Kılıçdaroğlu’ndan “İsveç” Yorumu: Erdoğan 180 Derece Döndü
İsveç’in NATO üyeliği konusunda hükümete yüklenen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “İsveç’in NATO’ya üyeliği dolayısıyla terör örgütü mensuplarını koruduğu, ülkesinde tuttuğu için Türkiye ‘biz NATO’ya üyeliğini kabul etmiyoruz’ dediler. ‘Asla üye olamazlar’ diye açık ve net ifadeler kullanıldı” dedi ve ekledi:
Haber Merkezi / “İsveç, geri adım atmadı. Bizim kutsal kitabımız Kuran’ı yaktılar. Ona da iktidar kanadı yeterince tepki göstermedi. Biden telefon etti Erdoğan’a. Erdoğan birden bire 180 derece döndü, İsveç’in NATO’ya girişine evet diyeceğiz, Meclis’e getireceğiz dedi. Bir devlet böyle yönetilir mi?”
Ekonomiye de değinen Kılıçdaroğlu “. Devlet de gırtlağına kadar borçlu. Dünyanın parasını alıyorsunuz, Türkiye’yi borç batağına sürüklüyorsunuz, Düyûn-ı Umûmiye kabinesi kuruyorsunuz sonra” derken, “Şimdi satacak bir şey kalmadı. THY var, Turkcell var, bunları pazarlamaya çalışıyorlar.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu “Körfez ülkelerinden para dileniyorlar. Hiçbir uluslararası tefeci böyle bir ülkeye yatırım için gelmez. Buraya gelecek yabancı paranın aradığı iki konu vardır: Yüksek faiz olursa gelirim, yüksek kârlı şirketler varsa onları alırım.” şeklinde de konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme yönelik açıklamalarda bulunuyor. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının satırbaşları şu şekilde:
“Vatan sadece benim vatanım değil hepimizin vatanı. Benim sıkıntım varsa, benden daha zor durumda olan vatandaşın da sıkıntısı var. Bugün soykırım ekonomisi uygulayan siyasal iktidara, onlara oy verenlerin bir ders vermesi lazım. Onların seslerini yükseltmesi gerekir. AK Parti’ye oy veren kardeşlerimin vicdan muhasebesi yapması gerekir.
Haksızlık karşısında susan bir uygarlığı kabul etmiyoruz. Suriye’de kan gövdeyi götürürken seslerini çıkarmıyorlardı. ne zaman ki sığınmacılar gelmeye başladı, o zaman konuşmaya başladılar. CHP’nin çizgisi, insanlık ve uygarlık çizgisidir. Asla ötekileştirme kavramı lügatımızda yer almadı, almayacak da. Türkiye’nin Srebrenitsa Soykırımı’nı Meclis’e getirmesi lazım.”
Cezaevleri tıka basa dolu. Siyasi gücü olanlar adamını bulup çıkabiliyor. Hatay Milletvekili Can Atalay hala içeride. Merdan Yanardağ, hakkında yargılama kararı olamamasına rağmen cezevnde. RTÜK, TELE1’e ceza yağdırıyor. Basın hürdür, sansür edilemez. Dünaynın bütün demokrasilerinin kabul ettiği temel ilke budur. Dİyarbakır’da 18 gazeteci yargı karşısına çıkacak.
NATO’da kararlar oy birliği ile alınır. İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda. Türkiye, İsveç’in üyeliğini kabul etmiyoruz, dedi. İsveç geri adım atmadı. Sonra ne oldu? Biden, telefon etti Erdoğan’a, Erdoğan 180 derece döndü. Son seçimlerde Ak Parti’ye oy veren kardeşlerim, onuruyla varlığını büyüten bir devlet böyle yönetilir mi? Dün söylediğinizi bugün neden inkar ediyorsunuz? Bir devlet böyle yönetilmez. Bunlar teröristleri hala koruyorlar mı? Sen dün ‘Hayır’ dedin, bugün neden ‘Evet’ diyorsun.
