Kılıçdaroğlu’ndan Dikkat Çeken İmamoğlu Açıklaması
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı İmamoğlu ile yakınlığını, “Ekrem İmamoğlu ile baba-oğul ilişkisi gibiyiz. Kendisi CHP’nin evladı olduğu kadar benim de evladımdır, ona sahip çıkmak benim de boynumun borcudur. Şimdi saraycılara sesleniyorum. Çekin arabanızı, bu kantar sizi çekmez” dedi.
Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu grup konuşmasında, kararın kesinleşmesi halinde İmamoğlu’nu görevden alabileceğini söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “İmamoğlu’nun adını ağzına almak için önce ağzını yıkayacaksın, sen kimsin. Sen atanmış birisin. imamoğlu kim, sen kim? Sen İmamoğlu’nun tırnağı bile olamazsın” ifadelerini kullandı.
HDP İstanbul Eş Başkanı Mithat Sancar’ın yaşadıklarına değinen Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Demokrasinin olmadığını gösteren temel bir olay. Bir partinin genel başkanı İstanbul’da Kadıköy’de kendi ilçe binasına giremiyor. Talimat verilmiş. Altı milyon oy alan bir siyasi partinin genel başkanı kendi ilçe binasına giremiyor. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.
Onlar şeytanlar ve bunu yapıyorlar ve bizler beraber mücadele edeceğiz. Polis arkadaşları asla suçlamıyorum onlara talimat verenler sorumlusu. Talimat verenin kim olduğunu, gücünü saraydan aldığını da çok iyi biliyorum. O nedenle bizler taşkınlığa kapılmadan, sağ duyu ile hareket ederek sandığı bekleyeceğiz. Sandık gelecek, oyumuzu kullanacağız Saray ve şürekasını yolcu edeceğiz.”
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla hapis ve siyasi yasakla cezalandırılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, davet üzerine bugün Meclis’te CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla bir araya geldi.
İkili grup toplantısından önce Kılıçdaroğlu’nun makam odasında görüştü. Daha sonra da grup toplantısına geçti. Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’nun salona girişi esnasında CHP’liler ‘El ele kol kola omuz omuza’ sloganı attı. Kılıçdaroğlu kürsüye ‘İktidar’ sloganıyla çıktı.
Kılıçdaroğlu izleyicilere “Hiç meraklanmayın halkın iktidarını mutlaka kuracağız” yanıtını verdi. İmamoğlu da grup toplantısı sırasında, ön sıralarda Engin Özkoç’un yanına oturarak Kılıçdaroğlu’nu dinlendi.
“Polisler değil onlara talimat verenler sorumlusu”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
Mithat Sancar’a abluka: Demokrasinin olmadığını gösteren temel bir olay. Bir partinin genel başkanı İstanbul’da Kadıköy’de kendi ilçe binasına giremiyor. Talimat verilmiş. Altı milyon oy alan bir siyasi partinin genel başkanı kendi ilçe binasına giremiyor. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Onlar şeytanlar ve bunu yapıyorlar ve bizler beraber mücadele edeceğiz.
Polis arkadaşları asla suçlamıyorum onlara talimat verenler sorumlusu. Talimat verenin kim olduğunu, gücünü saraydan aldığını da çok iyi biliyorum. O nedenle bizler taşkınlığa kapılmadan, sağ duyu ile hareket ederek sandığı bekleyeceğiz. Sandık gelecek, oyumuzu kullanacağız saray ve şürekasını yolcu edeceğiz.
Vural Avar’ın hayatını kaybetmesi: Haksızlıkların çok fazla olduğunu biliyorum. 85-90 yaşında insan hapishanede tutulmaz. Tuvalete gidemeyecek bir kişi hapiste tutulmaz. Eğer devlet olarak siz bunu yapmaya kalkarsanız kişilerden intikam alırsınız. Devlet intikam duygusuyla yönetilmez, adaletle, bilgiyle, birikimle yönetilir.
Eğer insanları 85-90 yaşında ben sizi hapislerde öldüreceğiz derseniz demokrasinin, insan haklarının olmadığı algısı çok daha güçlü bir şekilde ortaya çıkar. Buradan iktidar sahiplerine sesleniyorum. Eğer 85-90 yaşındaki insanlar hapiste kalmasın diyorsanız her türlü katkıyı vermeye hazırız. Çünkü biz adaletten, insan haklarından yanayız.
“Devleti yönetemiyorlar”
Tarikatta çocuğa cinsel istismar: 6 yaşındaki bir çocuğa sistemli tecavüz edilmesi ve bunun karşısında iktidarın suskun olması… Bunlarda vallahi de billahi de ahlak, vicdan, erdem yok. Sistematik tecavüze uğruyor. Bakan ‘2 yıldır haberimiz’ var diyor. Devleti çalıştırmadılar, savcıları, polisleri çalıştırmadılar. Arkasındaki güç kim? Bunun cevabını hala almış değilim. Bir çocuğun hakkı için bakanlığa yürüdüm. Sonra ne oldu? Devletin refleksi çalışmaya başladı. Demek ki bu kardeşiniz haklı.
