Mehmet Emin Yurdakul Kimdir? Hayatı, Eserleri
13 Mayıs 1869’da İstanbul’da dünyaya gelen Mehmet Emin Yurdakul, 14 Ocak 1944 yılında İstanbul’da hayatını kaybetmiştir. Beşiktaş Askeri Rüştiyesi’ni (Ortaokul) bitirdi, Mektebi Mülkiye’nin idadi(Lise) bölümünden ayrıldı.
Haber Merkezi / Babıâli Sadaret Dairesi’nde kâtip atandı. Bir süre Hukuk Mektebi’ne devam etti fakat yarıda bırakıp memurluğa döndü. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı. Padişah aleyhine yazıları nedeniyle Erzurum’a atandı. Kısa süreler Hicaz ve Sivas valiliğinde bulundu.
Türk Ocağı Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı ve başkanı oldu. Türk Yurdu dergisini yönetti. İttihat ve Terakki yönetimiyle anlaşamadı ve Erzurum’a vali olarak gönderildi. Ertesi yıl da emekli oldu. Musul’dan milletvekili seçildi. Halide Edip, Köprülüzade Fuat ve Hamdullah Suphi ile birlikte Hars ve İlim Heyeti üyeliğinde bulundu. Türk Fırkası’nı kurdu. İstanbul’un işgalinden sonra Anadolu’ya geçti. Antalya, Adana, İzmir çevresinde çalıştı. Cumhuriyetle birlikte ölünceye kadar Şarkikarahisar, Urfa ve İstanbul illerinden beş dönem millet vekili seçildi.
Yazın yaşamı şiirle başladı, ilk şiiri Servet-i Fünun dergisinde yayınlandı. Milli edebiyat akımı ve Türkçülüğün önde gelen temsilcileri arasında yer aldı, Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarına karşı Türkçülüğü savunan hamasi şiirler yazdı. Hece ölçüsü ve yalın Türkçe ile dörtlük geleneğinin dışına çıkarak üçer, altışar, sekizer dizeler ile biçim yenilikleri getirdi.
Yapıtları;
Türkçe Şiirler (1899)
Türk Sazı (1914)
Ey Türk Uyan (1914)
Tan Sesleri (1915, 1956)
Ordunun Destanı (1915)
Zafer Yolunda (1918)
Aydın Kızları (1919)
Dante’ye (1920)
Mustafa Kemal (1928)
Ankara (1939)
“Benim Ömrüm”
ruhumdaki hanımelleri koktuğunda
bahar geldiğini sanırdım
oysa misketli çocukluğummuş
senden arta kalan.
bir arnavut kaldırımı hafifliğinde
eteklerin salınırken
tanrı geldi sanırdım
sesinden
oysa
sadece
seni
öpmek
isterdim
gece vakti omuz basında parlayan ay
en şeytan zamandır
o yüzden hep omuz başını öpmek istedim
masumlaşmak için…
seni görünce
bu gün sokakta gördüğüm yedi aylık çocuğun
dünya telaşı sarıyor beni
ama…
ama hep giderdin sen
yazları kışlık yalnızlığınla bırakırdın
sonra sevişirdik
en beyaz çarşaftan daha beyaz
dökülürdü siyah saçların
bir bardak su getirmek için
severdim seni hoyrat yalnızlığımla
mutfaktan bir bardak su,
seviştikten sonra…
uslu bir güvercin sessizliğinde içerdin elimden
ve göğüslerini kapatacak kadar benimdin
sinemasız sevişmelerden sonra…
sen hep giderdin…