Karamollaoğlu’ndan ‘Sistem’ Çıkışı: Değişmeden Hiç Bir Sorun Çözülmez
Haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan SP Lideri Karamollaoğlu, “Biz yeni bir anlayışla, hürriyeti esas alan, yeni bir Türkiye’yi inşa edeceğimizin arzusundayız. Yeni anayasa teklifimiz sadece 6 siyasi partinin değil, 85 milyonun hassasiyet ve beklentileri dikkate alınarak hazırlanmıştır. Biz yeni bir anlayışla; her koşulda hürriyeti esas alan ve 85 milyonun insan onuruna yaraşır bir şekilde hayat süreceği Türkiye’yi inşa edeceğimizin altını çiziyoruz” dedi ve ekledi:
Haber Merkezi / “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türkiye’yi getirdiği nokta hepimizin malumudur. Hem toplumsal hem de yapısal anlamda ülkemiz bir çıkmaza sokulmuştur. Devletin esas hedefi vatandaşa hizmet etmektir. Vatandaşı derinden etkileyen bir enflasyon gerçeği var. Halkın çoğunluğunu esir alan bir ekonomik sıkıntı var. Keyfi işleyen bir hukuk sistemi mevcut. Mevcut sitem değişmeden Türkiye’de hiç bir sorun çözülmez.”
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde haftalık basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Karamollaoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle;
“İktidarın bütçede aslan payını rantiyeciye ayırdığını söyleyen Karamollaoğlu, bu duruma tepki gösterdi. Türkiye’de yaşanan sorunların ancak iktidar değişikliği ile mümkün olduğunu söyleyen Karamollaoğlu, “Mevcut sistem değişmeden, ekonominin düze çıkması da mümkün değildir. Gelin mış gibi yapmış bu iktidarı, hep beraber değiştirelim. Bu değişiklilik hem gereklilik hem de zorunluluk haline gelmiştir.
Biz yeni bir anlayışla, hürriyeti esas alan, yeni bir Türkiye’yi inşa edeceğimizin arzusundayız. Yeni anayasa teklifimiz sadece 6 siyasi partinin değil, 85 milyonun hassasiyet ve beklentileri dikkate alınarak hazırlanmıştır.
Biz yeni bir anlayışla; her koşulda hürriyeti esas alan ve 85 milyonun insan onuruna yaraşır bir şekilde hayat süreceği Türkiye’yi inşa edeceğimizin altını çiziyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türkiye’yi getirdiği nokta hepimizin malumudur. Hem toplumsal hem de yapısal anlamda ülkemiz bir çıkmaza sokulmuştur. Devletin esas hedefi vatandaşa hizmet etmektir. Vatandaşı derinden etkileyen bir enflasyon gerçeği var. Halkın çoğunluğunu esir alan bir ekonomik sıkıntı var. Keyfi işleyen bir hukuk sistemi mevcut. Mevcut sitem değişmeden Türkiye’de hiç bir sorun çözülmez. Sisteme geçildiği zaman dolar 4 lira civarıydı, şu an 19 lira civarında.
Türkiye’de yoksulluk her geçen gün artıyor. Bırakın ev almayı, doğru, düzgün bir evi kiralamak dahi hayal oldu. Türkiye’de temel gıda maddelerini alamaz hale gelen milyonlarca insan var. Devlet hastanelerdeki muayene ve ilaç parasını dahi ödeyemeyecek binlerce insan var. Bütçe bir hükümetin kimliğidir, ekonomik anlayışın aynasıdır. Bu hükümetin bütçe ekonomisi hiç iç acıcı değildir. Faize ayrılan pay 550 milyar lira, aynı bütçede tarıma ayrılan bütçe ise 64 milyar lira. Bu nasıl bir yanlışlıktır.
Yanlışlığı savunmaya devam ediyorlar. Burada çiftçi nerede, tarım nerede, üretici nerede, en önemlisi Nass nerede. Cumhuriyet tarihinde faize en yüksek payı siz verdiniz. Bu bütçede çiftçi yok, asgari ücretli, memur, işçi, emekçi yoktur. Aslan payı bu yılda rantiyeciye, bir mutlu azınlığa ayrılacaktır. Yine en çok faiz lobisi kazanacaktır.”
Erbakan hocamız kim, siz kim?
Türkiye’de şuan devlet müteahhit haline geldi. Şuan ülkede en büyük inşaat devlet eliyle yapılıyor. Devletin sakat tutumundan dolayı ülkede hayvancılık bitme noktasına gelmiştir. Ülkemizde ekilmeyen yüzde 10 civarında arazi var. Devlet buraları ekeceğine gidip, yurtdışından tarım arazisi kiralıyor. Milli görüş anlayışı ile bugün ki iktidarın anlayışı arasında zerre benzerlik yoktur. Konya’ya gittikleri zaman, genelde de Saadet Partimize yönelik algı üretmek için hatırladıkları Erbakan Hocamız kim, siz kim? Bunlar zaman zaman Erbakan hocadan alıntılar yaptıkları için bunu söylüyorum. Merhum Erbakan hocamız ben bunları tanıyorum, ‘bunlar bir leblebi dükkanı dahi’ açamaz demişti. Hocamız haklı çıktı.
Ortadaki problemi dahi idrak etmek istemiyorlar. Bunlar teşhisini koyamadığı hastalıkları, tedavi etmeye çalışıyorlar. Bütçe, bir hükümetin kimliğidir, ekonomi anlayışının aynasıdır. Ne yazık ki, bu iktidarın ve bu sistemin bütçe karnesi de hiç iç açıcı değil. Mevcut sistem değişmeden, ekonominin düze çıkması da mümkün değildir. Gelin mış gibi yapmış bu iktidarı, hep beraber değiştirelim. Bu değişiklilik hem gereklilik hem de zorunluluk haline gelmiştir.”