Dünyadan haberi yok. Orası NATO, Avrupa Birliği değil. Avrupa Birliği’ne seni yıllardır çağırmıyorlar. Bizi Avrupa Birliği’ne alacaklarsa demokratik standartlar var. Kendi ülkene demokrasiyi getiriyor musun? Demokrasinin yolu, AB’nin yolu Can Atalay, Osman Kavala, Merdan Yanardağ, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay bunlardan geçiyor sen bunları serbest bırakacak mısın? AB’nin yolu Selahattin Demirtaş’tan, Emine Şenyaşar’dan tweet attı diye gözaltına alınan gencecik çocuklardan geçiyor.
Sen bunların gereğini yapacağına söz verdin mi? AB’nin yolu Diyarbakır’da tutuklu gazetecilerden, Galatasaray Meydanı’nda annesinin babasının, çoluğunun çocuğunun hakkını arayan Cumartesi Anneleri’nden geçiyor. Sen bunların haklarını teslim edecek misin? Cumartrsi Anneleri’nin yolunu hepimiz gözlemek zorundayız. Hiç kimse evladının faili meçhul bir cinayete kurban gitmesini istemez. Anneler annedir. Bütün annelerin başımın üstünde yeri vardır.
Bu memlekette adalet vardır diyen varsa gelsin beni görsün, beni ikna etsin. Bu memlekette adaletin olmadığını herkes biliyor. Tek başlarına iktidar oldular. O zaman devletin hazinesi en azından toparlanmıştı. Fabrikaları sattılar. Cumhuriyetin kurduğu fabrikaları sattılar ve bu paraları ne yaptılar hala hesap veren yok. Devlet şimdi gırtlağına kadar borçlu. Sonra Duyun-u Umumiye kabinesi kuruyorsun. Şimdi satacak bir şey kalmadı. THY var, Turkcell var bunları pazarlamaya çalışıyorlar. Körfez ülkelerine gittiler acaba para verirler mi diye. Hiçbir yatırımcı böyle bir ülkeye gelmez.
“Yerel seçimlerden sonra faizleri pik yaptıracaklar”
Körfez ülkelerine gittiler para dileniyorlar. Hiçbir ahlaklı yatırımcı buraya yatırım için gelmez. Vurgun için yabancı sermaye faizin yükselmesini bekliyor. AK Parti’ye oy veren vatandaşlarımız, faizi yükseltmezler diyebilir. Yerel seçimleri bekliyorlar. Yerel seçimlerden sonra faizleri pik yaptıracaklar.
Erdoğan’ın çok sıktığı borç alan emir alır sözü… Evet artık o noktadalar. Hepimizin görmesi gereken gerçekler var. Türkiye’yi teslim alan dolar baronları. Ekonomik soykırım programı koydular. 85 milyonu mağdur edecek soykırım programı koydular. Ekonomik soykırım programı Şili’de bir iktisatçının programı. Şili halen o yüzden sırtını düzeltmiş değildir. Bu program Türkiye’nin ekonomik anlamda bağımsızlığını büyük ölçüde kaybettiği programdır.
Ekonomik bağımsızlığınız yoksa siyasal bağımsızlığınız tehlikededir. Ekonomik soykırım programıyla zamlar yağmur gibi yağmaya başladı. Bağırıyorlar vatandaşlar bu kadar vatandaşlar bu kadar zam geldi neden sesiniz çıkmıyor. Benim değil asıl sizin sesiniz çıkması lazım. Sadece zamlar değil, bu programın bir özelliği de yağmur gibi vergiler de gelecek. Vergilerin Anayasa’ya uygun ya da aykırı olmasına bakmıyorlar. Seçimler bitti milleti atın bir köşeye biz bundan sonra tefecilerin borçlarını ödeyeceğiz.”