı iki şiir kitabı vardır.
“Ekvator”
Kuşatırdı yağmurlar, inanmasa da
İçine büküldüğüm haritalar,
Fena çocuklardık taşlanıp
Akşamla ortaya çıkardık
Ormanlar gelmese de aklıma
Aşk süsü verdiğim intiharlarımdan
Çalsanız ve beni yakalatsanız
Demir taradığım gizli limanlarımdan
Durduk mu düşerdik, aşk Süveyş
İçimden bir çizgi gibi geçtiniz,
Seyrek öpüşlerle ayrılan
Uzak akrabalardık
“Kara süit”
Güzdü:
Soyundu müntehir parmakları gecenin
Şehirler mi düşmüştü
Yoksa mesihlerin saralı dudaklarında
Değirmenler öğütürken ağzımı.
Sabret!
Usul usul bir zambak
Affını isterken dünyadan
Yazgımdı saltanat
En çok denizlerden korktum.
Aşk bekletir,
Bir ölünün solan yanaklarında
Rahibeler ilk günahlarına soyunurken
Kısa sevmelerde, kelebek
Teninde delirirken dentelalar.
“Zamansız”
Uykuların en derin yerinde
Zamansız şehirler kuşatılır
Sarsılır, çığlıktan anlar
Başlar başlamaz bir talan
Görülür alevi uzaktan
Yanmakta olan bedenlerin
Yüzünde sevisiz sırat
Yalnızlığında gecenin, ilkdördün
Devleşir aşklar, soğuduğunda odalar
Çatırdağını duyarsın ağaçların
Tapınaklar çökerken geceye
Şehir düşmüştür artık
“Tedirgin kuşlar kantatı”
Gecenin yelesi değerdi yüzüme
Anaforlarla bükülüşünde dünyanın
Melankoli / solan nilüferlere baksam
Yolunu yitirirdi kovuğunda zaman
Dokundum, tenin…
Bir ölüm haberine dönüştü gözlerin
Kucağına yığıldım ürkek pieta
Soluk benzimde tanıdık bir gölgenin
Acıyı hisset, erdem neydi
Usulca mezara baktığımız akşam
Tedirgin kuşların göç yollarında
Kanayan yerlerinden usulca öperdim