Kılıçdaroğlu’ndan Üçüncü İttifak Yorumu: Olabilir Tabii
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Üçüncü ittifak olabilir tabii ki. Bizim dışımızda başka bir ittifak olmasın diyemezsiniz. Bütün mesele şu, üçüncü, dördüncü ittifak olabilir. Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirecek miyiz, getiremeyecek miyiz? Geleceğimiz yer demokrasidir. Buna da saygı duymamız gerek Başkanlık sistemlerinde kendi tercihleri nedir her ittifak belirleyecek” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, bürokraside yaşanan gelişmelere dikkat çekti ve “Haksızlıklara tahammül edemeyen, baskıyla yolsuzluk dosyasına imza atmasına istenen kişiler bu dosyalara imza atmıyorlar” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, “Milletvekillerimiz önümüzdeki süreçte bu belgeleri parça parça kamuoyuyla paylaşacak, Belki bazılarını TBMM Genel Kurulu’na taşıyacağız, tutanaklara da geçmeli bunlar” dedi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Erdal Dinçer’in görevden alınmasını yorumlayan Kılıçdaroğlu “‘Ben kul hakkı yemem’ dedi; ‘Sayın Erdoğan’ın talimatıyla ifade ediyorum, kul hakkı yenmesine izin vermem’ deseydi görevde kalabilirdi. Kendi özgür iradesiyle kul hakkı yemeyeceğini söyleyerek sıkıntıyı dile getirdi ve ondan sonra görevine son verildi. TÜİK Başkanı’nı “Kul hakkı yemem ben” diyen noktaya kim nasıl getirdi? Asıl üzerinde durulması gereken nokta o” ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün istifası üzerine ise Kılıçdaroğlu, “Sayın Gül’ün Adalet Bakanlığı sürecine baktığımızda diğer bakanlar gibi tavrı yoktu. Daha sakin, sağduyulu, olaylara daha soğukkanlı bakan bir profil çiziyordu. İstifasının arkasında hangi gerekçelerin yattığını üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyoruz ama benim bunu dillendirmem çok doğru olmaz. Görünen tablo şu; otoriterlik eğilimleri giderek artan bir yönetim var o yönetimin, güçlendirilmesine yönelik adımlar atılabilir bu süreçte. Kimi getirirse getirsinler, en yukarıdakiler neler yaparlarsa yapsın, biz bu ülkeyi gerçekten değiştireceğiz demokratik yollarla. Halkın sağduyusuna güveniyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Medyascope yayınında Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
“Bizim yaptığımız çağrı tuttu. Bize yağmur gibi belge yağmaya başladı. Biz bu belgeleri tabii hemen kamuoyuyla paylaşmıyoruz.
Araştırmamız gerekiyor, ek belgeler var mı yok mu diye. Ben aslında o çağrıda bürokratların direnmelerinin devlet için ne kadar önemli olduğunu ifade etmeye çalıştım. Bizim milletvekillerimiz önümüzdeki süreçte bu belgeleri parça parça kamuoyuyla paylaşacak. Belki bazılarını TBMM Genel Kurulu’na taşıyacağız, tutanaklara da geçmeli bunlar.
TÜİK Başkanı, ‘Ben kul hakkı yemem’ dedi. ‘Sayın Erdoğan’ın talimatıyla ifade ediyorum, kul hakkı yenmesine izin vermem’ deseydi görevde kalabilirdi. Kendi özgür iradesiyle kul hakkı yemeyeceğini söyleyerek sıkıntıyı dile getirdi ve ondan sonra görevine son verildi. TÜİK Başkanı’nı “Kul hakkı yemem ben” diyen noktaya kim nasıl getirdi? Asıl üzerinde durulması gereken nokta o.
Adım gibi eminim, TÜİK’in kapısına kilit vurulması talimatını veren Saray. TÜİK Başkanı’nın onu yapması, eminim onun vicdanında fırtınalar yaratmıştır. Kendi internet sitesinde TÜİK’in kapılarının açık olduğunun ifade edilmesine rağmen böyle bir tabloyla karşı karşıya kaldık.
