Küresel Isınma: 25 Milyar Atom Bombası Gücünde Enerji Hapsolmuş

1971’den 2020’ye kadar yapılan ölçümler, gezegenin kabaca 380 zettajoule fazladan ısıyı hapsettiğini ortaya koyuyor. Bir zettajoule (Zj), bir sekstilyon (10 üzeri 21) joule’a eşit. Yıllık küresel enerji tüketiminin yaklaşık 0,5 ZJ olduğu tahmin ediliyor.

Bu da insanlığın sera gazı emisyonlarının 2020’ye kadarki 50 yıllık dönemde yarattığı etkinin, Hiroşima nükleer bombasının yaydığı enerjinin yaklaşık 25 milyar katı olduğu anlamına geliyor.

Araştırmacılar, bugüne kadarki ekstra enerjinin neredeyse hepsinin (yaklaşık yüzde 90’ı) okyanuslara gittiğini ve özellikle de suyun en üst kısmında biriktiğini dile getiriyor.

Bilim insanları, 1971’den beri küresel ısınma nedeniyle Dünya’da hapsedilen enerjinin, bir nükleer bombanın 25 milyar katı olduğunu söylüyor.

Avustralyalı iklim araştırmacıları Andrew King ve Steven Sherwood, The Conversation’da kaleme aldıkları bir yazıda yaklaşık 50 yılda Dünya ekosistemine eklenen bu devasa enerjinin çoğunlukla okyanuslarda hapsedildiğini ve bunun da su ekosistemine çok zararlı olduğunu belirtti.

Araştırmacılar bu enerji ölçümlerinin Dünya yörüngesindeki uydular ve suyun altında ısı ölçen robotik cihazlarla kesin biçimde yapıldığını ifade etti.

Buna göre, 1971’den 2020’ye kadar yapılan ölçümler, gezegenin kabaca 380 zettajoule fazladan ısıyı hapsettiğini ortaya koyuyor.

Bir zettajoule (Zj), bir sekstilyon (10 üzeri 21) joule’a eşit. Yıllık küresel enerji tüketiminin yaklaşık 0,5 ZJ olduğu tahmin ediliyor.

King ve Sherwood’un aktarımına göre II. Dünya Savaşı’nda Hiroşima’ya atılan atom bombası Küçük Çocuk’un (Little Boy), 15 trilyon joule enerji ürettiği tahmin ediliyor.

Bu da insanlığın sera gazı emisyonlarının 2020’ye kadarki 50 yıllık dönemde yarattığı etkinin, Hiroşima nükleer bombasının yaydığı enerjinin yaklaşık 25 milyar katı olduğu anlamına geliyor.

Araştırmacılar, bugüne kadarki ekstra enerjinin neredeyse hepsinin (yaklaşık yüzde 90’ı) okyanuslara gittiğini ve özellikle de suyun en üst kısmında biriktiğini dile getiriyor.

“Su mükemmel bir ısı emicidir” diyen King ve Sherwood, “Mercanların ağarmasında ve deniz seviyesinin yükselmesindeki en büyük rol, okyanuslardaki ısınma” ifadelerini kullanıyor.

Bugün gezegenin yüzeyindeki ortalama sıcaklığın, sanayi öncesi döneme göre yaklaşık 1,2 derece daha fazla olduğunu vurgulayan ikili, “Endüstriyel uygarlığı mümkün kılan yoğun enerjili yakıtlar, aslında muazzam bir acıyı beraberinde getiriyor” diye ekliyor:

Kendimizi insan nüfusunun genişlemesine, çiftçilik yapmasına, şehirler inşa etmesine ve yaratmasına izin veren rahat iklim koşullarının dışına itme riskiyle karşı karşıyayız.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir