Mehmet Hameş Kimdir? Hayatı, Eserleri
13 Nisan 1959 yılında Hatay’ın Hassa İlçesi’nde dünyaya gelen Mehmet Hameş, ilkokulu ve ortaokulu doğduğu ilçede tamamlamıştır. Mehmet Hameş, Çukurova Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi’ni yarım bırakmıştır.
Haber Merkezi / 1998 yılında Hacı Bektaş Veli Şiir Ödülü’nde özendirme ödülüne layık görülmüştür. Suskunluğu Su Rengi adlı eseriyle 2000 Dünya Kitap Dergisi Birincilik Ödülü’nü almıştır. Adana Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Koza Kültür – Sanat A.Ş’de kültür danışmanlığı da yapan Hameş, 2017 Muammer Hacıoğlu Şiir Ödülü’ne layık görülmüştür. Şair, Edebiyatçılar Derneği üyesidir.
Şairin; Varlık, E, Bahçe, Evrensel Kültür ve Kum gibi dergilerde şiirleri yayımlanmıştır. Toplumcu gerçekçiliği benimsemiştir. Geleneksel söyleyiş tarzının kendisine uyan yönlerini alıp sentezleyen ve şiirini bu tarzda oluşturmuştur.
“İki deniz feneri”
üst üste gelmiş gölge gibiydik
kendi karanlığında kaybolan
gündüzü olmayan sularda
ikiz deniz feneriydik
ah uzak buluşmalarda
“Kaptanlar ve tayfalar”
kristal kirpiklerinden damlayan su
süt buğulu yüzündeydi saf çocuğun
hayatına dadanan harami karartısı
tortulaşırdı bilgisiz zamanın dibinde
göğün lekesinde kayarken yıldızı
ıssız yamyamlar dikilirdi gecesine
yeryüzünde çizik ellerle gezerken
avucunda ince ince çoğalırdı ter
şer kıyısında dolaşırdı avcı
arkadaşını hançerleyen metalik el
gel gel ederdi su alan sandala
yoldaşına yolu zehreden sızı
kapılar kırıldı deniz terledi
evlerin bacası söndü varoşlarda
göletlere demirlendi kaptanlar
tayfalar kulaç attı pusulasızlıkta
yeni çağda da çağırır elbet deniz, yağmuru
uykusu gündüz korsan karanlığında
“Musalla taşı düştü dantele”
gözleri bağlı dolaştırılırken yüzyılın gençliği
tirşe bir yıldız kaydı göğün kalbinde
çeliğe dökülürken teri
çıngıdı çekici örste
körükte öfkeye dönüştü erinci
bıçağa rengini verdi ateşin korunda
kollarında su küresinin kardeşliği
kuşluk vakti eritti ocağında
sevinci öpüşürken mayısta demircinin
kahramanları vurulan masaldı düşleri
çekiciyle eğrilerini düzeltmekti evrenin
sevgiyi sevdayla seviştirmekti ömründe
öldü gece, yıldızlarla yundu gökyüzü
dağların rengi soldu çakal ulumalarıyla
yarasalara su taşıdı çocuğun gözleri
ıralandı ırmaklar gözyaşlarıyla
sülünler süzülürken dağın merasına
sandıkta düşlerini biriktirdi ezidi kızı
musalla taşı düşerken beyaz dantele
soluklandı mezarlıkta eskiyen kızlığı
bir gül daha devrildi yeni günde
tirşe bir yıldız kaydı toprağın kalbine