Enflasyon rakamlarını düşük göstermek ne demektir? Memura, emekliye, işçiye daha az aylık ödenmesi demektir. Bunun çok ağır vebali vardır aslında. İnsanları eziyorsunuz siz yanlış bilgi vererek. Umarım önümüzdeki süreç içerisinde çıkar kamuoyuna TÜİK Başkanı bir açıklama yapar. Saraydaki zat ne kadar güçlü hissederse etsin, bu toplumun bir vicdanı var.
Adalet Bakanı’nın istifası
Sayın Gül’ün Adalet Bakanlığı sürecine baktığımızda diğer bakanlar gibi tavrı yoktu. Daha sakin, sağduyulu, olaylara daha soğukkanlı bakan bir profil çiziyordu.
İstifasının arkasında hangi gerekçelerin yattığını üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyoruz ama benim bunu dillendirmem çok doğru olmaz. Görünen tablo şu; otoriterlik eğilimleri giderek artan bir yönetim var o yönetimin, güçlendirilmesine yönelik adımlar atılabilir bu süreçte. Kimi getirirse getirsinler, en yukarıdakiler neler yaparlarsa yapsın, biz bu ülkeyi gerçekten değiştireceğiz demokratik yollarla. Halkın sağduyusuna güveniyorum.
Sayın Gül keşke daha önce istifa edebilseydi. Yargıtay süreci var, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın önce Yargıtay üyeliğine, arkasından AYM üyeliğine seçilmesi hukuk tarihimizin kara bir sayfasıdır. Böyle bir sayfayı Adalet Bakanı’nın yaşamaması gerekirdi. “Ben Adalet Bakanıyım, böyle bir rezaleti ben görmek istemiyorum” diyebilmeliydi. O zaman çok daha fazla büyürdü. O zaman biz anlardık ki, Adalet Bakanı gerçekten de vicdan sahibi bir bakan, gerçekten de adaleti savunan bir bakan.
Devletin içinde ciddi bir çürüme var. Kişinin ‘Ben devletim’ diye ortaya çıkması, devlet dediğimiz kurumda liyakati bitirir. Var olan devleti çürütüyorsunuz.
Muhalefet sessiz değil, toplumun her kesimiyle diyalog içindeyiz. Müthiş insan dramları var. Keşke TV’lere çıkarabilsek, kamuoyuyla paylaşabilseler sıkıntılarını. Kara kışı yaşıyoruz şimdi. Şubat ayı içinde muhalefet liderleri ortak fotoğraf vereceğiz.
‘6 partiyle iletişim kuruyoruz’
İktidara geldiğimizde ilk olarak Stratejik Planlama Teşkilatı kuracağız. Diğer liderle konuşuyoruz, önemli bir şey olunca telefonda konuşuyoruz. Karşılıklı güveni tesis etmiş durumdayız.
Siyaset dediğimiz şey güven zemini içinde olmalı. 6 partiyle iletişim kuruyoruz. Hiç kimsenin tahayyül edemeyeceği güzel bir uyumu sağlamış vaziyetteyiz. Önemli olan genel başkanları tavrı ve tutumlarıdır. Milletvekillerinin zaman zaman farklı görüşleri dillendirmeleri mümkün.
Diyarbakır’a gideceğim, Diyarbakırlılarla kucaklaşacağım, helalleşeceğim onlarla.
HDP üçüncü ittifak konusunda çalışma yaptı. Üçüncü ittifakı oluşturacak partilerin liderleri bir araya geldiler, ben de gazetelerden okudum.
Üçüncü ittifak olabilir tabii ki. Bizim dışımızda başka bir ittifak olmasın diyemezsiniz. Bütün mesele şu, üçüncü, dördüncü ittifak olabilir. Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirecek miyiz, getiremeyecek miyiz? Geleceğimiz yer demokrasidir. Buna da saygı duymamız gerek Başkanlık sistemlerinde kendi tercihleri nedir her ittifak belirleyecek.