Okullarda süt dağıtılması: Bunlar devleti yönetemiyorlar. Çalışan devleti durduruyorlar, üretecek devleti engelliyorlar. Eylül’de 123 bin ton olan süt üretimi Ekim’de 104 bin tona düştü. 3 adım sonrasını bırakın yarın sabah ne olacağını bilmiyorlar. Tek söyledikleri ‘Biz yaparız’. Senin yaptığın meydanda zaten. Eleştiriyoruz ki doğruyu yapın. Adaletten yana olun adaletten. Çocukların süte ihtiyacı var. Ekrem Başkana sordum, 100 bin aileye her sabah süt veriyor. Onların yapamadığını yapıyoruz, tahammül edemiyorlar. İktidara sesleniyorum, okul sütü programını yeniden başlatın.
“İmamoğlu ile baba-oğul gibiyiz”
İmamoğlu’na siyasi yasak: Önce düzmece bir dava açtılar mı? Evet, açtılar. Sonra saray bu mahkemeye müdahale etti mi? Evet, etti. Asla çıkarılamayacak bir kararı bu mahkemede çıkardılar mı? Evet çıkardılar. Her şeyi gizli kapaklı değil alenen yaptılar. Herkesin gözü önünde yaptılar. 85 milyonun önünde adaleti açıkça katlettiler. Bunu bütün vatandaşlarımın sağcısı, solcusu, ortacısı, başı açığı, kapalısı, dünyanın neresinde yaşıyorsa bütün vatandaşlarımın bu adaletsizliği bilmesini isterim.
Bir de bunlar olurken sarayın bir de fotoromanı var. O da başka bir pisliğin içinde. Bir bakıyoruz o da cesaretlenmiş konuşmaya başlıyor. 16 milyon insanın sevgilisini görevden alacakmış, sen kimsin Ekrem İmamoğlu kim? Sen Ekrem İmamoğlu’nun tırnağı bile olamazsın. Ekrem İmamoğlu’nun adını ağzına alman için önce ağzını bir yıkayacaksın. Sen kendini nasıl onunla kıyaslarsın? Sen atama ile gelmişsin o seçimle gelmiş. Senin neler çevirdiğini biliyorum, kripto dolandırıcıları senin yanında, mafyaya haber uçurmak senin görevin, uyuşturucu baronlarıyla fotoğraf çektirirsin, kirli paranın da bir numaralı adamısın. Ben bunları bilmiyor muyum? İmamoğlu size büyük lokmadır, boğazınıza takılır, boğulursunuz.
Dava zaten düzmeceydi. İstedikleri gibi karar çıkaramayacaklarını önce gördüler, sonra o hakimi sürdüler. Onun yerine iradesini saraya ipotek etmiş yargıçlık cübbesi giyen ama asla hakimlik statüsü olmaması gereken bir kişiyi oraya oturttular. Karar sarayda yazıldı, o da okudu. Kararı okurken savcı orada yoktu. Hakim, savcının olmadığı ortamda kararı zaten okuyamaz. Hakime talimat verilmiş, o da gereğini yapıyor. Bu millet yemedi, belediye başkanına da adalete de sahip çıktı.
Ekrem İmamoğlu bugün burada. Ben Ekrem İmamoğlu ile baba-oğul ilişkisi gibiyiz. Kendisi CHP’nin evladı olduğu kadar benim de evladımdır, ona sahip çıkmak benim de boynumun borcudur. Şimdi saraycılara sesleniyorum. Çekin arabanızı, bu kantar sizi çekmez.
Erdoğan’a da insani olarak bir şey söylemek isterim. İhtiras, doymak bilmeyen bir canavardır. İhtirasının esiri olma, ihtirasına teslim olma. Kin kusma be, öfke kusma. Adaletli olmaktan ayrılma. Sana öğretmediler mi adaletin, dürüstlüğün ne olduğunu? İhtirasına teslim oluyorsan, ki oluyorsun süren dolmak üzere 4-5 ay sonra her şeyi göreceksin.
Çok işimiz var. Bu saçmalıklara ayıracak vaktimiz yok. Adaletin bir gün tecelli edeceğini biliyoruz. Bu işlerle elbette uğraşılacak, elbette mücadele edeceğiz. Türkiye güzel, büyük bir ülke. Ekibimizi kurduk, paramızı bulduk. Hızla Türkiye’yi büyüteceğiz. Herkes görevi adaletle, huzur içinde yapacak. Herkes Bay Kemal’i beklesin.