Ne yaparsa yapsın, bu ülkenin insanları Bizans oyunlarından bıktı artık. Seçimler daha önce yapıldı, gittiler kardeşi buldular, devletin televizyonuna çıkardılar, Erdoğan’a destek açıklaması yaptı, Tunceli Üniversitesi’nde bir hoca buldular, İmralı’ya gitti, basın toplantısı yaptı, saraydan telefon ettiler bütün yayın organları gitti… Ne oldu sonuçta, bu milletin bir vicdanı var ben buna kesinlikle inanıyorum.
Erdoğan, Bizans oyunlarıyla iktidarını korumak istiyor. Milletin ağzındaki lokmayı, cebindeki parayı aldınız. Milleti işsiz güçsüz bıraktınız. Millet, ‘Açım’ diye bağırıyor.
‘Toplumun barışmaya ihtiyacı var’
Ateşten gömlek giydim. Toplumun barışmaya, birlikte olmaya ihtiyacı var. Kavgadan uzak durmamız lazım. Bu insanlar niye sizinle mesafeli diye kendimize bakmamız lazım. Oturup helalleşmemiz lazım.
Başörtüsü sorunu vardı, kaynağı CHP olarak görülüyordu, insan haklarına aykırı, sanane kardeşim kadının kılık kıyafetinden… Ben genel başkan olduktan sonra YÖK Başkanı’na ‘Alın içeri öğrencileri’ dedim. Önyargılar varsa kırmak bizim görevimiz. Kucaklaşmamız lazım.
Diyarbakır hapishanelerinde anılar yayımlandı, kitaplar yazıldı, o işkenceleri görmeyecek miyiz? Roboski’de gencecik çocuklar öldürüldü, dosya kapandı, bu ailelerle bir helalleşmemiz gerekmiyor mu?
‘İmamoğlu bilinçli olarak hedefe oturtuldu’
Kusurları, kabahatleri vardı, uçaklar inemedi, binlerce yolcu bekliyordu, İngilizce slogan atmaya başlamışlardı, havaalanın bir bölümü çökmüştü, tam bir rezalet vardı. Bu rezaletin görünmemesi gerekiyordu hedef Ekrem İmamoğlu’ydu, bilinçli olarak hedefe oturtuldu. Bu toplumun vicdanı var. Ekrem Bey, daha önce randevu verilmiş bir büyükelçiyle yemek yiyecek, olabilir. Bu İBB’nin çalışmadığını göstermez, talimat vermediği anlamına gelmez. Ekrem Bey lokantada olmayıp da dozerin başında mı olacaktı, merkezi gidildi yine.
Düşünün iki bakan geliyor İstanbul Havalimanı’na inemiyorlar, Atatürk Havalimanı’na iniyorlar. İstanbul’da bu olaylar olurken vali, İçişleri Bakanı, Ulaştırma Bakanı, THY Genel Müdürü neredeydi diye soruldu mu? Bir kar yağışını gerekçe gösterip kaybedilen İstanbul’u nasıl kazanırızın arayışın içine girdiler. Telefonlarımızın dinlendiğini defalarca söyledim, meğer bir de MOBESE aracılığıyla izleniyor o çıktı ortaya.
‘İlk turda kesinlikle Millet İttifakı kazanacak’
İlk turda kesinlikle Millet İttifakı kazanacak. Tartışılan konu isim değil sistem. Devlet aklı olan bir aday belirlenecek, ittifakı bir arada tutan, ittifakın kendi içindeki dengeleri koruyan bir kişi gelecektir. Olayı sisteme indirgemek lazım. Cumhurbaşkanlığı onurlu bir görevdir, devletin sigortası olma konumunda. Siz sadece kendi ülkenizde değil,uluslararası itibarı konusunda da saygın bir kimliğe sahip olmak zorundasınız.